Etiket: Zorlu

  • Dev kayaların şehir mobilyasına zorlu yolculuğu

    Samsun’da dağlardan çıkarılan dev kayalar nakış nakış işlenerek şehir mobilyasına dönüştürülüyor.

    Doğal taşlar ile süslenen Samsun’da taşın hikayesi merak uyandırıyor. Dağlardaki taş ocaklarından dinamitlerle patlatılarak çıkarılan dev kayalar, şehir mobilyası yolculuğuna çıkıyor. Kamyonlarla Samsun Büyükşehir Belediyesi Doğaltaş Elemanları Üretim Fabrikasına götürülen kayalar, burada birçok aşamadan geçiriliyor. Tonlarca ağırlıktaki kayalara CNC tezgahlarında kesilerek şekil veriliyor. Dev kütleler, saatler süren çalışmaların ardından şehir mobilyasına ve sanat eserine dönüşüyor. Oturma bankları, notalar, ay-yıldız, Atatürk heykeli, yüzey kaplama elemanları ve birçok dekoratif eser bu tesiste yapılıyor.

    Taşın hikayesi

    Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yımaz, taşın hikayesi hakkında bilgi verdi. Yılmaz, “Biz büyük kütleler içerisinden çıkarabildiğimiz volkanik taşları ve granitleri, taş fabrikasında kesiyoruz ve istediğimiz şekle sokuyoruz. Bu taşlardan bir koltuk takımı bile yapıp şehrin bir köşesine oturtturuyoruz. Onu bir şehir mobilyası haline dönüştürüyoruz. Taşın hikayesi diyebiliriz buna. Allah’ın bahşettiği taş, insanlığın azmi ve gayreti sayesinde şekil değiştirerek, yeniden insanlığa hizmet ediyor” dedi.

    “Bu taşlar paslanmıyor ve çürümüyor”

    “Şehrin göbeğine koyduğumuz bu taşlar paslanmıyor ve çürümüyor” diyen Yılmaz şunları söyledi:

    “CNC tezgahından bu taşları keserek çıkardığınız zaman bu taşlara bir sanat eseri karakteri de kazandırabiliyoruz. Yapılan patlatmalar sonucunda, blok halinde taşlar ortaya çıkıyor. Bu blokların bazıları 50 ton ağırlığında oluyor. Tabii bunları ikiye kesmek için de patlatma uygulaması yapıyoruz. Buralarda fazla dinamit kullanmıyoruz. Eğer fazla kullanırsak istediğimiz taşları alamayız ve taşlar paramparça olur. Zaten kıymeti de burada. Ne kadar büyük taş elde edersek o kadar kıymeti artıyor.”

    “Bir çakıl taş bile israf edilmiyor”

    Büyük doğal taşları birer sanat eserine dönüştürdüklerini ifade eden Doğaltaş Elemanları Üretim Fabrikası Sorumlu Müdürü Serkan Dilbaz, “Doğal taşlarımız yaklaşık 30 kilometre uzaklıktan bu tesise getiriliyor. 30 tonluk vincin altında bu taşları istifliyoruz. Daha sonra bu taşları guruplara ayırarak makinelere sokuyoruz. Taşlarımız makinede işlem görerek estetik bir görünüme sahip oluyor ve plak taş, bordür gibi sınıflandırıyoruz. Şehrin çeşitli caddelerinde uygun yüzeyli taşlarımız belediyemizin projeleriyle birlikte yerini almaktadır. Burada taşın bir çakılını dahi israf etmiyoruz. Büyük bir taş yeri geliyor bir sanat eserine dönüşebiliyor. Biz bu taşlardan yaptığımız eserleri çevre illere de gönderiyoruz. Geçtiğimiz günlerde Amasya’ya elma figürlü bir tabela taşı hazırlayarak gönderdik” diye konuştu.

  • (Özel haber) Berivanların zorlu bayram mesaisi

    Şırnak’ın Beytüşşebap ilçesinde Berivanların zorlu mesaisi bayramda da devam ediyor. Günün belirli saatlerinde yaylaya çıkan Berivanlar, koyun ve keçilerden sağdıkları sütle yoğurt ve peynir yaparak, bunları ilçe merkezinde satıyor.

    Nüfusunun büyük bir çoğunluğu hayvancılıkla uğraşan Beytüşşebap’ta, Berivanların zorlu mesaisi bayramda da devam ediyor. Yazın gelmesiyle birlikte yaylara çıkan Berivanlar, çalışmayı bayramda da sürdürüyor. Günün erken saatlerinden itibaren geldikleri yaylalarda koyun ve keçi sağan Berivanlar, elde ettikleri sütü çeşitli işlemlerden geçirdikten sonra yoğurt ve peynir üretiyor. Ürettiklerinin bir kısmını kendilerine ayıran ve kışa saklamak amacıyla toprak altında muhafaza eden Berivanlar, büyük bir bölümünü de ilçe merkezinde satarak, ailelerinin hayatını idame ettiriyor.

