Etiket: Yapmıyor”

  • Kasapoğlu: “Her Dört Çocuktan Üçü Spor Yapmıyor”

    “Bisiklete Biniyoruz” temalı etkinlikte bir açıklama yapan Samsun Halk Sağlığı Müdürü Dr. Mustafa Kasapoğlu, Türkiye’de yapılan araştırmalara göre her dört çocuktan üçünün hiç spor yapmadığını söyledi.

    Samsun Halk Sağlığı Müdürlüğü “Tıp Bayramı” etkinlikleri kapsamında “Bisiklete Biniyoruz” temalı etkinlik düzenledi. Sağlık Bakanlığı “Türkiye Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Hayat Programı 2014-2017” kapsamında Samsun Halk Sağlığı koordinatörlüğünde kamu kurumları işbirliğiyle düzenlenen etkinliklerin bu ay ki teması “Bisiklete Biniyoruz”. Halk Sağlığı Müdürlüğü ve Ekolojik Yaşam Bisiklet Derneği işbirliğiyle gerçekleştirilen etkinlik, hem yürüyüş hem de bisikletlilerin katılımıyla gerçekleştirildi. Sevgi Kafe önünden başlayan etkinlik Tütün İskelesi’nde sona erdi. Etkinliğe, Samsun Halk Sağlığı Müdürü Dr. Mustafa Kasapoğlu, Ekolojik Yaşam Bisiklet Derneği’nin üyeleri, sağlık çalışanları ve vatandaşlar katıldı.

    “12 YAŞ ÜSTÜ BİREYLERİN YÜZDE 71.9’UNUN HAREKETSİZ”

    Etkinlik dolayısıyla bir açıklama yapan Samsun Halk Sağlığı Müdürü Dr. Mustafa Kasapoğlu, “Dünya Sağlık Örgütü sağlığı korumak ve geliştirmek için; hareketsiz çevreleri azaltıp fiziksel aktivite engellerini yok etmeyi hedeflemekte ve buna uygun stratejiler geliştirmektedir. Bu nedenle çocuk ve adolesanlar başta olmak üzere toplumun her kesiminin fiziksel aktivite düzeyinin artırılması ve fiziksel aktivite engellerinin ortadan kaldırılmasının önemi vurgulanmaktadır. Ülkemizde fiziksel aktivite düzeyini saptamak için yapılan çalışmalarda; 12 yaş üstü bireylerin yüzde 71.9’unun hareketsiz olduğu, her dört çocuktan üçünün hiç spor yapmadığı, hafta sonunda çocukların yüzde 56.8’inin günlük aktiviteleri arasında bilgisayarda oyun oynamanın bir aktivite olarak yer aldığı görülmektedir. Bu çalışmalar ışığında fiziksel aktivite düzeyini artırmak amacıyla hedefler belirleyerek stratejiler geliştirmek, toplumu fiziksel aktiviteye özendirmek, fiziksel aktiviteye ulaşma engellerini ortadan kaldırmak için yerel ve ulusal düzeyde çalışmalar yapılmaktadır. Fiziksel aktivite düzeyini artırmak için en iyi alternatiflerden birisi de vatandaşları bisiklet kullanmaya teşvik etmektir. Bisikletin alternatif bir ulaşım aracı olarak kullanıldığı ülkelerde obezitenin çok daha az görüldüğü ve yaşam beklentisinin yüksek olduğu görülmektedir” dedi.

  • Bakan Işık: “Türkiye Terörle Mücadelesini Sadece Terörist Örgüt PKK İle Yapmıyor”

    Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, “Paralel yapı mücadelesi siyasi bir mücadele değil. Paralel yapı ile mücadele devletin beka mücadelesidir” dedi. Bakan Işık, Türkiye’nin terörle mücadelesini sadece terörist grup PKK ile yapmadığını söyledi.

    Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Kocaeli’nin Darıca ilçesinde sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle buluşarak istişare toplantısı gerçekleştirdi. Bir restoranda düzenlenen toplantıya Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık’ın yanı sıra, AK Parti Darıca Belediye Başkanı Şükrü Karabacak, partililer ve STK temsilcileri katıldı.

    Darıca Belediye Başkanı Şükrü Karabacak, toplantıda yaptığı konuşmada, vermiş oldukları sözleri sene sonuna kadar yerine getireceklerini dile getirdi.

