Etiket: Yapmış

  • Hamza Dağ: “Doğu Akdeniz’de yaptığımız hamlelerle, Dağlık Karabağ’a da yapmış olduğumuz işlerle milletimizin desteği partimize artmış vaziyette”

    Hamza Dağ: “Doğu Akdeniz’de yaptığımız hamlelerle, Dağlık Karabağ’a da yapmış olduğumuz işlerle milletimizin desteği partimize artmış vaziyette”

    AK Parti Genel Başkan Yardımcısı, AR-GE Başkanı ve İzmir Milletvekili Hamza Dağ, “Barış Pınarı, Zeytin Dalı, Fırat Kalkanı operasyonlarıyla, Doğu Akdeniz’de yapmış olduğumuz hamlelerle, Libya’da yapmış olduğumuz operasyonlarla, Azerbaycan’da Dağlık Karabağ’a da yapmış olduğumuz işlerle, milletimizin desteği ve teveccühü partimize artmış vaziyettedir” dedi.

    AK Parti Kastamonu İl Başkanlığı 7. Olağan Genel Kurulu Atatürk Spor Salonunda gerçekleştirildi. Pandemi kurallarına göre yapılan ve tek liste halinde gidilen genel kurulda mevcut başkan AK Parti Kastamonu İl Başkanı Doğan Ünlü tekrar başkanlığa seçildi. Genel kurula katılan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı, AR-GE Başkanı ve İzmir Milletvekili Hamza Dağ yaptığı konuşmada, “Biz bir dava partisiyiz, biz bir dava partiliyiz. Bizim bir davamız var, bizim bir heyecanımız var, bizim bir coşkumuz var. Bizim bir hizmet derdimiz var. Bir tarafta iyi olmak var, bir tarafta kötü olmak var. Bir tarafta Türkiye’nin ufkunu açmak var, öbür tarafta ne kadar engellerim diye hareket etmek var. Eğitimden savunma sanayisine kadar bir şeyler ortaya koyarken, birileri engel olmaya çalıştı. Biz, ‘bir taraftan Recep Tayyip Erdoğan’ın yanında olmak var, öbür tarafta ona engel olan CHP’nin yanında olmak var’ demiyoruz. Daha büyük bir davayı ortaya koyuyoruz. Bir tarafta Recep Tayyip Erdoğan ile Cumhur İttifakı ile bir arada olmak var, öbür tarafta sesin Fransa’dan çıktığı, ABD’den çıktığı, zaman zaman Suriye’de ayrı düştüğümüz Rusya’dan çıktığı tarafta olmak var. Bunu bugünlerde yaşıyoruz. Canlı canlı yaşıyoruz” dedi.

    Türkiye’nin hem içeriden hem de dışarıdan sürekli saldırı altında olduğunu söyleyen Dağ, “İçeriden dışarıdan sürekli saldırı var bize. S-400’leri alamazsınız dediler, aldık. Depoda çürüyecek dediler, kurulumlarına başladık. Şimdi bize S-400’leri kuramazsınız diyenler, ‘bizi iktidar yaparsanız, biz S-400’leri kurmayız’ diyorlar. Suriye’de terör devleti kurmak isteyenlere fırsat vermeyeceğimizi her zaman söyledik. Barış Pınarı, Zeytin Dalı, Fırat Kalkanı operasyonlarıyla, Doğu Akdeniz’de yapmış olduğumuz hamlelerle, Libya’da yapmış olduğumuz operasyonlarla, Azerbaycan’da Dağlık Karabağ’a da yapmış olduğumuz işlerle, milletimizin desteği ve teveccühü partimize artmış vaziyettedir” diye konuştu.

    Dağ, şunları söyledi:

    “Libya’da ambargoyu Türkiye deldi diyorlar. Bunlar kötü tarafta olanlar, şunu hiç anlamıyorlar; bugüne kadar birilerinden medet umdular, birilerinden istekleri oldu, talepleri oldu ama bu millete iyice yabancılaşmış vaziyettesiniz.”

