Etiket: Yorgunluğuna

  • Günün yorgunluğuna “kısa bir mola”

    İzmir Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde başlatılan “Genç Sahne” konserleri, akşam eve yetişme telaşındaki İzmirlilere Metro ve İZBAN istasyonlarıyla İZDENİZ iskelelerinde ve vapur içlerinde küçük sürprizler yaşatacak; günün yorgunluğuna “kısa bir mola” verdirecek.

    İzmir Büyükşehir Belediyesinin gerçekleştirdiği “kısa bir mola” konserleri, günlük koşuşturmaca içinde pek çok şeyi es geçmek zorunda kalan İzmirlilere küçük sürprizler hazırlıyor. Üniversite öğrencileri olan genç müzisyenlerden oluşan trio, caz, halk müziği grupları, 11 Ekim-29 Kasım tarihleri arasında her perşembe saat 18.00’de başlayarak mini konserler verecek.

    Etkinlik programı ise şöyle;

    11 Ekim -Bornova Metro İstasyonu

    18 Ekim – Bostanlı İskele

    25 Ekim – Karşıyaka İzban İstasyonu

    1 Kasım – Alsancak İskele

    8 Kasım – Şirinyer İzban İstasyonu

    15 Kasım – Alsancak-Göztepe Vapur İçi

    22 Kasım – Bostanlı-Pasaport Vapur İçi

    29 Kasım – Konak-Bostanlı Vapur İçi

  • Bahar yorgunluğuna karşı meyve önerileri

    Bahar aylarında özellikle mevsim geçişlerine bağlı yorgunluk yaşayanlara önerilerde bulunan Diyetisyen Sevgi Gökçen Erkün Eryılmaz; çilek, çağla ve erik tüketiminin bahar yorgunluğunu aldığını söyledi.

    Bahar aylarının gelmesiyle birlikte havalar ısınırken, tezgahlarda da çeşit çeşit renkli meyveler yer almaya başladı. Mevsimsel uyum sağlayamayan bünyelerde ortaya çıkan bahar yorgunluğu için de bu renkli meyveler çözüm olabiliyor. Diyetisyen Sevgi Gökçen Erkün Eryılmaz, özellikle bahar yorgunluğu çeken bünyeler için çilek, çağla ve erik tüketilmesini önerdi. Çağlanın kötü kolesterolü düşürdüğünü ve tansiyonu dengelediğini söyleyen Eryılmaz, “Yaz aylarına girmek üzereyiz. Bahar aylarında özellikle meyvelerimiz daha da şekillenip renklenmeye başlıyor. Mevsim meyvelerinde şu an çağla var. Önümüzdeki aylarda çilek ve erik girmeye başlayacak. Çağla kayısı ve kayısı çekirdeklerinin olgunlaşmamış hali aslında. B, C, K vitaminleri açısından zengin bir meyve. Kötü kolesterolü düşürüyor, kolesterolü dengeliyor, tansiyonu dengeliyor. Kolesterol ve tansiyon hastalarına özellikle öneriyoruz bu meyveleri. Kalorisi düşük biraz da sulu bir meyve. Atıştırmalıklarımızın içinde yer almalı ve tokluğumuzu arttırabilecek bir meyve çağla. Ama fosfordan ve potasyumdan zengin olduğu için böbrek hastalarına çok önermiyoruz” dedi.

    “Çilek kansere karşı koruyucu”

