Etiket: yıkmaya

  • Filistinliler, İsrail’in yıkmaya çalıştığı mahkumun evine sahip çıktı

    Filistinli gençler, İsrail’in yıkımı için ihtar verdiği mahkum Halil Cebarin’in evi için bir araya geldi. Protesto düzenleyen Filistinli gençler evin boş durmaması için nöbet tutmaya başladı.

    İsrail ordusu, 18 Eylül’de bir İsrailliyi bıçaklayarak öldürdüğü iddiasıyla tutuklanan 17 yaşındaki Halil Cebarin’in Batı Şeria’daki evini yıkma kararı aldı. Karar üzerine Filistinli gençler Cebarin’in evine yardıma koştu. Evin etrafında toplanan Filistinliler, protesto düzenledi. Protestocular, İsrail askerlerinin eve yaklaşmaması için yolları kapatıp lastik yaktı ve sabaha dek evde yattı.

    Filistinli mahkum Halil Cebarin’in kardeşi Eymen Cebarin İHA’ya yaptığı açıklamada, “Evimizin yıkılması, Filistinlilerin fedakarlıkların yanında hiçbir şey” dedi. Eymen Cebarin, tutuklu kardeşinin hapishanede işkence gördüğünü söyleyerek, “İsrail hapishanelerinde bulunan kardeşim yediği kurşunlardan ötürü yaralı” diye konuştu.

    Eymen Cebarin, evinin 3 katlı, 500 metrelik bir alana sahip olduğunu ve içinde Halil Cebarin’in ailesinin yaşadığını söyledi.

  • Hanefi Avcı: “’Cemaat’ 2012 yılında hükümeti yıkmaya karar verdi”

    ANSİAD’ın 14. Olağan Toplantısı’nda “Devletin İç Güvenlik Sorunları” konulu bir konuşma yapan Eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, ’cemaat’in 2012 yılında hükümeti yıkmaya karar verdiğini ifade ederek, “Tüm topluma ve tüm devlete hakim olmaya başladılar. İlk hareket 7 Şubat’tı. Devletin bir kurumunu ele geçirmek istediler. Örgüt daha sonra 17 Aralık’ta hükümeti yerle bir edecek planını harekete geçirdi. Daha sonra hükümet gerekli tedbirleri aldı. Yargı ve emniyet temizlendi ama en büyük güç ordu içindeydi. Aslında onları temizleyecek kurumlar da onların elindeydi” dedi.

    Eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’nın konuk olduğu ANSİAD’ın 14. Olağan Toplantısı, Aka Barut Otel’de gerçekleştirildi. Toplantıda “Devletin İç Güvenlik Sorunları” konulu bir konuşma yapan Hanefi Avcı, Türkiye’nin uzun bir süre yasadışı sol örgütler ile mücadele ettiğini belirterek, “Farklı farklı alanlara bölünmüş örgütler vardı. Bu ülke bunlara çok bedel ödedi. Halen bu örgütlerden Türkiye’de var. Yurtdışında birkaç örgüt PKK ile birleşerek PKK ile aynı hareket etmeye başladılar. Şimdi bunlardan Türkiye’de çok miktarda var. Sürekli bunlarla mücadele ediyoruz. Dünyanın bazı yerlerinde bu tür örgütler var bazı yerleri bu tür örgütlerin ne olduğunu bilmiyor. Bu olayların sebebi nedir? Neden bazı ülkelerde var neden bazı ülkelerde yok? Birinci sebep ülkelerin iç sebepleridir” ifadelerini kullandı.