    “Kendimi bildim bileli bu işi yapıyorum”

    İlçeye bağlı Başaran köyünde ikamet eden ve köy çıkışında hayvanları sağarak, derme çatma bir barakada peynir ve yoğurt üreten Berivanlardan Fikriye Ermağan, çobanın keçi ve koyunları otlattıktan sonra kendilerine getirdiğini belirterek, “Biz de sabah erkenden buraya geliyoruz. Sütü sağdıktan sonra kaynatıyoruz. Ardından yoğurt ve peynir yapıyoruz. Peynir ve yoğurtlarımız organik oluyor. Akşam hava kararmadan da evimizin yolunu tutuyoruz. Kendimi bildim bileli bu işi yapıyorum. 4 keçim var, onlar için sürekli gidip geliyorum” dedi.

    Şirin Bildik adlı kadın ise otlu peynir yaptığını anlatarak, “Süt sağma işlemi bittikten sonra sütü temizleyip eleklerden geçirdikten sonra ateş üzerinde kaynatıp daha sonra bekletiyoruz. Ardından mayaladıktan sonra çökelek kıvamını alıyor. Bu işlemlerden geçtikten sonra katmak isteğimiz otu getirip kovalara bırakıyoruz. Ardından iyice karıştırıp daha sonra küp şeker gibi tabletler haline getiriyoruz. Bu işlemden sonra bidonlara koyup 20 gün bekletiyoruz suyu bıraktıktan sonra toprağa gömüyoruz. Kış aylarında da tüketiyoruz” diye konuştu.

  • Çiftçilerin Ramazan’da zorlu hasat mesaisi

    Diyarbakır’da zorlu hasat dönemi başladı. 35 dereceyi geçen sıcaklıklarda kızgın güneşin altında ürünlerini biçen çiftçiler, hasadı ertelemeleri gibi bir şanslarının olmadığını, oruç tutmalarına rağmen zorunlu olarak çalıştıklarını ifade etti.

    Kırmızı mercimekte Diyarbakır’da çiftçilerin zorlu hasat mesaisi başladı. Ramazan ayına denk gelen hasat döneminde oruç tutan çiftçiler, 35 dereceyi geçen sıcaklıklarda oldukça meşakkatli bir süreç geçiriyor. Sabahın erken saatlerinde işe koyulan çiftçiler, güneşten korunmak için günün sıcak saatlerini gölge alanlarda dinlenerek geçirmeye çalışıyor. Tarladaki mahsulü biran önce kaldırmamaları halinde zarar göreceğini kaydeden Yenişehir ilçesine bağlı Yeşilli köyü sakini Ahmet Coşar, ürünün zarar görmemesi için çalışmak zorunda olduklarını kaydetti.

    “Mecburi çalışmak zorundayız”

    Hasadı kol kuvveti ve akrabaların yardımıyla yapmaya çalıştıklarını kaydeden Coşar, “Ramazan’a denk geldiği için mecburi çalışmak zorundayız. Ekinleri, hasadımızı yerde bırakmamaya çalışıyoruz. İmkanımız olan günlerde oruç tutuyoruz. İmkanımız olmayan günlerde, çok fazla zorlandığımız günlerde, sağlımız açısından oruç tutamıyoruz. Genelde oruç tutmaya çalışıyoruz. Oruç tuttuğumuz günlerde fazla yoğun çalışmıyoruz, erken paydos ediyoruz. Öğlen aralarını daha uzun tutuyoruz. Yine de zorlandığımız günler oluyor. Sıcak ve yoğun geçen günlerde oruç tutmuyoruz. Çalışmak zorundayız. Çalışmasak olmuyor. Ekin zamanı geçtiği zaman mercimek kuruduğu zaman hepsi dökülüyor. Döküldüğü zaman biçerdövere vermek zorunda kalıyoruz. Biçerdövere verince samanı alamıyoruz. Saman boşa gittiği için de bıçakla biçmeye çalışıyoruz” dedi.