    Çilek tüketiminin sinir sistemini güçlendirdiğini ve bireyi sakinleştirdiğini söyleyen Eryılmaz, “Çilek de A, B, C, K vitaminleri açısından, fosfordan zengin bir meyve. Sinir sisteminizi güçlendiriyor. Sizi sakinleştiriyor. Diş etlerinizi güçlendiriyor. Ağız kokusunu gideriyor. Özellikle diş etleri problemi yaşayan insanlara özellikle öneriyoruz. Antioksiden kaynağıdır. Kansere karşı koruyucu bir meyvedir. Çilek de aynı erik gibi kolesterolü dengeleyici, tansiyonu dengeleyici özelliği var. Kalp damar rahatsızlığı olan bireylere özellikle öneriyoruz. Erikte ise C vitamini, kolesterolü ve tansiyonu dengeleyici özelliği var. Erikte şöyle bir ilgi çekici özelliği var. Erik vücuda alınan demiri absorbe etmekte. Bizim ülkemizde bir çok insanda demir eksikliği var. Bu demir eksikliğinin önüne geçmek için erik tüketimine gün içerisinde muhakkak yer vermeniz gerekiyor. Aynı zamanda östrojen dengeleyici özelliği olduğu için menopoz döneminde sıkıntı yaşayan bayanlara özellikle öneriyoruz. Bu dönemlerdeki ateş basması, sıkıntı biraz daha minimuma iniyor. Erik de kalp ve damar sağlığına iyi geldiği için gün içerisinde muhakkak bir porsiyon ölçülerde tüketilmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.

    “Güneş ışığını günde 15 dakika muhakkak görmeniz gerekiyor”

    Bahar aylarında özellikle D vitamininin de alınması gerektiğini vurgulayan Eryılmaz, “Bir porsiyon meyve 60 kaloriye denk gelmektedir. Bahar aylarından bahsederken bizim en sıklıkla karşılaştığımız problemlerden birisi de şu; kişiler bize bahar yorgunluğu şikayetiyle geliyor. Bu yorgunluğu çeşitli renkli meyvelerle giderebilirsiniz. Günlük 30 dakika yürüyüşlerinizi mutlaka yapmanız gerekiyor. D vitaminini günlük 15 dakika almanız gerekiyor. Güneş ışığını günde 15 dakika muhakkak görmeniz gerekiyor. Düzenli beslenmek gerekiyor. Bu süreçte içtiğiniz 1 litrelik suyunuzun içine 1 tane karanfil, nane yaprakları, limon dilimleri, elma kabuğunu ekleyerek vücudunuzun biraz daha direnç sağlamasına yardımcı olabiliyor. Bunun dışında abur cuburları sevdiğimiz kısımlar var. Bu dönemlerde en çok problem yaşadığımız konulardan birisi de tatlı atakları” diye konuştu.

    Eryılmaz ayrıca, evde keçiboynuzu unu, üzüm ve meyvelerle hazırlanabilecek basit tatlıların gün içerisinde atıştırmalık ihtiyacını da karşılayabileceğini belirtti.

  • Akıllı telefondan kaynaklanan göz yorgunluğuna dikkat

    Bursa Aritmi Osmangazi Hastanesi, Aritmi Göz Kliniği Göz Hastalıkları ve Cerrahisi Uzmanı Opr. Dr. Adnan İpçioğlu, dijital göz yorgunluğuna dikkat çekti.

    Opr. Dr. Adnan İpçioğlu, dijital göz yorgunluğununun dizüstü tablet, masaüstü ve cep telefonu gibi cihazların uzun süre kullanımına bağlı olarak geliştiğini belirterek, “Birçok kişide görülen bu hastalık, günde 3 saat veya daha fazla zamanını dijital cihazların başında ya da birden fazla cihazın karşısında zaman geçirmek hem zaman kaybına hem de göz sağlığına olumsuz etkileri vardır. Bilgisayar kullanmak zorunda kalan erişkinlerin birçoğu ise bu dijital hastalığa yakalanmaktadır. Dijital göz yorgunluğunun en büyük nedenlerinden bir tanesi bilgisayar karşısında gözün ekranı netleştirmek için yaptığı uyumdur. İnsan gözü yakın objeleri netleştirmek için uyum yapar. Bu uyum esnasında ise, göz merceğindeki kaslar kasılır ve mercek kalınlaşır. Değişen ışık gücüne göre göz bebeği ufalmaya ya da genişlemeye başlayabilir’’ dedi.

