Etiket: Yalçın

  • Memur-sen Genel Başkanı Ali Yalçın:

    Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, “İstikrarsızlığın çok yoğun olduğu bir Türkiye’de, koalisyon tartışmalarının olduğu bir Türkiye’de 28 yılda, 27 hükümet değişmiş. Böyle bir ülke toparlanabilir mi? Böyle bir ülke kendine gelebilir mi?” dedi.

    Ziyaretler ve Bingöl şubelerinin yeni hizmet bürolarının açılışını gerçekleştirmek üzere kente gelen Yalçın, Bingöl Üniversitesi Konferans Salonu’nda “Küresel Operasyonlar Karşı Sivil Toplumun ve Gençliğin Rolü” başlıklı konferans verdi. Burada konuşan Yalçın, “Cumhuriyet rejimi kurulalı 93 yıl etti ve 65’inci hükümet yakında kurulacak. Türkiye siyasetinde ortalama 1,5 yıla bir hükümet dahi düşmüyor. Cumhuriyet kurulduktan 46’ya kadar gelen süreç içerisinde iktidar olma süreci 18 aydır. Yani bir hükümetin iktidarda kalma süresi 18 ay. İstikrarlı olan dönemlerde ise bu süre 23 ay oluyor. İstikrarsızlığın çok yoğun olduğu bir Türkiye’de, koalisyon tartışmalarının olduğu bir Türkiye’de 28 yılda, 27 hükümet değişmiş. Böyle bir ülke toparlanabilir mi? Böyle bir ülke kendine gelebilir mi? Kaldı ki az bir şey toparlandığında 10 yılda bir tokattı yemiş, 10 yılda bir hırpalanmış. Bakın çok net söylüyorum bu ülke rahat bırakılsın, serbest bırakılsın demokrasi bu ülkede korku tüneline sokulmasın, siyasetin ensesinde şamar hissedilmesin bu ülkede milli gelir 20 bin 25 bin değil, daha fazla olur. Bu ülke çok daha hızlı yol alır, daha hızlısı mümkün mü? Yüzde 100 mümkün. Ama bu ülkede küresel operasyonlar hiçbir zaman bitmemiştir, bitmez. Çünkü bu ülke sıradan bir ülke değil” dedi.

    “ADI EMEK ÖRGÜTÜ OLAN BİRÇOK YAPI, EMEK ÖRGÜTLÜĞÜ YAPMADI BU ÜLKEDE”

    Türkiye’nin yaşadığı travma, sancı, kaygı ve acının altında yatan temel nedenin, bazı örgütlü yapılar olduğunu ifade eden Yalçın, şunları söyledi:

    “Bu ülkedeki adı sivil olan örgütlü yapıların aslında adının sivil olmaması, beyninin üniformalı olması ya da yanlış yerde durmasından kaynaklıdır. Türkiye’nin kaybettiği bütün dönüm noktalarında örgütlü yapıların yanlış yerde duruşu var. Yoksa bu ülke bu kadar zaman kaybetmezdi. Adı emek örgütü olan birçok yapı, emek örgütlüğü yapmadı bu ülkede. Darbenin taşeronluğunu yaptı, terörün taşeronluğunu yaptı, küresel operasyonların taşeronluğunu yaptı, sıkıntı bundan kaynaklıdır.”

    DARBELERİN ARKASINDA ADI EMEK ÖRGÜTÜ OLAN YAPILAR VAR”

