Etiket: Yaşanan

  • Başkan Hiçyılmaz, Ankara’da Yaşanan Terör Saldırısını Lanetledi

    Kayseri Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Hiçyılmaz, Ankara’da meydana gelen terör saldırısı dolayısıyla yayımladığı mesajında, “Bu alçak terör saldırısı, insanlık adına utanç verici bir eylemdir. Bu hain saldırı, masum insanlarımızın canına, ülkemizin birlik ve beraberliğine kast etmiştir. Bu saldırıyı şiddetle lanetliyor ve kınıyorum” dedi.

    Başkan Hiçyılmaz, saldırının insanlık dışı amaçları olanların çirkin yüzünü ortaya koyduğunu belirterek, “Böylesine çirkin ve aşağılık eylemi yapanlar şunu iyi bilmelidir ki, hain amaçlarına hiçbir zaman ulaşamayacaklardır” ifadelerini kullandı.

    Devletin çok güçlü olduğunu ve terör karşısında asla boyun eğmeyeceğini ifade eden Hiçyılmaz, “Devletimiz tüm kurumları ile teröre karşı mücadelesini sürdürmektedir. Ülkemizin bütünlüğüne, halkımızın birlik ve beraberliğine kasteden bu saldırı, terörle mücadeledeki kararlığımızı etkilemeyecektir. Milletimiz bu hain saldırı karşısında her zamankinden daha güçlü bir şekilde kenetlenmiştir. Ülkemizdeki huzur ve kardeşliği bozmaya kimsenin gücü yetmeyecektir” diye konuştu.

    Başkan Hiçyılmaz, saldırıda hayatını kaybedenlere Yüce Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı ve yaralılara acil şifalar diledi.

  • Bakan Ramazanoğlu: ‘’İzmir’de Yaşanan Görüntüler İnsanlık Dışı’’

    Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu,İzmir’de bir kişinin Suriyeli bir çocuğa karşı uyguladığı şiddeti ‘insanlık dışı’ olarak yorumlayarak, şiddete sıfır tolerans gösterdiklerini söyledi.

    Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu, Denizli’de açılan 12. Ege Tarım Sera ve Hayvancılık Fuarı’na katıldı. Akşam saatlerinde Denizli’ye gelerek fuara katılan Ramazanoğlu’na Denizli Valisi Şükrü Kocatepe, AK Parti Denizli Milletvekili Şahin Tin, Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan, AK Parti Denizli İl Başkanı Necip Filiz ve çok sayıda protokol üyesi eşlik etti. Fuar girişinde protokol üyeleri tarafından karşılanan Bakan Ramazanoğlu daha sonra fuardaki stantları gezdi. Meyveleri inceleyen Ramazanoğlu süt reyonunda ise bir süre bilgi aldı. Süt içen Ramazanoğlu herkese süt içme tavsiyesinde bulundu. Fuarda bir süre gezen Bakan Sema Ramaznaoğlu daha sonra basın mensuplarının sorularını cevapladı. İzmir Kemeraltı Çarşısı’nda seyyar satıcılık yapan Musa D.’nin, Suriyeli bir çocuğu karşı uyguladığı şiddetle ilgili konuşan Ramazanoğlu, ‘’Şu anda polisler bu olayla ilgili çalışmalarına devam ediyor. Biz de olayın takipçisiyiz. Şu ana kadar çocuğa ulaşamadık. Ailesi olup olmadığını bilmiyoruz. Kimsesiz bir çocuksa biz hemen sahipleniriz’’dedi.

    “GÖRÜNTÜLER İNSANLIK DIŞI”

    Görüntüleri izleyince çok üzüldüğünü kaydeden Ramazanoğlu, ‘’ Görüntüler gerçekten de insanlık dışı. Biz her zaman şiddete sıfır tolerans diyoruz. Toplumsal şiddete karşı mücadelemiz sürecek. Çocuklara, kadınlara, engellilere ve yaşlılara karşı şiddete hepsine birden sıfır toleransla yaklaşıyoruz. Bu olayı da tüm duygularımla şiddetle kınıyorum. Böyle bir şey kabul edilemez. Bir çocuğa yapılan bu hareken insanlık dışı’’dedi.

