Kategori: Ana Manşet

  • Azerbaycan Zafer Günü Erzurum’da etkinliklerle kutlanıyor

    Azerbaycan Zafer Günü Erzurum’da etkinliklerle kutlanıyor

    Azerbaycan Zafer Günü kutlama programı kapsamında Erzurum’da, Karabağ Zaferi Fotoğraf Sergisi’nin açılışı gerçekleştirildi.

    Tarihi Yakutiye Medresesi’nde düzenlenen serginin açılış törenine, Erzurum Valisi Okay Memiş, Azerbaycan Milletvekili Elman Ceferli, Azerbaycan Kars Başkonsolosu Nuri Guliyev, Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, 9. Kolordu Komutanı Tümgeneral Erhan Uzun, Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Semih Okyar, Azerbaycan’dan gelen davetliler, kurum müdürleri, STK temsilcileri ve çok sayıda davetli katıldı.

    27 yılı aşkın zaman içerisinde ve kağıt üzerinde kalmaktan öteye gidemeyen Dağlık Karabağ sorunu BM anlaşmazlığa çokta taraf olmaması ve alınan bunca kararlar sonucu 27 yıla aşkın zaman içerisinde Azerbaycan ve Ermenistan arasında nihai savaşla çözüme ulaştı.
    Azerbaycan olarak 27 yılı aşkın zaman dilimi içerisinde Ermenistan’ın işgal ettiği toprakları tekrar savaşarak geri almaları, işgalden kurtarılan toprakları tekrar imar etmenin peşine düşüldü.
    Erzurum Yakutiye Kent Meydanı içerisinde bulunan Yakutiye Medresesi içerisinde Türkiye Azerbaycan ilişkilerini güçlendiren bir fotoğraf sergisi açıldı.
    Serginin açılış kurdelesini kesen protokol daha sonra hep birlikte sergideki fotoğrafları tek tek incelediler.

    Erzurum Valisi Okay Memiş burada yaptığı açıklamada, “Kardeşimiz Azerbaycan devletinin misafirlerini konut etmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Burada olmamızın sebebi Azerbaycan’ın haklı davası ve haklı gururu olan, aynı zamanda da Türk milletinin haklı ve gurur davası olan zaferin 1. yıl dönümü kutlanıyor. Türkiye ve Azerbaycan tek millet iki devlettir, böyle bir gururu Dadaşlar diyarında kutlamanın da ayrı mutluluğunu yaşıyoruz. Bu mutlu günü kutlamak, şehitlerimizi rahmet ile anmak için burada bulunuyoruz. Çeşitli etkinliklerle bu kutlamalar devam edecek. Karabağ zaferinde hayatını kaybeden Azerbaycanlı şehitlerime Allah’tan rahmet diliyorum. Türk milleti olarak başka bir ülke toprağında gözümüz olmadı olmaz da ama topraklarımıza göz dikenlere de haddini bildiririz. Er veya geç de olsa hakkımızı almasını da biliriz. Bir çakıl taşımızı da kimselere vermeyiz. Dünya da bunu zaten gördü” diye konuştu.

    Azerbaycan Kars Başkonsolosu Nuri Guliyev ise açıklamasında şunları söyledi:
    “Azerbaycan’ın Ermenistan tarafında 30 yıla yakın zamandır kalan topraklarımız 2020 Eylül ayında başlayan ve 44 gün süren savaştan azat olmanın birinci yıl dönümünü Erzurum’da sizlerle birlikte gururlu kutlamanın sevincini yaşıyoruz. Sizlere çok minnettarız. Birinci yıl zaferi bizim için çok önemlidir. 30 yıla yakın zamandır işgal edilen topraklar tekrar bizim topraklar olarak geri almanın gururunu yaşıyoruz. Malazgirt’te tarih yazmaya başlayan Türkler bu gün Karabağ’da tarih yazmaya devam ediyor. Bu topraklar bundan sonra bizim olacaktır. Bizim başkalarının toprağında gözümüz yoktur. Bizim olandan da vazgeçmeyiz. Bu savaşta 2 bin 914 şehit verdik. Bu savaştan önce de çok şehitlerimiz vardı, her iki ülke cumhurbaşkanlarımızın birlik ve beraberliği ile daha da güçlü ve söz sahibi olacağız. Türk dünyası olarak bu güce sahibiz. Bu halkın neferi olmaktan gurur duyuyoruz. Türkiye Cumhurbaşkanı ne dedi? Tarih boyunca dedelerimizden bu yana biz utanacak hiçbir şey yapmadık. Bizler bu saatten sonra da utanacak hiçbir şey yapmayacağız. Bayramımız kutlu olsun.”

    Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen’de Erzurum’da böylesine anlamlı bir sergiye ev sahipliği yapmaktan mutlu olduklarını belirterek, “Çok önemli bir günün içerisindeyiz. Büyük bir sevinç yaşıyoruz. Türk milleti olarak bu dava bizlerin içerisinde bir yaraydı. 30 yılı aşkın zamandır işgal edilen topraklar ne zaman geri alınacak diye kafa yoruyorduk. O günleri yaşadık ve bu savaştan galip çıktık. Bugün bu zaferin birinci yıl dönümünü kutluyoruz. Ermenistan işgali altında bulunan Dağlık Karabağ’ı tekrar geri almanın mutluluğu içerisindeyiz. Azerbaycan ve Türk halkı olarak bir millet iki devlet bu heyecanı yaşamanın gururunu yaşıyoruz, şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Şu bilinsin ki bizim kimsenin toprağında gözümüz yoktur. Topraklarımıza göz dikene de asla fırsat vermeyiz. Azerbaycan’ın mutlu gününü kutluyorum. Allah bir daha böyle günler göstermesin. Azerbaycan’dan Erzurum’a gelen tüm konuklarıma hoş geldiniz diyorum. Bu sevinci hep birlikte yaşamanın gururunu tekrar yaşıyoruz, zaferlerimiz daim olsun” ifadelerini kullandı.

  • Büyükşehir grup yollarıyla kırsaldaki ulaşım ağlarına da kalite kazandırıyor

    Büyükşehir grup yollarıyla kırsaldaki ulaşım ağlarına da kalite kazandırıyor

    Erzurum Büyükşehir Belediyesi, kent merkezinin yanı sıra ilçelerdeki ulaşım ağlarına da kalite kazandırıyor. Kırsal bölgelerdeki ulaşım akslarını yenileyen Büyükşehir Belediyesi yeni bir grup yolunu daha tamamladı.

    Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, “Yapımı tamamlanan Tekman Şuşar Grup Yolu’muz ilçe ve bölge halkımıza hayırlı ve uğurlu olsun” dedi.
    Yol hakkında bilgilendirmede bulunan Başkan Sekmen, “Tekman Şuşar Grup Yolu, toplam 29 kilometrelik bir ağı kapsıyor. Turnagöl, Dalsöğüt, Alabayır, Akdamar, Karlıca, Gökoğlan, Kayaboğazı ve Çukuryayla mahallelerimizi kapsayan yolumuza toplam 37 bin 705 ton asfalt serimi yapıldı. Tekman ilçemizin ulaşım ağına yeni bir kolaylık sağlayan Şuşar Grup Yolu ile birlikte hemşehrilerimiz bir mahallemizden başka bir mahallemize daha kısa sürede rahat ve konforlu bir şekilde seyahat edebilecek” diye konuştu.

    Başkan Sekmen, yol yapım çalışmalarının devam ettiğini hatırlatarak, “Yol yapım çalışmalarımız kar yağana kadar devam edecek. Gerek yol yapımı gerekse de alt ve üst yapı çalışmalarımız şehrimizin 500 noktasında devam ediyor” şeklinde konuştu.

  • Oltu Rus Kilisesi’nde restorasyon çalışmaları devam ediyor

    Oltu Rus Kilisesi’nde restorasyon çalışmaları devam ediyor

    Erzurum’un Oltu ilçesinde bulunan Oltu Rus Kilisesi’nde restorasyon çalışmaları devam ediyor.