    “Kendimizi biraz zorluyoruz ama ne yapalım”

    Kendini bildiğinden beri tarla işleriyle uğraştığını belirten Yenişehir ilçesine bağlı Yenievler köyü sakini Faysal Merce, “41 yaşındayım. Kendimi bildim bileli bu işle uğraşıyorum. Son 5-6 yıldır hasat dönemi Ramazan ayına denk geliyor. Hem orucumuzu tutuyoruz Allah’a şükür hem işimizi yapıyoruz. Bir sıkıntı yok. Kendimizi biraz zorluyoruz ama ne yapalım. Sıcaklıklar yaklaşık 36 derece civarı. Geçen sene verim daha iyiydi bu seneye nazaran. Ürün içerisinde küçük sinekler çıkıyor. İlaçlama yapıyoruz yapmıyoruz önüne geçemiyoruz. Mazot zaten can yakıyor. Bütün çiftçilerin korkusu o” diye konuştu.

    “Akşama kadar çalışıyoruz”

    Hem çalışıp hem de oruç tuttuğunu söyleyen Feyzullah Merce ise, “Sabah saat 09.30 gibi başlıyoruz akşam 18.00’a kadar çalışıyoruz. Akşamları nem olduğu çalışmıyoruz. Sabaha bırakıyoruz” ifadelerinde bulundu.

  • (Özel haber) Fırıncıların zorlu Ramazan mesaisi

    Ramazan ayında hem yaz sıcağı hem de ocağın ateşi karşısında işlerini yapan fırıncılar, oruçlarını da tutarak ibadetlerini aksatmıyor.

    İftar ve sahurların vazgeçilmezleri arasında yer alan pide ve ekmekleri yapmak için sıcakta oruç tutmalarına rağmen canla başla çalışan fırıncılar, vatandaşlara en iyi hizmeti sunabilmek için çaba gösteriyor. Ramazan ile farklı bir mesai uygulayan fırıncılar, iftara saatler kala hamurları yoğurmaya başlıyor. Odun ateşinin karşısında iftar için ekmekleri hazır edebilmek için çabalayan fırıncılar, sıcak havaya ve fırın ocağının ateşine rağmen oruçlarını da tutarak ibadetlerini yerine getiriyor. Oruç ibadetinin yerine getirilmesi için sıcaklığın bahane olmadığına dikkat çeken Dervişoğulları Pide ve Lahmacun Fırını çalışanlarından Münir Sayın, 21 yıldır bu meslekte çalıştığını belirterek, “Hem hava sıcaklığı hem de fırının sıcaklığında çalışmak zor oluyor, ama Allah yardım ediyor. Bizi en çok susuzluk zorluyor. Fakat yapacak başka bir şey yok” dedi.

    Çalışarak 17 nüfusa baktığını ifade eden Sayın, “Ramazan ayında işe fazla ara veremiyoruz. Çünkü müşteriler bir yandan tava getiriyorlar, bir yandan lahmacun ve ekmek işi olunca fazla ara veremiyoruz. Sürekli çalışmak zorunda kalıyoruz. Ben bu duygularla Tüm İslam aleminin Ramazanını kutluyorum” ifadelerini kullandı.

    Fırın çalışanı Tayfun Kara ise 9 yıldır bu meslekte olduğunu belirterek, “Her mesleğin bir zorluğu vardır, bizim de zorluğumuz susuzluktur. Ama Allah’ın yardımıyla bu susuzlukta bize pek işlemiyor. Bizler de hem işimizi yapıyor hem de ibadetimizi yerine getiriyoruz” şeklinde konuştu.

  • Raffles İstanbul Zorlu Center, rezidanslarını kullanıma sundu

    Raffles İstanbul Zorlu Center, Raffles rezidanslarını kullanıma sundu.

    Raffles İstanbul Zorlu Center düzenlediği basın toplantısına 66 rezidansının kullanıma başlandığını duyurdu. Yapılan açıklamada, rezidansların tek ve iki oda seçenekleri ile yerli ve yabancı konuklarını konaklama ihtiyaçlarına göre günlük, aylık veya yıllık olarak ağırlandığı belirtilirken, 100-200 metrekare arasında değişen büyüklükleriyle 5 farklı rezidans tipi olduğu bildirildi.

    Raffles Residences’ın misafirlerini ağırlamaya başladığını ve çok kısa sürede uzun konaklamalara gösterilen ilgiden memnun olduklarını söyleyen Raffles İstanbul Genel Müdürü Christian Hirt, “İstanbul’da 5 yıldızlı otel konforunu taşıyan ilk rezidansları misafirlerimizle buluşturmaktan ötürü çok mutluyuz. Raffles İstanbul’da inanılmaz tutkulu bir ekibimiz var. Konuklarımıza Raffles’a yakışır, kişisel ve isteğe göre uyarlanmış hizmetler sunan ekibimiz her zaman düşünceli, etkileyici, saygılı ve samimi bir yaklaşım sergiliyor. Ve Raffles İstanbul’un temel özelliklerinden biri kıtaların bu muhteşem şehirde yolu İstanbul’dan geçen insanları bir araya getirme geleneği” dedi.