    “Bazı gruplar devlet ile savaşmayı bile göze aldılar”

    Devletin, toplumun ortak değerlerine göre çözüm üretmesi gerektiğini ifade eden Avcı, “Dünyanın birçok ülkelerinde toplumlar bir araya gelerek kendi kanunlarını kendileri yapıyor. Bizim ülkemizde devlet birçok konuyu tanzim etmeye çalıştı. Bu konular tartışılmaz ve konuşulamaz hale dönüştürüldü. Bundan dolayı devlete muhalif olan bir gruplar oluştu. Bazı gruplar diyor ki ‘biz bu devlete daha iyi anlayış getireceğiz.’ Bazı gruplar devlet ile savaşmayı bile göze aldılar. Daha sonra yer altı örgütleri kurmaya başladılar. En azından bu grupların kendilerini rahat ifade edebildikleri, kendilerini anlatabildikleri bir ortam olur ve millet de bunların anlattıklarını kabul etmez ise bu grupların silaha sarılma ihtimali azalır. Devletimiz bu gruplar kurulduğu anda bütün yayınlarını okumalı. Devletin önüne bunu belgeleri ile koymalıdırlar. Bu gruplar ne istiyor, ne yapmak istiyor bunun araştırması gerekiyor” diye konuştu.

    “Ne zamanki devletin kurumlarını ele geçirdiler, kendilerine muhalif olan herkese operasyon yapmaya başladılar”

    Avcı, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Bazı grupların bu denli nasıl büyüdüğünü anlamak için önce dünyada ve Türkiye’de şartları bilmemiz gerekiyor. Özellikle 2000 yılını düşünelim. 28 Şubat olayı var. Bundan önce de birçok olay gördük. Bundan önce bir Susurluk Olayı yaşadık. Yani biz 2000’li yıllara böyle bir ortamdan geldik. Dünyada da birçok olay yaşandı. Bu ’cemaat’ ilk eylemlerine başladığı zaman herkes Türkiye’nin geçmişi ile hesaplaştığını düşündü. Bir müddet sonra işin böyle olmadığını, bir cemaatin tüm topluma etkili olmaya kalktığını görüyoruz. Ne zamanki devletin kurumlarını ele geçirdiler, kendilerine muhalif olan herkese operasyon yapmaya başladılar.”

    “Aslında onları temizleyecek kurumlar da onların elindeydi”

    ’Cemaat’in 2012 yılında hükümeti yıkmaya karar verdiğini aktaran Avcı konuşmasına şöyle devam etti:

    “Tüm topluma ve tüm devlete hakim olmaya başladı. İlk hareket 7 Şubat’tı. Devletin bir kurumunu ele geçirmek istedi. Örgüt daha sonra 17 Aralık’ta hükümeti yerle bir ederek planla harekete geçti. Bazı planlarından dolayı operasyonu öne aldıkları için başarılı olamadılar. Değilse yüzde 100 başarılı olacaklardı. İstedikleri gibi başlayamadılar. Daha sonra hükümet gerekli tedbirleri aldı. Yargı ve emniyet temizlendi. Ama en büyük güç ordu içindeydi. Aslında onları temizleyecek kurumlar da onların elindeydi. Sonra ise yaşadığımız 15 Temmuz olayı meydana geldi. Bugün bu olayın sancısı ile uğraşıyoruz. Biz hala olayı bütün halde görüp düz mantık ile hareket ettiğimiz için korkarım ki bu sıkıntı yine devam edecek.”

    “Her şey onların ellerindeydi”

    2008 yıllarında Edirne Emniyetinde ’cemaat’in neler yapmaya başladıklarını görmeye başladığını belirten Avcı, “Kim önlerine geçerse onları yıkıyorlardı. Daha sonra bana da tuzak hazırlamaya başladılar bunu fark ettim. O zaman devletin yavaş yavaş bunların denetimine girmeye başladığını anladım. ’İmamlar’ teker teker yurt dışına kaçmaya başladılar. Hiçbir şeyden korkmuyorlardı. Her şey onların ellerindeydi. Adil Öksüz’ün çok garip bu görevde olduğu 2 yıldır biliniyor. Bunun resmi belgesi var. Darbe gecesi yakalanıyor. Tarla bakmaya geldiğini ifade ediyor. Bu devletin başbakanının ve bakanları ile olan konuşmaları dinlenmiş. İçişleri Bakanını yıllarca dinlemişler. Genelkurmay Başkanı 4 yıl boyunca dinleniyor” dedi.

