Etiket: Yaşadıklarını

  • Evrakları ve bilgisayarı çalınan Profesör yaşadıklarını anlattı

    Aracının içerisinden 30 yıllık birikimlerinin olduğu hardiskleri ve bilgisayarı çalınan ve sonrasından bulunan Profesör Zeki Parlak, “ Hırsızlık olduktan sonra emekli olmayı bile düşündüm” dedi.

    7 Temmuz günü Bayrampaşa’da aracına giren hırsız tarafından bilgisayarı ve evrakları çalınan Profesör Doktor Zeki Parlak, yaşadıklarını anlattı. Bilgisayarın ve hard disklerin çalınma anı kameralar tarafından saniye saniye kaydedilirken, hırsızlık şüphelisi şahıs ise yakalanmıştı.

    Ekmek almak için fırına kadar gittiğini ve olayın orada gerçekleştiğini ifade eden Parlak, “ Bilgisayarım ve hard disklerim vardı yanımda onları da aracın bagaja koymaya üşendiğim için koltukların arasına koydum ve kapıyı kapattım. Daha sonra araç ile yukarı tarafa fırına geçtim. Fırının önüne gelince etrafta kimsenin olmamasına da güvenerek aracımın kapısını kilitlemedim. Fırından ekmek alıp geri dışarı çıkmam toplam 1 dakikalık bir işlemdi. Aracıma bindim tekrar eve gittim. Evin önüne geldiğimde aracımın kapısını açtım ve bilgisayarım ile harddiskimin yerinde olmadığını gördüm. Telaş ile geri döndüm olay yerine, etraftaki güvenlik kamerası kayıtlarını izlediğimde, aracıma giren hırsızı gördüm” dedi.

    “İnanın emekli olmayı bile düşündüm”

    2 önemli hard diskinin çalındığını ve 30 yıllık birikimlerinin çalındığını ifade eden Parlak, evrak içeriklerini de anlatarak “ Hard disk içinde 70 bin civarında makale vardı. Kısacası 22 yıllık meslek hayatım vardı onların içinde. Her şey hard disklerimin içerisindeydi. 2 adet hard diskim var asla bir araya getirmem birbirinin yedeği oldukları için. Nasıl olduysa 2 hard diskim de gitmiş oldu. Ben birkaç gün kendime gelemedim. İnanın emekli olmayı bile düşündüm. Bayrampaşa emniyetinin olağanüstü çalışması sayesinde bir iki gün içinde hırsız teşhis edildi. Her şeyim geri getirildi” şeklinde konuştu.

    Harici hard disklerinin bulunduğunu birinin formatlandığı ve kurtarıldığını diğerinin de kurtarılmaya çalışıldığını belirten Parlak, “Su uyur hırsız uyumaz. Hırsızlık birkaç saniye de olup bitiyor. Dolayısı ile benim gibi her şeyinizi kaybedebilirsiniz. Ben şanslıydım bilgisayarımı çalan hırsız 4 ayrı suçtan aranması vardı. Bunun da etkisi ile kolay bulundu” diye konuştu.

    Öte yandan olayı gerçekleştiren hırsızlı şüphelisi de yakalandı.

  • 15 Temmuz Gazisi 1 yıl sonra vurulduğu noktada yaşadıklarını anlattı

    15 Temmuz gecesi İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) binası önünde darbeci askerlere karşı direnirken başından vurularak gazi olan Sabahattin Çelik, bir yıl sonra yaşadığı o anları vurulduğu yerde anlattı. Eşiyle telefonda konuştuğu esnada vurulduğunu söyleyen Çelik, “İlk önce bir helikopter sesi duydum. Kafamı çevirmemle vurulmam bir oldu” dedi.

    15 Temmuz hain darbe girişimi gecesi İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) binası önünde darbeci askerlere karşı direnirken açılan ateş sonucu başından vurulan 15 Temmuz Gazisi Sabahattin Çelik, hain kalkışmanın birinci yıl dönümünde yaşadığı o anları İHA mikrofonlarına anlattı. Aylarca süren tedavi sürecinin ardından hayata tutunan Çelik, bir yıl sonra vurulduğu yere geldi.

