Kategori: Türkiye

  • Yerli otomobil TOGG Las Vegas’ta görücüye çıktı

    Yerli otomobil TOGG Las Vegas’ta görücüye çıktı

    Türkiye’nin yerli otomobili TOGG, ABD’nin Las Vegas şehrindeki Consumer Electronic Show Fuarı’nda sergilenerek ilk kez dünya sahnesine çıktı.

    Türkiye’nin yerli otomobili TOGG, ABD’nin Nevada eyaletine bağlı Las Vegas kentinde bugün başlayan Tüketici Elektroniği Fuarı’nda (Consumer Electronic Show-CES) yerini aldı. Daha önce C SUV modelini görücüye çıkaran TOGG, fuarda ikinci otomobili olan C Sedan modelini tanıttı. Fuar ayrıca, TOGG’un ilk uluslararası tanıtımı oldu. TOGG CEO’su Gürcan Karakaş yaptığı sunumda, “Bugün Las Vegas’ta fuarda ve sosyal medyadaki canlı yayınlarda bize katıldığınız için teşekkür ederim” dedi. Karakaş, “Bizim planımızda yeni mobiliteyi ele alırken diğer aktörlerden bizi ayrıştıran şeylerden bahsedeceğim. Neden bu kadar uzun yol kat edip CSE’ye geldiğimizi ifade edeyim. Bizim önceliğimizin altını çiziyor. Kasten bu tercihte bulunduk. Tüketici markamızın ilk duyurusunu da buradan yapmak istedik. Oyunun kuralları değişmekte olduğu için şununla başlamak istiyorum, bu aslında çoğumuzun bildiği bir hikaye” ifadelerini kullandı.

    “Aslında bu fırsat penceresi bir yandan herkes için geçerli ve doğru, öte yandan da herkes bu yeni fırsata katılamıyor, bundan pay alamıyor. Şimdi bu megatrendlere bakalım” diyen Karakaş, “3 boyutta geleceğimizi değiştirdiğiniz görüyoruz bu trendlerin. Yani otomotiv sektörü önümüzdeki 7-8 yıl zarfında aynı görünmeyecek. İlk kısmı teknoloji kısmı, Söylemiş olduğumuz gibi bağlantılı ve elektrikli kısmı ve otonom kısmı. Öte yandan sosyal davranışlarda aslında etrafımızdaki akıllı cihazlara alışıyoruz. Eskiden bir araç, bir araba olan bu akıllı cihazda bizim yaşam alanlarımızdan ana unsurlarımızdan birisi olacak” şeklinde konuştu.

    “Arabanın akıllı bir cihaza evrildiğini görüyoruz ve yeni bir yaşam alanı burada ortaya çıkıyor. Dolayısıyla biz ilk günden itibaren bu yaşam alanını aslında tasarladık” ifadelerini kullanan Karakaş, “Akıllı bir araç tasarlarsınız onun farklı olması lazım. En baştan itibaren bunu bir tüketici elektroniği olarak tasarlamanız gerekiyor. Yani teknoloji kısmı, yani bağlantılı otonom paylaşılan ve elektrikli diye geçiyor, fakat bizim mukayese çalışmalarımızda biz use case’i geliştirdik” diye konuştu.

    “0-100 kilometre hıza 4.8 saniyede çıkıyor”

    Karakaş, “Akıllı cihaz alanında sunduklarımıza bakacak olursa çok büyük bir aks aralığı var. 200 ile 3400 beygir gücü sunuyoruz. 0’dan 100’e 4.8 saniyede çıkış 500 km WLTP menzili sunuyoruz” ifadelerini kullandı. Karakaş, “Bunlar ilk günden itibaren kıyaslama mukayese yoluyla belirlediğimiz hedefler. Ve tabi bunların da mobility ekosistemine entegre edilmesi gerekiyor” dedi. Karakaş, “2022’nin 4. çeyreğinde seri üretime hazır olacak ve sertifikasyon çalışmaları tamamlandıktan sonra seri üretim 2023’ün 1. çeyreğinde başlamış olacak” bilgisini paylaştı.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan öğretmenlere müjde

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan öğretmenlere müjde

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, öğretmenlere yönelik birçok yeniliği içeren “Öğretmenlik Meslek Kanunu” teklifinin TBMM’ye sunulduğunu açıkladı.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan sosyal paylaşım sitesi Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, “Buradan tüm öğretmenlerimize bir müjde vermek istiyorum. Öğretmenlik Meslek Kanunu teklifimiz TBMM’ye sunuldu. Öğretmenlerimizin hak ettiği birçok yeniliği içeren bu yasal düzenleme inşallah en kısa sürede yürürlüğe girecektir. Hayırlı uğurlu olsun” ifadelerine yer verdi.

