Etiket: Yetişemiyor

  • 25 yaşında maket ustası oldu, taleplere yetişemiyor

    25 yaşında maket ustası oldu, taleplere yetişemiyor

    Erzurum’da marangozluk yapan Lokman Kalaycı bin bir zahmetle ağaçları sanat eserine dönüştürüyor. Örneklerinin aksine daha 25 yaşında maket ustası olan genç marangoz ürettiği birbirinden güzel ürünlere olan taleplere yetişmek için gece gündüz çalışıyor.

    Erzurum’un Uzundere ilçesinde yaşayan 25 yaşındaki marangoz Lokman Kalaycı mütevazi atölyesinde ağaçları sanat eserine dönüştürüyor. Kalaycı, çocuk yaştan berri bulunduğu atölyesinde boş zamanlarında ağaçlardan maket evler, gece lambaları ve mumluklar yapıyor.

    Yaklaşık 10 yıldır babasına ait olan atölyede çalışan Kalaycı, örneklerinden farklı olarak daha 25 yaşında maket ustası olma başarısı gösterdi. İlginç maket ürünleri günlerce çalışmanın ardından tamamlayan genç marangoz yaptığı ürünlere olan taleplere adeta yetişemiyor. Çocukluğundan berri mesleğini aşkla yapan Kalaycı yeni fikirler üreterek maket çalışmalarını çeşitlendirmek istiyor.

    Maket ustalığını aşkla yaptığını ifade eden Lokman Kalaycı, “Bu işe çocuk yaşta başladım. Çekirdekten yetişmeyim. Bu mesleği babamla birlikte yapıyoruz. Normalde hobi olarak başladım şimdi kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Şuanda imkanlarım maalesef kısıtlı. Elimde ki malzemeler ile ancak bu ürünleri çıkartabiliyorum. Ürünlerim de doğal malzemeler kullanıyorum. Şatolar yapıyorum, ve buralarda doğal taşlar kullanıyorum. Bu işi genellikle 50 yaşın üzerindekiler yapıyor. Bu ustalar bana güzel tepkiler veriyor. Bu iş benim hayat tarzım bu işi ölene kadar yapacağım. Kendi fikirlerim var. Daha güzel şeyler yapacağıma inanıyorum” dedi.

  • 20 yaşında kitap yazdı, taleplere yetişemiyor

    20 yaşında kitap yazdı, taleplere yetişemiyor

    Erzurum’da 20 yaşındaki Devrim Aktürk isimli öğrenci, 5 gün önce çıkarttığı ‘Hivru’ isimli kitabının taleplerini yetiştiremiyor. Genç şair ilk baskısı tükenen şiir kitabının ikinci baskısına hazırlık yapıyor.

    Erzurum Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü 2.sınıf öğrencisi Diyarbakırlı 20 yaşındaki Devrim Aktürk 17 yaşından beri yazdığı şiirlerini kitap haline getirdi. ‘Hivru’ ismini verdiği şiir kitabına ilk etapta 500 adet bastıran genç şairin kitabının ilk baskısı şimdiden tükenmiş durumda.

    Küçük yaşlardan berri şiir yazdığını söyleyen Aktürk, en büyük hayalinin ise başarılı bir gazeteci olduğunu belirterek, “17 yaşından beri şiir yazıyorum. Şiirlerimi yazdıktan sonra bunları bir kitap haline getirmeye karar verdim. İlk etapta kitabımı 150 sayfa olarak basmayı düşünmüştüm ama maddi imkanlardan dolayı 81 sayfa olarak bastırdım. Ben bu kitabı yazarken çoğunlukla aşk ve duygusal konuları ele aldım. Kitabımı bastıralı daha 5 gün oldu ama çok iyi bir talep var. Kitabımızın ikinci baskısında sayfa sayılarını arttırarak devam etmek istiyorum. Çevremdekiler beni destekledi ama eleştirenlerde oldu. Ailem sonuna kadar hep yanımdaydı. En büyük hayalim başarılı bir gazeteci olmak. İlk kitabım bana tecrübe kazandırdı. Kitabımda ayrıca Erzurum ve Diyarbakır’dan bahsettim” ifadelerini kullandı.

