Etiket: Yalçın

  • Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu:

    Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu, derebeyi medeniyetinin merhamet medeniyetine karşı olduğunu ifade ederek, “Arakan’daki Müslüman sivillere, çocuk ve kadınlara uygulanan katliam ve vahşeti seyreden derebeyi medeniyetinin temsilcilerini ve bunların kulübü olan BM’yi kınıyorum” dedi.

    Sakarya’nın Kocaali ilçesini ziyaret eden Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu, vatandaşlarla bir araya geldi. Topçu’ya Kocaali Kaymakamı Alper Balcı da eşlik etti. Ziraat Odası Başkanı Tamer Tunca’nın hazırladığı “fındık dosyasını” Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a iletmek üzere alan Yalçın Topçu, Bal Ormanı Projesi hakkında da bilgi aldı.

    Caferiye Köyü Muhtarı Selami Sakin ve köy sakinleriyle buluşan Yalçın Topçu, köy sakinlerinin sorunları ve taleplerini dinledi. Topçu Abhaz misafirperverliğini ve Abhaz kültürünü tanıtan muhtar Selami Sakin’e teşekkür etti.

    “Bağıntılı adalet uyguluyorlar”

    Sakarya’da Kocaalililer ile bir araya gelen Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu, “Merhamet medeniyetinin hakim olduğu dünya düzeninde hakkı esas alan hukuka dayalı salt adalet geçerliydi. İnsan ve bütün canlılarla birlikte çevreye dahi Salt Adalet uygulanırdı. Derebeyi medeniyetinin hakim olduğu günümüzde bağıntılı geçerlidir. Bağıntılı adalet, görecelidir, nispidir. Irka, çıkara, zümreye, ideolojiye bağlı olarak işler. Günümüzde bağıntılı adaleti uygulayan derebeyi medeniyetinin temsilcileri kendi toplumlarında bile adaleti hakim kılamamışlardır. Milletlere, insanlara bu adalet anlayışını uygulayan derebeyi medeniyetinin temsilcileri dünyada iki kesim oluşturmuştur. Bu iki kesimin ‘zulmedenler’ adlı taraf derebeyi medeniyetinin temsilcileri olup ‘zulme uğrayanlar’ adlı taraf ise merhamet medeniyetinin temsilcileri ve gayrimüslim bir kısım etnikte farkı olan toplumlar ile batıl dinlere (İlahi olmayan)mensup milyarlarla ifade edilen Asya ve Afrika da kıtalarında yaşayan milyarlarca insan dünyaya 1918’den bu yana derebeyi medeniyetinin temsilcileri hakimdir. Birinci ve İkinci dünya savaşları bunların eseridir” dedi.

    “Arakan’daki Müslüman sivillere, çocuk ve kadınlara uygulanan katliam ve vahşeti seyreden derebeyi medeniyetinin temsilcilerini ve bunların kulübü olan BM’yi kınıyorum” diyen Topçu, “Türkiye’nin ve Sayın Cumhurbaşkanımızın çabalarına yeterince katkı sunmayan başta İslam ülkeleri temsilcileri olmak üzere sağır ve kör kalan sahte “Demokrasi” tellalı ülkeleri kınıyorum. Bu bayramı Müslümanlara cehennem yapan vahşi kafir Budist katilleri Rabbim masumlar hürmetine kahretsin” diye konuştu.

    “Merhamet medeniyetinin son kalesi Türkiye”

    Yalçın Topçu sözlerine şöyle devam etti:

    “Soykırım ve katliamlar ile medeniyet temsili şehirler bunlar tarafından yok edilmiş çevre bunların nükleer silahları ile kirletilip ekolojik denge bozulmuş yine bunların attığı bombalarla yüzbinlerce insan buhar olup katledilmiş ve dünya Hiroşima ve Nagazaki’den sonra ‘Mezarsız İnsanlar’ gerçeğiyle tanışmıştır. Günümüzde Arakan, Suriye ve Irak’a seyirci kalan bu medeniyet temsilcileri dünyanın sonunu getirmek için her türlü zulmü uygulamaktadırlar. Çözüm tekdir ve yakındır doğum sancılar başlamıştır, düşülen yerden kalkacak. Merhamet medeniyetinin hakimiyeti ile bütün insanlık ve canlı cansız alemi yeniden salt adalet ile buluşacak insanlık ve dünya kurtulacak. 1 milyar 700 milyonun gözü kulağı yüreği ve duası medeniyet coğrafyamızın Medine’si olan ve ‘Düşülen Yer’ olup ‘Kalkılacak Yer’ olan Anadolu’da. Kısaca Ankara’dadır. Biz acilen Kürdü, Türkmeni, Arabı, Alevisi, Sünnisi, yeniden ‘Milleti Vahide’ olmalıyız. Bunu sağlarsak Arakan’ın, Suriye’nin, Irak’ın Afrika’nın Asya’nın Balkanlar’ın yüzü gülsün. Bu Anadolu’nun ve Kürdü Türkmen’i Arabı, Arnavut’u, Boşnağı, Çerkez’i, Abhaz’ı, Zazası, Alevi’si, Sünnisi Ayyıldızlı Albayrak altında binlerce yıl bir beraber yaşamış, tasada sevinçte bir olmuş büyük Türk milletinin ilahi kaderidir. Derebeyi medeniyetinin temsilcileri, merhamet medeniyetinin son kalesi Türkiye’yi parçalamak diz çökertmek istiyor bunu artık gizlemiyor terör örgütleri açıkça partnerlik yapılıyor ve Türkiye’nin yüzde 52 ile seçilen cumhurbaşkanı yok edilmek isteniyor. Bu oyunu daha önce 1909 -1918 arası uyguladılar. Şimdi bizler o günde dedelerimizin düştüğü hataya düşmeyeceğiz. Parti meselesi olarak bakmayacağız, yedi düvele karşı tek vatan, tek devlet, tek bayrak, tek millet diyen seçilmiş Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın yanında, dedelerimizin Sakarya’da Dumlupınar’da saf tuttuğu gibi Kadınımız erkeğimiz yaşlımız gencimizle saf tutacağız ve ‘ya olacağız ya olacağız’. Öleceksek de adam gibi öleceğiz.”

  • Ali Yalçın, 4.Dönem Toplu Sözleşme sürecini değerlendirdi

    Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, 4. Dönem Toplu Sözleşme sürecinden üçlü rakamlarla, buçuklu rakamlarla uzlaşma çıkmayacağını Kamu İşveren Heyeti’nin görmesi gerektiğini belirterek, “Bize sunulan teklif, markası cimri, modeli keyfilik olan bir hesap makinesinin ürünüdür. Biz, ‘markası adalet, modeli hakkaniyet’ olan bir hesap makinesinin devreye girmesini bekliyoruz” dedi.

    Eğitim-Bir-Sen 37. Başkanlar Kurulu toplantısının açılışı Kızılcahamam Çam Otel’ de gerçekleştirildi. Toplantının açılış konuşmasını yapan Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, 4. Dönem Toplu Sözleşme sürecine ilişkin açıklamalarda bulundu. 4. Dönem Toplu Sözleşme sürecinin hukuken hala devam ettiğini belirten Yalçın, “Fakat fiilen devam etmesi için Kamu İşveren Heyeti’nin 14 Ağustos’ta bize sunduğu teklifin, müzakere edilebilir bir noktaya, bizim tekliflerimizle yan yana durabilecek oranlara çekilmesi gerekiyor. Kamu İşveren Heyeti’nin, başka bir ifadeyle hükümetin bize sunduğu her iki yıl için 3+3, bizim için kabul edilmesinden öte pazarlık edilmesi dahi güç bir teklif. Bize sunulan oranlar, masanın özne tarafını oluşturan doğrudan 5 milyon, dolaylı olarak 20 milyon insanın, daha iyi bir Türkiye ufkuna, emeğin değerini artırma ve hakkını alma umuduna oldukça uzaktır. Biz bütün bu değerlendirmeler ışığında, Kamu İşveren Heyeti’nin sunduğu teklife, üç alternatif cevapla masadaydık. Teklif düşük olunca, açık ve kesin bir tavırla, ‘Bu müzakereye kapalıyız’ tepkisini verdik. O günden bugüne ve halihazırda bu tepkimizi değiştirmemizi, masada pazarlık sürecine girişmemizi sağlayacak ikna edici, 4. Dönem Toplu Sözleşme sürecinin uzlaşmaya doğru gitmesini inşa edici yeni bir teklif ve tatmin edici bir oran henüz bize bildirilmedi. İşveren Heyeti’nin Başkanı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, çeşitli vesilelerle yaptığımız görüşmelerde, ‘rakam değil mesaj vermeye çalışıyor.’ Rakamlara mesajı masada Kamu Görevlileri Sendikaları Heyeti olarak verdik. Bize mesaj değil rakam verilmeli. Basında bazı haberler yer aldı. 4 tane üçün yanına üç tane buçuk eklemek şeklinde yaklaşımlardan bahsediliyor. 2018-2019 yılları için dört 6 aylık döneme ilişkin mağdur edecek rakam verildi. Bize 4 altı ayda mağdur edecek rakam değil, dört başı mamur rakam lazım” şeklinde konuştu.

