Etiket: Yapılmalı

  • Akay: “Pancar maliyetlerini karşılamak için şekere daha fazla zam yapılmalı”

    Akay: “Pancar maliyetlerini karşılamak için şekere daha fazla zam yapılmalı”

    Kayseri Pancar Ekicileri Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Akay, şekere yapılan yüzde 10’luk zammın beklentileri karşılamadığını söyleyerek, “Şekere en az yüzde 42 zam yapılması lazım ki şeker 3 yıl önceki pozisyonunu koruyabilsin” dedi.

    Kayseri Pancar Ekicileri Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Akay, bünyesindeki 3 fabrika ile Kayseri Şeker’in 2020 faaliyet döneminde 3 milyon 604 bin ton pancardan 529 bin ton şeker üreterek yeni bir rekora imza attığını söyledi. Pancar döneminde yaklaşık 100 bin tonda kota fazlası üretim gerçekleştirildiğini kaydeden Akay, “2020 faaliyet dönemi ocak ayının ilk haftasında 3 fabrikamızda sona erdi. Gerçekten rekor bir üretim gerçekleşti. Çiftçilerimizin fabrikalara teslim etmiş oldukları pancar, 3 milyon 604 bin ton rakamına ulaştı. Bunun sonucunda da rekor bir şeker üretimi gerçekleşmiş oldu. Yaklaşık 529 bin ton şeker üretimi gerçekleşti. Kayseri Şeker’in 3 fabrikasının toplam kotasının 429 bin 550 ton olduğunu düşünecek olursak, yaklaşık 99 bin ton bir kota fazlası üretim gerçekleşmiş oldu. Bu son yıllarda rastlanmayan bir başarının hikayesidir. Bu özellikle çiftçilerimizin başarısının hikayesidir. Çünkü biz daha fazla alanda ekim yapmadık. Aynı hesapladığımız alanda çiftçimize ekim yaptırdık. O alanda kotamızı dolduracak kadar üretim yapacak şekilde sözleşme yaptık. Bu pandemi ortamına rağmen çiftçilerimiz gerçekten büyük bir fedakarlık ortaya koyarak, en başarılı şekilde oldukça verimli bir üretim gerçekleştirmiş oldular. Bundan sonrada devam etmesi ümidindeyiz. Hem şeker oranında bir artış meydana geldi hem de tonajda bir artış meydana geldi. Pancar fiyatlarında da bir miktar artış olunca çiftçilerimiz bu sene oldukça bereketli bir yol yaşamış oldular. Biz, çiftçilerimiz adına bu başarıyı ortaya koymuş olmaktan dolayı çok mutluyuz. Bu başarıyı bir bütün olarak değerlendirmek gerekirse, olayın sadece çiftçi bazında değerlendirilmemesi lazım. Şeker sektörünü değerlendirirken, şeker fabrikaları ile birlikte değerlendirmek gerekiyor” ifadelerini kullandı.

    “Şekere gelen yüzde 10’luk zam bu ihtiyacı karşılamadı, şeker fabrikaları olarak daha yüksek bir zam beklentisi vardı”

    Üretilen şekerleri satarken birtakım sorunlarla karşılaştıklarını kaydeden Akay, şeker sektörünün de önemli sorunlarını olduğunu dile getirerek, “1 Şubat itibariyle şeker fiyatlarına yüzde 10 zam geldi. Özellikle son 1-2 ay içerisinde birtakım ürünlere sık sık zam gelmeye başlamıştı. Bu biraz fırsatçılık olarak da kamuoyunda değerlendirilmeye başlandı. Şunu açık yüreklilikle ifade etmek gerekir ki; şekere yapılan zam hiçbir bir şekilde fırsatçılık değil. Çünkü şekere son 35.5 ayda yüzde 16 ölçüsünde zam gelmişti. 3 senelik süre içerisinde pek çok ürüne oldukça yüksek zamlar geldi. Bu arada 3 yıllık süre içerisinde şeker pancarına da yüzde 60 ölçüsünde zam gelmişti. Bu zammın şeker maliyetine yansıması yüzde 42 seviyesinde. Dolayısıyla 3 yıllık pancar maliyetine gelen zammı karşılayabilmek için şekere en az yüzde 42 zam yapılması lazım ki, şeker 3 yıl önceki pozisyonunu koruyabilsin” diye konuştu.

