Etiket: Zorlaştırıyor

  • Endonezya’da şiddetli yağış arama faaliyetlerini zorlaştırıyor

    Endonezya’da kurtarma ekipleri şiddetli yağışlar yüzünden Java adasının batı kıyısında tsunaminin vurduğu bölgelere ulaşmakta güçlük çekiyor.

    Endonezya’nın Java adasında etkili olan şiddetli yağmur balıkçı köylerinin bulunduğu kıyı boyunca etkisini gösteriyor. Yolların çamurla kaplanması yardım ekiplerinin, enkaz kaldırma çalışmalarında kullanılacak ağır makinelerin ve yardımların bölgelere girişini zorlaştırıyor.

    Yetkililer, kıyı bölgelerde yaşayan ada sakinlerini sahilden uzak durmaları konusunda uyardı.

    Endonezya Meteoroloji Ajansı (BMKG) kötü hava şartlarının Anak Krakatau volkanının kraterini daha kırılgan hale getirebileceğini açıkladı. BMKG Başkanı Dwikorita Karnawati, özellikle Anak Krakatau’daki volkanik titremelere odaklanan bir izleme sistemi geliştirdiklerini, böylece herhangi bir tehlikede kısa sürede insanları uyarabileceklerini bildirdi.

    Ulusal Afet Yönetim Ajansı’dan (BNPB) yapılan açıklamada, Sumatra ve Java adaları arasında yer alan Sunda Boğazı’nda 22 Aralık’ta meydana gelen tsunamide yaşamını yitirenlerin sayısının 430’a çıktığı, yaralı sayısının yaklaşık bin 500 olduğu ve 159 kişinin de kayıp olduğu bilgisi paylaşıldı. BNPB, 21 binden fazla kişinin daha yüksek bölgelere tahliye edildiğini bildirdi. BNPB Sözcüsü Sutopo Purwo Nugroho, yetkililerin yardım dağıtımını kolaylaştıracağını umdukları için 4 Ocak’a kadar acil durum ilan edildiğini belirtti.

  • Fazla kilo alımı hamileliği zorlaştırıyor

    NCR İnternational Hospital Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Fatma Bozkurt, hamilelikte alınan fazla kiloların başta diyabet ve tansiyon olmak üzere ciddi sorunların ortaya çıkmasına neden olduğunu söyleyerek, anne adayının yakınlarına önemli bir uyarıda bulundu.

    Op. Dr. Fatma Bozkurt, “Bebek, alması gereken besini annesinden zaten alır. ‘İki can taşıyorsun daha çok yemelisin’ deyip anne adayına baskı yapmayın” dedi.

    Op. Dr. Fatma Bokurt gebelerin beslenme konusunda etraftan ciddi baskı aldığının altını çizerek, “Gebelere yemek yemesi konusunda etraftan ciddi baskı yapıldığını görüyoruz. Hatta eşler ‘hiç yemek yemiyor’ şeklinde şikayette bulunup bizim de hastaya baskı yapmamızı istiyor ancak kilo alımı ile ilgili bizim bir takıntımız yok. Önemli olan bebeğin gelişimi. Bebek ihtiyacı olan besinleri bir şekilde annesinden çekip alır. Diyelim ki 30 kilo almış bir kadın ki bununla da karşılaşıyoruz. Doğuracağı bebek diyelim ki maksimum 4 kilo. Rahmin de büyümüş olması, bir miktar kan hacminin artmış olması ile gebeliğe bağlı ürünlerden kaynaklı 7-8 kiloluk bir fazlalık söz konusu. Geri kalan 22 kilo hastanın bedenine yük olarak kalıyor. Tabi bu 22 kilonun da getirdiği problemler oluyor. Tansiyon, şeker, gebelik zehirlenmesi gibi problemler, ayrıca doğum kanalının daralmasına bağlı olarak normal doğum şansının ortadan kalkması gibi durumların hepsi hasta açısından bir risk teşkil ediyor. Yani gereksiz bir yük oluyor vücuda. Bizim önerdiğimiz bir durum değil açıkçası” ifadelerini kullandı.

  • İlerleyen yaş anne olmayı zorlaştırıyor

    Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Deniz Gökalp Kaya, ilerleyen yaşta anne olmanın zorlaştığını belirtti.

    Liv Hospital Tüp Bebek Merkezi Bölüm Başkanı Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Deniz Gökalp Kaya, en az 1 yıl herhangi bir korunma yöntemi uygulanmaksızın haftada 2-3 kere girilen cinsel ilişkiye rağmen gebelik elde edilmemesine infertilite yani kısırlık denildiğini ifade ederek, “İnfertilite çoğu toplumda önemli bir sorundur. Dünya genelinde çiftlerin yaklaşık yüzde 15’i infertilite nedeni yardımla üreme tekniklerine başvurmak zorunda kalmaktadır” dedi.