    “Markası adalet, modeli hakkaniyet olan bir hesap makinesi devreye girmelidir”

    “4. Dönem Toplu Sözleşme sürecinden üçlü rakamlarla, buçuklu rakamlarla uzlaşma çıkması bizim penceremizden imkansız ötesidir” diyen Yalçın, “Dört tane üçün yer aldığı teklif, büyümeyi es geçiyor, enflasyon gerçeğini göz ardı ediyor. Kamu görevlilerinin beklentilerini, bankaların yüksek kar gerçeğini, alın teri ve emeğin değerini yok sayıyor. Dört tane üçten oluşan teklif, Türkiye’nin ekonomik açıdan 2016 ve 2017 yıllarına göre ileriye değil, geriye gittiği kanaati uyandırıyor. Oysa biz biliyor ve görüyoruz ki, Türkiye’nin potansiyeli arttı. Biz inanıyoruz ki, Türkiye’nin hem bütçesi hem de cüssesi dikkate alındığında, dört tane üçten oluşan teklif, ne adaletle ne cömertlikle ilişkilendirilebilir. Bu teklif, markası cimri, modeli keyfilik olan bir hesap makinesinin ürünüdür. Biz, ‘markası adalet, modeli hakkaniyet’ olan bir hesap makinesinin devreye girmesini bekliyoruz. Toplu sözleşme sürecinin başlamasından kısa bir süne önce KİT’lerle ilgili 2016 ve 2017 yıllarına ilişkin ücretleri belirleyen Yüksek Planlama Kurulu kararı yayımlandı. Bu kararda, KİT Yönetim Kurulu başkanlarının ücretleri yüzde 100 artırıldı, üstelik geçmişe yönelik olarak. Bir başka ifadeyle, yönetim kurulu başkanlarının ücretlerinde geçmişe dönük yüzde 100 artış yapan irade, kamu görevlilerinin gelecek iki yıldaki maaşlarına 3+3 artış teklif ediyor. Geçmişe yüzde 100, geleceğe yüzde 3, yöneticiye yüzde 100, hizmet üreticiye yüzde 3. Böyle bir anlayışı yansıtan teklifi müzakere etmemizi beklemek, Memur-Sen’in geçmişini, davasını ve mücadelesini reddetmeye davet olur. Biz, bu daveti de bu daveti barındıran teklifi de gündemimize almayız. Çünkü soylu mücadelemize, bu mücadeleyi bize emanet edenlere, bu mücadelenin bugünkü müntesiplerine vefa borcumuzu, vekalet yükümlülüğümüzü beşer perdesinden büyük bir onur görüyoruz. Ne onurumuzu çiğnetiriz ne de kamu görevlilerinin emeğini değersizleştirme sonucu doğuracak bir müzakerenin öznesi olma hatasına düşeriz” ifadelerini kullandı.

    “Daralan zamanı değerli kullanalım, memurun emeğinin değerini verelim”

    Önlerinde 72 saate yakın bir süre bulunduğunu, 72 saatin adil olanı, doğru olanı, makul olanı, makbul olanı masaya getirmek, toplu sözleşme metnine dönüştürmek için yeterli bir süre olduğunu vurgulayan Ali Yalçın, şunları kaydetti:

    “Bu zamanı değerli kullanalım, emeğin değerini artırmak için kullanalım, yeni ve büyük Türkiye’nin hayal olmadığını, gerçek olduğunu ispat için kullanalım. Bu zamanı insani yardımda dünya birincisi olan Türkiye’nin insani bir hayat için gerekli ücret ve maaşlar konusunda da dünyanın birinci liginde yer alması için kullanalım. 14 Ağustos’ta dile getirdiğimiz gibi iletişim için cebimiz de kapımız da açık. Türkiye, 21 Ağustos’ta 5 milyonu doğrudan, 20 milyonu dolaylı etkileyecek bir uzlaşmanın imzasına tanıklık etsin. Uzlaşmazlık metninin altına imza atmayı biz istemeyiz. Sanıyor ve inanıyoruz ki, işveren tarafı, hükümet tarafı da istemiyordur. Kamu görevlilerinin beklentilerini karşılamayan tekliflerde ısrar edilirse, uzlaşmazlık metninin altına imza atmaktan da imtina etmeyiz. Buradan sesleniyorum. 14 Ağustos’ta getirilen teklife yönelik olarak yaptığımız ‘teklifi küçültenler, Türkiye’yi büyütenlerle temas kursun’ çağrımızı yineliyoruz. Bir adım öteye gidiyoruz, Türkiye’yi büyüten kamu görevlilerinin yetkili temsilcileri ile siyasi iradenin temsilcileri önümüzdeki 72 saati değerli kullanmak anlamında bir araya gelmeli, masada artık pazarlık aşamasına geçilmeli. Biz bize atılacak adıma sessiz kalmayız ve sırt dönmeyiz. Herhangi bir adım atılmadan da kendi teklifimizle pazarlık etmeyiz.”

