Etiket: Yargılanmasına

  • Hakime hakaret ettiği iddia edilen Nagehan Alçı’nın yargılanmasına başlandı

    Hakime hakaret ettiği iddia edilen Nagehan Alçı’nın yargılanmasına başlandı

    İstanbul Adalet Sarayı’nda görevli hakim Hakkı Yalçınkaya’nın kendisine hakaret ettiği iddiasıyla şikayetçi olduğu gazeteci Nagehan Alçı Kütahyalı’nın yargılanmasına başlandı. Duruşmada şikayetçi olduğunu belirten hakim, “Öldüğümde arkamdan Hrant Dink katillerinden biri yorumunun olmasını istemiyorum. Sanığın savcılıkça korunduğunu düşünüyorum” dedi.

    İstanbul Adalet Sarayı’nda görevli hakim Hakkı Yalçınkaya, gazeteci Nagehan Alçı Kütahyalı’nın bir yazısında, “Hrant Dink’i ölüme götüren o malum kararı veren hakim Hakkı Yalçınkaya Çağlayan Adliyesi’nde hala asliye ceza hakimi olarak görev yapıyor” dediği için şikayetçi olmuştu. Hakim Yalçınkaya’nın şikayeti üzerine başlatılan soruşturma kapsamında Nagehan Alçı Kütahyalı hakkında dava açılmıştı. Nagehan Alçı Kütahyalı’nın, ‘sesli yazılı veya görüntülü bir ileti ile alenen hakaret’ suçundan 2 yıl 4 aya kadar hapis istemiyle yargılanmasına başlandı. İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada müşteki hakim Hakkı Yalçın Kaya ile tarafların avukatları hazır bulunurken, tutuksuz sanık Nagehan Alçı Kütahyalı duruşmaya katılmadı.

    “İğrenç kararları veren hakimlerle eş düzeyde gösterildim”

    Duruşmada tutuksuz sanık Nagehan Alçı Kütahyalı’dan şikayetçi olduğunu belirten müşteki hakim Hakkı Yalçınkaya, “Hakimlik görevim sebebiyle iğrenç karar veren, insan haklarına önem vermeyen, işkencecileri koruyan hakim ve eş düzeyde bir yargı mensubu olarak gösterildim. Hrant Dink’in öldürüldüğü tarihte Malatya İcra Mahkemesi hakimi olduğum halede FETÖ’cü basın tarafından günlerce hedef gösterildiğim için aynı düşüncelerin devamı ve etkisiyle sanığın tarafıma hakaret ettiğini virüs tatilinde internetten yaptığım kontrolde tesadüfen öğrendim” diye konuştu.

    “Vicdanım el vermiyor”

    Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görevli olduğu esnada Silivri Cezaevinde görülen davadaki hukuksuzlukları ve Türk mitolojisinin kirletilmesine yönelik bir dava konusunda karar yazdığını belirten müşteki hakim Yalçınkaya, “Karar yazdığım için Yargıtay’da çok defa yargılandım, beraat ettim. Aslında Türkiye’mizde ne basının ne mahkemelerin böyle söylemlerle muhatap olmasına vicdanım el vermiyor. Öldüğümde arkamdan Hrant Dink katillerinden biri yorumunun olmasını istemiyorum” şeklinde konuştu.

    “Sanığın savcılıkça korunduğunu düşünüyorum”

    Ermeni tarihini çok defa okuduğunu söyleyen müşteki hakim Yalçınkaya, “Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde görev yaptığım dönemde Mezopotamya’da yaşayan insanların tarihini pek çok kez okudum. Ermeni insanlarla herhangi bir sorunum yoktur. Türk ulusunu çok seviyorum. Sanığın zorla getirilmesini talep ediyorum. Sanığın savcılıkça korunduğunu düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

    Duruşmada görüşü sorulan cumhuriyet savcısı, eksik hususların giderilmesini ve katılma talebinin kabul edilmesini talep etti. Sanık hakkındaki aleyhe beyanları kabul etmediklerini dile getiren avukatı, kişilik haklarına saldırının söz konusu olmadığını, ifadelerin basın özgürlüğü kapsamında kaldığını ve sanığın bir sonraki celse duruşmaya katılacağını kaydetti. Mahkeme, sanığın bir sonraki celse hazır edilmesi için süre verdi. Katılma talebinin sanığın savunmasının alınmasının ardından değerlendirilmesine karar veren mahkeme, duruşmayı erteledi.