    “Eşimle telefonda konuşurken başımdan vuruldum”

    15 Temmuz gecesi Saraçhane’de başından vurulduğunu belirten Sabahattin Çelik, “Allah o gece bizden korkuyu aldı, biz de sokaklara çıktık. İstanbul Büyükşehir Belediyesinin önüne geldik. Darbeci askerler o gece insanlara acımadan burada katliam yaptılar. Saatler ilerledikçe katliamın da şiddeti arttı. Yerler kan içerisinde kaldı. Bu ülkede ne yaptıysa vatandaşlar yaptı. Bugün burada konuşabiliyorsak bunu aziz şehitlerimize borçluyuz. Ben eşimle konuşurken, saat 01.47 sıralarından bir helikopter sesi duydum. Kafamı çevirmemle vurulmam bir oldu. Vurulduğum gibi mermi beni duvara fırlattı. Yanımdaki arkadaşlarım beni hemen hastaneye kaldırdılar. 6 ay bir tedavi süreci gördüm. Kendime geldiğimde kafatasımın parçalandığını öğrendim. Beyin zarım yenilenmiş. Alın kemiğim üç parça. Yani bunlar bir ömür boyu kalıcı hasarlar. Elhamdülillah yine bu gün ayaklarımızın üzerindeyiz, konuşabiliyoruz” diye konuştu.

    “Düşmana sıkılmayacak mermileri bizlere sıktılar”

    Çelik, “Biz beklemediğimiz insanlardan mermi yedik. Bizim burada düşmanımız bizim üniformamızı giymiş insanlardı. Bizim vergilerimizle maaşlarını alan insanlardı. Düşmana sıkılmayacak mermileri sıktılar. Düşmana atılmayacak bombaları attılar. Ve gerçekten de Türk halkını derin acılar içerisinde bıraktılar. İyi ki bu 15 Temmuz yaşanmış, bunlar 5 sene sonra daha çok güçlenseydi bugün 250 şehidimiz değil de 2 bin 500 şehidimiz olacaktı” şeklinde konuştu.

  • 15 Temmuz gazileri yaşadıklarını Gümüşhane’de anlattı

    Gümüşhane’de 15 Temmuz Şehitlerini anma, Demokrasi ve Milli Birlik Günü etkinlikleri kapsamında darbe girişiminin olduğu gece yaralanan gaziler yaşadıklarını vatandaşlar anlattı.

    Atatürk Caddesi Belediye önündeki sokağın trafiğe kapatılması sonucu oluşturulan platformda gerçekleştirilen programda ilk olarak İbni Sina Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencileri tarafından “İhanet” adlı tiyatral gösteri sahnelendi.

    “Vatandaşların tankların önüne yatmaları tarihte emsali görülmemiş bir olaydır”

    Etkinliğe katılan ve burada halka seslenen Gümüşhane Valisi Okay Memiş, bu tür darbe girişimi, illegal yapılanmalar ve örgütlenmelerin meşru sisteme karşı her türlü tevessülünün terör eylemi olduğunu belirterek, “Bu tür faaliyetlere karşı gelmek de devletin görevidir, ama bu kardeşlerimizin asli görevleri değildir. Gerçek anlamda görevleri olmamasına rağmen hayatlarını hiçe sayarak kendilerini ortaya atmaları, tankların, silahların, kurşunların önüne yatmaları tarihte emsali görülmemiş bir olaydır. Kendi tarihimizde de görülmemiş bir olaydır” dedi.

    10 yılda bir darbe geleneği olan bir Türkiye’de darbelerde çıt çıkarılmadığını fakat 15 Temmuz’da milletin tavrını açıkça ortaya koyduğunu dile getiren Vali Memiş, “Başta Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan bey olmak üzere sayın Başbakanımızın ve hükümetimizin, diğer bütün kahraman güvenlik kuvvetlerimizle birlikte emniyet teşkilatımızla ve kahraman milletimizle birlikte ilk defa dünya ve Türkiye Cumhuriyeti siyasal tarihine örnek olacak bir duruş sergilediler. Biz kendilerine minnettarız. 249 şehidimize Allahtan rahmet diliyorum. Gazilerimize acil şifalar diliyorum” diye konuştu.

    Darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz gecesi henüz 1 aylık Vali olduğunu belirterek, Gümüşhane’de neler yaşandığını ve kendisinin neler yaşadığını anlatan Vali Memiş, devleti ve sistemi FETÖ’cü unsurlardan en küçük şüphenin de üzerine giderek ayıklamaya başladıklarını ancak bunu yaparken herkesi bir kefeye koymadıklarını ve buna çok dikkat ettiklerini vurguladı.