  • Memur-Sen Genel Başkanı Yalçın çalışmaları süren komisyon üyelerini ziyaret etti

    Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, 4. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerine ilişkin çalışmalarına devam eden komisyonları Devlet Personel Başkanlığında ziyaret etti.

    4. Dönem Toplu Sözleşme sürecine kamu görevlileri sendikaları heyeti adına başkanlık eden Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, ulaştırma hizmetleri kolu ile kültür ve sanat hizmetleri kolunun tekliflerinin ele alındığı komisyonları ziyaret etti. Burada bir süre görüşmeleri takip eden Yalçın, teklifler konusunda uzlaşma zemininde buluşulacağını ümit ettiğini söyledi.

    Ulaştırma hizmetleri kolunun çalışmalarında Ulaştırma Memur-Sen Genel Başkanı Can Cankesen ve Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı Hacı Bayram Tonbul’dan, kültür ve sanat hizmetleri kolunun çalışmalarında Kültür Memur-Sen Genel Başkanı Mecit Erdoğan’dan bilgi alan Yalçın, çalışmaların kamu çalışanları adına hayırlara vesile olmasını temenni ettiklerini ifade etti.

  • Sergen Yalçın, Eskişehirspor’un başında ilk antrenmanına çıktı

    Geçtiğimiz hafta içerisinde Eskişehirsporla anlaşan Sergen Yalçın, yeni takımının başında ilk antrenmanına çıktı. Resmi imzalar ise yarın atılacak.

    Futbolcu olarak görev yaptığı Eskişehirspor’a teknik direktör olarak dönen Sergen Yalçın, Es-Es’in başında ilk antrenmanına çıktı. Antrenmanın ilk 15 dakikası basına açık yapılırken, futbolcular koşu ve ısınma çalışmaları yaptılar. Basına herhangi bir açıklama yapmayan Sergen Yalçın’ın, yarın 13:30’da Eskişehirspor Vali Hanefi Demirkol Tesisleri’nde resmi imzayı atması bekleniyor.

  • Memur-Sen Genel Başkanı Yalçın, şehit öğretmenleri AB-KİK toplantısında gündeme getirdi

    Türkiye-Avrupa Birliği Karma İstişare Komitesi (KİK), 36. Toplantısını tarafların katılımıyla 18-19 Temmuz’da Brüksel’de gerçekleştirdi.

    Türkiye-AB ilişkileri, Türkiye Ekonomisi ve Gümrük Birliği gibi konuların ele alındığı toplantıda karşılıklı istişarelerde bulunuldu. Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın burada yaptığı konuşmada, “Türkiye aynı zamanda bir Avrupa ülkesidir. Avrupa Birliği adaylık sürecine önceden halkın isteği, siyasilerin isteksizliği söz konusuydu. Şimdi siyasilerin geçmişten bugüne girilen yolda isteği var ama halkın isteksizliği gibi bir psikoloji hakim. Bunda AB’nin uyguladığı politikalar ve demokrasi konusunda tutarlı davranış göstermemesi etkili. Ülkemizde 15 Temmuz kanlı darbe girişimi yaşandı ve 250 insanımız şehit oldu. 2 bin 193 gazimiz var. AB bu konuda demokrasiden yana tavır almakta gecikti. Bu gözden kaçmadı” ifadelerini kullandı.