    Son günlerde bir tartışma yaşandığını ifade eden Dağ, “Biz yıllardır demokrasi, hukuk devleti vurgusu yapıyoruz. Yıllardır anayasa, yasa, özgürlükler vurgusunu yapıyoruz. Hukuk reformunu da demokrasi konusundaki hassasiyetleri de özgürlük konusundaki hassasiyetlerimizi de yıllardır dile getiriyoruz. Son 2-3 haftadır bu konu biraz daha fazla gündeme gelince bazı yerlerde farklı eleştiriler ortaya çıkmaya başladı” dedi.

    Selahattin Demirtaş ile ilgili tartışmalara da değinen Hamza Dağ, “Bugüne kadar ’Adalet mülkün temelidir’ sözünü her yerde hem telaffuz ettik hem de gereğini yerine getirdik. Şimdi sırf adalet ve hukuk sözcüğü üzerinden birilerinin tahliye edilmesiyle alakalı ortaya konulan düşünce, sadece adalet için gerekli olan bir durum mudur? Adalet bunu mu gerektirir? Adalet deyince aklınıza bir sanığın, bir şüphelinin tahliyesi mi geliyor. Mağdurlar hiç aklınıza gelmiyor mu? Selahattin Demirtaş ile ilgili onlarca dava var. Onlarca davanın içinde bir tanesi her birimizin bildiği bir konu. Selahattin Demirtaş’ın terörist başı ’Abdullah Öcalan’ın heykelini dikeceğiz’ sözü, bundan dolayı yargılanması zaten devam ediyor. Ama şu tarihimizde, şu yaşadığımız süreçlerde bir 6-8 Ekim olayları var. 6-8 Ekim olaylarında kimlerin hangi rolleri aldığını bugün çok daha iyi biliyoruz. 5 Ekim tarihinde PKK terörist başlarından Murat Karayılan’ın sokak çağrısından hemen sonra hem HDP Genel Merkezinin hem de Selahattin Demirtaş’ın yapmış olduğu çağrıyla binlerce insan sokağa çıktı. 33 vatandaşımız, 31’i sivil 2’si emniyet görevlisi olmak üzere Yasin Börü ve arkadaşları bu olaylar üzerine şehit oldu” şeklinde konuştu.

    Kendisinin de bir hukukçu olduğunu söyleyen Dağ, şöyle konuştu: “Bana verilen eğitimden yola çıkarak şunu söylüyorum; azmettiren suç faili gibi ceza alır. Hukuk kuralları mı değişti? Benim aldığım eğitim bunu gerektiriyordu. Dokunulmazlığını o dönemde hep birlikte Mecliste kaldırdık. Bütün dokunulmazlığını kaldırdık. CHP Genel Başkanı ‘Hodri meydan’ dedi. ‘Buyurun bütün dokunulmazlığını kaldırın’ dedi. Hepsini kaldırdık. Bütün siyasi partiler beraber kaldırdı bunu. Yürüyen sürecin tamamı hukukidir. Adalet noktasında yürür. İşinize geldiğinde mahkemeye müdahale etmeyin ama işinize gelmediğinde de siz müdahale edeceksiniz. Ayıptır arkadaş. 18 yıldan bu yana mahkemeler bağımsızdır, bağımsız şekilde yoluna devam eder diyoruz. Ama her seferinde cübbemi giyerim diyenler, birilerine yaranmak için Anayasa 138’i hemen unutuveriyorlar.”

