Etiket: yapayım

  • Kaş yapayım derken göz çıkarttı

    Ankara’da bir vatandaş kapağı olmayan rögara koymak istediği uyarı levhasını rögara düşürdü.

    Edinilen bilgiye göre, bir vatandaş, araç trafiğinin yoğun olduğu yolda bulunan bir rögarın kapağının olmadığını gördü. Önlem almak isteyen vatandaş, yakında bulduğu uyarı levhasını alarak rögara doğru hareket etti. Ağır olan levhayı taşımakta güçlük çeken vatandaş, bir anlık sert hareketle levhayı elinden kaçırdı. Levha, rögarın içine düşerken o anlar ise çevredeki esnafın güvenlik kameralarına yansıdı.

    Esnafın paylaştığı görüntü sosyal medyada hızla yayıldı. Görüntü, izleyenleri güldürdü.

  • Reklam yapayım derken ormanı yaktılar

    Aydın-Muğla karayoluna reklam tabelası dikmek isteyen kişilerin tedbir almadan çalışması orman yangınına neden oldu. Kaynak yaparken çıktığı ileri sürülen yangında onlarca dönüm ormanlık ve makilik alandı. Yangına neden olan kişi ya da kişiler yangından sonra kayıplara karışırken, güvenlik güçleri olayla ilgili inceleme başlattı.

    Üzücü olay saat 11.00 sıralarında Aydın-Muğla karayolu Gökbel Tüneli yakınlarında meydana geldi. Edinilen bilgiye göre; karayolu kenarına özel bir firmanın tanıtımı için tabela dikmeye çalışan ekip kaynak yaptı. Bu sırada kaynaktan çıkan kıvılcımın kuru otları tutuşturması sonucu başlayan yangın kısa sürede büyüyerek ormanlık alana sıçradı. Olayda makilik ve fıstık çamı ile kaplı onlarca dönüm ormanlık alan cayır cayır yandı.

    Yangını söndürmek için Aydın ve Muğla’da konuşlu olan Orman Yangını Söndürme ekipleri seferber olurken, güvenlik güçleri de yangın nedeniyle soruşturma başlattı. Ekipler yangına neden olduğu ileri sürülen ve yangın çıktıktan sonra ortadan kaybolan kişileri arıyor.

  • (Özel Haber) Tek teker şov yapayım derken ölümden dönen motosikletli maganda kamerada

    Kağıthane Tüneli’nde arkadaşlarıyla sözde şov yapmak isteyen motosikletli maganda faciaya davetiye çıkardı. Tünel içerisinde tek teker giderken takla atarak yerde sürüklenen motosikletlinin o anları arkadaşının kask kamerasına yansıdı.

    Bir motosikletlinin Kağıthane Tüneli’ndeki sözde şovu adeta faciaya davetiye çıkardı. Tünel içerisinde motosikletinin ön tekerine kaldırarak seyir eden motosikletli, bir anda dengesini yitirerek takla attı. Motosikletiyle birlikte metrelerce sürüklenen genç, kazayı hafif sıyrıklarla atlatırken faciaya davetiye çıkardığı o anları ise arkadaşının kask kamerasına yansıdı. Kask kamerasına yansıyan görüntüler tehlikenin boyutunu gözler önüne seriyor. Görüntülerde gencin tek teker üzerinde tünel içerisindeki emniyet şeridinde hızlı bir şekilde ilerlediği görülüyor. Ön tekerini havya kaldırarak ilerleyen gencin dengesini kaybederek motoruyla birlikte takla attığı görülüyor. Gencin motoruyla birlikte yerde sürüklenirken diğer şeritten ise araçların geçtiği görülüyor. Kazayı şans eseri hafif sıyrıklara atlatan gencin diğer araçların altında kalmaktan kıl payı kurtulduğu görüntülerde görülüyor. Öte yandan motosikletlilerin özellikle Kağıthane Tünelinde sık sık bu tür tehlikeli şov yapmaları ve trafiği tehlikeye soktukları anlar kameralara defalarca yakalanmıştı.

  • Spor yapayım derken sakatlanmayın

    Sportif faaliyetlerde hazır olmadan vücuda yapılan baskı, yaralanmalara, sakatlanmalara ve tedavisi geç süren rahatsızlıklara neden olabiliyor. Sporcuları mutlaka iyi planlanarak egzersiz yapmaları, uygun malzeme kullanmaları, stressiz ve iyi bir şekilde müsabakalara hazırlanmaları konusunda uyaran Koru Ankara Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. S. Bülent Bekteşer sporcu, antrenör ve spor hekimlerine önerilerde bulundu.

    Profesyonel sporcularda antrenman sayısının, antrenman süresinin ve yoğunluğunun artmasının aşırı kullanıma bağlı yaralanmaların sayısını da artığını söyleyen Bektaşer, “Bunun yanı sıra antrenmanlara yeni başlayanların antrenman programlarındaki ani artışlar ve uzun süre aradan sonra tekrar antrenmanlara yoğun bir şekilde başlayanlarda da spor sakatlığı riski daha fazladır. Sakatlanmış sporcunun tanı ve tedavisinin (rehabilitasyon-egzersiz-özel antrenman) ve spora dönüşünün planlanmasında spor hekimi-sporcu ve antrenörün rolü büyüktür. Ancak tarafların beklentileri bazı yanlış uygulamaların yapılmasına yol açmakta, sakatlık süresi uzayabilmekte ve tekrarlayan sakatlıkların ortaya çıkmasına neden olmaktadır” dedi.

