Etiket: Yöntemiyle

  • (Özel Haber) 45 Yaşındaki Kadın, Tüp Bebek Yöntemiyle Çocuk Sahibi Oldu

    Diyarbakır’ın Dicle ilçesinde yaşayan 26 yıllık Aygen çifti, tüm uğraşlara rağmen çocuk sahibi olamadı. Hacire Aygen’in 45 yaşına gelmesiyle oldukça düşen gebelik ihtimali, Kadın Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Doç. Dr. Hakan Çoksüer’in tedavisi sonucu gerçeğe dönüştü.

    Diyarbakır’ın Dicle ilçesinde yaşayan 26 yıllık evli Hacire ve Osman Aygen’in bir türlü çocukları olmadı. Aradan geçen zaman içinde çalmadık kapı bırakmayan ve 5 kez tüp bebek yöntemi deneyen çiftin tüm umutları Hacire Aygen’in 45 yaşına basması nedeniyle sönmeye başladı. Osman Aygen’in çocukları olmadığı için eşine şiddet uyguladı. İkilinin evliliklerinin bitme noktasına gelmesini Kadın Hastalıkları ve Tüp Bebek Uzmanı Doç. Dr. Hakan Çoksüer engelledi. Doç. Dr. Çoksüer’in yanına gelerek tedavi olan çift Çoksüer’in yanındaki ilk, toplamda ise 6. denemede çocuk sahibi olmayı başardı. 45 yaşında çok düşük olan bir ihtimalle çocuk sahibi olmayı başaran Hacire Aygen, eşi Osman Aygen ve 14 aylık olan minik Muhammed ile mutluluklarını pekiştirdi.

    “ÇOCUĞUMUZ OLMADIĞI İÇİN EŞİMDEN ŞİDDET GÖRDÜM”

    Doç. Dr. Çoksüer, Aygen çiftini çocuklarının olmasının ardından aileyi yaşadıkları Dicle’de ziyaret etti. Doç. Dr. Çoksüer’i karşılarında gören Aygen çifti çocuklarını da yanına alarak Çoksüer ile mutluluk pozu verdi. Ziyaret sırasında bir konuşma yapan 46 yaşındaki Hacire Aygen, “46 yaşındayım. 26 yıldır çocuğumuz olmuyordu. Çok denedik ama olmadı. Eşimden şiddet de gördüm. Aynı evde hep küstük. Neredeyse ayrılıyorduk. Şimdi çocuğumuz oldu, çok mutluyum” dedi.

    Hacire Aygen’in eşi Osman Aygen de, “26 yıldır çocuğumuz olmadı. Şimdi tüp bebek yöntemi ile çocuğumuz oldu. Daha önce huzurumuz hiç yoktu. İmkanımız olsa bir iki tane daha tüp bebek yaparız” diye konuştu.

    “HASTANIN STRESTEN KURTULMASI İÇİ İLK İKİ AY AKUPUNKTUR TEDAVİSİ UYGULADIK”

    Aygen çiftinin kendilerine başvurduğunda 26 yıllık evli olduklarını kaydeden Doç. Dr. Çoksüer, şunları kaydetti:

    “Aygen çifti bize başvurduğunda 26 yıllık evliydi ve artık çok sayıda tüp bebek başarısızlığı olarak bize başvurdu. Biz hastadan detaylı analizini aldık, sorgulamasını yaptık. Aldığımız sorgulamada hastada çok ciddi anlamda stres faktörü olduğunu saptadık. Tabi özellikle Hacire hanımın yumurtalıklarında da ciddi anlamda azalma olduğu için ve tüp bebek başarısızlığı olduğu için çok ciddi stres faktörü vardı. Biz burada hastanın stresten kurtulması için ilk bir iki ay akupunktur tedavisi uyguladık. Hastanın stresini gidermeye çalıştık. Hastaya öncelikle psikolojik destek verdik. Ta ki hasta psikolojik olarak kendini hazır hissedinceye kadar aslında bir ön tedavi verdik. Hasta artık kendini rahat hissettikten sonra artık biz tüp bebek tedavisi uygulamasına aldık ve hastaya rutin tedavimizi uyguladık. Uyguladıktan sonra yumurta sayısı da azdı ve tabi ki tüp bebekte de aşamalar biraz zorlu geçti. Sonradan akupunktur ile beraber yaptığımız tedavide pozitif sonuç aldık ve bu bizi mutlu etti.”

