Kategori: Kültür-Sanat

  • Telkari ustaları teknolojiye direniyor

    Mardin’in geleneksel el sanatlarından telkariyi öğrendiği ustası Suphi Hindiyerli’nin izinden gitmek için gayret gösteren Mehmet Zeki Tatlıdede hayatını bu sanatı yaşatmaya adadığını ve döküm makinelerine karşı yarıştığını söyledi. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte telkari sanatının her geçen gün yok olduğunu belirten Tatlıdere, her şeye rağmen bu sanatı yaşatmak için teknolojiye direndiklerini kaydetti.

    Kültür ve Turizm Bakanlığı’na kayıtlı el sanatı ustaları arasında bulunan Süryani usta Suphi Hindiyerli’nin yetiştirdiği Mehmet Zeki Tatlıdede, bu sanatı Kızıltepe Belediyesi Hanımeli Kadın Merkezinde icra etmeye çalışıyor. Atölyesinde kursiyerlere telkariyi öğretmeye çalışan Tatlıdede, ustasından öğrendiği motifleri işleyerek kolye, yüzük, tesbih gibi çeşitli aksesuarlara dönüştürüyor. Kızıltepe Belediyesi bünyesinde telkariyi yaşatmaya çalıştıklarını anlatan Talıdede, “Telkariyi 15 yaşımda Süphi ustamdan öğrendim. Bu sanatı icra eden sayılı ustalar kaldı. Bu sanatı yaşatmak adı altında Kızıltepe Belediyesi Kadın ve Aile Hizmetleri Müdürlüğü tarafından bu kursu kadın kardeşlerimize ücretsiz bir şekilde veriyoruz” dedi.

    Tatlıdede, telkarinin sabır işi olduğunu belirterek, “Telkari ince bir iştir. Biz bir teli tamamıyla inceltip insan saçı ebatına kadar getiriyoruz. Bunu elle çekip elle işliyoruz. Bu işlemden sonra artık işleyeceğimiz motife göre kolye, küpe, bileklik olarak işliyoruz. Şuan döküm makineleri çıkıyor. 300 işçinin işini bir makine yapıyor. Biz bu makinelere karşı yarışıyoruz. Çünkü makine yeni model ve program çıkartıyor. Bizim bir haftada bitireceğimiz bir seti makine aynısından 100 tanesini 1 saatte çıkartıyor. Ama biri el işçiliği, diğeri makine işi buna dikkat etmek gerekiyor” diye konuştu.

    Kursa katılan kadınlar da ustalarının öğrettiği incelikleri tüm detaylarına kadar öğrenerek bu sanatı yaşatmak istediklerini belirtti.

  • Telkari ustaları teknolojiye direniyor

    Mardin’in geleneksel el sanatlarından telkariyi öğrendiği ustası Suphi Hindiyerli’nin izinden gitmek için gayret gösteren Mehmet Zeki Tatlıdede hayatını bu sanatı yaşatmaya adadığını ve döküm makinelerine karşı yarıştığını söyledi. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte telkari sanatının her geçen gün yok olduğunu belirten Tatlıdere, her şeye rağmen bu sanatı yaşatmak için teknolojiye direndiklerini kaydetti.

    Kültür ve Turizm Bakanlığı’na kayıtlı el sanatı ustaları arasında bulunan Süryani usta Suphi Hindiyerli’nin yetiştirdiği Mehmet Zeki Tatlıdede, bu sanatı Kızıltepe Belediyesi Hanımeli Kadın Merkezinde icra etmeye çalışıyor. Atölyesinde kursiyerlere telkariyi öğretmeye çalışan Tatlıdede, ustasından öğrendiği motifleri işleyerek kolye, yüzük, tesbih gibi çeşitli aksesuarlara dönüştürüyor. Kızıltepe Belediyesi bünyesinde telkariyi yaşatmaya çalıştıklarını anlatan Talıdede, “Telkariyi 15 yaşımda Süphi ustamdan öğrendim. Bu sanatı icra eden sayılı ustalar kaldı. Bu sanatı yaşatmak adı altında Kızıltepe Belediyesi Kadın ve Aile Hizmetleri Müdürlüğü tarafından bu kursu kadın kardeşlerimize ücretsiz bir şekilde veriyoruz” dedi.

