Etiket: YAZMA

  • Öğretmenler, ’Yazma Becerileri Sempozyumu’ İçin Buluşuyor

    Terakki Vakfı Okulları, 19 Aralık 2015 tarihinde Levent yerleşkesinde “3. Yazma Becerileri Sempozyumu”nu düzenliyor.

    Sempozyum, Türkiye genelinde özel ve devlet okullarından katılacak öğretmenlere, 4 farklı etkinlik sunuyor.

    Terakki’nin 130+ Projesi kapsamında dili Türkçe ve ücretsiz organize edilen sempozyumun katılımcı sayısı her yılı artıyor. Şu ana kadar 289 kayıtlı dinleyici sayısına ulaşan sempozyum, davetliler ve iyi örnek sunumları yapacaklarla birlikte yaklaşık 350 kişiye ev sahipliği yapacak.

    Öncelikle ilköğretim ve lise seviyesinde yazma becerilerinin geliştirilmesi için yürütülen sınıf içi ve dışı öğrenme etkinlikleri ile ölçme değerlendirme uygulamaları paylaşılacak. Çeşitli kurumlardan 23 adet iyi örnek sunumu bulunuyor.

    İkinci olarak düzenlenecek atölye/uzman paylaşımı çalışmalarıyla, bu alandaki ihtiyaçlar doğrultusunda yeni öğrenme etkinlikleri, ölçme değerlendirme araçları üretmek ve türetmek üzere farklı disiplinlerden bilim insanları ve yazarlar bir araya geliyor. Toplam 17 atölye/uzman paylaşımı gerçekleştirilecek.

    Bu yıl ilk defa gerçekleştirilecek yuvarlak masa çalışmasında ise “Neden Yazma Becerileri?” başlığı tartışılıyor.

    Sempozyumda son olarak sürecin önemli bir tamamlayıcısı olarak alan uzmanları ve yazarların, görüş ve düşüncelerini öğretmenlerle paylaşacakları “Nitelikli Okumadan Yazmaya” başlıklı bir panel olacak.

    Şimdiye kadar düzenlenen iki sempozyuma Mine Soysal, Oya Adalı, Sevin Okyay, Feyza Hepçilingirler, Yrd. Doç. Dr. Necdet Neydim, Filiz Özdem, Müjdat Ataman, Yrd. Doç. Dr. Ömer Kutlu, Tolga Gümüşay, Yalvaç Ural, Sezai Sarıoğlu, Eren Noyan, Yrd. Doç. Dr. Şükran Dilidüzgün, Barış Müstecaplıoğlu, Dr. Tülay Üstündağ, Yrd. Doç. Dr. Tamer Ergin, Nilay Özer, Baki Ayhan T., Gülayşe Koçak, Murat Gülsoy, Dilek Tokay Köksal, Rıza Kıraç, Tuğrul Tanyol, Tarık Günersel, Damla Kukul, Sabriye Özerdem, Duygu Vural Çağlar ve Behiç Ak gibi onlarca usta atölye/uzman paylaşımı çalışmalarıyla destek verdi.

    19 Aralık’ta ise Luset Kohen Fins, PMIEF, Yrd. Doç. Dr. Tamer Ergin, Şebnem Oral, Nurçay Türkoğlu, Merih Akoğul, Süleyman Sönmez, Burçak Karaboğa Güney, Nuran Direk, Cenk Gündoğdu, Damla Kukul, Şafak Türkel, Mine Söğüt, Yekta Kopan, Yıldıray Karakiya, Ali Koç, Dr. Nilay Yılmaz paylaşımlarıyla sempozyuma katkıda bulunacaklar.

  • Okuma Yazma Kursuyla Anneler İçin Hayat Yeniden Başladı

    Çeşitli nedenlerle okula gitme şansı yakalayamayan, başkalarının yardımı olmadan otobüse bile binemeyen anneler, İzmir’in Buca ilçesinde açılan okuma yazma kursuyla adeta hayata yeniden başladı.

    Buca ilçesinde, okuma yazma bilmeyen anneler açılan kursa katılarak yıllar sonra yeniden okul sıralarına oturarak alfabelerle tanıştı. Çamlıkule Semtevi’nde açılan ücretsiz kursta 43 kadının heyecanı ise minik öğrencileri aratmadı. Çeşitli nedenlerle okulu bırakan ve zorlu yaşamına okuma yazma bilmeden devam eden anneler, bugüne kadar ise başkalarının yardımı olmadan hareket edemedi. Bazı kadınlar ise, “Harfleri bilmediğimiz için kör gibiydik. Şimdi içimiz açıldı” diyerek okuma yazma öğrenmenin mutluluğunu anlatmaya çalıştı. Okuma yazma bilmediği için çok zorluklar yaşadığını söyleyen 47 yaşındaki kursiyer Kadriye Çoban, kursu açan Buca Belediyesi’ne teşekkür etti. Çoban, “Bir harf bile öğrensem bunları yapanlar sayesindedir” dedi.