    “HAMİLELİĞİN 4. AYINDA BİLE BİZE İNANMIYORLARDI”

    Gebelik testinin pozitif olmasına rağmen ailenin kendilerine inanmadığını aktaran Doç. Dr. Çoksüer, şu ifadeleri kullandı:

    “Özellikle gebelik testi pozitif olunca ailede o kadar ciddi bir stres faktörü vardı ki, inanmıyorlardı artık. Resmen çocuk sahibi olacaklarına inanmıyorlardı. Biz gebeliğin pozitif olduğunu söylediğimizde hala bir inançsızlık vardı ta ki 4 ay oluncaya kadar hasta 16 hafta oluncaya kadar bize geldiğinde gebelik var dendiğinde bize inanmıyordu çünkü artık umutları tamamen tükenmişti. Onun için bizde hastaya detaylı olarak tedavi verdikten sonra şu anda Allah’a çok şükür tedavi sonrası mutlu bir çocuğumuz var Muhammed adında. Hem psikolojik anlamda hem de artık aile huzuru anlamında çok ciddi pozitif şeyler gördük. Bakın şu anda doğum sonrası, 1 yaşını geçmiş durumda. 14 aylık olduktan sonra onu ziyarete geldim özellikle o mutluluğu beraber paylaşalım diye geldik. Şu anda o mutluluğu görmek bana bana da ekibime de hepimize ciddi bir keyif kattı. Onun için şimdiden Allah analı babalı büyütsün. Allah her daim mutlu ve huzurlu etsin.”

  • (Özel Haber) Türkiye’de İlk Defa İkinci Dondurma Yöntemiyle Bebek

    Bekar kadınların yumurtalarını saklama imkanı veren yumurta dondurma işleminde, Türkiye’de ilk defa ikinci kez dondurma ile başarı sağladıklarını belirten Prof. Dr. Ahmet Zeki Işık, anne adayları için büyük umut kaynağı oluştuğunu söyledi.

    Sağlık Bakanlığı’nın geçen yıl üreme kapasitesini korumak isteyen pek çok kadına yumurtalarını dondurabilme izni çıkarttı. Bakanlığın düzenlemesi ile önceden sadece kanser hastası kadınlara imkan tanınırken, bugün erken yaşlarda yumurtalık rezervi azalmış veya erken menopoza girme riski bulunan kadınlara yumurtalarını dondurabilme şansı tanındı.

    KADINLARIN ARTIK GÜVENCESİ VAR

    İzmir Üniversitesi Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı ve Tüp Bebek Merkez Direktörü Prof. Dr. Ahmet Zeki Işık, anne adayının yumurtalığından alınmış yumurtanın özel yöntemle dondurulması ve ileri bir zamanda kullanmak için muhafaza edilmesinin sağlandığını anlattı.

    Prof. Dr. Ahmet Zeki Işık, Türkiye’de ilk defa yumurtanın ikinci kez dondurulmasıyla gebelik sağlandığını belirterek şöyle konuştu: “Eskiden kanser olmuş veya ağır bir hastalık sebebiyle kemoterapi alacak hastalarda bekarken yapacak bir şeyimiz yoktu. Çünkü kocası yok neyi donduracağız? Yumurtayı donduramıyorduk. Şimdi yumurta dondurma teknolojisinin ilerlemesiyle bu insanlarda da yumurta dondurmayı sağlayabiliyoruz. Örneğin lenfoma olmuş ve kemoterapi başlanacak bir hastamız vardı. Yumurtalarını aldık, 20’ye yakın yumurtasını dondurduk. Lenfoma tedavisini görecek ve ardından yüzde 80 iyileşecek. Ama eskiden olsaydı yumurtalık bitecek ve bir daha çocuk sahibi olmayacaktı. Şimdi hiç değilse bir güvencesi var. Artık yumurtalık rezervi azalmış bekar hanımlara avantaj sağlandı. Bu hanımların yaşları ne olursa olsun eğer üreme kabiliyetleri yaşıtlarına göre azalmış ise bir heyet raporu çıkarıldıktan sonra yumurtalarını dondurma şansı geldi.”

