Etiket: Yalancı

  • Sarıgöl’de ’Yalancı Bahar’ çiftçileri endişelendiriyor

    Manisa’nın Sarıgöl ilçesinde hava sıcakların mevsim normalleri üzerinde seyretmesi nedeniyle adeta “Yalancı Bahar” yaşanıyor. Çiftçiler erken uyanacak üzüm bağlarında don tehlikesi ile karşı karşıya kalmaktan endişeleniyor.

    Sarıgöl ve çevresinde hava sıcaklığının mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi sonucu badem ve meyve ağaçları çiçek açmaya başladı. İlçede Nisan ayında görülmesi gereken bahar manzarasının Şubat ayında yaşanması çiftçileri korkutuyor. Çevredeki papatyaların ve meyve ağaçların açması ile adeta yalancı bahar yaşanmakta olduğunu belirten Sarıgöllü çiftçi Yusuf Hasırcı, “Bu yıl beklenen yağışlar az oldu. Hava sıcaklıkları da mevsim normalleri üzerinde seyretmekte. Böyle olunca çevredeki papatya ve meyve ağaçları erken açtı. Şu anki manzarayı ancak Nisan ayında yaşamımız gerekirken, Şubat ayında yaşamaya başladık. Tek endişemiz, üzüm bağlarının da erken uyanması. Üzüm bağları erken uyanırsa don tehlikesi ile her an karşı karşıya gelebiliriz’’ dedi.

    Çiftçi Hasırcı, yağmur yağması için bazı mahallelerde yağmur duaları yapıldığını belirterek, ’’Zor bir yıl olacağa benziyor. Mart ayında olabilecek don ve şiddetli soğuklar bizleri korkutmakta’’ dedi.

  • Adı yalancı kendi şifalı

    Aktar Ali Şahindoğan, süs olarak kullanılan ‘yalancı portakal’ın kireçlenme ve eklem ağrılarına iyi geldiğini söyledi.

    Yalancı portakal, kapalı tohumlar türünden familya olarak dutgiller cinsinden bir meyve türü olarak biliniyor. Koparıldığı veya kesildiği zaman süt görünümlü sıvı akıtan bu meyve, 10-15 santimetre çapında pütürlü yuvarlak görünümüyle portakala benziyor. Anavatanı Amerika olan bu meyve, diz ağrıları ve kireçlenme gibi sağlık sorunlarında ezerek merhem kıvamına getirildikten sonra ağrıyan bölgeye sürülüyor.

    “Eklem ağrısı olan kişiler faydasını görürler”

    Yalancı portakal hakkında bilgi veren aktar Ali Şahindoğan, “Ağrı, sızı, romatizma ve kireçlenme için bu meyve ezilip bağlanıyor. İçi süt gibidir, kabuğuyla karıştırılırsa merhem kıvamını alır. Eklem ağrısı olan kişiler, akşam sürüp sabah kalktıklarında faydasını görürler. Bu meyve genellikle sulak bölgelerde yetişir. Dikenli ağacı vardır, olgunlaştığı zaman ağaçtan dökülür. Bir kere kullanıldıktan sonra faydasını gören insanlar var. Fakat uzun süre kullanan kişiler de var. Tane hesabı satılıyor. Küçükler 3, büyükler 5 liradan satılıyor” ifadelerini kullandı.

  • Yalancı bahara aldanan bademler çiçek açtı

    Hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin üzerinde seyrettiği Muğla’nın Datça ilçesinde badem ağaçları çiçek açtı.

    Türkiye’nin birçok kentinde soğuk hava etkili olurken, Datça’da bademler çiçek açtı. Yazı Mahallesi’nde Aralık ayında mevsim normallerinin üzerinde seyreden hava sıcaklıkları badem ağaçlarının çiçek açmasına, bazı ağaçlarda ise çağla olmasına neden oldu. Bademi ve çağlası ile ünlü Datça’da üretici erken gelen ‘yalancı bahar’ın şaşkınlığını yaşarken, meyveye duran ağaçların ve meyvelerin havaların soğuması ile zarar görmesinden endişe ediliyor.

  • Bakan Yardımcısı Yayman: “Yalancı muhalefetin mumu 16 Nisan’da sönecek”

    Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Hüseyin Yayman, Kırşehir Ahi Sivil Platformu tarafından düzenlenen ’Evet’ programına katıldı.