    İddianameden

    İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, Nagehan Alçı Kütahyalı ‘şüpheli’, hakim Hakkı Yalçınkaya ‘müşteki’ olarak yer aldı. Müştekinin şikayet dilekçesine yer verilen iddianamede, şüpheli Nagehan Alçı Kütahyalı’nın internet ortamında da bulunan yazısında Hrant Dink’in ölümüne neden olduğu yönünde iddialarda bulunduğu, Hrant Dink’in öldürüldüğü tarihte başka bir şehirde çalıştığı, bahse konu yazının hakaret ve iftira içerikli olduğu, kendisinin terör örgütlerine hedef gösterildiği kaydedildi.

    Şüpheli Nagehan Alçı Kütahyalı tarafından 15 Haziran 2018’de kaleme alınan köşe yazısına yer verilen iddianamede, “Maalesef bugün hala birey haklarını önemsemeyen hakim-savcı zihniyeti var. Yer yer hükümranlığını sürdürüyor. Sadece İzmir’deki hakim değil, mesela Çağlayan Adliyesi’nde hala, Hrant Dink ve oğlu Arat Dink’i sadece Ermeni oldukları için mahkum eden ve Hrant Dink’i ölüme götüren o malum kararı veren hakim Hakkı Yalçınkaya asliye ceza hakimi olarak görev yapıyor. Bu hukuksuz zihniyetteki yargı personeliyle ilgili gereken süreçlerin işletilmesi için HSK çok önemli bir kurum. Hakimler ve savcılar her siyasi görüşten olabilirler, yeter ki sadece hukuka bağlı ve tarafsız olsunlar” denildi.

    Şüphelinin ifadelerinin müştekinin onur ve saygınlığını rencide edebilecek şekilde olduğunun belirtildiği iddianamede, ‘sesli yazılı veya görüntülü bir ileti ile alenen hakaret’ suçundan 3 ay 15 günden 2 yıl 4 aya kadar hapisle cezalandırılması talep edildi.

  • 1,5 ton eroinin ele geçirildiği operasyonun zanlılarının yargılanmasına başlandı

    1,5 ton eroinin ele geçirildiği operasyonun zanlılarının yargılanmasına başlandı

    Erzurum’da cumhuriyet tarihinin en büyük uyuşturucu operasyonunda bir tırda 1 ton 535 kilogram eroin ele geçirilmesiyle ilgili 7’si tutuklu 8 sanığın yargılanmasına başlandı. Mahkeme, 7 tutuklu sanığın tutukluluk hallerinin devamına karar vererek davayı erteledi.

    Geçtiğimiz Ocak ayında Erzurum-Erzincan karayolunda uygulama noktasında şüphe üzerine durdurulan tırda yapılan aramada 1 ton 535 kilogram eroin ele geçirilmişti. Olayın ardından Emniyet Müdürlüğü ekiplerince derinleştirilen çalışmada yakalanan 8 şahıs, bugün Erzurum 1. Ağır Ceza Mahkemesinde hakim karşısına çıktı. Duruşmanın ilk oturumunda sanıklardan Mehmet Zeki F., Saruhan Ö., Mahmut M., Erdal E., Ali Y. ve Hacı K. savunma yaptı.