    Bakan Ramazanoğlu gezdiği fuarda karşılaştığı bir çocuğu kucağına alarak, “Çocuklar anca sevilir. Onlar bizim geleceğimizdir” dedi.

    KADIN ÇİFTÇİLERE SERTİFİKA

    Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu, EGS Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen Denizli Çal Bağcılık Kursu 75 Kadına Sertifika Dağıtım Töreni’ne katıldı. Burada da kısa bir konuşma yapan Ramazanoğlu, Türkiye’nin her alanda olduğu gibi tarım ve hayvancılıkta da hızla geliştiğini söyleyerek, ‘’2023’te dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olacaksak bunu üreticilerle yapacağız. Tarımda Avrupa’nın en büyük, dünyanın 7. gücüyüz. 18.8 milyar dolar tarım ve gıda ürünü ihraç ediyoruz. Ancak markalaşmada daha iyi olmamız lazım. Bu konuda da sizlere büyük iş düşüyor. Ben kadın emekçilerimizi de kutluyorum’’diye konuştu.

    Bakan Ramazanoğlu konuşmasının ardından kadın çiftçilere sertifikalarını verdi.

  • Basın Mensuplarıyla Tugay Kerimoğlu Arasında Yaşanan Gerginlik Tatlıya Bağlandı

    Şanlıurfa Çalışan Gazeteciler Derneği (ŞUÇGAD) on beş günde bir düzenlediği “Şanlıurfa için tek kalem” buluşmalarında son maçta basın mensuplarıyla gerginlik yaşayan Tugay Kerimoğlu ve Şanlıurfasporlu futbolcuları konuk etti.

    Düzenlenen buluşmaya ŞUÇGAD Başkanı Tahir Gülebak, Şanlıurfaspor Teknik Direktörü Tugay Kerimoğlu, Takım Kaptanı Ekrem Hayyam Dağ, Şanlıurfaspor futbolcusu Edinho, Şanlıurfaspor Menajeri Sedat Yeşilkaya, Şanlıurfaspor Yönetim Kurulu Üyeleri İsmail Bağban, Mehmet Büyükfırat, İbrahim Demirkan, İdari Menajer Ekrem Gerginci ve gazeteciler katıldı.

    Şanlıurfaspor’un sorunlarının ele alındığı toplantıda gazeteciler Şanlıurfaspor için kenetleneceklerinin sözünü vererek takım kaptanından ve yöneticilerden deplasmanda oynayacakları Denizlispor maçından 3 puanla dönmelerini istedi.

    GÜLEBAK: “KENTİN GELECEĞİ İÇİN BİRLİK VE BERABERLİK”

    Her on beş günde bir Şanlıurfa’nın sorunlarını ele alarak dernek binalarında gazeteciler ile bir araya geldiklerini hatırlatan ŞUÇGAD Başkanı Tahir Gülebak, Şanlıurfaspor’un ve gazetecilerin birlik ve beraberlik içinde kentin geleceği için hareket etmeleri gerektiğini vurguladı.

    Başkan Gülebak, Şanlıurfspor’un yanında olacaklarını dile getirerek, “Saygıdeğer hocam, Sayın Şanlıurfaspor yöneticileri, Şanlıurfa’nın güzide takımı Şanlıurfaspor’un formasını üstünde terleten futbolcu kardeşlerim, derneğimize hoş geldiniz. Bizler Şanlıurfa Çalışan Gazeteciler Derneği olarak burada kentimiz için her hafta ‘Şanlıurfa için tek kalem’ buluşması kapsamında toplanıyoruz. Bugün de Şanlıurfaspor’un teknik heyeti ve yönetici arkadaşlarımız ile bir araya geldik. Şanlıurfaspor’da çeşitli uzaklıklardan ve koordinasyon eksikliğinden dolayı oluşan bazı sıkıntılar oldu. Bu sorunlar da anladık ki karşılıklı birbirimizle diyalog eksikliğinden meydana geldi. Hepimiz Şanlıurfasporumuz için mücadele ediyoruz. Burada Şanlıurfa Çalışan Gazeteciler Derneği de aynı zamanda Şanlıurfasporumuzun yanında olacağımızı yönetici arkadaşlarımızın bilmesini isterim” dedi.

