Etiket: Yapmalıyız”

  • Başkan Baran; “Ekonomimizi ayakta tutacak hamleler yapmalıyız”

    AK Parti Körfez İlçe Başkanlığı tarafından düzenlenen ü Daraltılmış İlçe Danışma Meclisinde konuşan Körfez Belediye Başkanı İsmail Baran, “Cumhurbaşkanımız, Dünya Liderimiz Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın vermiş olduğu talimatlar doğrultusunda ekonomimizi ayakta tutacak hamleler yapmalıyız” dedi.

    AK Parti Körfez İlçe Başkanlığı tarafından 91’inci Daraltılmış İlçe Danışma Meclisi gerçekleştirildi. İlçe Başkanlığı toplantı salonunda yapılan danışma meclisine; AK Parti Körfez İlçe Başkanı Şener Söğüt’ün yanı sıra, Körfez Belediye Başkanı İsmail Baran, Kadın Kolları Başkanı Canan Mollaoğlu, Gençlik Kolları Başkanı Doğan Orak, İlçe yöneticileri, mahalle başkanları ve teşkilat mensupları katılım sağladı.

    Toplantıda konuşan Körfez Belediye Başkanı İsmail Baran, “AK kadrolarımızın değerli üyeleri, dava arkadaşlarım. Hepinizi saygı, sevgi, hürmet ve muhabbetle selamlıyorum. İlçe Başkanımız Şener Beyin de ifade ettiği gibi, dış güçlere karşı dik durmak en birincil vazifemiz. Cumhurbaşkanımız, Dünya Liderimiz Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın vermiş olduğu talimatlar doğrultusunda ekonomimizi ayakta tutacak hamleler yapmalıyız. Tasarruf noktasında bizlerde gerekli adımları atıyoruz. Ne Amerika’ya ne de diğer hainlere asla fırsat vermeyeceğiz” dedi.

  • Oruç tutarken susamamak için ne yapmalıyız

    Dr. Fevzi Özgönül oruçluyken susamamak için pratik bilgiler verdi.

    Dr.Fevzi Özgönül, “Ramazan ayında ki en büyük problem susuzluktur. Bedenimiz açlığa karşı direnebilir fakat susuzluğa karşı direnci yoktur. Vücudumuzun bu dengeyi oluşturabilmesi için bazı içecek ve yiyeceklerden faydalanabiliriz” dedi.

    Dr.Fevzi Özgönül oruç tutarken susamamak için şu uyarılarda bulundu;

    “Maden Suyu: Doğal maden suları içerdikleri mineraller sayesinde vücudumuzun daha sağlıklı ve zinde olmasını sağlamasının yanında gün içerisinde daha az susamamıza da yardımcı olur. Burada dikkat edilmesi gereken bir nokta ise çoğu zaman “doğal maden suyu” ile “soda” nın birbiri ile karıştırılıyor olmasıdır. Maden suyu alırken üzerinde “Doğal Mineralli Su” ibaresini arayın.

    Kavun – Karpuz ve Şeftali Kompostosu : Bol miktarda su içeren bu meyveler içerisindeki suyu hemen salmadıkları için daha uzun süre ile susuzluk hissini engellemektedirler. Elbette hiç bir şey suyu doğrudan içmenin yerini tutamaz ancak bu sıcak yaz günlerinde sahur ve iftarlarda bol miktarda su içmenin yanında bolca kavun,karpuz ve şeftali kompostosu yapıp tüketmek çok yararlı olacaktır

    Domates ve Salatalık: İçeriklerinin yaklaşık %95’i su olan bu sebzeler de kavun ve karpuz gibi susuzluğu gidermekte oldukça etkilidir.

    Hurma: İçerdiği vitamin ve minerallerin yanı sıra lifli yapısı ile harika bir besin olan hurma da Ramazan ayında sofralarımızdan eksik edilmemesi gereken bir meyvedir. Çöl iklimine yakın bölgelerde yetişen bu meyve susuzluğu giderici etkisi ile de öne çıkmaktadır.

