Etiket: Yorumu

  • (Özel Haber)  Usta Yönetmen Osman Sınav’dan “Diriliş Ertuğrul” Yorumu

    Usta Yönetmen Osman Sınav, TRT’nin izlenme rekorları kıran dizisi Diriliş Ertuğrul’u beğendiğini belirterek,  “Çekimlerini beğeniyorum ve heyecanla takip etmeye çalışıyorum” dedi.

    Çekmeköy Belediyesi tarafından düzenlenen Adalet ve Merhamet konulu Uluslararası kısa film yarışmasında jüri koltuğunda bulunan Ünlü Yönetmen Osman Sınav, projenin lansmanına katıldı. Program sonrası İhlas Haber Ajansı‘nın (İHA) sorularını yanıtlayan Sınav, zaman buldukça Diriliş Ertuğrul’u takip ettiğini söyledi.

    Osman Sınav, “Hem çalışanlar arkadaşım hem de yönetmeni benim asistanımdı, benim çok değer verdiğim bir asistanımdı. Çok da güzel çekiyorlar. O diziyi heyecanla takip etmeye çalışıyorum. Sektörün içinde olmaktan ve sorunlarıyla uğraşmaktan dolayı, terzi kendi söküğünü dikemez misali çok da takip edemiyorum” şeklinde konuştu.

  • (Özel) AK Parti İzmir İl Başkanı Delican’dan Doğalgaz Yorumu:

    AK Parti İzmir İl Başkanı Bülent Delican, Türkiye-Rusya krizinin ardından oluşabilecek ekonomik kayıpla ilgili olarak, “Sınırlarımızın bir tek karesi, yaşam konforumuzu feda etmeye yeterlidir. ‘Doğalgazı keserler’ gibi korkutmalara karnımız tok. Başka bir ülke buluruz, olmadı odun kömürü yakar geçeriz” dedi.

    AK Parti İzmir İl Başkanı Bülent Delican, hem İzmir hem de Türkiye gündemine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Türkiye’nin sınırlarımızı ihlal eden Rus uçağını düşürmesinin ardından oluşan krizle ilgili konuşan Delican, şöyle konuştu:

    “Türkiye, ticaretini sanki sadece onlarla yapıyormuş gibi bir hava oluşturmak kamuoyu açısından doğru değil. Bizim sınırlarımızı taciz eden herkese bu dersi veririz. Ne pahasına olursa olsun bunu karşılamaya hazır bir milletiz. Tarih boyunca kanla çizdiğimiz sınırlara kimseyi müdahale ettirmeyiz. ‘Ben büyük ülkeyim’ diye hava atamaz. Canımız pahasına bunu savunmaya hazırız. Her türlü ekonomik yaptırıma bu millet göğüs gerebilecek tarihi birliğe sahip. ‘Doğalgazı keserler’ gibi korkutmalara karnımız tok. Başka bir ülke buluruz, olmadı odun kömürü yakar geçeriz. Bu kadar kolay bu. Sınırlarımızın bir tek karesi, yaşam konforumuzu feda etmeye yeterlidir.”

    “BEDELİ ÖDEYECEK EKONOMİYE SAHİBİZ”

    Rusya ile yaşadığımız krizde Türkiye’nin çok büyük zarar görmeyeceğini söyleyen Delican, bazı ekonomik kayıplar olsa bile Türkiye’nin dünyadaki her bölgeyle ticaret yapacak bir ülke halinde olduğunu belirtti.

    Rusya’nın Türkiye’den çok daha fazla kayba uğrayacağını ifade eden Delican, şunları söyledi: “Biz sınırlarımıza yapılan müdahaleye karşılık verdik. Bunun karşılığında eğer ticari bir bedel varsa bunu çok rahatlıkla ödeyebilecek ekonomiye sahibiz. Telaş yapmaya, korkmaya gerek yok. Ticaret yapılmak isteniyorsa, bu ileri ki süreçte devam edecektir. Eğer istenmiyorsa, dünyada sadece Rusya yok, birçok ülke var. Türkiye’deki ürünler başka ülkelere satılabilir, doğalgaz başka ülkelerden alınabilir. Buradaki firmaların zararları, devletin başka ülkelere yönlendirmesiyle çözüme ulaştırılacaktır.”