    “ŞANLIURFA’NIN EN DEĞERLİ VARLIĞI ŞANLIURFASPOR”

    Şanlıurfa’nın en değerli varlığının Şanlıurfaspor olduğunu vurgulayan Başkan Gülebak, Şanlıurfa’ya sahip çıkacaklarını söyledi.

    Başkan Gülebak, Şanlıurfa halkına, kentte görev yapan basın mensuplarına ve taraftarlar derneklerine Şanlıurfaspor’a sahip çıkmaları gerektiğinin çağrısında bulundu. Gülebak, “Kentimizin en değerli varlığı Şanlıurfaspor’dur. Basınımız da bunun farkındadır, ben Şanlıurfa basınına ve taraftarlar derneklerine de burada seslenmek istiyorum. Şanlıurfamız kritik dönemlerden geçiyor. Biz Şanlıurfa Çalışan Gazeteciler ’Şanlıurfa için tek kalem’ diyerek yolumuza devam ediyoruz. Sporumuzda da tek kalem olacağımızı arkadaşlarımıza söylemek istiyorum. Çünkü memleketimizin en büyük markası olan Şanlıurfasporumuza sahip çıkmak için bugün burada toplanmaktayız. Bundan sonra bu diyalog eksikliğini inşallah hocamla konuşarak gidereceğiz. Bundan sonra el ele verip her şey Şanlıurfaspor için diyeceğiz” ifadelerini kullandı.

    KERİMOĞLU: “SIKINTILARI AŞARSAK HUZURLU TAKIM HALİNE GELİRİZ”

    Birlik ve beraberliğin sağlanması gerektiğini belirten Şanlıurfaspor Teknik Direktörü Tugay Kerimoğlu ise bütünlüğün sağlandığı taktirde huzurlu kent ve takım haline geleceklerini vurguladı.

    Bazı sıkıntıları hep beraber aşabilmeleri gerektiğini aktaran Tugay Kerimoğlu, “Bizi ağırladığınız için çok teşekkür ediyoruz. Biraz önce başkanımızın da söylediği gibi mühim olan bu aileyi daha sağlam temeller üzerine kurup bazı sıkıntıları hep beraber aşarsak daha keyifli daha huzurlu bir şehir haline geliriz. Takım haline geliriz ve taraftar bütünlüğü gelir. Burada olmaktan çok büyük keyif aldığımızı söylüyoruz” dedi.

    TAKIM KAPTANLARINDAN KENETLENME ÇAĞRISI

    Şanlıurfaspor Takım Kaptanları Ekrem Hayyam Dağ ve Edinho, sadece takımın değil kentin de maçlarda kenetlenmesini ve desteklerini sürdürmelerini istedi.

    Kenti memnun etmek için mücadele edeceklerinin sözünü veren Kaptan Edinho, “Hepimiz biliyoruz sonuçlar istediğimiz gibi gitmiyor bizim kendimize güvenimiz var. Hala çok iyi çalışıyor ve bütün takım arkadaşlarımız herkes aynı hedefe kitlenmiş. Biz burada söz verebiliriz her şeyimizi vereceğiz. İnşallah bu şehri memnun etmek için mücadele vereceğiz” açıklamasını yaptı.

    “ZOR GÜNLER GEÇİRİYORUZ”

    Şehir olarak ve takım olarak zor günler geçirdiklerini aktaran Kaptan Ekrem Hayyam Dağ, herkesin maçlarda Şanlıurfaspor için kenetlenmesi gerektiğini belirtti.

    Dağ, “Gerçekten şehir olarak da takım olarak da çok zor durumdayız, hepimiz zor günler görüyor ve yaşıyoruz. Ama bunları gerçekten herkes kenetlenerek çözebilecek. O yüzden bu maç için sadece bizim değil şehrin tamamen kenetlenmesi lazım” şeklinde konuştu.

    Hafta sonu Şanlıurfaspor ile Boluspor arasında Gap Arena Stadı’nda oynanan ve 2-2 beraberlikle sonuçlanan maç sonrası yerel basın mensupları ile Teknik Direktör Tugay Kerimoğlu ve teknik heyetteki bazı kişiler arasında gerginlik yaşanmış, gerginliğin büyümesini polis önlemişti.

