Etiket: Yetmezliğine

  • 1 buçuk yaşındaki Sümeyye böbrek yetmezliğine yenildi

    Sakarya’nın Kaynarca ilçesinde, karın şişliği ve böbrek yetmezliği hastalığı nedeniyle uzun süredir hastanede tedavi gören bir buçuk yaşındaki minik Sümeyye Özay yaşam mücadelesini kaybetti.

    Yaklaşık 1 sene önce evinde ateşi çıkan ve karnı şişen Sümeyye Özay’ı ailesi Kocaeli Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürdü. Uzun süredir Kocaeli Umuttepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tedavi gören ve yüzde 70 böbrek yetmezliği olan minik Sümeyye Özay hayata tutunamadı. Minik Sümeyye Kaynarca ilçesi Uğurlu Mahallesi Kıstafan Camiinde Cuma namazı sonrası kılınacak cenaze namazının ardından Kıstafan aile kabristanlığına defnedilecek.

  • Çocuklarda karaciğer yetmezliğine dikkat

    Çocuklarda görülen karaciğer hastalıklarının tedavisinde erken teşhisin çok önemli olduğu bildirildi.

    Özel Esentepe Hastanesi’nden Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü Uzmanı Dr. Tamer Parıldar, sinsi şekilde ilerleyerek hiçbir belirti vermeden en son safhaya kadar fark edilmeyen karaciğer hastalıklarına karşı ebeveynleri uyardı. Toplumda karaciğer hastalıklarına sık rastlandığını belirten Tamer Parıldar, “Çağın en sinsi hastalıklarından biri olan karaciğer yetmezliği, yetişkinlerde olduğu gibi bebekler ve çocuklarda da sıklıkla görülebiliyor. Karaciğerde görülen bu hastalıklar, bebeklikten itibaren başlayabiliyor. Bebeklik döneminde görülen karaciğer hastalıkları da genellikle doğuştan meydana gelmektedir. Ayrıca anne karnında geçirilen çeşitli enfeksiyonlar ve akraba evlilikleri sebebiyle de birtakım genetik-metabolik hastalıklar ve bazı hormonal eksiklikler çocukta görülebiliyor. Karaciğer hastalıklarında en önemli bulgular; büyüme-gelişme problemleri, karaciğer ve dalak büyüklüğü, cilt rahatsızlığı, kan testleri esnasında karaciğer enzimlerinin yüksek bulunması, kanama testleri bozukluğu, sarılık, kanamalar, karında su toplanması ve şuur bozuklukları olabilir” dedi.

    Tedavi hakkında da bilgiler veren Dr. Tamer Parıldar, “Safra yollarının doğuştan gelişmemesi ve metabolizma hastalıklarından dolayı artış görülebilir. Çocuklardaki karaciğer yetmezliği hastalığında nakil yapılabilir. Çocuklardaki karaciğer nakli teknik açıdan zor görülmekle birlikte, gelişen teknolojiler ışığında cerrahi alanında tecrübe artışı, yoğun bakım imkânlarındaki gelişmeler ve güçlü bağışıklık sistemi baskılayıcı ilaçlar sayesinde, yaş ve kilosu ne olursa olsun, oldukça başarılı sonuçlar alınabilmektedir” ifadelerini kullandı.

  • Beta bakterisi kalp ve böbrek yetmezliğine yol açabiliyor

    Mustafa Kemal Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Üyesi Yrd. Doç. Dr. Çiğdem El, beta bakterisi nedeniyle çocuklarda boğaz enfeksiyonlarının sık görüldüğünü ancak bu bakterinin kalp ve böbrek yetmezliğine yol açabildiğini söyledi.

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Üyesi Yrd. Doç. Dr. Çiğdem El, aileleri özellikle uyararak, ateş, boğaz ağrısı, kırgınlık, eklem ağrıları gibi durumlarda hiç beklemeden mutlaka bir uzman hekime ve sağlık kuruluşuna başvurmalarını önerdiklerini vurguladı.