    “BÜYÜKŞEHİR, HİZMET YERİNE MAZERET ÜRETİYOR”

    Delican, geçen hafta İzmir teşkilatı olarak yaptıkları Ankara ziyareti hakkında da değerlendirmede bulundu. Davutoğlu’nun en yakın zamanda İzmir’e gelmeyi planladığını, Başbakanlık Ofisinin bundan sonra çok daha etkin olarak faaliyet göstereceğini söyleyen Delican, bakanların toplantılarını ofiste yapacaklarını, yurt dışından gelen heyetlerin de görüşmelerini İzmir’de gerçekleştireceklerini kaydetti.

    Başbakanlık Ofisi ile İzmir Büyükşehir Belediyesi binalarının karşılıklı olması dolayısıyla daha koordineli bir çalışma istediklerini belirten Delican, “Sayın Başbakanımız, İzmir Büyükşehir Belediyesine her türlü desteği vermeye hazır. İzmir Büyükşehir Belediyesinin de mazeretlerini elinden almak istiyoruz. İzmir Büyükşehir Belediyesi hizmet yerine mazeret üretiyor. Bunların gerçek dışı olduğunu İzmir halkına anlatacak olan da Başbakanlık Ofisinde yapılacak çalışmalar olacak” dedi.

    “BANA TELEFON AÇSIN ELİMİZDEN GELENİ YAPMAYA HAZIRIZ”

    İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun, yaptığı açıklamalarda bazı projelerin Ankara’da yaşanan sorunlar nedeniyle gerçekleşmediğini söylemesini eleştiren Delican, şöyle konuştu: “İşin kolay tarafına yöneliyor. Mağduriyeti oynayarak İzmir’de yapmadığı projeler üzerinden oy toplamaya çalışıyor. Bu bir büyükşehir belediyesine yakışacak tavır değil. Sürekli şikayet eden, bu kadar kendisinin mağdur edildiğini söyleyen bir başkan pozisyonu artık miadını doldurmuştur. Bundan sonra yeni şeyler söylemesi gerekiyor. Seçimlerde ‘Binali Yıldırım ile yarışmak güzeldi’ dedi. Bu yarışın bitmediğini kendisine hatırlatmak istiyoruz. Biz bir hizmet yarışındayız. Mazeret istemiyoruz. Hükumetimizin her konuda desteğini kendisi çok iyi biliyor. Biz engelleri kaldırmak için gelen bir parti olarak asla kendisine engel olmayız, olmadık da. Aksine ona engel olanları bize bildirsin, biz onları çözelim. Başbakanlık Ofisi 20 adım karşısında. Gitsin karşı binaya, bana telefon açsın, her zaman elimizden geleni yapmaya hazırız.”

    “BİZDE PARTİ İÇİ SİYASET MİNİMAL DÜZEYDE”

    Diğer partilerde yaşanan kongre tartışmalarına değinen Delican, şu ifadeleri kullandı: “13 yıldır bütün sözlerini tutmuş, vatandaşa ne söylediyse hemen hemen hepsini gerçekleştirmiş ve gerçekleştirmeye devam eden bir AK Parti görüyoruz, bir de kendi içsel kavgaları ile mücadele eden diğer siyasi partileri görüyoruz. Halkımız yüzde 50’ye varan oylarla bu yüzden bizi takdir ediyor. Biz hizmet odaklı bir partiyiz. Bir siyasi partinin en önemli hastalığı parti içi siyasettir. Bizde parti içi siyaset minimal düzeydedir. Ben teşkilatlarıma her zaman ‘kesinlikle parti içi siyaset yapamayacağız, enerjimizi hizmetlerimizi vatandaşımıza anlatarak kullanacağız’ diyorum.”

    Delican, diğer partilerin demokrasi adı altında içsel çekişmelerle kıran kırana birbirleriyle mücadele ettiklerini ve bu sürede halkın derdiyle dertlenmedikleri için bir karış yol alamadıklarını söyledi.

    “BU ZAMANA KADAR AKILLARI NEREDEYDİ?”

    Delican, CHP Mülteci ve Sığınmacıların Sorunlarını Araştırma Komisyonu’nu ise “Treni kaçırdıklarını görünce arkadan yetişmeye çalışıyorlar” diyerek yorumladı. Yaklaşık dört yıldır Suriye’den sığınma talebinde bulunan herkese Türkiye olarak kapıyı açtıklarını hatırlatan Delican, “Biz onların söylediği gibi sınırlarımızı kapatsaydık, ‘bu Suriyelilerin bu ülkede ne işi var?’ deseydik oradaki insanların belki birçoğu bugün hayatta olmayacaktı. Şimdi orada söylediklerini unutmuşlar, Türkiye’nin yaklaşık 3 milyon mülteciye dört yıldan beri baktığını unutmuşlar, kalkıp komisyon kuruyorlar. Bu zamana kadar akılları neredeydi?” diye konuştu.

