Etiket: Yalçın

  • Yalçın Suskunluğunu Bozdu

    25. dönem MHP Karabük eski Milletvekili Durmuş Yalçın düzenlediği basın toplantısı ile kamuoyu tarafından merak edilen sorulara cevap vererek suskunluğunu bozdu.

    7 Haziran seçimleri öncesi ‘Siz olmadan milletvekili çıkaramayız’ diyenlerin, 1 Kasım seçimleri öncesi “Sizinle başarılı olamayız” dediklerine dikkat çeken Yalçın, tüm süreç boyunca sesiz kalmayı tercih ettiğini belirterek başarıyı gördük ifadesinde bulundu.

    1 Kasım tarihinde yapılan seçimlerde aday gösterilmeyen ve seçim süresince sessizliğini koruyan Yalçın, seçim sonrası ilk açıklamasını düzenlediği basın toplantısı ile yaptı.

    Kamuoyu tarafından merak edilen tüm sorulara yanıt veren Yalçın, Rafet Vergili’nin aday belirleme sürecinde etkin rol oynadığına dikkat çekti.

    GÖREV DEĞİŞİMİ OLMA HÂSIL OLACAK

    1 Kasım seçimlerinde milletvekili adayı gösterilmedikten sonra bir takım ithamlara maruz kaldıklarını ve seçim süresince gelişmeleri uzaktan izlediğini, hiçbir etkinliğe katılmadığını belirten Yalçın “ Seçim süresince sükûtta kalmayı tercih ettim. Birkaç cenaze dışında hiçbir şeye katılmadım. Baktım siyasete çekilmeye çalışılıyorum, uzaktan kalmayı, sessizce seyretmeyi tercih ettim. 1999’tan 7 Haziran seçimlerine kadar aldığımız oy oranları belli. 1 Kasım seçimlerini başarı olarak görmüyoruz. Başarı için kazanmak gerekir. Türkiye ortalaması üzerinde oy aldık bunu başarı ile sayarız derseniz bu benim kitabımda yazmıyor. Türkiye genelinde MHP yüzde 4 oy kaybetmiştir ama Karabük’te yüzde 8 oy kaybetmiştir. Seçim sonuçlarının Türkiye konjonktürüne yükleyemeyiz. Genel merkez 40 milletvekili çıkarttı. Onlar için Türkiye konjonktürü işlemedi mi? Çıktığım hayırlı yollarda hiç kaybetmedim. Kazanmayı da bir yere seçilmek olarak görmedim. Benim kazanmak dediğim şey doğru yolda mücadelemi yapmaktır. Bir koltukta oturuyorsan o koltuktan bir şeyler almayacaksın bir şeyler vereceksin. Rahmetli Başbuğ oturduğu koltuğu mana kattı, Atatürk’te öyle. Oturduğun yeri dolduracaksın. Biz bu sonuçları başarısız görüyoruz, yenilgi olarak görmüyoruz. İl teşkilatlarımız olsun, genel merkez bunun müsebbiplerini tespit edip gerekeni yapacaktır. Bunu bir ağacın dalları gibi düşünün, ağacı budarsanız bakımı yaparsanız güzel meyve verir, budamazsanız çürük meyve verir. Tüm teşkilatlar bunu yapıyor. İnsanlarda hatalarını görüp düzeltecekler. İnsanlar hatalarını tespit edip düzeltecekler veya görev değişimi olma hâsıl olacak” dedi.

    7 Haziran seçimleri öncesinde yapılan çalışmalarda teşkilatlarla bazı sıkıntılar yaşadıklarını, iyi bir çalışma sergileyemediklerini, seçim sonrası da teşkilatlarda bazı değişiklikler istediklerini dile getiren Yalçın, ama bunun tersine işlediğini, kendisini seçim çalışmaları sırasında protesto eden kişinin ocağın başına getirildiğini söyledi.

