Etiket: Zorlu

  • Zorlu Kış Şartlarında Koyunlara Bakıyorlar

    Van’ın Başkale ilçesine bağlı 40 kilometre uzaklıktaki Keçilioba Mahallesi’nde dondurucu soğuklar ve zorlu arazi şartlarında çobanlık yapan çocuklar, küçükbaş hayvanlara soğuk ve karlı havalarda da yılmadan bakıyor.

    Yaz aylarında hayvanların bakımının daha kolay olduğunu söyleyen koyun sahibi Savaş Yağızer, kışın zor şartları nedeniyle işlerinin daha da ağırlaştığını ifade etti. Yağızer; “Kar yağdığı zaman daha zor oluyor. Hayvanları karda kışta dışarı çıkarıp yemliyoruz. Yazın meraya götürdüğümüz için yem vermemiz gerekmiyor. Kışın dışarı çıkarıp su veriyoruz. Çocuk büyütür gibi büyütüyoruz. Mesela doğum zamanlarında hiç yatmıyoruz, sabaha kadar ahıra gidip geliyoruz. Hayvancılık çok emek istiyor” diye konuştu.

    Bölgede tekrar hayvancılığın canlandığını dile getiren Yağızer, “İlçemiz dünyanın en yüksek yerleşim yerleri arasında, bu yüzden kışları çok çetin geçiyor. Dondurucu soğuklarda koyun besiciliği yapıyoruz. Yetkililerden ahır yardımı istiyoruz. Hayvanlarımız derme çatma ahırlarda donuyor. Bu kış çok sayıda kuzu soğuktan ölü doğdu” ifadelerini kullandı.

    Çobanlık yapan 13 yaşındaki İbrahim Kaya ise, kış aylarında kırsal kesimde yapılan hemen her işin zor olduğunu, çobanlığın da zorluklarının bulunduğunu belirtti. Kaya, “Kar yağıyor, soğuk oluyor, yine de başka iş olmadığı için mecbur çalışıyoruz. Koyunları günde üç kez dışarı çıkarıyoruz. Elimden geldiğince hayvanlara iyi bakmaya çalışıyorum. Hayvanlar benim için vazgeçilmez” diye konuştu.

  • Naylon Çadırda Zorlu Yaşam Mücadelesi

    Esad rejimi ile IŞİD’in saldırılarından kaçan binlerce Suriyeli, güvenli gördükleri Türkiye sınırında naylon çadırlarda, ağır kış koşullarında yaşıyor.

    Esad rejimi Hizbullah ile karadan, Rus uçaklarının ise Halep kırsalını havadan vurması nedeniyle binlerce Suriyelinin can havliyle güvenli gördükleri Suriye-Türkiye sınırına akın etmesi üzerine Kilis Valiliği’nin koordinesinde çadır kentler kuruluyor. Çadır kentlere binlerce Suriyeli yerleştirilirken, Suriyelilerin bütün ihtiyaçları karşılanıyor. IŞİD saldırısından kaçan Suriyeliler ise Türkiye-Suriye sınırına kendi imkanlarıyla kurdukları naylon çadırlarda kalıyor. Ağır kış koşullarının hüküm sürdüğü bölgede Suriyelilerin naylon çadırlarda kalmaları yürek burkan görüntüler oluşmasına neden oldu.

    Türk Silahlı Kuvvetleri sınır hattında tank ve zırhlı araçlar ile geniş güvenlik önlemleri alırken, Türkiye’den Suriye’ye, Suriye’den Türkiye’ye kimsenin geçmesine izin verilmiyor.

    İnsansız Hava Araçları ise sınır hattında gözetleme yapıyor.

  • Van’da Zorlu Kış Şartları

    Van’ın Muradiye ilçesinde zorlu geçen kış mevsimi, hayatı olumsuz etkilediği gibi vatandaşları da yeni çareler üretmeye sevk ediyor.

    İlçeye 20 kilometre mesafede bulunan Gönderme Mahalle sakinleri, zorlu geçen kış mevsiminin çilesini çekiyor. Muradiye’de ‘Gönderme Rüzgârı’ olarak bilinen olumsuz hava şartları, yıllardır vatandaşlara zorlu anlar yaşatıyor. Güneşli günlerde bile soğuktan hayvanlarını korumak için kardan duvarlar örüp yem veren vatandaşlar, bu esnada ise çay içerek ısınmaya çalışıyorlar.

    Abdulhalik Polat isimli hayvan sahibi, bu yıl karın fazla yağmasıyla havaların daha da soğumaya başladığını belirterek, “Kuru soğuk bizi çok etkiliyor. Bu nedenle kardan duvarlar örerek hayvanlarımızı kuru soğuktan koruyoruz. Zaten bir sabah saat 08.00’de, bir de saat 13.00’te hayvanları dışarı çıkarıp yem veriyoruz. Saat 15.00 sıralarında tekrar hayvanları içeri alıyoruz. Yoksa hayvanlar soğuğa dayanamıyor” dedi.

