Etiket: Zorundayız”

  • MTSO Başkanı Aşut: “Kendimize çeki düzen vermek, eksiklerimizi gidermek zorundayız”

    Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Başkanı Şerafettin Aşut, vizyon ve değişimlerin sadece eğitimle olacağını belirterek, “Türkiye’nin neden küresel şirketleri yoktur? Bizim şirketlerimiz neden küçüktür? Bunun elbette yatırım ortamından kaynaklanan nedenleri de vardır. Ama aynı zamanda, işin, o şirketleri yönetenlerin bakış açısı ile de bir alakası vardır. İş dünyası olarak önce kendimize çeki düzen vermek, kendi eksiklerimizi gidermek zorundayız” dedi.

    İstanbul Sanayi Odası’nın açıkladığı Sanayi 500 listesini değerlendiren Aşut, listede Mersin firmalarının da olmasının kendilerini mutlu ettiğini söyledi. Firma yöneticilerine çalışmalarından dolayı teşekkür eden Aşut, kendileriyle gurur duyduklarını dile getirdi. İSO 500 ve İSO ikinci 500 listelerinin kentlerin sanayi yapılanmaları ve sanayi üretimlerini göstermesi anlamında göstergelerden sadece bir tanesi olduğunun altını çizen Aşut, “Ancak, kentlerin ekonomik büyüklüklerini, sanayi gelişimlerini gösteren tek gösterge değil. İSO sanayi listelerinde Mersin’den daha fazla sayıda sanayi kuruluşu olan ama ekonomik büyüklüğü Mersin’in çok çok altında olan iller var. Ekonomi bütüncül ele alınması gereken bir konudur. Bir çiçekle bahar gelmez, bir sektörle veya bir gösterge ile ekonomik gelişme yakalandı denemez. Öncelikle ülke ekonomimizin küçük ve orta ölçekli KOBİ’lere dayandığı unutulmamalıdır. Tüm enerjimizi bu KOBİ’lerin öncelikle ayakta durmasına, sonra büyümesine, ar-ge kapasitesinin arttırılmasına, kurumsallaşmasına ve ihracat odaklı çalışmasına harcamamız gerekiyor. İşte bu anlamda İSO listelerine giren firmalarımızın bir rol model teşkil edeceğine inanıyorum” diye konuştu.

    “Türk sanayinin potansiyeli dünyada ilk 15 ülke içine girmeye yeter”

    Türk sanayisinin potansiyelinin dünyada ilk 15 ülke içine girmeye yeter olduğunu vurgulayan Aşut, “Evet, KOBİ’lere dayanan bir ekonomimiz var. Özellikle konumuz sanayi olduğu için biraz sanayi odaklı birkaç veriyi paylaşmak isterim. Türkiye İstatistik Kurumu veri tabanında yaklaşık 17 bin imalat sanayi şirketine ait veri bulunmaktadır. Bunlar arasında, beş yıl üst üste satışlarını artırabilen şirket sayısı yalnızca 600 civarındadır. Beş yıl üst üste, hem satışlarını, hem ihracatını, hem de verimliliğini artıran firmaları arıyorum derseniz, bulabileceğiniz firma sayısı yalnızca 15’tir. Türk şirketlerinin içinde, vasat olmayan, kendini sürekli yenileyip, operasyonlarını verimliliği ile birlikte büyütebilen firma sayısı yalnızca 15’tir. İstanbul Sanayi Odası’nın İSO-1000 şirketleri içinde, ortalama satış gelirleri artışı, beş yıl süreyle, içinde bulunduğu sektörün ortalama satış gelirlerinin üzerine çıkan şirket sayısı 150’yi bulmuyor. Bir önceki başyazımızın ne anlama geldiğini sanırım daha iyi anlıyoruz. Karakter olarak pozitif ve bardağın çoğu zaman dolu tarafını gören bir kişi olarak bilinirim. Hiçbir zaman umutsuz değilimdir. Bundan dolayı zaman zaman sanayimizin veya genel anlamda ekonomimizin eksiklerini öne çıkarttığımda bazı çevreler veya dostlarım bunu yanlış algılıyor ve neden karamsar yorumlar yaptığımı soruyorlar. Ben buna katılmıyorum. Çünkü ben ülkemin sanayi vizyonuna inanmasam bir sanayici olmam. Aksine, ben var olan durumumuzu var olan potansiyellerimize göre yetersiz bulduğum için, Türk sanayicisinin çok daha büyük işler başarabileceğini bildiğim için, ülkemin sanayisine inandığım için bu yorumları yapıyorum. Çocukluğundan beri sanayinin içinde olan bir sanayici olarak, ülkemin sanayi potansiyelini ve başarı hikayesini bilen biri olarak dünyanın sanayisi gelişmiş ilk 15 ülke içinde olmamız gerektiğine inandığım için bunları söylüyorum. Hatta çoğu zaman çuvaldızı kolaycılığa kaçıp makro eksiklere veya kamu desteklerine değil, aksine kendimize, biz sanayicilere batırıyor ve önce kendi eksiklerimize odaklanmamız gerektiğini söylüyorum. Çünkü şunu iyi biliyorum ki, mükemmel bir bütün, mükemmel parçalardan oluşur. Sanayiciler ve sanayi kuruluşları nitelikli olursa, ülke sanayimiz de nitelikli olur” şeklinde konuştu.