  • Rus gelin Ksenia’nın AK Parti’yi seçtiğini duyan yerleşik yabancılar üyelik için kuyruğa girdi

    Rus gelin Ksenia’nın AK Parti’yi seçtiğini duyan yerleşik yabancılar üyelik için kuyruğa girdi

    Rusya’dan gelerek yerleştiği Antalya’da bir Türk vatandaşıyla evlenen 2 çocuk annesi Ksenia Selin Akkanat’ın yaptığı çalışmalar sonucu AK Parti Konyaaltı İlçe Kadın Kolları’nda STK ve Halkla İlişkiler Başkanı olduğunu duyan kentteki yerleşik yabancılar, partiye gelerek üye oldu. Ksenia, “Kendimi köprü olarak hissediyorum” derken, katılımların kendileri için özel bir kıymeti olduğuna değinen AK Parti Antalya İl Başkanı İbrahim Ethem Taş, “Rozet takmalarımız sürecek, bizi izlemeye devam edin” dedi.

    Rusya’dan 2000 yılında tatil için Antalya’ya gelen Ksenia Selin Akkanat (39), 2003 yılında Osman Akkanat ile evlendi. Türk vatandaşı olmayı tercih eden Akkanat, Antalya’da kalıp yaşamını sürdürmeye devam etti. Evliliğinden 2 çocuğu bulunan Akkkanat, TBMM toplantılarını izlerken siyasete merak saldı. Yeşilçam filmleri sayesinde de Türkçe konuşmayı söken Akkanat, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra siyasette aktif olarak yer almak istedi ve 2018 yılında AK Parti’ye üye oldu. Dönemin Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel’in açtırdığı Siyaset Akademisi’ne katılarak başarı belgesi alan Akkanat, AK Parti Konyaaltı İlçe Kadın Kolları’nın teklifiyle STK ve Halkla İlişkiler Başkanı olarak göreve başladı.

    Ksenia’yı duyan üye olmak istedi

    İhlas Haber Ajansı’nın (İHA) haberi ile 3,5 aydır partideki görevini başarıyla sürdüren Rus ve Türk vatandaşı Ksenia’nın AK Parti’de STK ve Halkla İlişkiler Başkanı olduğunu öğrenen kentteki yabancı asıllı Türk vatandaşları kadınlar da partiye üye olmaya karar verdi. Kente daha önce gelip Türk vatandaşı olan Azerbaycan uyruklu Şafak Kutluel ile Elvira Samadova, Polonya uyruklu Natela Kondekova, Rusya uyruklu Gülmira Osman, Kırım Özerk Cumhuriyeti uyruklu Evelina Kadıkıran için bugün İl Başkanlığı’nda üyelik töreni düzenlendi. Törene İl Başkanı İbrahim Ethem Taş’ın yanı sıra, İl Kadın Kolları Başkanı Ayşe Keyik Yılmaz, AK Parti Konyaaltı İlçe Başkanı Tayfun Bayar, Konyaaltı İlçe Kadın Kolları Başkanı Esra Karababa, Konyaaltı İlçe Kadın Kolları STK ve Halkla İlişkiler Başkanı Ksenia Selin Akkanat ve partililer katıldı. AK Parti saflarını seçen yabancı uyruklu Türk vatandaşı 5 kadına Ayşe Keyik Yılmaz tarafından rozetleri takıldı.

    “Partimiz güçlenerek yoluna devam edecek”

    Törende bir konuşma yapan İl Başkanı Ethem Taş, farklı ülke vatandaşları olsa da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına geçen kişilerin AK Parti’yi tercih etmesinden dolayı mutlu olduklarını söyledi. AK Parti’nin Antalya’da güçlenerek yoluna devam ettiğine işaret eden Taş, “Önümüzdeki haftalarda da hem farklı partilerden hem de Türk vatandaşı olan yabancı vatandaşlarla partimiz güçlenerek yoluna devam edecek ve üye çalışmalarımızı hızlı bir şekilde devam ettireceğiz” dedi.