    “Allah’tan da devletten de korkmadım, ailemden ve çevremden korktum”

    İlk dinlenen sanık Mahmut M., uyuşturucu kaçakçılığını bildiğini fakat ailesi ve kendisi tehdit edildiği için gümrük işlerinde yardımcı olduğunu belirterek, “Ben İran’da madencilik yapıyorum. İran’dan çıkarttığım madenleri Türkiye ve yurt dışına satıyorum. Ali Y. benim arkadaşım, İran’a gelerek şirket açmak istediğini söyledi. Şirket kurduktan sonra Ali Y. benden 2 tır fluorit madeni istedi. Ben de ona yolladım. Bir gün Ali Y.’yi ziyarete gidince benden aldıkları madenin içerisine uyuşturucu yerleştirdiklerini gördüm. Ben uyuşturucu yüklendiğini görünce Zeki F. benimle İstanbul’da görüşmek istedi. İstanbul’da iki kez görüştük. Bana bir telefon verdiler. Susmam için beni tehdit ettiler. Hem susmamı hem de gümrükten malları geçirmemi istediler. Ben korktum, bu yüzden sesimi çıkaramadım. Gümrükte mallar gecikince Mehmet Zeki F. lüks aracıyla beni aldı. Araç içerisinde beni hem darp etti hem de ayağımdan silahla vurdu. Ben araçtan atlayarak canımı kurtardım. Ama yine beni arabaya aldı, sonra telefonla görüntülü olarak gümrükteki Ahmet Ö.’yü aradım ve malların yakın zamanda geçeceğini söyledi. Ardından ayağım için hastaneye gittim. Polislere de ’Yolda birisiyle tartıştık o vurdu’ dedim. Zeki F. ’Devlette tanıdıklarımız var’ dedi, korktum yine polise ses etmedim. Allah’tan, devletten korkmadım, ailemden ve çevremden korktum. Duymasınlar istedim, şimdi ise tüm Türkiye duydu. Şu an halen tehdit altındayım ama susmayacağım anlatacağım. Cezaevine ailem görüşüme bile gelmiyor. Ben korktuğumdan ses etmedim, benim uyuşturucu ile alakam yok” şeklinde konuştu.

    “Emniyet ve savcılıktaki ifadelerimi okumadan sadece imza attım”

    Sanık Saruhan Ö. ise emniyette ve savcılıkta verdiği ifadeleri sağlıklı bir şekilde veremediğini, ifadelerin altına sadece imza attığını savundu. Saruhan Ö., amacının sadece evladı olarak gördüğü Hacı K.’yı iş sahibi olması için Zeki F. ile tanıştırdığını, uyuşturucu sevkiyatı ile alakası olmadığını, bu yüzden bilmediği konu hakkında konuşma istemediğini söyleyerek, emniyet ve savcılıkta verdiği ifadesini değiştirdi.

    “Uyuşturucunun fluorit madeni olduğunu sandım”

    Sanık Hacı K., kendisine iftira atıldığını, uyuşturucunun fluorit madeni olduğunu sandığını öne sürdü. Sanık, Saruhan Ö. ile önceden gemi işinde çalıştığını, daha sonra kendine ait ofis açtığını ve ardından Saruhan Ö.’nün Ağrı’dan fluorit maddesi geleceğini, bunun için depo olması gerektiğini söylediğini, her sevkiyattan 2 bin lira kazanacaklarını söylediğini, bunun için de bu işe girdiğini belirtti. Hacı K., işe girdikten sonra gelen çuvallardan şüphelendiğini ve bunun üzerine Saruhan Ö.’ye bunların ne olduğunu sorduğunu ancak o da ne olduğunu bilmediği için içerisinde altın olabileceğini düşündüğünü kaydetti. Hacı K., son sevkiyatta yeni tır geldiği gün ise polislerle karşılaştığında uyuşturucu taşındığını polislerden öğrendiğini söyledi.