    İnfertiliteye neden olabilecek birçok faktörün olduğunu kaydeden Yrd. Doç. Dr. Kaya, “Bu faktörlerden biri de kadınların yaşıdır. Kadınlar annelerinin karnındayken kazandıkları belli bir yumurta sayısı ile doğarlar. Doğum sonrası bu yumurta sayısı artırılamaz ve menopoza kadar geçen süre içerisinde yumurtalıklarında belirli sayıda bulunan yumurtaları kaybederek en sonunda yumurtanın geliştirilemediği doğal bir süreç olan menopoz durumuna erişirler. Bu süregelişte çocuk sahibi olabilmenin bilincinde olmak gerekir. Kadınlar erişkin dönemde her menstrüel periyotta eşi ile düzenli ilişkisi sonrası fekundite oranı olarak adlandırılan belirli bir gebe kalma oranı taşırlar ki bu oran her menstrüel periyotta yaşa bağlı olarak değişkenlik göstermekle birlikte yaklaşık yüzde 10-20 dir. Fekundite oranı 32 yaşından sonra giderek düşerken; 37 yaşından sonra bu düşüş hızı oldukça artmaktadır. Ayrıca yaş ilerlemesi ile birlikte gebelik kayıplarında da ciddi bir artış söz konusudur. 35 yaş üstü kadınlar eğer 6 ay içinde tedavisiz gebe kalamıyorsa teşhis ve gerekli tedavi yapılmalıdır ve eğer 40 yaş üstü bir çift gebe kalamıyorsa bu değerlendirme çok hızlı bir şekilde yapılmalıdır” diye konuştu.

    Yaşın artışı ile birlikte gebe kalmanın zorlaştığını belirten Kaya, şöyle konuştu:

    “İster aşılama, isterse tüp bebek yönteminde olsun yaş çok önemli bir faktördür. 35 yaşından genç kadınlarda tüp bebek başarısı ortalama yüzde 41,5, 35-37 yaş arasında yüzde 31,9, 38-40 yaş arasında yüzde 22,1, 41-42 yaş arasında yüzde 12,4 ve 43-44 yaş arasında ise yüzde 5’den azdır. Ayrıca yaşla birlikte myom, tüplere bağlı hastalıklar, endometriozis gibi gebe kalmayı etkileyecek problemler de ortaya çıkmaktadır. Bu bilgiler ışığında kadınların yaş ile gebelik hızının azaldığını bilmeleri, gerektiğinde uygun koşullarda yumurta veya embriyo dondurma gibi doğurganlığı ileri yaşlara taşıyabilecek yöntemleri bilmeleri ve bu konuda hekimlerinden danışmanlık almaları gerektiğini önemle vurguluyoruz.”

  • Bursa’da Lodos Yürümeyi Bile Zorlaştırıyor

    Bursa’da iki gündür devam eden lodos vatandaşlara zor anlar yaşatıyor.

    Bursa’da lodos etkisini kaybetmeden devam ediyor. Hayatı büyük ölçüde olumsuz etkileyen lodos bu sefer de vatandaşlara zor anlar yaşattı. Gece boyunca esen sert rüzgar ile çöp kutuları, yol işaretleri devrilirken, sokaklar uçuşan kartonlar ve çöplerle doldu. Lodosun etkisiyle birçok ağaç ve elektrik direği devrilme tehlikesi geçirdi. Sabah saatlerinde evinden çıkan vatandaşlar ise fırtınanın etkisiyle yürümekte bile zorluk yaşadılar. Bazı vatandaşlar ayakta durabilmek için birbirlerine tutunurken bazıları ise fırtınanın yavaşlamasını köşelerde bekledi.

    Lodosun yarından itibaren etkisini kaybedeceği yerini sıcak ve güneşli havalara bırakması bekleniyor. Meteorolojinin tahminine göre hafta başından itibaren hava sıcaklıkları mevsim normallerinin üstüne çıkacak.

  • D Vitamini Eksikliği Kilo Vermeyi Zorlaştırıyor

    Diyetisyen Elif Bilgin, D vitamini eksikliğinin kilo vermeyi zorlaştırdığını belirtti.

