Etiket: yorum

  • Cansen Başaran’dan 65. Hükümet Hakkında Yorum

    TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Cansen Başaran-Symes, 65. Hükümete ilişkin “Mali disiplinin sürdürülmesi konusunda hükümet programında belirtilen kararlılık devam ettiği takdirde şüphesiz fiyat istikrarına katkıda bulunmaya devam edecektir” dedi.

    TÜSİAD’ın ’Para Politikasında Maliyet Kanalı’ başlıklı konferansında konuşan TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Cansen Başaran-Symes, 65. Hükümet programında enflasyonun kalıcı olarak düşük tek haneli seviyelere çekilmesinin temel prensip olarak belirlenmiş olmasını önemsediklerini belirtti. Symes, “Bu hafta açıklanan 65. Hükümet programında, enflasyonun kalıcı olarak düşük tek haneli seviyelere çekilmesinin temel prensip olarak belirlenmiş olmasını, para politikasının ana amacının fiyat istikrarı olduğuna ve Merkez Bankası’nın araç bağımsızlığına yapılan vurguyu önemsiyoruz. Mali disiplinin sürdürülmesi konusunda hükümet programında belirtilen kararlılık devam ettiği takdirde şüphesiz fiyat istikrarına katkıda bulunmaya devam edecektir” dedi.

    Türkiye’de Merkez Bankası’nın politikalarının sıkça kamuoyu gündemine gelip tartışma konusu olduğunu vurgulayan Saymes, “Nispeten teknik bir konu sayılan ve ana amacı fiyat istikrarı olan bu politika aracı, küresel kriz sonrası pek çok ülkede sanki krizin tek ilacı, büyümenin tek unsuru, hatta neredeyse dünyanın başına gelen tüm musibetlerin, ya nedeni ya da çözümüymüş gibi algılanmaya başladı. Öyle ki, gelişmiş ülkelerde dahi gittikçe artan bir oranda gerek siyasetçilerin gerekse kamuoyunun Merkez Bankaları politikalarını tartıştığını görüyoruz. Avrupa Merkez Bankaları politikalarının Avrupa’da radikalizmin yükselişine neden olduğu argümanlarına, Amerika’da artan eşitsizlikten dahi Fed politikalarının sorumlu tutulduğuna şahit oluyoruz. Ülkemizde de Merkez Bankamızın politikaları sıkça kamuoyu gündemine geliyor ve tartışma konusu oluyor. Bugün burada, para politikası tartışmalarını bilimsel bir zemine taşımak, değerli akademisyen ve iktisatçıların görüşleriyle, gerek reel sektör, gerekse politika yapıcılar ve kamuoyu nezdinde sağlıklı bir tartışma ortamı sağlamak amacıyla bulunmaktayız. Çok değerli bir iktisatçı, Northwestern Üniversitesi’nden Prof. Lawrence Christiano da bugün bizimle beraber, kendilerinin çok değerli katkılarının, ülkemizdeki tartışmalara ışık tutacağına inanıyorum” şeklinde konuştu.

    Symes panelde cevabını aranan bazı soruları şu şekilde sıraladı: ” Türkiye’de hedeflenen enflasyona neden bir türlü ulaşılamıyor?  Türkiye’de maliyet kanalı enflasyon üzerine ne kadar etkili? TCMB Politika faizi ile ekonomideki diğer faiz oranları (kredi, mevduat, tahvil) arasındaki ilişki kısa ve uzun vadede nedir?Enflasyonun son yıllarda olduğu gibi yüzde 8 civarında seyretmesi yerine hedeflenen yüzde 5 veya daha düşük bir seviyeye indirilmesinin ekonomiye faydası nedir? Amacımız, karar alıcılar ve ekonomik aktörler açısından rahat öngörülebilir, makul ölçüde tahmin edilebilir bir iktisadi atmosfer yaratılmasına katkıda bulunmak, para politikası ile ilgili askıda kalmış soruları yanıtlamak”.