    ADAY OLSAYDIM SEÇİLİRDİM VE KESİNLİKLE KAZANIRDIM

    1 Kasım seçimleri öncesinde Mecliste Parti’nin ileri gelenleri ve bazı Milletvekilleri ile yaptıkları değerlendirmeler sonrasında ve genel merkezin 7 Haziran’da aday olanlarla yola devam edeceğini açıklaması üzerine aday olduğunu belirten Yalçın, “7 Haziran seçimlerinde aday olduğumda kimse benim seçileceğime inanmıyordu. Kazanamayacağım bir şeye girmem. Aday olsaydım seçilirdim ve kesinlikle kazanırdım” dedi.

    MAHALLENİN DELİSİ BİLE BİLİYOR

    Halen insanların kendisini milletvekili olarak gördüklerini belirten Yalçın neden aday gösterilmediğini, bunda Rafet Vergili’nin etkili olup olmadığına dair bir soruya ise, “Şu da bir gerçek ki ben ülkücüyüm, Parti disiplini ile yetiştim, teşkilatlara uyarak hareket ederim. Seninle başarısız oluruz denince ben kenara çekildim. Benim 1 Kasım’da Rafet Vergili tarafından aday gösterilmemi mahallenin delisi bile biliyor” ifadesinde bulundu.

    7 Haziran’da yapılan seçimlerde kazanmasında Rafet Vergili’nin iki dönem Belediye Başkanlığı yapmış olmasının, iyi işler yapmış olmasının milletvekili seçilmesinde büyük rol oynadığını belirten Yalçın, “ Teşkilatlarımız maalesef Rafet beye uyarak hareket etti ve Rafet Bey’le sıkıntılarımız bu sebepten oluştu. Ben ülkücüyüm. Ben hala acemi siyasetçiyim. Profesyonel siyasetçi olmaya da niyetim yok” dedi.

    “BEN BU CAMİANIN ÇAYCISI DA OLUR, ADAYI DA OLURUM”

    Bütün siyasi partilerde önü açık olan, başarılı olacak insanların bir bir biçildiğini belirten Durmuş Yalçın “ Benim siyasi anlayışıma göre benden daha çok oy alabilecek varsa onunla çalışırım ve gereken desteği veririm. Ben teşkilatların yüzde 80 kabul imzasıyla aday oldum. Bu seçimde yönetimlerin bile haberi olmadın ülkücü teşkilat yapısına uyan bir aday belirleme olmadı. Teşkilat Adem Kar deseydi, hep yanında olurdum. Ben bu camianın çaycısı da olur, adayı da olurum” dedi.

    VERGİLİ GİZLİ KAPAKLI ADAY ARAYIŞINA GİRDİ

    Belediye Başkanı Rafet Vergili’nin gizli kapaklı aday arayışına girdiğini belirten Yalçın, “ Benim yaptığım hiçbir hatam yok. Hata yapsaydım özür dilerim. Onlara bir çok kişi sormuştur, Durmuş Yalçın’ı niye aday göstermediniz dediklerinde cevap verebilmişler mi?. Bana sorduklarında bunlar beni istemedi mi diyecektim. Rafet bey milliyetçi bir iradeye sahip olsaydı, ocakta yetişip pişmiş olsaydı beraber gidelim vekil bulalım derdi. Bana öyle demedi. Benim MHP Milletvekili olduğumdan haberi mi yoktu yada kabullenemedi mi? Senin yerine iyi bir milletvekili adayı bulurum dedi. Bunu da gizli kapaklı yaptı. Ne demokrasi tahammüllerine, nede ülkücü adabına uygun. Benim tavrım bu yüzden. Benim tavrım Partime değil, partimin içinde olduğu yaşadığım konjoktöre daha başarılı olmasıdır” dedi.

    ACEMİ SİYASETE DEVAM

    Bundan böyle Karabük’ün manevi milletvekili olarak acemi siyasetçi olarak yola devam edeceğini belirten Yalçın, “ Karabük’ün artık 2 milletvekili yok, bundan sonra üç milletvekili var. Muhalefetten bir vekil olsaydı, Karabük çok şey kazanırdı. Karabük daha iyi hizmet alırdı. Bundan sonra Karabük’ün manevi milletvekili olarak, görev yapacağım” diye kaydetti.