  • Başkan Yünkül: “Gelirde adalet için seyyanen zam yapılmalı, vergide adalet için oran sabitlenmeli, matrah artmalı”

    Başkan Yünkül: “Gelirde adalet için seyyanen zam yapılmalı, vergide adalet için oran sabitlenmeli, matrah artmalı”

    Memur-Sen Bursa İl Başkanı Gökhan Yünkül, “Gelirde adalet için seyyanen zam yapılmalı, vergide adalet için oran sabitlenmeli, matrah artmalı” diye konuştu.

    Dünyanın ve insanlığın bütününe yönelik etki ve tehdit üreten korona virüs ve ona dayalı salgının temel gündem olduğu 2020 yılının, kamu görevlileri açısından hakem kurulu kararı mağduriyetleri ile enflasyona dayalı kayıplar yaşadıkları bir yıl olarak da geride kaldığını ifade eden Memur-Sen Bursa İl Başkanı Gökhan Yünkül, “Hakem kurulu, kamu görevlilerinin maaş ve ücretlerini yüzdelik olarak 2020 yılında 4+4, 2021 yılında 3+3 şeklinde oransal artış yapılması kararı vermişti. Oysa yetkili konfederasyon Memur-Sen olarak, bu oranların ülkenin, ekonominin ve kamu görevlilerinin gerçekleriyle, geçmiş dönem enflasyon verileriyle uyumlu olmadığını dile getirmiştik. Beraberinde işverenin teklifine hayır demiş, hakemin kararına da tepki göstermiştik. 2020 enflasyon rakamları incelendiğinde ortaya çıkan tablo özetle şudur. İşverenin/hakemin reva gördüğü artış, ilk altı aylık dönem için 4 üncü aydan, ikinci altı aylık dönem için ise 3 üncü aydan sonra enflasyona yenilmiş ve kamu görevlilerini mağdur etmiştir. Somutlaştırdığımızda, kamu görevlilerinin maaş ve ücretlerine ilk altı ay için yüzde 1,75, ikinci altı ay için yüzde 4,33 enflasyon farkı yansıtılmış, 2020 yılı toplam artışı ise karara göre yüzde 8,16 iken hayata göre yüzde 14,82 olarak gerçekleşmiştir. Bir başka ifadeyle, Hakemin-işvereninin karara yazdığı artıştan yüzde 80’lik bir sapma meydana gelmiştir. Gelin bu tabloyu düzeltelim, enflasyonu yenen maaş ve ücret hedefi belirleyelim” dedi.

    “Ekonominin makro ve mikro düzey rakamları, enflasyon ve faiz oranları, kur tarafının rakamları birlikte ele alındığında en az artış, en düşük yükseliş maaşlarda ve ücretlerdedir” diyen Başkan Yünkül konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “Son 10 yıllık enflasyon ve enflasyon farkı tablosu, 2019-2021 faiz, kur tablosu, 2020 yılı aylık enflasyon tablosu özetle şunu söylüyor. Kamu görevlilerinin maaşları ve ücretleri eriyor, bu erimeyi durdurmak için gecikmeden seyyanen zam yapılması gerekiyor. Yıllık enflasyon oranının bir önceki yıla göre yüzde 24 arttığı, gıda enflasyonunun yüzde 25 seviyesinde olduğu, 2020 yıl başı ve sonu itibariyle faiz tarafında yüzde 75’lik artışın gerçekleştiği, bütçede faiz giderlerinde son 3 yıllık dönem itibariyle yüzde 45 – yüzde 70 artış oluştuğu, kur tarafında yüzde 40’a yakın artış rakamına ulaşıldığı gerçekleri artık göz ardı edilmemelidir. Hem gelir dağılımda adaleti sağlamak, hem de enflasyon kaynaklı kayıpları telafi etmek, beraberinde düşük maaş ve ücret grubunda bulunan kamu görevlilerine asgari ücretler için atılan doğru adıma benzer bir yaklaşımı uygulamak için kamu görevlilerinin maaş ve ücretlerine 1 0cak 2021’den geçerli olmak üzere ’en düşük devlet memuru aylığının yüzde 10’na denk gelecek tutarda seyyanen zam’ istiyoruz. Daha somut ifadeyle, kamu görevlilerinin mevcut maaşlarına/ücretlerine 1 Ocak’tan geçerli olacak şekilde 400 TL seyyanen zam istiyoruz. Böylece geçmiş yönüyle kayıpların giderilmesini, gelecek yönüyle de enflasyona yenilme riskinin bitirilmesini talep ediyoruz.”