  • Turizmciler olumsuz algıları yıkmaya çalışıyor

    Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Genel Başkanı Başaran Ulusoy, Türkiye üzerinde oluşturulmaya çalışılan olumsuz algıları kırmaya çalıştıklarını söyledi.

    Gaziantep, Güneydoğu ve Türkiye’nin turizm alanındaki sorunlarının konuşulduğu 6’ncı TÜRSAB Yönetim Kurulu Başkanları Toplantısı Gaziantep’te yapıldı. Türkiye’nin birçok bölgesinden TÜRSAB üyesinin katılım sağladığı toplantıda turizm alanında yaşanan sorunlar dile getirildi. Toplantıya, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, TÜRSAB Genel Başkanı Başaran Ulusoy, Gaziantep Ticaret Odası (GTO) Başkanvekili Ali Bayram Sarıca, Gaziantep Ticaret Odası Meclis Başkanı Settar Konukoğlu ve TÜRSAB üyeleri katıldı.

    “Algıları yıkmaya çalışıyoruz”

    Gaziantep’in turizm potansiyeli açısından hak ettiği noktada olmadığını belirten TÜRSAB Genel Başkanı Başaran Ulusoy, “Bu kent hak ettiği yerde değil. İnsan sevgisiyle dolu olan tarihi kültürün bolluklarını yaşayan bu kente bizim ihtiyacımız var” dedi. Turizmde algıları yıkmaya çalıştıklarını ifade eden Başaran Ulusoy, “Bize ait olduğunu hala bilmeyenler var. Hala ülkemizi karıştırmak isteyenler var. 2 yıl önce en üst noktadasınız fakat 2 yıl sonra sizi aşağı çekmek isteyenler var. Algı yıkmaya çalışıyoruz. Sayın Bakanımız ile birlikte sektör olarak Madrid’e gittik bu bunu anlattık. Ülkemizde gazetecilerin tutuklu olduğunu soruyorlar. Sizde 20 sene önce hapishaneler doluydu. Üzerimizde oynanan oyunlara karşı bu algı operasyonlarında bize çok görev düşüyor. Seyahat acentelerine, tanıtıma ve pazarlamaya büyük görevler düşüyor. Biz dış güçlerin kafasındaki yanlışlar temizlenene kadar bıkmayacağız. Evet bir hadise oldu fakat bu hadiseyi 79 milyon vatandaş örnek bir şekilde önlemiştir. 15 Temmuz bir demokrasi destanıdır. Bunu anlatmaya çalışıyoruz. En zor olan şey haklı olduğun meseleyi anlatmaktır. En önemlisi ise bizim uluslararası seyahat özgürlüğünü engelleyen teröre karşı içeride birlik olmalıyız ki dış güçler bizi etkilemesin” şeklinde konuştu.

    “Gaziantep’in reklama değil, şefkate ihtiyacı var”

    Gaziantep’in turizm açısından en önemli kentlerden biri olduğuna dikkat çeken Başaran Ulusoy, “Bugün en önemli kentlerden birisi de Gaziantep’tir. Tekstiliyle, tarihiyle, yiyeceğiyle, insan sevgisiyle bu kentin gideceği çok daha iyi yer var. Gaziantep’in reklama ihtiyacı yok, şefkate ihtiyacı var. Unutulmuşluğunu değil, ulusal arenada bölge aktörlüğünde uluslararası arenada da yerini almak istiyor. Bu kentin geleceğini parlak görüyorum” ifadelerini kullandı.