    Ülkede yaşanan bütün darbelerde emek örgütlerinin desteği olduğunu anlatan Yalçın, “Bu süreçlerin tamamında gençlik kullanılıyor, sivil toplum kullanılıyor, tıpkı Gezi olayında kullanıldıkları gibi. Gezi olayında millet meselenin ağaç olduğunu zannetti ama mesele öyle değildi. Bir faiz lobisi vardı, kepçeyle götürdükleri zemini kaybeden, senelerce sömüren kesimin işinin düzgün gitmeyişiydi. Türkiye’nin İMF’ye borcunu ödemiş olması, Türkiye’nin toparlanması, Türkiye’nin kendi ayakları üzerinde duran yatırımlar yapması, dışa bağımlılık noktasında bir irade ortaya koyması faiz lobilerini rahatsız etti ve Türkiye’de bu operasyon yapılmak istendi. Ülkelerde kadife devrimler yapan, mühendislik üzerine çalışan bir kesim Soros taktiğiyle Türkiye’de bir devrim yapmaya kalkıştılar. Sonradan deşifre edilen modüllerle bunu yapmaya çalıştılar ve o süreçte işlerin aktörleri, KESK ve DİSK’ti. Türkiye’de adı emek örgütü olan bu yapılar bu sürecin arkasındaydı, işin aktörüydü” diye konuştu.

    Programa, Belediye Başkanı Yücel Barakazi, Bingöl Üniversitesi Rektörü İbrahim Çapak, Milli Eğitim Müdürü Kadri Engin, kurum amirleri, STK temsilcileri ve öğrenciler katıldı.

  • Eğitim-bir-sen Genel Başkan Yardımcısı Hasan Yalçın Yayla:

    Eğitimciler Birliği Sendikası (Eğitim Bir-Sen) Bartın Şubesi’nin İl Divan Toplantısı’na katılan Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Hasan Yalçın Yayla, “Yeni anayasa halkın değerleriyle kavga etmeyen bir anayasa olmalıdır” dedi.

    Eğitim-Bir-Sen Bartın Şubesi tarafından, Genel Başkan Yardımcısı Hasan Yalçın Yayla’nın katılımıyla il divan toplantısı gerçekleştirildi. Bartın Öğretmenevi’nde düzenlenen Eğitim Bir-Sen Bartın Şubesi İl Divan Toplantısı’nda açılış konuşmasını Şube Başkanı Muhammet Akça yaptı. Akça, “Değerli sendikamızın değerli dava arkadaşları olarak ne kadar sonsuz şükranlarımı sunsam azdır. Bizim gibi küçük illerin, ama siyaseti büyük olan illerin derdi de büyük olur. O günlerde 7-10 kişi biz buna inandık çıktık yürüdük. Eğitim-Bir-Sen’in kahraman yiğitleri, üyeleri, temsilcileri de yürüdü. Bugün bini aşan üye sayısına sahip olduk. Geçen sene Bartın’da 907 ile toplamda en büyük ve en çok üyeye sahip sendika olduk. Fakat birileri dedi ki, ‘Eğitim-Bir-Sen Şubesi Her ne kadar üye sayıları 900’ün de üzerinde olsa da yetkili sendika biziz, onlar boşuna konuşuyor’ dedi. Oysaki onların gözden kaçırdığı bir nokta var. Biz birde olsan binde olsak hak bildiğimiz yoldan bir gram sapmadan yürüdük. Madem ki insanlar sayıdan anlıyor, rakamları çok önemsiyorlar, biz yıllardık azınlıktık, hiç gocunmadık. Dimdik ayakta durduk. O zaman biz o sayıya da ulaşalım, yetkiyi de alalım. Biz değerler sendikacılığı yapıyoruz. Değerlerin en üst seviyede, zirvede, en yükseklerde olmasını savunan bir sendikayız. İnşallah sizlerin destekleriyle Mayıs ayındaki mutabakatlarda bu mutluluğu da beraberce yaşayacağız. Genel Başkan Yardımcımın huzurlarında sizlerin adına söz veriyorum” dedi.

