Etiket: Yenikapı

  • AK Partili Çalık: “CHP Yenikapı ruhunu bozdu, iktidarı rüyasında göremez”

    AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Öznur Çalık, CHP ve HDP’nin İstanbul’da düzenlediği ortak mitinge tepki göstererek, “CHP Yenikapı ruhunu bozdu, iktidarı rüyasında göremez” dedi.

    Çalık, beraberinde Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Çakır, AK Parti İl Başkanı hakan Kahtalı ve partili yöneticilerle birlikte AK Parti’nin Yazıhan, Arguvan ve Arapgir ilçe başkanlıklarını ziyaret ederek, burada partisinin mahalle temsilcileri ile toplantı yaptı. Çalık, partililere gündemde seçimin olmadığını ancak yarın seçim olacakmış gibi de çalışmalarını istedi. AK Parti Yazıhan İlçe Başkanlığını ziyareti sırasında açıklamalarda bulunan Çalık, “Parlamenter sistem her daim arızaya uğradı. En son arızaya uğrayan, yaşadığımız en büyük kriz 367 kriziydi. Ve 367’yi isteyen hukuk garabetine imza atan hukukçular milletin kendi oylarıyla cumhurbaşkanını seçmesine vesile oldu” dedi.

    CHP’nin HDP ile birlikte miting düzenlemesini eleştiren Çalık şunları söyledi:

    “Yenikapı ruhunu bozan Cumhuriyet Halk Partisi şimdi milletin isteklerine bir kez daha kulaklarını tıkıyor. HDP ile beraber program organize ediyor. Benim sivil vatandaşıma, benim çocuğuma, benim gencime, benim polisime, benim askerime, korucuma silah sıkan, bomba atan terör örgütleriyle işbirliği yapan, onların siyasi uzantısı olan partilerle mitingler yapmak iktidar rüyanızın olmadığının en önemli göstergesidir. Türkiye Cumhuriyetini ortaya kaldırmak isteyenlerle değil, onların siyasi uzantılarıyla değil, milletimizle beraber hareket edeceksiniz ki, hiç olmazsa bile rüyalarınızda da olsa iktidarı görebilesiniz. Siz terör örgütlerinin uzantılarıyla yol yürümeye devam ettiğiniz sürece bu millet size uykunuzda bile iktidarı görmeye izin vermez.”

    Partililere gündemde seçim olmadığı ancak yarın seçim olacakmış gibi hazır olmaları mesajını veren Çalık, “Tek başlı bir sistem, koalisyonların olmadığı, istikrarın olduğu bir sisteme geçmek zorundayız. Bu konuda çalışmalara yerli ve milli duruşuyla örnek olan Devlet Bahçeli çok ciddi destek veriyor. Seçim yok. Ama yarın seçim varmış gibi bütün mahalle başkanlarım hazır” dedi.

    “Türkiye AK Parti ile birlikte yeni bir döneme girdi“

    Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Çakır da, “AK Parti teşkilatlarıyla var, kurumsal yapısıyla var. Kurumsal yapısıyla güçlü. Ama şunu bilmemiz lazım; Türkiye AK Parti ile birlikte yeni bir döneme girdi. Millileşme dönemine girdi, kalkınma dönemine girdi, yatırım dönemini başlattı. Bu hem yerel kalkınma, hem genel kalkınmayı başlattı. Tabi bundan rahatsız olan yapılar Türkiye’nin kalkınmasını önleme adına bir takım operasyon yaptılar. Bunlardan bir tanesi de, en büyüklerden FETÖ operasyonuydu. Ondan öncede AK Parti’ye birçok darbe girişiminde bulunuldu, 6-7 tane farklı darbe girişimi vardı. AK Parti bütün zorluklara rağmen halkın desteği ile ülkenin kalkınmasına ve büyümesine devam etti. İnsana verilen değer ve yatırım her geçen gün katlanarak arttı” dedi.

    “Bizim başımızın üzerinde yerleri vardır”

    AK Parti İl Başkanı Hakan Kahtalı ise, “Teşkilatlar olarak bizim için en önemli temel taşlarımız mahalle başkanlarımızdır. Biz mahalle başkanlarımız ile birlikte bu teşkilatın omurgasını teşkil ederiz. Mahalle başkanlarımız, sandık kurullarını, yönetimlerini oluşturur, en az 1 ile 3 sandık arasında olan mahallelerde en az 9 tane yönetim kurulunun olması gerekir. Her inançtan, her mezhepten, ister Türk olsun, ister Kürt olsun, ister Alevi olsun, ister Sünni olsun hiç fark etmez. Yeter ki bu toprakları kendisine vatan kabul etmiş kim olursa olsun bizim bu teşkilatlarımızın içerisinde yeri vardır, bizim başımızın üzerinde yerleri vardır” diye konuştu.

  • Başbakan Yıldırım: “Kılıçdaroğlu’ndan Yenikapı ruhuna uygun tavır bekliyorum”

    Başbakan Binali Yıldırım CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun eleştirilerine yanıt vererek, “Bir kez daha sayın Kılıçdaoğlu’na Yenikapı ruhunun gereğine uygun olarak birlik beraberlik dayanışma içerisinde gerek bölücü terör örgütü, gerekse FETÖ’cü terör ile mücadele konusunda daha olumlu bir tavır içerisinde olmasını bekliyorum” dedi.

    Yıldırım, Türk ekonomisinin 3-5 değerlendirme kuruluşunun raporlarına göre hizaya girecek bir ekonomi olmadığını kaydetti.