    Fatma Şahin’den Amerikan Büyükelçisi’ne güvenlik sorusu

    Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, yaklaşık on gün önce Amerikan Büyükelçiliği’nin vatandaşlarına Gaziantep’teki alışveriş veriş merkezlerine ve kalabalık alanlara gitmemeleri çağrısı yapması üzerine kentte düzenlenmesi planlanan çok sayıda etkinliği iptal etmek zorunda kaldıklarını söyledi. Büyükelçi’nin ABD vatandaşlarına yönelik yaptığı çağrıya kendisinin neden uymadığını sorduğunu belirten Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, “10 gün önce festivallerimizi, zor durumda olan 300’e yakın vatandaşımızın toplu nikah törenimizi iptal etmek zorunda kaldık. Fakat aynı gün Amerika’da patlama oldu. Bunu nereye koyacağız? Amerikan Büyükelçisi Gaziantep’e gelmeden önce kendi vatandaşı için çağrı yapıyor. Daha sonra kendisi geliyor. Sayın Büyükelçi’ye sordum. Burası güvenli değilse sizin ne işiniz var? Eğer burası güvenliyse neden bu tür açıklamalar yaparak bölgede olumsuz hava oluşturuyorsunuz? Zaten nakış nakış işliyoruz büyük bir mücadele var, büyük bir gayret var. Hiçbir şey bu bölgede kendiliğinden olmuyor. Bu tür yerli yersiz yapılan açıklamalarla terörizmin ekmeğine yağ sürüyor. Terörle mücadele dünyanın mücadelesi. Bugün Amerika’nın ve Avrupa Birliği’nin yaptığı mücadele bu değil midir? Brüksel’de, Newyork’ta olduğu zaman topyekün bu benim ülkeme, şehrime nasıl bir zarar verir diye düşünülüyor. Bu bakış açısına gelmemiz gerekiyor. Bunun turizm sektörü açısından ne kadar önemli olduğunu görüyoruz. Böyle büyük bir sermayeyi eğer anlatamıyorsak bu bizim eksikliğimizdir. Hayatı durdurmaya çalışan bir anlayışa karşı daha çok çalışarak, daha iyi iş yapmaktan başka çaremiz yoktur” dedi.

    “Hep birlikte kardeş olacağız”

    Fatma Şahin, ‘Kapıştır barıştırma, böl parçala, lider ol’ anlayışının hala devam ettiğine dikkat çekerek, “Aristo’nun söylediği kapıştır barıştırma, böl parçala lider ol anlayışı hala günümüzün en önemli liderlik anlayışıdır. Buna karşı Türk, Kürt, Alevi, Sünni hep birlikte kardeş olacağız. Herkesin hakkını koruyan bir dünya inşa etmek bu kadar mı zor? O yüzden yapacak çok işimiz var. Birbirimize çok sağlam sahip çıkmalıyız. Artık yetişmiş var. İşte o yüzden 15 Temmuz’da merhum Adnan Menderes’e yaptıklarını yapamadılar. Burası Mısır değil, Suriye değil, burasım Türkiye Cumhuriyeti ekmeğini bölüşür ama hayatta vatanını bölüşmez. Büyümemiz lazım. O yüzden sanayi çok önemli hızlı bir şekilde orta gelir tuzağından çıkmamız gerekiyor. Büyümenin ve kalkınmanın hedefi olmamız gerekiyor” diye konuştu. Şahin, konuşmaların ardından Gaziantep’in sahip olduğu yer altı ve yer üstü kültür varlıklarıyla ilgili yürütülen çalışmaları anlatan bir de sunum gerçekleştirdi.

    TÜRSAB üyelerinin sık sık alkışlarla konuşmasını kestiği Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin Gaziantep’in sahip olduğu kültürel varlıkların uluslararası arenalarda tanıtımı için belediye olarak üstlerine düşenleri yaptıklarını da sözlerine ekledi.