    “Sanayide aile vesayeti kurumsallaşmaya engel oluyor”

    Sanayide aile vesayetinin kurumsallaşmaya engel olduğunu kaydeden Aşut, “TEPAV uzmanları üşenmemişler ve İstanbul Sanayi Odası’nın İSO-1000 şirketlerini büyüklüklerine göre iki gruba ayırmışlar. İSO-1’inci 500 içinde daha büyük şirketler olsun. İSO-2’inci 500 içindeyse daha küçükler yer alsın. Her iki gruptaki şirketlerin yönetim kurullarında aynı soyadlı kaç kişi olduğuna bakmışlar. Bir nevi şirketlerde aile vesayeti ne durumda analizi yani. Aile vesayeti ne kadar güçlüyse, şirket o kadar az kurumsal oluyor. Buna göre, İSO-1’inci 500 şirketlerinin yönetim kurullarında aynı soyadı taşımayanların oranı yüzde 40 iken, İSO-2’inci 500 içinde bu oran yüzde 20’ye düşmektedir. Ya da tersinden söyleyelim: İSO-2’inci 500 şirketlerinin yüzde 42’sinde aynı soyadını taşıyanların yönetim kurulu içindeki ağırlığı yüzde 100 oranındadır. Aynı oran, İSO-1’inci 500 şirketleri içinde yüzde 24’e gerilemektedir. Yani, şirketler küçüldükçe, yönetim kurullarında hep aynı aileden kişiler yer almaktadır. Şirketler kurumsallaştıkça profesyonel yöneticiler başa geçmektedir ve büyümektedir. Elbette kurumsallaşma sadece bu demek değil ama durum bu. Sadece sanayicimizde değil, tüm girişimcilerimizde bu güven sorunu var aslında” ifadelerini kullandı.

    “Sanayicilerin vizyonu değişirse, sanayinin vizyonu değişir”

    Sanayicinin vizyonu değişirse, sanayinin de vizyonunun değişeceğine dikkat çeken Aşut, “Türkiye’nin neden küresel şirketleri yoktur? Bizim şirketlerimiz neden küçüktür? Bunun elbette yatırım ortamından kaynaklanan nedenleri de vardır. Ama aynı zamanda, işin, o şirketleri yönetenlerin bakış açısı ile de bir alakası vardır. Elbette Ticaret ve Sanayi Odaları olarak veya ülkenin ekonomik STK’ları olarak yatırım ortamı ile ilgili, makro alt yapı eksikleri ile ilgili veya kamu destekleri ile ilgili eksikleri gündeme getirmek, kamu ile uyum içinde, siyaset ile uyum içinde bunlara çözüm aramak asli görevlerimizden biridir. Ancak, iş dünyası olarak önce kendimize çeki düzen vermek, kendi eksiklerimizi gidermek zorundayız. Bunun başında da kurumsallaşmak, insan kaynağımızı eğitmek, ar-ge ve inovasyona odaklanmak, ihracatı odak noktamız yapmak ve yeni çağın imalat devrimi olan Sanayi 4.0’a kendi çapımızda hazır olmaya çalışmak gelmektedir. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası olarak bu konularla ilgili sürekli eğitimleri Odamızın temel vizyonu olarak devam ettireceğiz. Çünkü, vizyon ve değişimler sadece eğitimle oluşur” dedi.

  • Bakan Ahmet Arslan: “Güçlü olmak zorundayız”

    Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, Türkiye’nin büyümesini istemeyenlerin gözünün bu topraklarda olduğunu belirterek “Türkiye’nin bu bölgede söz sahibi olmasını istemeyen ve eskiden olduğu gibi istedikleri gibi at oynatmak isteyenler hiç boş durmuyorlar. Onlarda ‘Türkiye zayıf düşün, Türkiye güçsüz olsun. Türkiye perişan olsun’ diye uğraşıyorlar.” dedi.