    Başbakan Binali Yıldırım, Ümraniye’de düzenlenen Erzincan Kültür ve Eğitim Vakfı Danışma ve Dayanışma Toplantısı’na katıldı. Toplantının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Başbakan Yıldırım, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun eleştirilerine yanıt verdi.

    “Sayın Kılıçdaroğlu’nu Yenikapı ruhuna uygun tavır bekliyorum”

    Kılıçdaroğlu’nun “240 şehidin sorumlusu kim” sözlerine değinen Yıldırım, “Sayın Kılıçdaroğlu ile 15 Temmuz darbe gecesi bir telefon görüşmemiz oldu. Bize söylediği ‘bu bir darbe girişimdir. Bu milli iradeye karşı bir kalkışmadır. Bu konuda sizin yanınızdayız. Sonuna kadar sizi destekliyoruz’ dedi. 15 Temmuz’dan bu zamana 2 aydan fazla geçti. Ne değişti. Sayın Kılıçdaroğlu fikrini değiştirdi mi, yoksa Türkiye’de başka bir şey mi oldu. 15 Temmuz darbe girişiminin sorumlusu ne aziz milletimizdir, ne de sayın Kılıçdaroğlu’dur. Dünyanın başına bela olan FETÖ terör örgütü ve onun başıdır. Olayı net olarak ortaya koyalım. Bu alçak terör örgütünün de bütün izlerini, bütün bağlantılarını ortaya çıkarmak bizim boynumuzun borcudur. Bir kez daha sayın Kılıçdaroğlu’na Yenikapı ruhunun gereğine uygun olarak birlik beraberlik dayanışma içerisinde gerek bölücü terör örgütü, gerekse FETÖ’cü terör ile mücadele konusunda daha olumlu bir tavır içerisinde olmasını bekliyorum” diye konuştu.

    “Bu konuları anlattık, gerekirse tekrar anlatırız”

    Kılıçdaroğlu ile daha önce birkaç kez bir araya gelerek konuştuğunu hatırlatan Yıldırım, “Bu konuları enine boyuna anlattık. Buna rağmen anlaşılmayan konular belli ki var. Bunları da gerekirse tekrar anlatırız. Amacımız Türkiye’nin bir daha böyle alçakça darbe girişimleri ile karşı karşıya kalmaması. Enerjimizi ne bölücü terör mücadelesinde, ne de FETÖ’cü darbeciler için harcamamamız” şeklinde konuştu.

    “Sayın Kılıçdaroğlu bir şeye karar versin”

    CHP Lideri’nin Suriye politikası konusundaki eleştirilerini de yanıtlayan Yıldırım, “Sayın Kılıçdaroğlu bir şeye karar versin. Suriye ile yaşanan sorunlar ortada. İsrail ile Türkiye sorun yaşadı Mavi Marmara’dan dolayı. Aynı şekilde uçak düşürülmesi olayından dolayı Rusya ile sorun yaşadı. Sayın Kılıçdaroğlu aramız açılınca ‘herkesle düşmanız diyor’ ilişkiler düzelip işler yoluna konduğunda yine memnun olmuyor. Nasıl yapacağız. İkisini de eleştiriyorsunuz. ‘Niye anlaştınız İsrail ile, Rusya ile’. Anlaşamayınca da ‘herkesle düşmansınız’ diyor. İkisinden biri doğru. Doğru olan şu dostlukları arttıracağız, düşmanlıkları azaltacağız. Hem içeride, hem dışarıda” ifadelerini kullandı.

    “Biz atışarak değil, el sıkışarak sorunların çözülmesinden yanayız”

    Kılıçdaroğlu ile her zaman görüşebileceğini vurgulayan Başbakan Yıldırım, “Biz atışarak değil, kamuoyunda siyaset yaparak değil el sıkışarak, konuşarak sorunların çözülmesinden yanayız. Tribünlere söz söylemek seçim meydanlarında olabilir ama diğer zamanlarda ülkenin sorunlarında ortak bir anlayış içinde hareket etmek lazım. Asgari müştereklerde birleşmek lazım. O nedenlerle genel başkanlarla bir araya geldik. Bir uzlaşma ile küçük de olsa bir anayasa değişikliği yapalım dedik. 1.5 aydır arkadaşlar çalışmaya devam ediyor, bir noktaya geldi. Önümüzdeki günlerde inşallah bunun kararını verip yolumuza devam edeceğiz” dedi.

    “En büyük mağdur şehitlerimizin yakınlarıdır”

    Başbakan Binali Yıldırım son günlerde darbe girişiminin unutturulmaya çalışıldığını vurgulayarak şunları söyledi;