  • Başkan Yalçın Seçim Değerlendirmesi Yaptı

    Bilecik’in Pazaryeri İlçe Belediye Başkanı Muzaffer Yalçın, dün yapılan 26. dönem milletvekili genel seçiminin sonuçlarını değerlendirdi.

    Demokratik yarışın artık geride kaldığını kaydeden Yalçın, “Dün AK Parti diyerek Pazaryeri’mizi, Bilecik’imizi ve Türkiye’mizi 2023 hedeflerine bir adım daha yaklaştırdık. Desteğiniz gücümüzdür ve sizlerden aldığımız bu güçle hep birlikte başaracağız Pazaryeri kazanacak. Bilecik il genelinde yüzde 57,7 oranla Yenipazar ilçemiz, yüzde 56’lık oranla Osmaneli ilçemiz ve ardından yüzde 52,6 oranla Pazaryerimiz geliyor. 7 Haziran seçimlerinde yüzde 42,2 olan oranı yüzde 52,6 orana çıkaran tüm hemşehrililerime teşekkür ederim. Bu güçle hep birlikte başaracağız ve Pazaryeri kazanacak” dedi.

  • Memur-sen Genel Başkanı Yalçın: “Milletimizin Kararı İstikrar, Rotası Yeniden Büyük Türkiye”

    Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, “26. Dönem Milletvekilliği Genel Seçimi, süreci ve sonuçlarıyla milletimizin yüksek feraseti ve basiretini bir kez daha tescillediği bir zemin olarak siyasi tarihe kaydedilmiştir” dedi.

    Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, seçim sonuçlarına ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, “Milletimiz, 1 Kasım seçimleriyle 7 Haziran’da gerçekleştirilen 25. Dönem Milletvekili Genel Seçimi sonuçlarını seçenek ve çözüm üretme mevzisi olarak görülmesi gereken siyaset kurumunun değersizleştirilmesine, milletin ve devletin iç ve dış aktörlerce vesayet çemberine alınmasına, milletin ve iradesinin berhavar edilmesine sermaye yapmak isteyenlere izin vermemiş, izin vermeyeceğini ilan etmiştir. Ülkemizin 7 Haziran seçimlerinden sonra siyasi, ekonomik, sosyolojik ve diplomatik bağlamda içine çekilip mahkum edilmek istendiği ’kara delikler’, bizzat milletin eliyle kapatılmış ve bir daha açılmamak üzere mühürlenmiştir. 7 Haziran seçim sonuçlarıyla siyasi aktörlere uzlaşma hedefli koalisyon davetiyesi gönderen milletimiz; bu davetiyeyi ideolojilerini dayatma, hayırları ile milleti yok sayma ve sırtını terör örgütlerine yaslama merkezli siyaset vizesi olarak kullananlara 1 Kasım’da önüne konulan demokrasi sandıkları üzerinden kurduğu ’istikrar temelli konsolidasyon’ ile ’verdiğim fırsatın tehdide, sağladığım imkanın riske dönüştürülmesine izin vermem’ kararını deklare etmiştir. 1 Kasım seçimlerinin sonuçları, sonuçlara sevinen ve üzülenler kendi değerlendirmelerini ve bu değerlendirmelere dayalı karar ve uygulamalarını siyasetin kendi kuralları içerisinde hayata geçirecektir. Bu noktada her siyasi parti kendi iç dinamikleri ile birlikte milletin seçim sonucuyla verdiği mesajı da dikkate almak, yarına dair siyaset stratejisini, siyasi söylem ve eylemlerini, merkezinde millet ve iradesinin olduğu bir kurguyla belirlemek sorumluluğuyla hareket etmelidir. Seçim süreçlerinde ’seçmen’ sıfatıyla farklı siyasi partilere ve eğilimlere destek vermek, demokrasinin gereği ve vazgeçilmezi olan ’tercih özgürlüğü’ kapsamında olup, ’ayrışma, kutuplaşma, kamplaşma’ değil bireylerin ’farklı siyasi partilerde uzlaşma’ tavrıdır. Bu noktada, seçim sürecinde seçmen sıfatı üzerinden farklı tercihlerde bulunmak demokratik seçme hakkının gereğidir ve saygıya muteberdir. Seçim sonuçlarıyla oluşan millet iradesine ve oluşacak tek partili hükümet idaresine saygı göstermek de, demokratik olgunluğun, demokrasi kültürünün gereğidir. 1 Kasım Pazar günü seçmen sıfatıyla farklı tercihlerde bulunma hakkını kullandı; bugünden itibaren millet sıfatımızla bir olmak, iri olmak, diri olmak duruşuyla farklı tercihlerimize gözümüzü kapatıp fikri zenginliklerimizle birbirimize gönlümüzü açıp, yakıtı Çanakkale ruhu olan kardeşlik gemimiz Türkiye’nin değişmez rotası ’yeniden büyük Türkiye’ yolculuğumuzu huzur içinde, refah içinde, barış ve kardeşlik iklimiyle sürdürmek için payımıza düşen sorumlulukları yerine getirmeye başlamalıyız. Bu yolculuğun varış limanı; bütün dünya mazlumları için merhameti kuşanan ’yeni Türkiye’, dünyanın bütün zalimlerine isyanı haykıran ’güçlü Türkiye’, bütün insanlık için adalet, barış, huzur ve adil paylaşıma dayalı kalkınma ve refah getirecek olan ’beşten büyük dünya’ olmalıdır” dedi.