    “Bizi izlemeye devam edin”

    Taş, AK Parti’nin kurulduğu günden bugüne her kesimi kucaklayarak yoluna devam ettiğine dikkati çekerek, “Hem herkesi kucaklayarak Antalya’da çok güzel hizmetler yapmış bir parti, hem de oy oranlarını yüzde 21’den yüzde 47’lere yükseltmiş bir partidir. Biz güçlenerek üye sayımızı arttırdık. Şu anda Antalya’da yaklaşık 325 bin üyemiz var. Antalya’da en fazla üyesi bulunan siyasi partiyiz. Farklı ülkelerden ülkemize yerleşip vatandaşlık alan hemşerilerimiz bugün burada AK Parti ailesine güç verdiler. Üye sayımız 325 binlerde ama bu yıl hedefimiz üye sayımızı Antalya’da 375 bine çıkarmak. Katılım ve rozet takmalarımız sürecek, bizi izlemeye devam edin” ifadelerini kullandı.

    “Güçlü bir aileyiz”

    İl Kadın Kolları Başkanı Ayşe Keyik Yılmaz, güçlü bir aile olduklarını belirterek, “Bunun mesajını her fırsatta elimizden geldiği kadar vermeye çalışıyoruz. Bu kadar kıymetli 5 tane güzel kadınımızın teşkilatımıza dahil olması, bizimle birlikte aynı yolda yürüdüğünü göstermesi bizim için çok kıymetliydi” diye konuştu.

    “Yapılan haberin ardından yoğun bir ilgi gördük”

    Konyaaltı ilçesinin kozmopolit bir ilçe olduğuna değinen Konyaaltı İlçe Kadın Kolları Başkanı Esra Karababa, Ksenia Selin Akkanat’ın haberi sonrası yoğun bir ilgi gördüklerini ifade ederek, “Yabancı aynı zamanda Türk vatandaşı olan kadınlarımızın partimize üyeliklerini gerçekleştirdik. Konyaaltı kozmopolit bir ilçe, oldukça fazla yabancı uyruklu insan yaşıyor. Yabancı olup Türk vatandaşı olarak yaşayan kadınlarımız var. Onların ihtiyaçlarını, dileklerini, sorunlarını dinlemek üzere yola çıktık. Üyelerimizin çoğunluğunu Rusya, Azerbaycan ve Ukrayna vatandaşlarımız oluşturuyor. Yapılan haberin ardından yoğun bir ilgi gördük” dedi.

    “Kendimi köprü olarak hissediyorum”

    Diğer yabancı uyruklu Türk vatandaşlarının AK Parti’yi seçmesinden çok mutlu olduğunu dile getiren Ksenia Selin Akkanat da, “Haberin ardından Türkiye’nin farklı il ve ilçelerinden mesajlar aldım. Kadınlar partiye nasıl üye olabileceklerini sordular. Ben kendimi köprü olarak hissediyorum. Partimize büyük bir ilgi var. Nasıl üye olacaklarını bilmiyorlardı, bende aracı oldum. Çok mutlu oldum. Bu ülke vatandaşı ile evliyim, zaten gönül vermişim. Şimdi daha aktif olarak çocuklarımız için daha güzel şeyler yapmak istiyoruz” ifadelerine yer verdi.

    “Çok güçlü ve iyi bir lider”

    Partiye üye olan Azerbaycan uyruklu Türk vatandaşı Elmira Samadova ise, Türkiye’ye 21 yıl önce geldiğini ve bir çocuk annesi olduğunu söyledi. Samadova, her iki ülkenin de bir millet olduğuna vurgu yaparak, “Türkiye her zaman Azerbaycan’ın yanında oldu. Bunu tarih gösterdi zaten. AK Parti’yi desteklemek için buradayız. AK Parti’ye üye olduğum için çok mutluyum” dedi.