    “Bu günlerde 15 Temmuz darbe girişimi bir tarafa bırakıldı, ‘efendim mağdurlar var’ Devlette memuriyette çıkarılanlar, iş aleminde, sivil toplum kuruluşlarında mağdurlar var. Peki milletin mağduriyetini nereye koyacağız. En büyük mağdur 241 şehidimizin yakınıdır ve 79 milyon vatan evladıdır. Mağduriyetten konuşursak en önce konuşmamız gereken budur. Kaldı ki bu terör örgütü kapalı bir kutu, saydam değil, ilişkileri gizemli. Bunu yanlış yapmadan, itinayla sorumluları ortaya çıkarmak kolay bir iş değil . Onun için bizim memuriyetten çıkardığımız epeyce sayıda insan var. Mahkemelerin tutukladığı bizzat darbeye iştirak edenler var. Dolayısıyla büyük bir kitle oluşturuyor bu doğru. Ancak bunu yapmazsak Türkiye tekrar bu tehdit ile karşı karşıya kalır. Bunu milletimizin bilmesi lazım. Bundan sonra hatalar varsa, yanlışlar varsa düzeltecek mekanizmalar da var. Bunların Valiliklerde, bakanlıklarda gerekli komisyonlar kuruldu. Kendisine haksızlık yapıldığını düşünen kim varsa müracaat ediyor. Bu müracaatlar değerlendirilecek, gerçekten bir haksızlık yapılmışsa bunlar düzeltilecek. Sapla saman birbirine karışmayacak, kurunun yanında yaş yanmayacak. İntikamla değil, adaletle muamele edilecek. Türk adaleti iş başındadır, darbecilerden hesap sormaya başlamıştır. O bakımdan darbeyi gündemden düşürüp, darbecileri savunmaya kalkmak bu şehitlere, gazilere yapılabilecek en büyük kötülüktür. Bir an önce herkesin bu konuda gerekli sorumluluğu almasını bu millet bekliyor”

    “Türk ekonomisi 3-5 değerlendirme kuruluşunun raporlarına göre hizaya gelmez”

    Başbakan Yıldırım, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s’in Türkiye’nin notunu düşürmesine ilişkin bir soru üzerine şöyle konuştu:

    “Bizim değerlendirmemiz açık. Bizim değerlendirmemizin ne olduğun görmek için 16 Temmuz’a gitmemiz lazım. Büyük bir darbe girişimi ile karşı karşıya kalıyor Türkiye ve ülkede ekonomik göstergelerde kayda değer bir değişim olmuyor. Merkez bankası piyasaya para verme ihtiyacı duymuyor. Vatandaş hem darbeyi önlüyor, hem de piyasanın ihtiyacı olan parayı döviz bozdurarak piyasaya veriyor. O gün bu gün işler tıkır tıkır yürüyor. Türkiye ekonomisi sağlam temeller üzerine kurulu. Mali disiplin asla göz ardı edilmiyor. Ekonomimizde yatırım en önemli önceliğimizdir. Darbeye rağmen birçok düzenleme yaptık. Bu kuruluş iki gün önce ‘Türk ekonomisi 15 Temmuz şokundan kolayca çıktı’ diyordu. 2 günde ne değişti. Türk ekonomisi 3-5 değerlendirme kuruluşunun raporlarına göre hizaya girecek bir ekonomi değildir. Türk ekonomisi büyümeyi, istihdamı hedef alan bir ekonomidir. Dünyanın hangi ülkesinde 27 çeyrek art arda büyüme sağlayan ülke var. Birçok ülkede büyüme 0’ın altında. Birçok ülkede faizler eksi seviyelerde büyümüyor. Bu değerlendirmelerin çok da tarafsız olduğunu düşünmüyoruz. Burada bir takım yönlendirmelerin Türk ekonomisi hakkında algı oluşturma gayretlerinin olduğunu görüyoruz. Benzer konuları geçmişte de yaşadık. Bundan sonra da buna benzer konular önümüze gelecektir. 2002’de yerle bir olmuş ekonomi, 23 bankası batmış bir Türkiye, borcu milli gelirine yaklaşmış bir Türkiye’den bugün dünyanın en büyük havalimanı ile yatırımları ile mega projelerle hız kesmeden yoluna devam eden bir Türkiye var. Bizim umudumuz, kaynağımız değerlendirme kuruluşları değil milletimizdir, ülkemizin genç ve dinamik nüfusudur. Bunlar olduktan sonra gayrisi ne söylerse söylesin önemi yoktur. Türk ekonomisi dayanıklılığını ve ne kadar şoklara karşı hazır olduğunu 15 Temmuz’da dünyaya göstermiştir”.

  • Bakan Özlü: “Bu saldırı Yenikapı ruhunu bozmaya yönelik bir eylemdir”

    Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik gerçekleştirilen saldırının Yenikapı ruhuna karşı yapılan bir eylem olarak değerlendirdi.

    Manisa’da Organize Sanayi Bölgesi ve Vestel City’i ziyaret eden Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, partisinin Manisa il teşkilatıyla da bir araya geldi. Manisa İl Başkanlığını ziyaret eden Bakan Faruk Çelik’e, AK Parti Manisa Milletvekili Recai Berber, Uğur Aydemir ve ilçe belediye başkanları eşlik etti. Manisa AK Parti Teşkilatı, Bakan Özlü’yü kapıda karşılayarak kendisine çiçek takdim etti. AK Parti Manisa İl Başkanı Zülfikar Gürcan, Bakan Faruk Özlü’yü Manisa’da ağırlamaktan memnuniyet duyduklarını belirterek, Bakan Özlü’ye Manisa hakkında bilgilendirmelerde bulundu. Sözlerine Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Cerablus’a yönelik gerçekleştirdiği harekatın değerlendirmesiyle başlayan Bakan Faruk Özlü, “Dünden itibaren biliyorsunuz Türk Silahlı Kuvvetleri Suriye’de bir operasyon gerçekleştiriyor. Başarılı bir operasyon gerçekleştiriyor. Bunun iki önemli sonucu var. Birincisi özellikle 15 Temmuz darbe girişimi sırasında, darbe girişimi akabinde silahlı kuvvetler içerisinde yuvalanmış olan bir ihanet çetesinin meydana getirdiği moral bozukluğunu bu şekilde gidermiş oluyoruz. İkincisi, silahlı kuvvetler çok eski ve organize bir yapıdır, bu başarılı operasyon da onun göstergesidir” dedi.