    “Türkiye’nin büyümesini isteyenlerinde gözü bu topraklarda”

    AK Parti Kars İl Başkanlığı’nca bir otelin toplantı salonunda düzenlenen “İl Danışma Meclisi” toplantısına katılan Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, “Güçlü olmak zorundayız. Güçlü bir şekilde Sayın Cumhurbaşkanımızın, Genel Başkanımızın, hizmet edenlerin arkasında durmak zorundayız. Çünkü çok kıymetli bir coğrafyadayız. Kanlarını dökerek, şehit olmak pahasına bize vatan olarak, yurt olarak, bıraktıkları bu topraklar, çok kıymetli, çok değerli, bizim için kıymetli, bizim için değerli de Dünya içinde böyle, işte Dünya’nın hepsinin gözü bu topraklar üzerinde, isteyenlerin, dostlarımızın, Türkiye’nin büyümesini isteyenlerinde gözü burada. Diyorlar ki Türkiye çok daha büyüsün, çok daha güçlensin, Dünya’da her yerde bizim sıkıntılarımıza çare olsun. Derman olsun” diye konuştu.

    “Türkiye güçlü olsun. Recep Tayyip Erdoğan güçlü olsun”

    “Dünya’daki mazlumlar ve mağdurlar da aynı şeyi söylüyor. Diyor ki, elimizden tutan, aman dediğimizde kapısına gidebileceğimiz tek bir ülke var” diyen Bakan Arslan, “Türkiye ve onun lideri var. Recep Tayyip Erdoğan, işte Türkiye güçlü olsun. Recep Tayyip Erdoğan güçlü olsun. Yine kapısına gidelim. Yine kapısını bize açsın. Yine bize yardımcı olsun. Bunu diyenler var ama Türkiye’nin büyümesini istemeyen, Türkiye güçlenmesini istemeyen, Türkiye’nin bu bölgede söz sahibi olmasını istemeyen ve eskiden olduğu gibi istedikleri gibi at oynatmak isteyenler hiç boş durmuyorlar. Onlarda Türkiye zayıf düşün, Türkiye güçsüz olsun. Türkiye perişan olsun diye uğraşıyorlar” şeklinde konuştu.

    “Allah milletimizden razı olsun ki, millet olma şuuru ile meydanlara indiler”

    Milletin 15 Temmuz’da tanklara, uçaklara karşı gittiğini ifade eden Bakan Arslan, “İşte onun için bu toprak çok önemli, bu vatan çok önemli, bu vatanın önemini bilen, söyledim ya, Ebul Hasan Harakani başta olmak üzere ecdat şehit olmuş, gözünü kırpmadan donmaya gitmişler Sarıkamış’ta. Bugün da aynı şekilde 15 Temmuz’da tanklara karşı gitti. Uçaklara karşı gitti. Tüfeklere karşı gitti. Toplara karşı gitti. Allah onların hepsinden razı olsun. Ve yine Allah milletimizden razı olsun ki, millet olma şuuru ile meydanlara indiler. 15 Temmuz’da bunu ispatladılar. Bugün de gerek içeride gerek dışarıda aynı mücadele güçlü bir şekilde devam ediyor. Onun için Suriye’de şehitlerimiz oluyor. Ülke içerisinde şehitlerimiz oluyor. Bu mücadeleyi verirken, kazaen de olsa şehitlerimiz oluyor. Üç gün önce olduğu gibi, Rabbim bütün o şehitlerimizin mekanlarını cennet eylesin. Rabbim bizi inşallah onların şefaatlerine nail eylesin. Ve bu ülkenin istikbali, istikrarı uğruna gözünü kırpmadan, içeride, dışarıda mücadele eden güvenlik güçlerimizin hepsine rabbim kolaylık versin” dedi.

    Bakan Arslan, referandum öncesinde gece-gündüz demeden çalışarak 16 Nisan’da yüzde 51 ile Kars’ta evet çıkmasında emeği geçen partililere ve Karslılara teşekkür etti. Arslan’ın ardından AK Parti İl Başkanı Adem Çalkın ve Milletvekili Selahattin Beyribey’de birer konuşma yaptı.

    AK Parti İl Başkanlığı’nca düzenlenen İl Danışma Meclis Toplantısı daha sonra basına kapalı olarak devam etti. Toplantı sonrasında Bakan Arslan, iftar yemeğinde STK’lar ve partililerle bir araya geldi.