    Gözlerde yanma, batma ve bulanık görme sebeplerinden bir tanesi de bilgisayar ekranına bakarken gözlerimizi çok fazla kırpmamamızdan kaynaklanmaktadır. Normalde bir kişi dakika da ortalama 25 kez gözlerini kırparken bilgisayar kullanımında bu sayı oldukça azalıyor. Opr. Dr. Adnan İpçioğlu, Ekrana bakarken gözlerimizi kırpmak ve suni gözyaşı damlası kullanmak yararlı olabilir dedi. Bunlar basit bir yöntem olarak gözükse de gözün ıslanması için son derece önemlidir” ifadelerini kullandı.

    Dijital göz yorgunluğundan en az etkilenmek için dikkat edilmesi gereken unsurları Opr. Dr. Adnan İpçioğlu şu şekilde açıklıyor:

    “Bilgisayar ekranı göz hizasında olmalıdır, ekrana çok yaklaşılmamalı belli bir mesafeden bakılmalıdır. Uzaklık ekrandakileri rahat görebilecek en uzak mesafe olmalıdır. Ayrıca Bursa Aritmi Göz Kliniği doktorları, pencerelerle ekran açısı uygun olmalı, pencere ve diğer kaynaklardan gelen görüntüler ekran üzerine düşmemelidir. İri puntolu ve gözü yormayan karakterlerle yazmak, koyu renk zeminler üzerinde açık renk karakterlerle çalışmak, çalışırken 45-50 dakikada bir 5-10 dakika ara verip gözü dinlendirmek de göz sağlığı için çok önemlidir.”

  • Mevsim yorgunluğuna teslim olmayın

    Uzmanlar, ’kış yorgunluğu’ ile baş edebilmek için spor yapmayı, güneşli havalarda dışarı çıkmayı ve bol bol su içmeyi öneriyor.

    Medical Park İzmir Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ziya Ömer, havaların aniden soğuması ile birlikte birçok kişide halsizlik, uyku isteği ve yorgunluk gibi şikayetlerin görüldüğünü ifade etti. Bu durumun ’kış yorgunluğu’ olarak adlandırıldığını ifade eden Ömer, uzun süren mevsimsel yorgunluk ile baş edebilmek için uzman hekime başvurulması gerektiğini söyledi. Ömer, “Günlerin kısa olması ve gün ışığıyla temasın azalması nedeniyle, beyinde melatonin düzeyi artarken serotonin düzeyi düşer. Melatonin uykuyu artırırken, serotonin azalması ise halsizlik, bitkinlik, yorgunluk, isteksizlik gibi belirtilere neden olur. Bu durum uyku, iştah ve enerji düzeyini direkt olarak etkiler. Uzun süren mevsimsel yorgunluk ile baş edebilmek için uzman hekime başvurulması gerekiyor” dedi.

    Uzman Dr. Ziya Ömer, “Özellikle kış ayının gelmesiyle birlikte ortaya çıkan mevsimsel yorgunluk genellikle uykusuzluk ve iştah kesilmesi ve yorgunluk görülür. Bu süreçte karbonhidrat ağırlıklı yiyecekler ile tatlı yeme isteği ortaya çıkar. Ayrıca konsantrasyon eksiklikleri, ani ruh değişiklikleri, sabah uyanamama, aşırı uyku isteği ve iştahta yaşanabilen azalma mevsim geçişlerinde görülebilmektedir” diye konuştu.

    Mevsimsel yorgunluğu atlatabilmek ve bağışıklık sistemini güçlendirmek için egzersiz yapılmasını öneren İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ziya Ömer, “Kış yorgunluğu yaşayan kişiler yaşamlarında bir takım düzenlemelere gitmeli. Yorgunlukla başa çıkabilmenin temel yolu bol bol su içmekten geçiyor. Ayrıca meyve ve sebze ağırlıklı beslenmeli, yağlı ve karbonhidratlı ağır yiyeceklerden uzak durmalıyız. Sigara ve alkol azaltılmalı, mümkünse hiç kullanılmamalıdır. İmkanlar dahilinde günde 30 dakika yürüyüş veya sportif aktiviteleri yapılmasını öneriyoruz. Düzenli uyku ise yorgunluğu azaltan bir etki yapar. Vitamin ve mineral desteği de ayrıca yarar sağlar” ifadelerini kullandı.