    Oltu Kaymakamlığınca hazırlanan Tarihi Kilisenin Restorasyon ve Çevre Düzenleme Projesi, Kuzeydoğu Anadolu Kalkınma Ajansının (KUDAKA) “Kar Amacı Gütmeyen Kurum ve Kuruluşlara Yönelik 2017 Yılı Sosyal Altyapının ve Turizm Altyapısının Geliştirilmesi Mali Destek Programı” kapsamında devam ediyor. Erzurum Valiliğinin desteklediği, kontrolörlüğünü Oltu Belediyesinin üstlendiği Oltu Rus Kilisesi’nin restorasyon çalışmalarında taş yapımı biterken, çatı ve kubbelerin yüzde 60’ı tamamlanmış durumda. Aslına uygun şekilde yapılan çalışmalar büyük bir özenle devam ediyor.

    Oltu Belediyesi personeli Çevre ve İnşaat Mühendisi Kilise Yapımı Kontrolörü Elif Karabulut, “Kilisemizde geçtiğimiz yıl restorasyon çalışmaları başladı. Kilisemiz, 1877-1878 Osmanlı-Rus harbinden sonra ilçemiz işgal edilmiş, bu süre içerisinde inşa edilmiş haç planlı bir kilisedir. Geçen yıldan beri restorasyonu devam etmekte olan kilisemizdeki kubbelerde çelik imalat tamamlandı. Kubbelerin kemerlerinde bazı taşlar tamamıyla kaybolmuştu. Kemer taşlarını orijinal yataklarını bularak, taşın rengini dokusuna göre yeniden imitasyonu üretildi. Diğer eskitme, taraklama bizim mücartı dediğimiz çalışmaları yapılarak yerine konuldu. Statiği korunarak bağlama işlemleri yapıldı. Şu anda çatı kaplama imalatına geçilecek, onun dışında kilisenin içerisinde diğer taş imalatlarının çoğu tamamlandı. Dış tarafta basamaklar imal edilmektedir” dedi.
    19’uncu yüzyıl mimarisiyle inşa edilen kilisenin, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’yla 1917 Bolşevik Devrimi arasındaki yaklaşık 40 yıllık süre zarfında yapıldığı tahmin ediliyor.

  • 76 ilde eş zamanlı ‘Sinyal Operasyonu’

    76 ilde eş zamanlı ‘Sinyal Operasyonu’

    Yurt dışından temin ettikleri cep telefonlarını yasa dışı yollar ile ülkemize getirerek haksız kazanç elde edenlere yönelik İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü KOM Daire Başkanlığı koordinesinde Sinyal Operasyonu” gerçekleştirildi. Cumhuriyet Başsavcılıklarının talimatları doğrultusunda 76 ilde sabah saatlerinde 341 adreste eş zamanlı operasyon başlatıldı.

    Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığının (KOM) tespitleri doğrultusunda ve koordinesinde Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanlığı (BTK) ile ortak yürütülen çalışmalar kapsamında; yurt dışından temin ettikleri cep telefonlarını yasa dışı yollar ile ülkemize getirerek haksız kazanç elde eden, devletimizi vergi kaybına uğratan ve vatandaşlarımızın mağdur olmasına neden olan kaçakçılık suçunu işledikleri belirlenen şahıs ve suç grupları ile kaçak cep telefonlarını piyasaya süren işyerlerine yönelik olarak ülke genelinde eş zamanlı olarak “SİNYAL” kod isimli operasyon gerçekleştirildi.

    Söz konusu şahısların “zula” diye tabir edilen gizli bölmeler içerisinde gümrüğe beyan etmeden ülkemize soktukları kaçak cep telefonlarını gizli depolarda topladıkları ardından bu telefonları kuryeler vasıtasıyla kaçak cep telefonu satan işyerlerine dağıttıkları anlaşıldı.

    Bu kaçak cep telefonlarına ülkemizde kayıtlı eski model cep telefonlarının IMEI bilgilerini klonlayarak kullanıma hazır hale getirerek piyasaya sürdükleri tespit edildi.

    Bakanlıktan yapılan açıklamada, “Bu kapsamda kaçak yollarla getirilerek satılan cep telefonları ilerleyen tarihlerde vatandaşlarımızı mağdur etmekte. Mağduriyet yaşanmaması adına vatandaşlarımızın e-Devlet hesaplarını kontrol ederek bilgileri dışında cep telefonu kaydına rastlamaları halinde durumu yetkililere bildirmesi önem arz etmekte” denildi.