    Tatlıdede, telkarinin sabır işi olduğunu belirterek, “Telkari ince bir iştir. Biz bir teli tamamıyla inceltip insan saçı ebatına kadar getiriyoruz. Bunu elle çekip elle işliyoruz. Bu işlemden sonra artık işleyeceğimiz motife göre kolye, küpe, bileklik olarak işliyoruz. Şuan döküm makineleri çıkıyor. 300 işçinin işini bir makine yapıyor. Biz bu makinelere karşı yarışıyoruz. Çünkü makine yeni model ve program çıkartıyor. Bizim bir haftada bitireceğimiz bir seti makine aynısından 100 tanesini 1 saatte çıkartıyor. Ama biri el işçiliği, diğeri makine işi buna dikkat etmek gerekiyor” diye konuştu.

    Kursa katılan kadınlar da ustalarının öğrettiği incelikleri tüm detaylarına kadar öğrenerek bu sanatı yaşatmak istediklerini belirtti.

  • ’Mehmet Akif’ te Eğitim ve Erdem’ konulu konferans

    Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Osman Sezgin, Mehmet Akif’in vefatının yıl dönümü münasebetiyle ‘’Mehmet Akif’te Eğitim ve Erdem’’ konulu bir konferans düzenledi.

    Eskişehir Türk Ocağı tarafından düzenlenen konferans, Osmangazi Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi salonunda yapıldı. Kalabalık bir öğretim üyesi ve öğrenci topluluğu tarafından dinlenen konferansta Osman Sezgin, özelikle; Mehmet Akif’in yeni nesillerin yetiştirilmesi, yeni nesilleri yetiştiren öğretmenler de bulunması gereken vasıflar ve geleceğin inşaası üzerinde durdu. Akif’in şahsiyetinden örnekler veren Sezgin, “Milletlerin tarihlerinde rol model alınabilecek şahıslar vardır. Bunlar özellikle yetişmekte olan gençlik için çok önemlidir. Rol model şahıslar entellektüel, duygu ve irade bakımından müstesna kimselerdir. Rol model olma veya alma hadisesi bir yönü ile içsel yani emik bakış açısı ile kültürel psikoloji, dışsal yani etik bakış açısı ile kültürler arası psikolojinin konusunu teşkil etmektedir. Bu anlayışın yani psikolojinin kültürü gündemine alınması yaklaşık 1970’li yıllardan sonra dikkate alınmaya başlanmış günümüze kadar gittikçe önemini artırarak varlığını devam ettirmektedir. Bu bağlamda Âkif’in aldığı eğitim, Âkif’in kendi eğitim anlayışı ve Âkif’in yaşadığı dönemin eğitim anlayışı incelenebilir ve doğru bir analiz sentez yapılabilirse geleceğe çok büyük bir rol model olduğu görülecektir. Âkif bed-i besmele töreni ile eğitime başlamıştır Âmin alayı 4 yaş 4 ay ve 4 günlük iken başlar ve kendine has kültürel ritüelleri olan bir törendir. Bu törenle çocuk bilgi ile ilişkisini pekiştirmiş, kendine verilen değeri görmüş ve geleceğe ümitle bakmayı öğrenmiş olmaktadır. 4 yaş 4 ay ve 4 günlük iken eğitime başlamak erken diye düşünenlere Elizaeth Spelke, Oliver Hude ve Jak Mahle’in bu konudaki araştırmalarını tavsiye ederiz. Âkif, babası İpekçi Tahir efendiden Arapça ve Farsça lisan öğrenmenin yanı sıra diğer dersleri de öğrenmeye devam etmiştir. Bu lisanların yanı sıra Almanca, Fransızca da bilmektedir. Akif’in entelektüel tarafının yanı sıra şairliği de çok tanınan tarafıdır. Âkif aynı zamanda iyi bir yüzücü, iyi bir güreşçi, iyi bir gülle atıcı ve iyi bir binicidir. Âkif’e göre öğretmende dört nitelik mutlaka bulunmalıdır. Bunlar iman, edep, liyakat ve vicdandır. Akif eğitimin milletin kültürüne ters düşmemesi gerektiğini de Konya’da bir isyanı bastırmak için gittiğinde bir nahiyenin hocayı kovmaları münasebeti ile safahatında anlatır’’ dedi.