    “ÜLKEMİZ, KENDİ İÇİMİZDEKİ HAİNLERDEN ÜLKENİN TEMİZLENMESİ İÇİN ÇOK YOĞUN BİR ÇALIŞMA YÜRÜTÜYOR”

    Toplantıda ülke gündemini değerlendiren Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, “Ülkemiz bir yandan terörle mücadele ediyor, kendi içimizdeki hainlerden ülkenin temizlenmesi için çok yoğun bir çalışma yürütüyor, diğer yandan bölgedeki gelişmelerin Türkiye’ye etkisini azaltmasıyla ilgili çok yoğun bir çalışma yapıyor. Bir taraftan paralel çete ile mücadele ediyor. Bütün bunları yaparken de asıl yapmamız gereken ülkemizin büyümesi, gelişmesi, kalkınması hedefinden de hiç şaşmıyor” şeklinde konuştu.

    “GÜVENLİK GÜÇLERİMİZ UYUM İÇERİSİNDE”

    Türkiye’nin terörle mücadelesini sadece terörist örgüt PKK ile yapmadığını belirten Bakan Işık, “7 Haziran’dan sonra ortaya çıkan tablo terör örgütü tarafından yanlış okundu ve 20 Temmuz’da Suruç’taki patlamayla beraber terör örgütü ’nasıl olsa geçici bir hükümet var, bana operasyon yapamazlar, fırsat bu fırsat bazı hamleleri yapayım bazı terör olaylarını arttırayım ondan sonra devlet bana mecbur kalsın’ gibi yanlış bir hesabın içerisine girmişti. O günden beri yoğun bir mücadeleyi terör örgütü ile sürdürüyoruz. Onun arkasında olan pek çok güç odağının da arkasında mücadele ediyoruz. Güvenlik güçlerimiz, polisimiz, askerimiz bu noktada tam bit uyum içerisinde çok yoğun bir terörle mücadele yürütüyor. Türkiye cumhuriyetinin terörle mücadele tarihinde bugüne kadar görmediğimiz bir uyum var. Bu da çok başarılı operasyonların yapılmasını sağlıyor. Bunu yaparken de ilk defa bu kadar fazla teknolojiyi kullandığımız bir terörle mücadelemiz oldu. Şehit veriyoruz ama teröristlere de haddini bildirme konusunda hiçbir tereddüt oluşturmuyor. Türkiye terörle mücadelesini sadece terörist örgüt PKK ile yapmıyor. Türkiye’nin bu coğrafyada güçlenmesini istemeyen hatta gücünün kırılmasını isteyen ve Türkiye’nin bölgesel gelişmelere müdahil olmasını istemeyen bütün çevrelerle de aynı anda mücadele etmek zorunda kalıyor. Bu mücadeleyi başarı ile sonuçlandıracağız” ifadelerini kullandı.

    “TÜRKİYE’NİN KIYMETİNİ YÜZYILLAR BOYUNCA UNUTMAYACAKLAR”

    200 bin, 300 bin mültecinin Avrupa’nın siyaset dengelerini bozduğunu söyleyen Bakan Işık, “Suriye olmak üzere bölgedeki tüm gelişmelerin Türkiye’ye etkisinin azaltılması için çok ciddi çalışma yapıyoruz. Kolay değil, komşularımızda çok büyük bir yangın var. Bu yangının dumanından zaman zaman etkilenmemek mümkün değil. Cumhurbaşkanımız, başbakanımız ve bütün arkadaşlarımızın bütün gayreti bölgedeki türbülansın bölgeyi etkisi altına almaması. Bizim medeniyet değerlerimizin bize yüklediği sorumluluk gereğini yerine getiriyoruz. 3 milyonun üzerinde Türkiye’de barınan misafir kardeşimiz var. Sadece Türkiye değil, bu 3 milyon mülteci tüm Avrupa’ya yayılsaydı inanın bu yükü Avrupa taşıyamazdı. Sosyal olaylar çok fazla olurdu. Avrupa’ya 200 bin, 300 bin mülteci gitti diye Avrupa’nın siyaset dengeleri bozuldu. Umudumuz arzumuz bir an önce Suriye’deki bu zalim Esed rejiminin tasfiye olması ve bu insanların kendi yurtlarına sıcak yuvalarına dönmesi. Maalesef dünya siyaseti değerler üzerinden şekillenmiyor, güç üzerinden şekilleniyor. Sayın Cumhurbaşkanımız, Sayın Başbakanımız ’Suriye üzerinde güvenli bölge oluşturalım orada 50 kilometreden fazla bir alanı güvenli şehir haline getirelim bir taraftan yeni göçler önlensin, diğer taraftan Türkiye’den oraya gitmek isteyen Suriyeli kardeşlerimiz de oraya gönderelim’ dedi. Ama maalesef bu Amerikan politikası bugüne kadar bu projenin hayata geçmesini engelledi. Şimdi batı ülkeleri başta olmak üzere herkes keşke zamanında bu proje başlasaymış demeye başladı. Keşke bunu ilk Sayın Cumhurbaşkanımız, başbakanımız dile getirdiğinde hayata geçirebilseydik. Bugünlerde geçecek. Şuna yürekten inanıyorum ki yarın bugünler geçtiğinde her biri Türkiye’nin kıymetini yüzyıllar boyunca unutmayacak” dedi.