    Akça’nın konuşmasının ardından kürsüye gelerek, yeni anayasa yapılması konusuna değinen Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Hasan Yalçın Yayla, “Yeni anayasa, hakkın yapması gereken, halkın değerleriyle kavga etmeyen bir anayasa olmalıdır. 1982 yılında yapılan darbe ürünü anayasasının milletin iradesinin vesayet kurumlarıyla ortadan kaldırıldığı bir anayasa olmamalıdır. Öyleyse bu konudaki öncülüğümüzü devam ettiriyoruz. Bugün Türkiye’de en son siyasi gelişmelerdeki temel problemler işte budur. Bir sistem problemi, sistem sıkıntısı var. Türkiye’nin sadece başkanlık değil, yeni bir anayasaya, o anayasanın milletin değerlerini bir an önce hayata geçirecek hızlı ve pratik çözümlere ihtiyacı var. Memur-Sen, Eğitim-Bir-Sen bu yolda önder olmaya, milletin iradesini siyasete hükümetlere aktarma rolünü de üstlenmektedir. Onun için genel başkanımız anayasa platformunun önderliğini, öncülüğünü yapıyor. Aynı zamanda sivil toplumun, sivil toplumculuğunun da anayasanın içerisinde olmasını ifade ediyor” dedi.

    Düzenlenen İl Divan Toplantısına, Eğitim Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Hasan Yalçın Yayla, Eğitim-Bir-Sen Bartın Şube Başkanı Muhammet Akça ve yönetim kurulu üyeleri, İl Milli Eğitim Müdür Yaşar Demir ve sendika temsilcileri katıldı.

  • Memur-sen Genel Başkanı Ali Yalçın:

    Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Türkiye’nin geçmişten bu güne darbelere maruz bırakıldığını belirterek, “Bu ülke bir daha türbülansa girmesin istiyoruz. Bu ülke kaybederse ümmet kaybeder” dedi.

    Memur Sen ve Eğitim Bir-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, “Öncü Ülke, Öncü Sendika, Büyük Türkiye” programı çerçevesinde Zonguldak’ta teşkilat buluşmasına katıldı. Genel Maden İşçileri Sendikası Konferans Salonunda gerçekleşen programda konuşan Ali Yalçın, sendikaların yaşanan krizler ve darbeler karşısında vesayet oluşturan kurumların yanında yer aldığını savundu. 1960 yılında yapılan darbenin bir sendika tarafından desteklendiğini de hatırlatan Ali Yalçın, Gezi olaylarına da hatırlatmada bulundu.

    “28 ŞUBAT ÇOK İYİ İRDELENMESİ GEREKEN BİR TARİH”

    28 Şubat’ın iyi irdelenmesi gereken bir tarih olduğunun altını çizen Ali Yalçın, 28 Şubat’ın Türkiye’nin çöküş tarihi olduğunu vurguladı. Yalçın, şöyle devam etti:

    “Türkiye’deki mevcut sendikal hareket bir sendikanın salonundan konuşarak ifade ediyorum. Bu ülkede yaşanan travmaların, ülkede yaşanan krizlerin, yaşanan darbelerin, vesayet oluşturan kurumların karşısında durmak yerine çoğunlukla ona yardım etmek ve onun yanında konum almak gibi erdemli olmayan bir yaklaşım sergilemiştir. 1960’da darbe yapıldığında bir sendika darbeyi desteklediğini ifade etmiştir. 80’de darbe yapıldığında yine aynı durum olmuştur. 28 Şubat’a gelindiğinde yine aynı durum olmuştur. 2006-2007 döneminde Cumhurbaşkanlığı seçim döneminde yine aynı durum olmuştur. Gezi olaylarına gelindiğinde aynı durum tekrar etmiştir. Ve örgütlü yapılar bazen birisi kullanılmıştır, bir sonraki adımda öbürü kullanılmıştır. Sırasıyla nadasa bırakılmıştır. Türkiye’de sendikal tarihe baktığınız zaman bu anlamda yüz akı davranışı göremezsiniz. 28 Şubat; çok iyi incelenmesi çok iyi irdelenmesi gereken bir tarihtir. Bu ülkenin çöküş tarihidir. Bu ülkeye milli gelirin küçük bir zümre tarafından iç edildiği, hortumlatıldığı ülkenin kaynaklarının çalınması neticesinde karaya oturduğu, Gölcük depremi sonrası dışarıdan gelen yardım fonlarıyla memur maaşlarının ödeyebildiği bir acziyet fotoğrafının ortaya çıkarıldığı kara bir kesittir. Ve o kara kesitin altında üzülerek ifade ediyorum sendikalar vardır. Onun ortaya çıkmasını sağlayan yapı sendikalar olmuştur. Bu ülkede sendikalar doğru yerde durmadılar. Bu ülkenin bu halde olmasının nedeni bu ülkede sendikaların yanlış yerde durmasıdır.”

