Etiket: ’Yorgun

  • (Özel) Silah temizlerken kızını vurdu, “Yorgun mermi kurbanı” dedi

    (Özel) Silah temizlerken kızını vurdu, “Yorgun mermi kurbanı” dedi

    Avcılar’da iddiaya göre, ruhsatsız silahını temizlediği sırada yanlışlıkla kızını vuran baba, polislere kızının yorgun mermi kurbanı olduğunu söyledi. Gerçeği ortaya çıkartan polis ekipleri, babayı gözaltına alarak polis merkezine götürdü.

    Olay, dün 13.30 sıralarında Avcılar Yeşilkent Mahallesi G-738. Sokak’ta yaşandı. Edinilen bilgi ve iddiaya göre, silahını temizleyen baba, 3 yaşındaki Evin B.K.’yi karnından vurarak yaraladı. Olay sonrası kızını kucağına alan baba Fetih K., Avcılar’da özel bir tıp merkezine götürdü. Minik Evin’in ilk müdahalesinin ardından sağlık merkezi çalışanları olayı polis ekiplerine haber verdi.

    İhbar üzerine tıp merkezine gelen polis ekipleri baba Fetih K.’ye olayın nasıl geliştiğini sordu. Fetih K. kızıyla markete giderken nereden geldiği belli olmayan ‘Yorgun mermi’ kurbanı olduğunu ifade etti. Telefonda ise baba, annesiyle balkonda bulunduğu sırada düğün konvoyundan ateş edilmesi sonucu olduğunu söyledi. Polis ekipleri babanın verdiği çelişkili ifadeler nedeniyle olayla ilgili geniş kapsamlı çalışma başlattı. Avcılar Asayiş Büro Amirliği‘ne bağlı ekipler babanın ifadesi doğrultusunda olayın gerçekleştiği bölgede çalışmalarını sürdürdü.

    Polis ekipleri sokakta herhangi bir kan izine rastlamadı. Bunun üzerine babayı gözaltına alan polis ekipleri, büyük bir şok ile karşılaştı. Evde silahını temizleyen babanın silahı yanlışlıkla ateş alarak minik Evin’i karnından yaraladığını itiraf etti. Baba gözaltına alınırken, hayati tehlikesi devam eden 3 yaşındaki çocuğun tedavisinin Çapa Tıp Fakültesi Hastanesinde devam ettiği öğrenildi.

  • Yaşlı kadın yorgun ve bitkin halde bulundu

    Bodrum’da kaybolan 74 yaşındaki Alzheimer hastası Ürüzü Gür adlı vatandaş, jandarma ve AKUT ekipleri tarafından halsiz ve yorgun halde bulundu.

    İlçeye bağlı Gölbaşı Mahallesinde ikamet eden Alzeheimer hastası Ürüzü Gür’e ulaşamayan ailesi, jandarma ekiplerinden yardım istedi. En son 20 Ekim günü saat 19:30 sıralarında komşusu tarafından Gölbaşı dolmuş durağı yakınlarında görüldüğü öğrenilen kayıp kadın için Mumcular ve Karaova merkezinde anons yaptırıldı. Daha önce de kaybolup, Bahçeyakası Mahallesi girişinde yer alan ağaçlık alanda bulunduğu bilgileri alınan kadın için arama çalışmalarına başlandı.

    40 jandarma personeli ve 14 AKUT Bodrum gönüllüsü, 2 iz takip köpeğinin desteği ile 74 yaşındaki Alzheimer hastası Ürüzü Gür, koordineli şekilde bölgede didik didik arandı. Kayıp kadın, 2 gün sonra Gölbaşı Mahallesinin yaklaşık 2 km uzaklıkta, çalılık ve ağaçlık alan içerisinde oturur vaziyette bulundu. Halsiz ve yorgun olduğu görülen kadın için ambulans çağrıldı. Ambulans içerisinde gerekli kontrolleri yapılan kadının durumunun iyi olduğu öğrenildi. Durumdan haberdar olan ailesi ise sevinç gözyaşlarına boğuldu.