  • 2 yıl önce kurduğu ahşap tekne atölyesinde siparişlere yetişemiyor

    Bartın’da 2 yıl önce ahşap tekne yapım atölyesi kuran girişimci, İstanbul’dan İzmir’e kadar ülkenin denize kıyısı bulunan bütün illerine ürettiği tekneleri gönderiyor.

    Bartın’da 43 yaşındaki İbrahim Aşık, ahşap tekne yapımı ile ünlü Kurucaşile ilçesinin Tekkeönü köyünde çocukluğundan bu yana işçi olarak çalıştığı tekne yapım ustalığı işinin ardından Zonguldak yolu üzerindeki Atılım Sanayi Sitesi’nde kurduğu 120 metrekarelik atölyesinde ülkede denizi kıyısı bulunan hemen hemen bütün illerine ahşap tekne üretip satıyor. 10 yaşından bu yana tekne yapım ustası olarak çalışan ve 2016 yılında kendi atölyesini kuran Aşık, ürettiği tekneleri Karadeniz’e kıyısı olan illere deniz yolu ile diğer illere ise tırlarla naklettiklerini belirtti. Türkiye’nin üzerinde gemi gezebilen tek ırmağı olan Bartın Irmağı sayesinde işlerinin kolaylaştığını da kaydeden Aşık, imalat için kestane ağacını kullandıklarını söyledi. İşlerinde kaliteye ve titizliğe büyük önem verdiklerini aktaran Aşık, “Çocukluğumdan beri bu işi yapıyorum. Yaptığımız tekneleri Çanakkale, İzmir, İstanbul, Sakarya, Zonguldak, Türkiye’nin denize kıyısı olan her yerine üretim yapıyoruz. Üretimimizde de kestane ağacı kullanıyoruz. Bartın’da tekne yapım işinin kökü çok eskiye dayanıyor. Bu yüzden de çok rağbet görüyor” dedi.

  • (Özel) 2001 krizini fırsata dönüştürdü, şimdi siparişlere yetişemiyor

    Kastamonu’da 2001 yılında yaşanan ekonomik krizden dolayı çalıştığı fabrikadan çıkarılan Abidin Dilek, 1997 yılında eşinin canının sıkılmaması için aldığı örgü makinesi sayesinde iş yeri sahibi oldu. Abidin Dilek ile eşi Mahiye Dilek, birlikte çalışarak hem geleneksel el sanatını yaşatıyor hem de ev hanımlarına iş imkanı sağlıyorlar.

    Kastamonu’da ikamet eden Abidin Dilek, özel sektörde çalıştığı dönemde eşinin de isteği üzerine 1997 yılında eve örgü makinesi aldı. Abidin Dilek’in eşi Mahiye Dilek, 4 sene boyunca eşine ve aile bütçesine destek amaçlı fanila dikti. 2001 krizinde işsiz kalan Abidin Dilek, eşiyle birlikte çalışmaya başladı. Milli Eğitim Bakanlığının geleneksel el sanatlarının yeniden yaşatılmasına yönelik Avrupa Birliğine sunduğu projeden de yararlanan Dilek çifti, bir dönem Türk Silahlı Kuvvetlerinin iç giyimi de olan Kastamonu fanilasını Avrupa’ya tanıttı. Dilek çifti, kurdukları iş yeri sayesinde 40 kişiye de istihdam sağlıyor.

    2001 krizinde işsiz kaldıktan sonra eşi için evine aldığı örgü makinesi sayesinde iş yeri sahibi olan Abidin Dilek, “Kastamonu’ya 1990’da geldim İhsangazi’den. Özel sektörde çalıştım 2000 yılına kadar. 1997 yılından beri bu işi yapıyoruz. Kastamonu fanilası yaygın olduğundan dolayı 2001 yılında işten çıkarıldım, özel sektörde çalışıyordum. 2006 yılında kız meslek lisesi hocalarını Türkiye’ye yaydı Kültür Bakanlığı, kaybolmaya yüz tutmuş eserlerle ilgili 2009 yılında el sanatlarından yararlanılsın diye. Kastamonu’da da bizi tercih ettiler. 2010 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığından sanatçı kartlarımızı aldık eşimle beraber. 2012 yılında devlet vergi muafiyeti çıkardı. Biz burada Kastamonu fanilası yapıyoruz. Bu yüzde yüz pamuk soğukta sıcak tutar. Bunun en büyük özelliğinin ham maddesinin yüzde yüz pamuk olması lazım” dedi.