    “MÜCADELEMİZ DEVAM EDECEK”

    Paralelle mücadelenin siyasi bir mücadele olmadığını belirten Bakan Işık, “Devleti içeriden ele geçirmek isteyen paralel çeteye karşı mücadelemizi taviz vermeden sürdürmekte kararlıyız. Hiç kimsenin bu imkanlarını, kaynaklarını küresel güç merkezlerinin emrine verme çalışmasına müsaade edemeyiz. Bu noktadaki paralel ihanetin bedeli de hukuk tarafından tek tek veriliyor. Bu mücadelede sonuna kadar devam edeceğiz. Bu mücadele siyasi bir mücadele değil. Paralel yapı ile mücadele devletin beka mücadelesidir. Bir ülkenin devlet yapısı içerisinde kendi hiyerarşisi içerisinde amirinden değil de hiyerarşi dışındaki abisinden talimat alarak iş yapan bir yapıyı hiçbir devlet kabul etmez. Türkiye cumhuriyeti de kabul etmiyor, bundan sonra mücadele devam edecek” ifadelerini kullandı.

    “CHP Mİ TÜRKİYE’Yİ İDARE EDECEK?”

    Muhalefetin tek başına ülkeyi yönetemeyeceğini belirten Bakan Işık, “Bütçe görüşmeleri iktidar için sınav, muhalefet için çok ciddi bir fırsattır. Muhalefetin iktidara ne kadar hazır olduğunu bütçe görüşmelerinde ortaya çıkar. Sayın Kılıçdaroğlu’nun bütçe konuşmasını dinledim, bu mu ülkeyi yönetecek, bu mu ana muhalefetin lideri olacak? Ülkenin sorunlarına yönelik doğru düzgün bir tek kelime söylemez mi? Sorunların çözümüne yönelik bir tek cümle olmaz mı? Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın bütçesini önceki gün mecliste görüştük. CHP’nin beş tane konuşmacısının 4 tanesi hiç bizim bakanlıktan bahsetmedi. Tribünlere selam verdi geçti. Bir arkadaşımız tübitak bütçesi üzerinde konuştu ama o da hiç bütçenin içine girmedi. Şimdi bunlar mı Türkiye’yi idare edecek. Onun için milletimiz 1 Kasım’da tekrar bu yetkiyi emaneti AK Parti’ye verdi. Biz de bunun gereğini yapmak için gece gündüz çalışıyoruz” dedi.

    “EKONOMİNİN ARTMASI TÜRKİYE’NİN DAHA FAZLA ÜRETMESİ DEMEK”

    “Ekonominin artması istikrarın artması demek” diyen Bakan Işık, “Türkiye’nin geleceği için Araştırma Geliştirme Reform Paketi’ni yürürlüğe soktuk. Türkiye’nin daha katma değerlikli yüksek nitelikli üretim yapması için önemli bir kanunu çıkardık. Bu hafta Bakanlar Kurulu’na Patent Kanunu’nu sunacağız. Patent Kanunu ile birlikte Türkiye önemli bir sıçrama yapacak. Hemen arkasında Üretim Reform Paketi’ni sunacağız. Ülke büyüsün diye çalışıyoruz. 2015’te, 2014’te iki seçim yaşadık ama buna rağmen ekonomimiz yüzde 4’ün üzerinde büyüme sağladı. İnşallah 2016’da bu büyümenin artarak devam etmesi için çalışmamızı sürdüreceğiz. Ekonominin artması demek istikrarın, üretimin artması demek daha çok gencimizin iş bulması demek, Türkiye’nin daha fazla üretmesi demek” ifadelerini kaydetti.