  • Göz kapak düşüklüğü yorgun gösteriyor

    Göz Hastalıkları Uzmanı Op.Dr. Şeyda Atabay, göz kapak düşüklüğünün sıklıkla karşılaşılan ve günümüzde görselliğin ön planda olması nedeniyle çok rahatsızlık veren bir durum olduğunu ifade ederek, “Gözlerimiz karşılıklı ilişkilerde en çok dikkat edilen alan olması yanı sıra günümüz teknolojisinde net görme çok önem kazanmıştır.” dedi.

    Göz kapak düşüklüğünün son zamanların en çok tedavi edilen durumların başında geldiğini kaydeden Op.Dr. Şeyda Atabay, “Ancak burada önemli olan durum göz kapak düşüklüğünün hangi dokuları kapsadığı ve hangi yollarla tedavi edilebileceğidir.

    Çoğunlukla yaşa bağlı olarak cilt ve yüzeyel kaslarda gevşeme ve sarkma olarak karşımıza çıkan durum kozmetik olarak değerlendirilip tedavi planlanmaktadır. Ancak burada önemli olan öncelikle kapak düşüklüğüne neyin sebep olduğunun belirlenmesidir. Çünkü basit bir kapak düşüklüğü olarak değerlendirdiğimiz bu durumun sebebi aslında daha altta yerleşmiş olan derin kas tabakasındaki bozukluğa bağlı olabilmektedi. Tedavi planımıza bunu eklemez isek tedavi yanlış olacak veya eksik kalacaktır. Gözlerimiz bir bütündür. Göz kapak düşüklüğü göz kuruluğu ile birlikte olabilir. Göz kapak düşüklüğü göz temel kaslarının zayıflığı ile birlikte olabilir. Göz kapak düşüklüğü aslında nörolojik olarak tanımladığımız sinir kas kavşağındaki bir hastalığa bağlı olabilir.” diye konuştu.

    Op.Dr. Şeyda Atabay, öncelikle kapak düşüklüğü sebebinin belirlenmesi, tedavinin ona göre yapılması gerektiğini belirterek şöyle konuştu:

    “Kapak düşüklüğü genç yaşta görülen blefaroşalazis mi, ileri yaşlarda görülen dermatoşalazis mi , yoksa sebep aslında pitozis mi çok iyi değerlendirilmelidir. Bu ayrım yapılmadan tedaviye kalkışılması çok vahim sonuçlar doğurabilmektedir. Pitozis varlığını farketmeden bunu blefaroplasti olarak tedavi etmeye çalışılması ile gözü pekçok risk karşısında savunmasız bırakmaktır.

    Göz kapak düşüklüğü nedenine göre ilerleme göstermektedir. Göz kapak düşüklüğü denilince akla gelen genelde yaş ile veya genetik nedenlerle cilt ve yüzeyel kaslarda gevşemedir. Bu durum yaşla ve yerçekimi etkisiyle yıllar içerisinde ilerleme gösterir. Tedavi olunduğunda hastamız 10-15 yıl daha genç ve sağlıklı görünebilmektedir.

    Göz kapağı düşüklükleri bazı durumlarda derin kas tabakası bozukluğunda meydana gelmektedir. Buradaki sebep farklı olduğu için tedavi de farklı olmaktadır. Bu hastalık pitozis olarak adlandırılmaktadır.

    Göz kapağı düşüklüğü olarak pitozis temelde 4 sebebe bağlı olabilir.

    Bunlar, konjenital , aponevrotik, mekanik ve nörojenik olarak sınıflandırılabilir.

    Konjenital olan göz kapak düşüklüğü cocukluk döneminde vardır, zamanla genelde değişmez, şiddetine göre rahatsızlık yapar. Çok ileri olduğu durumlarda özellikle göz görme aksını kapatıyorsa erken tedavi yapılmalıdır. Tedavide geç kalınırsa göz tembelliğine sebep olmaktadır.

