Etiket: Yalçın

  • Denizlispor’da Ali Yalçın İstifa Etti

    Denizlispor’da Teknik Direktör Ali Yalçın görevinden istifa etti.

    PTT 1. Lig’de alınan kötü sonuçlar ve takımın son sırada yer almasının ardından Ali Yalçın, istifasını yönetime sundu. Yönetim de istifayı kabul ederken, Yalçın yaptığı açıklamada, “Bu zor zamanda bana güvenen ve görev veren başta Mustafa Şavluk başkanım olmak üzere yönetim kurulumuza teşekkür ederim. Şu an takımımıza yeni bir hava gelmesi için görevimden ayrılmak istediğimi başkanımıza ilettim, o da uygun gördü. Karşılıklı anlayış çerçevesinde bugün itibariyle görevimden ayrılmış bulunuyorum” dedi.

    Denizlispor Başkanı Mustafa Şavluk ise yönetim olarak yeni teknik adam arayışlarına başladıklarını ifade ederek, “Ali hocamızın talebini yönetim kurulumuzla yaptığımız toplantıda değerlendirerek kabul ettik. Çok zor günlerde yönetimimizin ricasını kırmayarak ekibiyle birlikte teknik sorumluluğu üstlenen değerli hocamıza şimdiye kadar gösterdiği bütün çalışmalar ve fedakarlıklar için içtenlikle teşekkür ediyorum. Kendisine ve ekibine bundan sonraki yaşamında ve çalışmalarında başarılar diliyorum. Denizlispor’un başarısı için gerekli adımları yönetim olarak ivedilikle atacağımızdan camiamızın tereddüdü olmasın” dedi.

  • Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Göç Dalgasıyla İlgili Konuşuyor (1)

    Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, sınırın ötesinde 9 adet kamp olduğunu, bu kamplarda yaklaşık 100 bin kişinin kaldığını ve ihtiyaçlarının karşılandığını söyledi.

    Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Öncüpınır Sanır Kapısı önünde düzenlediği baskın toplantısında, “Şu ana kadar Türkiye’de bulunan Suriyeli sığınmacı sayısı 2 milyon 627 bin. 172 bin Iraklı da bulunuyor Türkiye’de. Son hafta içerisinde yeni bir göç dalgası yaşandı. Rusya’nın bombardımanı sonucunda yeni göç dalgasına karşı yeni kamplar kuruldu. Sınırın ötesinde 9 adet kamp mevcut. Bu kamplarda yaklaşık 100 bin kişi kalıyor. Bunların ihtiyaçları da aynı şekilde karşılanıyor. Zaman zaman Türkiye sınırını açsın diye eleştiriler geliyor. Sınırda şu anda herhangi bir birikme söz konusu değil. Yeni bir kamp hazırlığı içindeyiz. Hemen sınırın kenarına en uzun olan kamp 3 kilometre içeride” dedi.

    Akdoğan sözlerine şöyle devam etti:

    “Türkiye açık kapı politikasını devam ettiriyor. 3 milyona yakın insanı birileri dediği için almadık. Türkiye kendi kendisine kucağını açmıştır. Kimsenin Türkiye’ye insanlık dersi verme gibi bir hakkı olamaz. Türkiye yalnız bırakılmıştır, Türkiye’ye yardım etmeyen ülkeler Türkiye sınırını açsın diyorlar. Ölümden kaçan kim varsa biz kapımızı açıyoruz ancak bazen karşı tarafta Türkiye zorda kalsın diye göç dalgaları zorlanabiliyor. Okullar, hastaneler, ılımlı muhalefet vuruluyor.hizmet verilmektedir.

    ’Niye Türkiye alınmıyor’ deniyor. Biz 3 yıldır kapımızı açtık hala açık. Biz kimse ’alın’ dedi diye kapımızı açmadık. O yüzden kimsenin Türkiye’ye insanlık dersi verme hakkı yoktur. Türkiye zorda kalsın diye siviller vuruluyor, muhalifler vuruluyor Rusya, Esed taraıfndan. Demogojik yapı değişsin diye. Arapların Sünnilerin kaçırtılması söz konusu.

    Türkiye’ye akıl verenler ’sınırını aç’ diyenler, önce siz kalbinizi bu insanlara açın. Kitlenin sınırın karşı tarafında tutulması hem Avrupa hem de Türkiye için çok önemli. 3 milyar avro için ilk proje paketini Avrupa Birliği’ne sunduk.”