    1 Kasım seçimi sonucunda ortaya çıkan tablonun siyaset kulvarının kendi parametreleri üzerinden bütün siyasi partileri sevindirdiğini ifade eden Yalçın, “2 Kasım’dan itibaren herkesi sevindirecek, herkese kazandıracak süreçler ve sonuçlar için hep birlikte sorumluluk almalı, istisnasız herkes elini, bedenini taşın altına koymalı, sevincini ya da üzüntüsünü ’ötekileştirme’ malzemesi yapmaktan kaçınmalıdır. 26. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri, milletin Meclisinin dört partiden oluştuğu, icraatlarıyla milletin beklentilerini karşılama sorumluluğunu üstlenecek hükümetin ise tek partiden oluşacağı bir siyasi fotoğrafı ortaya koymuştur. Şüphesiz ki; bu sonuç nedenler ve niçinler üzerinden tartışılacaktır. Ancak, Memur-Sen olarak milletimizin iradesiyle ürettiği bu sonuçla birlikte ortaya çıkan etkilere ve beklentilere yönelik bazı ön hatırlatmaları ve gözlemleri ifade etmek, milletimizin ve kamu görevlilerinin sendikal zemindeki yetkili sivil toplum örgütü olmamızın yüklediği bir sorumluluktur. Bu noktada milletimiz 1 Kasım seçimleriyle etnik temele, dini söylemlere dayalı ayırımı yapılmadan her tür terörün, bütün terör örgütlerinin, terörü destekleyenlerin, terörü besleyen ve terörden beslenenlerin karşısında olduğunu ve terör bitene, silahlar teslim edilene kadar terörle mücadeleye devam edilmesi yönündeki tutarlığını, Türkiye’nin egemenlik alanı elbette sınır çizgileridir. Ancak, mazlumla ilgilenme, mağdura destek verme, mahzuna omuz vermede sınır çizgilerimiz değil gönül zenginliğimiz, medeniyet değerlerimiz belirleyicidir. Duruşundaki kararlılığını, Türkiye’deki seçim süreci ve sonuçlarının en az Türkiye kadar Filistin’i, Arakanı, Doğu Türkistan’ı, Suriye ve Mısır’ı, Bosna, Kosova, Makedonya’yı, medeniyet havzamızı ve bütün mazlum coğrafyaları da ilgilendirdiğinin ve etkilediğinin bilincindeyiz. İrademizle şekillendirdiğimiz Meclis ve oluşacak hükümet, icraatlarıyla sadece bize ve devletimize değil bizin parçası olan, bizde hakkı olan, bizle hukuku olan, bizden beklentisi ve umudu olan herkese hizmet etmelidir. Anadolu coğrafyası medeniyet havzamızın merkezidir. Bu topraklar sahip olduğu insani değerlerle, tarihsel birikimiyle, insanımız özgüveni ve hakikatle bağını yeniden tesis etme iradesiyle mevcut duruma yansıtacağı fikri ve fiili üretim kapasitesiyle bölgesinin lideri, küresel rekabetin öncüsü Türkiye hedefine odaklanmışlığını, ’Siyaset, milletin takdiriyle, milletin tercihiyle şekillenir. Vesayetin de vesayetçilerin de, ne bugünümüzde ne yarınımızda yeri yoktur. İrademize ket vurmak isteyenleri de, seçtiğimiz idareye vesayet uygulamaya yeltenenleri de biliriz. İrademizin vesayete alınmasına, Türkiye’nin kaosa sürüklenmesine, medeniyetimizle ve değerlerimizle bağımızın sona erdirilmesine izin vermeyiz’ misyonunu, ’Türkiye, demokrasinin bütün kurum ve kurallarıyla hayat bulduğu, demokratik hukuk devletinin bütün zeminlere hakim olduğu, sosyal devletin gelir dağılımında adaleti sağlama aracı olarak kullanıldığı bir siyasal sistemi ve istikrar zeminiyle; milleti ve devletiyle siyasetten ekonomiye, eğitimden diplomasiye, kültürden teknolojiye her alanda dünya liginin zirvesinde olmalıdır’ vizyonunu ortaya koymuştur” ifadelerini kullandı.