    Yumurtaların dondurulma işleminin 4-5 yıldır uygulandığını belirten Işık, Amerikan Üreme Sağlığı Cemiyeti ile Amerikan Gıda ve İlaç Cemiyetinin (FDA) daha geçen yıl dondurulmuş yumurta kullanımını deneyselden çıkarak rutin bir klinik uygulamasına geçtiğini dile getirdi.

    “BİRÇOK KADIN FARKINDA OLMADAN YUMURTALIKLAR AZALIYOR”

    Yumurta rezervinin azalma göstermesinin sinsi olarak ilerlediğine dikkat çeken Işık, “Bu çok önemli bir şey çünkü sinsi olarak bu 30’lu yaşların hemen başında başlayabiliyor. Bir çok hanım farkında olmadan, adetlerinde bir değişiklik olmadan, bir sıkıntı olmadan esasında üreme kabiliyetlerinde ciddi bir azalma ile karşı karşıya kalıyor” diye konuştu.

    TÜRKİYE’DE İLK DEFA

    Türkiye’de ilk defa dondurdukları yumurtayı çözdükten sonra tekrar dondurma işlemi göstererek gebelik sağladıklarını anlatan Işık, şunları söyledi: “Bizim vakamız enteresan bir vaka şöyle ki eşinde bir sperm verme problemi olduğu için uygulama günü yumurtalarını dondurduk ve daha sonra çözüldü. Eşinden daha önceki dönemlerde aldığımız sperm ile döllendi, tek embriyo transferi yapıldı ve gebe kalamadı. Fakat o döllenmeden elde edilen yani dondurulup çözülen yumurtaların döllenmesiyle elde edilen embriyolar tekrar donduruldu. Ve onların çözülmesinden şu an sağlıklı bir gebelik devam ediyor. Bu Türkiye’de bir ilk olduğu için ve dondurma teknolojisi ile üst üste iki defa dondurulup yeniden çözülüp üstelik de yumurtadan yani dondurulmuş yumurtadan elde edilmiş ilk gebeliktir.”

    Karşılaştıkları vakayı ulusal bir kongrede tıp dünyasına sunduklarını belirten Dr. Ahmet Zeki Işık, vakada ikinci kez yumurtaların dondurulmasıyla gebe kalmasının oldukça ses getirdiğini ifade etti.

    BULUĞ ÇAĞINI GEÇMİŞ BÜTÜN KADINLARA UYGULANIYOR

    Buluğ çağından sonra bütün hanımlara artık yumurtalarını dondurma şansı tanındığını aktaran Işık, sözlerine şöyle devam etti: “Burada güzel taraf bekar, ağır hastalık geçiren, kanser hastaları (lenfoma, göğüs, rahim, bağırsak, lösemi gibi) bir sürü hastalıkta ve kemoterapi alacak bekar hanımlarda bir umut kaynağı tanınmış oluyor. Çünkü evlilerde zaten embriyo dondurulması 20 yıla yakın yıldır yapılıyor. Evlilerde tüp bebek yapar gibi embriyoları dondurduğunuz zaman ciddi bir şans tanıyorsunuz zaten ama bekarsa kadın ne yapacaksınız? Artık güvenilir bir şekilde yumurta hücreleri dondurulabiliyor, saklanabiliyor, daha sonra döllenip çocuk sahibi olmalarında faydası olabiliyor. Ve artık bu vaka nedeniyle bildiğimiz bir şey daha var, tekrar yumurtadan elde edilen embriyo dondurulduğu zaman tekrar çözüldüğünde yine gebelik sağlıyor ve hastaya ciddi bir servis vermiş oluyoruz.”