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun konvoyunun Artvin’de uğradığı silahlı saldırıyı bir kez daha kınayan Bakan Özlü, çatışmada şehit düşen asker için Allah’tan rahmet, yaralılara geçmiş olsun dileklerini aktardı. Bakan Özlü konuşmasına şöyle devam etti:

    “Bugün bir saldırı haberi aldık. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu beyin konvoyuna Artvin civarındayken bir saldırı gerçekleşti. Bir de şehidimiz var. Şehidimize Allah’tan rahmet diliyorum. Yaralılara da geçmiş olsun diliyoruz. Bu saldırıyı kınıyoruz. Sayın Kılıçdaroğlu’na geçmiş olsun diyorum. Bu saldırı, bu hareketler Sayın Cumhurbaşkanımızın önderliğinde 3 partinin katılımıyla bir miting gerçekleştirilmişti. Yenikapı ruhu diye anılan bir sürece girmiştik. İktidarıyla, muhalefetiyle darbelere karşı bir eylem, bir hareket olmuştu. Bu Yenikapı ruhunu, milletimizin birliğini bütünlüğünü bozmaya yönelik bir eylem olarak değerlendiriyoruz. Bunlara fırsat verilmeyecek.”

    Türkiye’de nitelikli sanayinin gelişmesi için gayret sarf ettiklerini kaydeden Bakan Özlü, “Bizim hükümetimiz icraatçı ve reformist bir hükümet olarak göreve başladı. Türkiye’de özellikle orta, yüksek ve ileri teknoloji üreten bir sanayi altyapısı olmasını istiyoruz. Bizim programımızda da bu var. Şu anda yüksek teknolojili ürünlerin ihracatımız içerisindeki payı yüzde 3’ler yüzde 3 buçuklar civarında. Bu payı arttırmayı hedefliyoruz. Bu payı da yüzde 20’ler seviyesinde olmasını arzu ediyoruz. Bu maksatla Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Türkiye’nin sanayisinin, sanayi altyapısının, üniversitelerinin, araştırma kurumlarının teknoloji üreten bir yapıyı kazanması için çalışacağız” dedi.

  • Yenikapı mitingi ve demokrasi nöbetleri sonrası halkın nabzı tutuldu

    İstanbul Düşünce Vakfı, 15 Temmuz 2016 darbe girişimi sonrası Demokrasi ve Milli İrade nöbetleri ile Yenikapı başta olmak üzere bir çok ilde gerçekleştirilen Demokrasi ve Şehitler Mitingi sonrasında halkın nabzını tuttu.

    İstanbul Düşünce Vakfı, 15 Temmuz 2016 darbe girişimi sonrası Türkiye’nin her yerinde tutulan Demokrasi ve Milli İrade nöbetleri ile Yenikapı başta olmak üzere tüm illerde gerçekleştirilen Demokrasi ve Şehitler Mitingi sonrasında halkın nabzını tuttu.İDV Başkanı Dr. Halil İbrahim Erbay’ın verdiği bilgiye göre, İDV tarafından ARGETUS Araştırma Şirketine “15 Temmuz’da Nasıl Değiştik?” üst başlığı ile yaptırılan kamuoyu araştırmasında bin 200 kişi ile yüz yüze anket yöntemiyle görüşüldü. 11 Ağustos’ta başlayan ve 15 Ağustos’ta tamamlanan araştırmada vatandaşlara 30’a yakın soru yöneltildi.

    “15 Temmuz her birimizi değiştirici güce sahip”

    “15 Temmuz sadece ordu ve devleti değil, sivil toplumu ve birey olarak da herkesi etkileyecek güçlü bir dönüm noktası”dır, diyen İDV Başkanı Dr. Halil İbrahim Erbay araştırmanın yapılma gerekçesini “15 Temmuz darbe girişimi ve milletin topyekûn darbeye direnişi, sadece ordu ve devleti değil, sivil toplumu ve birey olarak da herkesi etkileyecek güçlü bir dönüm noktası. Bu değişim üstelik Türkiye ile sınırlı olmayacak. Çünkü Türkiye, dünya tarihinde ender rastlanacak örnek ve model bir direniş ortaya koydu. Biz İDV olarak bu değişim sürecinin siyasi, askeri, sosyal ve kültürel boyutlarını görmek ve kamuoyu ile paylaşmak istedik” ifadeleriyle anlattı.

    “Darbeyi TV’lerden saat 21.00-24.00 arasında öğrendik”

    Erbay, araştırma kapsamında görüşülen kişilerin, darbe girişimini daha çok TV’den (yüzde 75,6), Darbe bilgisine ulaşma saati ise 15 Temmuz gecesi (yüzde 84,9), 21.00-24.00 saatleri arasında ulaştıklarını söylediklerini belirtti. Erbay, “Vatandaşlar, darbeyle ilgili bilgileri paylaşmak için cep telefonu ile konuşma (yüzde 52,4), Whatsapp(yüzde 10,3), Twitter(yüzde 9,2), Facebook (yüzde 8,4) SMS(yüzde 4,9) ve ev telefonu(yüzde 4,1) ile görüşme yolları tercih edilmiş. Halkın büyük çoğunluğu darbe girişimini öğrendikten sonra korku ve dehşete kapıldıklarını, çaresizlik ve endişe içinde (evde-işyerinde) olanları takip ettiklerini (yüzde 43,3) belirtirken, bir kısmı ülke geleceği için endişe ettiklerinive Cumhurbaşkanı ile Başbakanın çağrısıyla sokağa çıktıklarını (yüzde 26,9), bir kısmı ise çağrı beklemeksizin sokağa çıktıklarını (yüzde 19,6) söylüyorlar. O gece sokağa çıkanların toplamı yüzde 46,6. Sonraki günden itibaren, yüzde 58,4’lük geniş bir kitle ise demokrasi nöbetlerine ve mitinglere katıldıklarını belirtiyor” dedi.

