Etiket: Yaklaşık

  • Otomobilin motor kısmından çıkan yaklaşık 3 metrelik yılana sakinleştirici iğne

    Bolu’nun Mengen ilçesinde otomobil sürücüsü aracının yağını değiştirmek için kaputu açtığında motor kısmından yaklaşık 3 metre boyunda yılan çıktı. Sürücü büyük şok yaşarken, geçtiğimiz hafta da aynı bölgede başka bir otomobilin motor kısmından 2 metre yılan bulunduğu ortaya çıktı.

    Edinilen bilgiye göre, Mengen Devlet Hastanesi’nde güvenlik görevlisi olarak çalışan Tahan Taylan Eraslan, bahçede bulunan otomobilinin kaputunu açarak motorunun yağını değiştirmek istedi. Eraslan, gördüğü manzara karşısında şok oldu. Motor kısmında yaklaşık 3 metre yılını gören sürücü korku içinde aracından uzaklaştı. Mesai arkadaşlarıyla birlikte ellerine aldıkları sopayla 3 metre uzunluğundaki yılanı aracın motor kısmından çıkartmak isteyen Tahan Taylan Eraslan, başarılı olamayınca olay yerine Mengen Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü’ne bağlı ekipler çağrıldı. İtfaiye ekipleri, motor kısmında bulunan yılanı uyuşturucu iğneyle sakinleştirdikten sonra çıkarttılar. Yılan daha sonra doğaya salındı.

    Geçtiğimiz hafta yine hastanenin bahçesinde güvenlik görevlisi Hakan Cinköse’ye ait otomobilin motor kısmından 2 metre yılan çıktığı ifade edildi.

  • Bakan Eroğlu: “Ergene Havzası Yaklaşık 4 Milyar Liralık Bir Maliyetle Kurtarılacak”

    Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Ergene Havzası’nın yaklaşık 4 milyar liralık bir maliyetle kurtarılacağını belirterek, “Artık herkes dilediğince, istediği yere organize sanayi kuramayacak” dedi.

    Bir dizi ziyaret ve açılış kapsamında Kırklareli’ne gelen Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Vali Esengül Civelek’i ziyaretinin ardından Valilik Toplantı Salonunda gazetecilerle bir araya geldi. Basın toplantısı gerçekleştiren Eroğlu, AK Parti Hükümeti döneminde bölgeye önemli hizmetler geldiğini belirterek, Trakya Gelişim Projesi (TRAGEP) hakkında bilgi verdi. Bakan Eroğlu, Ergene Havzası’ndaki kirliliğin giderilmesi amacıyla, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla Ergene Havzası Koruma Projesi’ni başlattıklarını, bu kapsamda da yaklaşık 4 milyar liralık yatırım yapılacağını ifade etti.

    Ergene Havzası’nın geçmişten beri kirli olduğuna dikkat çeken Eroğlu, “Ergene Nehri 4. sınıf su kalitesinde akıyordu. Bu da bizi üzüyordu. Burada kimse kendi vazifesini yapmıyordu. Bizim vazifemiz olmamasına rağmen biz buralara atık su arıtma tesisleri inşa ediyoruz. Biz sadece kontrol edip ceza kesecektik. Ama tabi bu böyle olmuyordu. Yıldırım hızıyla çalışmaya başladık. Tekstil ve diğer ürünlerde pek çok sanayi Ergene havzasına birikmiş durumda. 2 bin 37 adet sanayi tesisi bulunuyor. Yüzde 82’si Tekirdağ’da, yüzde 10’u Kırklareli’de, yüzde 8’i Edirne’de” dedi.