    Bizzat kamu işvereninin ve siyasi iktidarın öngörüleriyle 2021 yılı enflasyon tahmini, beklentisi yüzde 11 seviyesinde olduğunu belirten Yünkül, “Bunun anlamı; Hakemin 2021 için kararlaştırdığı 3+3’lük artışın yetersiz kalacağının, enflasyon farkı oluşacağının itiraf edilmesidir. Biz bu itirafın gereğinin yapılarak; 400 TL’lik seyyanen zammın 1 Ocak’tan geçerli olmak üzere maaşlara yansıtılmasını talep ve teklif ediyor ve ivedilikle bekliyoruz. Bu adım, hem gelir dağılımında hem de sosyal kulvarda adaletin sağlanması, sosyal maliyet ihtimalinin de ortadan kaldırılması gibi önemli sonuçlar üretecektir. Bizler alın terinin karşılığı kurumadan verilmesi hassasiyetine davet eden bir medeniyetin mensuplarının emeğin, alın terinin, kamu görevlilerinin hizmet üretme gayretlerinin karşılığı olacak değerin verilmesinde, ederin ödenmesinde hükümetin siyasi sorumluluk, devletin medeniyet perspektifimiz kaynaklı zorunluluk hassasiyetiyle sorunu çözümle, talep ve teklifimizi evetle buluşturması gerektiğine inanıyoruz. Emeğin karşılığını ödemek için akıtılan akıl terini ve bütün gayretleri, milletimiz ve kamu görevlilerimiz takdir etmek de her zaman olduğu gibi cömert olacaktır. Biz bu cömertliğin, kamu yönetimi ve devlet tarafında da temel bakış olarak benimsenmesini bekliyor, seyyanen zam istiyoruz” dedi.

  • Memur-Sen İl Temsilcisi Karataş: “Gelirde adalet için seyyanen zam yapılmalı, vergide adalet için oran sabitlenmeli, matrah artmalı”

    Memur-Sen İl Temsilcisi Karataş: “Gelirde adalet için seyyanen zam yapılmalı, vergide adalet için oran sabitlenmeli, matrah artmalı”

    Memur-Sen İl Temsilcisi, Eğitim-Bir-Sen 2 Nolu Şube Başkanı Mustafa Karataş, “Dünyanın ve insanlığın bütününe yönelik etki ve tehdit üreten Koronavirüs ve ona dayalı pandeminin temel gündem olduğu 2020 yılı; kamu görevlileri açısından Hakem Kurulu kararı mağduriyetleri ile enflasyona dayalı kayıplar yaşadıkları bir yıl olarak da geride kaldı” dedi.