    Akdoğan, “Bizim buradaki insanları alırken elbette karşı tarafta oynanan oyunlara alet olmamamız gerekiyor. Ayrıca insan kaçakçılığı yapanlar da var. Bu şekilde seleksiyona tabii tutmadan gelen herkes alınırsa herkes Türkiye’ye gelmek ister. Bu yüzden Türkiye doğru olanı yapmaktadır. Türkiye’ye akıl verenler önce siz kalbinizi bu insanlara açın. Sınırın ötesinde Azez hattı kısmına özellikle güvenli bir alan olması önemlidir. Uluslararası dayanışma şart. Türkiye olarak ilk proje paketinin de AB’ye sunduk. Bu yardımlar Türkiye’ye yapılmayacak. Suriyeli sığınmacılara yapılacak olan yardımlardır. Bu sorun önce bir insani kriz meselesiydi. Ölümden kaçan insanlara kucağımızı açtık. Orta vadeli bir takım planlamalar içerisinde girmemiz gerekiyor. Sayın Başbakanımızın talimatı ile bir strateji belgesi hazırlıyoruz. İskan meselesinden vatandaşlık meselesine kadar bu mesele kapsamlı olarak ele alınmalıdır. Eğer yeni bir göç dalgası yaşanırsa bu Avrupa’yı da vurur” dedi.

  • Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan:

    Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, kötü senaryoda 100-150 bin, daha kötü senaryoda 600 bin insanın Türkiye’ye gelmesinin söz konusu olacağını söyledi.

    Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Kilis Öncüpınar Sınır Kapısı önünde düzenlediği basın toplantısında, şu ana kadar Türkiye’ye 2 milyon 627 bin Suriyeli, 172 bin Iraklı sığınmacının geldiğini ve son bir hafta içerisinde yeni bir göç dalgası yaşandığını ifade ederek, “Rusya’nın bombardımanı sonucunda yeni göç dalgasına karşı yeni kamplar kuruldu. Sınırın ötesinde 9 kamp mevcut. Bu kamplarda yaklaşık 100 bin kişi kalıyor. Bunların ihtiyaçları da Türkiye’den karşılanıyor. Sınırın bu tarafındaki kamplarda ne hizmet veriliyorsa, Suriye tarafında da aynı hizmet veriliyor. Şu an için Suriyelilerin Türkiye tarafına alınmasına yönelik bir durumun söz konusudur. Türkiye’ye akıl veren, sınırını aç diyenler önce kalplerini, gönüllerini açsın, Suriye’de yeni başlayan göç dalgası ile Türkiye’nin sınırını niye açmadığı yönünde eleştiriler yapıyor. Şu an için sınırda birikme söz konusu değildir. Son süreçte sınıra gelen 35 bin kişi Suriye tarafındaki kamplara yerleştirildi. Karşı tarafta 9 kamp bulunuyor ve 10’uncu yeni bir kamp hazırlığı içerisindeyiz. Üstelik bu kampların en uzağının Türkiye sınırına derinliği 3 kilometre. Yani Türkiye’nin içindeymiş gibi kurulu ve insanlara hizmet veriliyor. Ama bizim açık kapı politikamız devam ediyor. 3 milyon insana Türkiye, kendi ahlaki, vicdani anlayışıyla kucağını, kapısını açmıştır. Kimsenin Türkiye’ye insanlık dersi verme gibi bir hakkı olamaz. Türkiye bu konuda yalnız bırakılmıştır. Suriye’de insani trajedi yaşanıyor ve buna duyarsız kalmayan ülke Türkiye’dir. Biz bu insanlara kucak açtık ama yalnız bırakıldık. Türkiye’ye bu süreçte yardım etmeyen ülkeler ’Türkiye sınırını açsın’ gibi yaklaşımlara giriyor. Bunlar doğru değil. Bombardımandan kaçan, ölümden kaçan kim varsa biz herkese kucağımızı ve kapımızı açıyoruz” diye konuştu.