    Samadova, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ilgili de, “Çok güçlü ve iyi bir lider” ifadesini kullandı.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan teröristlere karşı net konuştu

    Cumhurbaşkanı Erdoğan teröristlere karşı net konuştu

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, terör örgütünün son günlerde Suriye’nin kuzeyinde güvenli bölgelere yönelik terör eylemlerini artırdığını belirterek, “Nasıl daha önce kimseye bakmadan terör yuvalarını imha ettiysek, saldırıların devam etmesi halinde diğer bölgelere de gereken adımları atmaktan çekinmeyiz” dedi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dokuz Eylül Üniversitesi’nde (DEÜ) düzenlenen “Göç: Önümüzdeki 20 Yılın Projeksiyonu ve Ötesi” başlıklı uluslararası konferansa katıldı. Konferansın açılışına ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk da katıldı. Konferans öncesi Devlet Konservatuvarı Orkestrası ve Korosu bir dinleti sundu. Ardından “Göç ve Suriye-Bir Kronoloji” başlıklı film gösterildi.

    Konferansta konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suriye’nin kuzeyinde güvenlik ortamı iyileştikçe ülkemizdeki Suriyelilerin güvenli ve gönüllü olarak ülkelerine geri dönüşleri de hızlanıyor. Terörden temizlediğimiz bölgelere sadece ülkemizden 420 bin sığınmacı geri döndü. Suriye’deki istikrarsızlıktan beslenen bölücü terör örgütünün son günlerde güvenli bölgelere yönelik terör eylemlerini artırdığını görüyoruz. PKK/YPG’nin kalleş saldırıları sebebiyle bir ay içinde onlarca masum sivil ve çocuk hayatını kaybetti. Teröristlerin ülkemizce tesis edilen huzur ve güven ortamını bozmasına kesinlikle izin vermeyeceğiz. Nasıl daha önce kimseye bakmadan terör yuvalarını imha ettiysek, saldırıların devam etmesi halinde diğer bölgelere de gereken adımları atmaktan çekinmeyiz” diye konuştu.

    “Sınıfta kaldılar”

    Konferansta göç olgusu hakkında konuşan Erdoğan, “Göç konusunun son zamanlarda küresel mesele olarak dünya gündemini işgal ettiğini görüyoruz. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra en büyük insan hareketliliğini yaşıyoruz. Göçmen sayısı 272 milyona, yerlerinden edilen kişi sayısı 80 milyona, mültecilerin sayısı 26 milyona yaklaştı. Dünya nüfusunun yüzde 3’ü göçmen olarak hayatını sürdürmekte. Bu insan hareketliğinde içimizi acıtan pek çok manzara ile karşılaşıyoruz. Güvenli gelecek kurma ümidi ile çıkılan yolculuklar kimi zaman felaketle neticeleniyor. Geride bıraktığımız dönemde içinde çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 30 bine yakın göçmen Akdeniz’de hayatını kaybetti. Sahra Çölü’nün kızgın kumları binlerce umut yolcusunun mezarı oldu. Aylan bebek başta olmak üzere Ege’de yaşanan insanı dramları hiçbirimiz unutmadık, unutamayız. Büyük hayallerle çıktıkları yolculuklarında azgın dalgalara meydan okuyan bu mazlumların botlarının nasıl kasten batırıldığını gayet iyi hatırlıyoruz. İnsanlık sadece Akdeniz’de değil, Ege’de ve Meriç’te de sınıfta kalmıştır. Göçmenlerin güvenli yaşam hayalleri kendilerini ölüme itenler tarafından Ege’nin sularına gömülmüştür. Sadece 2020 yılında Ege’de 9 bine yakın geri itme vakası yaşandı. Avrupa’ya sığınan on binlerce Suriyeli çocuğun nerede olduğu, kimler tarafından kaçırıldığı bilinmiyor. Göç konusunda batılı devletler sürekli şikayet etse de bu meselede asıl yükü taşıyan gelişmekte olan ülkelerdir. Dünyadaki mülteci nüfusunun yaklaşık yüzde 85’ine zengin devletler değil, imkanları kısıtlı ülkeler ev sahipliği yapıyor. Kabul ettikleri birkaç yüz mülteciyi reklam malzemesi olarak kullananlar, doğrudan insan hayatı ile ilgili bu kriz karşısında sorumluluk üstlenmiyor” ifadelerine yer verdi.