    “Ortak amaç; Darbe karşıtlığı ve dış güçlere hayır demek”

    Erbay, darbe karşıtı gösterilere ve demokrasi nöbetlerine katılma amaçları arasında şu seçenekleri sıraladı:”Millet iradesine sahip çıkmak ve darbe tehlikelerine karşı önlem almak (yüzde 92,6), Darbeye karşı çıkmak ve demokrasiyi sahiplenmek (yüzde 92,5), FETÖ ve dış güçlerin oyunlarına dur demek (yüzde 91,9), Cumhurbaşkanı ile seçilmiş hükümete destek vermek (yüzde 88,9) yer alıyor. Araştırmaya katılanlar, darbe nedenleri arasında ABD ve NATO’yu yüzde 90,9’luk oranla ilk sırada görüyor. Devlet ve hükümetlerin 1980’den beri FETÖ’ye karşı tedbirsiz ve iyimser olması (yüzde 81,9) ile TSK’nın darbeci geçmişi ve toplum karşıtı aldığı pozisyon-vesayetçi karakteri(yüzde 80,5) ile yüzde 50 toplum desteğini uzun süredir devam ettiren AK Partiyi darbe dışında yönetimden uzaklaştıracak yöntemlerin kalmaması (yüzde 79,8), darbe girişiminin varsayılan nedenleri arasında belirtiliyor”.

    Darbe girişimi sonrası alınan tedbirlere verilen desteğin çok yüksek oranda olduğunu paylaşan Erbay, “İşte sonuçlar: OHAL’i ve KHK’ları Cuntacılar ve FETÖ ile mücadele için önemli bulan (yüzde 86,5), OHAL’i gerekli görüp ve destekleyen (yüzde 72,3), KHK’ları kısıtlı ve yetersiz bulanlar(yüzde 57). OHAL’i ve KHK’ları gereksiz düzeyde kapsamlı bularak desteklemeyenler (yüzde 30,9) azınlıkta kalıyor.

    Ayrıca, Emniyeti FETÖ’den arındırma çalışmaları (yüzde 95,9), Orduyu FETÖ’den arındırma çalışmaları (yüzde 95,6), Ordunun yeniden yapılandırılması (yüzde 90,8), Askeri liselerin kapatılması ve harp okullarının tüm kesimlere açılması (yüzde 83), Emir-Komuta ve terfi tayin işlerinin sivilleşmesi(yüzde 79,5), Orduya ait işletmelerin bakanlığa devredilmesi(yüzde 78,3), Genelkurmay ve MİT’in Cumhurbaşkanlığı’na bağlanmak istenmesi(yüzde 78), Askerin sivil otorite altına alınması (yüzde 77,8) gibi tedbirler konusunda devlet ve hükümete büyük bir halk desteği ön plana çıkıyor. Yargı’yı FETÖ’den arındırma çalışmaları (yüzde 96,6), Hâkim ve savcılara yönelik gözaltılar ve tutuklamalar(yüzde 95), FETÖ’cü hakim ve savcıların daha önceki kararlarının yeniden işleme alınması(yüzde 94,3), Yargıdaki yeni yapılandırma (Yargıtay ve Danıştay’daki değişim ile Askeri Mahkemelerin kapatılması) çalışmaları(yüzde 91) gibi tedbirler de büyük bir halk desteği görürken, İdam kararının geri getirilmesi(yüzde 77,2) konusu daha az desteklenmektedir” dedi.

    “Kamudaki FETÖ operasyonları derinleştirilmeli”

    FETO Operasyonarına halkın verdiği desteğin büyük boyutlarda olduğuna dikkat çeken Erbay,”Kamu çalışanları, STK’lar, Medya ve Özel Sektördeki; Kamuda çalışan ve FETÖ ile ilişkili olduğu düşünülen personellerin işine son verilmesi(yüzde 97,3), FETÖ ile ilişkili STK ve Medya kuruluşlarının kapatılması (yüzde 97,1), FETÖ ile ilişkili okul ve iş yerlerine el konulması (yüzde 96,3), FETÖ ile ilişkili gazeteci ve medya mensuplarının gözaltına alınması(yüzde 96,1), FETÖ ile ilişkili üniversitelerin kapatılması (yüzde 96) gibi tedbirler konusunda da etkili bir halk desteği görülmektedir. 15 Temmuz’un darbe girişiminin ortaya çıkardığı toplumsal değişimler konusunda ise önemli farklılıklar gözleniyor. Örneğin, darbe girişimlerine karşı tepki gösterme davranışının geliştiği(yüzde 97,4), Millet iradesinin üstünlüğünün korunduğu(yüzde 97,4), Bayrak ve vatan sevgisinin geliştiği(yüzde 97), Türkiye üzerinde emelleri olan iç ve dış güçlere karşı önemli bir mesajın verildiği(yüzde 96,8), Türkiye’de demokrasiye olan bağlılık inancının dünyaya gösterildiği(yüzde 96,2), Toplumdaki ayrışmaların azaldığı (yüzde 95,7), Demokrasiye olan inancın ve bilincin geliştiği(yüzde 94,5), Hak ve özgürlüklere ilginin arttığı(yüzde 94,2), Tarihsel ve milli değerlerin idrakinin sağlandığı(yüzde 93,3) düşünülüyor. Ayrıca diğer değişimlere oranla asker-sivil ilişkilerinin normalleştiği(yüzde 89,6) konusunda halkta daha az bir iyimserliğin ortaya çıktığı görülüyor” şeklinde konuştu.