  • Bakan Zeybekci: “Türkiye olarak yüzde 6’lar seviyesinde büyümek zorundayız”

    Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, 17’nci Ekonomi Basını Başarı Ödülleri Töreni’nde yaptığı konuşmada Türkiye’nin yüzde 6’lar seviyesinde büyümek zorunda olduğunu söyledi.

    Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (MÜSİAD) İstanbul’da düzenlediği 17’nci Ekonomi Basını Başarı Ödülleri Töreni’ne katıldı. Törende konuşma yapan Zeybekci, “Türkiye olarak yüzde 6’lar seviyesinde büyümek zorundayız. Türkiye’de artık kur konuşmaktan vazgeçelim. Konuşalım da bu kadar öncelikli olarak değil. Türkiye olarak 65’inci hükümetin programında şunu söyledik ‘büyüyeceğiz’. Çünkü yüzde 4’ler seviyesinde büyüdüğümüz zaman görüyoruz işsizlik oranımızı aşağı indiremiyoruz. Bir nüfus artış hızımız, iki iş gücüne katılım oranımız. Beş altı yılda yüzde 44’den yüzde 53’e geldi iş gücüne katılım oranımız demek ki Türkiye olarak büyümek zorundayız ki onu da illaki özel sektörle ile yapmak zorundayız “ dedi.

    “Yeni anayasa ile normalleşeceğiz”

    Bakan Zeybekci, anayasa değişikliği ile Türkiye’nin normalleşeceğini söyleyerek, “Yeni anayasa değişikliği ile ilgili söyleyeceğim tek bir şey var oda normalleşeceğiz. Türkiye normalleşecek, aşırılıklarımız azalacak, siyaset normalleşecek ve makulleşecek. Hem sağ hemde sol yüzde 50’ye hitap etmek zorunda olduğu için barışacak halkla,milletle, milletin realiteleriyle uzlaşacak” şeklinde konuştu.

    Bene Zeybekci, Gümrük Birliği Anlaşması’nın Türkiye adına çok önemli olduğunu vurgulayarak, “Avrupa Birliği ile sınırlı sayıdaki sanayi ürünleriyle ilgili Gümrük Birliği anlaşmamız sanayi ürünlerinde, hizmette tarım, gıda, kamu alımları ve elektronik ticareti kapsayacak şekilde ful bir hale gelecek. Tam bir ekonomik entegrasyona dönüşecek. Şuandaki 160 milyar dolar civarındaki dış ticaret hacmimiz Avrupa Birliği (AB) ile inanılmaz şekilde yukarı gidecek. Yani yüzde 44’ler seviyesindeki toplam hacmimiz, yüzde 49 civarındaki ihracatımız, yüzde 40 civarındaki ithalatımız toplam ihracatımız içindeki payları söylüyorum bunların bir anda yüzde 50-60’lara gittiğini göreceğiz” diye konuştu.

    Gecede MÜSİAD Jüri Özel Ödülü 15 Temmuz darbe girişimi sırasında şehit olan Yenişafak Gazetesi Foto Muhabiri Mustafa Cambaz’a verildi. Ödülü Şehit Mustafa Cambaz adına iş arkadaşı Recep Yeter aldı.

  • Rektör Bircan; “ADÜ olarak farklı olmak zorundayız”

    Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ) Rektörü Prof. Dr. Cavit Bircan, “Üniversite olarak temel ilkemiz farklı olmak” dedi.

    ADÜ Rektörüz Prof. Dr. Cavit Bircan, Adnan Menderes Üniversitesi’nin 1992 yılında kurulan 23 üniversitemizden biri olduğunu belirterek “Bugün 25. yılını dolduran Üniversitemiz, kurulduğu yıldan bugüne ismine yakışır bir şekilde çalışmalarını sürdürüyor. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan Aydın’a geldiğinde ‘Adnan Menderes Üniversitesini adına yakışan bir üniversite haline getirelim’ demişti. Bizler de Adnan Menderes Üniversitesi ailesi olarak Üniversitemizi, ismine yakışır hale getirme gayreti içeresindeyiz. Üniversite olarak temel ilkemiz farklı olmak. Bizler farklı olan çalışmaları yapalım ki; rutinden kurtulalım. Bütün bilimsel aktivitelerimizi rutinden çıkartıp, artık dünyanın egemen olduğu dönemde biz de üniversite olarak buna öncü olmak zorundayız. Buradan tüm arkadaşlarımıza seslenmek istiyorum: Getirin farklı olan projelerinizi birlikte gerçekleştirelim ki farklı düşünen kişilerin önü açılsın. İmkânlarımız, bilgi birikimimiz var” ifadelerini kulandı.