    Güneşe çıkın

    Medical Park İzmir Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Ziya Ömer, şunları söyledi:

    “Mevsimsel yorgunluğun en önemli nedenleri arasında güneş ışığı eksikliği yatıyor. Güneşli havalarda en az 30 dakika dışarı çıkılmalı ve gün ışığından faydalanmalı.”

  • Bahar Yorgunluğuna Detokslu Çözüm

    Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uzmanı Prof. Dr. Cemile Öztın Öğün, bahar yorgunluğundan detoks yöntemiyle kurtulmanın mümkün olduğunu söyledi.

    Bahar aylarının gelmesiyle birlikte ortaya çıkan rahatsızlıklardan biri de bahar yorgunluğu. Bahar yorgunluğunun hemen her insanda görülmesinin mümkün olduğunu ifade eden Prof. Dr. Cemile Öztın Öğün, “Süreğen hastalığı olan, altta yatan bir sürü sağlık problemi olan insanlarda bahar yorgunluğu daha belirgin görülebilir. Vücuttan zehirlerin atılmaması ve birikmesine bağlı olarak bir kesinlikle detoks ihtiyacının göstergesidir bahar yorgunluğu. Mevsim geçişlerinde vücuttan zehir atılımının ihtiyacı daha belirgin hale geliyor. Çünkü organlar, bizim gibi mevsim geçişinde bir uyum sürecine giriyor. İklim değişiklikleri insan vücudunda böyle etkilere sahiptir. Kışın biriktirdiğiniz zehirleri yazın atmak zorundasınız. İnsan vücudu farklı iklimlerde farklı ısılarda farklı davranış sergiliyor. Bahar yorgunluğundan kurtulmak için detoks yapmak ve vücuda giren oksijen miktarını artırmak gerekiyor” şeklinde konuştu.

    “HACAMATLA VÜCUDUNUZDA BİRİKMİŞ ZEHİRİ ATABİLİRSİNİZ”

    Prof. Dr. Öğün, bahar yorgunluğunu çok belirgin yaşayan insanların sinir sistemi ya da bağışıklık sistemiyle ilgili altta yatan başka bir problemin olabileceğini belirterek, “Bunlarla ilgili basit kansız, radyasyonsuz vücut analizleri ve kuantum gibi manyetik rezonans analizör gibi yöntemler mevcut. Bunları yaptırmak faydalı olabilir. Genele hitap edecek olursak detoks yöntemleriyle bahar yorgunluğunu çabucak atmaya çalışmak lazım. Geleneksel tıbbın bir numaralı detoks yöntemi olan hacamat bu iş için idealdir” dedi.

    Kan aldırma tarzında hacamat ya da akupunktur gibi tamamlayıcı tıp yöntemiyle kişinin yaşam kalitesini yükseltebileceğini belirten Öğün, sözlerini şöyle tamamladı: “Kesinlikle hacamatla vücudunuzda birikmiş zehirleri atabilirsiniz. Yine bazı fitoterapetik yöntemle yani bitkisel tedavi yöntemleriyle sebze meyve suları karışımları içerek sabahları özellikle bu yorgunluktan rahatlıkla kurtulabilirsiniz. Sonuçta her ne kadar genelin rahatsızlığı olsa da bu problem acaba başka bir rahatsızlığımız var mı diye düşünmek bunun analizini yaptırmak ve detoks yöntemleriyle içerek ya da kan aldırma tarzında hacamatla ya da akupunktur gibi tamamlayıcı tıp yöntemiyle bahar yorgunluğundan sıyrılmak mümkündür.”