    “Bu virüsü sizlerin de desteğiyle tamamiyle devletimizden, milletimizden, şehrimizden silip atacağız”

    Türk devletinin mutlaka adaleti tecelli ettireceğini devletin intikamla değil, delil ile hareket ettiğinin altını çizen Vali Memiş, “Bu virüsü sizlerin de desteğiyle tamamiyle devletimizden, milletimizden, şehrimizden silip atacağız. Bütün şehitlerimize Allah’tan rahmet gazilerimize acil şifalar diliyorum” ifadeleriyle sözlerini sonlandırdı.

    AK Parti Gümüşhane Milletvekili Hacı Osman Akgül ise “Darbe girişimi olduğunda birileri tanka karşı, topa karşı, kurşuna karşı göğsünü siper ederken, birileri bir evde televizyonun başında televizyon izliyordu. Televizyon seyreden kişiler bugün sokakta adalet arayışı içerisinde. Oysaki adaleti arayanlar buradalar. Kendilerini bu ülkenin ve cumhuriyetin sahibi sanan, her türlü imtiyazda kendilerine hak görenler artık adalet arıyorsa demek ki bu ülkede adalet var olmuştur” ifadelerini kullandı.

    “Biz 15 Temmuz’u unutmadık ve unutturmayacağız”

    Belediye Başkanı Ercan Çimen ise 15 Temmuz hain darbe girişiminde gazi olan Gümüşhane nüfusuna kayıtlı gazileri Gümüşhanelilerle buluşturacaklarını belirterek, “Bundan 1 yıl önce bu meydanı dolduran hemşehrilerime teşekkür ediyorum. Biz 15 Temmuz’u unutmadık ve unutturmayacağız. Bize düşen ne varsa gereğini yapacağız. Bu cennet vatanın uğruna tanklara, toplara, mermilere göğüs geren abilerimize, ablalarımıza, kardeşlerimize teşekkür ediyoruz. Vatan, millet bayrak dendi mi her şeyin teferruat olduğunu millet olarak hain FETÖ’cülere hep beraber gösterdik” dedi.

    Programda daha sonra 15 Temmuz darbe girişiminin Gümüşhaneli gazileri Yusuf Pezük, Behçet Avcı, Teoman Akhan, Abdurrahman Şahin, Fatma Çelebi, Mustafa Soysal, Yaşar Parlak, Abdullah Şişman, Ünal Şişman, Selçuk Tayfur ve şehit yakını Murat Çalı o gece yaşadıklarıyla ilgili katılımcılara notlar aktardı.

    “Bunlar bizi vurduklarını sanıyor, bunlar kendi kendilerini vurdular”

    O gece TRT binası önünde yaralanan gazi Yaşar Parlak, 5 kurşunla kendisini vurduklarını fakat yıkamadıklarını, bayrağın hala dalgalandığını, memleket ve devletin aslanlar gibi ayakta olduğunu belirterek, “Bunlar bizi vurduklarını sanıyor, bunlar kendi kendilerini vurdular. Bundan sonra benim büyük devletim bunların cezasını en iyi şekilde verecektir. Hiçbirimiz hiçbir şekilde bu olayların içine girdiğimiz için pişman değiliz” dedi.

    Boğaz köprüsünde gazi olan Abdurrahman Şahin ise bugün olduğu gibi yarın da vatan için canlarını vermeye hazır olduklarını ve kimseden korkularının olmadığını belirterek, “FETÖ’cü veya ne olursa olsun hain terör örgütlerine karşı biz daima siperiz ve hiç kimse bizi yıldıramaz. Allah bir daha böyle şeyleri vatanımıza göstermesin” diye konuştu.

    “O gece bir çağ kapanarak yeni bir çağ açıldı”

    Boğaz köprüsünde yaralanan Yusuf Pezük, köprüye giderken çocuklarını Milletvekili Hacı Osman Akgül’e mesaj çekerek ona emanet ettiğini hatırlatarak, “Allah böyle acıları bu millete göstermesin” ifadelerini kullanırken, kadın gazi Fatma Çelebi ise devleti o hainlere bırakmadıklarını ve bırakmayacaklarını, gazi Behçet Avcı da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatı üzerine yürüdüklerini, o gece bir çağın kapanarak yeni bir çağın açıldığını ve 15 Temmuz’un bir milat olduğunu, Çanakkale zaferi gibi olduğunu söyledi.