    Hakem kararına tepki gösterdiklerini belirten Karataş, “Hakem Kurulu; kamu görevlilerinin maaş ve ücretlerini yüzdelik olarak 2020 yılında 4+4, 2021 yılında 3+3 şeklinde oransal artış yapılması kararı vermişti. Oysa yetkili konfederasyon Memur-Sen olarak; bu oranların ülkenin, ekonominin ve kamu görevlilerinin gerçekleriyle, geçmiş dönem enflasyon verileriyle uyumlu olmadığını dile getirmiştik. Beraberinde İşverenin teklifine hayır demiş, Hakemin Kararına da tepki göstermiştik. 2020 enflasyon rakamları incelendiğinde ortaya çıkan tablo özetle şudur. İşverenin/Hakemin reva gördüğü artış; I. altı aylık dönem için 4 üncü aydan, II. Altı aylık dönem için ise 3 üncü aydan sonra enflasyona yenilmiş ve kamu görevlilerini mağdur etmiştir. Somutlaştırdığımızda, kamu görevlilerinin maaş ve ücretlerine I. altı ay için %1,75 II. Altı ay için %4,33 enflasyon farkı yansıtılmış, 2020 yılı toplam artışı ise karara göre %8,16 iken hayata göre %14,82 olarak gerçekleşmiştir. Bir başka ifadeyle, Hakemin-İşvereninin karara yazdığı artıştan %80’lik bir sapma meydana gelmiştir. Gelin bu tabloyu düzeltelim, enflasyonu yenen maaş ve ücret hedefi belirleyelim. Ekonominin makro ve mikro düzey rakamları, enflasyon ve faiz oranları, kur tarafının rakamları birlikte ele alındığında en az artış, en düşük yükseliş maaşlarda ve ücretlerdedir. Son 10 yıllık enflasyon ve enflasyon farkı tablosu, 2019-2021 faiz, kur tablosu, 2020 yılı aylık enflasyon tablosu özetle şunu söylüyor; kamu görevlilerinin maaşları ve ücretleri eriyor, bu erimeyi durdurmak için gecikmeden seyyanen zam yapılması gerekiyor” diye konuştu.

    Yıllık enflasyon oranının bir önceki yıla göre yüzde 24 arttığını ifade eden Karataş, “Gıda enflasyonunun %25 seviyesinde olduğu, 2020 yıl başı ve sonu itibariyle faiz tarafında %75’lik artışın gerçekleştiği, bütçede faiz giderlerinde son 3 yıllık dönem itibariyle %45-%70 artış oluştuğu, kur tarafında %40’a yakın artış rakamına ulaşıldığı gerçekleri artık göz ardı edilmemelidir. Hem gelir dağılımda adaleti sağlamak, hem de enflasyon kaynaklı kayıpları telafi etmek, beraberinde düşük maaş ve ücret grubunda bulunan kamu görevlilerine asgari ücretler için atılan doğru adıma benzer bir yaklaşımı uygulamak için kamu görevlilerinin maaş ve ücretlerine 1 0cak 2021’den geçerli olmak üzere “en düşük devlet memuru aylığının %10’na denk gelecek tutarda seyyanen zam” istiyoruz. Daha somut ifadeyle, kamu görevlilerinin mevcut maaşlarına/ücretlerine 1 Ocak’tan geçerli olacak şekilde 400 TL seyyanen zam istiyoruz. Böylece geçmiş yönüyle kayıpların giderilmesini, gelecek yönüyle de enflasyona yenilme riskinin bitirilmesini talep ediyoruz. Bizzat kamu işvereninin ve siyasi iktidarın öngörüleriyle 2021 yılı enflasyon tahmini, beklentisi %11 seviyesindedir. Bunun anlamı; Hakemin 2021 için kararlaştırdığı 3+3’lük artışın yetersiz kalacağının, enflasyon farkı oluşacağının itiraf edilmesidir. Biz bu itirafın gereğinin yapılarak; 400 TL’lik seyyanen zammın 1 Ocak’tan geçerli olmak üzere maaşlara yansıtılmasını talep ve teklif ediyor ve ivedilikle bekliyoruz. Bu adım, hem gelir dağılımında hem de sosyal kulvarda adaletin sağlanması, sosyal maliyet ihtimalinin de ortadan kaldırılması gibi önemli sonuçlar üretecektir. Bizler alın terinin karşılığı kurumadan verilmesi hassasiyetine davet eden bir medeniyetin mensuplarının emeğin, alın terinin, kamu görevlilerinin hizmet üretme gayretlerinin karşılığı olacak değerin verilmesinde, ederin ödenmesinde hükümetin siyasi sorumluluk, devletin medeniyet perspektifimiz kaynaklı zorunluluk hassasiyetiyle sorunu çözümle, talep ve teklifimizi evetle buluşturması gerektiğine inanıyoruz. Emeğin karşılığını ödemek için akıtılan akıl terini ve bütün gayretleri, milletimiz ve kamu görevlilerimiz takdir etmek de her zaman olduğu gibi cömert olacaktır. Biz bu cömertliğin, kamu yönetimi ve devlet tarafında da temel bakış olarak benimsenmesini bekliyor, seyyanen zam istiyoruz” açıklamalarında bulundu.

  • Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ünüvar: “Tıptaki tedavi yöntemi aslında öğretmenlikte de yapılmalı”

    Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ünüvar: “Tıptaki tedavi yöntemi aslında öğretmenlikte de yapılmalı”

    Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Ünüvar, doğup büyüdüğü ilçe Ceyhan’daki Remzi Oğuz Arık İlkokulu’na uzaktan bağlantı yöntemiyle konuk oldu.

    Adana Ceyhan Remzi Oğuz Arık İlkokulu, akademisyenler ve öğretmenleri buluşturan “Mesleğimle Gelişiyorum” adlı proje kapsamında Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Ünüvar’ı ağırladı. Rektör Prof. Dr. Ünüvar, ‘Pandemi Sürecinde Eğitim’ temalı etkinlikte öğretmenlerin merak ettiği soruları yanıtladı. Programa Okul Müdürü Remzi Varan ile birlikte 30’u aşkın ilkokul öğretmeni katıldı. Uzaktan bağlantı yöntemiyle gerçekleştirilen programda renkli anlar yaşandı. Etkinliğin açılışında konuşan Rektör Prof. Dr. Ünüvar, pandemiden sağlık ve eğitim sektörünün çok ciddi etkilendiğini ifade ederek, “Bu süreçte gördük ki teknoloji, eğitim alanında yakını uzaklaştırıp, uzağı yakınlaştırabiliyor” ifadelerini kullandı.

    “Dijital bağımlılık gibi dijital dönüşümde zararlı olabilecek başlıklara dikkat etmeliyiz”

    Sürekli teknolojinin ürünleri içerisinde kaybolunduğunda gerçek çevreden uzaklaşıldığını dile getiren Rektör Prof. Dr. Ünüvar, “Teknolojiden öğrendiklerimiz devam edecek ancak dijital bağımlılık gibi dijital dönüşümde zararlı olabilecek başlıklara özellikle çocuklarımız için dikkat etmeliyiz. Çocuklarımıza dijital dünyanın kapılarını tamamen kapatamasak da bu teknoloji ve ekran dünyasını onlar için belirli sürelerde programlayıp gerçek dünyadan uzaklaşmamalarını sağlayabiliriz. Diğer yandan şimdi web ve seminerin karışımı olan ve webinar diye adlandırılan yeni bir kavramın içerisinde de uzağı yakınlaştırarak bulunuyoruz” diye konuştu.

    “Tıptaki tedavi yöntemi hayatla bütünleştirilebilir”

    Programda öğretmenlerin “Velilerimiz ile çocuklarımıza evde ödevlerini yapmaları konusunda konuşuyoruz. Bu noktada yüksek verim almak için nasıl yaklaşmalıyız?” sorusuna cevap veren Rektör Prof. Dr. Ünüvar, “Tıp mesleğinde bir hasta ile karşılaştığımızda özetle öncelikle problemin durumunu belirleyip ardından analiz, doğru teşhis, doğru tedavi ve doğru takip seçeneklerini sıralıyoruz. Aslında bu yöntem, hayatın her alanında, öğretmenlikte de yapılmalı. Tıptaki tedavi yöntemi hayatla bütünleştirilebilir. Örneğin sigara içen bir öğrenciye kimi öğretmen kızgınlıkla, kimi şefkatle yaklaşır. Burada ‘neden başladın ve nasıl çözebiliriz’ sorularını önceleyerek yaklaşmalıyız ve gerekli tedaviyi şefkatle sürdürmeliyiz. Velilerimize basit metotlar öğretebiliriz. Her veli farklı durumda, o hassasiyetle yaklaşmalıyız. Velilere ‘çalıştır’ demek yerine ‘şöyle çalıştır’ demeliyiz” şeklinde konuştu.