    “AK Parti’nin hizmetlerini görmezden gelip milleti yalanlarla aldatmaya çalışıyorlar”

    AK Parti’nin hizmetlerini görmezden gelip milleti yalanlarla aldatmaya çalıştıklarını belirten AK Parti Kastamonu Milletvekili Metin Çelik ise, “1959 yılında açılan havalimanımız kapanmıştı. 1991 yılında bir kere daha havalimanının tekrar açılması için çaba gösterilmiş fakat bu çaba da boşa çıkmıştı. Hamdolsun AK Parti döneminde 2013 yılında Kastamonu havalimanımızla buluştu. Türkiye’de havalimanı sayısı AK Parti ile birlikte 26’dan 56’ya çıktı bunlardan bir tanesi de hamdolsun Kastamonu havalimanıydı. Bunun yanında bölünmüş yollar AK Parti iktidarında 6 bin kilometre bölünmüş yol. Sadece AK Parti döneminde 21 bin kilometre bölünmüş yol yaptık. Kastamonu’da durum ne? 47 kilometreden aldık 330 kilometreye 7 katına bölünmüş yola ulaştırdık. Bugün arkadaşlar atıp tutuyor ya kendi dönemlerinde bir tane çivi çakmamışlar. AK Parti’nin 7 kat hizmetini görmezden gelip maalesef milleti yalanlarla aldatmaya çalışıyorlar. Ama milletimiz olan bitenin hamdolsun farkında. Eğitim anlamında, yenilenen okullardaki öğrencilerimiz, öğretmenlerimiz güvenle sağlık içerisinde eğitim faaliyetleri devam ediyor. Kastamonulu hemşehrilerimiz bu hizmetlerin de farkında. Kastamonu aynı zamanda bir tarım şehri. 1996 yılında temeli atılmış olan Karadere Barajı 2003 yılında AK Parti gelene kadar sadece 3’te biri tamamlanmış. 3 yıl içerisinde geriye kalan 3’te 2’lik kısmını hamdolsun AK Parti bitirdi ve Karadere Barajı 2006 yılında hizmete girdi. Yine Devrekâni’de hızlı bir şekilde buradaki barajımızı da bitirdik, Devrekâni’miz de suya kavuştu. Yine bunun yanında yeni hizmetlere devam ediyoruz” ifadelerini kullandı.

  • Profesör intihar öncesi keşif yapmış

    Profesör intihar öncesi keşif yapmış

    İzmir’in Bornova ilçesinde bulunan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde görevli bir doktor 8 katlı binanın çatısından atlayarak intihar etti. Görgü tanıkları, doktorun intihar öncesi keşif yaptığını ileri sürüldü.

    Edinilen bilgiye göre olay, akşam saatlerinde meydana geldi. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde görevli Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Sadık Akşit, hastane içerisinde bulunan 8 katlı poliklinik binasının çatısına çıkarak, binanın çatısından kendisini boşluğa bıraktı. Durumu gören hastane personelleri ve vatandaşlar Akşit’in yanına koşarak yardım etmek isteseler de Akşit’in olay yerinde yaşamını yitirdiği belirlendi.

    ‘Yüklü miktarda kredi, çektim ödeyemiyorum’

    Birkaç ay önce emeklilik dilekçesi verdiği öğrenilen Prof. Dr. Sadık Akşit, görgü tanıklarının iddiasına göre intihar öncesi keşif yaptı. Hastanede görevli bir doktorun, intihar öncesi Akşit ile karşılaştığı ve Akşit’in çatıya çıkmadan önce bina önünde bulunan zemine baktığını, normal şartlarda sakin olan doktorun ise gergin tavırlar içerisinde bulunduğunu söylediği öğrenildi. Ayrıca Akşit’in intihar öncesi gözlüğünü ve kişisel eşyalarını odasında bulunan masaya bıraktığı, masanın üzerinde ise ‘Yüklü miktarda kredi çektim, ödeyemiyorum’ yazılı not kağıdı bulunduğu iddia edildi.