  • YÖK Başkanı Saraç: “Yaşanan Sıkıntıların Farkındayız”

    Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nde düzenlenen Üniversite Hastaneler Birliği (ÜHB) 18’inci Toplantısına katılan Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, yaşanan sıkıntıların farkında olduklarını belirterek, “Özellikle eğitimde kaliteden hiç ödün vermemek yeni YÖK olarak önümüze koyduğumuz birinci hedeftir” dedi.

    Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Kongre Merkezi’nde, 2 gün sürecek olan Üniversite Hastaneler Birliği 18’inci Toplantısı yoğun katılımla başladı. Toplantıya katılan Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, Yükseköğretim kurumu olarak hedeflerinin, toplumun sağlığını koruyan, hastalandığında onlara iyi bakan, memleketini iyi tanıyan yetenekli hekimler yetiştirmek olduğunu söyledi.

    21’nci Yüzyıl’da bilginin hızla arttığına dikkat çeken Yekta Saraç, konuşmasının bir bölümünde şunları söyledi:

    “Bilginin yoğun olarak artması kadar yarı ömrünün de gerçekten çok kısalmış olması eğitim dengelerini de sıkça gözden geçirmemizi zorunlu kılıyor. Bazı bilimsel yayınlara göre; 1950’li yıllarda bilginin yarı ömrünü 50 yıl olarak verilmekteydi. Bu rakam, 80’li yıllarda 7 yıla, 2010’da 3,5 yıla düşmüş. 2020’de ise bilginin yarı ömrü 73 gün olarak hesaplanıyor. Birden kulağa hoş gelse de, her alanda ama özellikle tıpta bu kavramların getireceği problemleri de eğitim süresince göz önüne almamız gerekiyor. Yüksek teknolojinin hızla ve en sık kullanıldığı alan olan tıp bilimi, toplum için pahalı bir biyomedikal yol açmaktadır. Dolayısıyla, insanı insan yapan değerlere ve kavramlar sanki değer yitirmekte. Klasik tıp mesleği anlayışının içine kazanç kavramının girmesi bir takım yozlaşmalar yanı sıra eşitsizlikleri de beraberinde getirmiyor mu acaba? Söylemek istediğim, değerlerin farklılaştığı bir ortam var. Buna uyumlu yüksek etik değerler ve yüksek kalite ile bir hekimi nasıl yetiştireceğiz, özenle çalışmamız gereken bir konu bu.”

    Tıp fakültelerinin kaliteli tıp eğitiminin verildiği yerler olduğunu belirten Saraç, “Bu eğitim kurumlarından beklediğimiz diğer önemli iki kavram hizmet ve yüksek düzeyde araştırmalardır. Yükün ağır olduğunu düşünmekteyim. Kaliteli eğitim vereceksiniz, kaliteli hizmet sunacaksınız, aynı zamanda da yüksek düzeyde araştırmalar gerçekleştireceksiniz. Aslında hepsine de mecburuz, bunları yapabilecek birikimimiz mevcuttur” diye konuştu.

    Kaliteden ödün vermeme adına tıp fakültesine girebilmek için ilk 40 binde yer alma şartını koyduklarını örnek gösteren Saraç, “Düzenlemenin geri dönüşleri bize olumlu olarak ulaştı. Toplumun çok farklı kesimlerinin bu düzenlemeye destekleri yükseköğretimin toplum için ayrışma değil uzlaşı noktası olabileceğine dair umutlarımızı yeşertti. Yeni YÖK olarak bütün uğraşımız, gayretlerimizle dikkat ettiğimiz bir noktadır bu” diye konuştu.

    Türkiye’deki tıp fakültesi sayılarına da dikkat çeken Saraç, şunları söyledi:

    “Ülkemizdeki Tıp Fakültesi sayılarına baktığımızda, Türkiye’de 64’ü devlet üniversitesinde ve 29’u vakıf üniversitesinde olmak üzere toplam 93 tıp fakültesi var. Bu fakültelerdeki öğrenci sayımız 52 bin, öğretim üyesi sayımız 12 bin civarında. 2014 yılı verilerine göre, Türkiye’deki hekim sayısı 130 bin civarında, bunların 28 bin 500’ü üniversitelerde.”

