Etiket: Zorunda

  • Kurtulmuş: “Türkiye, hem siyaset hem de ekonomi sistemi olarak güçlü olmak zorunda”

    AK Parti Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş, “Türkiye özellikle küresel türbülansın devam edeceği Orta Doğu’da hem siyaset olarak hem de ekonomi sistemi olarak güçlü olmak zorunda” dedi.

    AK Parti Genel Başkan Vekili Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, Adana’da “Sivil Toplum Kuruluşları ile İstişare” toplantısına katıldı. Adana Öğretmenevi’nde gerçekleştirilen toplantıda sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle istişare yaparak sorunlarını, taleplerini ve önerilerini dinledi.

    Kurtulmuş, yaptığı konuşmada, siyaseti sadece siyasetçilerin yaptığı bir alan olarak görmediklerini, sivil toplum kuruluşlarının da bu alanda etkin olduğunu vurgulayarak, “Siyasetin mutlaka toplumla iç içe olması, özellikle de toplumun farklı damarlarına temas etmesinin zaruri olduğunu düşünüyoruz. Sivil toplum kuruluşları da adı üstünde sivil olmak zorunda. Resmi görüşü yansıtmaktan çok kendi sahalarındaki fikirleri yansıtmak durumundadır. Sivil toplum kuruluşları toplumsal olmak zorunda olmalarından dolayı, kendilerini ilgilendiren alandaki insanların düşüncelerini, fikirlerini yansıtmalıdır. Bu bağlamda sivil toplum kuruluşları siyasetin yapmadığı şeyleri de yapabilir” ifadelerini kullandı.

    Sivil toplum kuruluşları ile gerçekleştirilen bu tip toplantıların anlamlı bir yeri olduğunu kaydeden Kurtulmuş, siyasetin sivil toplum kuruluşları, üniversitelerle birlikte toplumun farklı katmanlarındaki fikirleri alarak, stratejik bir alana dönüştürürse daha iyi bir alan olacağını, istişare toplantısın sadece Adana’daki sivil toplum kuruluşlarının bir araya geldiği bir toplantı olarak görülmemesi gerektiğini söyledi.

    Dünyanın yeni oluşlar ve yeni altüst oluşları hep birlikte yaşandığını, Birleşmiş Milletler’den, Uluslararası Para Fonu’na (IMF) kadar uluslararası kuruluşların kağıt üzerinde olduğunun altını çizen Kurtulmuş, “Dünyada güç dengeleri üzerine oturan düzen geride kaldı. Özellikle 90’lardan sonra günümüze kadar maalesef dünya daha fazla duvarların kurulduğu bir dünya haline geldi. Dünyanın birçok yerinde terör ve mülteci tehtidi nedeniyle yeni duvarlar örülüyor. Bunların yanı sıra bir de görülmez duvarlar var. Bir gecede Trump yönetimi, gümrük duvarlarını yüzde 45 yükseltti. Hani serbest ticaret nerede? Ekonomik olarak da politik olarak da ciddi şekilde duvarlar örülüyor. Orta Doğu’da İsrail, Filistinli kardeşlerimizin kendi şehirlerinin etrafına koca koca duvarlar örüyor. Güç dengelerinin artık alabildiğince çatışma ortamına sürüklendiği, özellikle son 7-8 yıl içerisinde yeni savaşların yaşandığı dönemdeyiz” diye konuştu.

    Suriye’de de vekalet ve ticaret savaşlarının da yaşandığı yeni bir döneme gelindiğine vurgu yapan Kurtulmuş, “Bundan sonra dünya tam anlamıyla ekonomik savaşların içerisine girecektir. Böyle bir ortamda Türkiye olarak en zor bölgenin amiral gemisi olduğu bir ülkeyiz. Bu coğrafya Avrupa ve Asya’nın geçiş noktasında, Avrasya’nın kilidi olması dolayısıyla Türkiye’nin üzerine çok büyük yüklerin bindiğini görüyoruz. Türkiye özellikle küresel türbülansın devam edeceği Orta Doğu’da hem siyaset olarak hem de ekonomik sistemi olarak güçlü olmak zorunda” dedi.

    AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Jülide Sarıeroğlu ise önceki dönemlerde de tüm sivil toplum kuruluşlarının kendileriyle paylaştığı görüş, öneri ve talepler ışığında yol haritalarını oluşturduklarını belirterek, “AK Parti olarak birlikte çalışma kültürüne sahip olduklarını, hem Adana hem de Türkiye genelinde bu kültürü daha etkin bir şekilde sürdürmeye devam edeceklerini söyledi.

    Konuşmaların ardından sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri sorunlarını ve önerilerini AK Parti Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş’a iletti.

    Sivil Toplum Kuruluşları ile İstişare Toplantısı’na, AK Parti Adana Milletvekilleri Ahmet Zenbilci, Abdullah Doğru, eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı ile Adana’daki sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri katıldı.

  • Kütahyaspor Kulübü Başkanı Ahmet Tekdemir: Olağanüstü Genel Kurul kararı almak zorunda kaldık

    Bu sezon BAL Liginde mücadele edecek olan Kütahyaspor Kulübü Başkanı Ahmet Tekdemir, yaşanan son gelişmelerden sonra olağanüstü genel kurul kararı almak zorunda kaldıklarını bildirdi.

    Daha önce en kısa sürede yönetim olarak olağanüstü genel kurul kararı alacaklarını ve kongre ile de başkanlığı bırakacağını belirten Başkan Ahmet Tekdemir yaptığı açıklamada; “Olağanüstü Genel Kurul 15 Ağustos 2018 Çarşamba günü eski Belediye Kültür Sarayında, Saat 18.00’de; çoğunluk sağlanamadığı takdirde 25 Ağustos 2018 Cumartesi günü yine aynı yer ve saatte gerçekleşecektir. Takımımız 5 Ağustos’ta toplanacak, 6 Ağustos’ta ise çalışmalara başlayacaktır. Yönetim Kurulumuz tarafından kamp dönemiyle ilgili gerekli tüm tedbirler alınmıştır” dedi.

    Konuyla ilgili olarak; Başkan Ahmet Tekdemir’in yarın saat 13.00 de kulüp binasında basın toplantısı düzenleyerek kamuoyuna bilgi vereceği bildirildi.(EFE)

  • Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay: “ABD, Türk yargısının kararına saygı duymak zorunda”

    Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, “ABD, Türk yargısının kararına saygı duymak zorunda” dedi.

    Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, ABD Başkanı Donald Trump’ın rahip Andrew Brunson’la ilgili yaptığı tehditkar açıklamaya ilişkin sosyal paylaşım sitesi Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Türkiye bir hukuk devletidir ve Türk adaleti herkese eşit mesafededir. Ucuz tehditlere karşı da tahammülümüz yoktur. ABD’li muhataplarımız, millet adına hüküm veren Türk yargısının kararlarına saygı duymak zorundadır” ifadesini kullandı.

  • Bakan Demircan: “Türkiye bu coğrafyada güçlü olmak zorunda”

    SAMSUN (İHA) – Sağlık Bakanı Dr. Ahmet Demircan, Samsun’da katıldığı toplantıda Türkiye’nin bulunduğu coğrafyada her açıdan güçlü olmak zorunda olduğunu ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin kalkınma açısından çok önemli olduğunu söyledi.

    Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü Yerel Medya Buluşmaları Samsun’da özel bir otelde yapıldı. Samsun, Sinop, Amasya, Tokat, Çorum ve Ordu illerindeki yerel ve ulusal basın mensuplarının katılımıyla yapılan toplantıda konuşan Sağlık Bakanı Ahmet Demircan, 24 Haziran seçimleri ve gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. Programın açılışında konuşan Samsun Basın Yayın ve Enformasyon İl Müdürü Volkan Toptaş, programa katılan çok sayıdaki gazeteciye katılımlarından dolayı teşekkür etti.

