Kategori: 3. Sayfa Haberi Üst

  • 3 yıldır kayıp Sinem’in cesedi bulundu

    Bursa’nın İnegöl İlçesi’nde 3 yıl önce ortadan kaybolan Uludağ Üniversitesi Meslek Yüksekokulu 2’nci sınıf öğrencisi Sinem Yurdanur’un uçurumun dibinde battaniyeye sarılı kemikleri bulundu. Sinem’i, polis tarafından geçen yıl düzenlenen uyuşturucu operasyonunda yakalanacağını anlayınca intihar eden sevgilisi Emrah Kaya’nın öldürdüğü öne sürüldü. Cesedin yerini, “Sinem rüyalarıma giriyor. Vicdan azabına dayanamıyorum” diyen Emrah Kaya’nın arkadaşı Rıfat A. polise bildirdi.

     

    Uludağ Üniversitesi İnegöl Meslek Yüksekokulu Elektrik Bölümü 2’nci sınıf öğrencisi Sinem Yurdanur, 2010 yılı temmuz ayında sınava girmek için İstanbul Çatalca’dan geldiği İnegöl’de ortadan kayboldu. Sinem Yurdanur tüm aramalara rağmen bulunamadı.

     

     

    Sinem Yurdanur’un en son İnegöl’e geldiği gün, Kültürpark’ta bir çok suçtan kaydı bulunan sevgilisi Emrah Kaya ile görüldüğü ortaya çıktı. Olayla ilgili gözaltına alınan Emrah Kaya, Sinem’in kaybolmasıyla hiç bir ilgisinin bulunmadığını söyleyince serbest bırakıldı. Emrah Kaya, geçen yıl Mart ayında uyuşturucu operasyonu kapsamında düzenlenen baskında gözaltına alınacağı sırada yanındaki tabanca ile göğsüne tek el ateş ederek yaşamına son verdi.

     

    ARKADAŞI ‘VİCDAN AZABINA DAYANAMIYORUM’ DEDİ

    Sinem Yurdanur’un kaybolması olayını araştırmayı sürdüren polis, genç kızın intihar eden sevgilisi Emrah Kaya’nın yakın arkadaşı olan ve aynı operasyon kapsamında tutuklu bulunan Rıfat A. ile cumhuriyet savcılığından alınan izinle cezaevinde bir kez daha görüştü. Polisin, “Bildiğin varsa söyle. Sinem’in annesi ve babası kan ağlıyor. Yardımcı ol” demesi karşısında “Tamam. Zaten Sinem rüyalarıma giriyor. Vicdan azabına dayanamıyorum’ yanıtını veren Rıfat A., Sinem’i Emrah Kaya’nın öldürdüğünü söyledi.

     

     

    ”DÖVERKEN BOYNUNU KIRDI”

    Olay günü İstanbul’dan gelen Sinem’i terminalde Emrah Kaya ile karşıladıklarını, ardından bir arkadaşının evine gittiklerini anlatan Rıfat A. “Emrah, ‘sen başkalarıyla da geziyorsun’ diyerek kıskançlık krizine girip Sinem’i döverken boynunu kırdı. Sinem öldü. Daha sonra cesedini çarşafa ve battaniyeye sarıp Emrah’ın aracının bagajına koyduk. İlçeye bağlı Çayyakan Köyü Boğazova Mevkisi’nde uçuruma attık. Cesedin burada olması gerekiyor” dedi.

     

     

    SAÇ VE KEMİKLERİ BULUNDU

    Polis, Cumhuriyet Savcısı’ndan alınan özel izinle cezaevinden çıkartılan Rıfat A.’yı bugün, cesedi attıklarını söylediği yere götürdü. Çevrede yapılan aramada battaniyeye sarılı olan ve içersinde sadece saç ve kemiklerin bulunduğu cesede ulaşıldı.

     

     

    Polis cesedi, DNA testinin yapılması için Bursa Adli Tıp Kurumu Morgu’na gönderecek.