    TEK KISTAS YUMURTA REZERVİNİN AZALMASI

    Bekar kadınlarda tek kıstasın kendi yaşıtlarına göre yumurtalık rezervinde ciddi bir azalma veya yaşından dolayı ileriye dönük yumurtalık rezervinde bir azalmayla karşı karşıya olması olduğunu dile getiren Işık, doktorların rapor çıkartarak yumurta dondurma işleminin yapıldığını ve ileri ki dönemlerde kullandığını aktardı.

    “KADINLARA ŞANS VERİLMEMESİ CİNSİYET AYRIMCILIĞIDIR”

    Sağlık Bakanlığının bekar kadınlara da imkan tanımasının çok önemli bir gelişme olduğunu vurgulayan Işık, toplumda bu anlamda farkındalığın artması gerektiğini söyledi.

    Sivil toplum örgütlerinin de yıllardır bu anlamda adım atılmasını beklediklerini belirten Işık, sözlerini şöyle sürdürdü: “Erkeklerin sperminde azalma olduğunda spermlerini dondurmak çok kolay, teknoloji olarak da uzun yıllardır yapılan bir şey. Ama kadınlarda bu şansın verilmemesi bir cinsiyet ayrımcılığıdır. Şu an bu giderilmiş oldu. Dünya şunu tartışıyor. Genç yaştaki hanımların yumurtaları daha sağlam ve daha sağlıklı. Acaba herkes genç yaşta iken yumurtayı dondursa mı ama bu çok felsefi ve toplumun tartışması gereken bir konu. O zaman toplumun evlenme akdi, evlilik şekli ve doğum alışkanlıklarında değişiklik yapabilecek bir şey yani bu çok ciddi bir karar. Bunda toplumun oturup kanaat liderlerinin ikna olması lazım ki böyle bir uygulamaya geçilsin. Ama bunda ikna olacak bir şey yok. Çünkü yumurtalık rezerv azalmaya yüz tutmuş, kadının ileriye dönük gebe kalma azalmış. Niye bu şansını en azından sınırda da olsa yakalayıp hiç değilse kullanmasına müsaade etmeyelim. Hekimlerin onay vermesi ve heyet raporunun çıkması ile şansını kullanmaya devam ediyor. Daha önce ikinci defa dondurulmuş embriyodan sağlamış olduğumuz gebelikler vardı ama yumurtanın daha kırılgan, dondurulmaya daha dirençsiz olduğu düşünülüyordu. Bunun olmadığını gördük bu yeni teknikle ve bu da çok güzel karşılandı. Bize de güven verdi, bizi de rahatlattı. Biz de yaptığımız işe şu an daha sahip çıkarak yapıyoruz.”

    YÜZDE 90 BAŞARI

    İkinci kez yumurtanın dondurularak gebe kalma yönteminin de hastalara en az embriyo döllenmesi kadar şans sunduğunu belirten Işık, “Dondurma teknolojilerinde şok dondurmayla embriyo da yüzde 90’ın üzerinde bir canlılık sağlıyoruz. Yumurta da yüzde 80-90 yani yine bu yakın bir canlılık sağlıyoruz” dedi.

  • Migrene Botoks Yöntemiyle Son

    Estetik Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Profesör Dr.Ufuk Bilkay, migrene botoks tedavisi ile son verilebileceğini belirtti.

    Migrenin temelde baş ağrısı olarak karşımıza çıkan bir hastalık olduğunu dile getiren Profesör Dr.Ufuk Bilkay, “Ancak beraberinde bulantı kusma, ışık ve ses hassasiyeti, görme problemleri ve psikolojik sorunlarda, tek tek veya birlikte bulunabilmektedir. Hastaların özelliğine baktığımızda, yıllardan beri süre gelen ve sık tekrarlayan baş ağrılarından dolayı hayatları çekilmez hale gelmiş, iş ve özel yaşantıları da olumsuz yönde etkilenmiştir” dedi.

    Son yıllarda, botox ve bazı yüz estetik ameliyat tekniklerinin migreni de iyileştirdiği tesadüfen de olsa ortaya çıktığını dile getiren Estetik Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Profesör Dr.Ufuk Bilkay, “Dr Bahman Guyuron, alın kırışıklıklarına yönelik, alın gençleştirme ameliyatı yaptığı 39 hastanın uzun zamandan beri şiddetli migren ağrıları nedeniyle ilaç tedavisi gördüğü ve bu hastalardan 31 tanesinde 47 aylık bir takip süresinde tam ya da tama yakın iyileşme tespit etmiştir.