    65 YAŞINDAKİ AZİZE TEYZE DE SIRALARA OTURDU

    Kursun en dikkat çeken kişileri arasında ise 65 yaşındaki Azize Gündüz yer aldı. ’Okumanın yaşı yok’ diyerek kalemi eline alan Azize teyze, yıllardır okuma yazma bilmemesi nedeniyle çektiği sıkıntılar şu sözlerle anlattı:

    “Bir harf bile gördüğümüzde kör gibiydik, hiçbir şey anlamıyorduk. Ama şimdi yazıları gördüğümüz zaman içimiz açılıyor. Bu imkanı bize tanıyanlara çok teşekkür ediyorum.”

    Açılan okuma yazma kursu sonrasında ise başarılı kadınlara Milli Eğitim Bakanlığı onaylı diploma verilecek. 19 Ekim 2015 tarihinde başlayan kursların birinci kademesi 15 Aralık 2015’te, ikinci kademesi ise 12 Ocak 2016’da sona erecek.

  • Okuma Yazma Kursları Yaş Sınırı Tanımıyor

    Van Valiliği tarafından ’Van İlinde Yerinden Edilmiş Kişilerin Ekonomik ve Sosyal Entegrasyonu Projesi’ kapsamında açılan okuma-yazma kursuna katılan kadınlar, ilerleyen yaşlarına rağmen okuma yazma öğreniyorlar.

    Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından ortak finanse edilen ve Van Valiliği’nin faydalanıcısı olduğu ’Van İlinde Yerinden Edilmiş Kişilerin Ekonomik ve Sosyal Entegrasyonu Projesi’ kapsamında açılan okuma- yazma kursuna kadınlar büyük ilgi gösteriyor. Ekonomik sorunlardan dolayı okuyamayan birçok kadın, Van Valiliği’nin açmış olduğu kurslara akın ediyor. İlerleyen yaşlarına aldırış etmeden okumanın mutluluğunu yaşayan kadınlardan kimisi evinde çocukları ile kimisi de torunlarıyla ders çalışıyor. 148 kadının okuma yazma öğrendiği kurslardan 7’si tamamlanırken, 5 ayrı kursta ise eğitimler devam ediyor.

    Kursa devam eden birçok kadın, ekonomik sıkıntılardan dolayı okula gönderilmediklerini belirterek, bu kurslar sayesinde rahat bir şekilde alışverişler başta olmak üzere günlük karşılaştıkları sıkıntıları bir bir aştıklarını kaydettiler. Hastanede bile sıra beklerken artık rahat bir şekilde bunu takip edebildiklerini ifade eden kadınlar, “Günlük işlediğimiz konuların devamını akşam evimizde tekrar ediyoruz. Kimimiz çocuklarıyla kimimiz de torunlarımızla birlikte ders çalışıyoruz. Bu da bizleri son derece mutlu ediyor. Öğrenmenin yaşı yok. Burada 65 yaşında olanlarda var, 35 yaşında olanlarda. Biz çok mutluyuz. Bize bu imkanı tanıdıkları için de emeği geçenlere teşekkür ediyoruz” dediler.

    5 çocuğu ve 15 torunu bulunan 65 yaşındaki Hüsniye Kınacı da, torunuyla birlikte aynı sırada ders çalışmanın mutluluğunu yaşadığını belirterek, “Bizim zamanımızda anneler çocuk doğuruyordu. Bizde onlara bakıyorduk. Zaten okula giden o dönemde fazla kimse yoktu. Bizde gönderilmedik. Ama şimdi böylesi bir imkan getirildi önümüze bizde bu imkan sayesinde okumanın mutluluğunu yaşıyoruz” ifadelerini kullandı.

    Van Valiliği AB Proje Koordinasyon Merkezi Teknik Destek Ofisi Mesleki Eğitim Kilit Uzmanı Mehtap Tanrıverdi Derebeyli de, ’Van İlinde Yerinden Edilmiş Kişilerin Ekonomik ve Sosyal Entegrasyonu Projesi’ kapsamında açtıkları bütün kurslara gösterilen ilginin son derece memnuniyet verici olduğunu belirtti. Böylesi bir projede yer almaktan dolayı da mutlu olduğunu anlatan Derebeyli, “Bu kapsamda açtığımız kurslar ilgi gördü. Açılan okuma-yazma kurslarına da talep oldukça fazlaydı. Özellikle zamanında okula gönderilme hakları ellerinden alınmış kadınlar ilgi gösterdi. Proje kapsamında 12 ayrı okuma-yazma kursu açtık. Okuma-yazma kursundan 7’si tamamlanırken, 5 ayrı kurs ise devam ediyor. Kurslara katılan 184 kişi eğitimlerini tamamladı. 148 kişi ise halen eğitime devam ediyor” dedi.

