Etiket: ’Yargıda

  • 4. Geleneksel Yargıda Birlik Derneği iftar programı

    Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, “Başsavcılıklar, darbeciler hakkında soruşturma, yakalama ve gözaltı kararları çıkartmış ve darbeye karlı hukuk kılıcını kuşanmışlardır. Hukukla darbeye ve darbecilere en büyük darbeyi Türk yargısı indirmiştir” dedi.

    Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Yargıda Birlik Derneği’nin her yıl gerçekleştirerek geleneksel hale getirdiği iftar programına katıldı. Hakimevi’nde gerçekleştirilen programda çok sayıda üye ve protokol yer aldı. İftar yemeğinden sonra açılış konuşmasını gerçekleştiren Adalet Bakanı Müsteşar Yardımcısı ve Yargıda Birlik Dernek Başkanı Musa Heybet, vatansever, bağımsız, özverili hakim ve savcılarla birlikte yargıda hür vicdanların egemen olabilmesi amacını taşıdıklarını belirterek, hakim ve savcıların hiçbir görüş, fikir, inanç, düşünce ayrımı yapılmaksızın birlik ve beraberliğin sağlanması adına verdiği desteklerinden dolayı Bakan Bozdağ’a teşekkürlerini sundu.

    Ramazan ayının bereket ve paylaşma ayı olduğunu belirten ve bu güzelliklerin 11 ay devam etmesi mesajını veren Bakan Bozdağ ise, Türkiye’de güven, barış ve huzur içinde oruç tutulurken dünyanın pek çok yerinde bu ayı huzur içinde geçiremeyen çok sayıda insan olduğunu kaydetti. Bozdağ, “Gönlümüz her yerde güven, barış ve huzur olmasını arzu ediyor. İnsanlar korku ve kaygı gütmeden ibadetlerini kendi inançlarına göre yaşasınlar ama malesef bugün dünyanın her yerinde, Türkiye’de olduğu gibi bir huzur ortamı yok. Ben bu organisazyonu düzenleyen Yargıda Birlik Vakfı başkan ve üyelerine teşekkür ediyorum, böyle değerli insanlarla bir araya gelmek çok anlamlı. Türk yargısı 15 Temmuz 2016’da yaşadığımız darbe teşebbüsü karşısında büyük bir kahramanlık göstermiştir. Bugüne kadar her darbe girişimi netice almıştır, 15 Temmuz’da ilk kez Türkiye’de bir darbe girişimi netice almamıştır. Bu başarısızlığı sağlayan en büyük kahraman Türk milletidir. Bu devletimiz için büyük bir övüç kaynağıdır. Tanka topa karşı göğsünü geren başka bir millet yoktur. Eğer 15 Temmuz’da Türk milletinin ortaya koyduğu demokrasiye sahip çıkma anlayışını Amerika veya Avrupa’da başka bir millet koymuş olsaydı, bugün BM başta olmak üzere pek çok uluslararası örgüt, pek çok ülke parlamentosu, kendi ülkelerinde bulunan en üstün nişanları vermek için yarışa girerlerdi. Ama bunu yapan Türk milleti olunca hiçbirisi herhangi bir nişan veya takdir eden beyan vermediler” şeklinde konuştu.

    “Cumhuriyet ve demokrasinin tek koruyucusu 80 milyon Türk milletidir”

    Bugüne kadar Türkiye’de cumhuriyete, demokrasiye taraf olanlar veya olmayanlar olduğunu, ‘biz daha demokratız’, ‘biz daha cumhuriyetçiyiz’ diyenler olduğunu belirten Bakan Bozdağ konuşmasına şu şekilde devam etti:

    “Şunu hepimizin kabul etmesi lazım, cumhuriyet, demokrasi Türkiye’de bir avuç azınlığın malı değildir. 15 Temmuz göstermiştir ki, cumhuriyet ve demokrasi 80 milyon Türk milletinin ölümüne sahip çıktığı bir değerdir. Cumhuriyetin ve demokrasinin ayrıca bir muhafıza veya koruyucuya ihtiyacı yoktur, tek koruyucusu 80 milyon Türk milletidir. Bundan sonra ülkemizin bütün görüş farklılıklarına sahip bireyleri birlikte hukuk devletimizi daha ileriye taşımak için yarışacaklardır. TSK ve Emniyette hain darbeye karışmayan vatan evlatları olduğu gibi medya da, STK’lar da, partiler de tek vücut olmuştur. Burada önemli bir sayfayı da Türk yargısına ayırmak gerekir. Daha darbenin başarılı mı başarısız mı olduğu saatlerde Ankara ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılıklarımız başta olmak üzere başsavcılıklar, darbeciler hakkında soruşturma, yakalama ve gözaltı kararları çıkartmış ve darbeye karlı hukuk kılıcını kuşanmış, hukukla darbeye ve darbecilere en büyük darbeyi Türk yargısı indirmiştir. Eğer o gün Türk yargısının içinde FETÖ’yle itibatlı olan bazı savı ve hakimlerin kararıyla Cumhurbaşkanının, başbakanın, bakanların tutuklanmalarına dair kararlar çıkmış olsaydı Türkiye belki başka bir noktaya giderdi. Darbelere darbe yapan Türk yargısı geldi, ilk defa darbelere biat etmeyen hukukçular çıktı o yüzden sizlerle birlikte çalışmaktan dolayı iftihar ediyorum.”

    Gerçekleştirilen programda iftar yemeği sonrası 15 Temmuz’la ilgi bir sinevizyon gösterimi yapıldı. Ayrıca programda Bakan Bozdağ yanı sıra Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, Adalet Bakanı Müsteşar Yardımcısı ve Yargıda Birlik Dernek Başkanı Musa Heybet ve eşi Gülşen Heybet, Adalet Bakanlığı Bakan Yardımcısı Bilal Uçar ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Akarca gibi çok sayıda isim yer aldı.

  • Başkonsolosluk önündeki olaylar yargıda

    Brüksel Başkonsolosu binası önünde bölücü terör örgütü PKK yandaşları ve vatandaşlarımız arasında çıkan çatışmada isimleri belirtilmeyen 5 kişi gözaltına alındı. Bugün Brüksel savcılığı tarafından ifadeleri alınan zanlıların göz altı sürelerinin uzatılıp uzatılmayacağı belirlenecek.

    Yaşları 29-48 arasında değişen beş kişinin kimliği hakkında herhangi bir açıklama yapılmadı. Gözaltına alınan kişilerin suçlu bulunmaları halinde Belçika yasalarına göre iki yıl hapis cezası alabilecekleri, mahkemenin olayın siyasi olduğuna hükmetmesi durumda ise bu cezanın iki katına çıkacağı bildirildi.

  • Yargıda Birlik Derneğinden yaralılara ve şehit ailesine ziyaret

    Yargıda Birlik Derneği üyeleri, İzmir Adliyesine yönelik düzenlenen terör saldırısında yaralananları hastanede ziyaret etti. Yaralı avukat Bülent Karagöz, ziyaret sırasında, olay günü yaşadıklarını anlattı. Heyet daha sonra saldırıda şehit olan adliye personeli mübaşir Musa Can’ın evine giderek ailesine baş sağlığı diledi.

    Yargıda Birlik Derneği Başkanı Cumali Karakütük, Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Musa Heybet, İzmir Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Doğru ve Daire Başkanlarından oluşan heyet, İzmir Adliyesine teröristlerce düzenlenen saldırıda yaralanan polis, avukat ve vatandaşları, tedavi gördükleri Ege Üniversitesi Hastanesinde ziyaret etti. Heyet, yaralılara çiçek verip geçmiş olsun dileklerini sundu.