    “Sanıklar ben sabıkalıyım diye benim üzerime suç atıyorlar”

    “Suç örgütü kurmak” ve “uyuşturucu ve uyarıcı madde elde etmek” suçundan yargılanan elebaşı Mehmet Zeki F. ise savunmasında bütün sanıkların kendisine iftira attığını savundu. Mehmet Zeki F., vurduğunu iddia eden Mahmut M.’nin iddialarının asılsız olduğunu, kendisinin eskiden kalma sabıkası olduğu için sanıkların suçu kendisine attığını söyledi. Mehmet Zeki F. şunları söyledi:

    “İstanbul’un göbeğinde dört, beş el silah atılmış ama kimse duymamış. Bunların hepsi yalan ifade. Benim hiç beyaz renkli bir arabam olmadı. Ben uyuşturucu işinde bulunmadım. Sanıklar ben sabıkalıyım diye benim üzerime suç atıyorlar. Benim defterimde yazılan her şeyin bir kanıtı var. Ben dosyanın bütün aşamasındaki ispatlanmayan yorumlara katılmıyorum. Bahsedilen kodlu telefonlardan bende var ama bu telefonu ben Hollanda’dan aldım, herhangi bir gizli kodlama yok. Aynı telefonu kullanmak bir suç bağı oluşturmaz. Bu telefondan dört tane değil yüzlerce üretiliyor. Benim telefonumda Ateş ve Rüzgar yazan şahıslar ise yabancı çalışanlarımın isimlerini telaffuz etmekte zorlandığım için onlara o ismi koydum. Beraatımı istiyorum. Ben suçsuz olduğum yerde de kimseyi suçlayamam.”

    Sanıklardan Erdal E. ve Ali Y. ise suçlamaları kabul etmedi. Duruşmanın ikinci oturumunda ise tutuklu sanık Ahmet Ö. ve tutuksuz sanık Mazlum Ö. dinlendi. Sanıklar suçlamaları kabul etmezken, savcı mütalaasında sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini talep etti. Bunun üzerine sanık Hacı K.’nın annesi oğlunun arkadaşı sanık Saruhan Ö.’ye “Oğlumun başını yaktın” diye bağırınca mahkeme başkanı anneyi salonun dışına çıkardı. Salondan çıkarılan anne koridorda baygınlık geçirdi. Duruşmanın son bölümünde avukatların savunması alındı.

    Mahkeme heyeti, 7 sanığın tutukluluk hallerinin devamına karar vererek, duruşmayı 20 Kasım tarihine erteledi.

  • 90 kişinin yargılandığı FETÖ davasında dosyası ayrılan 35 sanığın yargılanmasına başlanıldı

    Kocaeli’de görülen Donanma Komutanlığı’ndaki darbe girişimi davasında, 23’ü ağır toplam 36 kişiye müebbet cezası verildiği duruşmada dosyaları ayrılan 7’si tutuklu, 13’ü firari 35 sanığın yargılandığı dava görülmeye başladı.

    Fethullahçı Terör Örgütü’nün 15 Temmuz 2016 yılındaki darbe girişiminde Donanma Komutanlığı’nda eylemlere katılanlara yönelik açılan davada, firari sanıklar örgüt elebaşı Fetullah Gülen ile eski Kuzey Görev Grup Komutanı Tuğamiral Ayhan Bay ve tutuklu sanık eski Deniz Hava Komutanı Tuğamiral Tezcan Kızılelma’nın da aralarında bulunduğu 35 sanığın dosyasının, delil toplama süreci ve kamera kayıtları incelemesinin tamamlanamaması nedeniyle ayrılmasına karar verildi. 7’si tutuklu, 13’ü firari 35 sanığın yargılandığı dava sabah saatlerinde sanıkların Kocaeli Kapalı Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi’nde özel olarak yaptırılan 250 kişi kapasiteli salona getirilmesi ile başlanıldı.