    “Biz sanatımızı seviyoruz”

    Eşi ile birlikte yapmış oldukları el sanatını özellikle Avrupa’ya sevdirdiklerini söyleyen Abidin Dilek, “El sanatından overlok ve makas kullanılmadan çalışmamız gerekir. Dikişleri, dantelleri. Biz sanatımızı seviyoruz, eşim ile beraber devam ediyoruz bu işe. Sanatla ayakta durulmaz diyorlarsa biz bunun bir örneğiyiz. Yaptığın işe sevmen başarılı olmanın en büyük özelliğinden bir tanesi. Sanat insana çok şey katar, çok şey öğretir. Biz bunu elimizden geldiği kadar hem Kastamonu, hem kendi açımızdan hem de sanatımızda en iyi noktalarda kendimizi geliştirdik. Bütün sanat yapan insanlar sanatkar, kanaatkar olan bir insandır. Kanaatkar olmak lazım” diye konuştu.

    “Renkli ipliklerimizde kök boya kullanıyoruz”

    Fanila iplik renklerinde kök boya kullandıklarını söyleyen Dilek, “Eğer hammaddesi pamuk değilse yüzde yüz katkı maddesi olursa olmaz. Hem teri çekmez hem ısıtmaz bu o yüzden hammaddesinin yüzde yüz pamuk olması gerekiyor. Dikiş ve işçiliğinde yapmak lazım bu uzun süre eskimeyen bir ürün. 10 sene kullanılabilir rahatça. Sıcak ortama girildiği zaman teri çektiğinden serin tutar vücudu, soğuk ortama girdiğin zamanda sıcak tutar. Şu anda bunlara dantel yapıyoruz. Hem iç giyim hem dış giyim olarak kullanılıyor. Renkli ipliklerimizde kök boya kullanıyoruz kimyasal değil naylon karışımı kesinlikle kullanmıyoruz. Şeker hastası gibi romatizma ağrılarına iyi geliyor. El sanatı kaplumbağa gibi ağır ilerler. Bizim yaptığımız meslek zor bir iş. Kolay bir iş değil. Biz zoru başarıyoruz” ifadelerini kullandı.

    “Hem geleneksel el sanatımızı yaşatıyoruz hem de aile bütçesine katkıda bulunuyoruz”

    Yaptıkları fanilalar ile hem el sanatını yaşattıklarını hem de aile bütçelerine katkı sağladıklarını belirten Mahiye Dilek ise, “Fanilalarımız yüzde yüz pamuk ipliğinden üretilmiş olup, vücuda herhangi bir zararı bulunmamaktadır. Tamamen pamuk olduğu için teri alır, kışın sıcak tutar. Renklerimiz kök boya ipten yapıldığı için herhangi bir alerjik etkeni yoktur. Burada hem geleneksel el sanatımızı yaşatıyoruz hem de ailelerin aile bütçesine katkıda bulunuyoruz. Çünkü bizim ördüğümüz her fanila dikiş işlemleri için dantel işlemleri için evlere gidip ev hanımlarının aile bütçelerine ek katkı sağlamaktayız” diye konuştu.

    “O bana destek oldu, ben de ona destek oldum”

    Eşi ile birlikte birbirlerine destek olduklarını anlatan Mahiye Dilek, şöyle konuştu:

    “Biz her işi eşimle beraber yaptık. Zaten evlilikte öyledir. Yani evliliği bir elma olarak düşünün, bir tarafı zarar gördü mü bir tarafı fa yıpranır. O yüzden biz birbirimize destek olduk. O bana destek oldu, ben ona destek oldum. Bu şekilde birbirimize destek olarak hem sanatımızı yaşattık hem birbirimize destek olarak hayat mücadelemizi devam ettirdik.”