    “İSTANBUL’LA YARIŞMAK İSTİYORUZ”

    İzmir’in ticari gelişmeleri hakkında konuşan Delican, sözlerini şöyle tamamladı: “İzmir, Anadolu’nun bütün potansiyelini Akdeniz’e aktaracak liman kentidir. İzmir’i sadece ticaret anlamında değil, kültürel ve sanatsal manada da ülkemizin değerlerini yansıtacak bir balkon şehir olarak görüyoruz. Önümüzdeki dönemde Çandarlı limanı dahil olmak üzere Nemrut limanlar bölgesinde yapılan yatırımla, limancılıkta Türkiye’nin dünyada söz sahibi olacağına inanıyoruz. Ulaşım kanallarının açılmasıyla, İstanbul otobanının ve Ankara Hızlı Tren Projesinin bitmesiyle ve daha sonra Ankara ile Antalya otoyollarının hayata geçmesiyle İzmir, bölgenin en hareketli şehri olacak. Bu kadar kolay ulaşılan bir kentte ticari faaliyetler ve daha birçok faaliyetin dünya çapında yapılabildiğini göreceğiz. İzmir üretimde eksenini maalesef İstanbul’a kaydırdı. Tekrar birincilikleri kazanmak için İstanbul ile yarışmak istiyoruz. Böylece sadece İzmir ayağa kalkmayacak, çevre iller de ayağa kalkacak.”

  • AK Partili Şahin’den Yeni Anayasa Yorumu

    AK Parti (AKP) Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, darbe ürünü olan 1982 anayasasının bir an önce değiştirilerek yerine tamamen sivil bir anlayışla hazırlanmış bir anayasanın yürürlüğe girmesini arzu ettiklerini söyledi.

    AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Karabük Milletvekili Mehmet Ali Şahin, memleketi Karabük’te köy gezilerini sürdürdü. Safranbolu İlçesine bağlı Davutobası köyünü ziyaret eden Şahin, daha sonra köy konağında birlikte yemek yediği köylülerin sorunlarını dinledi.

    60 MADDEYİ ÇIKARMAK İŞİ DAHA DA KARMAŞIK HALE GETİREBİLİR

    Gazetecilerin sorularını cevaplandıran Şahin, önümüzdeki haftalarda başbakan Ahmet Davutoğlu’nun parlamentoda grubu bulunan siyasi parti genel başkanlarını ziyaret edeceğini bu ziyarette gündeme gelecek konulardan bir tanesinin de yeni anayasa olacağını kaydetti.

    Ahmet Davutoğlu’nun siyasi partilerin yeni anayasa ile ilgili neler düşündüğünü tespit etmeye çalışacağını ifade eden Şahin, şöyle konuştu:

    “Bir darbe sonucu hazırlanmış darbe ürünü olan 1982 anayasasının bir an önce değiştirilerek yerine tamamen sivil bir anlayışla hazırlanmış daha kısa ve daha mufassal bir anayasanın yürürlüğe girmesini arzu ediyoruz. Bu konuda 24. dönemde parlamento bir çalışma yaptı. 25 ay bu çalışmaların içerisinde ben de bulundum. Siyasi partiler ne düşünüyor. 60 maddede bir anlaşma sağlanmıştı ama diğer maddelerde bir anlaşma sağlanamamıştı. Genel Başkanımız geçenlerde bir açıklama yaparak hiç olmazsa bu 60 maddeyi yasalaştıralım dedi. Aslında bu 60 maddede siyasi partiler arasında bazı maddelerde mutabakat yoktu. Bu maddeleri tekrar gözden geçirmek lazım. 60 maddeyi yasalaştırmak mevcut anayasaya bunları monte etmekle iş bitmiyor. Hatta Anayasayı daha da karmaşık hale getirebiliriz. Bu 60 madde içinde başka bölümleri de ilgilendiren düzenlemeler var. Onları yapmadan 60 maddeyi çıkarmak işi daha da karmaşık hale getirebilir.”

