Etiket: Yeterli

  • Elazığ’ın bu yıl yeterli yağış almaması pancarda üretimi azalttı

    Elazığ’da 30 bin dönüm alanda pancar hasadı ile çiftçilerin zorlu mesaisi başlarken, yağışların azlığı nedeniyle üretimin 25 bin ton civarında düşmesinin beklendiği belirtildi.

    Elazığ Şeker Fabrikasında 2018 yılı pancar alım ve işleme kampanyası startının verilmesiyle birlikte bin 500 üretici, 30 bin dönüme ektiği pancarı sökmeye başladı. Yaklaşık 80 gün sürecek olan söküm ile çiftçiler bir yıllık emeklerinin karşılığını almayı bekliyor. Geçtiğimiz yıl 180 bin ton şeker pancarı hasadı yaptıklarını dile getiren Pancar Ekicileri Kooperatifi Başkanı Feridun Ergin, yağışların azlığından dolayı bu sene üretimin düştüğünü ve 155 bin ton rekolte beklediklerini kaydetti. 2018 şeker pancarı kampanya döneminin başladığını belirten Ergin, “Fabrika çalışıyor ve pancar işliyor. 80 gün sürecek. Bu dönemde tüm çiftçiler şuanda tarlalarında pancarlarını çıkartıyorlar. Geçen sene 180 bin ton pancarımız oldu. Bu yıl yağışların eksikliğinden dolayı rekolte 155 bin olur. Bin 500 pancar üreticimiz var. 30 bin dönüm alanda pancar ekildi. Baharda yağışların az olmasından dolayı pancarda düşüş var. Geç yağmur yağmasından dolayı çimlenme olayı da çok düşük oldu. Bu sene şeker oranı ortalama 16 olursa, taban fiyattan para alırlar. Böylece para kazanır. Sıcaktan dolayı şeker oranı düşerse biraz sıkıntı olur. Geçen sene dönümüne 10 ton aldık. Bu sene 7 ton ancak alırız” dedi.

    Pancarın taban fiyatının 235 kuruş olduğunu aktaran Ergin, “Şeker oranı 16’ya denk geldiği zaman 235 kuruştan satılıyor. Fiyat şeker oranına göre değişiyor. Oran 17’ye çıktığı zaman 249 kuruştan satılır. Eğer şeker oranı 15’e düşerse 14 kuruş aşağı satılır. Bu da 221 kuruşa denk gelir. Hepsi şeker oranına bağlı” diye konuştu.

    Tarlada çalışmaya başladıklarını aktaran üretici Arif Özer ise, “70-80 gün gibi yoğun bir mesaimiz var. Yetkililerden sadece su yardımı yapmalarını istiyoruz. Bize mazot ve gübre desteği vermesinler. Biz sadece su istiyoruz. Kendi mesleğimizi yapabilmemiz için bize su lazım. Yoksa bu son senemiz diyebilirim. Yani artık bu iş bitti noktasına geldi. Eğer bir iki yıl içerisinde su gelmezse son nesil olarak biz olacağız” ifadelerini kullandı.

  • (Özel) Tarihi camide her yer iskele, ama çalışan yeterli işçi yok

    Bursa’da tarihi Emir Sultan Camii ve türbesinde aylar önce başlayan restorasyonun yavaş ilerlemesi tepkilere neden oluyor.

    Emir Sultan Hazretlerinin türbesi ve kendi adıyla anılan camide restorasyon çalışmaları sürüyor. İlk başlarda ekipler cami çevresinde bulunan tarihi mermer taşlara büyük zarar vermiş ve bu durum tepki görmüştü. Daha sonra cami ve türbenin etrafı iskelelerle donatıldı ve çalışmalar başladı. Caminin her tarafında iskeleler bulunmasına rağmen, çalışan çok az işçi olması yüzünden restorasyon çalışmalarının çok yavaş ilerlediği ileri sürüldü. Restorasyon çalışmaları sebebiyle cami kapatılırken, cemaat ise restorasyon yavaş ilerlemesi sebebiyle açılışının gecikeceğini düşünüyor.