    “Türkiye 1960 darbesinden sonra seçimler sürekli krizlerle ve vesayet baskılarıyla boğuştu”

    Türkiye’nin 1960 yılından sonra devamlı darbeler ve vesayet baskılarıyla boğuştuğunu dile getiren Bakan Ahmet Demircan, “Türkiye, 24 Haziran erken seçimi yapacak. Bu erken seçim vesilesiyle hepimiz sahadayız. Sizlere de bu çalışmalardan bahsediyoruz. Bizleri takip eden basın mensuplarıyla da seçim öncesi toplantı yapmak istedik. Sizler toplumla aramızdaki en önemli kanalsınız. Bu dönemde de elinizden geleni yapıyorsunuz. 24 Haziran seçimi kararı 1 yıl önce 16 Nisan’da alındı. Türkiye referandumda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçiş kararı aldı. Cumhuriyet tarihi döneminin en önemli yasalarından biri olan Anayasa değişikliği teklifi de kabul edildi. 24 Haziran seçimi 16 Nisan’da alınan kararın uygulanması olacak. 29 Ekim 1923’de rejimimiz cumhuriyet olarak ilan edildi. Çok partili denemeye 1946’da geçtik. O geçerli değildi. İlk olarak 1950’de çok partili döneme demokrasiyle girdik. Ardından darbe yapıldı başbakan ve 2 bakan idam edildi. Bu darbeyi yapanlar 1961 Anayasasını yaptılar. Millet ise buna sürekli demokrasiyle cevap verdi. 1980 darbesinde de aynısı oldu. Kenan Evren milletin oy vermesini istediği adresi de gösterdi. Ondan sonra da muhtıralar, darbeler, bildiriler, kapatma davalarıyla birlikte geldi. 50-60 yılda birçok engelle karşı karşıya kaldık. Darbeler Türkiye’yi her zaman geriye götürmüştür. Kaç yıl geriye gittiği darbesine göre değişmiştir. Türkiye bu dönemde arzulanan kalkınma hızına yetişememiştir. 1982 Anayasası da bir darbe Anayasasıdır. 2007’de Cumhurbaşkanlığı krizi yeni anayasa gereğini ortaya çıkardı. Türkiye 1960 darbesinden sonra seçimler sürekli krizlerle ve vesayet baskılarıyla boğuştu. O nedenle bu Cumhurbaşkanlığı sistemine geçişin ilk adımı 2007 de atıldı. 2007 de seçime vesayet unsurları dahil oldu. 367 engeli anayasa mahkemesi tarafından da onayladı. Türkiye o zaman kitlendi. 2 yol vardı. AK Parti Anayasa değişikliğini gündemine alarak erken seçim kararı aldı. Türkiye o zaman Cumhurbaşkanlığı sisteminin adını koydu” dedi.

    “Türkiye bu coğrafyada güçlü olmak zorunda”

    Türkiye’nin bulunduğu coğrafyada her açıdan güçlü olması gerektiğini ifade eden Bakan Demircan, şunları söyledi:

    “Türkiye 2006 yılından sonraki yakaladığı istikrarı, vesayet ve engellemelerden yaşanan sıkıntılar yüzünden kalkınma alanında kullanmadı. Darbe etkisindeki bir sistem yerine daha demokratik bir sistem Türkiye’nin kalkınma hızı daha iyi olurdu. Türkiye bu coğrafyada kalkınmak zorunda. Bu coğrafya zayıf devlet açısından sorunludur. Başımız dik alnımız ak yaşayacaksak, güçlü bir Türkiye’yi burada inşa etmeliyiz. Bu coğrafyada her açıdan güçlü olmak zorundasınız. Bunun için zihniyet değişimine ihtiyaç var. AK Parti de sistemin millet egemenliğine dayalı olmasına bağlayacak sisteme geçişi sağladı. Birliğimiz ve beraberliğimizi güçlendirip, milli iradenin en güçlü şekilde sağlanacak sistemle vesayeti ortadan kalkacak. Şimdi onu yapıyoruz. Millet iradesini etkin hale getirecek daha güçlü bir demokrasinin adımını attık. Şimdi onun uygulamasını yapacağız. Kurumlar, mevzuatlar yeni sisteme göre yeniden dizayn edilecek. Bu sistemi uygulayacak başkan çok önemlidir. Sistemi dönüştürecek kişiler zihnen ve hedefler olarak çok güçlü ve bilgili olmalı. AK Parti olarak güçlü yürütme, güçlü meclis ve güçlü Türkiye olarak sloganımızı belirledik. İnşallah milletimiz Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı seçecek, AK Parti’yi de güçlü bir şekilde meclise gönderecek. Milletimizin kararı tarihi bir karar olacaktır. Bu seçim çok önemli bir seçim. Bazı nesiller tarihi okur, bazı nesiller tarihin yazıldığı zamanı yaşar. Tarihi belki de yazan olurlar. Şu anda bir tarih yazıldığı dönemin içerisinde yaşıyoruz Türkiye için. Bunu ileride daha net anlayacağız. Seçimlerin ülkemiz ve milletimiz adına hayırlı olmasını diliyorum.”