    Ayran, Kefir ve Yoğurt: Yazın vücudumuzun kaybettiği suyu ve tuzu geri kazanmak için iftarda ya da iftardan sonra tuzlu ayran içmek faydalı olabilir. Sahurda ayran içecekseniz, gün içinde tuzun susatıcı etkisinden endişe ederseniz, tuzsuz ya da az tuzlu ayran ya da kefirde tercih edebilirsiniz.”

    Dr.Fevzi Özgönül bu önerilerin yanında bir de özel tarif verdi.

    Meyan Kökü Şerbeti

    Bu şerbetten iftarda 1, sahurda 1 kere içmeniz susuzluğunuza çok iyi gelecektir.

    Malzemeler: 1 avuç meyan kökü, 2 litre su, Tülbent

    Nasıl Hazırlanır: Meyan kökü yıkanır tülbent içine konur.Meyan kökü odunsu bir bitki ezilip lif haline getirilir veya hazır lif halinde bulunur. 1 kaseye konur ve üzerine su eklenir. 4-5 saat beklenir, süzülür havadan oksijenlenerek yani köpürtülerek süzgece dökülür, süzülür. Sonra bu kahverengi su tülbentten süzülerek içilir.

  • Altınbaş: “Gelecek gençlikte ve onlara bol yatırım yapmalıyız”

    İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi (İKBU) 9. kuruluş yıldönümünü gerçekleştirmiş olduğu törenle kutladı. Törene katılan Vakkas Altınbaş ise eğitime daha fazla yatırım yapılmasının önemine dikkat çekerek, “Gelecek gençlikte ve onlara bol yatırım yapmalıyız” dedi.

    9 yıl önce Altınbaş Holding tarafından kurulan İKBU, “10. Yıla Girerken” başlığı altında Fatma Altınbaş Konferans Salonu’nda toplandı. İKBU Rektörü Prof. Dr. Çağrı Erhan’ın açılış konuşmasıyla başlayan törene üniversitenin mütevelli heyeti, yönetim kurulu, akademisyenler ve öğrenciler katılım sağladı.

    “Babam Türkiye’nin geleceğini eğitimde görüyordu”

    Altınbaş Holding’in Kurucusu Mehmet Altınbaş’ın “Eğitime yatırım yapın” vasiyetiyle birlikte kurulan İKBU için gururlu olduklarını dile getiren Vakkas Altınbaş, “Rahmeti babam Türkiye’nin geleceğinin eğitimden geçtiğine inanırdı. Bu yüzden bize eğitime yatırım yapın demişti. Biz de o sözlerin üzerine İKBU’yu kurduk. Aynı zamanda kaliteye de önem vererek Türkiye’nin ilk 10 üniversitesi arasına girmeyi hedefledik ki şayet şuan vakıf üniversitelerinde o hayalimizi gerçekleştirmiş bulunuyoruz. Eğitim dilimizi İngilizce yaparak yabancı öğrencilerin tercih ettiği 3. üniversite konumuna geldik. Bu başarılarla birlikte ileride eğitime daha da fazla yatırım yaparak üniversitemizi ilk üç üniversite arasında görmeyi hedefliyoruz” dedi.

    “Türkiye’de eğitimle ilgili çok büyük eksiklikleri var”

    Bununla birlikte ülkede eğitime daha fazla yatırım yapılması gerektiğini çünkü ortada büyük eksikliklerin olduğuna da dikkat çeken Altınbaş, “Biz de bu eksiklikleri giderebilmek adına daha iyi eğiten, daha fazla kendisini yetiştirmiş olan öğretmenlerimizi tercih ediyoruz.- Gelecek gençlikte ve onlara bol yatırım yapmalıyız. Diğer kurumlarımızı ve holdinglerimizi de eğitime yatırım yapmaları için davet ediyorum. İlla kendilerinin okul açmasına gerek yok ama mevcut olan kuramlara yatırım yapmaları da fayda sağlayacaktır” diye konuştu.