    Küresel kriz sonrası dünyanın pek çok bölgesinde yüksek borçluluk oranlarının Maliye Politikaları’nın alanını daralttığını belirten Symes, “Avrupa’da Yunanistan başta olmak üzere birçok ülke kemer sıkma politikalarına rıza göstermek zorunda kaldı. Siyaseten zor yapısal reformlar geriden gelmeye, gecikmeye devam ediyor. Bu gelişmeler kriz sonrasında genişleme alanı olan, neredeyse tek politika olarak para politikalarını ön plana çıkardı. Gerek sıkı maliye politikaları gerekse yüksek borçluluk oranları nedeniyle yavaşlayan kredi büyümesinin talep üzerinde yarattığı baskı, olağanüstü genişlemeci para politikaları ile aşılmaya çalışılıyor. Dezenflasyon korkusu birçok gelişmiş ülke Merkez Bankası’nı negatif faiz uygulamalarına yöneltti. Negatif faizler kredi genişlemesini bir miktar desteklerken, yüksek tasarruf oranlarına sahip ekonomilerde yeni sıkıntılar yaratıyor. Para politikasının bu aktif ve alışılagelmişin ötesinde kullanımı pek çok yeni tartışma alanı yarattı. Bugün konferansımızda küresel düzeyde yaşanan bu değişimi de tartışacağız” ifadelerini kullandı.

    Cansen Başaran-Symes, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin yeni küresel ortam ve olağanüstü politikalardan etkilendiğinin altını çizerek “Krizden bu yana, küresel düşük talep ortamında Türkiye ekonomisi de potansiyelinin altında büyüyor. Yatırımlar ve ihracat küresel koşullardan olumsuz etkileniyor. Büyüme, güçlü tüketim ve kamu harcamaları ile devam ediyor. Sermaye akımlarındaki oynaklık, kurda ve piyasalarda ciddi dalgalanmalara yol açıyor” şeklinde konuştu.

  • Facebook’taki Yorum, MHP Teşkilatını Koltuğundan Etti

    İlçe başkanları olağanüstü kurultay için imza verdikten sonra görevden alındıklarını öğrenen MHP Buca İlçe Teşkilatı, tebligat gelmeden topluca istifa etti. İlçe başkanı Ali Karakuş, Facebook’ta yaptığı iki yorum nedeniyle görevden alındıklarının söylendiğini ve yerine atanan kişinin Devlet Bahçeli karşıtı bir kişi olduğunu öne sürdü.

    MHP’de olağanüstü kurultay yapılması için önce imza veren, daha sonra noter huzurunda MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye bağlılığını ilan eden MHP İzmir İlçe Başkanı Ali Karakuş, MHP İzmir İl Başkan Yardımcısı Serdar Seçkin’in telefonuyla görevden alındıklarını öğrendi. İlçe teşkilatına tebligat gelmeden teşkilatta bulunan yaklaşık 45 kişi topluca istifasını verdi. Buca ilçenin, Türkiye’de kapatılacak son teşkilat olduğunu, ilçeyi 14 bin 500 oydan 40 bin oya çıkardıklarını ve 1 Kasım seçimlerinde 0,94 oy kaybı ile en az oy kaybı yaşayan ilçe teşkilatı olduklarını kaydeden Karakuş, “Bu kadar kabiliyeti yüksek ilçe teşkilatını hangi gerekçe ile kapattıklarını sordum, bana ‘Facebbok’taki yorumlar’ dediler. Bu utanç verici bir durumdur. Türkiye’nin en donanımlı, en hareket kabiliyeti olan, en çok oy arıtan ve son seçimde en az oy kaybetmiş ilçenin kapatılma gerekçesi iki tane birleştirici yorumdur” dedi. Karakuş, yerine atanan isim olan Bekir Arnavut’un Devlet Bahçeli karşıtı bir kişi olduğunu öne sürdü.

    “KAPATILMA GEREKÇESİ İKİ BİRLEŞTİRİCİ YORUMDUR”

    Facebook’taki yorumları nedeniyle görevden alındıklarının söylendiğini kaydeden Karakuş, yaşanan olayı şu sözlerle anlattı: “İl teşkilat başkanı Sait Şanlı, herkese hakaretvari, ‘adam olun’ gibisinden yazı paylaşmıştı. Ben de ‘Düşmanlarımızı sevindirip dostlarımızı üzmeyin, ülküdaşlık hukukumuzu zedelemeyin, bu yorumlardan vazgeçin’ yazdım. Buca ilçe teşkilatının kapatılmasına vesile olan birinci yorum bu. Selçuk ilçe başkanımız Levent Görür de, ‘Kapalı kapılar ardında görüşeceğinize gelin ben size yardımcı olayım’ diye bir yazı paylaşmıştı. Ben de başkanımıza destek olmak için, ‘Üzülme seni bilen bilir, bilmeyen kendi bilir. Biz seni biliyoruz. Senin gibi yiğit başkanlara selam olsun’ yazdım. İkinci yorumda bu. Türkiye’nin en donanımlı, en hareket kabiliyeti olan, en çok oy arıtan ve son seçimde en az oy kaybetmiş ilçenin kapatılma gerekçesi bu iki tane birleştirici yorumdur. Bunlar; kendilerine biat eden, yalakalık eden, onların yanında saf tutan, ayrıştıran ilçe başkanları istiyor.”