    “Türkiye, tek taşına ev sahipliği yapmaktadır”

    Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğinin verilerine göre 2020 yılında dünyada 3. ülkelere yerleştirilmeyi bekleyen 1 milyon 440 bin mülteciden sadece 39 bin 500’ünün 25 batı ülkesine yerleştirildiği bilgisini veren Erdoğan, şöyle devam etti:

    “Türkiye, sayıları 4 milyonu bulan sığınmacılara tek taşına ev sahipliği yapmaktadır. Sınırları açması konusunda tavsiye verenler, bu süreçte sınırları kapatmış, mültecilere sırtını dönmüştür. Hatta Türkiye ve Yunanistan sınırında mültecilere güvenlik güçleri tarafından açıkça zulmedildi, utanç verici sahneler yaşandı. Türkiye, kıtaların ve kültürlerin kavşağında olan bir ülke olarak göç olgusuna asla yabancı değildir. Engizisyondan kaçan Museviler başta olmak üzere 500 yılda zulme uğrayan, baskı gören, inancı, rengi, kültürü dolayısıyla ayrımcılığa maruz kalan milyonlarca insana biz kapı açtık. ‘Tahtımı veririm, tacımı veririm ama devletime sığınan mazlumları asla vermem’ diyen bir devlet geleneğine biz sahibiz. Tarih boyunca başı dara düşen herkese güvenli bir liman, şefkatli bir yuva olduk. Sınırlarımıza gelen hiç kimseyi dini, kültürü, ırkı nedeniyle geri çevirmedik. Suriye’deki çatışmalar başladığından bu yana bu tarihi sorumluluğumuzu bir kez daha yerine getirdik. Maddi imkanları bizden kat kat yüksek olan ülkeler mültecileri toplama kamplarına mahkum ederken, biz bu insanlarla ekmeğimizi paylaştık.”

    “Bu nasıl bir NATO’da ittifak iki ülke?”

    Obama ile telefon konuşmasını da anlatan Erdoğan, “Obama görevdeyken, bir gece şahsımı aradı ve Kobani’deki Kürtlerin zor durumda olduğunu, bu konuda özellikle kapılarımızı açma noktasında destek istedi. ‘Şu anda bunlar nasıl olacak?’ dedim. Bu insanlar ölümle karşı karşıya. Aldığım cevap şu; ‘biz gerekirse uçaklarla her türlü mühimmatı indireceğiz.’ Yapacağınız bu operasyona ben katılamam. Çünkü o operasyonun ötesini görüyorum. Ötesinde ciddi bir savaş söz konusuydu. Nitekim öyle oldu. O olayla birlikte on binlerce Kürt kardeşimiz o operasyonda öldü. Buna rağmen kapılarımızı açtık. Biz onlara kapımızı kapamadık. Halep’teki Arap kardeşlerimize de biz sahip çıktık. Müslümanlar yanında Hristiyanlara, Ezidilere, Süryanilere ve farklı inançtan birçok insana kapımızı sonuna kadar açtık. Şu anda Suriye kuzeyinde bakıyorsunuz Amerikalı bir general diyor ki ‘Biz şu anda PKK/YPG/PYD, bunlarla beraberiz.’ Bu nasıl bir NATO’da ittifak iki ülke? Bunların mültecilere sahip çıkmak gibi bir dertleri yok. Dert başka. Hala terörle, teröristlerle beraberler. Biz de terör ve teröristlerle mücadelemizi her yerde sürdürüyoruz, bundan sonra da sürdürmeye devam edeceğiz. Dostlar, dostluğunu icra ettiği müddetçe biz de gönlümüzü açarız ama etmezlerse bugüne kadar ne yaptıysak bundan sonra da onu yaparız” dedi.

