Etiket: Yarıyor’

  • “Şokların kısa süreli olması inşaat sektörüne yarıyor”

    Yoğun gündeme sahip Türkiye’de, iç ve dış şokların piyasada kısa süreli etki bırakmasının, ekonominin lokomotif sektörü inşaatın daha da güçlenmesine neden olduğu bildirildi.

    Yaklaşık 25 yıldan beri lüks konut projeleri üreten Bekaş İnşaat AŞ’nin Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Karahasanoğlu, Türkiye’de son 15 yılda en önemli getiriyi gayrimenkulün sağladığını kaydetti.

    Ekonominin güçlenmesi, Türk ekonomisinin İstanbul ve Marmara bandı dışına çıkarak Anadolu’ya yayılmasının Türkiye’nin gücüne güç kattığını anlatan Karahasanoğlu, şunları söyledi:

    “Birkaç gün önce dünya devi ABD ile büyük sorun yaşayan, parasının değeri yüzde 3-4’ler oranında düşen Türkiye’nin hemen bu olumsuz süreci toparlaması, IMF’in Türkiye’deki büyüme beklentisini yüzde 2.5’dan yüzde 5.1’e yükseltmesinin arka planında bu güçlü ekonomi var.

    Güven duygusunun yükselmesi, ekonominin çarklarının aksamadan dönmesini sağlarken, yabancı yatırımcıyı her geçen yıl daha fazla ülkemize çekiyor. Aslında yaşanan kısa süreli şoklar, bir yandan Türkiye ekonomisinin gücünü kanıtlıyor, diğer yandan inşaat sektörüne katkı sağlıyor. Çünkü, ülkenin lokomotif sektörü gayrimenkul, döviz ve altındaki anlık iniş çıkışlara karşın değerlemesini her zaman beklentinin üzerinde artırıyor.”

  • Emeklilik sadece üst düzey çalışanlara yarıyor

    İngiltere’de yapılan araştırmaya göre, üst düzey pozisyonlarda çalışanlar altlarına göre emeklilikte daha az stres yaşıyor.

    Memurların stres düzeyini ölçmek için Oxford Üniversitesi tarafından yapılan araştırmada, kariyer basamaklarının üstünde bulunanların altlarına göre daha az kaygı ve stres yaşadığı ortaya çıktı. Öte yandan araştırmada bu durumun emeklilik sonrasında da değişmediği tespit edildi.

    Araştırma, 1000 İngiliz memur üzerinde emeklilik öncesi ve sonrası olmak üzere iki kısımda yürütüldü. Çalışmada memurların kortizol seviyeleri, ast ve üst pozisyon ayrımı yapılarak belirli aralıklarla ölçüldü. Yapılan ölçümlerde üst düzeyde çalışan memurların emeklilik sonrasında altlarına göre stresle ilişkili olan kortizol hormonunu daha az salgıladıkları görüldü.

    Araştırmayı yürüten sosyologlardan Tarani Chandola’ya göre sonuçlar şaşırtıcı. Chandola, “Sonuçlar bizi şaşırttı çünkü daha kötü koşullarda çalışan memurların, emekliliklerinde üstlerine göre daha az stres yaşayacaklarını düşünüyorduk” dedi.

  • KDV oranları ithalatçıya yarıyor, yerli üretimi zorluyor

    Erkunt Traktör Yönetim Kurulu Başkanı Zeynep Erkunt Armağan, tarım makineleri sektörünün indirilmiş KDV’den muzdarip olduğunu belirterek, sektörde ciddi sıkıntılar yaşadıklarını söyledi.

    2008 yılından bu yana KDV oranlarının yüzde 8’den 18’e yükseltilmesi için sektörün sözcülüğünü yaptığını kaydeden Armağan, 18-20 ayı bulan ödeme sürelerinin kısaltılmasının sektörün nakit akışını düzelteceğini ve yeni yatırımlara fırsat vereceğine dikkat çekti. 2016 yılı itibarıyla sektörün birikmiş 850 milyon TL KDV alacağı bulunduğunu hatırlatan Armağan, alacaklar şirketlere ne kadar çabuk ödenirse, şirketlerin de o kadar rahat nefes alacağını ve bir an önce kredi borçlarından kurtulacağını bildirdi. KDV uygulamasıyla sektöre verilen en büyük hasarın yerli üretici ve ithalatçı arasında yaratılan haksız rekabet olduğunu dile getiren Erkunt Armağan sözlerini şöyle sürdürdü:

    “İndirilmiş KDV uygulamasıyla sektöre verilen en büyük hasar, müjde söylemleriyle yine göz ardı edilmektedir. İthalatçı firmalar nihai ürün getirdikleri için ürünleri yüzde 8 ile ithal etmekte, çiftçiye yüzde 8 ile satmaktadırlar. Biz yerli üreticiler, sırtımızda milyonlarca liralık KDV alacağı ile aylarca yaşamak zorunda bırakılırken, ithalatçılar 1 TL alacak biriktirmeden rahatça pazarda oyun kurabilmekte ve maalesef pazar kötüye gidince de istedikleri zamanda pazardan çıkıp gidebilmektedirler”.

    “400 milyon dolar ithalat içimizi acıtmıyor mu?”

    2002 yılında sektörde 5 milyon 891 bin dolarlık tutarla yüzde 1’lik paya sahip ithal ürünlerin her yıl düzenli olarak arttığına ve geride bıraktığımız 2016 yılının ilk on ayı içinde yaklaşık 400 milyon dolarla yüzde 35,6 seviyesine ulaştığını ifade eden Erkunt Armağan, şöyle devam etti:

    “Türkiye gibi dev bir tarım ülkesinde, 6 tane yerli traktör ve belki yüzün üzerinde yerli ekipman üreticisi varken ve ürettiğimiz makine ve ekipmanın büyük çoğunluğu AB Homologasyon ve CE belgelerine sahipken, sizce yüzde 36’lara varan ithalat oranı bir yanlışı yüksek sesle işaret etmiyor mu? Bu kadar büyük cari açıkla uğraşan bir ülkede, zaten üretimi iç pazarda yapılan önemli bir mal grubu için 400 milyon dolar ithalat içimizi acıtmıyor mu? Bunun için kanun koyucuya önerimiz baştan beri KDV’yi yüzde 18’e çıkartmak; ancak KDV iadesini doğrudan çiftçiye yapmak yönünde olmuştur. Şu nokta unutulmamalıdır ki; yerli üretici devletten KDV alacağını tahsil edemediği müddetçe banka kredisi ve faiz borcuyla yaşamaktadır, bu da ürün fiyatına yansıtılan faiz yükünü kaçınılmaz hale getirmektedir. Yani şu anda çiftçiye KDV farkından dolayı yüzde 10 ucuz satıldığı varsayılan traktör aslında belki de ancak yüzde 3 – 5 ucuz olabilmekte; çünkü maliyet ve dolayısıyla fiyatın içinde ciddi bir miktarda faiz gideri yer almaktadır. KDV’nin yüzde 18’e yükseltilmesi ve yüzde 10 farkın doğrudan çiftçiye ödenmesi aslında ürün fiyatlarını ucuzlatacaktır.”

  • ’Su içsem yarıyor’ diyorsanız insülin hormonuna baktırın

    Diyabetin en büyük nedenlerinden olan insülin direnci, kalp-damar yolu hastalıkları, obezite ve hipertansiyon hastalıklarının temelini oluştururken, İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ziya Ömer, “İnsülinin görevi kan şekerini düşürmektir. Böylece kandaki şeker miktarı yükselerek diyabet ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle kişi kendini sürekli aç hisseder” dedi.

    Medical Park İzmir Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ziya Ömer, diyabet ile ilgili önemli bir açıklama yaptı. Hastalık hakkında bilgi veren Ömer, “İnsülin, midenin alt kısmında bulunan pankreas bezinin ürettiği bir hormondur. İnsülinin görevi kan şekerini düşürmektir. Kilo alımı arttıkça vücut kan şekerini dengede tutmak için çok fazla insülin salgılamaya başlar. Bu duruma insülin direnci denir. Böylece kandaki şeker miktarı yükselerek diyabet ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle kişi kendini sürekli aç hisseder” dedi.