    “40 BİN TELEFON GÖRÜŞMESİNİ İNCELEDİK”

    Sinem Yurdanur’u araştıran İnegöl İlçe Emniyet Müdürü Murat Sevinç, olayın aydınlanması için Sinem ve arkadaş grubunun yaptığı yaklaşık 40 bin telefon görüşmesini mercek altına aldıklarını açıkladı. Son 7 ayda bu cinayeti araştırması için özel olarak 3 kişilik ekip kurduklarını belirten İlçe Emniyet Müdürü Murat Sevinç, “Emrah, Sinem’i öldürdükten sonra telefon açtığı Rıfat A. ile meyhanede buluşma ihtiyacı duyuyor. Burada işlediği cinayeti kendisine anlatıyor. Ardından Rıfat’ı, ’Benim evde televizyonum bozuk. Gel onu alıp tamire getirelim’ diyor. Rıfat kabul ediyor. Eve girince ceseti ona gösteriyor ve ’artık sende bu cinayete ortak oldun’ diyerek ceseti alıp boş bir araziye atıyorlar. Cezaevinde sürekli görüştüğümüz Rıfat’ın, Emrah’ın yakın arkadaşı olması nedeniyle olayı bildiğini tahmin ediyorduk. O gün psikiyatrist ile ziyaretine gittik ve bu şekilde kendini ikna ettik” diye konuştu.

  • Yolcuların şoke olduğu an

    Erzurum İstanbul seferini yapan uçakta sapıklık yapan gencin  linçten kurtarıldığı ortaya çıktı.

    YOLCULARIN ŞOKE OLDUĞU AN

    Olay, dün Erzurum‘dan İstanbul‘a giden uçakta yaşandı. İddiaya göre  uçakta bulunan yolculardan S.Ç,  çaprazında oturan  2 kadına bakarak mastürbasyon yapmaya başladı. Kadınların durumu  hosteslere bildirmesi üzerine  yolcuya müdahale edildi.  Bazı erkek yolcuların üzerine yürüdüğü  sapık yolcu, uçakta  koruma altına alındı. Uçak, Atatürk Havalimanı’na inince S.Ç, kadınların şikayeti üzerine uçağa gelen polis tarafından gözaltına alınarak Atatürk Havalimanı Koruma Şube Müdürlüğü’ne götürüldü. S.Ç’nin emniyetteki işlemleri bir süre devam etti.

  • Çocuğumuz olmuyor ama benden değil

    Muhabirler, Meltem Cumbul’un gece gezmesindeki eşine ‘Çocuk düşünüyor musunuz?’ diye sordu. Alkollü Alican Özbaş bombayı patlattı: İstiyorum ama olmuyor. Benden kaynaklanan bir sorun değil.

     

    Beyoğlu’nda işler karıştı… Önceki akşam eğlenmek için Asmalımescit Off Pera’ya giden Alican Özbaş (), eşi Meltem Cumbul’u (44) kızdıracak sözler sarf etti. Bir ara dışarı çıkan Özbaş, gazetecilerle sohbete başladı. Bu sırada ilginç bir öneri getiren Özbaş, “Fotoğraflarda kötü çıkıyorum. Siz onları silin ben de sorularınızı cevaplayayım” dedi. Bunun üzerine muhabirler, “Çocuk istiyor musunuz?” sorusunu yöneltti. Alkolün etkisiyle şaşırtan açıklamalar yapan Özbaş, “Neden istemeyeyim, çok istiyorum ama her şey benim istememle olmuyor” dedi. Ardından gelen, “Meltem Hanım mı sıcak bakmıyor?” sorusuna ise şu yanıtı verdi: Olmuyor arkadaş olmuyor… Benden kaynaklanan bir sorun değil. Çocuk istiyoruz ama olmuyor…

     

     

    ‘AJDA’YI ANLATAYIM’

    ÖZBAŞ, daha sonra da, “Bunları haber yapmayın size daha önemli şeyler anlatayım. Örneğin Ajda Pekkan ve babamla ilgili” diyerek dikkatleri farklı yöne çekmeye çalıştı.

  • Sunucuyu isyan ettiren ‘Yoksulluk’ haberi

    Beyaz TV’de “Uyan Türkiyem” adlı programın sunucusu Tahir Sarıkaya KKTC’dekli skandal yoksulluk haberine  isyan etti.

     

    KKTC’de mankene ‘yoksulluk’ parası! Havadis gazetesi Lefkoşa Belediyesi’nin manken ve sanatçılara ‘yoksullara yardım’ kaleminden ödeme yapıldığını ortaya çıkardı

     

    KKTC’de ekonomik kriz nedeniyle zor günler geçiren ve başkanı istifa etmek zorunda kalan Lefkoşa Türk Belediyesi’nde (LTB) “muhtaç ve yoksullara yardım” kaleminden mankenler, şarkıcılar ve gazetecilere ödemeler yapılması ülkede şok etkisi yarattı. Havadis gazetesinin “Yoksul fonu yağmalandı”, “Medyaya milyonlar aktarıldı” manşetleri ile iki gün üst üste verdiği haberde “batık belediyeden” para alanların isim listeleri yayınlandı.