  • Aşut’tan, “Darbe girişimi ile yıkamadıkları demokrasiyi ekonomi ile yıkmaya çalışacaklar” uyarısı

    Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, FETÖ’nün, 15 Temmuz’da kaybettiği savaşı başka alanlara taşıyacağına, bunun en önemlisinin de ekonomi sahası olacağına dikkat çekerek, “Darbe girişimi ile yıkamadıkları devleti, seçilmiş hükümeti, demokrasiyi bu kez ekonomi ile yıkmaya çalışacakları aşikardır. Askeri, emniyet güçleri ve istihbarat anlamında ne kadar güçlü olmamız şart ise ekonomik anlamda da o kadar güçlü olmak zorundayız” uyarısında bulundu.

    MTSO Başkanı Aşut, yaptığı yazılı açıklamada, Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimini değerlendirdi. Aşut, darbe girişimini, bir terör örgütünün yıllarca devlet içinde yapılanmasının sonucu olan ‘adi ve alçakça bir kalkışma’ olarak niteledi. Darbe girişiminin, Türk milletinin 2023 hedefleri için toplumsal bir mutabakatla ortaya koyduğu ekonomik ve sosyal hedeflere yönelik her şeye rağmen mücadele ederken, küresel ve bölgesel büyük sorunlara, siyasi sıkıntılara, ekonomik buhranlara ve bölgesel savaşlara rağmen Türkiye’nin bir yandan güçlü bir şekilde ayakta kalmak, bir yandan da ülkeyi demokrasi, hukuk üstünlüğü ve evrensel insanlık değerleri ile geleceğe taşımaya çalışırken yapıldığına dikkat çeken Aşut, “Darbe girişimi, bu milletin her bir ferdiyle yıllardır ilmek ilmek ördüğümüz, alın teri döktüğümüz değerlerimize, tüm kazanımlarımıza karşı, aslında milletin emeğine karşı bir darbedir” ifadelerini kullandı.

    “Türk milleti, üst aklın üstünde gerçek bir üst aklın olduğunu gösterdi”

    FETÖ’nün bir üst akıl tarafından idare edildiğine işaret eden Aşut, milletin aklının ve ferasetinin bu üst aklı yendiğini vurgulayarak, şunları kaydetti: “Bu alçaklar demokrasimize darbe vurmak istemişlerdir. Bu alçaklar 100 yıldır her bir ferdiyle fedakarlıklar yaparak bu noktaya getirdiğimiz güçlü ekonomimize darbe yapmak istemişlerdir. Bu alçaklar, yüzlerce yıldır her dış etkene, küresel oyunlara rağmen topyekun millet olarak kardeşliğimize darbe vurmak istemişlerdir. Ancak, Sayın Cumhurbaşkanımızın konuşmalarında sıkça kullandığı ve aslında olayı veciz bir şekilde özetleyen ‘kaderin üstünde bir kader var’ inancı bu alçakların unuttuğu bir konuydu. Aklıselim herkes bu FETÖ’nün ve aslında ülkemiz içinde şer odağı olan tüm terör örgütlerinin bir üst akıl tarafından idare edildiğini biliyor. Ancak, 15 Temmuz gecesi tankların önüne yatan, ülkesinin geleceği için korkmadan bombaların arasına dalan, esir olmamak için kurşunların önüne çıkan yüce Türk milleti aslında o gece bu malum üst aklı da çaresiz bırakan gerçek bir en üst aklın olduğunu gösterdi; o da yüce Türk milletinin feraseti, cesareti, vatan ve millet adına gözünü kırpmadan görevini yapma bilincidir. Genlerimize işleyen Kurtuluş Savaşı ruhudur, Çanakkale ruhudur. İşte en üst akıl bizce budur ve tüm akıllara dur demiştir. Bu milletin bir ferdi olmakla bir kez daha gurur duyuyorum.”