    “KURALLARA UYMAYAN SANAYİ KURULUŞLARINI CİDDİ CEZALAR BEKLİYOR”

    Hızlı sanayileşmenin Ergene Nehri’ndeki sorunun temel kaynağı olduğunu aktaran Bakan Eroğlu, kurallara uymayan sanayi kuruluşlarını ciddi cezaların beklediğini belirterek, “Baktığımız zaman evsel atık sular yüzde 35’ini teşkil ediyor. Yüzde 65’i de sanayi atık sularıdır. Yani bazen diyorlar ki evsel atık sular kirletmiyor. İşte bunun yüzde 35’i buradan geliyor. Ama sanayiden de yüzde 65 geliyor. İkisi birlikte kirletiyor. Ergene’nin debisinin 6 katı kadar bir kirlilik geliyor. Hem belediyeden hem evsel atıktan hem de sanayiden geliyor. En son 6 Mayıs 2011’de Çerkezköy’de bu konuda eylem planı hazırladık. ’Biz Ergene’yi kesinlikle kurtaracağız’ dedik. Peki, buna baktığımız zaman eylem planının yükü ne kadar. Büyük bir kısmı bitti. 800 milyon TL Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız veriyor. Dolayısıyla Ergene’yi kurtarma maliyeti, 4 Milyar TL’dir. Bakın 25 tane plan yaptık. Yalnız burada şunu belirteyim. Bu benim hem doktora hem de doçentlik tezim olduğu için, bütün havzadaki her şeyi ele alarak, biz çözüme odaklanma konusunda Türkiye’de bir uygulama başlattık. Başbakanlık genelgesiyle, bütün koordinasyon bize verildi. Biz 15 başlıktan ibaret, bir eylem planı hazırladık. Bu yıl biz her şeyi bitireceğiz. Dolayısıyla biz söz verdiğimiz üzere, kendi vazifemizi bu yıl sonuna kadar bitiriyoruz” ifadelerini kullandı.

  • Sarp Sınır Kapısı’ndan Günde Yaklaşık 22 Bin Kişi Giriş Çıkış Yapıyor

    Türkiye’nin Kafkaslara ve Orta Asya’ya açılan kapısı olan Sarp Sınır Kapısı’ndan günde 21 bin 500 kişi giriş çıkış yaparken, bu rakamın geçen yıla oranla yüzde 20 oranında arttığı belirtildi.

    Artvin-Hopa Sarp Sınır Kapısı, yolcu giriş çıkışı açısından Türkiye’nin en büyük sınır kapısı konumunda olurken, yaşanan bu hareketlilik bölge turizmine yansıyor. Türkiye’nin Gürcistan üzerinden Kafkaslar ile Orta Asya ülkelerine, Gürcistan’ın da Türkiye üzerinden Avrupa’ya açılan kapısı olan Sarp Sınır Kapısı’ndaki yolcu ve araç yoğunluğu her geçen gün artıyor.

    Artvin Valisi Kemal Cirit, kapıdaki yoğunluğa dikkat çekerek, “Ülkemizdeki turizm sezonu gerilemesi dikkate alındığında Sarp Sınır Kapısı’nda bunun tam aksi bir yoğunluğun yaşandığını görmekteyiz. Sarp Sınır Kapısı bilindiği üzere, ülkemizde ilk sıralarda yer alan kapılardan birisi. Bu yoğunluk eğer bu şekilde devam edecek olursa 7,5 milyon rakamıyla geçtiğimiz yıla göre yüzde 20’lik yolcu trafiğindeki artışı görmüş olacağız. Yoğunluğu rahatlatmak için açılması planlanan Borçka Muratlı Sınır Kapısı ile alakalı görüşmeler iki ülke arası devam ediyor. Bu konuda Gürcistan’ın net bir karar vermesini bekliyoruz” dedi.

  • Voegelı: “Yaklaşık 5 Milyon Saatlik İş Gününü Kayıpsız Gerçekleştirdik”

    Philsa, yaklaşık 5 milyon adam-saatlik iş günü kayıpsız çalışma gerçekleştirdiğini açıkladı.

    Philsa, iş sağlığı ve güvenliği konusunda 4 milyon 900 bin adam-saatlik kayıpsız iş gününe imza attı. Philsa İşletmeler Direktörü Dominique Voegeli, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca 1987’den beri düzenlenen ’İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası’ nedeniyle yaptığı açıklamada, 20 yıldan fazla süredir ülke ekonomisine katkı sağladıklarına değindi. Bununla birlikte Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca, iş sağlığı ve güvenliğinin çalışma hayatındaki önemine dikkat çeken Voegeli, “İş Sağlığı ve Güvenliği Haftasının 30’uncu yıl dönümünü Philsa olarak tüm organizasyonun katılımı ile kutluyor olacağız. Kuruluşumuzdan bu güne kadar Türkiye’de faaliyet sürecimizde; yatırımlarımızı, ihracat hacmimizi ve kaliteli insan kaynağımızı artırırken, iş sağlığı ve güvenliği her zaman şirket olarak ilk odağımız oldu ve bu şekilde olmaya devam edecek. Bu konuda mükemmelliğe ulaşmanın yolunun insana ve teknolojiye yatırım yapmaktan geçtiğine inanıyoruz” dedi.