    Aponevrotik nedenler olarak saydığımız diğer bir durum yetişkinlerde karşımıza çıkan ve ilerleme gösteren bir kapak düşüklüğüdür. Burada sebep göz kasının kendisinde bir sorun olmayıp, kasın olması gereken yerden ayrılması durumudur. Çocukluk döneminde yoktur. Genelde geçirilen bir hastalık, geçirilen bir ameliyat, göz kapaklarının sürekli travmaya maruziyeti, kontakt lens kullanımı gibi pekçok nedenle ortaya çıkabilmektedir.

    Bundan daha 15 yıl önce lazerli katarakt ameliyatlarından daha çok olarak yapılan dikişli katarakt ameliyatları göz kapak düşüklüğü için önemli bir sebepti. Günümüzde dikişli ameliyatların terkedilmesi kapak düşüklüğü oranını önemli ölçüde azaltmıştır.

    Gözlerin aşırı ovuşturularak kaşınması, göz kapağına aşırı travma uygulanması, kontakt lens kullanımı genç yaşlarda görülebilen aponevrotik pitozis sebeplerindendir.”

  • Sıcaktan yorgun düşen kağıt toplayıcısı küçük çocuk el arabasında uyuya kaldı

    Adana’da kağıt toplayarak para kazanmaya çalışan küçük bir çocuk, sıcaklarda bunalıp çöp topladığı el arabasının içinde uyuya kaldı.

    Merkez Seyhan ilçesi Cemalpaşa Mahallesi Vali Yolu Caddesi üzerinde çalışmaktan bitkin düşen atık toplayıcısı küçük bir çocuk, el arabasında uyuya kaldı. Öğle saatlerinde hava sıcaklığının 40 dereceyi bulmasına rağmen evine ekmek götürebilmek için çöplerden atık kağıt ve plastik toplayan çocuk, yorulup bitkin düşünce boyundan büyük el arabasında uyuya kaldı.

  • İnce: “Yorgun adam gidecek, Türkiye’nin başına taze bir kan gelecek”

    CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, tepeden tırnağa bir rüzgar, bir dip dalgası, bir halk hareketi yaşadıklarını belirterek, “Oldu bu iş. Allah’ın izni, milletimizin isteği ile yorgun adam gidecek, Türkiye’nin başına taze bir kan gelecek” dedi.

    Mersin’de Tevfik Sırrı Gür Stadyumu önünde düzenlenen mitingde halka hitap eden İnce, gördüğü kalabalıktan duyduğu memnuniyeti, “Ben mi yanlış görüyorum, yoksa bir kilometre uzunluk mu var? Harikasın Mersin” şeklinde dile getirdi. Kalabalığı selamlayarak kürsüye çıkan İnce, 104. mitingini Mersin’de gerçekleştirdiğini söyledi.

    “Allah’ın izni, milletimizin isteği ile yorgun adam gidecek, Türkiye’nin başına taze bir kan gelecek”

    Bir deneyimli siyasetçinin sözlerini aktararak konuşmasına başlayan İnce, “’Meydanlar doluysa sevinebilirsin, balkonlar doluysa işler iyi demektir, çatılar da doluysa kazandın demektir’ diyor. Bir değişimin önünden giden lider, ortasından giden durumu kavramış, arkasından giden sürüklenmiş olur ama bir değişimin karşısına çıkan mutlaka yok olur. Bir değişim rüzgarı bu, tepeden tırnağa bir rüzgar bu, bir dip dalgası bu, bir halk hareketi bu, oldu bu iş oldu bu iş. Allah’ın izni, milletimizin isteği ile yorgun adam gidecek, Türkiye’nin başına taze bir kan gelecek” diye konuştu.