    Öte yandan, Akşit’in cansız bedeni hastane morguna kaldırılırken, çok sayıda hastane çalışanı ve yakınları hastane morgunun önünde bir araya geldi. Savcının incelemesinin ardından doktorun cansız bedeni İzmir Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

  • Ruslar Türkiye’de kültürel yağmalama yapmış

    Ruslar Türkiye’de kültürel yağmalama yapmış

    Burdur Mehmed Akif Ersoy Üniversitesi Öğretim Görevlisi Nurullah Nehir, Rusların 1. dünya savaşında işgal ettiği Türkiye’de bazı şehirlerde kültürel yağma yaptıklarını söyledi.

    Nurullah Nehir, 1. Dünya Savaşında Rus işgaline uğrayan Erzurum, Trabzon, Van ve Bitlis gibi vilayetlerdeki kültür mirası tarihi eserlerin Ruslar tarafından Anadolu’dan götürüldüğünü belirterek, 1.Dünya Savaşı esnasındaki Rus işgalinin öteki yüzü olan Doğu Anadolu’daki kültürel yağma ve tahribe dikkat çekti.

    Nurullah Nehir sözlerine şöyle devam etti: ’1.Dünya Savaşı’nda Erzurum’un 1916 yılının şubat ayında Rus işgaline düşmesinin ardından Muş, Bitlis ve Trabzon da Rus işgaline uğramıştır. Rusların 1918 yılında bölgeden çekilmesiyle söz konusu vilayetlerde Maarif Nezareti tarafından yapılan tesbit çalışmaları sonucu İstanbul Beyoğlu’ndaki Rus Asar-ı Atika Mektebi Müdürü Rus Profesör Ospenski’nin 1916 yılının Haziran-Kasım ayları arası ile 1917 yılının Mayıs-Ağustos ayları arasında iki kez Trabzon’a gittiği ve Trabzon’dan Rusya’ya götürülecek tarihi eserleri tesbit ettiği anlaşılmıştır. Profesör Ospenski’nin tesbit ettiği Ortahisar, Ayasofya ve Yeni Camii de bulunan mozaiklerle, Hisar Camii yakınında bulunan Kulaklı Çeşme, tunçtan yapılmış su oluğu ile çok sayıda el yazması eserin de aralarında bulunduğu 10 sandık dolusu tarihi eserin Rusya’ya götürüldüğü anlaşılmıştır. Rusların bu işlemi sadece Trabzon’da yapmadığı Trabzon’un yanı sıra Van’da bulunan İskender Paşa, Hüsrev Paşa, Kaya Çelebi, Katırcıoğlu, Şafiiler, Camii Kebir, İskele, Topçuoğlu, Halil Ağa, Hayri Bey, Şabaniye ve Norşin camiilerini tahrib ederek yaktıkları, Hüsrev Paşa camii şerifinden ise takriben 300 metre çini ile direk başlıklarını götürdükleri tesbit edilmiştir. Bitlis’te ise Hamidiye Dergahı ile Şeyh Emin Efendi kütüphanesinden çok sayıda el yazması eserin alındığı, Erzurum’da da önemli ölçüde eserin Rusya’ya götürüldüğü yönünde bilgilerin olduğu, bu konunun Erzurum vilayeti tarafından araştırılarak gerekli raporun düzenlenmesi Maarif Nezareti tarafından istenmişse de söz konusu raporun Erzurum valiliği tarafından düzenlenmesi gecikmiştir. Bu sebepten dolayı Erzurum’dan götürülen eserler tam olarak tesbit edilememiştir.’

  • “Ben böyle bir suçu yapmış olsam ötenazi bile isterim”

    “Ben böyle bir suçu yapmış olsam ötenazi bile isterim”

    Büyükçekmece’de amatör bir spor kulübünde erkek öğrencisine cinsel istismarda bulunduğu iddia edilen F.Ş.’nin (38) yargılanmasına devam edildi. Sanık F.Ş. duruşmada “Ben böyle bir suçu yapmış olsam ötenazi bile isterim” şeklinde savunmada bulundu.