  • Günlük 2 lira elektrik tüketen ısıtıcı geliştiren kardeşler siparişlere yetişemiyor

    Yozgat’ta bilgisayar tamircisi 3 kardeş, geliştirdikleri sistem sayesinde bilgisayardan daha az elektrik tüketen ısıtıcı yaptı. Günde 2 lira elektrik harcayan ısıtıcıya Yozgat dışından da vatandaşlar büyük ilgi gösterirken, üretici kardeşler, taleplere yetişmekte güçlük çekiyorlar.

    20 yıldır Yozgat’ta bilgisayar tamiratı üzerine hizmet veren 3 kardeş Mustafa, Şemsettin ve Derviş Karabacak, yaklaşık 5 yıldır üzerinde çalıştıkları ısıtıcı sistemini tamamlayarak faaliyete geçirdi. Bilgisayardan daha az elektrik harcayan ısıtıcıya Yozgat dışından İstanbul, Erzurum ve Sivas başta olmak üzere birçok ilden talep geliyor. Günde 4-5 kişiyle ısıtıcı sisteminin üzerinde çalışan Karabacak kardeşler, müşterilerin siparişlerini yetiştirmeye çalışıyorlar.

    “Bilgisayardan daha az elektrik harcıyor”

    3 kardeş olarak 5 yıldır ısıtıcı üzerinde çalıştıklarını söyleyen Şemsettin Karabacak yaptığı açıklamada, ısıtıcının bilgisayardan daha az enerji tükettiğini söyleyerek, “Şu an masaüstü bilgisayarlar 350-400 watt enerji tüketirken bizim yapmış olduğumuz ısıtıcı da 250-300 watt enerji tüketiyor. Bununla bir petek ısıtılabiliyor. Peteğin rezistansını biz yapıyoruz ve ısısını ayarlıyoruz. Hem wattı düşük hem de enerji performansı biraz daha yüksek. Normal ısıtıcılarda kullanılan rezistans gibi değil. Güç tüketimi düşük olmasına rağmen ısı derecesi yüksek oluyor o yüzden de ısıtıcı daha verimli oluyor” dedi.

    “Günde 2 lira elektrik tüketiyor”

    Isıtıcının günlük elektrik tüketiminin ortalama 2-2.5 liraya geldiğini söyleyen Karabacak, “Bir de ısıtıcı termostatlı kullanıldığında daha çok enerji düşüyor. 50 derecenin üzerine çıkınca ısıtıcı kendi otomatik yanıyor ve otomatik söndüğü için biraz daha tasarruf sağlıyor. Soğuk memleketteyiz ve herkesin doğalgaz faturaları yüksek geldiği için vatandaş alternatif ısı kaynağı arıyor. Bizim ısıtıcımızın da bir şekilde vatandaşın ihtiyacını karşıladığını düşünüyorum” şeklinde konuştu.

    Vatandaştan şu an için ısıtıcıya yoğun bir ilgi ve talep olduğunu vurgulayan Karabacak, “4-5 kişi ısıtıcı üzerinde çalışıyor ve müşterilerin siparişlerini yetiştirmeye çalışıyoruz. Yozgat haricinde diğer illerden de talepler geliyor. Diğer illere ısıtıcıyı kargoyla gönderiyoruz. Daha çok Erzurum, Sivas, İstanbul arayan müşteriler oluyor ve onlarla görüşüyoruz” ifadelerine yer verdi.

    “Isıtıcı 500 ile 600 liraya satılıyor”

    Isıtıcının patentini almak için başvuruda bulunduklarını da hatırlatan Karabacak,”Isıtıcıların fiyatları 1 metre 20 santimetre olanlar 600 lira, 1 metre olan ısıtıcılar da 500 lira satılıyor. Yine müşterimizin isteğine göre ısıtıcının wattını ayarlıyoruz ve ısıtacağı ortamın büyüklüğüne göre seçenekler sunuyoruz. 250 wattan 600 watta kadar ısıtıcımız var. İlerleyen zamanlarda ısıtıcımızın patentini almayı düşünüyoruz. Başvurumuzu yaptık sonuç bekliyoruz” dedi.