  • Sağlık Personeline Proje Yazma Eğitimi

    Bursa Kamu Hastaneler Birliği Genel Sekreterliği, Bursa Eskişehir Bilecik Kalkınma Ajansı iş birliği ile sağlıkçılara “tıp bilimlerinde araştırma projesi hazırlama eğitimi” verdi.

    Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde iki gün süren eğitimde TÜBİTAK-ARDEB programı tanıtılırken, araştırma projesi planlanması, proje yazma kuralları, başvuru sürecinde yapılması gerekenler, projelerin TÜBİTAK komisyonlarınca nasıl değerlendirildiği, kabul edilen projelerin yönetilmesi gibi konular anlatıldı. Eğitimleri, TÜBİTAK panellerinde de görev alan Uludağ Üniversitesi Prof. Dr. Kadir Yeşilbağ, Prof. Dr. Vahide Savcı ve Yrd. Doç. Dr Şehnaz Baltacı Göktalay verdi. Eğitime katılanların zihnindeki proje taslakları, proje yazma teknikleri, reddetme sebebi olan yaygın hatalar, kabul edilmiş iyi proje örnekleri ele alındı.

    Veteriner Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Kadir Yeşilbağ, “İlmî araştırma faaliyetleri önemlidir. Özellikle tıp bilimlerindeki araştırmalara yönelik faaliyetler uluslararası camiada ülkemizin itibarını artırırken, aynı zamanda sağlık hizmetleri konusunda ulaşılan noktanın bilimsel platforma taşınmasına da katkı sağlayacaktır. Bursa’daki tıp doktorlarının araştırma projelerine gösterdiği yoğun ilginin ve özellikle Bursa Kamu Hastaneler Birliği’nin ilmî faaliyetlere yaklaşımının gerçekten etkileyici ve örnek alınacak bir seviyede olduğunu gördüm. Bu uygulama diğer iller için bir model olarak değerlendirilmelidir” dedi.

  • Tokat’ın Yazma Modelleri Çiniye İşlenecek

    Tokat Valisi Cevdet Can, Niksar’da evinin bahçesinde kurduğu atölyede yaptığı çini işlemelerini ABD’ye satan 68 yaşındaki Tülay Atila’yı ziyaret etti.

    Tokat’ın Niksar ilçesinde evini çini atölyesine çeviren 68 yaşındaki ev hanımı Tülay Atila yaptıkları ürünleri ABD’de yaşayan çocukları aracılığıyla bu ülkede satıyor hem para kazanıyor hem de isteyenlere bu sanatı öğretiyor.

    Tülay Atila’yı çini atölyesinde ziyaret eden Vali Cevdet Can ve Niksar Kaymakamı Selami Kapankaya, çalışmaları hakkında kadından bilgeler aldı. 5 yıl ilkokul öğretmenliği yaptıktan sonra çocuklarıyla ilgilenmek amacıyla işten ayrıldığını, çocukları büyüdükten sonra ise ebru sanatı ile uğraşmaya başladığını söyleyen Atila, ailesiyle zaman zaman gittiği Kütahya’da çini işlemeciliğini öğrendiğini dile getirdi.

    Çini işlemenin zor ama bir o kadar da zevkli olduğunu belirten Atila; “Bir kağıda ebru çıkarıyorsunuz, bu sefer bunu seramikte veya tabakta denemek istiyorsunuz. Onu deniyorsunuz, çini boyama tekniğini öğreneyim diyorsunuz. Niksar’da bayanların iş alanına ihtiyacından dolayı da çini işlemeciliğini ilçeye getirmeye, bu işin öncülüğünü yapmaya gayret gösteriyoruz” dedi.

    Amerika’da, çoğunlukla kaselerin tercih edildiğini ifade eden Atila, “Doğaçlama kabartmalar Amerika’da çok tutuluyor. Çünkü onun örneği bir daha yok. Amerikalılar nazarlığı çok seviyor. Oradan gelen talep doğrultusunda biz ürünlerimizi yapıyoruz. Yerli piyasada da kurumlar için çeşitli ürünler yapıyoruz” şeklinde konuştu.