    Büyükçekmece’de 2 yıl önce amatör bir spor kulübünde spor hocası F.Ş.’nin (38) o dönemde 13 yaşında olan erkek öğrencisi O.G.’ye (15) cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla açılan davanın görülmesine devam edildi.

    Bakırköy 5 Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada tutuklu sanık F.Ş., müştekiler, taraf avukatları ve tanıklar hazır bulundu.

    “Bu mahluktan şikayetçiyim”

    Duruşmada dinlenen mağdur O.G. “3 yıldır spor kulübüne gidiyorum. Sanık hocamızdı. Haftada 2 gün spor okuluna gidiyordum. Biz idmanlarımızı yaparken samimi bir tavrı vardı. Herkese aynı davrandığı için ben biraz normal karşıladım. Hocamla bazen mesajlaşıyorduk. Benim dudağımdan 1 ya da 2 kez tesiste öptü. Değerli olduğu için hocama bir tanem yazıyordum” şeklinde beyanda bulundu. Duruşmada konuşan mağdur çocuk O.G.’nin babası İ.G. ise “Ben bu adamdan bu mahluktan şikayetçiyim. Olayı ben çıkardım. Mesajları gördükten sonra ben üzerine gittim” dedi.

    Duruşmada tanıklığına başvurulan Sinan K. olayın geçtiği kulüpte yönetici konumunda olduğunu söyleyerek olayla herhangi bir ilgisi olmadığını aktardı. Görüşü sorulan cumhuriyet savcısı ise sanığın tutukluluk halinin devam edilmesine karar verilmesini talep etti.

    Söz verilmesi üzerine savunma yapan sanık avukatı, olayın gerçekleştiği spor tesisinin ana girişe ve tuvalete yakın bir konumda olduğunu ve burada sürekli giriş çıkışlar yaşandığını söyledi. Sanık avukatı müvekkilinin uzun süreden beri tutuklu olduğunu ifade ederek tahliye talebinde bulundu.

    “Mesajları babası yakalayınca kendisini kurtarmak için öyle söylemiştir”

    Söz verilen tutuklu sanık F.Ş. mağdurun kendisine platonik aşk duyduğunu söyleyerek “Ben bunu hissettim. Bana mesajlarla bunu iletti. Sonra kendisini 2-3 kez karşıma alarak bunun yanlış olduğunu söyledim. Bunu söylediğimde ağladı. Ben bu hususlarda yazılı savunmamı da ilettim. Mesajları babası yakalayınca kendisini kurtarmak için babasına öyle söylemiştir” şeklinde konuştu.

    “Ben böyle bir suçu yapmış olsam ötenazi bile isterim”

    Mesleğini uzun süreden beri başarılı bir biçimde yerine getirdiğini söyleyen sanık F.Ş. “Arkada oturan tanıklar bana çocuklarını emanet eden, evime bırakan insanlardır. Bir çocuğa iyilik yapmak 611 gün cezaevinde kalmayı gerektirir mi? İnsanlar evladına da aşkım diyebiliyor. Ben böyle bir suçu yapmış olsam ötenazi bile isterim” şeklinde savunma yaptı.

    Tarafların dinlenilmesinin ardından mahkeme ara kararını açıkladı.

    Mahkeme heyeti sanığın tutukluluk halinin devamına karar vererek mağdurun cinsel istismara uğrayıp uğramadığının anlaşılması için Adli Tıp Kurumu’na gönderilmesine hükmetti.