    Son zamanlarda Suriye tarafında Türkiye’nin zorda kalması için göç dalgaları oluşturulmaya çalışıldığını ifade eden Akdoğan, “Sivillerin üzerine, okul, hastane, ılımlı muhalifler, Türkmenler vurularak Türkiye zorda kalsın diye göç dalgaları yapılıyor. Yine demografik yapı değişsin diye Türkmen, Arap ve Sünnileri kaçırmaya yönelik operasyonlar gerçekleşebiliyor. Buradaki insanları alırken karşı taraftaki oyuna alet olmamamız gerekiyor. Bu hamlelere alet olmadan bu insani operasyonları devam ettirmemiz gerekiyor. Ayrıca insan kaçakçılığı yapanlar var. Dün Hatay’a 800 kişi geldi ve bunları insan kaçakçıları otobüslerle göndermişler. Bu şekilde gelen herkes alınırsa Irak, Suriye’de bir kişi kalmaz, herkes Türkiye’ye gelir. Umut tacirlerinin istismar ettiği durumlar da var ve Türkiye doğru olanı yapıyor. Bu noktada seçici davranmak gerekiyor. Herkes gelsin denilmesi bu sorunun çözümüne fayda sağlamaz. Karşıda insanlara zulmedenlerin oyununa alet oluruz. Bunun için süreci rasyonel yürütmek gerekiyor. Türkiye’ye akıl veren, ’sınırı aç’ diyenler önce siz kalbinizi, gönlünüzü bu insanlara açın. Son dönemde sorun kendilerine dokunmaya başlayınca ilgilenen ülkeleri görüyoruz. Bu sorunla baş edebilmek için sınırın ötesinde Azez hattı kısmına güvenli bir alan olması önemlidir. Uluslararası dayanışma şart. Türkiye olarak ilk proje paketini de AB’ye sunduk. Bu yardımlar Türkiye’ye değil, Suriyeli sığınmacılara yapılacak olan yardımlardır. Bu sorun önce bir insani kriz meselesiydi. Ölümden kaçan insanları koruma altına aldık, kamplara yerleştirdik. Şu anda bu mesele kısa vadede çözülmeyecek gibi gözüküyor. Orta vadeli bir takım planlamalar içerisinde girmemiz gerekiyor. Sayın Başbakanımızın talimatı ile bir strateji belgesi hazırlıyoruz. İskan meselesinden vatandaşlık meselesine kadar bu mesele kapsamlı olarak ele alınmalıdır” açıklamasında bulundu.

    Akdoğan, yeni göç dalgalarının yaşanmaması için diplomatik çabanın önemli olduğunu da ifade ederek şunları kaydetti:

    “Yeni göç dalgalarının yaşanmaması için diplomatik çaba lazım. Bombardıman, katliam devam ederse, insanların üzerine ölüm yağdırılırsa yeni göç dalgaları olacak demektir. Bunu durdurmanın yolu Esed rejimi başta olmak üzere işbirliği içerisinde olduğu Rusya’ya dur demek gerekiyor. Diplomatik baskı olmazsa, ölümler ve yeni göç dalgası devam eder. Sınırın karşısındaki kamplarda 100 bin kişi yaşıyor, yine Azez’de 100 bin kişi daha yaşıyor. Kötü senaryoda 100-150 bin, daha kötü senaryoda 600 bin insanın Türkiye’ye gelmesi demektir. Yeni göç dalgası başlarsa bu Avrupa’yı da vurur. Bunun için yardımlaşma ve dayanışma gerekiyor. Suriye’de katliamların, bombardımanın durdurulmasıyla ilgili ciddi diplomatik çaba gerekiyor. 93 bin nüfuslu Kilis’te 127 bin Suriyeli bulunuyor. Hiçbir sıkıntıda yaşanmıyor. Herkesi Kilis’e örnek almaya çağrıyorum. Sınıra gelişlerin başlamasının ardından AFAD ve STK’lar tarafından Suriye tarafına 41 bin çadır ile binlerce battaniye gönderildi. Yine Türkiye sınırına yakın noktadaki 9 kampta kalan Suriyelilerin tüm ihtiyaçlarının Türkiye’den karşılandığını, kimsenin mağdur edilmiyor.”

  • Yrd. Doç. Dr. Hatice Yalçın: “Başarılar Hediye İle Ödüllendirilmemeli”

    Konya Ticaret Odası (KTO) Karatay Üniversitesi Sağlık Bilimleri Yüksekokulu Çocuk Gelişimi Bölümü Başkanı Yrd. Doç. Dr. Hatice Yalçın, anne ve babalara tavsiyelerde bulundu.