    Program sonunda gazilere plaket ve tablo takdim edildi.

  • Yaşadıklarını ahşaba kazıyor

    Ordu’nun Fatsa ilçesinde yaşayan 47 yaşındaki Yılmaz Demir, anneannesinden kendisine kalan yadigar çakıyla başladığı ahşap oymacılık sanatında kendisini 4 yılda geliştirerek oldukça ilginç eserler ortaya çıkarmaya başladı.

    İlçenin Dolunay Mahallesi’nde kendinin oluşturduğu atölyesinde farklı eserleri yaparak insanların takdirini kazanan Yılmaz Demir, memur olduğu için sadece mesai dışında çalışarak yaklaşık 200’e yakın farklı eseri ortaya çıkardığını söyledi.

    Eserlerinde 15 Temmuz kalkışma hareketi, dini içerikli motifler, insan siluetleri ve güncel konuları anlatan Yılmaz Demir, yaptığı her eserin farklı bir hikayesinin olduğunu söyledi. Anneannesinden kalan çakıyla ahşap oyma sanatına başladığını anlatan Demir, “Ahşap oyma sanatına tesadüfen başladım. İçimizde öyle bir yetenek varmış ki, ortaya çıktı. Köy ziyareti yaptığımda anneannemden kalan bir çakının olduğunu fark ettim ve onu temizleyerek bir şeyler yapmaya çalıştım. Bu çakısıyla rahmetli anneannem bizlere meyve ve sebze soyardı. Bunun tüm hikayesi bu aslında. Sonra çakıyla farklı çalışmalar yaptım ve bundan keyif aldım. İlk olarak ‘Allah’ yazdım eserlerime ve öyle başladım. Sonrasında kendimi geliştirerek bu meslekte oyma yapmam için farklı aletler almaya başladım. Sonrasında kendimi geliştirdim ve bu meslekte bir yerlere kadar geldim. Askerde olduğum dönemlerde kara kalem çizimler yapıyordum ve aslında ona da yeteneğim olduğunu düşünüyorum. Zamanla bu işi yaptıktan sonra kendinizi daha geliştiriyor daha da farklı ve zor işleri yapmak istiyorsunuz. Hayalinizdekini ağaca yansıtmanız gerekiyor ve bunda da başarılı olmak gerekiyor. İşi gönüllü ve severek yaparsanız bu sanatta başarılı olursunuz. Ağır ve zor bir sanat çünkü. Yaptığım eserlerin tamamının bir hikayesi var. Bir dönem ülkemizin önemli sorunlardan biri olan çocuk gelinleri ahşaba kazıdım. En son 15 Temmuz Darbe girişimi eserim çok beğenildi. Bu eserimi o zaman Fatsa sahilinde nöbet tuttuğumuz o dönemlerde çimenlerin içinde kazıdım. Günlük 10 saatten fazla bir mesai harcayarak darbe girişimi eserimi ortaya çıkardım. Bu eserimde Çanakkale ruhunun insanlara nasıl yansıdığını, Sevr Antlaşması ile ülkemizi bölüşmek isteyenler o dönemde nasıl hüsrana uğradıysa, hevesleri kursaklarında kaldıysa 15 Temmuz’da da torunlarının kursaklarında kaldı. Tanklar, dua eden insanlar, Türk adalet sistemi, karanlık güçleri siyah renkle yaptım. Ayrıca Çanakkale ruhunu da işledim” dedi.

    Yaptığı eserleri hobi amaçlı yaptığını ve şu zamana kadar kazanç sağlamadığını söyleyen Demir, “Artık kazanç istiyorum çünkü belli bir zaman sonra masraflar ağır gelmeye başlıyor. Kendime güzel bir atölye kurdum ve insanlara daha fazla faydalı olmak istiyorum. Kazanç iyi olursa daha iyi bir makine alırım ve işlerimi daha kolay sağlarım. Yaptığım eserlerin ortalama süresi 1 hafta ile 10 gün arasında değişiyor” diye konuştu.