    “Bu seçim saraylılarla milletin evladı arasında geçecek”

    Bugün Mersin’de 104. mitingini yaptığını, yarın İzmir’de 105, öbür gün Ankara’da 106 ve cumartesi günü son olarak İstanbul mitingi ile bitireceklerini kaydeden İnce, “İstanbul, Ankara ve İzmir, bu 3 miting için medyaya bir çağrıda bulunuyorum ve vatandaşlarımıza bir çağrıda bulunuyorum. Ben konuşurken benim mitingimi kestiniz, aday olmayan Binali Yıldırım’a bağlandınız. Binali Yıldırım, pazar günü aday değil, başbakanlık ortadan kalkıyor, cumhurbaşkanı adayını kesip Binali Yıldırım’a bağlandınız. Erdoğan, şimdi Mardin’de saatlerdir mitingini bekletiyor. Neden? Ben başlatayım, hemen sahneye çıkacak, beni göstermeyecek onu gösterecekler. Bu nedir biliyor musunuz? Tarzan zorda. Televizyonları uyarıyorum. Bakın 104 mitingime yanlış yaptınız. Şimdi geriye kaldı 3 büyük kentin mitingi. Ben de meydanlara gönlünü koyan, yüreğini koyan, beni dinlemeye gelen vatandaşlarıma sesleniyorum. Eğer aynı numarayı İstanbul, Ankara ve İzmir’de de yaparlarsa, miting meydanından kanalların önüne gideceğiz hep birlikte. Bakalım el mi yaman bey mi yaman. Manşet atan Erdoğan televizyonlara program yapan Erdoğan, manşetlere direne direne gelen ben. Saraylı Erdoğan, devletin uçağı ile gezen Erdoğan, devletin parasını harcayan Erdoğan, milletin parası ile miting yapan ben. Bu seçim saraylılarla milletin evladı arasında geçecek” ifadelerini kullandı.

    “Türkiye’nin el atıp da bozmadıkları hiçbir şeyi kalmadı”

    48 gündür meydanlarda ekmek, aş, gelecek, bacaları tüten fabrikalar, bereketli topraklar, nitelikli eğitim, kuantum, uzay madenciliği, enerji savaşları dediğini hatırlatan İnce, “Türkiye’nin eğitim sistemini rezil ettiler. Bakın ayın 22’sinde sınav sonucunu açıklayacaklardı, açıklamıyor 26’sına alıyorlar. Neden? Çünkü veliler, öğrenciler ağlayacak biliyorlar. Türkiye’nin dış politikasını rezil ettiler, kavgalı olmadığımız kimse yok. 4 milyon Suriyeli Türkiye’de yaşıyor, 40 milyar dolar para harcadık. Neden? Erdoğan’ın kaprisleri yüzünden. Kişisel kavgası yüzünden, Esad ile kavgası yüzünden. ’Rus uçağını düşürdüm, ben talimat verdim’ dedi, sonra vazgeçti ’Davutoğlu yaptı’ dedi. Sonra Hava Kuvvetleri Komutanı yaptı dediler, sonra pilota kadar geldi iş. Türkiye’nin el atıp da bozmadıkları hiçbir şeyi kalmadı. Her şeyini bozdular. Biz yeni dönemde Türkiye’nin her şeyini yeniden toparlamamız lazım” şeklinde konuştu.

    “Benim cumhurbaşkanlığım, Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığına benzemeyecek”

    Bu seçimin Türkiye’deki bütün diğer seçimlerden farklı olacağını savunan İnce, şöyle devam etti: “Bu seçimin kaybedeni olmayacak. Muharrem İnce cumhurbaşkanı olduğunda, AK Parti’li kardeşlerim de kazanacak. Çünkü Türkiye’ye huzur gelecek, barış gelecek, güven gelecek, dolar düşecek, faiz düşecek. Evlatlarımızı iyi yetiştireceğiz, onlara matematik öğreteceğiz, yabancı dil öğreteceğiz, okullarımız nitelikli olacak, olimpiyatlarda madalya kazanan sporcularımız olacak, gelir adaletsizliğine son vereceğiz, işsizliği yüzde 5’in altına düşüreceğiz. Turizmde 60 milyon turist, 60 milyar dolar gelir hedefini koyacağız milletin önüne. Benim cumhurbaşkanlığım, Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığına benzemeyecek. O camdan konuşacak, ben küçük notlar alıp candan konuşacağım. Kimseyi ayırmayacağım, kimseyi kayırmayacağım, milletin parasını savurmayacağım. Saraylarda yaşamayacağım, Ankara’da bin 150 odalı saray yetmedi, İstanbul’da 5 saray daha kendine tahsis etti, o da yetmedi Marmaris’te yazlık saray yaptırıyor. Herkes duysun, Marmaris’teki yazlık sarayı ben kullanmayacağım, engellilere tahsis edeceğim. Hakkını bilen, haddini bilen, halkını bilen bir cumhurbaşkanı olacağım. Haddini bilen bir cumhurbaşkanı ama gerekirse de bazılarına haddini bildiren bir cumhurbaşkanı olacağım.”