    Beta bakterisinin sadece bademcik ve boğaz enfeksiyonlarına değil kalp yetmezliğine de yol açtığını kaydeden Yrd. Doç. Dr. Çiğdem El, hastalıkların en çok çocukluk yaş gruplarında görüldüğünü söyledi. Ailelere uyarılarda bulunan Çiğdem El, “Ateş, boğaz ağrısı, kırgınlık, eklem ağrıları gibi durumlarda hiç beklemeden mutlaka bir uzman hekime, sağlık kuruluşuna başvurmalarını öneriyoruz. Özellikle komşulardan alınan ilaçlar yada bilinçsizce kendilerinin bir ilaca ulaşıp özellikle antibiyotik grubu ilaçları danışmadan, hekime danışmadan kullanmamalarını öneriyoruz. Siterik bir hastalık diyoruz çünkü sadece boğazı tutmuyor. Sade bademciklerle sınırlı kalmıyor. Bazı hastalarda, bazı hassas hastalarda, çocuklarımızda eklemleri etkileyerek artrit tablolarına daha ileri istenmeyen bir durum olarak kalbi de tutabilmekte hatta kalp yetmezliğine kadar gidebilmekte. Bu durumda bu gibi şikayetler olduğunda hekime başvurulmalı. Hekim, aile ve çocuk olaraktan ekip olarak hastalığı yönetmeli, belirtilen süre zarfında, belirtilen süre içerisinde ifade edilen ilaçlar kullanılarak hasta takibe alınmalıdır” şeklinde konuştu.

    Yrd. Doç. Dr. Çiğdem El, 3 ya da 5 haftalık periyotlarda tekrarlanan yüksek ateşte hastanın acilen bir sağlık kuruluşuna getirilmesi gerektiğinin altını çizerek, bir vakadan örnek vererek şu bilgileri aktardı:

    “Örneğin bir hastamız bize ayak bileklerinde ve kalçalarına kadar olan bölgede milimetrik kırmızı döküntüler ile başvurdu. Bu tablo hemogşunler puprası dediğimiz bir tablo. Daha çok gastroenterit sistem enfeksiyonları, ishal, kusmalardan 1 ile 5 hafta sonrasında ya da üst solunum yolu enfeksiyonlarından sonrasında gelişmekte. Bizim hastamızda da üst yolunum yolu enfeksiyonlarından sonra gelişen aslında beklediğimiz yaş grubunun dışına çıkmakla beraber 10’lu yaşlarda sonrasında gelen bir hastamız. Hemogşunler puprasında özellikle bizim için önemli olan böbreklerin tutulumu. Aynı zamanda mide bağırsak kısmında tutulumlar olmakta. Hastanın ematuri dediğimiz idrardan kan gelmesi, yine bağırsaktan kan gelmesi gibi tabloları takip ediyoruz. Böyle durumlarda özellikle düşmeyen ateş tekrarlayan üçer haftalık, beşer haftalık aralıklarla tekrarlayan bu tablolarla mutlaka hastalarımızın, ailelerin uzman hekime başvurmalarını öneriyoruz.”

    Çiğdem El, streptokok A grubu beta strepdokulara bağlı bakterinin yol açtığı durum nedeniyle MKÜ Araştırma ve Uygulama Hastanesi’ne getirilen Osman Baki’nin beta bakterisinden dolayı zor günler geçirdiğini ve şu an sağlığına kavuştuğunu sözlerine ekledi.

    Bademcik şikayetiyle başladı, vücuduna yayıldı

    Çektiği sıkıntılı süreçten kurtulmanın mutluluğunu yaşayan Osman Baki ise şu ifadeleri kullandı:

    “Hastalığım bademciklerim şişti, şiştikten sonra iltihaplanmış. İlaçlardan 3 tane iğne eksik kullandığım için, sonra hastaneye başvurdum. Hastaneye başvurunca geldim bademciklerin iltihaplanmış dediler, ilaç yazdılar. Ondan sonra ilaçları kullandım. Kullandıkça faydası olmadı, ayaklarım şişmeye başladı, yürüyemez oldum. Yürüyemez olunca sürekli doktora başvurdum. Antakya Devlet Hastanesine gittim, oradan buraya sevk ettiler. Buraya yatırdılar. Kalp yetmezliği varmış. Bağırsak iltihabı kalbe vurmuş. İlk geldiğim zaman ayağımda şişlik vardı, yürüyemiyordum. Boynum da oynamıyordu. Tedavi görmeye başladım. Tedavi görünce hastalığım düzelmeye başladı, şu an iyiyim.”