    “AK PARTİ İLE CHP BİRLİKTE HAREKET ETSE OLUR”

    Siyasi partilerin yeniden uzlaşma komisyonu kurulmasını talep etmeleri noktasında TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın inisiyatif alması gerektiğini belirten Şahin, “Geçmişte kurulmuş uzlaşma komisyonu gibi bir komisyon kurulursa netice alınacağı kanaatinde değilim. Orada siyasi partiler güçler oranında değil, her bir siyasi parti 3 milletvekili ile temsil edildi. Bu temsilde bir adaletsizlik vardı. O dönem Genel Başkanımız şimdiki Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’dı. Çok iyi niyet gösterdi. Eşit temsil edelim denildi ama çok olumsuz sonuçlar verdi. 4 siyasi partinin mutlaka görüş birliği içerisinde olması lazım dedik ama olmuyor. O nedenle yeniden gözden geçirmek gerekir. Siyasi partiler bu komisyonda güçleri oranında temsil edilmelidir. Yüzde yüz ittifak aranmamalıdır. Parlamentodan geçirecek sayıda siyasi partiler işbirliği yapabilirse, mesela AK Parti ile CHP birlikte hareket etse parlamentodan referandumsuz bir şekilde anayasanın geçmesi mümkün. Buna da imkân sağlayacak bir düzenleme yapılmalı. Bunları yapmazsanız havanda su dövülür. 24. dönemde olduğu gibi netice alamayız diye endişe ediyorum.”

    “YENİ ANAYASAYI BU DÖNEMDE YÜRÜRLÜĞE KOYMUŞ OLABİLİRİZ”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın basına yansıyan Partili Cumhurbaşkanlığını anayasaya yansıtabiliriz önerisine de değinen Şahin, şunları söyledi:

    “Bu bile rahatlama sağlar buyurdular. Başkanlık sistemi yerine partili Cumhurbaşkanlığı sistemine Türkiye geçebilir. Yeni anayasa çalışmaları içinde bu gündeme gelecek konuşulacak başlıklardan bir tanesi diye düşünüyorum. Hükümet güven oyu aldı ve önümüzdeki hafta bütçe meselesi var ve bunun dışında en önemli gündem maddesi yeni anayasa olacaktır. Geçmişte yapılan hataları tekrar etmeyecek bir komisyon kurulursa yeni anayasayı bu dönemde yürürlüğe koymuş olabiliriz.”

    Şahin açıklamasının ardından, 1 Kasım seçimlerinde AK Parti’ye en yüksek oyu veren Davutobası köyü muhtarına kahve takımı, kahve ve kesme şeker hediye etti.

  • Bakan Ramazanoğlu’ndan ‘Özgecan Kararı’ Yorumu

    Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Dr. Sema Ramazanoğlu, Özgecan Aslan cinayetinde sanıklara verilen cezayla ilgili yaptığı açıklamada, bu alınan karar bundan sonraki kararlar için bir emsal olacağını söyledi.

    Kurulan kabinede Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na getirilen Dr. Sema Ramazanoğlu memleketi Denizli’de davul zurna ile karşılandı. Denizli girişinde davul zurna ile karşılanan Bakan Ramazanoğlu, bir süre Harman Dalı oynayan zeybekleri izledi. Daha sonra davul zurna çalanların yanına giderek 50 TL veren Bakan Ramazanoğlu, kendisini karşılamaya gelenlerle tek tek tokalaştı. Bakan Ramazanoğlu’nu karşılamaya Eski Ekonomi Bakanı ve AK Parti Denizli Milletvekili Nihat Zeybekci, Denizli Valisi Şükrü Kocatepe, AK Parti Denizli Milletvekilleri Şahin Tin ve Cahit Özkan, Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan, ilçe belediye başkanları, partililer ve çok sayıda vatandaş geldi. Buradaki karşılamanın ardından Bakan Ramazanoğlu AK Parti Denizli İl Başkanlığı’nı ziyaret etti.

    Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Dr. Sema Ramazanoğlu, burada gazetecilerin sorularını yanıtladı. Özgecan Aslan’ın katillerine verilen cezayla ilgili değerlendirmelerde bulunan Ramazanoğlu, ‘’Kamuoyunda Özgecan yasası ve Özgecan davası diye bilinen dava vardı. Özgecan kızımız vahşi bir saldırıyla öldürülmüştü. Bu sadece Özgecan’ın ailesi değil, bütün kamu vicdanını yaralayan bir olguydu. Hepimizin içerisinde Özgecan ile ilgili içerisinde yanan bir ateş var, bir anne olarak, bir kadın olarak, bir kardeş olarak. Biz de Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı olarak o davaya müdahildik. Müdahillimizde hep şunu söyledik. Asla ve asla iyi hal indirimi olmasın.Dün kamu vicdanını rahatlatan, Özgecan’ın ailesinin vicdanını rahatlatan, bizlerin de vicdanını rahatlatan bir karar alındı. 3 saldırgan için hiçbir indirim uygulanmayan ağırlaştırılmış müebbet hapis kararı alındı’’ dedi.

    ‘ÖZGECAN CİNAYETİNDE VERİLEN KARAR DİĞER DAVALAR İÇİN EMSAL OLACAKTIR’

    Bu kararın çok önemli olduğunu kaydeden Ramazanoğlu, ‘’Bu gerçekten aynı zamanda Özgecan yasası diye adı geçen yasada bizim talep ettiğimiz bir durumdu. Bu alınan karar bundan sonraki kararlar için bir emsal olacaktır.Bu yasayla ilgili de yasanın ilk uygulamasını yasa çıkmadan gerçekleştirmiş olduk. Dün akşam Özgecan’nın annesiyle konuştum. İki ana, iki kadın olarak biraz ağlaştık. Çünkü o acımız tekrar depreşti. Ama bana şunu söyledi: ‘İçimdeki ateşe biraz su serpildi’ dedi. Evet kamu vicdanına da biraz su serpildi’’ dedi.

    ‘TÜM ŞİDDET TÜRLERİNE KARŞI TÜRKİYE’NİN RİSK HARİTASINI ÇIKARACAĞIZ’

    Sadece kadına karşı değil toplumsal şiddete karşı çalışmalar yapacaklarını belirten Bakan Ramazanoğlu şunları söyledi: ‘’Biz şiddeti toplumsal şiddet olarak algılıyoruz. Kadına şiddet, çocuğa şiddet, yaşlıya şiddet, hayvana şiddet, çevre şiddet hepsi birbirinin içerisine geçmiş halkalardır. Bu konuda değişik paydaşlarla yaptığımız çok geniş kapsamlı çalışmalarımız var. Bütün illerde ve bütün Türkiye genelinde, Türkiye’nin sosyal risk haritasını çıkartacağız. Ve bu sosyal risk haritasına göre genel reçeteler ile yaklaşmayacağız. Yani Denizli’nin problemi ile Urfa’nın problemi başka. Biliyoruz ki Denizli’deki boşanma oranları yüksek, ama Urfa’da başka bir sorunu var. Toplumsal risk haritalarını çıkarttığımızda, bir doktor olarak söyleyeyim, burada hepiniz bana başım ağrıyor derse, hepinize aspirin için dersem bu yanıltıcı olur. Birisinin baş ağrısı ateştendir, birisinin baş ağrısı nörolojiktir, şudur budur bir sürü nedenleri var. Aynen böyle bir yaklaşımımız olacak. Diyanet İşleri Başkanlığımız, İçişleri Bakanlığı, emniyet mensupları, Sağlık Bakanlığı, sağlık çalışanları, Türk Silahlı Kuvvetleri. Askerlik için her yıl 400-500 bin gencimiz askere alınıyor ve biz bu gençleri şiddet bilincine ve şiddette karşı eğittiğimiz zaman, 500 bin genci eğitim evine yollamış olacağız. Bu çok büyük bir proje ve kimsen lokal olarak uygulanmış ve biz bunu yaygınlaştıracağız ve rutine sokacağız.’’

  • Prof. Dr. Bahri Öztürk’ten Özgecan Davası Yorumu: ‘Gecikmiş Adalet, Adalet Değildir’

    İstanbul Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bahri Öztürk, Mersin’in Tarsus ilçesinde bindiği minibüsün şoförü tarafından 11 Şubat 2015’te öldürülen Özgecan Aslan davasında 3 sanığa ağırlaştırılmış müebbet ceza verilmesini değerlendirdi. Türk Ceza Kanunu’nun tek celse anlayışına vurgu yapan Öztürk, “Gecikmiş adalet, adalet değildir” dedi.