    “Öğrenen üniversite olacağız”

    Üniversite’nin Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Emre Alkin de daha kaliteli bir eğitim hayatı için geliştirdikleri stratejik plan hakkında konuşarak, “Geçen sene üzerine çalıştığımız bu plan ile 2021’e kadar nasıl yürüyeceğimizi biliyoruz. Artık öğrenen bir üniversite olacağız. Sadece öğreten değil, öğretenlerin de öğrendiği ve öğrendiklerini aktardığı, anlattım gidiyorum tarzında değil, nasıl anlatırsam sen bunu daha iyi anlarsın diye öğrenci ile sürekli diyalogda olan araştırmacı bir üniversite ortaya koyduk. Binalardan çok daha önemli olan eğitim kadrosudur. Burası Altınbaş Holding binası idi ve Altınbaş Ailesi bize bu binayı hediye etti. Öğretim üyelerinin kalitesi, ödüllü öğretim üyelerinin üniversitemize gelmek ve çalışma istemesi, öğrencilerimizin bahsettiğimiz kıymetli öğretmenleri görerek bizi tercih etmesi bunların hepsi bir şekilde bizim kalitemizi gösteriyor. Üniversiteler için ilk beş yıl çok önemlidir. Biz nihayetinde 10. yıla geldik. Çabuk geçti desem yalan olur. Kuruluşunda epey emek ve alın teri var. Fakat bugün geriye dönüp baktığımızda övünebileceğimiz bir eğitim abidesi kurduk. Herkesin bu kurum için bir şekilde elinden geleni yaptı ve kocaman bir aile olduk” şeklinde konuştu.

  • Akçay: “Eleştirileri kendimize dönük, acımasız yapmalıyız”

    Osmanlıspor Teknik Direktörü Mustafa Reşit Akçay, Olympiakos mağlubiyeti sonrası yaptığı açıklamada, “Eleştirileri kendimize dönük, acımasız yapmalıyız. Doğruya ancak böyle ulaşılabilir” dedi.

    UEFA Avrupa Ligi Son 32 Turu maçında Yunanistan’ın Olympiakos takımına yenilerek Avrupa’ya veda eden Osmanlıspor’da Teknik Direktör Mustafa Reşit Akçay, zor bir müsabaka olduğunu vurgulayarak, “İlk yarıda oyunu kolaylaştırarak başlamış olmamıza rağmen maçı yediğimiz golden itibaren zorlaştırmaya başladık. Golden sonraki direncimiz zayıfladı ama oyuncu arkadaşlarımın baştan bugüne kadar getirdiği süreç nedeniyle kutluyorum. Golü yedikten sonraki sürecin zor olduğu düşüncesi ofansif yönümüzü arttırmamıza neden oldu. Bu da bizim 2. ve 3. golü yememize neden oldu. Artık ligin kulvarına girdik. O kulvarda da ligin sonuna kadar yapabildiğimizin en iyisini yapmaya çalışacağız” değerlendirmelerinde bulundu.

    “3 gün önce başarılı olmuş bir 11’i sahaya sürmek bence çok da mantıksız değil”

    2 değişikliğin de zorunlu oldu hatırlatan Akçay, “Sahaya çıktığımız takım da Adana’da çok başarılı olan bir takımdı. Sadece Mehmet yoktu. Futbolda zaman zaman kadro devamlılığı üzerinde yoğunlaşıp gitmek gerekebilir. Futbolda bu bazen çok iyi bir stratejidir. Takımımız için çok önemli bir müsabakada 3 gün önce çok başarılı olmuş bir 11’i sahaya sürmek, bence çok da mantıksız değil. Kendimize yapay mutluluklar oluşturarak, kendimize moral vermektense gerçeklerle yüzleşerek bu akşam Olympiyakos’u yenmenin mutluluğunu yaşayarak evimize gitmemiz gereken süreçleri başlatmamız gerekiyor. Eleştirileri kendimize dönük, acımasız yapmalıyız. Doğruya ancak böyle ulaşılabilir” ifadelerini kullandı.