    “NÖBETİ KESK VE DİSK ALDI”

    Gezi olaylarında meselenin ağaç olmadığını söyleyen Ali Yalçın, son 12-13 yılda Türkiye’de 7 defa darbe girişimi olduğunu söyledi. Gezi olaylarında nöbeti KESK ve DİSK’in aldığını öne süren Ali Yalçın, “Bu ülkede her 10 yılda bir darbe yapıldı. Standart, şaşmadı. Ama son 12-13 yıl içerisinde 7 defa darbe girişimi oldu. Çünkü 10 yıllık periyot şaştı. Gezi olaylarına geldiğimizde nöbeti bu kez KESK ve DİSK aldı. Herkes meseleyi ağaç zannetti. Faiz lobisi vardı. Türkiye’deki faiz lobisi, olayın finansmanıydı. Suflörü dışarıdakilerdi. Küresel bir oyun çekildi. Bedava kumanyaları ve biraları yudumlayanlar, Taksim’de ağaç diplerine kusmuk bırakanlar, heyet kurarak Ankara’da hükümete tehdit fırlattılar. Heyet halinde görüşüldüğünde kredi kartı faiz oranlarının düşürülmesi değil, çünkü faiz lobisi o faizleri indirmişti. Onu istemediler. Ne istediler, üçüncü köprü olmasın, üçünü havalimanı olmasın, Kanal İstanbul olmasın. Bunun ekmek, emek neresinde, alın teri neresinde? Bu bir küresel operasyondu. Ve yine aynı şekilde örgütlü yapılar bunun içinde yer aldılar. Biz bu ülkeye darbe yapılmaya çalışılıyor dediğimizde, hükümetin ağzıyla konuşuyorsunuz dediler. Bu bir darbe girişimiydi. Sharp’ın diktatörlükten demokrasiye geçiş kitabındaki modülleri sırasıyla uygulandı. Duran adam, polise çiçek sunan adam işi şirin göstermesi için bir Soros projesiydi ve yemedi” dedi.

    “BU ÜLKE NE ZAMAN TÜRBÜLANSA GİRDİYSE BİZ KAYBETTİK”

    Türkiye’nin “Yurtta Sus, Cihanda Sus” politikasını geri bıraktığını ifade eden Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, “Milli gelir 0 noktasından 10 bin dolara geçmiş. 3. Havalimanını yapar kişi geziyi yaşamasaydık kişi başı milli gelir hesabımıza göre 15 bin dolar olacaktı diyor. Dolayısıyla yurtta sus, cihanda sus politikasını geri bırakmış durumdadır. Nerede mağdur ve mazlum varsa Türkiye bir şey söylesin diye bakıyor. Bu ülkeyi rahat bırakmazlar. Biz de bundan sonra hazır ol da durmayız. Her zaman bu konuda görevde durmak zorundayız. Bu ülke bir daha türbülansa çekilmemeli. Korku tüneline sokulmamalıdır. Çünkü ülke ne zaman türbülansa girdiyse biz kaybettik. Bu gün aramızda gezen birçok zengin 28 Şubat’ta iç ettikleri paranın hesabını vermedi. 381 milyar dolar kaybeden bir ülkede batık bankaların başında emekli paşalar vardı. Olay büyük. O yüzden bu ülke rahat bırakılmaz” dedi.