    Ülkeye sokulan kaçak cep telefonlarını usulsüz yöntemlerle kaydederek piyasaya süren İstanbul merkezli bir gruba yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının talimatları doğrultusunda KOM Daire Başkanlığı koordinesinde 36 ilde toplam 88 şüpheli gözaltına alınacak, 54 ilde 387 şüphelinin ise ikmalen ifadeleri alınacak.

    Bununla birlikte Türkiye genelinde yukarıda yer alan yöntemleri kullanarak kaçak cep telefonlarını piyasaya sürebileceği değerlendiren riskli işyerlerine yönelik ilgili Cumhuriyet Başsavcılıklarının talimatları doğrultusunda 40 ilde 238 adreste aramalar yapıldı.
    “SİNYAL” operasyonu kapsamında; 76 ilde toplam 341 adreste arama yapılarak 88 şüpheli şahısın gözaltına alınması planlanmakta.

  • Bakan Pakdemirli’den gübre desteği müjdesi

    Bakan Pakdemirli’den gübre desteği müjdesi

    Tarım ve Orman Bakanı Dr. Bekir Pakdemirli, önceliklerinin çiftçilerin korunması ve üretimde sürdürülebilirliğin sağlanması olduğunu belirterek, ““Bu amaçla bu yıl hasat edilen buğday, arpa, çavdar, yulaf ve tritikale için gübre desteklerini yüzde 25 artırarak ödeyeceğiz. 2022 üretim yılı için de hububat dahil tüm ürünlerde gübre desteklerini yüzde 100 artırarak ödeyeceğiz“ dedi.

    Bakan Pakdemirli, Orman Genel Müdürlüğü binası Ardıç Salonu’nda tarımsal destekler konusunu ele aldığı bir basın toplantısı düzenledi. Bakan Pakdemirli burada yaptığı konuşmasında, pandemide ilk vaka görülmeden bir ay önce sektör temsilcileri ile oturup gıda arzında oluşabilecek tehlikelere karşı önlem çalışmaları yaptıklarını belirterek, bu süreçte hazine arazilerini ve nadas alanlarını üretime kazandırdıklarını söyledi.

    Pakdemirli, aynı birim alanda buğdayda yüzde 41, şeker pancarında yüzde 54, ayçiçeğinde yüzde 84 ve mısırda yüzde 124 verim artışı gerçekleştiğini ifade ederek, bu verim artışlarına ilişkin 10 dekarlık bir alanda buğday üreten bir çiftçinin sanki 14 dekar alanı varmış gibi hasat yapması örneğini verdi. 2050 yılında dünya nüfusunun 10 milyara, Türkiye nüfusunun ise 105 milyona yükseleceğinin öngörüldüğü bilgiyi paylaşan Pakdemirli, bu yüzden yüzden 60 daha fazla gıdaya yüzde 15 de daha fazla suya ihtiyaç doğacağı için Araştırma-Geliştirme (Ar-Ge) çalışmalarına önem vermeleri gerektiğini söyledi.

    Çiftçilerin korunması ve üretim sürdürebilirliği sağlamak amacıyla bu yıl hasat edilen buğday, arpa, çavdar, yulaf ve tritikale için gübre desteğini yüzde 25 artırdıklarına dikkati çeken Pakdemirli, 2022 üretim yılı için hububat dahil tüm ürünlerde gübre desteklerini yüzde 100 artırarak ödeyeceklerini kaydetti. Bakan Pakdemirli, çiftçilere üretim maliyetlerindeki artıştan endişe etmemeleri gerektiğini belirterek, çiftçilerin gönül rahatlığı içinde ekip biçmeleri tavsiyesinde bulundu.

    Bakan Pakdemirli, pandemide ilk vaka görülmesinden bir ay önce tüm paydaşlarla oturup çalışmalara başladıklarını belirterek, “Pandemi ile ilgili neler olabileceğini, ne tarz risklerle karşılaşabileceğimizi ve ne tedbirler almamız gerektiğini tüm paydaşlarla görüştük. Bakanlık olarak hazırlıklarımızı yaptık. 106 tane tedbir aldık. İl il video konferanslarımızı yaptık. İllerimizle görüştük. Sektör toplantıları yaptık. Hazine arazilerini ve nadas alanlarını üretime kazandırdık. Çiftçimizi bir nevi yasaklardan muaf ederek, bir nevi eline ayrı bir pasaport verdik. Hepimiz evlerimizdeyken çiftçimizi dışarıda çok rahatlıkla ekmeye biçmeye hasadını yapmaya devam edebildi” dedi.