    Toplantıya ayrıca Samsun Valisi Osman Kaymak ve bölgedeki basın mensupları katıldı.

  • “Önlem alınırsa dünya bizden kozmetik almak zorunda kalır”

    Acvit Kozmetik CEO’su İsmail Çetin, “Yabancı kozmetiklere ve kozmetikçilere önlem alınırsa dünya bizden hammadde ve kozmetik ürünü almak zorunda kalacaktır. Böylece dünya kozmetik pastasından yüzde 60 pay alabileceğimizin altını çizerim” dedi.

    8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde erkek çalışanlarının yüzlerine siyah maske uygulayarak ‘kadınlara karşı yüzümüz kara’ mesajıyla gündeme gelen Acvit Kozmatik’in, CEO’su İsmail Çetin sektöre ilişkin açıklamalarda bulundu.

    Çetin, yabancı kozmetiklere ve kozmetikçilere karşı önlem alınması gerektiğini belirtti. Çetin, “Yabancı kozmetik ve kozmetikçilere önlem alınırsa dünya bizden hammadde ve kozmetik ürünü almak zorunda kalacaktır. Böylece dünya kozmetik pastasından yüzde 60 pay alabileceğimizin altını çizerim. Bakanlık izinli olan, merdiven altı olmayan yerli ve milli kozmetiklere güvenin, kullanın” dedi.

    “Dünya bizden kozmetik ürünleri almak zorunda kalacaktır, bu konuda bize muhtaçlar”

    Türkiye’de üretilen kozmetiklerin ağırlıklı olarak Arap ülkeleri, Orta Asya ve Ortadoğu ülkelerine ihraç edildiğini söyleyen Çetin, “Ülkemizde kimyasal, cilt ve saç yapımızı bozan İsrail, AB ve ABD menşei kozmetik ürünler cirit atıyor. Şayet biz yabancı kozmetik ürünlerini ve yabancı kozmetikçileri ülkemize almazsak, kozmetik mamüllerini bizden almak zorunda kalacaklardır. Çünkü kozmetik üretecek kaliteli bir bitki örtüsü zenginliğine sahip olmadıkları için, hammadde üretemeyeceklerdir. Bu konuda bize muhtaçlar.Dünya’da en çeşitli ve kaliteli endemik bitki ülkemizde bulunmaktadır. Akdeniz ve Ege bölgemiz maki bitki örtünse sahip olduğu için Dünya’da eşi benzeri olmayan, kalitede en üst düzey bitkileri barındırıyor. Yabancı hammadde sağlayıcıları bitkilerimizi toplayıp, hammadde haline getirip bir yabancı marka etiketi vurarak bizlere satıyor Bu durum asla kabul edilemez. Bu durum düzeltilirse kozmetik ihracatında dünyaya damgamızı vururuz” ifadelerini kullandı.