    Turan Polat isimli vatandaş ise, “Atalarımızdan bildiğimiz ve şimdi de bizim gördüğümüz ve yaşadığımız bu bölgenin meşhur Gönderme rüzgârı ile kuru soğuğu bizleri etkilediği gibi hayvanlarımızı da etkiliyor. Bu kardan duvarları örmesek hayvanlar dışarıda barınamaz. Hayvanları soğuktan korumak için her yıl bu kardan duvarları örerek hayvanlarımızı korumaya çalışıyoruz” diye konuştu.

    Dördüncü sınıf öğrencisi olan Özkan Polat ise yanık sesiyle seslendirdiği türküyle ortamı şenlendirmeye çalıştı.

    Hayvanlarına kızakla ot taşıyan bir hayvan sahibi ise bir hayli zorlanınca mahalle sakinleri yardımına koştu.

  • Suriyeli Ailelerin Zorlu Yaşam Mücadelesi

    Ülkelerindeki iç savaştan kaçıp, Türkiye’ye sığınan 4 aile, Çanakkale’nin Biga ilçesinde zorlu şartlarda yaşam mücadelesi veriyor. 15 kişi 2 odalı bir evde kalan Suriyeli aileler, hayırseverlerden yardım bekliyor.

    Suriye’de devam eden savaştan kaçan 4 aile can güvenlikleri kalmayınca çareyi çocuklarıyla beraber Türkiye’ye gelmekte buldu. Çatışmalardan kaçan aileler Biga ilçesinde 2 odası ve 1 salonu bulunan daireye yerleşti. 26 yaşındaki Muhammet Elabd, Halep’te yaşadığını, uçakların, şehirlerini bombalamaya başlamasının ardından, yaklaşık 2 ay önce anne ve babasını Halep’te bırakarak

    7 kardeşi, eşi ve 2 çocuğunu alıp, Biga’ya çalışmaya geldiğini anlattı. Elabd, “Savaştan önce Filistin’den kaçan mülteciler bize sığınıyordu. Biz onlara bakıyor, kol kanat geriyorduk. Tıpkı şu anda sizin bize yaptığınız gibi. Kazancımız güzeldi. Sonra Esad geldi, biz kaçmak zorunda kaldık. Hayatımız cehenneme döndü. Savaş korkusundan ablam bebeğini kaybetti. Sınır kapısında Türkiye’ye girebilmek için iki gün bekledik. Bazen otobüse bindik bazen de yürüyerek geldik. Önce Antalya’ya geldik. Derme çatma kendi yaptığımız barakalarda soğuk havaya rağmen 13 kişi bir çadırda barınmak zorunda kaldık. Çok daha büyük felaketleri hissederek yerimizi yurdumuzu bırakarak kaçtık. Yanımızda getirdiğimiz tüm servetimiz uydurma çadır için gerekli bir kaç naylondu. Bir kaç tencere, üst baş, çizme, çocukların gıda ihtiyaçları. Hava eksi dereceye düştüğünde asıl sıkıntımız o zaman başlıyordu. Bize göre çıplak ev dahi saraydı. Yağmur yağmasın diye dua ediyorduk. Biga’da yaşayan Suriyeliler kanalı ile ilçede inşaatların çok olduğunu öğrendik. İş imkanı olduğunu için de Biga’ya geldik. Kalıpçı ustasına ihtiyaç olduğunu öğrendiğimde ilçeye yerleşme kararı aldım. Tek başıma inşaatlarda çalışıp ailemi geçindirmeye çalışıyorum. Günlük 50 liraya çalışıyorum. Şartlar çok ağır, kiralar pahalı ve geçim zor. Nüfus kağıtlarımız yok. Bu da büyük sıkıntı” dedi.

    Suriyeli Ahmet Hammadi (20) ise duvar ustası olarak çalıştığını belirterek, “Geceleri kömür olmadığından soğukta yatıyoruz. Hayır sahiplerin uzanacak yardım elini bekliyoruz” diye konuştu.

  • AÖF Tarihinin En Zorlu Sınavını Başarıyla Tamamladı

    Yaklaşık 1,5 milyon öğrencisi bulunan ve “yaşam boyu öğrenme” sloganıyla en ücra köşelere kadar eğitim götüren Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi (AÖF) tarihinin en zorlu sınavını başarıyla tamamladı.

    Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Naci Gündoğan, bazı bölgelerimizde yaşanan terör olaylarına ve olumsuz hava koşullarına rağmen Açıköğretim Fakültesi Güz Dönemi Dönem Sonu Sınavı’nı başarıyla tamamladıklarına dikkat çekti. Gündoğan, “23-24 Ocak 2016 tarihlerinde, Türkiye’nin her noktasında toplam 108 sınav merkezinde yapılan Açıköğretim İktisat ve İşletme Fakültesi sınavına toplam 1 milyon 430 bin öğrencimiz girdi. Tabi oturum bazında bakılacak olursa, 4 oturumda toplamda 3 milyon 755 bin 339 öğrenci sınava girmiş oluyor. Bu sadece Türkiye’de değil; dünyada da eşi benzeri olmayan bir organizasyon. Toplam 108 sınav merkezinin dışında ayrıca, 167 cezaevinde toplam 3 bin 142 öğrencimiz ile Türkiye genelinde 4 bin 736 engelli öğrencimiz de bu sınava girdi” dedi.