    2020 yılındaki pandemi ve kuraklığa rağmen Türkiye’de bu durumların hasılayı vurmamasının yanı sıra meteorolojik kuraklığın tarımsal kuraklığa dönmediğini ifade eden Pakdemirli, “En önemli sebeplerinden bir tanesi son 20 yılda yaptığımız depolama yatırımları yani barajlar ve sulama yatırımları diyebiliriz. Böylelikle geçen yıl bitkisel üretimde 126 milyon tonla cumhuriyet tarihimizin rekorunu kırdık. Ben bundan dolayı tüm çiftçi kardeşlerimize teşekkür ediyorum. 2021’de iklim değişikliği maalesef 2020’de ötesinde daha da fazla hissedildi ve etkiyi en aza indirmek için çok ciddi çalışmaları bir arada yürüttük. Hem yatırımlarımızı artırdık hem de tarımsal Ar-Ge ile ilgili faaliyetlerimizi de çok ciddi bir noktaya getirdik” diye konuştu.

    “Buğdayda 10 dekarı olan bir çiftçimizin aynen cebinden hiç para çıkmadan 14 dekarı varmış gibi mahsul alıyor”

    Son 19 yıldaki verim artışlarına dikkati çeken Bakan Pakdemirli, şunları söyledi:

    “Buğdayda aynı birim alanda yüzde 41, şeker pancarında aynı birim alanında yüzde 54, ayçiçeğinde yüzde 84, mısırda yüzde 124. Yani buğdayda 10 dekarı olan bir çiftçimizin aynen cebinden hiç para çıkmadan 14 dekarı varmış gibi mahsul aldığını. Şeker pancarında 10 dekarı olan çiftçimizin 15 dekar bir yeri ekiyormuş gibi mahsul aldığını, ayçiçeğinde de 10 dekarlık yerin 18 dekara bu süre zarfında eşit olduğunu ve mısırda da 10 dekarlık yerin 22 dekara eşit olduğunu söyleyebiliriz. Aynı şekilde hayvancılıkla ilgili de çok ciddi bir verim artışı yaşadık. Sığır ortalamasında et verimi yüzde 60 arttı.”

    “Bugünkü tekniklerle iş yapmaya devam edersek tarımdaki verimliliğimiz kıt kaynaklardan dolayı düşecek”

    Bakan Pakdemirli, dikkati çektiği verim artışlarının en anlama geldiğini şu şekilde anlattı:

    “Bunun anlamı şu, bugün iki sığırı olan vatandaşımız sanki 20 sene öncesinde 3 sığırı varmış gibi işlemlerini yapabiliyor. Sığırdaki ortalama süt verimi de yine yüzde 85 artmıştır. Bu da 4 sığırın aslında geçmişteki 7 sığırın ürettiğin süte eş değer bir ürün üretmektedir. Bu yapılanlar yeterli mi? Asla değil. Çünkü 2050’de dünya nüfusu 10 milyara, Türkiye’nin nüfusu da 105 milyona ulaşacak.

    Bunun anlamı şu; yüzde 60 daha fazla gıdaya ihtiyacımız olacak, yüzde 15 daha fazla suya ihtiyacımız olacak. Bugünkü tekniklerle işleri yapmaya devam edersek de tarımdaki verimliliğimiz kıt kaynaklardan dolayı ve özellikle su kaynaklarının azalmasından dolayı en azından tarımda yüzde 10 ile 25 arasında bir düşüş bekleniyor. 2050 faturası bu. Bunun için önemli olan şu bugün yaptığımız tekniklerin, araştırmaların çok ötesinde araştırmalar yaparak daha iyi bir noktaya getirmemiz lazım Ar-Ge faaliyetlerimizi.”

    “Çiftçimize desteğimiz sürekli olarak devam ediyor”

    Bakan Pakdemirli, söz konusu zorlukların arasında gıda güvenliğinin çok önemli bir konu olduğunu düşündüğünü belirterek, “Burada bütün öngörüleri dikkate alıyoruz. Yatırım ve Ar-Ge çalışmalarımıza devam ediyoruz. Yeni politikalar üreterek var gücümüzle çalışmaya devam ediyoruz. Çiftçimize de sürekli olarak desteğimiz devam ediyor” dedi.