    “17-25 OLDUĞUNDA SAĞDUYU ÇAĞRISI YAPTIK”

    Türkiye’nin bir daha kaybetmesini istemediklerini belirten Genel Başkan Ali Yalçın, sözlerini şöyle tamamladı:

    “17-25 olduğunda biz sağduyu çağrısı yaparak; Türkiye’de milletin çocuğunun kursağından eksilterek verdiği ve himmet ettiği bir yapının fütursuzca yoldan çıkışını, CIA’nin, MOSSAD’ın elini tutuşunu ve aldığı dersin gereğini yerine getirişini gördüğümüzü ifade ederek Türkiye’ye küresel operasyon çekiliyor. Bu bir darbe girişimidir buna alet olmayın, hizmetinizi hezimete, cemaat kelimesini enflasyona uğratıp cerahate dönüştürmeyin dedik. Mesele dershane dediler. Gezide mesele ağaç değildi, orada da dershane değildi. Bize, “Güneydoğu’da dağa çıkışın sayısını biz düşürüyoruz. Çocuklar bizim sayemizde dağa çıkmıyor. Dershane kapanırsa çocuklar dağa çıkar’ dediler. Milleti bunun üzerinde ikna etmeye çalıştılar. Fakat 17-25 sonrası bir şey çok net kendini gösterdi. Diyarbakır Belediyesi’nin arka kapısından girip el tutuştular. Dolayısıyla mesele dershane değil. Bu ülkeye bir operasyon çekiliyordu. Memur-Sen ailesi olarak kral çıplak dedik. Bizimle ilgili olumlu manşet atan o yayın grubu tamamında ters manşete döndü. Bizi toplum nazarında küçük düşürmek için elinden gelen bütün yöntemleri denedi. Çünkü biz bu ülke bir daha türbülansa girmesin diyoruz. Bu ülkede ham demokrasi, tam demokrasi olsun diyoruz. Bir daha bu ülke kaybetsin istemiyoruz. Bu ülke kaybederse ümmet kaybeder.”

    Program, Ali Yalçın’a çeşitli hediyelerin verilmesi ile son buldu.

  • Memur-sen Genel Başkanı Ali Yalçın:

    Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, “Türkiye’nin sorunu hükümet sorunu değil anayasa sorunudur” dedi.

    Bir dizi ziyaret ve toplantı için Zonguldak’a gelen Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Türkiye’nin yaşadığı sorunun hükümet problemi olarak görülse de anayasa sorunu olduğunu ifade etti. Türkiye’nin mevcut anayasa ile daha fazla yol alamayacağını belirten Yalçın, “Türkiye şu anda yaşadığı hükümet problemi dolayısıyla sorun hükümet problemi olarak görülebilir ama sorun hükümet problemi değil sorun anayasa sorunudur. Türkiye’nin acilen yeni anayasaya geçmesi lazım çünkü Türkiye mevcut anayasası ile daha fazla yol alamaz. Bu anayasa Türk demokrasisine, Türk demokrasisinin geldiği noktaya Türkiye’nin bulunduğu noktaya artık uymuyor. Çünkü bu anayasa vesayeti demokrasi ile makyajlayan 82 Anayasası’dır. Dolayısıyla bu anayasanın ruhu vardır. Ve bu ruh 21 defa makyaj yapılmasına rağmen değiştirilmiştir.Kozmetik değişiklikler yapılmıştır ama Anayasa’nın ruhuna asla dokunulmamıştır” dedi.

    “ANAYASANIN MİADI DOLMUŞTUR”

    1982 Anayasası’nın miadının dolduğunu öne süren Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, “Anayasa millet iradesini çeşitli kurum ve kuruluşlar ile kullandıran, meclis iradesinin dışına taşıran bir anayasadır. Dolayısıyla bunun miadı dolmuştur. Türk parlamenter sistemi demokrasi tarihi çeşitli krizlerle doludur. Dolayısıyla bu krizler içerisinde 1960’da darbeyi yapıp 1961’de Cumhurbaşkanlığı seçiminde siyasi partileri bir odaya toplayıp dipçiğin ucunu gösterip onlara kimse Cumhurbaşkanı adayı göstermeyecek diye mutabakat imzalatan bir siyasal tarih vardır. Buna itiraz eden Ali Fuat Başgil’e dipçiğin ucunu gösterip ben adayım diyen cesareti dipçik ucuyla kırıp ırak senatörlüğü Ankara’yı tercih edip dersini veren bir tarih vardır. Dolayısıyla bu Türkiye’deki parlamenter sistemin oturmadığını gösteriyor. 27, 28 yılda 27 hükümet görmüş bir Türkiye fotoğrafı var. 92. yılı Cumhuriyetin 64. Hükümet geride kaldı 65. Hükümet tartışılıyor. Dolayısıyla her 1.4 yıla bir hükümetin düştüğü istikrarsız bir ülkeyiz. Bunun altında yatan neden Türkiye’deki hükümet modelleri ve Anayasa sorunudur” diye konuştu.