    Güneşe özlem duyduğumuz kış günlerinde vücudumuzun da özlem duyduğu vitaminin D vitamini olduğunu belirten Diyetisyen Elif Bilgin, “D vitamini gereksinmesini karşılamak için en iyi kaynak güneş ışınlarıdır. Gereksinmemizin yüzde 90’ı deride güneş ışınları aracılığı ile sentez edilir. Deride sentezlenen D vitamini (kolekalsiferol) kana geçer. Kas ve yağ dokusunda depolanır veya karaciğer ve böbreğe geçip, D vitaminin aktif şekline dönüşerek vücutta kullanılır. Vücudun D vitaminini depolama yeteneği önemlidir. Çünkü derideki sentezi sadece yaz aylarındadır. kışın güneşi her zaman görmek mümkün olmadığından ve güneş ışınları eğik geldiğinden, D vitamini oluşumu yetersizdir” dedi.

    Besinlerde yüzde 10’unu karşılayabildiğimiz D vitaminin kaynağının karaciğer, yumurta sarısı ve yağlı balıklar olduğunu kaydeden Diyetisyen Elif Bilgin, “Özellikle yağlı balıkların dışında hiçbir besin kaynağı, normalin üzerinde tüketilmiş olsa bile, D vitamini gereksinmesini karşılayamaz. Morinaa balığı yağı ile somon, sardalye gibi yağlı balıklar en iyi kaynaklardır. Haftada 3-4 kez yağlı balık yemek yetişkin bireyin gereksinmesini karşılayabilir. Süt, yumurta, karaciğer gibi besinlerin normal tüketimiyle D vitamini gereksinmesi karşılanamaz. D vitamini yağda eriyen ve kemik sağlığı için gerekli olan bir vitamindir. En önemli özelliği ince barsaklardan kalsiyumun emilmesini ve kemik yapımında kullanılmasını kontrol etmesidir. Yetersizliğinde büyüme çağındaki çocuklarda raşitizm (rikets), yetişkinlerde osteomalasia (kemiğin yumuşaması), ileriki yaşlarda osteoporoz oluşur. Bu durum kemik ağrıları ve deformitesine neden olur. D vitamininin diğer önemli özelliği ise ; pankreas bezinden insülin salgılanmasında düzenleyici olmasıdır. Eksikliğinde ise kilo vermemizi zorlaştıran insülin direnci meydana gelir. Her yaşta bireyin sağlığı için d vitamini seviyelerine baktırması ve uzman tavsiyesi ile D vitamini takviyesi alması gerekir” diye konuştu.

    Diyetisyen Elif Bilgin, D vitamini eksikliğinde görülen sağlık sorunlarının şöyle açıkladı:

    “50 yaş üzeri kişiler, sürekli kemik ve kas ağrısı şikayeti olanlar, güneş görmeyenler (ofis çalışanları gibi), bağırsaklardan yağ emilimi bozuk hastalar, Karaciğer hastalığı olanlar, Mide ameliyatı olanlar, osteoporozlu hastaların (kemik erimesi olanlar),ihtiyaca göre d vitamini alması gerekir. Kronik hastalıklara karşı koruyucudur: D vitamini eksikliği olanlarda diyabet, kalp- damar hastalığı, hipoglisemi (şeker düşmesi) daha sık görülür. D vitamini bağışıklığı koruyup geliştirir. Eksikliğinde meme, rahim, barsak kanserleri gibi kanserlerin sıklığında artış olur.

    Kemik erimesini engeller: Kandaki kalsiyum ve fosforun normal sınırlarda kalmasını sağlayarak kemik erimesini (osteoprozu) önler. Kemikleri ve dişleri güçlendirir. Çocuklarda D Vitamini ihtiyacı bu yüzden fazladır. Yorgunluğu azaltır: Kaslara güç verir. Eksikliğinde kas güçsüzlüğü ve ağrı olur. Devamlı yorgunluk ve vücudunda yaygın ağrısı olan hastalar mutlaka kanda D Vitamini düzeyine baktırmalıdır. Kansere karşı koruyucudur : D Vitamini bazı kanserlerin (meme, prostat, kolon rektum kanseri) otoimmun hastalıkların, kalp hastalıkları ve diyabetin gelişimini önler. Depresyondan korur: D vitamininin de beyindeki serotonin üretimini etkileyerek bu oluşuma yardımcı olabileceği düşünülüyor. D vitamini ayrıca stres ve yorgunluk karşıtı etkisi bulunan magnezyumun emilimine de yardımcı oluyor. Yani D vitamini ruh durumuna iyi geliyor. Kalp dostudur : Damarlarda kan basıncını düzenleyerek tansiyonu dengeler. Her derde deva: Aldığımız D vitamininin yüzde 70’i deri tarafından kullanılıyor. Hücre yapısını yenileyen bu vitamin kolajen ve elastin üretiminde kullanılıyor ve cilde elastikiyet kazandırıyor. Ayrıca hücreleri güneş ışınlarının zararlarından koruyor. Saçların uzamasını hızlandırıyor.”