    Migren tipi baş ağrılarının enseden, alında şakak bölgesinden, alın ortasından ve gözün iç tarafından tetiklenme şeklinde başladığı tespit edilmiş ve bu bölgelerdeki büyük occipital sinir, zigomatikotemporal sinir, supra orbital sinir ve supratroklear sinir gibi sinirlerin mimik ve ense kaslarının içinde sıkışmasından kaynaklandığı düşünülmüştür. Ayrıca göz içinden giren ağrılarda da burun üst konkasının (burun eti) burun septumuna doğru eğrildiği ve değdiği tespit edilmiştir. Botox uygulaması, endoskopik alın ve şakak germe estetiği, ve septum cerrahisi gibi ameliyatlar bu sinirlerin sıkışmasını ortadan kaldırdığı için migren ağrılarını tedavi etmektedir” diye konuştu.

    Hastaya ameliyata kararı vermeden önce, migreni tetikleyen noktaların belirlenmesi gerektiğini söyleyen Profesör Dr.Ufuk Bilkay, daha sonra şunları kaydetti; “Bu amaçla Botox enjeksiyonları yapılır, botox, sıkışan kasları istirahata sevk eder, rahatlama sağlanır. baş ağrısını giderici etkisi 3-4 ay surer, ameliyat ile buradaki sinirler rahatlatılır, sıkışıklık ortadan kalkar.

    Botox’tan fayda gören migren hastaları 3 gruba ayrılabilir. botox etkisinin devam ettiği 3-4 ay boyunca migreni tamamen geçen hastalar, migren ataklarının sayısı azalan hastalar veya migren ataklarının şiddetinde belirgin azalma olan hastalar.”

  • Kalbindeki Dört Santimlik Delik ’Şemsiye’ Yöntemiyle Kapatıldı

    Ankara’da, uzman çavuşluk sınavında tıkanan ve nefes darlığı yaşayan Bekir Doğan’ın kalbinin delik olduğu anlaşıldı. Memleketi Tarsus’a dönen Doğan’ın kalbindeki delik, ameliyat edilmeden kasıktan girilerek gerçekleştirilen ‘şemsiye’ yöntemiyle kapatıldı.

    Tarsus’ta ailesiyle yaşayan ve bir şirkette güvenlik görevlisi olarak çalışan Bekir Doğan (24), uzman çavuşluk sınavı için Ekim ayında Ankara’ya gitti. Sınavda diğer adaylarla birlikte koşuya çıkan Doğan, tıkanıklık ve nefes darlığı yaşadı. Koşudan sonra uzun süre kendini toparlayamayan Doğan, Eskişehir Askeri Hastanesine gitti. Burada, gencin kalbinde 4 santim delik olduğu belirlenirken, ameliyat gerektiği söylendi. Doğan, Ankara İbni Sina Hastanesinde de hekimlerden aynı bilgiyi alınca memleketi Tarsus’a döndü.

    Medical Park Tarsus Hastanesine başvuran Bekir Doğan’a, tetkik ve tahlil sonuçlarını değerlendiren Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Abdurrahman Tasal da kalbinde delik olduğunu ve geniş olan bu deliğin sadece şemsiye yöntemiyle kapatılmasının zor olacağını ancak özel teknik kullanılarak kapatılabileceğini söyledi. Bunun üzerine gerekli müdahalenin yapılmasını isteyen Bekir Doğan’a, Doç.Dr. Abdurrahman Tasal ve ekibi tarafından ameliyatsız ‘şemsiye’ yöntemi uygulandı. Kasıktan girilerek gerçekleştirilen yöntemde, şemsiyeye benzer bir cihaz kalpte deliğin olduğu yere yerleştirildi. Bekir Doğan, operasyondan kısa süre sonra taburcu edildi.

    Bekir Doğan, kalbinde delik olduğunu öğrendiğinde çok şaşırdığını, yapılan işlemden sonra kendisini çok iyi hissettiğini söyledi.