Etiket: Yorumu

  • Başkan Kocaoğlu’ndan, AK Parti-MHP ittifakı ve Zeybekci yorumu

    AK Parti’nin İzmir büyükşehir adayını açıklamasına saatler kala İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, ittifaka ilişkin, “İlçelerde, birkaç ilçede kaza olmazsa alırız ama mutlaka olur siyasette. Ya adayda problem olur ya da öbür aday çok güçlü olur. Onun dışında minimum söylüyorum; 26-27 ilçeyi alabileceğimizi düşünüyorum. 3 ilçede farklı bir şey çıkar. Ancak büyükşehirde büyük farkla alırız” dedi.

    İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, yerelde ittifaka gitme kararı alan AK Parti ve MHP’nin İzmir’deki yansımalarının nasıl olacağını gazetecilere değerlendirdi. İttifakın büyükşehiri etkilemeyeceğini dile getiren Kocaoğlu, “Büyükşehir daha büyük farkla alınır. Büyük bir farkla CHP alır” dedi.

    İttifak ile bazı ilçelerde kazanma durumu olabileceğine işaret eden Başkan Kocaoğlu, “Benim aday olup olmamam önemli değil. En az bizim kadar değerli bir arkadaşımız aday gösterilecektir. Biz de hep beraber çalışacağız. Büyükşehir belediye başkan adayımız ve diğer ilçe adaylarımız için çalışacağız. İlçelerde, birkaç ilçede kaza olmazsa ama mutlaka olur siyasette. Ya adayda problem olur ya da öbür aday çok güçlü olur. Onun dışında minimum söylüyorum; 26-27 ilçeyi alabileceğimizi düşünüyorum. 3 ilçede farklı bir şey çıkar” ifadelerini kullandı.

    “Nihat Zeybekci arkadaşımız, belediye başkanlığına beraber başladık”

    Ekonomi Bakan Nihat Zeybekci’nin geçtiğimiz günlerde İzmir adaylığı sorulduğunda “İzmir mahallenin en güzel kızı kim istemez” sözlerini de değerlendiren Başkan Aziz Kocaoğlu, “Nihat bey arkadaşımız beraber başladık belediye başkanlığına. Sonra belediye başkanını bıraktı istifa etti milletvekili oldu bakan oldu. O zamandan beri 2004 yılından beri tanışırız. Bir toplantıda da İzmir Denizli örnek alsın demişti onu hatırlarsınız belki. Sonrada bakan olunca görev icabıyla dışarı çıkmıştı, biz de cevap vermiştik. İzmir farklı bir yer, ’hayırlısı olsun’ demekten başka çare yok. Yarışacağız, kimlerle yarışmadık ki. Parti olarak yarışacağız” dedi.

  • Dilipak’tan ilginç teknoloji yorumu

    Gazeteci-Yazar Abdurrahman Dilipak, gelişen teknolojiye dikkat çekerek, “Ben 20 yıl önce oğlumun günde bir saat uyuyarak 3 ayda ileri derecede İngilizce beynine kayıt yaptırdım. Yakın gelecekte bazı dişinizi çektirdiğiniz zaman beyne tekrar azı diş çıkar komutunu verdiğimiz zaman bir bebek gibi 40 yaşında bir azı dişi çıkarabileceksiniz” dedi.

    Ordu’nun Ünye ilçesinde İlim Yayma Cemiyeti tarafından düzenlenen “Yeni Dünya Düzeninde Türkiye’nin Rolü” konulu konferansa Gazeteci-Yazar Abdurrahman Dilipak konuk oldu.

    Yeni dünya düzeninin şekillendiği Orta Doğu’da Türkiye’nin rolünü anlatan Dilipak, “Batı medeniyeti, Kızılderililerin kanı, kara derililerin gözyaşı, üzerinde kuruldu. Bugünü yaşamakta olduğumuz kriz kapitalizmin krizidir. Dünyada yaşayan dört büyük ırktan biri olan Kızılderililerin sonunu getiren bir süreç başlatıldı. Kızılderililerin yaşamakta olduğu coğrafya dünyanın karasal büyüklüğünü üçte biri kadar bir ırk. Güney ve Kuzey Amerika’nın toprak olarak büyüklüğü 3’te biri kadardır. Dünyanın üçte biri kadar yaşayan dünyadaki 4 ırktan biri olan Kızılderilileri yok ettiler. O kadar çok insan yok ettiler ki onların değerli eşyaları olan elmas, mücevherlerine, altınlarına, topraklarına el koydular. Ama bir sorun vardı. Ele geçirdikleri toprakları kim işletecek ve yürütecekti. O zamanlarda insan gücü ile çalışan gemiler vardı. Bunları da kara derililerin tümünü köleleştirdiler. Batı sömürgeciliğinin mantığında günümüzde 1 damla kan 1 damla petrol oldu” diye konuştu.