    “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı güven ortalaması 78’den 85’e yükseldi”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı güven ortalamasının 78’den 85’e yükseldiğini açıklayan Erbay, ”15 Temmuz darbe girişimi öncesi ve sonrasına göre siyaset ve bürokraside ön plana çıkan kişiler hakkındaki kanaatlerin değişip değişmediği konusunda; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik kanaatler ortalaması olumlu yönde değişim göstererek 78,7’den 85,5’e yükseldi. TBMM Başkanı İsmail Kahraman 60,6’dan 69,3’e, Başbakan ve AK Parti Genel Başkanı Binali Yıldırım 66’dan 75,6’ya, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu 21,9’dan 30,1’e, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli 47,5’ten 70,3’e, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar 60,9’dan 75’e yükseldi. HDP Eşgenel Başkanı Selahattin Demirtaş’a yönelik kanaatler olumsuz yönde 57’den 36’ya, MİT Başkanı Hakan Fidan’a yönelik kanaatler ise olumsuz yönde 52’den 41,4’e geriledi. 1960’tan bu yana sayısı 15’i geçen darbe, darbe girişimi ve muhtıralar ile 15 Temmuzdaki kanlı darbe girişiminin, güvenilir ordu anlayışımızda olumsuz değişiklik meydana getirdiği yönündeki görüşe katılanlar halkın çoğunluğunu (yüzde 69,7) oluşturuyor. Halkın az kısmı bu güvenilir ordu anlayışının sürdüğünü belirtirken (yüzde 23,4), bir kısmı ise (yüzde 6,9) bu konuda fikir belirtmiyor. 15 Temmuz sonrasında halkın siyasi görüşlerinde de büyük bir değişimin ortaya çıktığı görülüyor. Darbe girişimini muhatabı olan Cumhurbaşkanı ve AK Parti’ye olan ilgi siyasal tercihlerin yeni yapısında da etkili oluyor. 15 Temmuz öncesi kendini HDP’ye yakın hisseden yüzde 10,1’lik kesim yüzde 6,5’e düşmüş. 15 Temmuz öncesi CHP’yi destekleyen yüzde 21,8’lik kesim, 15 Temmuz sonrasında yüzde 19,8’e gerilemiş durumda. MHP, yüzde 7,6’lık desteğini yüzde 8,2’ye yükseltmiş görünüyor. AK Parti’nin ise, 15 Temmuz öncesi yüzde 48,3’lük halk desteğini 15 Temmuz darbe girişiminin ardından yüzde 55,4’e yükselttiği anlaşılıyor.15 Temmuz sonrası diğer partilere olan desteklerde önemli bir azalış görünürken, fikir belirtmeyen kararsızlar ise yüzde 5,6’lık kesimi temsil ediyor” ifadelerini kullandı.

    “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dünya liderliği algısı pekişti”

    15 Temmuz darbe girişiminin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dünya liderliği yolundaki algıyı nasıl etkilediği konusunda olumlu bir tablo ortaya çıktığını dile getiren Erbay, “Halkın yüzde 92,4’ü, Erdoğan’ın, ülkesi içindeki farklı kesimleri harekete geçirebilen bir lider olarak yansıdığını düşünüyor. yüzde 92,3’ü Erdoğan’ın, halkı tarafından dikkate alınan ve itibar gören bir lider olarak yansıdığını, yüzde 91,8’i de Erdoğan’ın, zor süreçleri ve kaosu yöneten, ülkeyi iç ve dış tehditlere karşı demokrasi gücü ile koruyan bir lider olarak yansıdığını ifade ediyor. yüzde 49,7’lik bir kesim Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, devlet içindeki yasadışı örgütlerin yuvalanmalarından habersiz, yalnız bir lider olarak yansıdığını belirtirken, yüzde 44,6’lık bir kesim ise bu görüşe karşı çıkıyor. 15 Temmuz sonrası yapılması gerekenler hakkında halkın yüzde 96,3’ü medya özgürlüğüne önem vermek konusunda birleşiyor. Darbe girişiminin ardından Askere ve Polise yönelik denetimlerin arttırılması ve disiplini sağlayacak önlemlerin alınması konusu (yüzde 95,3) ön plana çıkıyor. Yine devleti ve siyasi iktidarı ele geçirme tehdidine karşı;ideolojilere, düşüncelere ve inançlara olan mesafeyi korumak (yüzde 95,3) noktasında önemli bir uyarı dile getiriliyor. Gözaltına alınan ve tutuklananların adil mahkemelerde yargılanması ve cezalandırılması (yüzde 96) hususu ile Darbe girişiminin ardından Ordu, Emniyet ve Yargı başta olmak üzere bürokrasi ve devletim tüm kurumlarının yeniden düzenlenerek hükümet kontrolü altına alınması (yüzde 95,3) yapılması gerekenler arasında öne çıkanlar arasında. Darbeler konusunda sürekli teyakkuzda olunması (yüzde 91,8)Yeni Anayasanın hazırlanması (yüzde 89,2), Siyasi ve dini liderlerin birleştirici üslubu tercih etmeleri(yüzde 93,5) ise diğer yapılması gerekenler olarak ifade ediliyor” dedi.