    Mağlubiyetten dolayı taraftarlardan özür dileyen Akçay, önlerindeki maçlarda da destek vermelerini istedi.

  • Bakan Fikri Işık: “2023’Te Hedefimiz Olan Yüzde 15’i Yakalamak İçin Bugünden AR-GE Yatırımı Yapmalıyız”

    Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, 4. sanayi devrimi ne ürettiğinizden ziyade nasıl ürettiğinizi etkileyecek bir süreç olduğunu belirterek, “2023’de hedefimiz olan yüzde 15’i yakalamak için bugünden Ar-Ge’ye yatırım yapmak durumundayız” dedi.

    Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Sanayi 4.0 Raporu Tanıtım Konferansı’na katıldı. Konferans Bakan Işık’ın yanı sıra TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Cansel Başaran-Symes, sanayiciler ve iş adamları katıldı. Konferansta bir konuşma yapan Bakan Işık, “Sadece terörle mücadelede değil her konuda birlikte hareket etmemizin, uyum içerisinde olmamızın çok önemli olduğuna inanıyorum. Bu açıdan bakanlık olarak akıllı üretim sistemlerine dijital teknolojilere yoğunlaştığımız bu dönemde, sanayicilerimizin, ekonomi çevrelerimizin ve STK’larımızın da bu konulara yoğunlaşmalarının çok değerli olduğunu düşünüyorum. Kamu politikalarıyla özel sektörlerin hedefleri birbirleriyle çakışınca, kamu ve özel sektör birlikte hareket ettiğinde ortaya çok güzel sonuçlar çıkıyor. 2002’den bu yana ortaya koyduğumuz başarılı performans bunun en açık örneğidir. Gerçekten de özel sektörümüzle birlikte hareket ederek ülkemize büyük başarılar yaşattık. Son dönemde ekonomiyle ilgili birçok olumlu gelişmeye şahit olduk. Bu yılın ilk 2 ayında bütçemiz, her türlü olumsuz şartlara rağmen 6.6 milyar Türk lirası fazla verdi” dedi.

    “2023’DE YÜZDE 15 HEDEFİNİ YAKALAMAK İÇİN BUGÜNDEN AR-GE’YE YATIRIM YAPMALIYIZ”

    “Ar-Ge yapmadan yüksek teknolojili ürün üreterek satmanız mümkün değildir” diye Bakan Işık, “Bazen bedelini ödediğiniz halde bile teknolojiyi satın alamıyorsunuz. Yapmanız gereken tek şey, kendi Ar-Ge’nizi yapmaktır. Ama bu söylenen kadar kolay bir iş değildir. İşte TÜSİAD ve pek çok STK’nın da katkılarıyla hazırladığımız yeni Ar-Ge reform paketi, inanıyorum ki önümüzdeki süreçte Türkiye’nin bu noktadaki kapasitesini çok çok artıracak ve üretimde ihracatımızdaki yüksek teknolojili ürünleri payını çok daha yukarıya çekecek. Hedefimiz 2023’de yüzde 15’i yakalamaktır. Bunun için bugünden Ar-Ge’ye yatırım yapmak durumundayız” ifadelerini kullandı.

    “MEMUR MANTIĞIYLA AR-GE İLE DÜNYAYLA REKABET EDEMEYİZ”