    “Suya bilgi yükleyeceksin, içip öğreneceksiniz”

    Gelişen teknolojinin yakın zamanda insanların yerini alacağına değinen Abdurrahman Dilipak, “2025 yılında insanlar gibi aramızda dolaşan hiç yorulmayan bir takım insani, robotlar dolaşacaktır. Mesela öğretmenlik mesleği bitiyor. Tekrarlanacak bilgileri öğrenci gece yarısı isterse geleceğin robotları görüntülü ve sesli olarak tekrar anlatır. Şimdiki zaman da cep telefonlarındaki uygulamalarla ile konuşuyorsunuz. Aslında bunlar onların bir betasıdır. Artık birçok şeyi insanlardan değil teknoloji ve internetten öğreniyoruz. Eğitim sistemi zaten değişiyor. Suya bilgi yükleyeceksin, içip öğreneceksiniz. Bize şaka gibi geliyor ama Tesla’nın projesi İstanbul da test ediliyor. Beta testleri var. Ben 20 yıl önce oğlumun günde bir saat uyuyarak 3 ayda ileri derecede İngilizce beynine kayıt yaptırdım. Yakın gelecekte bazı dişinizi çektirdiğiniz zaman beyne tekrar azı diş çıkar komutunu verdiğimiz zaman bir bebek gibi 40 yaşında bir azı dişi çıkarabileceksiniz” şeklinde konuştu.

  • Ünlü oyuncu Hande Katipoğlu’dan ilginç Çakallarla Dans 5 yorumu:

    Çakallarla Dans 5 filmi oyuncularından Hande Katipoğlu, filmin gala gecesinde yaptığı değerlendirmede sinema severleri Çakallarla Dans 5 filmini izlemeye davet ederek, “Psikoloğa değil Çakallarla Dans 5’e gelin” dedi.

    Merakla beklenen kahkaha tufanı Çakallarla Dans 5 geçtiğimiz günlerde vizyona girdi. Gişe rakamları ile birçok vatandaşın yoğun ilgi gösterdiği görülen film, gündemde de yerini korumaya devam ediyor. Çakallarla Dans 5 ekibi ve Fenerbahçeli iş adamları Derneğiyle birlikte yapmış olduğu gala da ünlü akınına uğradı. Galada film hakkındaki düşüncelerini Biletinial.com’a aktaran oyunculardan Hande Katipoğlu, sinemaseverleri filmi izlemeye davet etti. Film hakkındaki düşüncülerini ifade eden Katipoğlu, vatandaşların yaşadıkları sıkıntılardan arınmak için Çakallarla Dans 5’i izlemek için sinema salonlarına gitmesi gerektiğini dile getirdi.

    “Psikoloğa değil, Çakallarla Dans 5’e gelin”

    İyi bir kadroyla iyi bir film çekildiğini belirten Katipoğlu, “Komik, güzel bir film izleyeceksiniz. Yeni üç tane pırlantamız var. Şebnem Dönmez, Naz Çağla, Uraz Kaygılaroğlu var. Hali hazırda şahane baş rollerimiz şahane insanlar. Onlara ek olarak bir de bu güzel suratlar aramıza katılınca şahane bir film oldu. Bence Çakallarla Dans 5 en iddialı bir film. Çok güzeldi gerçekten. Bence bu kadar güldüren bir film bu oyuncularla çok fena ağlatabilirdi. O kadar sıkıntılı bir dönemdeyiz ki. Bilete vereceğiniz parayı bir psikolog parası olarak düşünüyorum. Gülmek insanı çok rahatlatan, kasları gevşeten bir durum. Çakallarla Dans 5’e gidip 2 saat boyunca rahat rahat gülüp bu ödülü kendimize vermeliyiz diye düşünüyorum. Hem kafayı hem de sektörü ayakta tutmak adına dünyanın sıkıntılarından 2 saat uzaklaşıp sinemaya gidin. Psikoloğa değil, Çakallarla Dans 5’e gelin. Ama psikoloğu da ihmal etmemek lazım diye konuştu” dedi.

    “İki senede bir dozunda, iyi gidiyor böyle”

    Film hakkındaki değerlendirmelerini dile getiren Çakallarla Dans 5 oyuncularından Murat Akkoyunlu ise, “Seyirci, 6.’yı da çekmemize izin verirse 6’yı hedeflemiş durumdayız. Ondan sonrasını bilemiyorum. Allah’tan dizi olmadı. Her gün çekilmezdi. İki senede bir dozunda, iyi gidiyor böyle. Hem mail hem de telefon trafiğinden gördüğüm kadarıyla beklenen bir durummuş. Güzel dönüşler aldık” diye konuştu.

