Etiket: Yazdıracak

  • Arslantepe’de tarihi yeniden yazdıracak bulgular

    Battalgazi Belediye Başkanı Selahattin Gürkan, Arslantepe kazı çalışmalarının 40’ıncı yılı dolayısıyla Arslantepe Höyüğü Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Marcella Frangipane onuruna yemek verdi. Burada yapılan konuşmalarda, Arslantepe’nin insanlık tarihi açısında önemine dikkat çekilerek, tarihi değiştirecek yeni bulguların olduğu belirtildi.

    Battalgazi Belediye Başkanı Selahattin Gürkan, Arslantepe kazı çalışmalarının 40’ıncı yılı dolayısıyla Arslantepe Höyüğü Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Marcella Frangipane onuruna verdiği yemeğe, AK Parti Battalgazi Merkez İlçe Başkanı Osman Güder, Battalgazi Belediye Başkan Yardımcıları Zafer Kırçuval, Nevzat Aslan, İl Kültür ve Turizm Müdürü Derviş Özbay, Malatya Müzesi Müdürü Tevhit Kekeç, bazı birim müdürleri ile kazı heyeti katıldı. Burada konuşan Gürkan, Arslantepe’nin insanlık tarihi açısında önemine dikkat çekerek, “Marcella hanım 40 yıl öncesinde gelip, Malatya’nın tarihini aydınlatmak ve buradaki bulguların hem Türkiye açısından hem dünya milletler camiası açısından, önemli kazanımları tüm dünyayla paylaşma açısından, önemli gayretler gösteriyor. Yaptığı çalışmalarda da Arslantepe’nin Dünya UNESCO Kültürel Mirası Listesine girmesi noktasında büyük bulgular elde edildi. Bu bulgular dünya tarihinde, insanlık tarihinin yeniden yazılması ve düzeltilmesi anlamında önemli bulguları ihtiva etmektedir. Netice itibariyle insanlık dairesinin ortak paydasında buluşmak zorundayız. İnsanlığın ortak paydası olarak tabir ettiğimiz, insanlığın ortak değerlerinin ortak paydada buluşması ve o ortak paydada buluşanların tüm insanlığa şamil hale getirilerek, insanlar arasında hümanizm duygusunun, kardeşlik duygusunun ve sevgi atmosferinin oluşturulması noktasında bu kazı önemli hizmetlere vesile olmaktadır. Dünya Kültür Mirası geçici listesinde bulunan Arslantepe’nin asıl listeye alınması için hep birlikte çalışmaya devam edeceğiz. Ben inanıyorum ki yaptığımız çalışmalar neticesinde Arslantepe’nin UNESCO Dünya Kültür Mirası asıl listesine alınacaktır” şeklinde konuştu.

    Arslantepe Höyüğü Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Marcella Frangipane ise Arslantepe kazılarında tarihi yeniden yazdıracak yeni bulgular elde ettiklerini belirtti.

    Frangipane, “Bu benim için çok büyük bir onur. Burada çalışmaktan dolayı çok büyük onur duydum. Bizim için bu iş çok önemli. Biliyorsunuz bizler araştırmacıyız. Burada genel tarih adına çok yeni ve önemli şeyler bulduk. O kadar önemli bulgulara ulaştık ki tarihin yeniden yazılması gerekecek belki de. Bu bulgular sadece Malatya için değil, tüm dünya için önemlidir. Burası açık hava müzesi oldu. Önümüzdeki yıllarda farklı ülkelerden daha fazla insanlar bu bulguları görmek için buralara gelecektir. Şimdi de insanlar geliyor ancak önümüzdeki süreçte çok daha fazla insan gelecektir. İnsanlar anlamak için, öğrenmek için gelecekler. Burası çok büyük bir merkez oldu. Malatya her zaman bir sınır yeri oldu. Bu da demek oluyor ki burada çok kültürler var. Bu da bizler için oldukça önemlidir. Çok kültürlerin bulgusuna ulaştıkça, buradaki çalışmalarımız daha önemli hale geldi. Bu durum kardeşlik kültürü için çok önemlidir. Ben buradaki çalışmalara başladığımda çok gençtim, yıllar geçti. Burası benim için artık ikinci memleketim” diye konuştu.

  • Tepebağ Kazısı Adana’nın Tarihini Yeniden Yazdıracak

    Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi Anabilim Dalı Öğretim Görevlisi Dr. Fatma Şahin, Tepebağ kazılarında Geç Tunç Çağı’na kadar kesintisiz iskanın olduğunun anlaşıldığını belirterek, bundan sonra 10 metre dolgudan elde edilecek bulguların Adana ve Çukurova Bölgesi’nin tarihinin yeniden yazılmasına katkı sağlayacağını söyledi.