    Soru ve cevaplardan sonra İlâhiyat Fakültesi Dekanlığına yeni atanmış olan Prof. Dr. Mustafa Yıldırım tarafından Osman Sezgin’e bir buket çiçek, Türk Ocağı Gençlik Kolları Başkanı Murat Can Dağlı tarafından da bir şükran beratı takdim edildi.

  • Fatsa’da Hüsn-ü Hat Sergisi

    Ordu Büyükşehir Belediyesi tarafından Fatsa Kültür Sarayında düzenlenen Hüsn-ü Hat Sergisi vatandaşların ziyaretine açıldı.

    Ordulu hattatlar Ferhat Kurlu, Halil İbrahim Alperen, Ayten Tiryaki, Abdullah Gün ve Hat Üstadı Hasan Çelebi’nin eserleri ile Fatsalı koleksiyoncu Nevzat Uyur’un tespih koleksiyonunun yer aldığı sergi 4 Ocak- 4 Şubat 2019 tarihleri arasında ziyarete açık olacak.

    Dünyanın dört bir yanında programlara katıldıklarını söyleyen Fatsalı Hattat Ferhat Kurlu, “Yıllardır İstanbul’da bu işleri yapıyoruz. Dünyanın dört bir tarafına sergi ve yarışma programları için gidiyoruz. Fakat Ordu’ya üçüncü Fatsa’ya ise ilk gelişimiz. Memleketimizde orijinal sanat eserlerini, hat levhalarını görmenin bilhassa heyecanı içindeyiz” dedi.

    Ordu Büyükşehir Belediyesi Kültür Sosyal İşler Dairesi Başkanı Şahin Sevinç, serginin Altınordu ve Ünye ilçelerinin ardından Fatsa’da da ziyarete açıldığını ifade ederek, “Sanat, ideolojinin estetik hüviyet kazanmış şeklidir. Bizlerde Büyükşehir Belediyesi olarak Hüsn-ü Hat Sergimizi Altınordu, Ünye ilçelerinin ardından şimdi de Fatsa ilçemizde vatandaşlarımızın beğenisine sunuyoruz. Bu tarz eserlerin özellikle genç nesillere sunulması oldukça önemli bir husustur. Emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum” diye konuştu.

  • ‘Tamara’nın Çığlıkları’ kadın tutuklu ve hükümlüler için sahnelendi

    Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın yeni oyunu “Tamara’nın Çığlıkları”, E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan hükümlü ve tutuklu kadınlar için sahnelendi.

    Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın, “Tamara’nın Çığlıkları” adlı yeni oyunu E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan hükümlü ve tutuklu kadınlar için sahnelendi. Yazarlığını Canan Aksoy, yönetmenliğini Ata Aksoy, oyunculuklarını Handan Ekici ile Ata Aksoy’un yaptığı ve kadın sorunlarını ele alan “Tamara’nın Çığlıkları” büyük beğeni topladı. Tamara’nın Çığlıkları tiyatro oyununu hükümlü ve tutuklu kadınların yanı sıra Ceza İnfaz Kurumu yetkilileri de izledi. Kadınlar etkinlikten dolayı Büyükşehir Belediyesi’ne teşekkür ederken Ceza İnfaz Kurumu Savcısı da sahnede oyuncuları gösterdikleri performanstan dolayı tebrik etti.