     

    Habere göre “ödenen paralar yaklaşık 100 milyon TL borcu bulunan belediyenin batışında” rol oynadı. “LTB’nin 2009- 2011 yıllarını kapsayan dönemde medyaya ödediği reklam ücretleri dudak uçuklattı” spotlarıyla haberi veren gazete, “Kritersiz ve tamamen gelişigüzel ödenen reklam ücretleri, LTB’nin nasıl yönetildiğini de gözler önüne seriyor” ifadelerini kullandı.

     
    Gazete “yoksul ve muhtaçlar kalemi” ile ilgili haberinde de, “Lefkoşa Türk Belediyesi bütçesinde ‘muhtaç ve yoksullara yardım’ amacıyla ayrılan kalem farklı amaçlarla kullanıldı. Belediyenin hizmet aldığı bazı şirketlerin bu kalemden ödendiği ortaya çıkarken, rakamlarıyla dikkat çeken bazı ödemelerin ise ne amaçla yapıldığı belirtilmedi” diye yazdı. Gazete, ödenen paraları ise, “yoksula yardım yağması” başlığı altında verdi.

     

    Başkan kabul etmedi

    Milliyet’e konuşan LTB eski Belediye Başkanı Cemal Bulutoğulları da, “haberlerin yalan ve kendisini yıpratmaya dönük olduğunu” öne sürdü. Bulutoğulları, “Bunlar sesimi çıkarmayayım diye yapılıyor. Havadan hiçbir zaman para dağıtımı olmadı. Dava açacağım” dedi. Bazı mankenlere “yoksul kaleminden” ödemeler yapılmasını da, “Belki bir programımızda sunum yapmıştır” diye savunan Bulutoğluları, “Ben fakir fukaralara yardım ettim. Listede yer alan şirketler ve belediye isimleri yaşlılara yapılan yardımlara karşılık ödenen paralar” dedi.

     

     

    TELEVİZYONLARDA TARTIŞILDI
    Lefkoşa Belediyesi ‘nin manken ve sanatçılara ‘yoksullara yardım ‘ kaleminden ödeme yapıldığını ortaya çıkması Beyaz TV ‘nin başarılı ekran yüzü Tahir Sarıkaya ‘yı fena kızdırdı.

     

     

    ALLAH’INI SEVEN VARSA 
    Erzurum ‘da doğalgaz faturasını ödemek için kanını satmaya çalışan bir vatandaşın haberiyle, Mankenlere yapılan yoksulluk yardımı haberini karşılaştıran Sarıkaya “Bir tarafta mankenlere yapılan yoksulluk yardımı var. Bir tarafta da doğalgaz borcunu ödemek için kanını satılığa çıkaran bir vatandaş var. Yoksulluktan bahsediyoruz. KKTC ‘deki mankenlerde yoksul, Erzurum ‘daki vatandaşta yoksul. Allah ‘ını seven varsa bu ülkede birileri bana yoksulluğun tarifini versin” sözleriyle adeta isyan etti.
  • Yargıtay’dan ilginç tecavüz sorusu

    Kayınbiraderinin tecavüzüne uğrayan kadının ruh sağlığının, tecavüz nedeniyle mi yoksa olay sonrasındaki dedikodu ve oluşan çevre baskısı sonucu mu bozulduğu Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun gündemine geldi.

     

    Yargıtay, kayınbiraderinin tecavüzüne uğrayan kadının ruh sağlığının, tecavüz nedeniyle mi yoksa olay sonrasındaki dedikodu ve oluşan çevre baskısı sonucu mu bozulduğunun belirlenmesini istedi. Yerel Mahkemenin cevabı “Ne fark eder?” şeklinde olunca dosya Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun gündemine geldi. Kurul, tecavüz sonrasında tehdit eden kayınbiradere 20 yıl hapis cezası veren yerel mahkemenin kararını yerinde buldu.

     

     