    12’si mahrem imam olmak üzere 35 sanığın yargılandığı davada, Fethullah Gülen, Grup Komutanı Tuğamiral Ayhan Bay ve eski Deniz Hava Ana Üs Komutanı Tuğamiral Tezcan Kızılelma’nın da aralarında bulunduğu sanıklar hakkında “Cebir Ve Şiddet Kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın Öngördüğü Düzeni Ortadan Kaldırma”, “Silahlı Örgüt Kurmak Veya Yönetmek”, “Silahlı Terör Örgütüne Üye Olmak” ve “Silahla Birden Fazla Kişiyle Birlikte Yerine Getirdiği Kamu Görevi Nedeniyle Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılmak” suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ve 19 yıldan 36 yıl altışar ay, diğer sanıklar hakkında ise 7 yıl 6 aydan 29’ar yıla kadar hapis cezası isteniyor.

  • Silah kaçakçılığı davasında 39 sanığın yargılanmasına başlandı

    Bursa merkezli 4 vilayette 350 polisin iştirakiyle yapılan silah kaçakçılığı operasyonunda yakalanan şüphelilerin yargılanmasına başlandı.

    Şubat ayında İnegöl Cumhuriyet Başsavcılığı’nca bazı kişilerin ruhsatsız silah ve mühimmat ticareti yaptıkları iddiasıyla soruşturma başlatıldı. Bursa İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi ve İnegöl KOM Grup Amirliği tarafından 4 aylık teknik takip ve izleme neticesinde operasyon için düğmeye basıldı. Ankara, Sakarya, Bilecik ile Bursa’nın Karacabey, İnegöl, Orhangazi, Keles, Orhaneli, Harmancık, Yenişehir, Gemlik ve İznik ilçelerindeki 74 adrese eş zamanlı operasyon düzenleyen ekipler, çok sayıda kişi yakalayarak gözaltına aldı. Zanlılara ait ev ve iş yerlerinde yapılan aramalarda 38 ruhsatsız tabanca, 28 av tüfeği, 48 kuru sıkı tabanca, 7 bin farklı çaplarda fişek, operasyonel çelik yelek, kuru sıkı tabancaların namlusunu açmak için torna makinesi ve silah ticaretinden elde edildiği tespit edilen 30 bin TL ele geçirildi.

    Söz konusu silahların güneydoğu vilayetlerinden getirilerek Bursa’da piyasaya sürülmek istendiği belirtildi. Özel harekât polislerinin desteğiyle yapılan operasyonda gözaltına 61 şüpheliden 51’i işlemlerinin tamamlanmasının ardından serbest bırakıldı. Diğer zanlılar M.B, S.B, Y.B, A.O.T, S.S, A.S.N, H.Y, Ö.C.G, H.Ö. ve A.A. ise İnegöl adliyesine sevk edildi. Nöbetçi mahkemeye çıkarılan şüphelilerden Y.B, H.Y, A.N, M.B. ve A.O.T. tutuklandı, diğer 5 kişi ise serbest kaldı.

    3’ü tutuklu 39 sanığın yargılanmasına İnegöl Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlandı. İlk duruşmada hakim karşısına çıkan sanıklar, suçlamaları kabul etmeyerek, silah ticareti yapmadıklarını savundular. Sanıklardan tutuklu Yavuz B., sertifikalı silah tamircisi olduğunu söyleyerek, ruhsatı olmayan silahları tamir etmediğini belirtti.

    Evlerinde ruhsatsız silah ele geçirilen sanıkların birçoğu, ele geçirilen silahların dede yadigârı olduğunu illeri sürdü. Saatlerce süren duruşmada tutuklu Abdulvahap N., Ali Osman T., ile Yavuz B., tahliye edildi. Duruşma 28 Mart 2019 tarihine ertelendi.