    Açıklamada şunlar kaydedildi:

    “Bugünden itibaren milletin iktidara taşıdığı siyasi partiye ve siyasi liderlere, milletin muhalefet sorumluluğu yüklediği siyasi partilere ve siyasi aktörlere düşen; terörle, vesayetle, devleti kendi mülküne çevirmekle iştigal edenler istisna olmak üzere herkesi kucaklamak, herkesle kucaklaşmaktır. Kamu görevlilerinin emeğini daha değerli kılma, ekmeğini daha da artırma çabasını kuşanmaktır. Cuma namazı için izin süresinin arttırılması, sözleşmeli ve 4/C’lilerin kadroya geçişi, ek gösterge adaletsizliklerinin düzeltilmesi, silahlı kuvvetler ve emniyet bünyesindeki sivil memurların mağduriyetlerinin giderilmesi başta olmak üzere 3. Dönem Toplu Sözleşme’nin içeriğinde yer alan çalışma konularındaki uzlaşmayı kazananıma dönüştürmektir. Demokratik hukuk devleti noktasında sırtımızda kambur olan kamu görevlilerine yönelik grev ve siyaset yasaklarını sona erdirmektir. Yeniden büyük Türkiye’nin yol haritası olacak yeni anayasa için ter akıtmak, uzlaşma oluşturmaktır. Türkiye’nin dünya devler liginde olmasını sağlayacak ekonomik büyümeyi gerçekleştirmektir. Terörlü mücadeleyi kararlılıkla sürdürmek, terör batağına çekilmek istenen gençlere yeni ufuklar göstererek, yeni umutlar vererek milletine ve devletine hizmet yoluna davet etmektir. Türkiye’yi çözümlerle buluşturmak, buzdolabına konan çözüm sürecini, doğru muhataplarla beklenen sonuca ulaştırmaktır. Suriye’deki vahşeti, Mısır’daki cinneti bitirecek ulusalüstü diplomasi ataklarını başlatmaktır. Filistin’i zulümden, Mescid-i Aksa’yı işgalden kurtaracak uluslararası aklı ve insani ahlakı oluşturmaktır. Bu düşüncelerle Memur-Sen olarak 26. Dönem Milletvekili Seçimleri sonucunda millet iradesiyle oluşan TBMM’nin ve kurulacak hükümetin 1 Kasım seçimlerinde milletimizin istiklaline el sürdürmemek, istikrarı sürdürmek, istikbali olarak gördüğü ’yeniden büyük Türkiye’ yolculuğunu sürdürmek kararı doğrultusundaki icraatlarına yeniden büyük Türkiye ve adil dünya inşası hedefi doğrultusunda her türlü katkıyı vereceğimizi milletimize, medeniyet havzamızdaki kardeşlerimize, dünya mazlum ve mahzunlarına saygı ve hürmetle arz ederiz.”