    Dr. Şahin, ÇÜ Adana Halk Kültür Evi’nde gerçekleştirilen konferanslar dizisi kapsamında “Adana Tepebağ Höyük Kazısı” konulu sunum yaptı.

    Son yıllarda kimliklerini kanıtlama çabası içine girmiş bazı Avrupa kentlerinde kentsel arkeoloji çalışmalarının hız kazandığını belirterek sunumuna başlayan Dr. Şahin “Urban Archaeology” olarak adlandırılan bu kavramın, bir kentin kökeni ve daha eski dönemlerini aydınlatmasına yönelik bilimsel bir çalışma olduğunu söyledi. Dr. Şahin, bununda “Kentin Arkeolojisi” olarak yorumlandığını bildirdi.

    Adana’nın tarih ve arkeolojisini ortaya koymanın bu anlamda büyük önem taşıdığına dikkat çeken Dr. Şahin, “Adana kent merkezinde yer alan Tepebağ Höyüğü bu tür araştırmalar için ideal bir başlangıçtır. Doğudan Seyhan Nehri ile sınırlı olan höyük 360×620 metre ölçülerinde olup, aşağı şehir ile birlikte 20 hektarlık bir alana yayılmıştır. Yaklaşık 15 metrelik yükseltiye sahip olan Tepebağ, bölgedeki en büyük höyüklerden biridir” dedi.

    KAZILARA 2013 YILINDA BAŞLANDI

    Çok büyük zorluklar aşıldıktan sonra, Tepebağ Höyük’teki ilk kazılara kendisinin bilimsel danışmanlığında 2013 yılında başlanabildiğini belirten Dr. Fatma Şahin, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün izni ile başlatılan kazıların, Adana Arkeoloji Müze Müdürlüğü başkanlığında ve Adana Büyükşehir Belediyesi’nin maddi katkıları ile sürdürüldüğünü söyledi.

    Tepebağ’da ilk olarak, höyüğün en üst tepe kısmında kamulaştırma çalışmaları yapılarak burada yer alan niteliksiz yapıların kaldırıldığını hatırlatan Dr. Şahin, kazı yapabilecek boş alanın oluşturulmasından sonra bu alanda, höyük üzerinde yer alan ve çoğunluğu 18. yüzyıla ait olan tarihi yapıların koruma altına alındığını söyledi. Dr. Şahin, “Höyükte şimdiye kadar yapılan çalışmalarda yüzeyden yaklaşık 5 metre derinliğe kadar inilmiş ve bu çalışmalarda 6 kültür tabakası saptanmıştır. Buna göre inilen derinlikte, günümüzden yaklaşık 3500 yıl öncesine yani Geç Tunç Çağı’na kadar kesintisiz iskanın olduğu anlaşılıyor” dedi.

    “BULUNTULAR SEYHAN NEHRİ’NİN DENİZ AŞIRI TİCARETTE ÖNEMLİ ROL OYNADIĞINA İŞARET EDİYOR”

    Osmanlı, Ortaçağ, Bizans, Roma, Hellenistik, Demir Çağ ve Geç Tunç Çağ’larına ait tabakalarda her dönemin sosyokültürel ve sosyoekonomik yaşamına ışık tutan mimarinin yanı sıra; pipolar, ağırlıklar, kandiller, sikkeler, amphoralar, unguentarium, figürinler ve çeşitli çanak çömlek parçaları bulunduğunu belirten Dr. Şahin, “Kazılarda ortaya çıkarılan kültür tabakalarındaki buluntular uzak bölgeler ile yoğun ticari ilişkilerin kurulduğunu gösteriyor. Bu durum yerleşimin hemen doğusundan akan Seyhan Nehri’nin önceki dönemlerde deniz aşırı ticarette önemli bir rol oynadığına işaret ediyor” diye konuştu.

    Tarihte Adana ismine ilk kez M.Ö. 2 bin ortalarına tarihlendirilen Boğazköy metinlerinde rastlanıldığını belirten Dr. Şahin Tepebağ’da sürdürülen kazılarda, Adana kentinin ilk yerleşim yerinin burası olduğu konusunda önemli kanıtlar sunulduğunu savundu. Dr. Şahin, “Titizlikle sürdürülen kazıların devam etmesi halinde, bundan sonra kazılması planlanan 10 metre dolgudan elde edilecek bulguların Adana ve Çukurova Bölgesi’nin tarihinin yeniden yazılmasına katkıda bulunacağı aşikardır” ifadelerini kullandı.