Etiket: Yalanlama

  • (Özel Haber) Canan Karatay’dan, Tarım Bakanlığı’nın Kendisini Şikayet Ettiği Haberlerine Yalanlama

    Geçtiğimiz günlerde, “ekmek en zararlı alışkanlık” dediği gerekçesi ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından İstanbul Tabip Odası’na şikayet edildiği iddia edilen Prof. Dr. Canan Karatay, böyle bir şikayetin aslı olmadığını söyledi. Karatay, “Tarım Bakanlığı’na soruldu, aslı, esası yoktur” dedi.

    Yaptığı açıklamalar ile sık sık gündeme gelen iç hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Karatay, buğdayın genetiğinin değiştirildiği ve hibrit ekmek yemenin zararlı olduğu yönünde açıklamaları olmuştu. Karatay, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın bu açıklamalarından dolayı kendisini İstanbul Tabip Odası’na şikayet ettiği yönünde çıkan haberleri yalanladı.

    “TARIM BAKANLIĞI’NA SORULDU ASLI,ESASI YOKTUR DEDİ”

    Yapılan haberlerle ilgili konuşan Prof. Karatay, “Tarım Bakanlığı’na soruldu ’Aslı, esası yoktur’ dedi. Tabipler Odası’nın da haberi yok. Ekmek hakikaten şekerdir. Şeker hastalarının hiç kullanmaması gerekir. Şeker de en tatlı zehirdir. Ben bu kadarını söylüyorum. Zaten bakanlık da ’aslı, esası yoktur’ diyor. İstanbul Tabip Odası Onur Kurulu zaman zaman bu tür haberleri servis yapıyor. Ne zaman servis yapıyor biliyor musunuz? Ben biraz medyaya çıkıp, çok görüldüğüm zaman bu geliyor. Artık bir klasik oldu” şeklinde konuştu.

    “BÜTÜN DÜNYA HİBRİT BUĞDAYIN ZARARLI OLDUĞUNU SÖYLÜYOR“

    Yaptığı açıklamaların arkasında duran Karatay, bilimsel veriler olduğunu ve şikayet edilecek bir şey olmadığını dile getirdi. Karatay, “Bütün dünya bunu konuşuyor. Bütün dünya cüce buğdayın, hibrit buğdayın zararlı olduğunu söylüyor. Bütün bilim adamları bunu söylüyor. Ben onların dediklerini tekrar ediyorum. Ben gerçek bilimi, temel bilimi konuşuyorum, geri adım atmaya imkan yok. Ben politikacı değilim ben gerçek bağımsız bilim kadınıyım” ifadelerini kullandı.

    CEZA ALDI, MESLEKTEN MEN EDİLDİ İDDİALARI

    Çeşitli haberlerde ceza aldığı ve meslekten men edildiği yönündeki haberlerin de gerçek dışı olduğunu söyleyen Karatay; “Ben hiçbir ceza almadım, hiçbir şeyden men edilmedim. Her gün hasta bakıyorum. Her gün hasta bakan bir insan, hastaneye giden bir insan nasıl men edilsin. Hepsi onur kurulu tarafından yalan yanlış servis ediliyor. Kadın Doğum kliniklerinde benim fotoğrafım asılı altında meslekten men edildi diye yok böyle bir şey. Tamamen karalamak için bunu yapıyorlar. Bunlar benim bilmeden reklamımı yapıyorlar. Oturup yazımı yazacaktım. Bakın sizin karşınızdayım, bu haberlerden dolayı” şeklinde konuştu.

    “SAĞLIĞIMIZI BOZUYOR”

    Buğdayın genetiğinin değiştirilmesi ve hibrit buğday nedeniyle ekmek yemenin sağlıksız olduğunu ve hastalıklara neden olduğunu ileri süren Prof. Karatay, “Eski ekmekte 14 kromozom vardır. Şimdi 40-49 kromozom var. Bunlarda işte sağlığımızı bozuyor. Çünkü insan kromozonundan çok daha fazla kromozom var buğdayda. Bir çok hastalığa neden oluyor. Obezite, bağışıklık sisteminin çökmesi, tiroid hastalığı, şeker hastalığı, diyabet” dedi.