  • Ali Yalçın: “Memur-sen Ailesi, Türkiye’nin İstikrarından Yanadır”

    ‘İstanbul Buluşması’nda konuşan MEMUR-SEN Genel Başkanı Ali Yalçın, Türkiye’nin istikrarından yana olduklarını belirterek, “Türkiye’nin istikrarsızlık içerisinde yönetilecek bir ülke olmadığını ve son süreçte fincancı katırlarını ürküttükten sonra daha da büyük bir ihtiyaç olduğunu görüyoruz” dedi.

    Topkapı 1453 Sosyal Tesisleri’nde düzenlenen ‘İstanbul Buluşması’na MEMUR-SEN Genel Başkanı Ali Yalçın, AK Parti milletvekilleri Fatma Benli, Ravza Kavakçı Kan, eski Kültür Bakanı ve AK Parti 1. Bölge Milletvekili Adayı İsmail Kahraman ile sendikanın il ve ilçe başkanları ile sendika üyeleri katıldı. Büyük katılımın sağlandığı gözlenen program milletvekillerinin yaptığı konuşmalar ile başladı. Ardından kürsüye davet edilen MEMUR-SEN Genel Başkanı Ali Yalçın katılımcılara hitaben bir konuşma yaptı. Yalçın konuşmasında, yaklaşan seçimler ve ülke istikrarının önemine dikkat çekti.

    “1 MİLYON ÜYE HEDEFİ İÇİN BİRLİKTE İSTİŞARE EDİYORUZ”

    İstanbul Buluşması öncesinde soruları yanıtlayan Yalçın, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Yalçın, “MEMUR-SEN ailesi olarak üçüncü dönem toplu sözleşme trafiğini geride bıraktık ve Türkiye’de toplu sözleşme, toplu pazarlık süreci içerisinde en fazla kazanım olan 213 kazanımın olduğu bütün kamu görevlilerine kazandıran toplu bir sözleşme ile sözleşmeyi tamamlamış olduk. Dolayısıyla bunun akabinde MEMUR-SEN ailesi olarak 850 bin üyeyi geride bırakmış ve 1 milyona gün sayan bir konfederasyon olarak ’öncü medeniyet, güçlü sendika, büyük Türkiye ve hedef 1 milyon üye’ sloganıyla şuan Türkiye genelinde 81 ilde faaliyetlerimiz devam ediyor. Bugün bunun İstanbul ayağındayız. Bugün burada üyelerimizle buluşup dostlarımızla kucaklaşıyoruz. 1 milyon üye hedefi için birlikte istişare ediyoruz ve birlikte bir yol haritası ortaya koymaya çalışıyoruz. Türkiye’nin 1 milyon üyeli bir MEMUR-SEN’e ihtiyacı olduğunu, çünkü Türkiye’nin son süreçte demokrasinin korku tünelinden çıkma sürecinde en büyük katkıyı sunan, en dik duran kuruluş olarak Türkiye’nin bundan sonraki süreçte çok daha güçlü sivil toplum örgütlerine ihtiyacı olduğunu, bunu da başarabilecek yüreğin MEMUR-SEN’de olduğunu ifade ederek yolculuğumuza devam ediyoruz” diye konuştu.

    “TÜRKİYE’NİN BU SİYASAL SÜREÇTEN ÇOK DAHA GÜÇLÜ ÇIKMALI”