    Bakan Pakdemirli, 19 yıldır tarım ve hayvancılığı stratejik bir sektör olarak gördüklerini ifade ederek, “Tarımı günlük siyasi tartışmaların dışında tuttuk. Üreticimizin ve tüketicimizin yanında olmaya devam ediyoruz. İklim değişikliği ve pandemi piyasaları maalesef derinden etkiledi. Tarımsal ürünlerde ve girdilerde küresel bazda çok büyük artışlar oldu. Uluslararası boyutta yaşanan gelişmeleri de yakından takip ediyoruz. Bu kapsamda 2021 başında gübre desteklerini yüzde 100, sertifikalı tohum desteklerini hububatta yüzde 88 ile yüzde 166 artırmıştık” dedi.

    “2022 yılı için hububat dahil tüm ürünlerde gübre desteğini yüzde 100 artıracağız”

    Yaşanan tüm gelişmelerin karşısında bakanlık olarak önceliklerinin çiftçilerin korunması ve üretimde sürdürülebilirliğin sağlanması olduğuna dikkati çeken Bakan Pakdemirli, şunları söyledi:

    “Bu amaçla bu yıl hasat edilen buğday, arpa, çavdar, yulaf ve tritikale için gübre desteklerini yüzde 25 artırarak ödeyeceğiz. 2022 üretim yılı için de hububat dahil tüm ürünlerde gübre desteklerini yüzde 100 artırarak ödeyeceğiz. Buğday, arpa, çavdar, yulaf ve tritikale için 16 lira olan gübre desteğini 2021 yılı üretimi için dekara 20 lira, 2022 üretim yılı için de dekara 32 lira olarak ödüyor olacağız.

    Diğer ürünlerde ise gübre desteklerini 2021 üretim yılı için dekara 8 lira, 2022 üretim yılı için de dekara 16 lira olarak ödüyor olacağız. 2022 üretim yılı için sertifikalı tohum kullanım desteğini buğday, arpa, çavdar, yulaf, tritikale ve çeltik için yüzde 50 artışla dekara 24 liraya çıkardık. Bu düzenleme ile son 2 yıllık süreçte buğdayda gübre desteğini tam 4 misli artışmış oluyoruz. Sertifikalı tohum desteğini de yaklaşık 3 misli artırdık. Mazot desteğini de her üretim yılı için maliyetin yüzde 50’sini olacak şekilde ödemeye devam edeceğimizi de bildirmek istiyorum. Her zaman çiftçimizin yanında olduk imkanlar çerçevesinde.”

    “Çiftçilerimiz ekip biçmeye devam etsin, onların gönülleri ferah olsun”

    Üreticilere ve yetiştiricilere seslenerek maliyetlerdeki artıştan endişe etmemeleri gerektiğini söyleyen Bakan Pakdemirli, “Gönüller ferah olsun. Onlar ekip biçmeye devam etsin. Özellikle şunu ifade etmek istiyorum. Son 3 senedir çiftçimize ciddi bir pozitif ayrımcılık yaptık. Bu pozitif ayrımcılık özellikle artan desteklerin yanına doğru, planlanmış, üretici dostu müdahale alım programlarına başladık. Bu programlar hasat öncesi açıklanan ve her zaman üreticimizin maliyetlerinin üzerinde konumlanan ve üreticimizi sürdürülebilir olarak üretime sevk eden bir müdahale alım politikası izledik” diye konuştu.

    “Tarımsal üretim bir milli güvenlik meselesidir”

    Her zamankinden çok üretime ihtiyaç olduğuna vurgu yapan Pakdemirli, “Ben burada çiftçilerimize de özellikle seslenmek istiyorum. Daha fazla üretmemiz lazım. Tohumu daha fazla toprakla buluşturmamız lazım. Ahırı, ağılı ve kümesi mutlaka dolu tutuyor olmamız lazım. Tarımsal üretim bir milli güvenlik meselesidir. Ben her zaman bunu söylüyorum. Bunu da günlük siyasetten ari olarak tutmamız lazım. Siyasetin dışında konuşmamız lazım” ifadelerini kullandı.