    “6 milyar avro halen tam olarak gönderilmedi”

    Suriye’nin kuzeyinde terörden arındırılan bölgelerde büyük bir göç krizini engellediklerini kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu:

    “Bunu inancımızın, imanımızın kültürümüzün gereği olarak yaptık. Ülkemize verilen sözlerin çoğunun tutulmadığını gördük. Hepinizin bildiği tanıdığı liderler İdlib’te, Suriye’nin kuzeyinde ‘briket konutlar yapalım’ dedik. ‘Ne kadar yaparsınız?’ diye sorduğumuzda, ‘Ne kadar yapalım?’ dediler. 50 bin, 100 bin konut istediğimizi söyledik. ‘Bir kısmını siz üstlenin’ dedik. Verdikleri sözü getirmediler ama biz orada 52 bin briket konut yaptık. İstedik ki bu insanları çadırlarda yaşatmayalım. Avrupa Birliği Yunanistan’a 100 bin sığınmacı için 3 milyar avro destek verirken, Türkiye’deki 4 milyon sığınmacı için elini taşın altına koymadı. Bir araya geldiğimizde hep yalan, hep yalan. Şu kadar verdik, bu kadar verdik. Nereye verdiniz? Doğru konuşmuyorsunuz. 18 Mart mutabakatı ile bize taahhüt edilen 6 milyar avro, aradan geçen süreye rağmen halen tam olarak gönderilmedi. Uluslararası basın kuruluşları bile bu gerçeği görmeye yeni yeni başladı. Uluslararası bir medyada yer alan habere göre Suriyeli mültecilere sahip çıkan tek devlet Türkiye’dir. Temel katliamların önündeki yegane engel de Türkiye’nin bu bölgedeki askeri varlığıdır. Bizim askerimiz olmasa bunların yapacağı şeyler belli. Biz paylaşmanın bereketine, dayanışmanın gücüne inanan, dünyanın iyilikle ayakta kaldığına iman eden insanlarız.”

    “Farklı adımlar atacağız”

    Göçle kurulan, ataları göçmen olan toplumların göç meselesine salt güvenlik odaklı anlayışla yaklaşmasının büyük çelişki olduğunu söyleyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Göç olgusuna geniş perspektifle bakılması gerekiyor. Suriye bağlamında yaşanan bize; duvarları yükseltmenin, sınırları dikenli tel örgülerle çevirmenin, botları batırmanın çare olmadığını göstermiştir. Az gelişmiş ülkelerin kıt kaynakları ile yetiştirdiği nitelikli insanlarını, beyin göçünü teşvik ederek alıp ihtiyaç sahiplerine kapıyı kapatmak, ahlaki bir tavır değildir. Bu tür politikalar, göçe kaynaklık eden sorunların düşmanlığının ve İslam karşıtlığının körüklenmesi suretiyle gelineceğini düşünmek büyük bir yanılgıdır. Korona virüs, göçmenlerin durumlarını daha da zorlaştırmıştır. Asıl yüzleşilmesi gereken göçü besleyen sorunlardır. Her yıl insanların evlerini terk etmeye zorlayan sebeplerdir. Her göç aynı zamanda yeni bir buluşmadır. Etnik kimliği, dini, dili, kültürü, farklı insanların kucaklaşmasıdır. Göçle ilgili önyargılarını bırakarak göçmenlerin gittikleri ülkelere katkıları da görmek gerekiyor. Ülkemizde eğitim görmüş, Türkiye ile gönül bağı olan insanlara yönelik farklı adımlar atacağız. Değişen şartlara ve ülkemizin ihtiyaçlarına göre göç ve göçmenlerle ilgili politikalarımızı olumlu yönde yenilemeye devam edeceğiz.”

    “Anlatmaya devam edeceğiz”

    Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:

    “Botları şişleyenleri sizler en az benim kadar biliyorsunuz. Komşu Yunanistan’ın polisiyle, sahil güvenliği ile nasıl botları şişleyerek batırdığını, savunmasız insanların nasıl o denizin sularında öldüğünü biliyorsunuz. Bu gerçeği dünyaya anlatıyoruz. Ne anlatırsan anlat bir kulaktan giriyor öbür kulaktan çıkıyor ama biz anlatmaya devam edeceğiz.”