    İddianameden

    Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede Büyükçekmece’de 15 Kasım 2017’de gerçekleşen olay anlatıldı. İddianamede mağdur O.G.’nin 13 yaşındayken amatör bir spor kulübünde oynadığı ve spor hocası F.Ş.’nin mağdura diğer oyunculardan farklı davrandığı anlatıldı. Spor hocası F.Ş.’nin antrenman yapma bahanesi ile mağdur ile yalnız kaldığı esnada vücuduna eli ile cinsel organı ile ise vücudunun bazı yerlerine dokunduğu ve öperek cinsel saldırıda bulunduğu da iddianamede açıklandı. İddianamede ayrıca şüphelinin ‘aşkım, bir tanem seni çok seviyorum’ gibi mesajlar yazarak mağdura karşı cinsel istismarda bulunduğu da aktarıldı. İddianamede şüpheli F.Ş.’nin görevinin sağladığı imkanları kullanarak cinsel istismarda bulunduğu belirtildi. Şüpheli F.Ş.’nin ‘çocuğun cinsel istismarı’ suçundan 22 yıl 6 aya kadar hapisle cezalandırılması talep edildi.

  • Çocuklarını alamayınca katliam yapmış

    Kahramanmaraş’ta eşi, kayınbabası ve kayınvalidesini çocuklarının gözü önünde öldüren kocanın, eşini 16 yaşında kaçırdığı, o günden sonra sürekli şiddet uyguladığı, 1.5 ay önce de kuma getirdiği, bu yüzden eşinin çocuklarını alıp evini terk ettiği, zanlının çocuklarını alamayınca katliam yaptığı ortaya çıktı.

    Olay, Kahramanmaraş’ın Onikişubat ilçesi Oruç Reis Mahallesi 9’uncu sokaktaki müstakil evin 2. katında 11 Kasım günü meydana geldi. İddiaya göre, Ramazan Akpınar (27) boşanma aşamasında olan ve baba evine sığınan eşi Sibel Akpınar’ın (24) evine sabah erken saatlerde 850 liraya satın aldığı av tüfeğiyle geldi. Bir süre kapıda bekleyen zanlı kapıyı birisinin açmasını bekledi. Saat 06.00’da kapıyı kayınbabası Ali Çiftçi (58) açınca ateş ederek onu vurup içeri girdi. Kapıyı kilitleyen Akpınar daha sonra kayınvalidesi Pakize Çiftçi’yi (56) vurdu. Sesler üzerine Sibel Akpınar ile 7, diğeri 2 ve 1 yaşındaki çocuğu uyandı. Sibel Akpınar iki ufak çocuğunu kucağına alarak koridora çıktığında eşini av tüfeğiyle birlikte gördü. Zanlı eşinin kucağından çocukları aldıktan sonra av tüfeğiyle onu da vurduktan sonra 155 polis imdat hattını arayarak “Ben eşimi, kayınvalidemi ve kayınbabamı öldürdüm” diyerek evin adresini verdi. Polis olay yerine geldiğinde kapı kapalı olduğu için önce içeri giremedi. Zanlı polisin geldiğini fark edince kapıyı açıp teslim oldu.

    Polis, dehşeti yaşayan 3 çocuğu alıp çocuk şube müdürlüğüne teslim etti. Zanlı ise emniyete götürülerek ifadesinin alınmasını ardından sevk edildiği adliyede çıkarıldığı nöbetçi mahkeme tarafından tutuklandı. Hayatını kaybeden 3 kişi ise dün cenaze törenlerinin ardından toprağa verildi.

    Öldürülen kadının hikayesi yürek burktu

    Sibel Akpınar’ın mahalleden tanıştığı Ramazan Akpınar ile 16 yaşında ailesi izin vermemesine rağmen aşık olduğu için kaçtığı öğrenildi. 2009 yılında Akpınar’a kaçtığı için ailesi yaşı küçük olduğundan şikayetçi oldu. Bu nedenle polis Akpınar ve kızı bulup işlem yaptı. Akpınar hakkında reşit olmayan kızla cinsel ilişkiye girmekten işlem başlatıldı. Ancak Sibel Akpınar ailesi şikayetçi olmasına rağmen “Sevdiğim için kaçtım kimseden şikayetçi değilim” diye ifade verdi. Bu sırada Ramazan Akpınar kaçtı. Ailesi polise kayıp başvurusunda bulundu. Akpınar bulununca da intihar girişiminde bulundu. Bir süre sonra Sibel Akpınar ailesini ikna ederek şikayetinden vazgeçirdi. Ramazan Akpınar ile Sibel Akpınar yaşı 18 olunca da iki yıl sonra nikah yaparak evlendi.