  • Aydın’da firari FETÖ’cü Erkan Karaarslan’ın yargılanmasına başlandı

    AYDIN (İHA) – Aydın’da firari FETÖ sanığı Erkan Karaarslan’ın 1 numaralı sanık olarak yer aldığı ihaleye fesat karıştırma, görevi kötüye kullanma ve sahtecilik suçlamasıyla açılan davanın görülmesine başlandı.

    Maliye Hazinesi ile Aydın Büyükşehir Belediye Başkanlığının “Edimin ifasına fesat karıştırma, görevi kötüye kullanma, kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği, kamu kurum veya kuruluşları ihalesine fesat karıştırma ve de resmi evrakta sahtecilik” suçlamasıyla firari FETÖ/PDY sanığı Erkan Karaarslan ve bazı belediye yetkilileri hakkında açtığı davanın görülmesine Aydın 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nde başlanıldı.

    FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün sözde ’belediyeler imamı’ olduğu iddia edilen ve yargılandığı Mersin 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Eylül 2017 tarihinde önce “adli kontrol ve yurtdışı çıkış yasağı” şartı ile tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edildikten sonra yurt dışına kaçan Erkan Karaarslan’ın 1 numaralı sanık olarak yer aldığı davanın ilk duruşmasına sanık belediye yetkilileri ile avukatları katıldı.

    Kimlik tespitinin yapılmasının ardından, mahkeme heyeti sanıkların ilk savunmalarını aldı. Hakkındaki suçlamaları kabul etmeyen Aydın ASKİ Genel Müdür Yardımcısı Nermin Canyurt, “Şu anda ihale yetkilisi olarak ASKİ’de görevliyim. Erkan Karaarslan’ı Türkiye’de bütün mahalli hizmetler müdürleri ve çok sayıda belediye başkanı tanır. Aydın’a gelmemde O’nun etkisi yoktur. Ben geldiğimde, O buradaydı. 2013 yılında Aydın’a gelmiş ve çalışmalara başlamıştı. Hizmet alımı genel müdürlerin takdiriyle olur. Biz de yasa gereği bu alımları için ihaleler yaptık. İhale alan şirketlerle hiçbir ilişkim yoktur. Ancak benim dönemin ASKİ Genel Müdür Vekili Cemalettin Küçükerol’un talimatı üzerine benim imzamla bu firmalara teklif gönderildi” dedi.

    Genel Müdür Yardımcısı Nermin Canyurt’un iddiası üzerine savunması istenen sanık dönemin ASKİ Genel Müdür Vekili Cemalettin Küçükerol da, “Ben bu şekilde bir yazılı veya sözlü talimat vermedim. İhaleye fesat karıştırma suçu beni kapsamamaktadır. Bu firmalarla ilgili bilgim yoktur. İhale süreci ASKİ Destek Hizmetleri Daire Başkanlığınca yürütülmüştür. Bilirkişi raporlarında ilgililer sorumlu tutulmuştur” ifadelerini kullandı.

    Sağlık sorunları nedeniyle duruşmaya katılamayan Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nın yerine savunma yapan avukatı ve Başkan Vekili Evrim Karakoz ise, “Danıştay kararında müvekkilim Özlem Çerçioğlu’nun soruşturmayla ilgili sorumluluğunun olmadığı belirtilmiştir. Ayrıca ‘Cumhuriyet Savcılığı tarafından işlem yapılmasına gerek yoktur’ denilmiştir. Buna rağmen müvekkilim hakkında iddianame hazırlanmıştır. Öncelikle müvekkilimin bu dosyadan ayrılmasını ve hakkında beraat kararı verilmesini talep ediyorum” beyanında bulundu.

    Sanıkların savunmalarını yapmalarının ardından mahkeme heyeti tarafından açıklanan ara kararda duruşmaya katılmayan sanıkların ifadelerinin tamamlanması ve adli kontrol hükümlerinin kaldırılmasına hüküm verildi. Dava, 12 Şubat 2018 tarihine ertelendi.