    “TÜRKİYE’NİN BU SAATTEN SONRA YAPACAĞI TEK İŞ ANAYASAYA ODAKLANMAK”

    Bütün siyasal partilerin Türkiye’yi sağlam bir zemine çıkartmak için hükumet modelleri noktasında her türlü alternatifi tartışabilmesi gerektiğini söyleyen Ali Yalçın, sözlerini şöyle tamamladı:

    “Türkiye’nin bu saatten sonra yapacağı tek iş anayasaya odaklanmak ve bütün siyasal partiler Türkiye’yi sağlam bir zemine çıkartmak için hükümet modelleri noktasında da her türlü alternatifi tartışabilmeli anayasayı ama mutlaka değiştirebilmelidir. 1960 darbesi yapıldıktan bir yıl sonra anayasa yapıldı. 1980 darbesi yapıldıktan sonra 2 yıl sonra anayasa yapıldı. Ama Türkiye 35 yıla giren bu süreçte hala anayasayı değiştiremedi ve siviller yeni anayasayı yapamadı. Bu noktada bizim üzerimize iş düştüğünün fakındayız. Onun için Türkiye anayasa platformunun önemli bir bileşeniyiz. 16 yüksek STK kuruluşundan birisiyiz ve Türkiye genelinde yeni anayasa ihtiyacını en üst düzeyde ifade edecek, yeni anayasanın yapılma yazılma sürecine katkı sunacak toplumsal anlamda anayasa ihtiyacının hissedilmesi noktasında inisiyatif alacak kuruluşların başındayız ve bunun için 81 ilde yoğun bir çalışma temposu içerisine girmiş olacağız. Memur-Sen ailesi olarak bu ülke ne zaman türbülansa girse, korku tüneline girse bu konuda demokratik zeminin güçlenmesi noktasında tavır alan ve doğru yerde duran bir teşkilatız. Anti demokratik süreçte sesini yükselten Türkiye’ye karşı Türkiye demokrasisinin maruz kaldığı darbe girişimlerinde halk iradesinin millet iradesinin yanında yer alan bir teşkilatız. Memur-Sen ailesi olarak nasıl millet iradesini önemsiyorsak milletin egemenliği noktasından en önemli unsur 82 anayasasıdır. Bunun için üzerimize düşen sorumluluğu yerine getireceğiz.”

  • Gaziantepspor’da İkinci Sergen Yalçın Dönemi

    Gaziantepspor’da Sergen Yalçın dönemi yeniden başlıyor.

    Bu hafta içinde Mutlu Topçu ile yollarını ayırdıktan sonra teknik direktör arayışlarını sürdüren Gaziantepspor rotayı Sergen Yalçın’a çevirdi. Kırmızı-siyahlı ekipte daha önce 2013-2014 sezonunda takımın başına gelen Sergen Yalçın, Mutlu Topçu’nun ayrılmasının ardından yeniden Gaziantepspor ile anlaştı.

    FENERBAHÇE MAÇINI TRİBÜNDEN TAKİP EDECEK

    Büyük oranda yönetim ile anlaşan tecrübeli Teknik Direktör Sergen Yalçın, bu hafta sonu deplasmanda oynanacak olan Fenerbahçe maçını tribünden takip edecek. Başarılı teknik adam kırmızı-siyahlı takımla ligde kalan son 3 maçta takımının başında olacak.