    “Önemli olan öğretmenlerimizin kalpten hislerle yaklaşması”

    Bir başka öğretmenin “Uzaktan eğitim ne ölçüde fayda sağlayabilir?” sorusuna da cevap veren Rektör Ünüvar, “Bu süreçte Milli Eğitim Bakanlığı da Yükseköğretim Kurulu (YÖK) da olağanüstü çaba gösteriyor. Elbette uzaktan eğitim ile yüz yüze eğitimin iletişim bağlamında ciddi farklılıkları var. Yine de burada da önemli olan öğretmenlerimizin kalpten hislerle yaklaşmasıdır. Çocuklarımız kalbi hisseder ve belirleyici olan budur” açıklamasını yaptı.

  • Opr. Dr. Çil: “Sünnet uzman ellerde yapılmalı”

    Opr. Dr. Çil: “Sünnet uzman ellerde yapılmalı”

    Çocuk Cerrahisi Uzmanı Opr. Dr. Asudan Tuğçe Çil, çocuğun cinsel kimliğini keşfettiği fallik dönem olarak adlandırılan 2-6 yaş arası hariç her dönemde sünnet yapılabildiğini belirterek, “Genel hijyen açısından yararlı olan sünnetin, deneyimli ellerde, uygun koşullarda, doğru yöntemlerle yapılması gerekmektedir” dedi.

    Medicana Samsun Hastanesi Çocuk Cerrahisi Uzmanı Opr. Dr. Asudan Tuğçe Çil, sünnet hakkında bilgilendirmelerde bulundu. Sünnetin erkek çocuklarda başta idrar yolları enfeksiyonunun azaltılması olmak üzere pek çok faydası olduğunu söyleyen Dr. Tuğçe Çil, “Erişkinliğe ilk adımı olarak nitelendirilen sünnet, tıbben bir zorunluluğu bulunmayan fakat başta idrar yolları enfeksiyonunun azaltılması olmak üzere pek çok faydası olan cerrahi bir işlemdir. Genel hijyen açısından yararlı olan sünnetin, deneyimli ellerde, uygun koşullarda, doğru yöntemlerle yapılması gerekmektedir. Aksi takdirde sağlık için uygulanan basit bir cerrahi işlem olan sünnet, çocuğun tüm yaşamını etkileyebilecek önemli problemlere yol açabilir” diye konuştu.

    Çocuğun cinsel kimliğini keşfettiği fallik dönem olarak adlandırılan 2-6 yaş arası hariç her dönemde sünnet yapılabildiğini dikkat çeken Dr. Çil, “Çocuğun cinsel organını keşfettiği bu dönemde cinsel bölgeye ağrılı bir girişim yapmak ileri ki yaşlarda psikoseksüel ve psikolojik sorunlara yol açabilir. Hele bu dönemde lokal anestezi ile sünnet yapmak çok zararlıdır. 2 yaş öncesi yaptığımız sünnet operasyonlarında, iyileşme bu dönemde daha hızlı olduğundan; çocuğun ve ailenin bu süreci daha rahat atlattığını gözlemliyoruz. Bu nedenle erken dönemi tercih ediyoruz. Tüm bu yaş sınırlamalarına tek istisna, başka bir nedenden dolayı genel anestezi verdiğimiz çocuklardır. Bu hastalarda genel anestezi almışken, yapılacak işlemle birlikte sünnet yapılması düşünülebilir” şeklinde konuştu.

    “Çocuk uyuduğunda işlem kolay, hızlı, kanama kontrolü daha etkin olur”