    Kırşehir İl Müftülüğü konferans salonunda konuşan Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Hüseyin Yayman, referandum ile ilgili, “Bizim derdimiz var. Biz Türkiye’de artık bu sistem değişmelidir diyoruz. Bu tartışmanın bir hikayesi var. Bu tartışma bitmeyen bir senfoniye dönmüş bir tartışmadır. 50 yıldır Türkiye’de Başkanlık sistemi tartışılıyor. Necmettin Erbakan, Alparslan Türkeş, Turgut Özal, Süleyman Demirel, Tayyip Erdoğan, Muhsin Yazıcıoğlu 16 Nisan’dan sonra makamı kaldırılacak Binali Yıldırım şu fedakarlığa ve özveriye bakın. Anadolu erenlerinin bir sözü var. ‘Yalancının Mumu Yatsıya Kadar Yanar’ bu yalancı muhalefetin de mumu da inşallah 16 Nisan akşamı sönecek” diye konuştu.

    “Gazi, GATA’da yaşadığı vesayeti anlattı salondan alkış aldı”

    Kırşehir’de ‘Evet’ platformu tarafından hazırlanan programda konuşan ve gazi olduktan sonra yaşadığı askeri vesayetin eşi ile gittiği GATA’da nasıl gün yüzüne çıktığını anlatan Şehit ve Gaziler Vakfı Başkanı Lokman Aylan, salonda bulunan katılımcılar tarafından alkış aldı.

    Şehit ve Gaziler Vakfı Başkanı Lokman Aylan gazi olduktan sonra GATA’da yaşadıklarını şöyle anlattı:

    “Dış nizamiyeden GATA’ya girdik sıkıntı yok. İçeriye girdik dediler ki dur. Giremezsiniz neden dedim. Eşin baş örtülü dediler. Ben bu GATA’dan 3 ay önce gazi olarak çıktım. Bedel ödedim nasıl giremem. Giremezsiniz emir var. Bana sorulmadı askere giderken namaz kılıyor musun? Eşin annen baş örtülü mü? Alamayız dediler neden diye bir daha sordum. Vesayet var dediler.

    Bu ülkeden her etnik guruptan gazi ve şehitler var. Biz hep birlikte büyük ve güçlü bir Türkiyeyiz.”

    İl Müftülüğü salonunda düzenlenen programa Vali Necati Şentürk, Belediye Başkanı Yaşar Bahçeci, AK Parti Milletvekili Salih Çetinkaya, AK Parti İl Başkanı Mustafa Kendirli ve vatandaşlar katıldı.

  • (Özel Haber) Arıların en büyük düşmanı ‘Yalancı Bahar’

    Namık Kemal Üniversitesi (NKÜ) Tarımsal Biyoteknoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Devrim Oskay, dünyada ve Türkiye’de arı kolonilerinde kış kayıpları yaşandığını, bunun çeşitli nedenlerinin bulunmasının yanında en büyük problemin ise ‘Yalancı Bahar’ olduğunu belirtti.

    Yrd. Doç. Dr. Devrim Oskay, ‘Yalancı Bahar’ tabir edilen olayı, kışın ortasında havaların ısınması dolayısıyla, arıların dışarıya çıkarak polen ve nektar arayışına, yavru faaliyetlerine başlaması ve daha sonra da havanın soğuması ile kovanlarda toplu ölümler yaşanması olarak ifade etti. Yrd. Doç. Dr. Oskay, NKÜ’de bal arılarıyla ilgili çalışmalar yaptıklarını belirterek, bal arılarının gerek insan yaşamı için sağlıklı beslenmeyi sağlamaları açısından gerekse bitkilerde yaptığı tozlaşma nedeniyle çok önemli olduğunu söyledi.

    Bal arılarının besin zincirinin önemli bir parçası olduğunu anlatan Yrd. Doç. Dr. Devrim Ozkay, “Eğer bal arıları yok olursa, bugün dünya üzerinde açlık yaşanabilir. O yüzden bal arılarını muhafaza etmemiz, korumamız, arıcılığı geliştirmemiz lazım” dedi.