    “KAHVALTI BİLE TERTİP ETTİM AMA GELMEDİLER”

    Facebook’ta il yönetiminden hakaretvari yorumlar yapıldığı için il başkanı Necat Karataş’ı da arayarak uyarıda bulunduğunu ifade eden Karakuş, ülkücüler arasında yaşanan sorunları ortadan kaldırmak için birlik ve beraberlik kahvaltısı bile tertip ettiğini söyledi. Karakuş, “İl başkanını uyardım, ‘İl başkan yardımcılarınız; Sinan Oğan, Meral Akşener, Koray Aydın hakkında hakaretvari yorumlar yapıyor, ithamlarda bulunuluyor, ateşe odun atmayalım, ateşe su dökelim, gelin yorumları kaldıralım’ dedim. Hatta birlik beraberlik kahvaltısı tertip ettim ama bir ay evvel haber vermemize rağmen il başkanı ve vekilleri katılmadı. Çünkü bunlar İzmir’de ülkücülerin kardeşliğini, birlikteliğini istemiyorlar. Bunlar ülkücüleri ayrıştırmak istiyorlar. İzmir’de liderimiz Devlet Bahçeli’yi de temsil edemiyorlar” diye konuştu.

    “DİYALOG OLSAYDI, ÜÇ KİŞİDEN FAZLA İMZA OLMAZDI”

    İl teşkilatının iletişimsizliği nedeniyle birçok kişinin olağanüstü kongre için imza verdiğini ve Devlet Bahçeli’nin karşısına geçtiğini savunan Karakuş, şöyle devam etti: “Eğer İzmir il başkanı; ilçe başkanlarıyla, il yönetimiyle diyalog içerisinde olsaydı, birçok insan kongrede tercihini farklı kullanacak olsa dahi emin olun İzmir’de üç kişiden fazla imza veren olmazdı. En azından il başkanının hatırına imza vermezlerdi.”

    “KAPATILMASI GEREKEN AMA İMZA VERMEYEN İLÇELER VAR”

    Buca ilçe teşkilatı yerine kapatılması gereken ancak imza vermeyen ilçelerin olduğunu dile getiren Karakuş, “Kirasını ödenmeyen, toplantı yapamayan ilçeler dururken en hareket kabiliyeti olan ilçeleri kapatmaları manidardır. Demek ki bunların derdi ülkücü hareketi iktidara taşımak değil, kendilerine biat kültürüne bağlı olanlarla, zayıf, silik, mesnetsiz insanlarla yola devam etmek istiyorlar” dedi.

    “TOPLANTILARA KATILMAYAN ADAM ATANDI”

    Yerine atadıkları kişinin, iki yıl yönetiminde bulunan ancak toplantılara bile katılmayan biri olduğunu öne süren Karakuş, şöyle konuştu: “İki yıldır aidatını ödememiş, iki seçimde ‘hareket yapacak durumum yok, hakkını helal et’ diyen, hiçbir işe yaramayan, ‘Devlet Bahçeli ile iş olmaz’ diyen bir adam. Ortağı ise Devlet Bahçeli’ye hakaret ettiği için kendisini uyardığım, kavga ettiğim kişi. ‘Ne oy veririm, ne de kapısından geçerim’ diyen şahıslar il yöneticileri tarafından atandı.”

    “BİZİ KISKANDILAR, HAKKIMIZI HELAL ETMİYORUZ”

    Tebligat gelmeden toplu istifa verdiklerini açıklayan Karakuş, sözlerini şöyle tamamladı: “Böyle bir şerefli ilçeyi onların kapatma tebligatına maruz bırakmamak için yönetim kurulu üyelerimizle topluca istifa ettik. Bu ilçe, kapatılabilecek bir ilçe değil. İl teşkilatının 10 kat üzerinde hareket kabiliyeti olan bir ilçeyi kıskandıkları için MHP Genel Merkezi’ne Bahçeli karşıymışım gibi lanse edip alçakça, kahpece bir propaganda yapıp siyasi olarak önümü kesmek istendi, ilçeye linç girişimi yapıldı. Bu ilçeyi kapatanlara hakkımızı helal etmiyoruz. Bu şerefli görevi şerefimizle bırakıyoruz. Asıl mücadele bundan sonra başlıyor.”