    “Yüreğin varsa, cesaretin varsa gel televizyonda ekonomi tartışalım”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisi ile televizyon programına çıkmamasını da eleştiren İnce, “Benimle televizyona çıkmaya korkuyor. Erdoğan diyor ya ’Ben ustayım, dünya lideriyim’ diyor. Bence çakma bir dünya lideri o. Gerçekten dünya lideri olsa bunu kabul eder. Ben diyorum ki, istediğin bir televizyonda, istediğin bir saatte gel seninle ekonomi tartışalım, yüreğin varsa, bilgin varsa, cesaretin varsa gel Erdoğan. Meydanlarda kuantum diyorum, endüstri 4.0 diyorum, 3-5 sene içinde yeni meslekler ortaya çıkacak, bu kullandığınız telefonları 2020’den sonra kullanamayacaksınız, bunlar bitecek diyorum. Uzayda turizm gelişecek, sürücüsüz arabalar olacak, duvarlarda kağıt değişecek, oradan haberleşme olacak diyorum, o da diyor ki, ’Ben kıraathane açacağım, çay var, kek var’ diyor. Sen şeker fabrikalarını sattın, kekler bile şekersiz olacak” dedi.

    “Senin yanından FETÖ’cüler hala gitmemiş, FETÖ’cüler seni kandırıyor. Yanındaki FETÖ’cülere dikkat et, bak sana yalan söylüyorlar”

    Konuşmasında Erdoğan’ın kendisi ile ilgili Niğde ziyareti sırasında Ömer Halisdemir’in kabrini ziyaret etmediği yönündeki eleştirilerine fotoğraflarla yanıt veren İnce, şu ifadeleri kullandı: “Şu fotoğrafı bir gösterelim. Erdoğan, senin yanından FETÖ’cüler hala gitmemiş, FETÖ’cüler seni kandırıyor. Yanındaki FETÖ’cülere dikkat et, bak sana yalan söylüyorlar. Fatiha okumasını bilmiyor derken ayıp ediyorsun. Senin derdin Fatiha değil, senin derdin ayet değil, senin derdin Kur’an-ı Kerim değil. Senin derdin o olsa ’Bakara makara’ diyen adamı tutup kulağından atardın partiden, hadi oradan. Haddini bileceksin. Seçim yaklaşınca camiden çıkmaz olmuşum. Benim öyle bir iddiam yok. Ben kimseye yalan söylemedim. 5 vakit namaz kıldığım falan da yok. Ama 15 yaşından beri Cuma namazlarına gidiyorum. Cumhurbaşkanı adayı olmadan önce de gidiyordum, öğrenci iken de gidiyordum, öğretmen iken de gidiyordum, milletvekili iken de giriyordum, şimdi de gidiyorum, senden izin mi alacağım. Sen kimsin? Ayıp, meydanlarda bunları konuşma.”

    Bazı vali ve kaymakamlar ile ilçe milli eğitim müdürlerinin de AK Parti’nin il başkanları gibi hareket ettiklerini öne süren İnce, bunların hepsini not ettiklerini ve zamanı geldiğinde hepsinin hesabının sorulacağını söyledi.