    “YENİ AÇILAN FAKÜLTELERDE SIKINTILI SÜREÇLERİN YAŞANDIĞINI BİLİYORUZ”

    Yeni açılan tıp fakültelerinde yaşanan sıkıntıları bildiklerini belirten Saraç, “Gelişmiş üniversitelerimizin özellikle temel bilimler alanlarında doktora programlarını ciddiyetle gözden geçirmeleri gerekmektedir. İşte tam da bu noktada Üniversite Hastaneler Birliğinin birçok disiplini bir araya toplayabilme, tartışabilme konusundaki gayretlerini son derece önemsiyorum ve çıkan sonuçları başında bulunduğum Yükseköğretim Kurulunun dikkate alacağından emin olmanızı istiyorum. Hükümetimizin de sorunlara ve çözüm önerilerinize önemle yaklaşacağına inanıyorum” dedi.

    OECD ülkelerinde son 10 yıllık dönemde kamu sağlık harcamaları reel olarak yıllık bazda yüzde 4,1 oranında artarken Türkiye’de bu oranın yüzde 9,1 ile Lüksemburg’un arkasından ikinci sırada olduğunu belirten Prof. Dr. Yekta Saraç, “Sağlık hizmetlerindeki bu maliyet artışları doğal olarak Üniversite Hastanelerini de etkileyerek, finansal sorunlarla karşı karşıya kalınmasına neden olmuştur. Biraz önce de ifade etmeye çalıştığım gibi üniversite hastanelerinin ana amacı eğitim ve araştırmadır. Tabii ki hizmet sunumu da görevlerinden biridir. Ancak, üniversite Hastaneleri finansal sorunlarının temelinde, gelirlerin giderleri karşılayamadığı, sonuçta hizmet sundukça artan oranda zarar eden ve borçlanan bir bilançoya sahip olunduğu, akademik çalışmalarla gösterilmiştir. Bu durum, sadece son beş yılda, 2.7 misli bir artışla toplamda Üniversite Hastaneleri için tedarikçilere borçların 1.4 milyar TL’den 3.8 milyar TL’ye sıçramasına yol açmıştır” diye konuştu.

    “SORUNLARIN REFORM PAKETİNE YANSIYACAĞINI UMUT EDİYORUM”

    Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu ile yaptıkları görüşmeden bahseden Saraç, sözlerinin devamında şunları söyledi:

    “Bu ekonomik değerlendirmelerin sadece para ile ölçülen tespitler şeklinde algılanmamasını dilemekteyim. Ülkemiz sağlık sisteminin geleceğindeki muhtemel riskleri vurgulamak ve eğitim kalitesinde olumsuzluklar doğurmadan bu konulara hep birlikte ve ivedilikle çözüm bulabileceğimizi ifade etmek istiyorum. Üniversite Hastaneleri’nin sorunları ve çözüm önerileri, bu günlere gelinceye kadar; Ekonomi Koordinasyon Kurulu’nu oluşturan Sayın Bakanlarımız ve bürokratlarının katılımları ile gerçekleştirilen toplantılarda defalarca tartışılmış, bazılarına yönelik çözümler de uygulamaya geçirilmiştir. Bu bağlamdan olmak üzere, Sağlık Bakanımız Dr. Müezzinoğlu ile Bakanlıkta ve kendilerinin bizzat YÖK’ü ziyaretlerinde üniversite hastanelerimizin özellikle finansal sorunları konusundaki ciddi ve samimi görüşmeler devam ediyor. Bunların sonuçlarının Reform Paketine yansıyacağını umut ediyorum. Bu olumlu çalışmaların devamı hepimizi rahatlatacak.”

    Eskişehir Valisi Güngör Azim Tuna ise ÜHB’nin bugüne kadar yaptığı çalışmalarla üniversite hastanelerinin sorunlarının ortaya konması ve çözümüne değerli katkılar sunduğunu belirtti.

    “EN VERİMLİ ŞEKİLDE ÇALIŞIYORUZ”

    ESOGÜ Hastanesi’nin en verimli şekilde hizmet etmek için çalıştıklarını ifade eden ESOGÜ Rektörü Prof. Dr. Hasan Gönen, Çok fazla insanın çalıştığı ve hizmet aldığı kurumlarda idari, mali ve personel kaynaklı sorunların yaşanmasının normal olduğunu belirtti.