  • DÜ’den ‘Asker Ve Polislere Bakmıyorlar’ İddialarına Yalanlama

    Dicle Üniversitesi (DÜ) Hastaneleri Başhekimi Prof. Dr. Sait Alan, bazı basın yayın organlarında yer alan “Asker ve polislere bakmıyorlar” iddialarını, “Sanki hastanemizde polis ve askere bakılmıyor gibi yanlış bir algı oluşturmaya çalışılıyor. Eğer varsa böyle bir şey, devletimizin güvenlik birimleri var, bunlarla ilgili gerekli işlemler yapılır” diyerek yalanladı.

    DÜ Hastaneleri Başhekimi Prof. Dr. Alan, hastaneleriyle ilgili bazı basın yayın organlarında yer alan haberlere ilişkin İHA muhabirine açıklamalarda bulundu. Hastanelerine 7 Haziran 2015’ten bu yana 160’tan fazla güvenlik görevlisinin geldiğini belirten Prof. Dr. Alan, bunların 16’sının yolda şehit olduğunu, 3’ünün de hastanelerinde tedavi olduklarında şehit olduğunu söyledi. Prof. Dr. Alan, “Bunlardan biri, kafaya ateşli silah yaralanması, biri çoklu organ yaralanması diğeri de yine çoklu organ yaralanması ile gelmiş. Son hastamız 12-13 saat süren bir ameliyattan sonra yaklaşık 11 ünite kan vermek zorunda kaldığımız bir hastamız. Çok başarılı geçti tedavisi, yoğun bakımdan çıktı, taburcu aşamasında maalesef pıhtı atmasından biz hastamızı kaybettik. Bunun dışında bizde şehit olan başka bir yaralımız yoktur. Ama yapılan haberlere baktığımızda bir takım yanlış haberlerin dolaştığını görüyoruz. Daha önce, Y.D. isimli bir polisimizin vermiş olduğu beyanatı biz tekzip etmiştik. Polisimizin iddia ettiği gibi, hastanemizde kendisi ile ilgilenilmediği teröristlere baktığımızı iddia etmişti ama biz özellikle kendisinin olduğu gün hastanemizde yattığı süre içerisinde biz de herhangi bir terör örgütü mensubunun yatmadığını belirledik. Arazi kavgası, köy kavgası nedeni ile yaralanan bir şahıs, kendi yattığı klinikte yatmış bunu terörist olarak ifade etmiştir. Bu konunun da doğru olmadığını gerçek boyutu ile biz açıklamıştık. Ama maalesef, basın yayın organlarında sanki hastanemizde polis ve askere bakılmıyor gibi yanlış bir algı oluşturmaya çalışılıyor. Bunun kesinlikle yanlış olduğunu belirtiyor ve düzeltilmesini istiyoruz. Eğer varsa böyle bir şey, devletimizin güvenlik birimleri var, bunlarla ilgili gerekli işlemler yapılır. Bunun varmış gibi sunulması, böyle zor bir bölgede özverili olarak çalışan sağlık görevlileri adına etik bulmuyoruz” dedi.

    “’ASKER VEYA POLİSE BAKMIYORUM’ DURUMUNA MÜSAADE ETMEYİZ”

    Güvenlik görevlilerinin ameliyatlarının çok başarılı bir şekilde yapıldığını hatırlatan Prof. Dr. Alan, şu ifadeleri kullandı:

    “Bunu hastalarımızı ziyaretleri sırasında gerek il valisi, emniyet müdürü, komutanlarımız da bize bu konuda takdirlerini, teşekkürlerini ilettiler. Biz de sağlık çalışanları adına bu takdirleri çalışanlarımıza paylaştık ve çok mutlu olduk. Gayet uyumlu ve güzel bir çalışmamız var, ama kesinlikle biz varsa böyle bir personelin güvenlik birimlerince zaten takip edilip gerekli işlemlerin yapılacağına inanıyoruz. Kurumumuzda 3 bin 500 personel adına söylüyorum, şu ana kadar uyumsuz bir durum, asker veya polise bakmıyorum muayene etmiyorum, bu ameliyatı yapmıyorum diye herhangi bir durum vuku bulmamıştır, olmamıştır ve olmasına da zaten müsaade etmeyiz.”

  • (Özel Haber) Arsenikli Tavuk İddialarına Akademik Yalanlama

    Son günlerde tavuk etinde arsenik olduğu yönündeki haberleri yalanlayan Prof. Dr. Mustafa Tayyar, bu iddiaların gıda terörü olduğunu söyledi.