    “OHAL uygulaması bir zorunluluk olarak devreye girdi”

    “Öncelikle AB’nin KİK kanadını kutluyorum” diyen Yalçın, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “AB kanadından ilk tepki KİK’ten geldi. Bu toplantımızın başlangıcında 15 Temmuz’da hayatını kaybedenler için saygı duruşu yapmanız da takdir edilecek bir davranıştı. Bu duygudaşlık umudumuzu artırıyor. Ülkemizde demokrasimizin maruz kaldığı kanlı darbe girişiminin çalışma hayatına olumsuz etkileri oldu. Türkiye’de kamu görevlilerinin örgütlü olduğu en büyük konfederasyonuz. OHAL uygulaması bir zorunluluk olarak devreye girdi. İhraç ve açığa almalarda kapsam içine giren üyelerimiz var. Kanlı darbe girişiminde bulunan FETÖ’ye müzahir birini savunmak mümkün değil. Bu konuda farklı düşünmüyoruz diye düşünüyorum. Fakat masumiyet karinesi esas alındığında terörle irtibatı olmayan ya da olduğu tespit edilemeyen, mağdur olduğunu düşünen kamu çalışanlarının mağduriyetini gidermek için gayret göstermek görevimiz. Zor bir durum yaşıyoruz ülke olarak.”

    OHAL Komisyonu’nun görevine başladığını kaydeden Yalçın, “Söz konusu komisyon mağdur olduğunu düşünen ve hakkını aramak isteyenler için önemli bir mekanizma. Bunu önemsiyoruz. OHAL’in kalkmasını önemsiyoruz ama Fransa’da yaşanan terör saldırısı sonrası uygulamaya giren OHAL uygulaması konusunda Fransa’nın bir iki hafta önce OHAL’i altıncı kez uzatması, ülkemizde yaşanan kanlı darbe girişimi ve maliyeti göz önünde alındığında ülkemizi de anlamayı zorunlu kılıyor. FETÖ ülkemizi zor durumda bıraktığı, insanları katlettiği gibi çalışma hayatına da darbe vurdu. Kamu görevlilerinin örgütlenme oranı ilk kez düştü. Bu yıl veriler açıklandı ve yüzde 4’e yaklaşan bir düşüş var” şeklinde konuştu.

    “Terör örgütleri konusunda duygusal değil ilkesel yaklaşımlar bekliyoruz”

    Yalçın, Avrupa Birliği’nden beklenenin terör örgütlerine alan açmaması olduğunun altını çizerek, “Demokrasi konusunda ilkesel davranması ve duygusal davranışlardan uzak durmasıdır. Ben buraya gelmeden 1 gün önce Gümüşhane Torul’da 23 yaşında hayatının baharında Şehit edilen Öğretmen Necmettin Yılmaz’ın cenaze törenine katıldım. Okulda öğrencilerine karne dağıtımı yapıp ailesinin yanına giderken terör örgütü tarafından yolu kesilip arabası yakılan, kendisi dağa kaçırılan, hunharca katledilip cesedi suya atılan ve haftalar sonra bulunan cesedin kriminal incelemesinde şehit edilen öğretmen olduğu anlaşılan Necmettin Yılmaz. Haziran ayında ise 23 yaşındaki Müzik Öğretmeni Şenay Aybüke Yalçın öğretmenimiz şehit edildi yine terör örgütü PKK tarafından. Terör örgütü tarafından ülkemizde okullar yakıldı. Karne günü öğrencilerin bulunduğu ortamda kurşunlar sıkıldı. Üzülerek ifade edelim ki Brüksel’de AB Parlamento binasında bu örgütün resimleri asılıyor, dışarıda çadır kurduruluyor ve faaliyet serbestisi tanınıyor. Bu durum doğal olarak AB’yi de tartışmaya açıyor. Çalışma hayatının insanileşmesi, hak ve hürriyetlerin gelişmesi yolunda olumlu katkıları kıymetli buluyoruz. Terör örgütleri konusunda duygusal değil ilkesel yaklaşımlar bekliyoruz” değerlendirmelerinde bulundu.

    Öte yandan Yalçın, terör suçlularının uluslararası hukuk dikkate alınarak karşılıklı iadesi konusunda yaşanan sıkıntıların aşılması için öneride bulunarak, deklarasyonda yer almasını talep etti.

    Çalışma hayatına ilişkin birçok konunun gündeme alındığı toplantı akabinde yapılan müzakereler sonrası Türkiye- AB Karma İstişare Komitesi ‘Ortak Deklarasyon’ yayınladı. Bir sonraki toplantının Türkiye’de olacak şekilde Adana’da yapılması kararlaştırıldı. Heyet, Brüksel’de 15 Temmuz temalı fotoğraf sergisinin açılışına da katılarak, 15 Temmuz şehitleri için saygı duruşunda bulundu.

    Türkiye-AB ilişkileri, Türkiye Ekonomisi ve Gümrük Birliği gibi konuların da ele alındığı toplantıya TOBB, TESK, TZOB, Memur-Sen, Türk-İş, Hak-İş, TİSK ve Türkiye Kamu-Sen’in oluşturduğu heyet katıldı.