    “KAPATILACAK İLÇELER VAR”

    Karakuş, daha sonra ilçe binası önünde bekleyen teşkilat üyeleri ile bir araya geldi. Başka ilçelerin de kapatılacağına dair duyum aldıklarını kaydeden Karakuş, çalışan ilçelerin kapatıldığını söyledi.

  • Kaza Yapan Bayan Sürücüden İlginç Yorum

    Kastamonu’da, yoldan çıkarak takla atan kamyonetin bayan sürücüsü, karakolda verdiği ifadesinde, “Zaten aracı değiştirecektim, bu da vesile oldu” dedi.

    Edinilen bilgiye göre, İstanbul-Kastamonu karayolu üzerinde M.E.K. (25) idaresindeki 74 BT 550 plakalı kamyonet, havaların yağışlı olmasından dolayı kayganlaşan yolda sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu şarampole devrildi. Takla atan aracın sürücüsü M.E.K. ile araçta bulunan D.T. (20) yaralandı. Yaralılar, olay yerine çağrılan sağlık ekiplerince Kastamonu Dr. Münif İslamoğlu Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Yaralıların sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi.

    Kaza sonrası ölümden dönen ve hastanede tedavisi yapılan sürücü M.E.K.’nin, tedavisinin ardından polis ekiplerine verdiği ifadesinde, “Yakın bir zamanda aracımı değiştirecektim, bu da vesile oldu” demesi polis ekiplerini şaşırttı.

  • UEFA’dan “Bebek”siz Yorum

    UEFA, Braga ile Fenerbahçe arasında oynanan UEFA Avrupa Ligi son 16 turu ikinci maçını internet sitesinden anlatırken, karşılaşmada düdük çalan Hırvat Ivan Bebek hakkında hiçbir ifade kullanmaması dikkatlerden kaçmadı.

    UEFA Avrupa Ligi son 16 turu mücadelesinde Fenerbahçe, evinde 1-0 yendiği Braga’ya deplasmanda 4-1 mağlup olarak Avrupa kupalarına veda etti. Karşılaşma sırasında birçok hatalı kararlarda bulunan Hırvat Ivan Bebek, taraflı, tarafsız herkesin tepkisini çekmiş, Bebek’in kararlarına itiraz eden Fenerbahçe Teknik Direktörü Vitor Pereira da kendini saha dışında bulmuştu.

    UEFA, resmi internet sitesinden Braga – Fenerbahçe karşılaşması hakkında yaptığı haberde, sadece maçın pozisyonlarını anlatması, Hırvat hakem Bebek için hiçbir ifadede de bulunmaması dikkat çekti. “Braga, Fenerbahçe’nin umutlarına son verdi” başlığı ile verilen haberde Braga’nın 8 kişi kalan sarı kanaryalara karşı sahadan zafer ile ayrıldığını belirtti.

  • Prof. Dr. Doğan Şenyüz’den Hukukta Yorum Eleştirisi

    1. Ulusal Vergi Yargısı Panel’inde konuşan Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğan Şenyüz, Hukuk Fakültelerinde ve diğer alanlarda yorum dersinin olmamasını eleştirerek, ”Bu kadar dağınık bir yorum sistemi olamaz. Yapılan değişik yorumlar konusunda vatandaş ne yapacağını bilmiyor” dedi.

    Vergi Müfettişleri Derneği tarafından bu yıl ilk defa düzenlenen 1. Ulusal Vergi Yargısı Panel’i Antalya’da bir otelde gerçekleştirildi. Panele, Vergi Müfettişleri Derneği Başkanı Kemal Serkan, dernek üyeleri, Türkiye’nin çeşitli ilerinden gelen akademisyenler, vergi müfettişleri, muhasebeciler ve çok sayıda davetli katıldı. İstiklal Marşı ve Saygı duruşunun ardından panelin açılış konuşmasını yapan Vergi Müfettişleri Derneği Başkanı Kemal Serkan Keskin, vergi konusunda idare ile ihtilafa düşen mükelleflerinin yaklaşık olarak yarısının dava sürecinin Danıştay aşamasında sonuçlandığını açıkladı.