    “Yüksek miktarda kış kayıpları yaşıyoruz”

    Arıcılığın bazı sorunlar ile karşı karşıya olduğunu aktaran Yrd. Doç. Dr. Devrim Oskay, “Özellikle dünyada ve ülkemizde yaşanan kış kayıpları var, bu yılda bölgemizde ve ülkemizde yüksek miktarda kış kayıplarını yaşıyoruz. Bunların arkasında yatan nedenlere gelince, neden bu koloni kayıpları oluyor? Bir çok faktörün bir araya gelmesi ve arıların buna dayanamaması olayı. Bunlardan bir tanesi, sonbaharda iklim değişikliği nedeniyle yaşanan kuraklık. Sonbaharda, bal arıları, doğadan aldıklarıyla yeni, genç popülasyonları, yavruları geliştirmek zorundalar. İşte doğadan eğer polen ve nektar gelmezse, ikisinin dengesi bozulursa, bu sefer arılar genç nüfus oluşturamıyor ve kışa giren yaşlı popülasyonlar kış ortasında yok olup gidiyor” ifadelerini kullandı.

    Arıcıların kolonilerini koruyabilmek için dikkat etmeleri gereken noktalar olduğunu belirten Ozkay, “Arıcılarımız özellikle sonbaharda, kolonilerinin bakımlarını yaparken dikkat etmeleri lazım, yiyecek stoklarının tam olmasını sağlamaları lazım, hastalıklarla mücadele etmesi lazım, eğer bunlara dikkat edersek arıcılıkta koloni kayıplarının yaşanmayacağını düşünüyorum. Bunun yanında, etraftaki tarım ürünlerine uygulanan kimyasal zehirlerin de arıları öldürdüğünü biliyoruz, buna da dikkat edilmesi gerekiyor” diye konuştu.

    “Yerli arı ‘Yalancı Bahara’ inanmaz”

    Arıcıların en büyük korkularından birinin de ‘Yalancı Bahar’ olduğunu kaydeden Yrd. Doç. Dr. Devrim Oskay, “Bir de ‘Yalancı Bahar’ denen bir olay var, kışın ortasında havalar birden güzelleşiyor, sıcaklık artınca bu sefer arılar aktif hale geliyor, dışarıya çıkıp nektar ve polen aramaya başlıyor. Nektar ve polen getirmek için uçmaya başlıyor, uçma faaliyeti arıların ömrünü kısaltıyor. O nedenle biz bu dönemlerde arıların kovandan çıkmamasını tercih ediyoruz. Tabi bunu nasıl sağlarız? Eğer bulunduğumuz bölgenin arısıyla çalışırsak, yerli arı bunu bilir, yani kışın ortasında yaşanan baharın yalancı olduğunu, etrafta çiçek ve polen bulunmadığını bildiği için kovandan dışarıya çıkmıyor. Ama farklı bir bölge ya da ülkeden gelen koloni varsa onlar bu durumu bilmediği için uçmaya başlıyorlar, yavru faaliyetlerine başlıyorlar. Arkasından da soğuk vurduğu zaman, koloni, yavrulu alanı ısıtamadığı için yavru üşümeleri ve arkasından yavru hastalıkları dediğimiz Amerikan yavru çürüklüğü hastalığı, Avrupa yavru çürüklüğü hastalığı ortaya çıkıyor ve bunlar nedeniyle koloni kayıpları yaşanıyor” dedi.

    Arıların ‘Yalancı Bahar’ tabir edilen zamanlarda dışarı çıkmaması için de üreticilerin bazı önlemler almaları gerektiğini vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Özkay, konuşmasını şu ifadelerle sonlandırdı:

    “Üretici, eğer o bölgenin arısıyla çalışmıyorsa, bu sefer bal ve polen stoğu olan arılar bu havalarda dışarı çıkmıyor, bunun dışında kolonide bir açlık olayı varsa, stoklar yeterli miktarda değilse, arı da dışarı çıkıp yiyecek bulma davranışı gerçekleşiyor. İşte arıcılarımız bunun önüne geçmek için o kışın ortasındaki güzel günlerde arılara şeker şurubu vermesi lazım. Şeker şurubu ile beslendiği zaman arı verilen o besinle kendi stoklarını oluşturmaya çalışacaktır. O şurubunda iki birim pancar şekeri bir birim su olarak hazırlanması lazım, bala yakın bir kıvamda olması gerekir. İkinci beslenme olayı da içeride yavru faaliyetlerini gerçekleştirebilmesi için polen gerekli, arıcılarımız o zaman da baharda topladıkları ve difrizde sakladıkları polenler ile kek yaparak veya arı sağlığına uygun ham maddelerden yapılmış ikame polen yemlemesiyle arılarını yemlemeleri gerekiyor.”