  • Ticaret Bakanı Pekcan’dan cari açık yorumu

    Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, “Dünyadaki tüm korumacılık rüzgarlarına, bölgemizde yaşanan istikrarsızlığa ve başta Brexit olmak üzere AB’de yaşanan dalgalanmalara rağmen, ihracatımız Ekim ayında yüzde 13,1 artışla 15 milyar 732 milyon dolar seviyesine ulaştı” diyerek dış ticarette güzel gelişmeler yaşandığını söyledi.

    Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Ticaret Bakanlığı koordinasyonu ile Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından bu yıl 3’üncüsü gerçekleştirilen Türkiye Tasarım Haftası (Design Week Turkey) kapsamında düzenlenen “Design Turkey Endüstriyel Tasarım Ödülleri” töreninde konuştu.

    Pekcan, yaptığı açıklamada dış ticarette yaşanan son gelişmelere ilişkin değerlendirmede bulundu. Bakan Pekcan, “Dünyadaki tüm korumacılık rüzgarlarına, bölgemizde yaşanan istikrarsızlığa ve başta Brexit olmak üzere AB’de yaşanan dalgalanmalara rağmen, ihracatımız ekim ayında yüzde 13,1 artışla 15 milyar 732 milyon dolar seviyesine ulaşmış, ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 96,7 olmuş ve Cumhuriyet tarihinin rekoruyla yıllıklandırılmış ihracatımız da yüzde 7,9 artış ile 166,8 milyar dolara ulaştı. 2018 yıl sonu itibariyle de 170 milyar dolara ulaşmayı hedefliyoruz. Bunlar hepimizi son derece memnun eden gelişmeler ancak hedefimiz ihracat artışı sürdürülebilir şekilde uzun yıllara yaymaktır. Bunun yolu teknolojidir, dijitalleşmedir, markalaşmadır, tasarımdır. Bunun yolu yeni pazarlar, yeni, ürünlerdir. Bu doğrultuda hem ürünlerimizi hem de mevzuatımızı modernleştiriyoruz” dedi.

    “Türkiye’nin önümüzdeki on yıldaki hedefi orta gelir düzeyinden, yüksek gelir düzeyine yükselmektir”

    Bakan Pekcan, gerek yurt içinden, gerekse de yurt dışından tasarıma değer veren her kesimin tasarım haftasının bir parçası olmasının kendilerini heyecanlandırdığını dile getirerek, “Bu yıl tasarım ekosistem teması ile sürdürülebilir ihracat artışı ve carı açığımızın azaltılmasına tasarımın katkısı ve önemi bir kez daha vurgulanacaktır. Tasarım demek, kültür demek, medeniyet demek. 21.yüzyılda ise tasarım, sanat ve ekonominin kesişme noktasıdır; başarı demektir, kazanç demektir. Bu doğrultuda Türkiye’nin önümüzdeki on yıldaki hedefi orta gelir düzeyinden, yüksek gelir düzeyine yükselmektir. Bunun tek yolu ürettiğimizi ve dünya üzerinde sunduğumuz ürünleri teknoloji, tasarım, marka içeriğinin arttırılması, seviyesinin yükseltilmesidir. Bakanlık olarak bu vizyonda projelerimizi ve mevzuatlarımızı hazırlıyor ve güncelliyoruz. Aslında kısa zamanda oldukça güzel bir yol kat ettiğimize inanıyorum “ açıklamalarında bulundu.

    Konuşması sonrası TİM Başkanı İsmail Gülle, Ticaret Bakanı Pekcan’a tablo hediye etti.

  • Prof. Dr. Ortaylı’dan Demirel yorumu

    Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) tarafından 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamaları kapsamında DEÜ Sabancı Kültür Sarayı’nda düzenlenen ‘Cumhuriyet ve Rejimler’ konferansında konuşan tarihçi-yazar Prof. Dr. İlber Ortaylı, insanların basma kalıp sözlerini eleştirerek, “’Demirel’in devrinde ne yapılmış?’ diyor adam. Üstelik Demirel’i de sevmezdim yalan söylemeyeyim ama yarın işi gücü bırakıp anma toplantısına gideceğim. Bazı şeylerin insanın kafasına dank etmesi için yaşayıp görmesi gerekiyor” dedi.