    “YATIRIM KARARI ALMA SÜRECİ OLUMSUZ ETKİLEMEKTEDİR”

    Mükellefin dava süresinin uzadığına dikkat çeken Keskin, “Sonuçta devam eden bir dava, mükellefin önüne yeni bir belirsizlik getirmekte ve Mükellefin ticari hayatı, yatırım kararı alma süreci olumsuz etkilemektedir. Vergi Denetim Kurulunun kurulması ile vergi incelemelerinin tek bir noktadan koordine edilmesi ve vergi denetiminin sistematik ve etkinleştirildiği yadsınamaz bir gerçektir. Bu bağlamda vergi incelemeleri ile Vergi Yargısı ilişkisinin yeniden tanımlanması bir elzem haline gelmiştir” diye konuştu.

    “BİR HAKİMİN HAYATI YORUMLA GEÇER”

    Açılış konuşmasının ardından moderatörlüğünü Prof. Dr. Mehmet Yüce’nin yaptığı ‘Vergi Hukuku’nda Yorum’ konulu oturumda konuşan Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Doğan Şenyüz, Hukuk Fakültelerinde ve diğer alanlarda yorum dersinin olmamasına dikkat çekti. Yargılama kalitesi ile yorum kalitesinin eş değer olduğunu aktaran Şenyüz, “Bir maddeyi nasıl ve nereden alarak kanun koyucunun ne demek istediğini nasıl anlayacağız? Bizim en büyük dertlerimizden bir tanesi Hukuka Giriş derslerinde yoruma 20 sayfa yer verilmesidir. Oysa bir hakimin hayatı yorumla geçer. Yorum bilim diye bir dersin ele alındığını hatırlamıyorum. Ne kadar yorumcu varsa o kadar yorum var. Hepimiz aynı metni okuyoruz ama vardığımız sonuçlar çok farklı. Bunu anlamak çok zor. Şunu bilmemiz gerekir ki yargılama kalitesi demek yorum kalitesi demektir” diye konuştu.

    “VATANDAŞ NE YAPACAĞINI BİLMİYOR”

    Hukukta yorumsuz adım atmanın mümkün olmadığını kaydeden Şenyüz, “Yorumun vergi tarafından dağılımını yaparsak bir tarafta idare yorum yapıyor, bir tarafta da yargı yorumu var. Mükellefin yorum yapma hakkı yok. Yorum artık vergi müfettişinin yorumu olmaktan çıktı. Olan yorumun odağındaki mükelleflere oldu. Eğer biz mali müşavirin yorumunu ortak hala getirirsek pek çok sorunu çözeriz. Yorumun sorumluluğunu dikkate almamız lazım. Yorum farklılıklarında siyah ve beyaz arasındaki fark kadar farklılık olması kabul edilemez. Yapılan farklı yorumlar mükellefleri mağdur edecek sonuçlar ortaya çıkarabilir. Bu kadar dağınık bir yorum sistemi olamaz. Yapılan değişik yorumlar konusunda vatandaş ne yapacağını bilmiyor. Bu yorum tekniği dersi mutlaka bilimsel bir metot ile açıklanması gerekiyor” açıklamasını yaptı.

    “İNCELEMENİN GEREKÇESİNİ SORMA HAKKI VAR”

    Vergi incelemelerinde mükelleflerin hakları ve vergi yasası hakkında katılımcıları bilgilendiren Tamer Gündoğdu ise, vergi incelemesi yapılırken mükelleflerin haklarının gözetilmesi gerektiğini kaydetti. Vergi incelemesinde bulunan görevlilerin mükelleflere öncelikle görevli kartlarını göstermesi gerektiğini açıklayan Gündoğdu, “Mükellefler incelemenin ne gerekçe ile yapıldığını sorma hakkı vardır. Mükellefin zor durumda kalması halinde defter ve belgeleri istenen sürede ibraz edemeyecek durumda ise ek süre verilmesi istenebilir. Bilgi isterken mükelleflerin kötü niyette olmaması gerekir. Mükellefler vergi, inceleme tuanaklarında aleyhine sonuç doğurabilecek tespitler için itirazda bulunarak, mülahazalarını tutanağa yazdırma hakkına sahiptir. Mükellefe tutanaktan ve yapılan incelemeden haberdar olmasını sağlar” dedi.

    Toplantı sonrasında katılımcılara çeşitli plaketler taktim edildi. Toplantı farklı konularda düzenlenen oturumların ardından son buldu.