  • Semahat Özdoğan: “Spor Programı Sunmak Kimseyi Spor Spikeri Yapmıyor”

    Türkiye’nin ilk ve tek maç anlatan kadın spor spikeri Semahat Özdoğan, İstanbul Aydın Üniversitesi’nde katıldığı etkinlikte, “Spor programı sunmak ya da prompterdan haber okumak kimseyi spor spikeri yapmıyor” dedi.

    TRT 1’de spor haberlerini sunan Semahat Özdoğan, İstanbul Aydın Üniversitesi öğrencileriyle mesleki deneyimlerini ve futbol bilgilerini paylaştı. Konuşmasında bir kadın olarak erkek egemen sektöre girmenin tedirginliğini yaşadığını belirten Semahat Özdoğan, bu sektöre girdikten sonra hiç yadırganmadığını ve insanların kendisini çabuk kabul ettiğini, gittiği statlarda sevgiyle karşılandığını ifade etti.

    Maç sevgisinin çocukluktan geldiğini söyleyen Semahat Özdoğan, mesleğe başlama serüvenini ise şöyle anlattı:

    “Ağabeyimle maçları izlerdik. Üniversiteye başlarken gideceğim şehirde Süper Lig’de oynayan takımın olup olmaması benim için çok önemliydi. Bir yandan da spiker ablamla onun stüdyosuna gidip ortama bakıyor ve sporla spikerliği ile nasıl birleştireceğimi düşünüyordum. Üniversiteye devam ederken yerel radyo ve televizyonlarda çalıştım. Üniversite bitince de Ankara’dan İstanbul’a geldim. TRT ve Kanal D’de çalıştım. Fatih Terim başta olmak üzere birçok teknik adam ve futbolcuyla söyleşiler yaptım.”

    Spor spikerliğinin sadece prompterdan haber okumak olmadığını söyleyen ve kendisini bu konuda ekrandaki diğer kadın sunuculardan ayırdığını belirten Özdoğan, bu işin mutfağından gelmenin çok önemli olduğunun altını çizdi. Bir spor spikerinin sunduğu haberin hazırlık aşamasına ve nasıl hazırlandığına hakim olması gerektiğini söyleyen Özdoğan, canlı yayında aniden gelişen bir olayda durumu toparlama yeteneğine sahip olmanın çok önemli olduğunu vurguladı.

    “PÜF NOKTASI KONSANTRE OLMAK”

    “Spor programı sunmak ya da prompterdan haber okumak kimseyi spor spikeri yapmıyor” diyen Semahat Özdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “Çünkü yüzünüz güzeldir ve çıkar haberleri okursunuz. Ama sonra çıkar gidersiniz. Acil bir durum olduğunda telefon bağlantısı yapman gerektiğinde de tıkanır kalırsınız. Ekranda sadece haberleri okuyan arkadaşlar bunları yapmadığı için onlarla aynı kategoride değerlendirilirken biraz karmaşa yaşadım. Üzüldüğüm şeyler de oldu”.

    “OTOKONTROL ÇOK ÖNEMLİ”

    Konuşmasında maç anlatmanın püf noktasının konsantre olmak olduğunu vurgulayan Semahat Özdoğan, “Evlendikten 15-20 gün sonra eşimin oynadığı maçı anlattım. Bir şey olsa, sakatlansa mikrofonu bırakır giderim diye düşünüyorum. Anlatım yerinden en kısa hangi yoldan giderim diye bakıyorum. Ama düdük çaldı ve maç başladı. Ben o sırada sadece forma numarasından seçebildim eşimi. O an ne özel hayatınız kalıyor, ne evliliğiniz kalıyor. Öyle heyecanlı olmamak gerekiyor. Bizim meslekte otokontrol oldukça önemli” dedi.

    Özdoğan, konuşmasının sonunda maç anlatımında dilin kullanımına da dikkat çekerek, “Dilinize hakim olmak zorundasınız. Yanlış bir şey ağzınızdan çıkmamalı. Bir hata yaptığınızda bir daha aynı mikrofona oturma şansınız olmayabilir. Erkek spikerler bir çalışıyorsa ben bunlara beş çalışıyorum. Erkek olsam rahatlıkla söyleyebileceğim sözleri söyleyemiyorum. Öyle ’her yerinden öpüyorum Rüştü’ diyemiyorum. Zaten böyle ifadeler kullanmaya da gerek yok” şeklinde konuştu.