    Bektaşer, “Genel olarak antrenör ve yöneticiler sporcunun bir an önce antrenmana ve müsabakaya katılmasını talep etmekte; sporcu en kısa sürede eski performansına ulaşmayı istemekte; takım doktorları (spor hekimi), sakat sporcunun tanı ve tedavisini erken dönemde organize edip, sporcunun bir an önce tekrar aktivitelere katılmasını planlamakta, takım doktorluğuyla ilgili olmayan hekimler ise tedavi planını uzun süreçte planlamakta bazen sporcuya sporu bırakmasını bile önerebilmektedirler” diye konuştu.

    “Sakatlık sürecinde antrenör-doktor ve sporcu arasında kurulan güven ilişkisi çok önemli”

    Sporcunun yeterli ve tam iyileşme olmadan sahaya sürülmesinin oldukça sık uygulanan fakat uzun vadede sporcunun aleyhine bir yaklaşım olduğuna vurgu yapan Bektaşer, bu durumun sakatlığın tekrarına veya devamına, sporcunun antrenörün istediği performansa ulaşma sürecinin uzamasına neden olabildiğini ifade etti.

    Sakatlık sürecinde antrenör-doktor ve sporcu arasında kurulan güven ilişkisinin çok önemli olduğuna değinen Bektaşer “Antrenör sporcusuna ve doktoruna güvendiğini hissettirmeli, bunu davranışları ve sözleriyle de göstermelidir. Eğer güven ilişkisi bozuksa süreç başlangıçtan itibaren bozuk olarak devam eder ve sonuçta fizyolojik ve psikolojik olarak yetersiz şekilde sahaya çıkan sporcunun performansında düşme olacaktır. Bunun yanında sporcunun tekrar sakatlanma riski de artmaktadır” ifadelerini kaydetti.

    Yönetici veya antrenörün, yaralanmış sporcuyu antrenmana veya müsabakaya erken dönüş için zorlamaması gerektiğini ifade eden Bektaşer, “Tedavinin tam anlamıyla bitmesi ve takibinde yapılacak saha testleri, sporcunun sahaya dönmesiyle ilgili sağlık ekibine ipuçları vermektedir. Antrenör bu konuda sağlık ekibine güvenmeli, sporcunun optimum performansı için sabırlı olmalıdır. Takım sporlarında yönetici ve teknik heyetin yıldız sporcuların sakatlık süreçlerini de düşünerek takım planlaması yapmaları ve alternatif kadro kurmaları sağlık ekibi ve sakat sporcular üzerindeki baskıyı azaltacaktır. Unutulmamalıdır ki fizyolojik ve psikolojik olarak hazır olmayan sporcunun sahaya sürülmesi, sakatlık riskini artırdığı gibi performansını da azaltmaktadır” dedi.

    “Sürekli doktor değiştiren hastanın tedavisi uzar”

    Sakatlanmış sporcunun, tedavi süresinde sağlık ekibinin programına uyması gerektiğine vurgu yapan Bektaşer “Sürekli doktor değiştiren hastanın tedavisi uzar. Bu yüzden sporcu, sakatlandığında kulüp hekiminin direktiflerine göre hareket etmelidir. Sporcu tedavi süresince yapılan rehabilitasyon ve özel çalışma programına mutlaka uymalıdır. Sakat olmayan bölge çalışmalarına devam etmelidir. Örneğin bacağında problemi olan sporcuya sağlık ekibi (doktor veya fizyoterapist) tarafından verilen üst bölge çalışmasını ihmal etmemesi gerekir” şeklinde konuştu.

    Sakat sporcunun rehabilitasyon sürecinin, sporcu ve takımın performansına katkı için iyi yönetilmesi gerektiğini ve taraftarın da bilgilendirilmesinin önemli olduğunu söyleyen Bektaşer sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Sakatlığın tedavi ve rehabilitasyon süresince sporcu tedavileriyle ilgili bir hekim tarafından takip edilmelidir. Hekimin o spor dalı ve müsabaka takvimi açısından bilgisi olması, sporcunun en uygun zamanda spora dönüşünü sağlayacaktır. Sporcu ve hekim arasında da güven ilişkisi kaçınılmazdır. Sporcu ağrısı olduğunu veya hazır olmadığını beyan ediyorsa spor hekiminin güvenmek ve inanmaktan başka alternatifi yoktur. Çünkü ağrının miktarını ölçecek bir metod bulunmamaktadır. Ayrıca sakatlık sonrası psikolojik iyileşme sürecini göz ardı etmemek gerekmektedir. Sakat sporcunun rehabilitasyon süreci, sporcu ve takımın performansına katkı için iyi yönetilmeli, taraflar bu süreçte fikir ve bilgi alışverişinde bulunmalıdır. Tedavi sürecinde sportif başarıdan çok sporcunun sağlığı ön planda tutularak süreç yönetilmelidir.”