    Resmi nikahtan sonra sürekli dayak

    Akpınar resmi nikah yapıldıktan sonra Sibel Akpınar’ı darp etmeye başladı. Akpınar çiftinin bu arada 3 çocuğu oldu. Zanlı Akpınar buna rağmen eşine kötü muamele yapmaya devam etti. Bir süre sonrada eve bir kadın getirdi. Bir yıl önce Sibel Akpınar eşi eve kadın getirdiği için çocuklarını da alıp evi terk edip baba evine gitti. Ancak zanlı Akpınar, eşine yalvararak bir daha şiddet uygulamayacağını kadın getirmeyeceğini söyledi. Sibel Akpınar çocukları için zanlı Akpınar’a bir son şans daha vererek evine döndü.

    Yine kuma getirdi yine darp etti

    Bir süre evliliklerinde sorun olmazken 1.5 ay önce zanlı Akpınar sosyal medyadan Manisa’dan tanıştığı S.B.’yi bekar olduğunu söyleyerek kandırıp Kahramanmaraş’a getirdi. Kadını evine getirip eşiyle tanıştırıp “bundan sonra birlikte yaşayacağız ikiniz de benim eşim olacaksınız” dedi. S.B. evli ve çocuğu olduğu için bunu kabul etmek istemedi ancak zanlı Akpınar tehdit etti. Sibel Akpınar da bu durumu kabullenmek istemedi ancak zanlı Akpınar onu da tehdit edip darp etti. İki kadın, Akpınar ile birlikte evde yaşamaya başladı. Ancak zanlı Akpınar iki kadına da kötü davranıp şiddet uygulamaya başladı. Akpınar’ın, iki kadın da bu durumdan şikayetçi olmak isteyince “elimde cinsel içerikli görüntünüz var bunu sosyal medyada yayarım” diyerek tehdit ettiği öğrenildi.

    3 ay uzaklaştırma aldı katliam yaptı

    4 Kasım günü iki kadın da yaşadığı şiddete dayanamayarak tehditleri de göze alarak zanlı Akpınar ile tartıştı. Bunun üzerine zanlı Akpınar yine iki kadını ve çocuklarını darp etti. Bu kez sessiz kalmayan iki kadın da polise giderek zanlı Akpınar’dan şikayetçi oldu. Bunun üzerine polis sığınma evine gitmek isteyen S.B.’yi sığınma evine, babasının evine gitmek isteyen Sibel Akpınar’ı ise baba evine götürdü. Savcılık zanlı koca hakkında ise 3 ay uzaklaştırma kararı aldı. Bu karara rağmen zanlı koca rahat durmayarak eşine tehdit mesajları atmaya başladı. Kadın boşanma davası açacağını da söyleyince çocuklarını isteyerek onları alamaması durumunda herkesi öldüreceğini söyledi.

    15 suç kaydı var

    Zanlı 11 Kasım günü de 850 liraya aldığı av tüfeğiyle kayınbabasının evine giderek önce kayınbabasını, sonra kayınvalidesini daha sonra da çocuklarının gözü önünde eşini öldürdükten sonra polisi arayarak teslim oldu. Zanlının başta kötü muamele, konut dokunulmazlığının ihlali, intihara teşebbüs, küçük yaştaki kızla cinsel ilişkiye girmek olmak üzere 15 suç kaydı olduğu ortaya çıkarken, zanlının ifadesinde eşiyle eve kuma getirdiği kadının ilişki yaşadığını söyleyerek yıllarca şiddet uyguladığı, kötü davranıp en sonunda da öldürdüğü, eşine leke sürmeye çalıştığı tespit edildi.