    “510 milyar dolarlık dünya pastasından yüzde 60 pay alabiliriz”

    Dünyada 510 milyar dolarlık bir kozmetik pazarı hacminin bulunduğunu söyleyen Çetin, ”Bu hacmin 2020’de 710 milyar dolara çıkması bekleniyor. Ülkemizde ise kozmetik cirosu 9 milyar lira. Kozmetik harcamalarında sadece Avrupa’nın gerisinde kalan Türkiye’de ihracat ile pazarı büyütecek tek formül yabancı kozmetikçilere bu kadar meydanı boş bırakmamaktan geçtiğinin altını çiziyorum. Biz sınırlama getirirsek dünyada kozmetik pastasından yüzde 60 civarında pay alacağımızdan kimsenin endişesi olmasın. Yabancı kozmetik firmaları cirolarının çok yüksek bir miktarını Türkiye’de elde ediyor. Bizim servetimizi bize pazarlıyorlar. Biz Acvit Kozmetik olarak yüzde 100 Türk hammaddelerini ve bitkilerini kullanarak en üst segment ve kaliteli ürünlere imza atmanın gururunu yaşıyoruz. Yabancı hiçbir ürünü kapımızdan içeri sokmayacağımızı her defasında bildiriyoruz. Çünkü, onlar bizlerden akıllı değil” diye konuştu.

    Çetin, kozmetiğin, içine koyulan hammade ile doğru orantılı olduğundan bahsederek, “Kaliteli ve eksiksiz hammadde koyarsanız ürün kaliteli olur. Kalitesiz ve eksik koyarsanız kalitesiz olur. Yabancı kozmetikler kalitesiz ve kimyasal kozmetiklerini benim Türk kadınıma kullandırmaya çalışıyor. Dikkat edin” dedi.

    “Çok köpüren şampuan kaliteli değil”

    “Çok köpüren şampuan kaliteli değil, kostiği bol ve kimyasal şampuandır” diyen Çetin, ”İsrail, AB ve ABD bizim insanımızın veya ülkemizin ne zaman iyi olmasını, gelişmiş olmasını, istedi ki, insanımızın sağlığının yerinde olmasını istesin. Her ortamda oyunlar oymaya çalışmaktadır. Bu oyun kozmetikte de aynıdır. İsrail, AB ve ABD’de kaliteli kozmetik üretecek bitki altyapısı, endemik bitki olmadığı aşikardır. Kaliteli sanılan yabancı marka ürünlerine çok dikkat edilmesi şart ve kaçınılmaz. Ürettikleri ve satışa sundukları kozmetik ürünleri insanımıza zarar verebilecek nitelikte kimyasal ağırlıklı kozmetik ürünleridir. Doğal olmayan, saç kökünü beslemeyen, çok köpüren şampuanları bizim insanımızın saçının dökülmesinde birinci etkendir. Şampuanın saçı yıkaması değil, saç derisini beslemesi şarttır. Çok köpüren şampuan kaliteli değil, kostiği bol ve kimyasal şampuandır” şeklinde konuştu.

    “Milli paramız ülkemizde kalsın”

    İsmail Çetin son olarak şunları kaydetti: ”Ülkemiz kozmetik olarak Dünyanın en zengin ve çeşidi bol olan bir ülkedir. Yabancı kozmetik markaları ülkemizde cirit atıyor. Çok iddialı olarak söylüyorum, hiçbir kozmetik markasının ürünü Acvit kadar kaliteli ve doğal değil. Ondan dolayı kozmetik ihracatına sınırlamalar getirilmesini arzu ediyoruz. Yabancılar kullanmadıkları kalitesiz ürünleri ülkemizde bizim Türk kadınına sunuyor. Biz bize yeteriz. Bizim milli paramız da bu vesile ile ülkemizde kalmış olacaktır. Bizim ürettiğimiz kişisel bakım ürünleri ile İsrail, AB ve ABD kozmetikleri yarışamaz. Kalite olarak onlardan 10 gömlek üstteyiz. Ülkemizde sundukları kozmetikler insanımızın cilt yapısına ve saçına zarar vermektedir. Bundan dolayı insanımıza kaliteli, doğal, bakanlık müracaatlı merdiven altı olmayan Milli ve yerli kozmetik kullanılmasını öneriyoruz.”