    Cami ve türbeye dünyanın her yerinden çok sayıda ziyaretçi geliyor. Restorasyon sebebiyle ziyaretlerin azaldığını ve işlerinin büyük oranda düştüğünü belirten esnaf, restorasyonun hızlandırılmasını istediklerini ifade etti.

    Kimi zaman hiç çalışma olmadığını vurgulayan esnaf, “Burada restorasyon 6 ay önce başladı. Ama çalışmalar çok yavaş ilerliyor. Kimi zaman 3-5 kişi çalışıyor, kimi zaman ise hiç çalışma olmuyor. Çalışların bu kadar yavaş ilerlemesi sebebiyle 2020 yılında bitmesi beklenen restorasyonun bitmeyeceğini düşünüyoruz. Biz burada esnafız. İşlerimiz hayli düştü. Bu çalışmanın bir an önce hızlandırılıp bitirilmesini bekliyoruz” dedi.

    Restorasyon sebebiyle caminin içi kapatılırken, türbe ise ziyaretçilere açık.

  • Özcan Kızıltan: “İyi mücadele ettik ancak sonuç yeterli olmadı”

    Tarsus İdman Yurdu Teknik Direktörü Özcan Kızıltan, Çaykur Rizespor maçının ardından yaptığı açıklamada iyi mücadele ettiklerini ancak sonucun yeterli olmadığını belirtti.

    Ziraat Türkiye Kupası 3. Eleme Turu’nda Tarsus İdman Yurdu deplasmanda Çaykur Rizespor’a 2-0 mağlup oldu. Mücadele sonrası basın toplantısında konuşan Tarsus İdman Yurdu Teknik Direktörü Özcan Kızıltan, iyi mücadele ettiklerini ancak sonucun yetersiz olduğunu belirtti. Kızıltan sözlerine şu şekilde devam etti:

    “Rize’de olmak, eski dostların arasında olmak güzeldi. Çaykur Rizespor’u tebrik ediyorum. Bizde kendi ligimizde mücadelemizi devam ettiriyoruz. Zorlu Rizespor karşısında iyi oyun oynamaya geldik. Ligde devamlı oynayan 4 oyuncumuzu buraya getirmedik. İyi mücadele ettik, zaman zaman iyi pas yaptık ama sonuç için yeterli olmadı. Çaykur Rizespor’u tebrik ediyorum. Okan hocaya başarılar diliyorum. İnşallah önümüzdeki günlerde beklenen, özlenen o güzel günlere ulaşırlar”

  • “Faiz artırımı enflasyonla mücadelede önemli fakat yeterli değil”

    Ekonomi Gazetecisi Rıfat Fırat, TCMB’nin faiz artırım kararı alması durumunda enflasyonun kısa vadede düşme eğilimine gireceğini fakat uzun vadede bunun bir karşılığının olmayacağını belirterek cari açığın mutlaka azaltılması gerektiğini söyledi.

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) geçen hafta yaptığı basın duyurusunda, parasal duruşu yeniden şekillendirmek adına elindeki bütün araçları kullanmaya devam edeceğini vurgulayarak faiz artırım sinyali verdi.

    TCMB duyurusunun ardından gözler 13 Eylül’deki Para Politikası Kurulu (PPK) Toplantısına çevrildi. Gazeteci Rıfat Fırat, ağustos ayı enflasyon rakamının yüzde 17,90’a yükseldiğini ve dikkatlerin PPK toplantısında olduğunu kaydederek, “Ağustos ayında Tüketici Fiyat Endeksi aylık bazda yüzde 2,3 artış gösterdi. Yıllık enflasyon ise maalesef yüzde 17,90’a yükseldi. Gözler önümüzdeki günlerde yapılacak olan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Para Politikası Kurulu toplantısında. Merkez’in kuvvetle muhtemel faiz artışı yapması bekleniyor. Öte yandan 10 Eylül’de Türkiye’nin ikinci çeyrek büyüme oranı açıklanacak. Çok hareketli bir hafta bizi bekliyor” açıklamasında bulundu.