    DEÜ’nün faaliyetlerini anlattı

    DEÜ Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar da, “Dokuz Eylül Üniversitesi, sahip olduğu ilke ve değerleri ile 39 yıldır 17 fakülte, 10 enstitü, 39 uygulama ve araştırma merkezi, 4 yüksekokul, 6 meslek yüksekokulu ile aziz milletimizin ve insanlığın selameti için çalışmaktadır. Dokuz Eylül Üniversitesi, 75 bin mensuba sahiptir. Salgında olağanüstü gayret göstererek sağlık hizmeti sunan, uzaktan eğitim faaliyetlerini titizlikle yürüten Dokuz Eylül Üniversitesi Ailemiz, ülkemizin ve bizlerin gurur kaynağını teşkil etmektedir. Bizler için bilim araştırmaları ve AR-GE faaliyetlerini teşvik etmek, milli değerlerimize bağlı kuşaklar yetiştirmek, kalkınma ve refah odaklı uluslararası stratejilerini desteklemek önem teşkil ediyor. 2,5 yıldır görev süresi boyumca ilkeleri başarmanın onurunu yaşadık” diyerek DEÜ’nün faaliyetlerini anlattı.

    “Uluslararası camiadan daha fazla inisiyatif almasını bekliyoruz”

    Göç konusuna da değinen Hotar, “Son 10 yılda Orta Doğu coğrafyasında milyonlarca insan farklı ülkelerde yaşam mücadelesi veriyor. Libya’dan Mısır’a, Tunus’tan Suriye’ye kadar ortaya çıkan karışıklık, en acı göç dalgasının yaşanmasına neden oldu. Türkiye kararlı ve isabetli adımlar atarak açık kapı politikası izledi. Uygulamaları ile dünyaya örnek oldu. Bilim dünyası temsilcileri olarak uluslararası camiadan daha fazla inisiyatif almasını ve duyarlı olmasını bekliyoruz. Sığınmacıların sorunlarını uluslararası toplumun sorunu olduğunu düşünüyoruz. Ülkemiz bu konuda başarılı adımlar attı ve geçici koruma altımdaki sığınmacılara insani yardımları yaptı, yapmaya devam ediyor” ifadelerini kullandı.

  • İran Dini Lideri Hamaney: “Eğer ihtiyaç olursa uranyumu yüzde 60 zenginleştiririz”

    İran Dini Lideri Hamaney: “Eğer ihtiyaç olursa uranyumu yüzde 60 zenginleştiririz”

    İran Dini Lideri Ayetullah Ali Hamaney, “İran nükleer faaliyetler konusunda mantıklı ve doğal olan mevcut durumdan geri adım atmayacaktır. Eğer ihtiyaç olursa uranyumu yüzde 60 zenginleştiririz” dedi.

    İran Dini Lideri Ayetullah Ali Hamaney, başkent Tahran’da Uzmanlar Meclisi temsilcileri ile görüştü. Hamaney, İran meclisinin ve hükümetinin “Yaptırımların Kaldırılması ve İran Ulusunun Çıkarlarının Korunması için Stratejik Eylem Planı” adıyla mecliste yasallaşan konu hakkında işbirliği yapmaları ve iki seslilik olmaması gerektiğini belirterek, “Meclis ve hükümet kendi arasındaki sorunları çözmeli ve bu eylem planı dikkatli ve güzel bir şekilde uygulanmalı” dedi.

    ABD ve diğer Avrupa ülkelerinin İran hakkındaki son açıklamalarını insafsız ve dayatma olarak değerlendiren Hamaney, “İran nükleer faaliyetler konusunda mantıklı ve doğal olan mevcut durumdan geri adım atmayacaktır. Eğer ihtiyaç olursa uranyumu yüzde 60 zenginleştiririz” ifadesini kullandı.

    İran meclisinin nükleer faaliyetleri artırmaya yönelik aldığı kararlara değinen Hamaney, “Meclis bir karar aldı ve hükümette bu kararı olumlu karşıladı. Düne kadar da yapılması gerekenler yapıldı ve yarın da diğer karar uygulanacak. Hükümet meclisin aldığı kararı dikkatli bir şekilde uygulamalıdır” dedi.

    “İran’ın nükleer silah üretmek gibi bir niyeti yok”

    Hamaney, İran’ın nükleer silah üretmek gibi bir niyetinin olmadığını belirterek, “İran’ın nükleer silah üretmesine izin vermeyeceklerini söylüyorlar. Eğer İran İslam Cumhuriyeti nükleer silah üretmek isteseydi buna kimse engel olamazdı. Bizim İslami düşüncemizde nükleer silahlara yer olmadığı için nükleer silah üretmiyoruz” ifadelerini kullandı.