    Bebeklik döneminde erken yapılan sünnetin avantajları hakkında da bilgi veren Çil, “Bebeklikten kastınız yeni doğan sünnetiyse (ilk 28 günde yapılan), bunun avantajları çocukluk çağı sünnetlerinden farklı değil ancak derinin fazla bırakılması, yapışıklık oluşması, sünnet hattının daralarak iyileşmesi ve ikinci bir işlem gerektirmesi gibi bir takım olumsuz yönleri de olduğundan şahsen yeni doğan sünneti yapmayı tercih etmiyoruz. Yenidoğan sünnetleri lokal anesteziyle yapılabilir ancak daha büyük çocuklarda ise genel anestezi tercih edilmelidir. Genel anestezide etki süresi en kısa anestetik madde tercih edilir ve maske anestezisi uygulanır. Çocuk uyuduğunda işlem kolay, hızlı, kanama kontrolü daha etkin olur. Çocukluk çağı sünnetlerinin üriner sistem enfeksiyonu, balanit, fimozis, parafimozis riskini azalttığı bilimsel yayınlarla kanıtlanmıştır. Sünnetsiz erkeklerde idrar yolu enfeksiyonu, balanit, bazı cinsel yolla bulaşan hastalıklar ve penis kanseri daha fazla gözükür” ifadelerini kullandı.

    “Testisleri torbada olmayan çocuğun mutlaka kontrol altında tutulması gereklidir”

    Sünnetin penis kanserine ve HIV de dahil olmak üzere bazı cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı da korunmada yardımcı olduğunu vurgulayan Çil, “Bu husus Amerikan Pediatri Akademisi ve Dünya Sağlık Örgütü’nce de kabul görmüştür. Anne karnındayken erkeklerin yumurtaları yani testisler gelişimlerini bebeğin karnında tamamlarlar. Hamileliğin 7.- 8. aylarından sonra da kasık kanallarından ilerleyip doğuma yakın dönemde testis torbalarına otururlar. Testislerin birinin veya ikisinin de bu torbaya oturamamasına ’inmemiş testis’ denir. Testislerin torbaya yerleşmeleri doğumdan sonra 4-6 ayı bulabilir. Bu aylardan sonra testisler hala torbaya inmemişlerse, yani kanalda ya da karın içerisinde kalmışlarsa cerrahi müdahale gerekir. Aile torbanın boş durduğunu kendisi fark edebilir ya da rutin çocuk sağlığı muayenesinde çocuk doktoru da bunu fark edebilir. Testisleri torbada olmayan çocuğun mutlaka kontrol altında tutulması gereklidir. Müdahale edilmeyen inmemiş testisin başlıca komplikasyonları kısırlık, kanser ve testis torsiyonudur. Normal sperm üretimi için testislerin daha serin bir ortam olan torbalarda yer alması gerektiğinden; eğer testis kanalda ya da karın boşluğunda kalırsa ısı yüksekliğine bağlı olarak sperm üreten hücreler etkilenmeye başlar. 18 aydan sonra testisteki bozulmalar geri dönüşümsüz hale gelmeye başlar. Bu sebepten biz artık buçuk yaşına gelmiş bir çocuğun testisinin akıbetini değerlendirip tedavi planımızı oluşturmuş oluruz” açıklamasında bulundu.

    “Gerçek inmemiş testislerin tedavisi cerrahidir”

    Testislerin tek seansta bazen iki aşamada torbaya indirildiğini ifade eden Çil şunları söyledi:

    “Standart cerrahi kasıktan yapılan orşiopeksi adı verilen açık cerrahidir. Testis genelde tek seansta, bazen de karın boşluğundaysa veya damarlarının boyu çok kısaysa iki aşamada torbaya indirilir. Testisin torbanın yakın olduğu bazı durumlarda hormonal tedaviyle testislerin torbaya inmesi sağlanabilir. Ancak ilaç tedavisi, çocukların küçük yaşta cinsiyet hormonlarına maruz kalmalarına neden olur ve çeşitli yan etkilere yol açabilir. Gerçek inmemiş testisli çocuklarda asıl tedavi cerrahidir. Halk arasında Peygamber sünnetli (hipospadyas) veya doğuştan sünnetli olarak bilinen hastalıkta, idrar penisin alt tarafındaki bir delikten gelir. İdrar kanalı penisin ucuna kadar gelişememiş, aşağıda kalmıştır. Bu duruma peniste eğrilik de eşlik edebilir. Tedavisi cerrahidir. Cerrahi için en uygun yaş aralığı 9 ay ile 1 buçuk yaş arasıdır. Hastanede yatış süresi genellikle hipospadyasın tipine ve yapılan cerrahi tekniğe gore 1-10 günlük bir sürebilir.”