    Çocuk Gelişimi Bölümü Başkanı Yrd. Doç. Dr. Hatice Yalçın, her çocuğun kendine özgü bir dünyasının olduğunu söyledi. Başarılı bir birey olmanın çocuğun sorumluluğu olduğunu anlatan Yrd. Doç. Dr. Yalçın, “Anne baba karneye maddi hediye vermek yerine çocuğun temel sorumluluğunu yerine getirdiği için onunla gurur duyduğunu söylemelidir. Başarılı karneyi para veya pahalı oyuncakla ödüllendirmek yerine sevincine ortak olmak, başarının verdiği hazzın önemini vurgulamak gerekir. Çocuğun kendine güveni artacaktır. Hediye, çocuğun ihtiyaçlarını giderme niteliğinde tüm yıla yayılabilir. Ancak her başarısında hediye alınmamalıdır. Çünkü her ufak başarıda ödül verilen çocuk, yetişkin olduğunda ödül, terfi, para gibi unsurlar olmayınca çalışma motivasyonu bulamayacaktır. Başarıyı ödüllendirme çocuğun yaşı ve gelişim seviyesine göre yapılmalıdır. İlkokul döneminde çocuğun ’çalışkanlık duygusu’ gelişimsel bir özelliğidir. Bu dönemde çocuğun enerjisi, bilgi öğrenme isteği zaten fazladır. İlkokuldaki çocuğun başarısında hediyelerle ödüllenmelere gerek kalmaz. Çocukta tatmin duygusu uyandırarak yeni öğrenmeler için içten motivasyonu oluşturmak yeterlidir. Ortaokul ve lisede olan çocuklar kendi arkadaş grupları ile birlikte planladıkları etkinliklere katılabilirler. Aile dışında sosyalleşmeleri ve dış dünyaya açılma istekleri kişilik gelişimleri açısından desteklenmelidir” diye konuştu.

    İlköğretimdeki çocuğun, ailesinin rehberliğine daha çok ihtiyaç duyduğunu vurgulayan Yalçın, “Tatilin anlamı çocuğun yaşına ve gelişim özelliklerine göre değişir. Tatil sürecini en iyi şekilde planlamak gerekir. İlköğretimdeki çocuk, ailesinin rehberliğine daha çok ihtiyaç duyar. Çocuk dinlenmelidir ancak okul döneminde yapamadığı etkinlikleri yapması da sağlanmalıdır. Dinlenmek demek, tüm gün evde bilgisayarda gezinmek veya televizyon önünde zaman geçirmek değildir. Açık hava, spor ve sosyal ortamlar çocuğu rahatlatır. Zeka ve el becerilerine yönelik oyunlar planlanabilir” ifadelerine yer verdi. Tatili verimli geçirmek için tavsiyelerde bulunan Yalçın, “ Tatil her şeyin bir köşeye itildiği, bütün gün televizyon seyredilip bilgisayarla oynanan, hep gezilen bir dönem olmamalıdır. Dinlenmeye ve eğlenmeye zaman ayrıldığı gibi zayıf derslerin telafisi yapılabilir. Tatil sürecinde ek desteklerle okuldaki başarısı düşük olan çocuğun arkadaşlarına yetişmesi sağlanabilir. Ara dönem, çocukla birlikte vakit geçirmek için iyi bir fırsattır. Birbirini daha iyi tanımak, anlamak ve anne-babayla çocuğun arkadaşlığından zevk almak için tatil iyi değerlendirilmelidir” dedi.

  • Yalçın Topçu Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Oldu

    7 Haziran seçimleri sonrası kurulan seçim hükümetinde Kültür ve Turizm Bakanı olan Yalçın Topçu’nun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Başdanışmanı olduğu açıklandı.

    Büyük Birlik Partisi’nin eski Genel Başkanı ve Yerli Düşünce Derneği onursal Başkanı Yalçın Topçu, Ahmet Davutoğlu’nun seçim kabinesinde Kültür ve Turizm Bakanı olarak görev almıştı. Topçu, “Türkiye önemli bir süreçten geçiyor. Devlet emretti, biz de kabul ettik” diyerek görevi kabul etmişti.

    Topçu’nun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Başdanışmanı olduğu açıklandı.

    Kararnamenin Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından imzalanmasının ardından Yalçın Topçu, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde göreve başladı.