Etiket: Yapılmış

  • Almanya Sağlık Bakanı Spahn: “Önümüzdeki yılın ortasına kadar aşılar yapılmış olur”

    Almanya Sağlık Bakanı Spahn: “Önümüzdeki yılın ortasına kadar aşılar yapılmış olur”

    Almanya Federal Sağlık Bakanı Jens Spahn korona virüs aşısını uygulanmasına yönelik yaptığı açıklamada, “Önümüzdeki yılın yazına kadar korona virüse karşı toplu aşıların yapılmış olacağına inanıyorum” dedi.

    Almanya Federal Sağlık Bakanı Jens Spahn katıldığı bir tartışma programında yeni tip korona virüs (Covid-19) aşına yönelik açıklamalarda bulundu. Bakan Spahn, Mart ayı sonuna kadar yalnızca BioNTech şirketinden 11 milyon doz aşının geleceğini dile getirdi. Span, “Yıl ortasına kadar belli bir ihtimale onaylanacak toplam 5 aday aşı var. BioNTec-Pfizer ve Moderna’daki gelişmelerin yanı sıra Curevac, Astra Zeneca ve Johnson&Johnson da bunlar arasında” diye konuştu.

    Spahn, “Aşının bize maliyeti, aşı merkezlerinin kurulumu da dahil 5-6 milyar Euro. Sadece Kasım ayında işletmelere yaptığımız yardım 15-20 milyar Euro. Yani ekonomik olarak aşının maliyeti, yapılan yardımlardan çok değil” şeklinde konuştu.

    Aşının doktor muayenehaneleri yerine neden aşı merkezlerinde yapıldığına dair bir sorulan soruya yanıt veren Bakan Spahn, “Doktor muayenehanelerinde aşıyı olmak isteyen fakat sırası gelmeyen kişilerin ısrarcı olmamaları durumunda istenmeyen şeyler yaşanabilir. BioNTech firmasından alınacak aşıların -70 derecede tutulacak olması da aşı merkezlerinin tercih edilmesini gerektirdi” dedi.

    Aşı olma zorunluluğunun bulunmadığını vurgulayan Sağlık Bakanı Spahn, “Kimlerin önce aşı olabileceği yasa ile belirlenmiştir. Yaşlılar, sağlık alanında çalışanlar ve kamusal alanda çalışan, mesela polisler gibi bunların önceliği var yasal olarak. Önceliklerin neden olduğunu bir kampanya başlatarak anlatmaya çalışacağız” diye konuştu.

    Covid-19’a karşı aşının yapılmasından sonra bir süre önlemlerin ve özellikle maske takma zorunluluğunun devam edeceğini dile getiren Spahn, “Yaştan kaynaklı öncelikli olanların aşı olmak için kimliklerinin yanında olması yeterli. Riskli grupların doktorlarından alacakları bir onay kağıdı yeterli olacak. Sağlık alanında çalışanların ise iş kimlikleri veya işverenin verdiği onay kağıdı aşı olmak için yeterli olacaktır” ifadelerini kullandı.

  • Afyonkarahisar’da korsan kitap ve marka taklidi yapılmış ürün operasyonu

    Afyonkarahisar’da polis tarafından korsan kitap ile çeşitli taklit ürünleri satan iş yerlerine yönelik operasyon yapıldı.

    Edinilen bilgilere göre, operasyonun İl Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı Güvenlik Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından yapıldığı kaydedildi. Operasyonda kent merkezinde kitap satışı üzerine faaliyet gösteren iş yerine yönelik operasyonda 399 adet sahte bandrollü kitap, bir başka kırtasiyeye yapılan operasyonda ise çoğunluğu marka taklidi yapılmış 497 adet suça konu ürün ele geçirildi.

    Olayla ilgili iş yeri sahipleri hakkında başlatılan soruşturmanın devam ettiği bildirildi.

  • Bakan Özlü: “15 Temmuz hadisesi bir koalisyon hükümetine karşı yapılmış olsaydı bugün Mısır gibi bir yönetime sahip olabilirdik”

    Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, “Zayıf bir karakterin bu sistemde iktidara gelmesi halinde durum daha vahim. 15 Temmuz hadisesi bir koalisyon hükümetine karşı yapılmış olsaydı bugün Mısır gibi bir yönetime sahip olabilirdik” dedi.

    Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, TGRT Haber ekranlarında yayınlanan “Neler Oluyor?” programına konuk oldu. İhlas Haber Ajansı ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar’ın sorularını cevaplayan Özlü, gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. İhlas Holdingin kurucusu Enver Ören’in ölüm yıldönümü üzerine konuşan Özlü, “Allah rahmet eylesin. ‘Enver Ören’ deyince akla güler güzlü bir sima geliyor. Genç yaşta kaybettik. Enver Ören, Türkiye’nin maddi ve manevi kalkınmasına önemli katkılar sağlamış değeli bir insandır. Sahip olduğu varlığı Türkiye’nin kalkınmasına harcamış bir insandır” ifadelerini kullandı.

    “Bu referandum ihtiyaçlardan doğdu”

    Anayasa referandumunun bir ihtiyacın sonucu olduğunu kaydeden Özlü, “Türkiye, neden bir referanduma gidiyor, onu konuşalım. Aslında bu referandum ihtiyaçlardan doğdu. Türkiye’nin daha hızlı çalışması, daha hızlı hizmet götürmek amacıyla mevcut sistemde bir düzenleme yapılması ihtiyacı doğdu. Yeni sistemde herkes kendi işini yapacak. Yürütme yürütme görevini, yasama yasama görevini, yargı yargı görevi yapacak. İlkel toplumlarda herkes her işi yapar ama gelişmiş toplumlarda ihtisaslaşma söz konusudur ve herkes kendi işini yapar ve iyi yapar” şeklinde konuştu.

    “Mevcut sistem ihtilaflara neden oluyor”

    Cumhuriyet tarihi boyunca her dönemde cumhurbaşkanları ile başbakanlar arasında bir ihtilaf olduğunu kaydeden Özlü, şu ifadeleri kullandı:

    “Cumhuriyet tarihini okuduk. Her dönem, Atatürk’ün son dönemi de dahil cumhurbaşkanı ile başbakan arasında bir ihtilaf oluyor. Hatırlayın Mustafa Kemal Atatürk-İsmet İnönü, Turgut Özal-Süleyman Demirel, Süleyman Demirel-Tansu Çiller, Mesut Yılmaz-Turgut Özal, Ahmet Necdet Sezer-Bülent Ecevit. Sürtüşme olmayan cumhurbaşkanı ve başbakan yok. Bunların hepsi mi geçimsizdi? Hayır, sistem bunu problemli hale getiriyor. Mevcut sistem, yürütmenin yetkilerini ikiye böldüğü için ister istemez bir sürtüşme doğuyor. Yeni sistem bunu önlüyor. Mevcut sistem birbiriyle çok iç içe olduğu için bir dişli kutusu gibi düşün, çalışırken zorlanıyor. Çok fazla birbirini etkileyen dişliler var, verim düşüyor.”

    Özlü, cumhurbaşkanlığı sistemiyle birlikte hükümet kurmadaki zorlukların ortadan kalkacağına değinerek, “Yeni sistemde hükümet kurma zorluğu olmayacak. Eski sisteme bakın, bir parti çoğunluğu sağlayamadıysa, yok 45 gün, yok koalisyon görüşmeleri, kuruldu kurulamadı tartışmalar oluyordu. Bunların hiçbiri olmayacak. Biz, geleceği istikrarlı bir şekilde yaşamak için bu değişikliği yapıyoruz. Düşünün halk tarafından seçilen bir cumhurbaşkanımız var ve seçime gittik. Muhalefet partilerinden oluşan bir hükümet oluştu. Halkın seçtiği bir cumhurbaşkanı bir başka görüşten, yine farklı görüşten Meclis oluştu ve hükümet çıktı. Bunun meydana getirdiği kaosu bir düşünün. Mevcut sistem sakıncalı bir sistem ve bunun sakıncası 2007’deki referandumdan sonra daha da artmıştır” açıklamalarında bulundu.