    “ADÜ, Aydın’ın kalbi”

    2 yıllık görev süreci içerisinde gerçekleştirilen çalışmalara da değinen Bircan, “Hep birlikte güzel şeyler gerçekleştirelim. 2 yılda Üniversitemizde güzel şeyler gerçekleştirdik. Fakülte sayımız, öğrenci sayımız, imkânlarımız hızla artıyor. Sağlığa önem veriyoruz. Hastanemizde yeni üniteler, yeni bölümler açıyoruz. Türkiye’de önemli bir yer teşkil eden Yara Bakım Ünitemiz, Uyku Ünitemiz halka en iyi hizmeti veriyor. Aynı şekilde bilimsel çalışmalarımız da hızla devam ediyor. Üniversitemizde Teknokentimizi kurduk. Bilimsel çalışmaların önünü açtık. Adnan Menderes Üniversitesi, Aydın’ın kalbi durumunda. Tüm imkânlarımız ve çalışmalarımız ile Üniversitemizi 25. yılında daha da ileri seviyelere taşımak için çalışmalarımıza devam edeceğiz. Yeni Akademik yılımız hayırlı uğurlu olsun. 25. Yılımızı düzenlediğimiz etkinliklerle kutlamaya devam edeceğiz” diye konuştu.

  • Temizkanoğlu: “Kümede kalmak için mücadele etmek zorundayız”

    Silinen 12 puanın herkesin moralini bozduğunu belirten Elazığspor Teknik Direktörü Ogün Temizkanoğlu, kümede kalmak istediklerini ve bunun için mücadele etmek zorunda olduklarını söyledi.

    TFF 1. Lig’in 9. haftasında Elazığspor evinde ağırladığı Yeni Malatyaspor’a 2-1 mağlup oldu. Maçın ardından Elazığspor Teknik Direktörü Oğün Temizkanoğlu, açıklamalarda bulundu. Kazanma arzusunun kendilerini oyun disiplininden kopardığını vurgulayan Temizkanoğlu, kenardan uyarılarının yetersiz kaldığını ifade etti.

    “Şansız bir gol yedik”

    Yaptıkları analizler sonucunda nelerin ortaya çıkabileceğini çok iyi bildiklerini aktaran Temizkanoğlu, “Bunu biraz da oyuncularımıza anlattık. Fakat kazanma arzusu ve isteği maalesef bazen bizi oyun disiplininden de kopardı. Özellikle son bölümlerde herkesin gol atma isteği bizim takımda hiç yaşanmamış bir olaydı. Hücum yaparken önlemini almayı da bilmek gerekiyor. Biz kenardan her ne kadar bağırdıysak da maalesef onlara duyuramadık. Çünkü kafaları tamamıyla galibiyete şartlanmıştı. İlk yarı iyi bir oyun oynadığımızı düşünüyorum. Şansız bir gol yedik. İkinci yarı tempomuz biraz düştü. 10 kişiye karşı daha fazla tempo yapmamız gerekirken bunu beceremedik. Bu da bizim canımızı acıttı” dedi.

    “Emek sarf eden çocuklara üzülüyorum”

    Herkesin gergin olduğunu dile getiren Temizkanoğlu, “Sakin olmaya çalışsak da sonuçta bir gerginlik vardı. Bunu kimse inkar edemez. 12 ceza puanı herkesin moralini bozdu. 10 puandaydık. O zamana kadar daha fazla puan toplayabilirdik. Ben emek sarf eden çocuklara üzülüyorum. Çok emek sarf ettiler. Emek sarf ettikleri için de onlarla gurur duyuyorum” diye konuştu.

    “Bu sene için gerçek kümede kalma”

    Bir türlü organize olamadıklarını belirten Temizkanoğlu, “Bunu da kazanma isteği ve arzusuna bağlıyorum. Çünkü bir ara herkes farklı bir modele büründü. O modele büründüğün zaman oyun disiplininden kopmuş oluyorsun. Koptuğun zamanda istemediğin neticeler elde ediyorsun. Çok üzgünüz. Çünkü bu şehre bugün ikinci bir bayram yaşatmak istedik. Ama olmadı, önümüze bakacağız. Biz Play-off veya direkt çıkma hesapları yaparken bir anda eksi 2 puanda olduk. Önümüzdeki tabloya baktığımız zaman biz, bu kümede kalmak istiyoruz. Bunun için mücadele etmek zorundayız. Yani planlarımızı buna göre yapmak zorundayız. Kimse kimseyi kandırmasın. Gerçekçi olmak zorundayız. Bu sene için gerçek kümede kalma” şeklinde değerlendirmelerde bulundu.