    Tarihçi-yazar Prof. Dr. İlber Ortaylı, DEÜ tarafından 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamaları kapsamında DEÜ Sabancı Kültür Sarayı’nda düzenlenen ‘Cumhuriyet ve Rejimler’ konferansında konuştu. Prof. Dr. Ortaylı, sohbet ortamında geçen konferasta, “‘Demirel’in devrinde ne yapılmış?’ diyor adam. Bana anlatıyor. Üstelik Demirel’i de sevmezdim yalan söylemeyeyim ama yarın işi gücü bırakıp anma toplantısına gideceğim. Bazı şeylerin insanın kafasına dank etmesi için yaşayıp görmesi gerekiyor. Demirel döneminde çok şey yapıldı. O Kemalist Türkiye idi. Bu çok açıktır. Vefa Lisesi, Kastamonu Lisesi, Diyarbakır Lisesi, Adana Lisesi aynı eğitimi veriyordu. Böyle okullar olmasa başbakanlarınızın çoğu başbakan olamazdı” diye konuştu.

    “Bunu söyleyenler cahildir”

    Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu hakkında konuşan Prof. Dr. Ortaylı, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Cumhuriyetimizin adını koyduktan sonra gelişmelerine bakmak zorundayız. Yüzde 90 küsur cahille kapattık Devlet’i Aliyye hayatını. Bunu benim ‘cahil’im anlamında değil, okuma yazma bilmez anlamında kullanıyorum. Yoksa öbür türlü cehalet devam ediyor. Bu rakam çok korkunçtu ama Rusya da aynı rakamla kapattı. Mühim olan geri kalan yüzde 10’un nasıl okuryazar olduğudur. Bunu halletmek için bu memleketin bazı atılımları olmuştur. Bunu kabul etmek zorundasınız. Türkiye’de Arap harflerinin kaldırılması hiçbir şekilde kültürel kargaşaya neden olmaz. Bunu söyleyenler cahildir. Bunlar bilmeden öz Türkçecilik yapıyorlar, Osmanlıca diye bir dilden bahsediyorlar. ‘Kültürümüz gitti’ diyorlar. Gitmedi, sen okumuyorsun zaten. Harp eden ülkelerin içinde harpten önceki iktisadi düzeye en erken ulaşan ülke Türkiye. Böyle bir dünyada, Türkiye bir şeyler yaptı. İnsanlar etnik kimliklerine sahiptiler. Başkalarına saldıracak halleri yoktu. Bu memleket bir şeyler başardı. O imkanlarla o şeyler yapılmayabilirdi ama yapıldı.”

    “Burası Hafız Esad’ın Suriye’si değil”

    Demokrasi hakkında da konuşan Prof. Dr. Ortaylı, “Demokrasi illa cumhuriyet ile yeşerecek bir rejim değil. Hafız Esad’ınki gibi demokrasiler de var Allah korusun. Suriye’nin entelektüel yapısı Türkiye’den hiçbir şekilde aşağı değil. Yer yer üstünlük bile gösterir. Ne hale getirdiler görüyorsunuz. Senin cumhuriyetinde her şey süt gibi olmadığı açık ama burası Hafız Esad’ın Suriye’si değil çünkü ideoloji mühim. Hitler’in cumhuriyeti de çıkar, Stalin’in cumhuriyeti de çıkar. ABD demokrasisi gibi kendine göre üç kağıtları olan da çıkar. Monarşi deyince Mısır da, İran da, İngiltere de, Hollanda da var. Rejimde mühim olan şey parlamentonun temsil etmenin görevidir” dedi.

    Demokrasilerde eşitlik için insanların eşit kazançlara sahip olması gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Ortaylı, eğitimle ilgili de şöyle konuştu:

    “Eğitim tabii ki çok önemli, abartmamak lazım. Herkes üniversite mezunu olacak değil. Herkes üniversite mezunu olacak diye çer çöp eğitim kurumları yapamazsınız. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra bu bütün dünyada başlayan bir hastalıktır. Türkiye’de de çok kötü devam etmiştir. Her şeye rağmen insanları demokraside fikirlerini ifade etmek hakkıdır. Lakin yüksek sesle düşünmek çok ayıp bir şeydir. İnsan düşünürken yüksek sesle düşünmez. Evinde düşünür, yakın arkadaşların ile tartışırsın. Türk cemiyeti yüksek sesle düşünen dengesiz, eğitimsiz bir toplum haline dönüştü. Bu demokrasi değil.”

    “Ülkemiz mesafe kat etti”

    Konferansın açılış konuşmasını yapan DEÜ Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar ise şunları söyledi:

    “Ülkemiz açısından baktığımızda uzun yıllar tarihe duyduğumuz ilginin akademi ve bu alana ilgi duyanların dışında pek fazla gelişmediğine şahit olduk. Bir anlamda cumhuriyet dönemine kadar olan tarihi yeni yeni keşfeden bizlerin yakın tarihin gerçekliklerini, bağlantılarını veya olayların arka planını fark edecek bilgisi ve isteği olmadı. Ülkemiz son yıllarda, toplumun her noktasına ulaşma ve tarihi bilinçlenme konusunda başlattığı değişim hamlesi ile temel eğitim ve yükseköğretim alanında mesafe kat etmiştir.”