    Yaralı avukat olay gününü anlattı

    Saldırıda yaralanan avukat Bülent Karagöz, ziyarete gelen heyete teşekkürlerini sunarken olay gününü anlattı. Karagöz, ’’Olay günü adliyeye bir dava açmak için girmiştim. Ana binada UYAP sistemi çalışmadığı için bir saat bekledim. Daha sonra ek binada UYAP sistemi çalışıyormuş, oraya çağırdılar. Adliyeden çıktım, ek binaya giderken polis kontrol noktasının oraya geldim. 7-8 metre geçtikten sonra bir polis memuru ’dur’ diye bağırdı. Sol tarafımdan arkaya dönüp baktığımda, bir aracın polise çarptığını ve polisin yere düştüğünü gördüm. Sonra araç durdu, aracı kullanan kişi araçtan çıkıp koşmaya başladı. Arkasından patlama oldu. Patlamayla birlikte havadan araç parçaları yağmaya başladı. Ben de kafamı korumak için kendimi yere atıp, kafeteryanın önündeki masaların altına girdim. Sağıma soluma parçalar düşüyordu. Hemen sonra silahlı çatışma başladı. O esnada kendimi korumak için evrak çantamı kafamın üstüne çektim, o esnada 2 tane mermi vücuduma isabet etti. Yaralandım’’ dedi.

    Şehit mübaşirin evine ziyaret

    Yargıda Birlik Derneği Başkanı Cumali Karakütük, Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Musa Heybet, İzmir Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Doğru ve daire başkanlarından oluşan heyet, hastane ziyaretinden sonra, saldırıda teröristlerin kurşunu ile şehit düşen adliye personeli mübaşir Musa Can’ın evine giderek ailesine baş sağlığı diledi. Heyet, Adalet Bakanlığının ve İzmir Adliyesinin ailenin her zaman yanında olduğunu belirtirken, çalışma arkadaşları şehit Musa Can’ın ailesinin kendilerine emanetleri olduklarını söyledi. Heyet, Kur’an-ı Kerim okunmasının ardından evden ayrıldı.

  • ’Neden İzmir’de patlama olmuyor’ sözü yargıda

    İzmir Barosu, 10 Aralık’ta İstanbul’daki patlama sonrası sosyal medya üzerinden “Neden İzmir’de patlama olmuyor”, “Yoksa gavur gavura rahat rahat yaşıyorlar mı?” şeklinde paylaşımlarda bulunan kadın hakkında suç duyurusunda bulundu.

    İstanbul Beşiktaş’ta, terör örgütünün bombalı saldırı sonucu 37’si polis 44 kişinin şehit olduğu olay sonrası sosyal medyadan E.Ş. isimli kadın “Neden İzmir’de patlama olmuyor” şeklinde paylaşımda bulunmuştu. Bu paylaşım ile ilgili İzmir Barosu suç duyurusunda bulundu. İzmir Barosu’nun suç duyurusu dilekçesinde, “Türkiye Beşiktaş’ta gerçekleşen terör saldırısında şehitlerini henüz uğurlarken, birlik ve beraberlik içerisinde yaraların sarılması gereken şu günlerde, E.Ş. adında bir sosyal medya kullanıcısı açıkça halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmekte, aşağılamakta ve nefret suçu işlemektedir” denilerek, adı geçenin yaptığı paylaşımın TCK’nın 216. maddesinde ifade edilen “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” suçunun unsurlarını oluşturduğu ifade edildi. Şüphelinin ifadelerinin açıkça şiddet içerdiği belirtilen dilekçede, “Düşünce özgürlüğünün demokratik toplumlardaki mutlak sınırı ise ‘şiddet’ tir. Bu ifadeler aynı zamanda kamu barışı açısından açık ve yakın bir tehlike oluşturmakta, şiddete doğrudan hedef gösterme amacı ve sonucu taşımaktadır” denilerek şüpheli hakkında soruşturma yürütülerek kamu davası açılması talep edildi.