    “Darbe girişimi ile yıkamadıkları demokrasiyi ekonomi ile yıkmaya çalışacaklar”

    15 Temmuz’da milletin gösterdiği bu feraset ve fedakarlıkların artık iş dünyasını ülke ve millet adına daha çok çalışmaya, daha çok emek sarf etmeye zorladığını ifade eden Aşut, MTSO olarak demeçlerinde sürekli, ‘Devletimiz ve güvenlik güçlerimiz bu alçak terör örgütleri ile mücadele ederken, bizler, toplumun tüm kesimleri, kendi görevlerimize odaklanmalı, herkes kendi cephesinde kanının son damlasına kadar mücadelesini vermeli ve ülkenin normalleşmesini sağlamalıyız’ dediklerini anımsattı. İş dünyası olarak, bu terör örgütlerinin ve destekçilerinin deşifre olması, devletin kılcal damarları içinden atılması adına tüm desteği verdiklerini, vermeye de devam edeceklerini kaydeden Aşut, şöyle devam etti: “Ama öte yandan iş dünyasının sorunlarını, bizi geleceğe taşıyacak olan, bir anlamda sosyal huzurumuz olan ekonomimizin zarar gören kısımlarını onarmak ve geliştirmek anlamında artık bu konulara odaklanmamız gerekmektedir. Düşen ihracata, artan işsizliğe çare bulmaya çalışmak, bunlar için projeler ve çözümler üretmek, en az bu terör örgütleri ile mücadele etmek kadar önemlidir. Ekonomimizin yüksek teknolojili ve katma değer üreten bir sanayi devrimini yaşaması, bunun alt yapısını hazırlamak, ar-ge ve inovasyonla dünyanın ilk 10 ülkesi arasına girmeye çalışmak, en az bu terör örgütleri ile mücadele etmek kadar önemlidir. Çünkü biliyoruz ki, dış destekli bu alçak terör örgütleri millet önünde kaybettikleri mücadeleyi, devletimizin önünde kaybettikleri bu savaşı başka alanlara taşıyacaklardır. Bunun en önemlisi ekonomi sahası olacaktır. Darbe girişimi ile yıkamadıkları devleti, seçilmiş hükümeti, demokrasiyi bu kez ekonomi ile yıkmaya çalışacakları aşikardır. Bundan dolayı askeri anlamda, emniyet güçleri ve istihbarat anlamında ne kadar güçlü olmamız şart ise ekonomik anlamda da o kadar güçlü olmak zorundayız.”

    “Üst akılara verilecek en güzel cevap güçlü bir ekonomiyi tesisi etmektir”

    Mersin iş dünyasının artık tek görevinin, önce kentin sonra da ülkenin ekonomik gelişmesi adına projelerine devam etmesi olduğunu belirten Aşut, “Tüm çabamız kentimizin ve ülkemizin üretimini, ihracatını artırmaya yönelik olacaktır. Bu işin arkasındaki o malum üst akılara verilecek en güzel cevap güçlü bir ekonomiyi tesisi etmektir. Bu dış mihraklara verilecek en güzel cevap demokrasimizi, evrensel insan haklarını, hukukun üstünlüğünü daha da güçlendirmektir. ‘Her şerde bir hayır vardır’ düsturuna olan inancımızla bu olumsuz olayların milletimiz arasında oluşturulmak istenen yapay kutuplaşmaları yok ettiğine, vatan ve demokrasi ortak paydasında tüm siyaseti bir araya getirdiğine şahit olmak bizleri olağanüstü mutlu etmektedir. Bu atmosferin korunması adına her bir ferdimiz gayret etmelidir. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası olarak bu millete hizmet etmenin artık sadece bir sorumluluk değil, bir ibadet olduğunu daha da iyi görüyoruz ve bu ülkenin parlak geleceğinin küçük bir parçası olmanın gururunu yaşamaya ve yaşatmaya devam edeceğiz. Gördük ki, söz konusu vatansa, gerisi teferruatmış” dedi.