    Yaklaşan 1 Kasım seçimlerini değerlendiren Yalçın, “Ülke 1 Kasım seçimlerine doğru gidiyor. İki gün sonra Türkiye sandık başına gidiyor. Ben sandığın çok katılımlı bir sandık olmasını ve milletin iradesini sandığa yansıtmasını umut ediyorum. 1 Kasım seçimlerinin Türkiye’ye istikrar getirmesini diliyorum. Çünkü Türkiye’nin istikrarsızlık içerisinde yönetilecek bir ülke olmadığı ve son süreçte fincancı katırlarını ürküttükten sonra daha da büyük bir ihtiyaç olduğunu görüyoruz. Çünkü Türkiye kendi sınırlarını kireçle boyanmış beyaz taşlarını öte olarak gören ve medeniyet coğrafyasında bütün insanların sorunlarına karşı duyarlı olan bir profil izledi. Bunun neticesinde de ’dünya 5’ten büyüktür’ gibi son derece emperyal güçlere karşı mazlumların ve mağdurların sözcülüğüne soyunmuş oldu. Yine Orta Doğu’yu kan gölüne çeviren Orta Doğu’da huzura hasret insanların olduğu bir ortamda oranın en büyük çıbanbaşı haline gelen Siyonizme karşı ‘siz öldürmeyi iyi bilirsiniz’ diyerek onlara karşı bir tarihi ders veren bir ülke olarak Türkiye fincancı katırlarını ürkütmüştür. Bundan sonraki süreçte Türkiye’nin istikrarsız bir şekilde yönetilmesi demek Türkiye’nin bundan sonra çok büyük sıkıntılarla karşı karşıya kalacağını göstermektedir. Çünkü her 10 yılda bir ihtilal geleneğinin olduğu vesayetin her 10 yılda bir hat bildirmeye çalıştığı ve 1,5 yılda bir hükumetin düştüğü bir ülkede, Türkiye’de istikrarsızlık içerisinde yürümesi bundan sonra çok kolay olmayacak. Türkiye’nin bu siyasal süreçten çok daha güçlü çıkmalı ve çok daha güçlü bir şekilde yola devam etmelidir. Yoksa istikrarsızlık demek Türkiye’nin çok daha büyük sıkıntılara girmesi demektir” diye konuştu.

    “MEMUR-SEN AİLESİ OLARAK BİZ SONUNA KADAR TÜRKİYE’NİN İSTİKRARINDAN YANAYIZ “

    Türkiye’nin istikrarından yana tavır sergilediklerini ifade eden MEMUR-SEN Genel Başkanı Ali Yalçın, “MEMUR-SEN ailesi olarak biz, 7 Haziran öncesi bir ortak akıl platformuyla bir araya gelerek 206 kuruluşla, Türkiye’de normalleşme devam etmeli, demokratik zemin güçlendirilmeli, ham demokrasi tam demokrasi olacak noktada ilerlemeli diye çağrıda bulunurken 7 Haziran sonrası çıkan koalisyon ihtimali vesayet odaklarını yeniden harekete geçirdi ve Türkiye’deki ırgatlarını sokağa saldılar. Ve Türkiye şuan 1 Kasım seçimlerine doğru giderken, çok daha kritik bir sürecin içerisine doğru evrilmiş durumdadır. Onun için 1 Kasım seçimleri Türkiye’nin çok daha güçlü bir istikrarla çıktığı, kendi ülkesi kadar medeniyet coğrafyası içerisindeki ülkelerinde Türkiye’ye gözünü diktiği bir noktada, Türkiye’ye bir şey olur mu diye tereddüt yaşadığı bir noktada Türkiye’nin çok daha güçlü çıkması gerektiğini düşünüyoruz. MEMUR-SEN ailesi olarak biz sonuna kadar Türkiye’nin istikrarından yanayız” ifadelerini kullandı.

  • Eğitim Bir-sen Başkanı Yalçın: “Bu Ülkedeki En Kıymetli Mesleği Yapıyoruz”

    Eğitim Bir-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, “Şırnak’ta 5 yıl öğretmenlik yaptım ve bir öğrenci andımızı okudu, sonunda ’Ne mutlu Kürdüm diyene’ dedi biz yapıştık kaldık. Ne yapacağız? Hiçbir şey yapamayız, yapacağınız her şey yanlış teper. Çünkü andımızın kurgusu yanlış” dedi.