    Demir, yapmış olduğu 15 Temmuz adlı eserini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hediye etmek istediğini söyleyerek, “Bu eseri kargo ile göndermek istemiyorum. Cumhurbaşkanımıza bizzat vermek istiyorum. Fakat kendisine ulaşma şansım çok zor. Kendisini ziyaret ederek bu eserimi kendisine vermek istiyorum” şeklinde konuştu.

    Ayrıca Demir, Mustafa Kemal Atatürk, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş ve Ordu Valisi İrfan Balkanlıoğlu’nun portrelerini yaptığını söyledi.

  • 15 Temmuz Kahramanları o gece yaşadıklarını anlattı

    Kocaeli’nin Gebze İlçesinde, Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Gebze Belediyesi’nin ortaklığında “İçimizde ki Kahramanlar 15 Temmuz Gecesini Anlatıyor” konulu program düzenlendi.

    Gebze Belediyesi ile Gençlik ve Spor Bakanlığının ortaklığında düzenlenen “İçimizde ki Kahramanlar 15 Temmuz Gecesini Anlatıyor” konulu programda 15 Temmuz Kahramanları Gebzeliler ile buluştu. Gebze 15 Temmuz Milli İrade Kent Meydanında gerçekleşen programa Gebze Belediye Başkanı Adnan Köşker, Gebze Kaymakam vekili Hasan Gözen, Gençlik ve Spor Bakanlığı Spor Hizmetleri Daire Başkanı Rasim Arı, 15 Temmuz Gazileri Emin Oğuz Ayanoğlu, Sabahattin Ocak ve Yasin Yavaş ile çok sayıda Gebzeli vatandaş katıldı. Program hain darbe girişiminde şehit olan 249 kişi için okunan dua ile başladı. Duanın ardından Kum Sanatçısı Veysel Çelikdemir, kumdan resimler yaptı.

    “Biz meydana ilk çıkanlardandık”

    Hain darbe girişiminin yaşandığı gece 15 Temmuz Şehitler Köprüsünde şehit olan Onur Ensar Ayanoğlu’nun abisi Emin Oğuz Ayanoğlu, “15 Temmuz gecesi her zaman olduğu gibi işimden dönüyordum. Metrobüse geldiğimde, metrobüsün teknik bir arızadan dolayı çalışmadığını söylediler. Bir müddet daha bekledikten sonra evde olan ailemi aradım ve nelere olduğunu sordum. Onlar bana köprünün askerler tarafından kapatıldığını söylediler. Daha sonra Üsküdar’dan yolumuzu uzatıp evimize gelemeye çalıştık. Yollar kalabalıktı. Yolda gelirken bir arkadaşım bir astsubayı arayarak abi hayırdır bir durum mu var diye sorduğunda o astsubay ona, çok gizli bilgiler var telefonda söyleyemem evinize gidin yoksa ölürsünüz dedi ve suratına kapattı. Biz bunu duyunca durumun ciddi olduğunu anladık. Hemen mahalle toplandık aramızda istişare yaptık. Sonrasında cumhurbaşkanımızın evinin oraya çıkmaya karar verdik. Biz meydana ilk çıkanlardandık. Çevrede 20 30 kişi vardı. Kimse durumun farkında değildi. Zamanla kalabalık arttı” dedi.

    “Kardeşimin bana son söylediği şey, sakın yanımdan ayrılma oldu”