    “15 Temmuz hadisesi bir koalisyon hükümetine karşı yapılmış olsaydı Mısır gibi bir yönetime sahip olabilirdik”

    Cumhurbaşkanlığı sisteminde basiretsiz birisinin cumhurbaşkanı olabileceği iddialarını değerlendiren Özlü, “Seçim olacak ve buna herkes katılacak. Adaylar görüşlerini anlatacaklar. Milletimiz kendisini yönetmesi için kimi seçerse saygılı olacağız. Ancak zayıf bir karakterin bu sistemde iktidara gelmesi halinde durum daha vahim. 15 Temmuz hadisesi bir koalisyon hükümetine karşı yapılmış olsaydı, bugün çok farklı bir yönetimle karşı karşıyaydık. AK Parti’nin iktidarda olması Türkiye’nin güvenliğinin, Türkiye’deki istikrarın garantisi. Zayıf bir koalisyon hükümeti olsaydı Mısır gibi bir yönetime sahip olabilirdik. Önerdiğimiz sistem çok kuvvetli bir karakter olmasa da sistemin pratikliği birçok mahsuru bertaraf edici mahiyette. Aslında bu değişikliği gelecek için yapıyoruz. Şuan müthiş bir uyum var Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımız arasında” dedi.

    “MHP tabanında bir takım kıpırdanmalar var ama ezici çoğunluğun ‘Evet’ oyu kullanacağını düşünüyoruz”

    Referandumda MHP seçmeninin büyük çoğunluğunun tercihini ‘Evet’ten yana kullanacağını söyleyen Özlü, konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “Sayın Bahçeli ilkeli bir duruş sergiledi. MHP tabanında bir takım kıpırdanmalar, bir takım sesler geliyor ama ezici çoğunluğun bu referandumda ‘Evet’ oyu kullanacağını düşünüyoruz. Referandum çalışmaları sırasında da tüm tabanlara sesleniyoruz. CHP’ye, HDP’ye oy veren vatandaşlarımıza sesleniyoruz. Biz bu referandumda parti yönetimlerine değil, halkımıza sesleniyoruz. Aziz milletimiz ne derse başımızın üstünde yeri vardır. Asla meşruiyet tartışmasına girmeyiz.”

    Referandumdan ‘Hayır’ oyunun çıkması halinde erken seçime gidileceği iddialarına değinen Bakan Özlü, “Evet çıkacağından eminim. Seçimin tarihi referandum paketinde de yazıyor. Biz 2015 seçimlerinde 4 yıl yetki aldık, bunu sonuna kadar kullanacağız” dedi.

    “Eksik olan şey marka, biz bir Türk markası oluşturmak için çalışıyoruz”

    Özlü, yerli otomobil üretme çalışmaları hakkında, “İleri teknoloji üreten bir Türkiye oluşturmaya çalışıyoruz. Biz buna ‘Yerli marka otomobil’ diyoruz. TÜBİTAK bir çalışma yaptı ve bir noktaya geldi. Takdir edersiniz ki otomobil yapmak ticari ağırlığı daha fazla olan bir husus. Teknolojik olarak baktığımızda Türkiye’nin, oto sanayi altyapısı bir otomobili tasarlar, üretir ve piyasaya sunabilir. Fakat konu ticari. Türkiye’deki iç pazar tüketim bizi bu şartlarda otomobil üretmek için yeterli değil. Teknik olarak hiçbir sorun yok. Bizim, küresel bir başarıyı hedeflememiz gerekiyor. Artık TÜBİTAK bünyesinde değil, sanayi bünyesinde gerçekleştirelim. Yerli sanayiyle görüşelim, elimizde ne varsa onlara tebliğ edelim, onlar işin hem ticari tarafını hem de teknik tarafını yürütsünler. Türkiye’de ilk otomobil fabrikaları kurulurken aynı yöntem Makine Kimyanın ortak olduğu bir modelle başladı. Bizim modelimiz, ticarileştirilmesi noktasında ağırlaştırılmış bir model. Küresel bir başarı hedefliyoruz. Eksik olan şey marka, biz bir Türk markası oluşturmak için çalışıyoruz. Bir otomobili tasarlamak ve piyasaya sürmek için 1 milyar dolar harcıyorsanız bunun markalaşması için en az 5 milyar dolar harcamanız gerekiyor. Dolayısıyla markalaşma konusu burada önem arz ediyor” değerlendirmelerinde bulundu.