  • Çocuklarda Böbrek Reflüsü, Böbrek Yetmezliğine Yol Açabiliyor

    Çocuklarda çok sık görülen problemlerden olan böbrek reflüsü, tedavi edilmediği takdirde böbrek yetmezliğine sebep olabiliyor.

    Medicana Bahçelievler Hastanesi Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Semih Ayan, böbrek fonksiyonları sağlıklı olan bir bireyde, idrarın böbrekten mesaneye tek yönlü akması gerektiğini belirterek, genetik veya anatomik bozukluklar sebebiyle böbrek reflüsü geliştiğinde idrarın yüksek basınçla böbreğe geri gittiğini ve bu durumun erken yaşlarda ve çocuklarda böbrek yetmezliğine yol açabileceğini belirtti.

    Böbrek reflüsüne yol açabilecek gelişim kusurunun nedeninin net olarak bilinmediğini, daha çok doğumsal genetik bozukluklara bağlı olarak gelişebileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Semih Ayan, “Ailede böbrek reflüsü hikayesi veya kardeşi böbrek reflüsü olan çocuklar, uzman bir hekim tarafından değerlendirilmelidir“ dedi.

    Ayan, “Böbrek reflüsü için erken dönemde tanı koymak zordur. Henüz gebelikteki anne karnında yapılan ultrason takiplerinde bile çocuk böbreğinin genişlemiş olması ile yüksek dereceli reflüden şüphe edilmesi gerekir ve doğum sonrası incelenmesi önemlidir” dedi. Ayan, yenidoğan döneminde ve okul öncesi yaşlarda ateşli idrar yolu enfeksiyonu geçiren çocuklarda bu hastalığın mutlaka akla gelmesi gerektiğini belirterek, karın ve böğür ağrısı, yaşıtlarına göre büyüme gelişme geriliği, gündüz idrar kaçırma gibi yakınmaların da hastalığın belirtileri olabileceğinin altını çizdi. Ayrıca bazı durumlarda idrar kesesinde fonksiyon bozukluğunun bulunmasının da böbrek reflüsüne yol açabileceğine ve bu fonksiyon bozukluğunun giderilmesi ile reflünün engellenebileceğine dikkat çekti.

    Dr. Ayan, “Bu hastalıkta, böbrek hasarına yol açmamak için hastalığın derecesine göre ilaçlı tedavi, takip veya cerrahi tedavi planı yapıyoruz. Düşük dereceli böbrek reflüsü olan çocuklarda, idrarın tam boşaltılması, düşük doz antibiyotik kullanımı ile ergenlik çağına kadar kendiliğinden düzelme beklentisi ile takip yapılır. Bu dönemde hastalığın böbreğe zarar vermesine neden olacak idrar yolu enfeksiyonunu engellemek için düşük dozda antibiyotik kullanılması ve varsa idrar kesesinin fonksiyon kusurlarının tedavisi gerekir. Ayrıca hastalar doktor kontrolünde olmalı, aralıklarla idrar yolu enfeksiyonu ve böbrek fonksiyonları açısından izlenmelidir. Bu durumdaki erkek çocukların sünnet edilmesi de enfeksiyon riskini azaltmak için tavsiye edilir. Böbrek reflüsü tanısı olan çocuklarda antibiyotik kullanımına rağmen ateş, idrar yolu enfeksiyonu görülüyor ve reflü böbreğe zarar veriyorsa ve beklemekle düzelmeyecek bir takım anatomik bozukluklardan kaynaklanıyor ise cerrahi tedaviye başvurulmalıdır. Cerrahi tedavi, açık ya da kapalı olarak her hastaya göre ayrı planlanarak yapılır” dedi.