    “Darbe girişimi sonrası dış politikada AB, NATO ve ABD şoku”

    Dış politika ile ilgili 15 Temmuz sonrası yapılması gerekenler hakkında halkın yüzde 95,8’i FETÖ’nün iadesinin sağlanması konusunda hemfikir olduğunu belirten Erbay, “Aynı zamanda darbe girişimine katkısı olduğu düşünülen veya tehdit unsuru olarak görülen üslerin dış ülkelere karşı kontrolünün sağlanması konusunda da yüzde 93,6’lık güçlü bir halk desteği ortaya çıkıyor. Darbe girişimi sonrası AB’nin etkili bir destek sunmaktan kaçınması ve zorlaştırılan üyelik süreci, AB ile ilgili dış politikalarda olumsuz bir tablonun gelişmesinde etkili oluyor. AB’ye üye olma isteğine devam etmek konusunda halkın yüzde 33’ü destek veriyor. AB’ye üye olma isteğini askıya almak konusunda yüzde 55,3’lük yaklaşım ile AB’ye üye olma isteğini sonlandırmak konusundaki yüzde 64,2’lik düşünce AB İle ilgili dış politikada halkın olumsuz ve isteksiz bir tavır sergilediğini ifade etmek mümkün. Benzer bir dış politika yaklaşımı NATO konusunda da öne çıkıyor. Örneğin, NATO üyeliğine devam etmek konusunda halkın yüzde 42,8’i, NATO üyeliğini askıya almak konusunda yüzde 49,9’u, NATO üyeliğini sonlandırmak konusunda ise halkın yüzde 51,8’i olumsuz kanaatini belirtiyor. Öte yandan NATO’nun ve AB’nin dışında bir alternatif olan Şanghay İşbirliği Örgütüne üye olma isteği konusunda halkın yüzde 46,8’inin desteği bulunuyor. Darbe girişimi konusunda doğrudan etkisi bulunduğu ifade edilen ve FETÖ liderini koruduğu iddia edilen ABD ile ilişkilerin askıya alınması konusunda da yine yüzde 64,1’lik olumsuz bir yaklaşım ortaya çıkıyor. FETÖ’nün manipülasyonu ile düşürülen Rus uçağıyla bozulan Rusya ile ilişkilerin geliştirilmesi konusunda ise yüzde 84,9’luk güçlü bir destek ortaya çıkıyor. Yaklaşık 6 yıldır yaşanan iç savaşın ardından yoğun göç alınan Suriye ile ilişkilerin geliştirmesi konusunda da yüzde 56,3’lük bir destek söz konusu. Yakın zamanda Mısır’da yaşanan darbe ile bozulan ilişkilerin geliştirilmesi konusunda da halkın yüzde 61,6’lık pozitif desteği görünüyor.Ermenistan ile ilişkilerin geliştirmesi konusunda ise halkın sadece yüzde 34,8’i olumlu görüş belirtiyor” şeklinde konuştu.

    “Darbe girişimi başarılı olsaydı”

    Erbay, darbe girişiminin başarılı olması durumda yaşanabilecek durumlara şu şekilde ışık tuttu: “15 Temmuz Darbe girişimi, milletin destansı direnişi ile püskürtüldü. Ancak 1960’tan bu yana gerçekleşen 15’in üzerindeki Darbe, Darbe girişimi ve Muhtıralar, toplumsal hafızadaki kötü yerini koruyor. Daha önce darbe süreçlerinden geçen halkın, darbe girişiminin başarılı olması durumunda nelerle karşılaşabileceğine dair olası tahminleri ise büyük bir felaketin eşiğinden dönüldüğünü ortaya koyuyor.

    15 Temmuz Darbe girişiminin başarılı olması durumunda nasıl bir Türkiye’de yaşanacağına dair halkın yüzde 97,8’i,başta Cumhurbaşkanı ve Başbakan olmak üzere siyasetçilerin büyük bir kısmının can güvenliği ve tutuklanma tehdidi ile karşı karşıya kalacağını belirtiyor.

    Darbe girişiminin başarılı olması durumundaki olası diğer kötü sonuçlar ise şöyle:

    Ülke genelinde uzun süreli sıkıyönetim yaşanırdı (yüzde 97,6).

    İnternet ve telefon gibi iletişim kanallarına uzun süreli erişim ve kullanım yasağı getirilirdi (yüzde 97,9).

    Medya lağvedilerek basına uzun süreli yayın yasakları getirilirdi (yüzde 98).

    Terör vb. suçlardan hapse girenler serbest bırakılırdı (yüzde 91,6).

    Yüz binleri aşan gözaltı ve tutuklamalar gerçekleşirdi. 1980 darbesinde olduğu gibi işkence ve kötü hapis koşulları halkın tüm kesimlerine yayılırdı (yüzde 96,6).