    Davaya konu olay Erzurum’da yaşandı. 16 yıllık evli olduğu kocası, evlendikten 1 yıl sonra yatalak hasta olan D.A, 2004 yılında kayınbiraderi T.A’nın tecavüzüne uğradı. T.A, kadını ölümle tehdit ederek 2 yıl boyunca sürekli tecavüz etti. Bir yıl sonra bir kız çocuğu dünyaya getiren D.A., kızının kayınbiraderine benzemesi nedeniyle çıkan dedikodular üzerine vicdan azabı çekerek eşinden ayrılmaya karar verdi ve kayınbiraderi hakkında Erzurum 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açtı. Yapılan yargılama sonucunda Adli Tıp Biyoloji İhtisas Dairesi, mahkemeye, D.A’nın 2005 yılında dünyaya getirdiği kızın babasının yüzde 99 sanık T.A. olduğuna ilişkin rapor sundu.Adli Tıp Kurumu‘nun raporunda 2 yıl boyunca tecavüze uğrayan D.A’ya travma sonrası stres bozukluğu tanısı konuldu. Ankara Numune Hastanesi ise mağdurun, olay sonrası ruh sağlığının bozulduğuna ilişkin rapor hazırladı.
    İYİ HALDEN İNDİRİM UYGULANDI
    Erzurum 3. Ağır Ceza Mahkemesi, T.A’nın Türk Ceza Kanunu‘nun (TCK) cinsel saldırı suçunu düzenleyen 102. maddesi uyarınca 8 yıl hapisle cezalandırılmasına hükmetti. Sanığın eyleminin yengesine yönelik olduğundan cezayı yarı oranında artırarak 12 yıla çıkaran mahkeme, D.A’nın ruh sağlığı bozulduğu için cezayı önce 15 yıla, birden fazla tekrarlanması nedeniyle de 24 yıla çıkardı. Ceza, sanık T.A.’nın iyi hali nedeniyle 20 yıla indirildi.
    RUH SAĞLIĞI TECAVÜZLE Mİ, DEDİKODUYLA MI BOZULDU?
    Karara itiraz edilmesi üzerine dosya Yargıtay 14. Ceza Dairesi’nin önüne geldi. Daire, mağdur kadının ruh sağlığının tecavüz suçu nedeniyle mi, yoksa olay sonrasındaki dedikodu ve oluşan çevre baskısı veya sair etkenler sonucu mu bozulduğunun tıbben ayrımının yapılıp yapılamayacağını, olayın özellikleri de gözetilerek ruh sağlığındaki bozulmanın bu eylemlerden kaynaklanıp kaynaklanmadığının tereddüde yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi gerektiği gerekçesiyle bozdu. Daire, dosyanın Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas kuruluna gönderilerek, bu konularda yeniden rapor alınmasını ve bu rapora göre sanığın hukuki durumunun tayin edilmesini istedi.
    RUH SAĞLIĞI DEDİKODULARDAN BOZULSA BİLE İLLİYET BAĞI KALDIRILAMAZ
    Yargıtay’ın bozma kararının ardından dosya yeniden Erzurum 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ne geldi. Daire’nin kararını inceleyen yerel mahkeme, ruh sağlığındaki bozulmanın temelinin sanığın cinsel saldırı eyleminin olduğuna dikkat çekerek kararında direndi. Direnme kararında, TCK‘nın cinsel saldırı sonucu ruh sağlığının bozulması durumunda cezanın artırımını öngören 102/5. maddesinde bozma ilamında belirtildiği gibi ruh sağlığındaki bozulmanın atılı suç nedeniyle mi, yoksa olay sonrasındaki dedikodu ve oluşan çere baskısı veya sair etkenler sonucu mu olduğunun tespitini gerektirir bir düzenleme veya açıklama olmadığına işaret edildi. Yerel mahkemenin direnme kararında, küçük bir köyde yaşan mağdurun kayınbiraderi olan sanık tarafından 2 yıl boyunca zorla ırzına geçilmesinin ve bu eylemler nedeniyle bir de çocuk getirmesi sonucunda ruh sağlığının bozulmasının neredeyse mutlak derecede bir sonuç olduğunu belirtti. Direnme kararında, mağdurun yaşadığı sosyal çevre, akraba ilişkileri, olayları anlattığı yakın akrabalarından gördüğü psikolojik baskı, eğitim durumu, evinden ayrılıp ikna edilerek tekrar evine getirilmesi, başkaca kalacak yerinin bulunmayışı gibi nedenler sanığın tehdit ve tecavüzlerine karşı başlangıçta sessiz kaldığını ancak, çocuk dünyaya geldikten sonra çıkan dedikodular nedeniyle olayın adli makamlara iletildiği anımsatıldı.
    Kararda, “Bir an için olay sonrasında çıkan dedikodulardan dolayı ruh sağlığının bozulduğu kabul edilse bile bunun aradaki illiyet bağını kaldırmayacağı, ruh sağlığındaki bozulmanın temelinin sanığın cinsel saldırı eyleminin olduğu kabul edilerek Yargıtay 14. Ceza Dairesi’nin belirtilen eksik soruşturma gerekçeli bozma ilamına uyulmayarak önceki kararda direnilmesine karar verilmiştir” denildi. Yerel mahkemenin direnme kararı geçtiğimiz hafta Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun gündemine geldi. Kurul, dedikodu incelemesine gerek görmedi ve yerel mahkemenin direnme kararını yerinde bularak onadı.