    Geçtiğimiz günlerde bir fitoterapi uzmanının, tavuk etinde arsenik olduğunu iddia etmesi ülkede büyük yankı uyandırmıştı. Vatandaşları tedirgin eden bu iddiaya göre tavuk tüketmek kansere kadar uzanan rahatsızlıklara davetiye çıkarıyor. Ancak bu açıklamalara Uludağ Üniversitesi Besin Hijyeni ve Teknolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Tayyar’dan yalanlama geldi. Bu tür iddiaları ortaya atan uzmanların bir süre sonra vizite ücretlerinin ve kitap satışlarının arttığına dikkat çeken Tayyar, tavuk etinde arsenik bulunduğu iddiasının gıda terörü olduğunu söyledi.

    “SÖZ KONUSU İLAÇLAR TÜRKİYE’DE KULLANILMIYOR”

    Haberin çarpıtılmış olduğunu ifade eden Tayyar, “2006 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) tarım politikalarıyla ilgili bir dergide, ABD’de kullanılan yem katkılarının tavukların karaciğerinde arsenik kalıntısı oluşturduğu yönünde bir rapor yer almıştı. Burada arsenik kalıntıları normal seviyede olmasına rağmen, arseniğin korkutuculuğu sebebiyle ABD’de 2013’te üçü, 2015’te ise biri tamamen yasaklandı. Habere bu gözle bakıldığında bundan 9 yıl önce ABD’de böyle bir risk öngörüldüğü için, böyle bir ihtimal olabilir diye yasaklanmış. ABD’yi ilgilendiren bir haberin, Türkiye’de ‘tavukta arsenik tehlikesi’ olarak yansıtılmasını doğru bulmuyorum. Sadece bu haberle ilgili internetteki arama motorunda yaklaşık 400 bin tane haber sitesi olduğunu görüyoruz. İnsanlarımız da bu haberleri görünce ‘eyvah çocuklarımıza tavuk yedirmeyelim’ diye düşünüyor. Oysa tavuk eti beslenme açısından çok önemli bir protein kaynağıdır ve insan için olmazsa olmaz gıdalardandır. Türkiye’de kanatlı sektörü çiftlikten sofraya kadar gıda güvencesi açısından kontrol ediliyor. Ayrıca altını çizerek söylüyorum, söz konusu yem katkı maddeleri Türkiye’de kullanılmıyor. Hal böyleyken bu haberlerin gündeme gelmesi bana pek sağlıklı gelmiyor. O tarihte ABD’deki haberleri tararsanız, orada hiç bu kadar tartışılmamış, sadece tedbir alınmış. Ancak 9 sene önce ABD’de yaşanan bir olayın biz Türkiye’de 10 bin kat daha fazla üstüne gitmişiz. Bana sorarsanız bu bir gıda terörüdür. Bu tip haber çıkaran uzmanların bir süre sonra hasta sayılarında inanılmaz bir artış olduğuna, vizite ücretlerinde ve kitap satışlarında bir artış olduğuna dikkat çekmek istiyorum. Her sene bir şeyleri kaybediyoruz. ‘Yoğurt yemeyin, tavuk yemeyin, süt içmeyin’ gibi laflarla insanların en önemli besin maddelerinden, protein kaynaklarından uzaklaşması sağlanıyor. Oysa bir ülkenin beslenme açısından gelişmişliği tükettiği protein oranıyla çok yakın ilgilidir. Nasıl bir terörist bomba patlatarak topluma bir korku yayıyorsa bu gıda terörü haberiyle de Türkiye’de tavuk tüketiminin en az yüzde 10 azaldığını düşünüyorum. Bunun Türkiye’deki çocuklara yapılacak en büyük terör saldırılardan biridir diye düşünüyorum. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı şu anda ülkedeki bütün kanatlı ürünlerini çok daha hassas kontrol ediyor. Laboratuvarlarda yüzlerce arkadaş çok ciddi çalışmalar yapıyor. En ufak bir problem çıktığı zaman ise onlar çok daha katı ve acımasız bir şekilde müdahale ediyor” diye konuştu.

    Bununla beraber Bursa’da bir tavuk lokantası işleten İbrahim Usta ise, tavuk satışlarında herhangi bir azalma olmadığını belirterek, insanların artık ‘birilerinin işine yarayacak’ bu tür haberlere inanmadığını söyledi.

  • Öz Ailesinden Yalanlama

    Mardin’in Nusaybin ilçesinde geçtiğimiz günlerde vefat eden 55 yaşındaki Emin Öz’ün ailesi, vefat anı görüntülerini sosyal medya hesabı üzerinden yayınlayan, görüntüyü çeken ve cenazelerini kötü emellerine alet ederler hakkında suç duyusunda bulunacağını açıkladı.