    Eğitim Bir-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Pendik Yunus Emre Kültür Merkezi’nde düzenlenen “Yönetici Okulu Konferansı”na katıldı. Burada katılımcılara hitaben bir konuşma yapan Yalçın, “Bu ülkedeki en kıymetli mesleği yapıyoruz. Ulusa sesleniş gibi bir sesleniş yapanlar şunu unutmayın, onlara ’Bunu yapmayın, şunu yapmayın’ demek çocuklarımızda ötekileştirmekten, nefret uyandırmaktan başka bir şey ortaya çıkarmaz. Ulusa seslenmek yerine öğrencilerin yüreğine dokunmak, çocuğun kalbine inmek gerekiyor. Müdür olurken bile öğretmek zorundayız. Eğer idareci olduğunuzda eski köye yeni adetler getiremiyorsanız, görevden geldiğiniz gibi gitmeyi de göze alamıyorsanız başarılı olamazsınız” dedi.

    “TÜRKİYE’DE ÖĞRETMENLER BİÇİMLEYİCİ OLARAK SEÇİLDİLER”

    Yalçın, “Türkiye’de öğretmenler biçimleyici olarak seçildiler. Halkevleri üzerinden bir toplum dönüştürülmeye çalışıldı. Bunun için bütün ayrılıklar harekete geçirildi. Yıllarca Türk filmlerinde imam ve yönetmen kıyaslanması, tartışması yapıldı. Birinin öncelendiği, birisinin örselendiği enteresan bir propaganda altında kaldık ve hepsine güldük. Aslında gülünecek bir durum yoktu ve ağlanacak şeylerdi. Aslında bir operasyondan geçiyorduk. Yıllardır çocuklarımıza andımızı okuttuk. Andımızda halbuki hikmet falan yoktu, bir tuhaflık vardı. Etnik damara vurgu yapan, millet bilincini örseleyen, enteresan kurgu vardı. Herkesin etnik damarına vurgu yapan, asla bir arada bulunmasına, kaynaşmasına değil, çatışmasını tetikleyen cümleler vardı içerisinde. Yıllarca okuduğumuz andımız dahil onlar yanlış ve bilinçli politikalardı. Hiç kimse keramet aramasın. Kutsal bir metin haline geldi. Kaldırılırken saatlerce tartışmalar oldu. Bilmeden konum aldılar, ’Olur mu, şu öyle, bu böyle’ falan dediler. Şırnak’ta 5 yıl öğretmenlik yaptım ve bir öğrenci andımızı okudu, sonunda ’Ne mutlu Kürdüm diyene’ dedi biz yapıştık kaldık. Ne yapacağız? Hiçbir şey yapamayız, yapacağınız her şey yanlış teper. Çünkü andımızın kurgusu yanlış” diye konuştu.

    “BİZE ’GAZETE OKU’ DEDİLER AMA BİZ NEYİ OKUDUK”

    Yalçın, “Bu ülkede gazeteler ve televizyonlar üzerinden darbeler yapıldı. Toplumda algılar oluşturuldu. Medya üzerinden yapıldı bunlar. Bize ’Gazete oku’ dediler ama biz neyi okuduk. Kitap tutuşturduk öğrencilerin eline, ’İnsanlarla fareler’ kitabını ve bunu klasikler arasına aldık. 100 temel eser dedik. O kitaptan bir şeyler öğretmeye kalktık. Halbuki orada dilimle söylemeye utanıyorum, ’Bilmem neyin arasındaki ne neyi kucaklayan’ gibi kelimelerle dolu kitapla çocukların bilinçaltına neler yerleştiriliyordu bunun farkına varamadık. 24 Kasım’da Kartal’da bir belediye öğretmenlere bir kitap dağıttı. Bizde kültür hizmeti için minnettar olduk onlara. Kimse bunu neden dağıttılar, ne için dağıttılar demedi. Bir ilçe başkanımız beni aradı ve kitabı incelediklerini, tuhaf olduğunu söyledi. Kitapta bizim Adem soyundan değil, hayvan soyundan geldiğimizi, dine, imana, İslam’a küfrettiğin aktardı. Bu kitap acayip bir şeydi. İnceledik ve bu adam bunu hangi cesaretle dağıtıyor, bilinçli bir şekilde. Bir kişinin fark etmesiyle ortaya çıktı bu. Kitaplarla ilgili açıklama yaptık ve ardından basına aksettirildi konu. Olaylar gelişti, talimat verildi, kitap incelemeye alındı ve kitabın 27 noktasında sakıncalı olduğu belirlenen kelimeler bulundu” dedi.