    Tarsus’ta 11 Şubat 2015’te minibüs şoförü Suphi Altındöken (26) minibüste Özgecan Aslan’a tecavüz etmeye çalışmış, kendisine direnen kadını öldürmüş ve babası Necip Altındöken. (50) ve arkadaşı Fatih Gökçe’nin (20) yardımıyla kadınını cesedini üzerinde zanlının DNA örneği kalmaması için ellerini kestikten sonra ormanlık bölgede yakmıştı. Tarsus 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yürütülen davanın ilk duruşması 12 Haziran’da, ikinci duruşma 9 Eylül’de, 3. duruşması da bugün görüldü. bugünkü duruşmada, katil zanlıları Suphi Altındöken, Necip Altındöken ve Fatih Gökçe ağırlaştırılmış ömür boyu hapisle cezalandırıldı.

    Prof. Dr. Bahri Öztürk, “Bu tür davalar ispatı zor olaylar değildir. Türk Ceza Muhakemesi Kanunu’nda tek celse esası benimsenmiştir. Bu mücadele içinde başarılı olunması için böyle bir davanın daha kısa sürede bitirilmesinin çok önemli olduğunu düşünüyorum” dedi.

    2. duruşmada tepki gösterilen SEGBİS (Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi) uygulamasının kullanılma nedenlerine değinen Prof. Dr. Bahri Öztürk,

    “Toplumun vicdanını derinden yaralamış olan bu davada ilgili kişilerin mahkeme salonuna getirilmesi belki linç girişimini beraberinde getirebilirdi. Devletin görevi en ağır suçları işlemiş olsalar bile yaşama hakkını belli bir ölçüde korumaktır. Mesele, yargılama düzenini korumak, adil yargılama için de kin, his, nefretten uzak olunması gerekir. Hem de kişilerin yaşama hakkını, vücut bütünlüğünü teminat altına almak gerekir” diye konuştu.

    ‘SUÇU ÖNLEMEK İÇİN ÖNCE ONU BİLMENİZ GEREKİR’

    Cinsel saldırı suçlarının artık gizli kalmadığını söyleyen Öztürk, eskiden beri olmuş olsa da kimsenin haberdar olmadığından söz etti. Suçun önlenmesi için en önemli noktada suçun öğrenilebilir olması geldiğini söyleyen Bahri Öztürk, “Bugün bir kadının burnu kanasa, bu öğreniliyor, bu suçun önlenmesi açısından olumlu gelişmelerdir. Suçu önlemeniz için önce bilmeniz gerekir. Bilinen bu suçların az olmadığı görülüyor” dedi.

    Kadına yönelik şiddetin evrensel bir sorun, bir insan hakları meselesi olduğuna dikkat çeken Öztürk, “İtalya’da, Sırbistan’da, İspanya’da da durum bizdekinden farklı değil. Bu nedenle mücadeleyi global bir şekilde yapmak lazım. İnsan hakları sorunu olarak algılayıp yapmak lazım. İtalya’da var, burada da var diye bunu basitleştirmemek lazım. Eğer kadına yönelik şiddet engellenecekse önce erkeklerin bu fiilleri işlememeleri için mutlaka eğitilmesi lazım. Bazen eğitim de yetmiyor, vicdanı, ahlakı üstte tutmak lazım. Türkiye’de bu fiillerin artması bizi çok kaygılandırıyor” ifadelerini kullandı.

    Kadına yönelik şiddetle mücadelede yasanın yerini anımsatan Öztürk, “Her şeyi yasayla çözemezsiniz. Yasalara istediğiniz kadar düzenleme koyun, farklı neticeler de verebilir. Kriminalistik araştırma sonuçlarında çıkacak verilere göre mücadele yürütülmelidir. Bu alanda çok konuşuluyor ancak çok az araştırma yapıldığını görüyorum.

    Yasal düzenlemeleri illa ki yapacaksınız, yargıyla bu mücadelenin nasıl yürütüldüğünü süratle göstermek lazım. O zaman daha müessir daha etkili olabilir, yaptığınız yasaların uygulanacağı hususunda insanların kafasında netlik olması lazım. Yasaların uygulanacağı hususunda insanlarda mutlak bir inanç göremiyoruz. Nasılsa bir yerden bir şey olur diye düşünenler var. Bunu ortadan kaldırmanın an kolay yolu bu yargılamaları süratle, doğru ve adil yapmaktır” dedi.