    TÜBİTAK’ın artık özel sektörle rekabet eden değil, özel sektörün yapabileceği Ar-Ge’yi yapmak için devlete eleman alan bir kurum değil aksine özel sektörün yapabileceği Ar-Ge’yi siparişle yaptıran bir kurum olmasını istediklerini ifade eden Bakan Fikri Işık, “Özel sektörün yapamadığı temel, nitelikli ve öncü ve Ar-Ge’yi yapan bir kurum noktasına dönüştürmek istiyoruz. Geçen akşam yaşadığımız bir olayı kısa sizinle paylaşmak isterim. Bir enstitü müdürümüz geldi ve 1 yaşında Amerika’ya giderek oradaki iyi bir üniversitede doktorasını bitirmiş arkadaşımızın TÜBİTAK’a alınmasıyla ilgili süreci başlattığını söyledi. Dedim ki yanlış yapıyorsun. Bu arkadaşı TÜBİTAK’a almak yerine şirketini kurmasını, yanına kendisi gibi başarılı genç kardeşlerimizi alması ve sizin ona iş paketi vererek, onun kendi şirketinde Ar-Ge yapmasını ve sizin de ondan Ar-Ge hizmetini satın almasını sağlamanız lazım. Yeni anlayışımız bu olmalıdır. Yoksa memur mantığıyla Ar-Ge ile biz dünyayla rekabet edemeyiz. Artık anlayışımızı komple değiştiriyoruz. Bu bir anlayış değişikliğidir. Sadece uygulamadaki bazı değişikler özellikle bizim artık bu konuda almamız gerekenler açısından yeterli olmaz” şeklinde konuştu.

    “YAPAY ZEKA SAYESİNDE BELKİ DE HAKEM TARTIŞMASI BİTECEK”

    Bilim, Sanayi ve Teknolojisi Bakanı Fikri Işık konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “Çin’in sanayi 4.0 adı altında değerlendirilen teknolojilerle ilgili aldığı patent sayısı 2 bin 500’i geçmiştir. Bugün jet motorları için parça üretirken, halihazırda 3 boyutlu yazıcıları kullanıyor. Geçmişte seri üretimle standart yapay medikal organlar üreten ve her bir parçanın hastaya uyumu için birkaç gün harcayan Siemens, bugün geliştirdiği yazılımla 3-4 saat içinde hastanın ihtiyacı olan implantı doğrudan üretebiliyor. Bu örnekler bize de gösteriyor ki, bu teknolojilerle ilgili çalışmalara süratle yoğunlaşmak durumundayız. Önceki 3 sanayi devrimini adeta tribünden izledik. Bu defa sahada oyuncu olabilmek için doğru kararlar almak ve bu kararları etkin ve hızlı bir şekilde uygulamak durumundayız. Mesela bir futbol takımında takımın sahaya nasıl bir kadro ile çıkacağını, sahaya nasıl yayılacağını ilerleyen anlarda hangi futbolcunun oyundan alınacağını ve yerine kimin gireceğini teknik direktörler yerine belki de yapay zeka uygulamaları belirleyecek. Belki de bu teknolojiler nedeniyle teknik direktör maaşlarının bugüne göre çok düştüğünü de göreceğiz. Kritik bir pozisyonda topun çizgiyi geçip geçmediğine hakem yerine üzerindeki sensörlerle topun kendisi karar verecek. Belki bu kadar hakem tartışmasının olmadığı bir dönem de bizi bekliyor diyebiliriz.”

    “4. SANAYİ DEVRİMİ NE ÜRETTİĞİNİZİ DEĞİL NASIL ÜRETTİĞİNİZİ ETKİLEYECEK BİR SÜREÇTİR”

    Bakan Işık, “Genellikle yanlış anlaşıldığını düşündüğüm bir hususa dikkat çekmek istiyorum. 4. sanayi devrimi ne ürettiğinizden ziyade nasıl ürettiğinizi etkileyecek bir süreçtir. Yani bu süreç sensör, robot veya 3 boyutlu yazıcı gibi ürünleri üretmenin ötesinde ne üretirseniz üretin üretiminizde sensör, robot ve 3 boyutlu yazıcıları kullanmayı gerektiriyor. Burada asıl mesele sadece yüksek teknolojili ürünler üretmek değil. Ürettiğiniz yüksek teknolojiyle yeni zihniyetle üretim yapmaktır. Dolayısıyla bu süreç sadece belirli sektörlerdeki sanayicilerimizi değil, hangi sektörde olursa olsun tüm üreticilerimizi ilgilendirmektedir” diye konuştu.