    “2019’da ticari taksi modelini piyasaya sürmek istiyoruz”

    Bakan Özlü, yerli otomobilin piyasaya ne zaman çıkacağı sorusu üzerine, “Bir takım hedeflerimiz var. 2019’da ticari taksi modelini piyasaya sürmek istiyoruz ve şehir içinde görev yapacak olan taksilerin elektrikli olmasını arzu ediyoruz. Dünyadaki eğilim bu yönde, biz de bu yönde hareket edeceğiz” cevabını verdi.

    Özlü, TÜKSAT 6/A uydusunun 2019 veya 2020’de uzaya fırlatılacağını da söyledi.

  • Kazanın yaşandığı günün akşamında sigorta girişi yapılmış

    Adıyaman’da otobüsün hareket etmesi sonucu dengesini kaybederek yere düştüğü iddia edilen ve kaldırıldığı hastanede hayatını kaybeden genç kızın yakınları, suçluların cezalandırılmasını istiyor. Öte yandan genç kızın kazanın yaşandığı günün akşamında sigorta girişinin yapıldığı öğrenildi.

    Olay, yaklaşık bir hafta önce Atatürk Bulvarı Adliye Sarayı karşısında meydana geldi. Bir tekstil firmasında çalışan Fidan Markaya (20), mesai sonrası iş yerine ait servis otobüsüne bindi. Sürücüsü ve plakası öğrenilemeyen otobüsten inmek isteyen genç kız, otobüsün hareket etmesi sonucu dengesini kaybederek yere düştü. Yaralı, olay yerine çağrılan 112 Acil Sağlık ekiplerince yapılan ilk müdahalenin ardından ambulansla Adıyaman Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Hastanede yaklaşık bir haftadır tedavi gören Fidan Markaya yapılan bütün müdahalelere rağmen hayatını kaybetti.

    Hayatını kaybeden Fidan Markaya Adıyaman’d, toprağa verilirken, acılı aile suçluların cezalandırılmasını istedi. Servis sürücüsünün olaydan sonra serbest kaldığını belirten Fidan Markaya’nın dayısı Haci Markaya, “Yeğenim iş çıkışı servisle eve dönerken Atatürk Bulvarı Adliye binası yakınlarında araçtan inmek istemiş. Kapıları açık olan otobüs yavaşladığı esnada aniden yeğenim dengesini kaybederek araçtan aşağı düşüp kafasını taşa çarparak yaralanıyor. Ve tedavi gördüğü hastanede ise hayatını kaybediyor. Başka fidanların yanmasını başka fidanların yok olmasını istemiyoruz. Bizler kim suçluysa cezalandırılmasını istiyoruz. Ana yolda yolcu indirmek ve bindirmek yasaktır. Taşıtların kapıları açık bir şekilde ilerlemesi normalde yasaktır. Ama ne hikmetse hiçbir önlem alınmıyor. Hiçbir denetim yok. O kapı açık olmasaydı belki bu olay yaşanmayacaktı. Durak harici indirme ve bindirmeler olmasaydı belki bu olay yaşanmayacaktı. Fidan’ımız sigortasız çalışıyor. Ve kazanın yaşandığı günün gecesi Fidan’ımızın sigorta girişi yapılıyor. Fidan’ımız artık yok Fidan’ımız öldükten sonra sigortasını yapıyorlar. Yani bir şeyler için illa birilerinin ölmesi mi lazım” ifadelerini kullandı.