    “Elden gelen öğün olmaz, o da vaktinde bulunmaz”

    TCMB’nin faiz artırım kararı alması durumunda enflasyonun kısa vadede düşme eğilimine gireceğini belirten Fırat, enflasyonun uzun vadede tek hanelerde gerçekleşmesi için cari açığın azaltılması gerektiğine vurgu yaparak, şu ifadeleri kullandı:

    “Enflasyonla mücadelede sıkı para ve sıkı maliye politikası çok mühim bir enstrüman fakat tek başına yeterli değil. Cari açığımızın yüksek olması döviz kurunda da ciddi hareketlenmelere sebep oluyor ve neticede enflasyon olarak yine karşımıza çıkıyor. ‘Elden gelen öğün olmaz, o da vaktinde bulunmaz’. Türkiye, enflasyonun tek hanelerde gerçekleşmesi için umumiyetle kendi global oyuncularını çıkartmalı ve cari açığın yüzde 90’ını oluşturan enerji ithalatını minimum düzeye çekebilecek önlemler almalıdır. GES’lere ve RES’lere önem vermelidir. Türkiye yıllık 2 bin 737 saat güneşlenme süresi karşılığında güneşten sadece 860 mw enerji elde ederken; Almanya yıllık bin 600 saat güneşlenme süresi karşılığında 40 bin mw enerji üretebiliyor. Yani ülkemizden yüzde 60 daha az güneş alırken, 46 kat daha fazla güneş enerjisi elde edebiliyor. Umarım bu alanda bir seferberlik projesi başlatılır.”

    “Vakit kaybetmeden üretim odaklı büyüme modeline geçmeliyiz”

    Türkiye’nin daha fazla vakit kaybetmeden üretim odaklı büyüme modeline geçmesi gerektiğini söyleyen Rıfat Fırat, “Ekonomide birbirine zıt bir arada bulunamayacak olan iki seçenek vardır; bunlardan bir tanesi Ar-ge, ileri teknolojili, yüksek katma değerli, yenilikçi ve ihracata yönelik üretim odaklı büyüme, diğeri ise emlak ve inşaat rantına, borçlanmaya ve ithalata dayalı tüketim odaklı büyümedir. Ülkemiz tüketim odaklı büyümenin ne kadar riskli olduğunu çok kez tecrübe etti. Artık üreterek, ihraç ederek büyümeliyiz. Güney Kore, Almanya, Japonya ve Çin, Türkiye’ye örnek olabilecek nadide ülkelerdendir. Bu ülkelerin cari fazlaları, enflasyon ve faiz rakamları da ortadadır. Yapılması gereken tek şey daha fazla vakit kaybetmeden harekete geçmektir” diye konuştu.

  • Yeşilboğaz: “Islah edici önlemler alınmazsa cezalar yeterli olmaz”

    Mersin Barosu Başkanı Bilgin Yeşilboğaz, çocuk istismarı konusunda ıslah edici önlemler alınmazsa cezaların asla yeterli olmayacağını belirterek, “Yapılan eylemlerin basit bir suç olarak algılanması en büyük hatayı getirir. Bu konuyu geniş çaplı ele almak gerekiyor” dedi.

    Yeşilboğaz, katıldığı radyo programında, çocuk hakları ile çocuk istismarı konularında velilere ve çocuklara tavsiyelerde bulunarak, Mersin Barosu Çocuk Hakları Merkezi’nin çalışmaları hakkında bilgiler verdi. Mersin Barosu’nun, halkın yaşadığı sorunları en iyi bilen, en büyük örgüt olduğunu belirten Yeşilboğaz, “Toplum için yararlı olabilecek her türlü politikayı yapmaya hazırız. Amacımız, toplumu muasır medeniyet seviyesine çıkarmaktır. İnsanlara yaşama tutunabilmeleri için bir umut verirseniz, kanuna aykırı eylemler azalır. Ayrıca, ıslah edici önlemler alınmazsa, cezalar yeterli olmaz. Biz elimizi taşın altına koyduk. Sadece elimizi tutsunlar. Çok önem verdiğimiz Kadın Hakları, Çocuk Hakları, İnsan Hakları ve Hayvan Hakları Merkezlerimiz topluma dönük yüzümüzdür ve bunları çok daha aktif hale gelecektir. Ekim ayından itibaren bu projelerimizin hepsi uygulamaya girecek. Mersin ve Türkiye bizi görecek” diye konuştu.