    TOKAT YAZMALARI “ÇİNİ” YE İŞLENECEK

    68 yaşındaki Atila’yı tebrik eden Vali Cevdet Can, kendisinden Tokat’a ve Niksar’a özgü, bu coğrafyanın tarihinden taşınan desenler üzerine çalışmasını istedi. Herkesin yaptığı ürünleri değil, daha farklı hiç kimsenin yapmadığı ürünleri yaparak marka olunabileceğini kaydeden Vali Can, şunları kaydetti: “İnsanların hafızasında bir şeyler bırakmak istiyorsanız, insanlara hediye vermek istiyorsanız, geleneksel el sanatlarına uygun hediyeler vermek durumundasınız. Tokat’ta o kadar çok yazma deseni var ki, bu desenleri çini üzerinde çalışabilirsiniz ve sergileyebilirsiniz. Ben sizden bir sergi açacak kadar yazma desenlerimizden çalışmanızı istiyorum. İnsanlar bir sanat galerisine girdiği zaman orada geleneksel ürünleri görmek istiyor. Tipik çini desenlerinden vazgeçerek, Tokat’ın desenlerine ağırlık vermenizi istiyorum. Biz de sizi finansal konuda destekleyeceğiz. Türkiye’de açılacak tüm sergilerde, fuarlarda Tokat Geleneksel El Sanatları reyonu olsun istiyoruz” diye konuştu.

    “TOKAT DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE GELENEKSEL EL SANATLARININ MERKEZİ OLACAK”

    Çalışana üretene destek verdiklerini belirten Vali Can, şöyle konuştu: “Biz her şeye şöyle bir giriş yapıyoruz, bir yerin sahibi orada yaşayan insanlardır. Devletin hükümetin valisi bu çalışmalara destek vermelidir. Bizde sonuçta burada yapılan bir çalışmaya destek vermek için geldik. Tokat tarihi bir kent, Niksar tarihi bir başkent. Bu topraklara gelen insanların müthiş bir kültür birikimi var. Yani şöyle bir baktığımızda altı yedi medeniyet üst üste çakışmış. En son Komana kazılarında altta Bizans, Roma derken üstte Danişmendliler’e ait ürünler çıkıyor. Tokat’ın kendine has desenleri var insanların karakterine yansıyan doğasına yansıyan özel desenleri var. Bu gerek el sanatları gerekse ürünler bakımından Tokat kendine has münhasır bir yer. Çok müthiş bir potansiyel var. O yüzden gelecek yıllarda Tokat’ın merkez olması için şu an kolları sıvadık. Tokat dünyada ve Türkiye’de geleneksel el sanatlarının merkezi olacak diyoruz. Bunun sayesinde insanlar buraya gelecek ve ziyaret edecek, turizm bundan dolayı gelişecek diyoruz. Şu an dünyada böyle bir trend var artık. Geleneksel el sanatları noktasında müthiş bir ziyaretçi akını var. Bir ürün bile milyonları çekebiliyor oraya, Tülay hanım gibi değerler, öyle bir ürün geliştirir burada elimizdeki çiniye Osmanlının desenlerinin yanı sıra Tokat’a has yazma deseni işlediği zaman müthiş bir eser ortaya çıkar. Tokat’ta bulunan yeraltı eserlerimizle bütünleştiği zaman bu toprakların ismini dünyaya tanıtırız. Bunun gayretini gösteriyoruz, bunun çalışmalarını yapıyoruz. Bunun için biz Tokat’ta şu an geleneksel el sanatlarını geliştirme noktasında önümüzdeki dönemde Türkiye Geleneksel El Sanatları Festivali yapacağız ve bunu daha sonra uluslararası alana kaydıracağız. Bununla alakalı şu an belediyemizle, özel idaremizle Valilikle, Zile, Niksar, Tokat ve diğer ilçe belediyelerimizle birlikte bu festivali bir haftaya yaymak istiyoruz. Bu festivalin akabinde uluslararası sanat galerilerinde ve Türkiye’deki sanat galerilerinde ve ayrıca insanların en çok uğradığı meydanlarda Tokat’ın geleneksel el sanatları sergisinin açılmasını hedefliyoruz. Gelen insanlar orada bütün Anadolu’nun birliğini ve kardeşliğini görsün istiyoruz, sanatın ve kardeşliğin harmonisini bu topraklarda nasıl atalarımız 1071’de Anadolu’ya girdiklerinde ilk olarak Niksar’ı seçmişler, Danişmendliler olarak gelmişlerse ve ilk İslam eserleri bu topraklarda ortaya çıkmış ilk medrese il cami ilk tıp, ilk astronomi tıp ve diğer konulardaki eserler burada yazılmışsa biz tekrar Tokat’ın o haline dönmesi için gayret gösteriyoruz. Tokat’ın bir atasözü var ’Ot kökünde kuru kökünde yeşerir.’ Buranın kökü sağlam. Biz de yaşatmak için çalışıyoruz.”

    Çini ustası Tülay Atila, Vali Cevdet Can’ın kendisine yaptığı ziyaretten büyük memnuniyet duyduğunu belirterek Vali Cevdet Can’a, ziyaretin anısına çini tabak hediye etti.