    Mardin’in Nusaybin ilçesi Fırat Mahallesi Başyurt Sokak 78 nolu evde ikamet eden 65 yaşındaki Mehmet Emin Öz, 19 Kasım’da evinin tavanına astığı iple intihar etti. Komşuları tarafından fark edilmesi üzerine Öz’ün cenazesi ilçedeki sokağa çıkma yasağı nedeniyle İpekyoluna getirildi. Burada 112 acil servis ambulansıyla Nusaybin Devlet Hastanesi’ne kaldırılan şahsın cesedi, otopsi yapılmak üzere Mardin Adli Tıp Kurumu’na gönderildi.

    Bazı yayın organlarında ise olayla ilgili, “55 yaşındaki Emin Öz’ün engelli olan annesini sokağa çıkma yasağı nedeniyle hastaneye kaldıramadığı için intihar etti” şeklinde haber yapılmıştı. Medyada çıkan haberlerin doğru olmadığını belirten Mehmet Emin Öz’ün oğlu Ruhullah Öz, cenazelerini kötü emellerine alet ederler hakkında suç duyusunda bulunacağını söyledi.

    Ruhullah Öz, “Ayrıca babamın vefat anı görüntülerini sosyal medya hesabı üzerinden yayınlayan, görüntüyü çeken ve cenazemizi kötü emellerine alet ederler hakkında taziyem biter bitmez suç duyurusunda bulunacağım” dedi.

  • AK Partili Akar’dan Vekil Adaylarının Şiddet Uyguladığı Haberine Yalanlama

    AK Parti Diyarbakır İl Başkanı Muhammed Dara Akar, milletvekili adaylarının şiddet uyguladığı yönünde çıkan haberleri yalanladı.

    Parti binasında AK Parti Diyarbakır milletvekili adayı Şafak Yontürk ile birlikte basın açıklaması düzenleyen AK Parti Diyarbakır İl Başkanı Muhammed Dara Akar, söz konusu saatte Yontürk’ün kendisi ile birlikte olduğunu ve muhtelif yerlerde sandıkların ve okulların tefrişinde bulunduğunu söyledi. Akar, “Beraber okul gezilerini gerçekleştiriyorduk. Söz konusu köyde değildi. Bu iftira haberini de biz kamuoyuyla paylaşmak istedik. Ne Yontürk, ne de bir başka parti yetkilisi herhangi bir gözlemci heyete hukuk dışı bir muamelede bulunmamıştır. Hatta karşı karşıya da gelmemiştir. Ben açıkçası tarafsız gözlemci heyetinin tarafsız gözlemci heyeti gibi gözlemlerini yapmalarını beklerdim. Oysa bir siyasi partinin üyeleri ile köyleri gezmeleri doğrusu hayret ile karşılıyorum. HDP’nin yetkilileriyle gezmeleri ne kadar tarafsızlık anlamına geliyor. Onu da kamuoyunun takdirine bırakıyorum” dedi.

    “ESAS MAĞDURİYET YAŞAYAN BİZİZ”

    Bütün amaçlarının seçmenin özgür idaresinin sandığa yansıması olduğunu dile getiren AK Parti Diyarbakır İl Başkanı Muhammed Dara Akar, “7 Haziran’da çok ciddi sorunlar yaşadık. Gerekli güvenlik tedbirleri alınmış durumda. Herkes gerekli tedbirleri almış durumda. Buna rağmen sabah saatlerinden beri sandığımızı korumaya çalışıyoruz. Çok büyük bir gayret sarf ediyoruz. Yönlendirmeleri engellemeye çalışıyoruz. Esas mağduriyet yaşayan biziz. Orada nasıl insanların yönlendirildiğini, orada öbek öbek biriken insanların diğer seçmenler üzerinde nasıl bir psikolojik baskı uyguladığını, başka yerlerde de bu yönlendirmelere teşebbüs ettiğini görmekteyiz. Zaten buna ilişkin de tutanaklar tutulmaktadır. Meşru yollarla demokratik hakkımızı kullanacağız ve hukuk yollarına başvuracağız. Bu sandık manipülasyonlarına müsaade etmeyeceğiz. Biz AK Parti olarak ne kimsenin oyunu çalma gibi tutum içerisindeyiz ne de oyumuzu çaldırma niyetindeyiz” ifadelerini kullandı.