    Prof. Dr. Hasan Gönen, ÜHB’nin kurulma nedenlerinin de üniversite hastanelerinin yaşadığı sorunları değerlendirmek, sorunların nedenlerini ortaya koymak ve bunlara çözüm yolları üretmek, bilgi ve deneyimleri paylaşmak, çağdaş sağlık hizmetiyle birlikte eğitim ve araştırma faaliyetlerini etkinleştirmek ve ortak hareket etmeyi sağlamak olduğunu söyledi.

    Konuşmaların ardından ikinci oturuma geçildi.

  • Özaltın: “Turizmde Yaşanan Daralmayı Fırsat Olarak Görebiliriz”

    Özaltın Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nuri Özaltın, “Türkiye olarak 2016 sezonunda turizmde yaşanan daralmayı bir fırsat olarak görüp ek teşvikler ile 2. turizm hamlesi başlatabiliriz” dedi.

    2016 yılının başında dünyada yaşanan olaylardan dolayı daralma yaşayan Türk turizm sektörü için Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun açıkladığı 9 maddelik eylem planı piyasaları harekete geçirdi.

    Uçuş başına 6 bin dolar destek, kredi, borçların yapılandırılması, deniz sektörüne dair teşvik gibi düzenlemelerin yer aldığı turizm eylem planını doğru bulduğunu ve desteklediğini söyleyen Gloria Otelleri’nin sahibi Nuri Özaltın, konuyla ilgili açıklamalarda bulundu.

    “TURİZMDE ÇOK DOĞRU İŞLER YAPTIK”

    Türkiye’nin son 30 yıllık süreçte turizmde en hızlı büyüyen ülkeler arasında ilk sıraya oturduğunu dile getiren Özaltın, “Dünyanın en güzel otellerini inşa ettik. Çanakkale’den Hatay’a kadar yüzden fazla ülkeden yüz milyonlarca turisti ülkemizde ağırladık. Türkiye olarak turizmde çok doğru işler yaptık. Tabii bu hızlı büyüme sürecinde hatalarımız da oldu” diye konuştu.

    “2016’DAKİ DARALMAYI FIRSAT OLARAK GÖREBİLİRİZ”

    Özaltın, ülkemizin en dinamik turizm çalışanları ve gönüllülerine sahip olduğunu vurgulayarak, “Hala dünyanın en misafirperver ülkesi olarak dünya vatandaşlarının büyük merakını çekiyoruz. Türkiye olarak 2016 sezonundaki daralmayı bir fırsat olarak görüp ek teşvikler ile 2. turizm hamlesi başlatabiliriz” ifadelerini kullandı.

    Nuri Özaltın, destinasyonların yeniden yapılanması ve dünya piyasalarında konumumuzu güçlendirmek için ise şu maddeleri önerdi:

    “1. Türkiye’ye turist getiren tur operatörlerine (yabancı Türk ayrımı yapmadan) 10 milyon Dolar üzeri yıl içerisinde belgeli otel ödemelerinden toplamda yüzde 3 (kickback) geri ödeme yapılması.

    2. Turizm yatırımlarında ÖZSERMAYE çok önemlidir. (Nuri Özaltın’ın da defalarca ifade ettiği gibi otel yatırımlarında yüzde 60 özsermaye şart. Aksi takdirde küçük bir kriz anında bile otel verdiği sürdürülebilir kaliteli hizmette, markalaşmada ve genel anlamda işletmecilikte zorlanıyor. Bazı oteller de tek çare olarak fiyat indirerek hem kendi markasını hem de bölgeyi ucuzlatarak, turizmin gelişmesine zarar veriyor.)

    3. İhracat ürünlerindeki verilen teşvikler aynı şekilde turizmde ve otel işletmeciliğinde uygulansın.

    4. Otelciler önünü görmek istiyor. (Türkiye’deki otellerin toplamının takriben yüzde 70’i tahsis arazileri üzerine kurulu. Otelcilerin programlı bir gelişme içerisinde sadece mevcut durumlarını sağlamlaştırma değil aynı zamanda kalitelerini artırabilmek amacı ile şimdiden tahsislerin uzatılması otelcilik sektörüne moral ve heyecan vermekle kalmayıp destinasyonların da gelişmesine büyük katkıda bulunur.)

    5. Türkiye genelinde otellerin yerel belediyeler ile yaşadıkları problemlerin ve ihtilafların ivedilikle çözüme kavuşturulması gerekmektedir.”