    “HATALAR ÖĞRENCİ LEHİNE DÜZELTİLİYOR”

    Prof. Dr. Gündoğan, 4 oturum halinde gerçekleştirdikleri sınavlarda her seferinde yaklaşık 12 bin soru hazırlandığını hatırlatarak, “Sınavımızda kullanılan 360 farklı kitapçık türünde, 581 farklı ders ve bir sınavda bu derslerden yaklaşık 12 bin farklı soru soruluyor. Neredeyse her iki üç ayda bir yapığımız sınavlarda yılda toplam 50 binin üzerinde soru soruluyor. Doğaldır ki zaman zaman hatalar da oluyor. Neticede bunları hazırlayanlar da insan. Gönül ister ki, bu hataları sıfırlayalım ama 12 bin sorunun sorulduğu bir sınavda sıfır hata olması mümkün değil. Ancak şunu memnuniyetle söylemeliyim ki yıllar itibariyle hatalı soru sayısını minimize etmiş durumdayız. Tabi şunu da ifade edeyim ki bizim sınavlarımız bir sıralama sınavı olmadığı için, bireysel olarak öğrenciyi ilgilendiriyor, yani öğrencinin geçme kalması ile ilgili. Zaten sınav sonrası yapılan madde analizleri neticesinde hatalar ortaya çıkıyor ve öğrenci lehine düzeltiliyor. Yani herhangi bir mağduriyet oluşmuyor” diye konuştu.

    “HER ŞEYE RAĞMEN TÜRKİYE’NİN HER NOKTASINDA SINAVIMIZ YAPILDI”

    “Tabii özellikle son yaptığımız sınav, hem iklim koşulları açısından hem de ülkemizin bazı bölgelerindeki terör olayları bakımından çok ciddi sıkıntılar oluşturan bir sınavdı” diyen Gündoğan, “Bütün bunlara rağmen Türkiye’nin her noktasında sınavımız yapıldı. Sınavın yapılmadığı hiçbir merkez olmadı. Bu noktada üniversitemiz merkezinden 750 civarında personelimiz tüm Türkiye’ye dağıldı. İptal edilen, ertelenen uçak seferlerine rağmen arkadaşlarımız, hocalarımız günlerce yolculuk ettiler. Bu kapsamda da toplam 513 bin 691 personel kullandık. Yani 513 bin personel ve 1,5 milyon da sınava giren öğrenci düşündüğünüzde, 2 milyon kişi 2 gün boyunca bu sınavla ilgili faaliyette bulundu. Dolayısıyla çok zor bir organizasyon olmasına rağmen yine Anadolu Üniversitesi bunun üstesinden başarıyla geldi. Çok şükür ciddi bir sıkıntıyla karşılaşmadık” ifadelerini kullandı.

    “ANADOLU ÜNİVERSİTESİ TARİHİNİN EN ZORLU SINAVINI GERÇEKLEŞTİRMİŞ OLDU”

    Rektör Gündoğan, Anadolu Üniversitesi tarihinin en zorlu sınavını geride bıraktıklarını da anlatarak, şöyle konuştu:

    “Netice itibariyle belki de Anadolu Üniversitesi, tarihinin en zorlu sınavını gerçekleştirmiş oldu. Ülkemizin her yerinde; Şırnak’ta, Hakkari’de, Mardin’de, Diyarbakır’da sınav yapıldı. Ben bu kapsamda görev alan hem üniversitemizin personeline, hem bize katkı sağlayan tüm kamu görevlilerine teşekkür ediyorum. Çünkü bu bir Anadolu Üniversitesi organizasyonu ama sadece bizim yaptığımız bir şey değil, bunu da vurgulamamız lazım. Bunda herkesin payı var. Bitlis’teki şoförden, Edirne’deki öğretmene, Ankara’daki öğretim elemanına ya da memuruna kadar ülkemizin dört bir noktasındaki herkesin bu organizasyonda payı var. Bir özel teşekkürüm de devletimizin kahraman güvenlik güçlerine. Bu kadar yoğun çalışmaları içerisinde sınav güvenliğimizi de sağladıkları için. Açıköğretimin yaklaşık 35 yıllık tarihinde gerçekten her sınavımız büyük başarıyla tamamlanıyor. Burada da bütün zor koşullara rağmen üstesinden başarıyla gelindi. Anadolu Üniversitesi bu güzel ülkeye ve bu ülkenin güzel insanlarının eğitimine katkı sunmaya her koşulda devam edecek”