    “Erdoğan, heyecanını yitirmiş, yorgun bir adam artık”

    Erdoğan’dan millete hayır gelmeyeceğini iddia eden İnce, şöyle devam etti: “2002 yılının Kasım ayında milletvekili oldum. 16 yıldır TBMM’deyim. Erdoğan benden 5 ay sonra meclise geldi, 2003 yılının Mart ayında geldi. Gelir gelmez, ’Milletvekilleri lojmanlarda oturmayacak, halkın arasında oturacak’ dedi. Herkes alkışladı. ’Ben de Keçiören’de bir apartman dairesine gidiyorum’ dedi, aynen de yaptı bunu. Herkes şokta. Lojmanları kapattı. Ama bir iki sene geçti, mütevazi hayattan sıkıldı. Sonra gitti kendine bir saray yaptırdı, bin 150 odalı. Sonra İstanbul’da 5 saray, sonra Marmaris’te yazlık saray. Sonu gelmiyor. Bu bir. İki, ’Rizeliyim’ diyor, doğru Rizeli ama Rizelinin siyah çayını içmiyor. Kilosu 4 bin 500 liraya beyaz çay içiyor. 2002’de ’dostum, arkadaşım, kardeşim’ dediği insanlar vardı. Şu anda yanında hiç kimse yok. 2002’de yola çıktıklarından bugün yanında hiç kimse yok. Erdoğan, heyecanını yitirmiş, yorgun bir adam, hayalleri olmayan, heyecansız bir adam. İnsanlara tepeden bakan, arkadaşlarına sırt çeviren, kibirli bir adam. Siyaset insana dokunma sanatıdır, artık dokunamıyor, anlayamıyor halkı. Çay-simit hesabı yapardı, artık yapamıyor, simidini bile beyaz çay gibi olanını yiyor. Sizin gibi değil artık. O imam hatip lisesinde okurken ütüsüz pantolonlarla gezdiği günlerdeki gibi değil, caminin içine bile 150 koruma ile giriyor, o sizden biri değil. 2002’de meydanlarda ’adalet, kalkınma’ diyordu şimdi bunlardan bahsetmiyor. Meydanlarda dolar, euro, ekonomi dediğini hiç duydunuz mu? Bunları konuşmuyor. Hayalleri yok gelecek ile ilgili. Benim 30 sene önce yazdığım şiir kitabını eleştiriyor, ’burada müstehcen kelimeler var’ diyor. O şiirleri ben yazdım, itirazın mı var. Ben o şiir kitabı ile okuduğum ilkokula fen bilgisi laboratuarı yaptırdım. Şiir bu şiir, sen şiirden anlamıyorsan ben ne yapayım.”