    Darbeye karşı direnen onbinlerce kişi öldürülür ve ağır yaralanırdı (yüzde 97,6).

    2002 yılından bu yana iyileşen ekonomi ve toplum istikrarı bozulurdu (yüzde 96,6).

    Kitlesel işsizlik, ucuz ve güvencesiz iş koşulları ile enflasyon ve dışa bağımlı kötü ekonomik atmosfer yıllarca etkisini gösterirdi (yüzde 97,4).

    Terör örgütleri ülkenin farklı yerlerinde güçlenir ve kanlı eylemler yaparlardı (yüzde 97,4).

    Suriye’de olduğu gibi, yıllarca sürebilecek dini-mezhepsel ve etnik iç çatışmalar başlardı (yüzde 92).

    Bölge coğrafyasındaki karışıklıktan yararlanmak isteyen güçlü devletler, Türkiye’nin hepsini veya bir kısmını işgal edebilirlerdi (yüzde 91,1).

    Demokrasi ve insan hakları anlayışı iflas ederdi (yüzde 97,3)”.

    “15 Temmuz’un değişim etkisi birkaç yıl sürecek”

    Araştırmanın danışmanlığını yürüten ARGETUS Danışmanı Sosyolog-İlahiyatçı Erol Erdoğan, İstanbul Düşünce Vakfı (İDV) tarafından yaptırılan araştırmanın nöbetler ve mitingler sonrasında olması sebebiyle objektiflik içerdiğini belirterek şunları söyledi: “İDV araştırması, nöbetler ve mitingler sonrasında olması sebebiyle bu alanda çalışma yapanlar için objektif veriler içeriyor. Ancak, şunu da bilmemiz lazım; 15 Temmuz’un toplumsal değişim etkisi birkaç yıl daha sürecek. Onun için bu değişimi ilgili herkes yakından izlemeli. 15 Temmuz pek çok değişimi tetikleme gücüne sahip.

  • Başkan Gökçek’ten Yenikapı mitingi tweeti

    Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, dün yapılan İstanbul Yenikapı mitinginin ardından attığı tweetlerde FETÖ lideri Fethullah Gülen’e, “Vatan haini FETÖ, manzarayı görünce kahroldun değil mi?” diye seslendi. Gökçek, ABD ve AB’yi de FETÖ’ye destek vermemeleri konusunda uyardı.

    Başkan Gökçek, Yenikapı’da milyonlarca kişinin katıldığı ve iktidarıyla, muhalefetiyle Türkiye’nin tüm dünyaya mesaj verdiği miting alanından ve Kızılay Demokrasi Meydanı’ndan fotoğraflar paylaşıp, tweetler attı. Oluşturulan birlik duygusuna vurgu yapan Başkan Gökçek, “İşte Türkiye…Cumhurbaşkanı, Başbakanı, TBMM Başkanı, Genelkurmay Başkanı, ana muhalefet ve muhalefet parti liderleri hepsi bir arada. Söz konusu vatan olunca, gerisi teferruat… 81 il meydanlarda… Bu, dünyada bir ilk… Bütün millet bir arada…” tweetlerini attı.

    Başkan Gökçek, “Vatan haini FETÖ, manzarayı görünce kahroldun değil mi? Hadi gene işkembeden atıp taraftarına moral ver. Tabii sende zerre moral kaldıysa”, Yaşasın Türkiye ve Yaşasın Türkiye dostları…”, “Bak FETÖ, yurtta sulh budur” tweetlerini paylaştı.

    “İçeride FETÖ’cüler, PKK, DHKP-C yok… Alevi-Sünni, Kürt-Türk bir arada… Dostları sevindiren, düşmanları çatlatan bir görüntü…” diyen Başkan Gökçek, FETÖ lideri Fetullah Gülen’in yıllardır yaşadığı ABD’ye de uyarılarda bulundu. Gökçek, “ABD mesajı aldın mı? Dost kalmak istiyorsan tek yol var… FETÖ’yü teslim edeceksin… Aksi takdirde Türkiye’de ABD karşıtlığı zirve yapar. Vakit geçirmeyin… Derhal FETÖ’yü bize teslim edin… “tweetlerini takipçileriyle paylaşarak, AB ülkelerine de “Bu fotoları gören Batı, hala anlayamadınız mı? AB yetkilileri, siz de artık uyanın… Bu millet bir arada ve kararlı… Yanlış beyanatlar verip, bizi kendinizden iyice soğutmayın…” çağrısında bulundu.

    “Tarihi anları bizimle paylaşın” çağrısı yaptı

    Başkan Gökçek, FETÖ üyesi askerlerin yaptığı ve yüzlerce vatandaşın bombalanarak, kurşunlanarak ya da tankların altında kalarak hayatını kaybettiği 15 Temmuz’daki darbe teşebbüsüne göğsünü siper eden vatandaşlardan da videolarını kendisine göndermelerini istedi. “Aziz milletimiz, 7 Ağustos’ta tek yürek oldu, zaferini taçlandırdı. Dünya demokrasi tarihine altın harflerle yazılacak olan bu büyük buluşmayı sizin gözünüzden ölümsüzleştireceğiz” tweetini atan Başkan Gökçek, “Bu çerçevede vatandaşlarımızın birlik ve beraberliğimizi belgeleyen fotoğraf ve videoları, 0 533 051 52 37 nolu WhatsApp hesabı üzerinden ya da www.demokrasidirenci.com adresinden paylaşmalarını rica ediyoruz” çağrısında bulundu.