    Köprüye gitme amacının kardeşini almak olduğunu belirten Ayanoğlu, “Artan kalabalık köprüye gidelim, köprüyü açalım, köprüyü kurtaralım diyordu. Bizde köprüye gitmeye karar verdik. Kardeşimi de almak istedim. Kardeşimi aradığımda ulaşamadım onun köprüye gittiğini öğrendim. Sonrasında arkadaşımı alıp kardeşimi bulmak için köprüye doğru gittim. Köprüye gelmeden ATM’lerin orada kardeşimle buluştuğumda üstü başı kan içindeydi. Benim iyiyim, yaralılara yardım ettim, çok kişiyi öldürdüler bunlar onların kanı dedi. Benim oraya gitme amacım kardeşimi almak bir kenara çekmekti. Çünkü Onur çok vatanına bağlı bir insandı. Kalabalığın içinden bir vatandaş hep beraber darbecilerin üstüne gidelim diyordu. İçimde o an bir şeyler oldu ve Onur’a bizde gidelim dedim. Kardeşimin bana son söylediği şey, sakın yanımdan ayrılma oldu. Bu hainler bizim tam karşımızdaydı. Gişelerden çıktık biranda bizi taradılar. Ben tam ortada kaldım. Arkama dönüp yere siper almak isterken kuşunu kalçamdan yedim ve kasığımdan çıktı. İlk başta vurulduğumu hissetmedim. Ayağa kalktığımda ayağımın oynamadığını görünce vurulduğumu anladım. O anda kardeşimle irtibatı kaybettik. Birkaç vatandaş beni arabaların olduğu yere kadar taşıdılar. Aradan on saniye sonra önüme kardeşimi bıraktılar. Onur ağır yaralıydı. Boynundan şah damarından vurulmuştu. Düştüğü yerde şehit olmuştu kardeşim” şeklinde konuştu.

    “Tank içinde bayan olan aracı ezince, koşarak tankın üzerine çıktım”

    Hareket eden tankın üzerine çıkarak tanktaki yüzbaşıyı yumruklayarak bayıltan ve o anları anlatan Yasin Yavaş, “Tank önüne bir tane arabayı almış sürükleyerek geliyordu. Kıvılcım çıkıyordu. Ben dedim herhalde biri ateş ediyor ya da tanka birileri saldırdı ama tank olduğunu anlayabiliyordum. Altına aldığı arabanın içinde bir tane bayan vardı. Bayanın kocası tankın arkasından koşuyordu. Tankı durdurun eşimi içinden alayım aracı ezin diye bağırıyordu adam. Tank durmayarak içinde ki bayanı ezdi ve önümüzden geçti. Ardından bende arkasından koşmaya başladım. Koştum yetiştim tanka çıktım. Darbeci yüzbaşı, sakın durma gerekirse ateş edin ve gerekirse ateş edin diye emir veriyordu. Tank sağ tarafa doğru yöneldi. Ben sen ne yapıyorsun, durdursana tankı dedim. Sen çabuk aşağıya in yoksa seni de vururum deyince bende onu sıkıştırdım yumruk atmaya başladım. Burnunu, dişlerini kırdım, dudaklarını patlattım. O sırada araçlardan patlayan cam parçaları benim suratıma gelmeye başladı. Yumruk ata ata bayılttım ben onu” ifadelerini kullandı.

    “Hastanede, sizi sokağa dökenler sizi gelsin de kurtarsın demeye başladılar”

    Darbe girişimi sırasında 15 Temmuz Şehitler Köprüsünde ilk vurulanlar arasında bulunan ve hastaneye gittiğinde olanları anlatan Sabahattin Ocak, “15 Temmuz gecesi ben yatmıştım uyuyordum. Oğlan seslendi, baba darbe var dedi. Bende bundan sonra darbe niye yapılsın ki güllük gülistanlık bir memlekette darbe mi olur dedim. Televizyonu açtık kıyamet kopuyordu. Evden çıktım köprüye gittim. Duraklamadan 3-4 kişi beraber hareket ettik. Üsküdar’dan gelenlerde bizimle beraber oldu. Bağırarak tanklara 25-30 metre kalıncaya kadar indik. Önümüzde de bayraklı bir kız çocuğu gidiyordu. Çocuğa biraz yavaş git te hep beraber gidelim ayrı gitme dedim. Bir ateş açıldı çocuk yere düştü. Ben iki üç adım attım çocuğu kaldıramadan mermi bana geldi bende yere düştüm. Ayağa kalktım yine yere düştüm. Bacağım omuzuma geldi benim. Bacağımın koptuğunu anladım. Sonra iki kişi gelerek beni aldı ve çevik kuvvet panzerinin içine attı. Hastaneye gittik. Hastanede bir sedyeye yatırdılar. Herhalde ilk önce ben gitmiştim. Hastaneye gittikten on dakika sonra benim yanıma 6 sedye daha soktular. Bir yerden değil 3-4 yerden yaralılar geldi. Sonra kızımda geldi. Bana sabaha kadar dikiş atan olmadı. İğne vuran da olmadı. Bazıları da diyorlardı ki, sizi sokağa dökenler sizi gelsin de kurtarsın demeye başladılar” dedi.