    “Sadece çocukları değil, velileri de eğitiyoruz”

    Çocuk Hakları Merkezinin, çok önemli bir yer teşkil ettiğini kaydeden Yeşilboğaz, “Avukatlarımız çocuklara ve velilere çocuk hakları ile çocuk istismarı konularından önemli bilinçlendirme çalışmaları yaptı. Birçok kamu kuruluşları ile protokol imzalayarak el birliği ile farkındalık çalışmaları yapmaya başladık. Mersin Barosu Çocuk Hakları Merkezimiz tarafından hayata geçirilen proje kapsamında ilk olarak, ’Düşlerime Dokunma’ ve daha sonra da ‘Sihirli Küre’ adlı tiyatro oyunları avukatlarımız tarafından sahnelenerek, çocuklarımıza haklarını ve cinsel istismardan korunma yollarını en iyi şekilde eğlenceli bir dille öğrenmeleri sağlanmıştır. Çocuklara farkındalık oluşturacak cümleleri kurduğunuz zaman çocuk sorgulamaya başlıyor. Bu ciddi anlamda olumlu bir dönüşümdür. Sadece çocukları değil, velileri de eğitmiş oluyoruz” ifadelerini kullandı.

    Çocuklara yönelik tacizler ve ölümler ile ilgili haberlerin Türkiye gündeminin en üst sırasında yer aldığını ifade eden Yeşilboğaz, “Islah edici önlemler alınmazsa cezalar asla yeterli olmaz. Yapılan eylemlerin basit bir suç olarak algılanması en büyük hatayı getirir. Bu konuyu geniş çaplı ele almak gerekiyor. Sadece hukuki boyutu ile ele alırsak, asla bir sonuca varamayız. Siyasal, ekonomik ve toplumsal ve sosyal yönü vardır. Tüm

    uzmanlar tarafında incelenmesi gerekiyor. Biz çocukların eğitimine bu nedenle çok önem veriyoruz. Eğitim çocuktan başlar ve temeli eğitmek zorundayız” şeklinde konuştu.

    “Veliller çocuğuyla güven ilişkisi kurmak zorunda”

    Çocukların istismardan korunması konusunda velilere tavsiyelerde bulunan Yeşilboğaz, “Veliler çocuklarını, çocuk olarak görmemeli, birey olarak görmelidir. Çocuklarına ne gibi hak ve yükümlülüklerinin olduğunu öğretmeleri gerekiyor. Okullarda eğitim veriliyor ama eğitim temelde ailede başlar. Çocuğa ilk eğitimi aile vermek zorunda. Cinsel eğitimi de vermek zorunda. Başkasının kendi vücuduna dokunmamasını, yabancı kişilerle görüşmemesini de öğretmeli. Çocuk bir birey olarak ne yapması gerektiğini anlaması gerekiyor. Veliler çocuklarıyla iletişimi iyi kurarsa, yaşadığı en kötü bir olayı anında anlatır. Veliler çocuğuyla güven ilişkisini kurmak zorunda. Klasik bir anne baba modundan çıkıp, eğitmen ve arkadaş modeli olmak zorundalar. Bu ilişkiyi kurduğunuz zaman çocuk her zaman size açık olur” diye konuştu.

    Çocuklara da tavsiyelerde bulunan Yeşilboğaz, yaşadıkları tüm olumsuzlukları aileleriyle paylaşmaları gerektiğini söyleyerek, şöyle devam etti; “Çocuklarımız, kendi bedenlerinin kendilerine ait olduğunu bilmeleri, kendi haklarının farkında olmaları gerekiyor. Kendilerinin hakları olduğu kadar, başkasının da hakkının olduğunun bilincine varması gerekiyor. Anne ve baba çocuğuna karşı ortak bir dil bulmalıdır. Çocukla velisi arasında güven duygusu gelişmemiş ise çocuklar yaşamış oldukları sorunları mutlaka okullarındaki rehberlik öğretmenleri ile paylaşmalıdır. Baromuzun çocuk hakları merkezine gelebilirler, veliler her zaman müracaatta bulunabilirler.”