    İnce, ilk 100 günden yapacaklarını açıkladı

    Muharrem İnce, konuşmasının son bölümünde cumhurbaşkanı seçilmesi durumunda ilk 100 günde yapacaklarını ise şu şekilde sıraladı: “48 saat içinde OHAL’i kaldıracağız. 100 gün içinde Merkez Bankası yönetimi bağımsız olacak. PKK gibi, IŞİD gibi, FETÖ gibi örgütlerle amansız mücadele edeceğiz. 2002’de iktidara geldiklerinde Türkiye Dünya Kupası’nda 3. idi, şu anda Dünya Kupası’na katılamadı. Neden? Futbol kulüplerinin yönetimine karıştılar, futbol siyasallaştı. Olimpiyatlarda madalya yok, çünkü başarı yok ortada. 100 gün içinde Passolig’i kaldıracağım, söz. Hemen 1 hafta ile 100 gün içinde Suriye’ye büyükelçi atayacağım. Barışı sağlayıp 4 milyon Suriyeliyi güle oynaya, davul zurna ile memleketlerini göndereceğim. Hemen yargıda düzenlemelere başlayacağız. Tarafsız, bağımsız bir yargı, 81 milyonun güvendiği bir yargı oluşturacağız. Yargı düzelmeden ekonomi düzelmez. Hak arama ve özel hayatın gizliliği. Size şeref ve namus sözüdür, cumhurbaşkanlığımızın 100. gününde kimsenin telefonu dinlenmeyecek. Size bu konuda mağdur olmuş bir kimse olarak söylüyorum. KHK ile işten atılmış insanlar var. Haklarında dava açılmışsa davanın sonucunu bekleyeceğiz, ama dava açılmayanları derhal görevine iade edeceğiz. FETÖ’cü var diye askeri okulları kapattılar. İlk 100 gün içinde başta Kuleli Askeri Lisesi olmak üzere hepsini açacağız. Medya ile ilgili yasal düzenlemeler yapacağız. Bugün Tayyip Erdoğan’a yalakalık yapıyorlar, yarın bana yapacaklar. Ben istemiyorum. Bağımsız medya olacak. Masala TRT, hepimizden vergi alıyor ama sadece Erdoğan’ı gösteriyor. Biz Sünniler, Alevilere haksızlık yapıyoruz. Aleviler vergi veriyor mu? Veriyor. Askere gidiyor mu, şehit oluyor mu? Oluyor. Camilere devlet yardım ediyor da cemevlerine neden etmiyor? Bu haksızlık. Bu haksızlığı gidermek için Alevi olmak gerekmez, insan olmak yeter. 100 gün içinde cemevlerinin statüsünü halledeceğiz. 100 gün içinde kamu yönetiminin kuralları olacak. Kamuda yükselmenin kurallarını koyacağız. Kurallar belli, etnik kökenine, inancına, cinsiyetine, sağcı-solcu mu diye bakılmayacak, başı açık mı kapalı mı bakılmayacak, sadece ehliyetine bakılacak. Hiçbir şekilde ayırmayacağım, savurmayacağım. Başörtüsünü nerede isterse orada takabilecek. Böyle bir derdimiz olmayacak. 100 gün içinde öğretmenlere, polislere, hemşirelere, din görevlilerine 3600 ek gösterge sözünü verdim, sözümün arkasındayım. Ekonomiyi düzenleyen kurumların özerkliğini yasal düzenleme ile sağlayacağız. Kamu bankalarını yeniden düzenleyeceğiz. AB ile müzakerelere hemen başlayacağız. Cumhurbaşkanı olur olmaz, Avrupa’daki bütün ülkelerin başkentlerini gezeceğiz. 100 gün içinde bölünen üniversiteleri yeniden birleştireceğim. 19 Mayıs, 29 Ekim’de bütün üniversite öğrencileri gençlik ve cumhuriyet bursunu karşılıksız olarak alacaklar. Çiftçiye mazot 3 lira, asgari ücret 2 bin 200 lira, en düşük emekli maaşı bin 500 TL olacak. 24 Kasım’da öğretmenlere bir maaş ikramiye vereceğiz. Kamuda işe alımlarda mülakat var. Mülakat varsa liyakat yoktur, mülakatı kaldıracağız. Bazı mesleklerde mülakat zorunluluksa o da kayıt altına alınacak. Yine emeklilere bir maaş ikramiye dedik, bin lira dediler ama herkes bin lira almadı. Önümüzde Kurban Bayramı var, Allah’ın izni ile o zaman cumhurbaşkanıyım. Emeklilere bir asgari ücret vereceğiz. Emeklilikte yaşa takılanların sorununu 100 gün içinde çözeceğiz. Çocuk bezindeki KDV’yi indireceğiz. Önümüzde iki seçenek var ya yorgun adam kazanacak ya taze kan kazanacak. Taze kan kazanırsa faizler düşecek, dolar düşecek, enflasyon düşecek, milli gelir artacak, devlet kemer sıkacak. Taze kan kazanırsa Suriyeliler evine gidecek. Yorgun adam kazanırsa panik artacak, faiz, dolar yükselecek, kavga devam edecek. Ve yorgun adam kindar nesil yetiştirecek, biz özgür nesil yetiştireceğiz.”

    Konuşmasının sonunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’a televizyon programı çağrısını yineleyen İnce, “Gel karşıma çık da havan olsun biraz” ifadelerini kullandı.