    Baro Başkanı Özcan: ’’İzmirliler adına şikayetçi olduk’’

    İzmir Barosu Başkanı Av. Aydın Özcan konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “İzmir’e ve İzmirlilere yapılan bu hakareti içimize sindirmemiz mümkün değildir. Kurtuluş Savaşı’nın ilk kurşununun atıldığı, Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘bütün cihan işitsin ki efendiler, artık İzmir hiçbir kirli ayağın üzerine basamayacağı kutsal bir topraktır!’ diyerek onurlandırdığı güzel İzmir’in halkı, vatanın her karış toprağında yaşanan acıları yüreğinde hissetmektedir. Anadolu’da patlayan her bomba, katledilen her insanımız için ayrımsız acı duyan bir kentin insanlarına yönelik ayrımcılık kokan bu paylaşımı bizi derinden yaralamıştır ve Avukatlık Kanunu’nun barolara yüklediği “…hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak” hükmü gereğince İzmirliler adına şikayetçi olma gerekliliğimiz doğmuştur” dedi.

  • İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesinde ’Yargıda Savcılık Makamının Rolü’ konferansı

    İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Hukuk Kulübü, düzenlediği ’Yargıda Savcılık Makamının Rolü’ isimli konferansta İstanbul Anadolu Adliyesi Cumhuriyet Başsavcısı Fehmi Tosun’u ağırladı.

    İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Hukuk Kulübü, ’Yargıda Savcılık Makamının Rolü’ isimli bir konferans düzenledi. Konferansın konuğu İstanbul Anadolu Adliyesi Cumhuriyet Başsavcısı Fehmi Tosun, öğrencilere kariyer planları hakkında tavsiyelerde bulundu. Alev Ofluoğlu Konferans Salonu’nda gerçekleşen söyleşiye İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Azmi Ofluoğlu, İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu, Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celal Erbay’ın yanı sıra akademisyenler ve öğrenciler katılım sağladı. Konferansta öğrencilere küçük bir konuşma yapan İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu, Türkiye’nin zor bir süreçten geçtiğini belirterek, “15 Temmuz’un bir devamı olarak dört bir koldan bütün terör örgütlerinin Türkiye’yi hedefe koydukları bir dönem içindeyiz. Ne yaşadığını, niçin yaşadığını bilen toplumlar için gelecek vardır. O toplumların da öncü rolünü gençler üstlenir. Bunu unutmamak gerekir. Bu dönemde bilgi de yetmemektedir. Bilgi bilince dönüşmeden bir işe yaramıyor. Sizden ricamız odur ki yaşadığımız çağda tanıklık ettiğiniz her şeyi çok iyi biriktirip, onu bilince taşıyın. Taşıyın ki geleceğimiz güvende ve aydın olsun. Bu zor günlerden birlik, beraberlik içerisinde çıkalım. Bu yeniden bir kurtuluş mücadelesidir. Yeniden bir milli mücadelenin içindeyiz. Evet, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın da altını çizdiği gibi bu bir milli seferberlik. Dolayısıyla bu ruhun ayağa kalkması ve bu toprakların bir tunç gibi siper olması gerekiyor ki bu hamleyi yapanlar en sonunda pes etsinler. Bu coğrafyadan çıkacak büyük bir gücün önünü kesmenin direncini ve bu cesareti artık gösteremesinler. O açıdan bu tür etkinlikleri hep bu bilinçle takip etmenizi sizden özellikle rica ediyorum” dedi.

    “Bu vatanı, bu milleti görev size düştüğü anda koruyup kollamak hepimizin görevidir” diyerek sözlerine başlayan İstanbul Anadolu Adliyesi Cumhuriyet Başsavcısı Fehmi Tosun ise, “Cumhuriyet savcısı adında Cumhuriyet olan, sonunda da sav yani iddia anlamına gelen sözcük bulunan, devlet adına iddiada bulunan kişi anlamına gelir. Aynı zamanda devletin de savunucusu olan kişi demektir. Yani devlete yönelik gerek vatandaşlar tarafından, gerekse terör örgütleri tarafından her türlü kalkışmanın, teşebbüsün cezalandırılması, engellenmesi yönünde harekete geçme mecburiyetinde olan meslek grubudur. Cumhuriyetin ilk yıllarında müdde-i umumi adıyla anılırken, 1960 yılından sonra Cumhuriyet savcısı olarak isimlendirilmiştir” ifadelerini kullandı.

    Konferans, plaket ve hediye takdiminin ardından son buldu.