    Kalbe zarar veriyor

    Pankreastan salgılanan fazla insülinin kalp hastalıklarına neden olabildiğini anlatan Uzman Dr. Ziya Ömer, “İnsülin direnci olan kişilerin kalp hastalığına yakalanma riski artmaktadır. Dünyada en fazla ölümün kalp hastalıklarından olduğu düşünülürse bu hastalığa daha ciddi yaklaşmalıyız. Özellikle bayanlarda daha sık görülen bu hastalık 40-60 yaş arasında ortaya çıkıyor. Hazır gıdaları fazla tüketen gençlerde insülin direncine rastlanabiliyor” diye konuştu.

    Kişi tatlıya yöneliyor

    İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ziya Ömer, şöyle konuştu:

    “Yüksek insülin kişiyi acıktırır, karbonhidratlı ve şekerli gıda yeme hissi yaratır. Bunun sonucunda kilo sorunları ve çözülmemesi halinde obezite ortaya çıkar. Hastaların sağlığına kavuşabilmesi için düzenli bir diyet uygulaması ve düzenli beslenme alışkanlığı edinmeleri gerekiyor. Bu kişiler düzenli spor yapmayı alışkanlık haline getirmelidir. Kilo vererek insülin direnci ortadan kaldırılabilir. Bunun dışında insülin direncini yenebilmek için ilaç tedavisi de uygulanabilmektedir.”

  • ’Su İçsem Yarıyor’ Diyorsanız Haşimato Olabilirsiniz

    Bağışıklık sisteminin troid bezine saldırarak tahrip etmesiyle oluşan Haşimato hastalığının yaşam kalitesini düşürürken, troid hormonunun az çalışmasına neden olan hastalığın hızlı kilo alınmasına, sebepsiz yorgunluğa ve depresyona uzanan sonuçlar doğurduğu belirtildi.

    İzmir Üniversitesi Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Muammer Karadeniz, toplumun yaklaşık yüzde 10’luk kesiminde görülen hastalığın sürekli izlenmesi gerektiğini belirtti. Hastalık hakkın bilgi veren Karadeniz, “Haşimato hastalığı vücudun bağışıklık sisteminin antikorlar üreterek troid hücrelerine aldırması sonucu doğar. Bu durum belli bir süre sonra troid bezinin tahrip olmasına yol açar. Haşimato hastalığı metabolizmayı yavaşlatır. Bu nedenle halsizlik, yorgunluk, ciltte ve saçlarda kuruma, ani öfkelenme, kilo alma, vücutta ödem, adet düzensizliği gibi semptomlarla kendini gösterir” dedi.

    HASTALIĞIN TEDAVİSİ VAR

    Doç. Dr. Muammer Karadeniz, hastalığın tedavi sürecini de anlattı. Karadeniz, “Haşimato tedavisi olan bir hastalıktır. Azalan hormonları yerine koyma yöntemiyle tedavi ediyoruz. Troid hormonları olan T3 ve T4 ile TSH salgısı düzeyini izliyoruz. TSH değeri 1,5 ila 2,5 arasında olmalıdır. Fazlası kemik erimesine, kalp-damar hastalıklarına veya hipertansiyona yol açabiliyor. Dolayısıyla hastaların belli aralıklarla muayene edilmesi gerekiyor. Ailesinde troid hastalığı geçmişi olan, Tip1 diyabet ve böbrek üstü bezi yetmezliği olan kişiler risk altındadır” diye konuştu.

    İLAÇLARIN DOĞRU KULLANIMI ÖNEMLİ

    Haşimato hastalarının dikkat etmesi gereken hususları aktaran İzmir Üniversitesi Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç.Dr. Muammer Karadeniz, şöyle konuştu:

    “Haşimato hastalığı ultrasonografi ile teşhis edilebilir. Tespit edilen nodüllerin iyi huylu olup olmadığını anlamak için ultrasonografi altında iğne biyopsisi yapılması gerekebilir. Troid ilaçları aç karna ve az su ile alınmalıdır. Kalsiyum, demir ilaçları en az dört saat sonra kullanılmalıdır. Hastalığın ilk dönemlerinde özellikle iyotsuz tuz kullanılmasını öneriyoruz. Gebelik planlamasından en az üç ay önce troid durumu uzman hekimlerce kontrol edilmeli ve TSH düzeyinin 2,5’un altında olması gerekmektedir.”