    Daha sonra konuşan Fidan Markaya’nın kuzeni Hasari Doğmuş ise, “Kuzenim iş çıkışı iş yerine ait otobüsle eve geliyor. Atatürk Bulvarı Adliye binası yakınlarında inmek istediği esnada otobüs yavaşlıyor. Kapıları açık olan otobüs aniden sarsılınca kuzenim açık olan kapıdan aşağıya düşüyor ve kafasını taşa çarpıyor. Bir aracın kapısı açık olmaz. Bir araca fazla yolcu alınmaz. Neymiş klimalar çalışmıyormuş diye aracın kapıları açık bırakılıyormuş. O açık bırakılan kapılar kuzenimin sonu oldu. Bu konuda tedbirlerin alınması denetimlerin ise yapılması gereklidir. Sigortası olmayan kuzenimin kaza gecesi sigorta girişi yapılıyor resmen bizle dalga geçiyorlar alay ediyorlar. Bizler suçluların adalet karşısında gereken cezaya çarptırılmasını istiyoruz. Bizim ciğerimiz yandı başkalarının ciğeri de yanmasın. Ve kazanın yaşandığı gün bazı medya kuruluşları haberlerde konunun intihar olduğunu yazmış bu tamamen yalandır. Bu tamamen asparagas haberdir. Kazanın yaşanmasından bir gün önce kuzenim bir akrabamızın düğününde halayın başını hiçbir şekilde bırakmıyor. Düğün başından düğün sonuna kadar halay çekip oynuyor. Kendisiyle, ailesiyle, yakınlarıyla ve arkadaşlarıyla barışık olan bir insan, derdi olmayan bir insan nasıl intihar edebilir. İntihar edecek kişi yavaşlayan otobüsün kapılarından atlayarak intihar etmez. Ya yüksek bir yerden atlar ya ilaç içer, ya kendisini asar. Bu intihar haberleri tamamen yalandır ve dolandır. Kuzenim kapısı açık olan o araçtan düşerek öldü” şeklinde konuştu.

  • NATO Genel Sekreteri Stoltenberg: “Darbe girişimi NATO’nun kalbine yapılmış bir kalkışmadır”

    NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, “Bu darbe girişiminin yalnızca Türk demokrasisine değil aynı zamanda NATO müttefiklerinin, NATO değerlerinin kalbine yapılmış bir kalkışma olduğunu düşünüyorum” dedi.

    NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, 15 Temmuz darbe gecesi zarar gören TBMM binasını ziyaret etti. TBMM’de incelemelerde bulunan Stoltenberg’e CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi eşlik etti.

    “NATO değerlerinin kalbine yapılmış bir kalkışma olduğunu düşünüyorum”

    Stoltenberg meclisin halini gördüğü anda hissettikleriyle ilgili şunları kaydetti:

    “Bunu görmek gerçekten son derece duygulandırıcıydı. Buraya gelip aynı zamanda insanların, Türk halkının demokrasiye olan inancını ve demokrasiyi korumak için bu darbe girişiminden sonra neler yaptığını görmek gerçekten çok etkileyiciydi. Buraya gelip, bu durumu birebir yaşamış olan insanlardan bu deneyimleri duyuyor olmak son derece etkileyici aynı zamanda ben bu saldırının, bu darbe girişiminin yalnızca Türk demokrasisine değil aynı zamanda NATO müttefiklerinin, NATO değerlerinin kalbine yapılmış bir kalkışma olduğunu düşünüyorum. Bu darbe girişiminin ilk saatlerinde siyasi liderlerle görüşmek çok önemliydi. Bu yaptığımız görüşmeler sırasında darbe girişimini kınadım ve Türk halkıyla ne kadar dayanışma içerisinde olduğumu ifade ettim. Sayın Çavuşoğlu ile aynı zamanda Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşme fırsatım oldu. Hemen darbe girişimi sonrasında tekrar buraya gelip burada demokratik kurumların korunmasının ne kadar önemli olduğunu hepimiz bir daha gördük. Buraya gelip hem dayanışma konusunda duygularımızı ifade etmek önemliydi hem de bu ziyareti gerçekleştirmek bizim için çok önemliydi.”

    CHP Grupbaşkanvekili Çebi ise, Türk demokrasisin 15 Temmuz darbe girişimi sırasında çok başarılı bir sınav verdiğini vurgulayarak, darbe teşebbüsünün başarıya ulaşmasını engellediğini ifade etti.

    “Demokrasilerde en büyük güç daima demokrasiye inanmış olan millettir”

    Çebi, “Şu bir kez daha ortaya çıkmıştır, demokrasilerde en büyük güç daima demokrasiye inanmış olan millettir. Demokrasiye inanmış olan insanlarımızın inançları karşısında, yürekleri karşısında tankların, çelik zırhları uçakların bombaları hiçbir şey ifade etmemektedir. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in, darbe girişimi karşısında Türk halkına gösterdiği büyük direnç, TBMM’nin ortaya koyduğu duruşa destek vermek amacıyla gerçekleştirdiği ziyaretten dolayı son derece mutlu olduk. TBMM adına kendisine çok teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.

    NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, meclis binasındaki incelemelerinin ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile biraraya geldi.