    İş sağlığı ve güvenliği konusunda şirket olarak önleyici yaklaşımı benimsediklerini ifade eden Voegeli, “Philsa olarak iş sağlığı ve güvenliği konusunda sürekli iyileştirmeye odaklandık. Bizim için öncelikten de öte, temel değerlerimizden biri olan iş sağlığı ve güvenliği konusunda önleyici yaklaşımı benimsiyoruz. Bu nedenle, çalışanlarımıza yönelik çok kapsamlı eğitimler düzenliyoruz. Çalışan katılımının iş sağlığı ve güvenliği konusundaki tüm aksiyonların en değerli ögesi olduğunu düşünüyoruz. Çalışanlarımızın farkındalıklarının sadece işyeri ile sınırlı kalmaması, iş dışındaki yaşamlarında da bu konuda bilinçli olmaları gerektiğine inanıyor, ‘güvenli yaşam’ bilincinin artması için çalışıyoruz” dedi.

    “BAŞARININ SIRRI, SÜREKLİ VE KAPSAMLI EĞİTİMLER”

    İş sağlığı ve güvenliği alanındaki çalışmaları teşvik etmek için etkin şekilde kullanılan ‘Davranış Odaklı İş Güvenliği’ ve ‘İş Güvenliği Liderliği’ programları uyguladıklarını ve çalışanlara yönelik kapsamlı ve periyodik eğitimler düzenlediklerini anlatan Voegeli, “Bu eğitimlerin içerikleri arasında; ‘Davranış Odaklı İş Güvenliği’, ‘Yöneticiler İçin İş Güvenliği’, ‘İş Güvenliği Liderliği’, ‘İş Ekipmanlarının Güvenli Kullanımı’, ‘Güvenli Sürüş Tekniği’, ‘Alt İşveren İş Sağlığı ve Güvenliği’, ‘Acil Durum Yönetimi’, ‘Etiketleme-Kilitleme Sistemi’, ‘Makine Güvenliği’, ‘Herkes için Ergonomi’, “Elektrik Güvenliği’ gibi konular buluyor” şeklinde konuştu.

    Üretim sahasındaki çalışanlarımızın eğitiminin yanı sıra ofis çalışanları için de ofis ergonomi programı ile sağlıklı yaşam çalışmalarını hayata geçirdiklerini sözlerine ekleyen Voegeli şöyle devam etti: “Şirket olarak sadece üretim sahasında gerçekleştirilen iş sağlığı ve iş güvenliği programlarının hayata geçirilmesine odaklanmayıp, ofis çalışanlarını kapsayan kısa ve orta vadeli stratejileri destekleyen ofis ergonomisi programı ile sağlıklı yaşam çalışmalarını da hayata geçirdik. Sürekli öğrenme hedefimizi bilgisayar bazlı uzaktan eğitimler ile de destekliyoruz. Ayrıca, iş güvenliği uzmanlarımızın vermiş olduğu yasal eğitimlere ek olarak yüz yüze eğitim modülleri ile çalışanlarımız ilk amirlerinden de iş güvenliği eğitimleri alıyor”.

    Şirket olarak, iş sağlığı ve güvenliği konusunda mükemmelliğe ulaşmanın yolunun insana ve teknolojiye yatırım yapmaktan geçtiğine inandıklarını ifade eden Dominique Voegeli, Philsa’nın bu konuya ilişkin önümüzdeki döneme dair öncelikli hedeflerinin; çalışanların kişisel farkındalık ve katılımlarını en üst seviyelere çıkarmak, davranış odaklı iş güvenliği yaklaşımı ile her çalışanın, kendisinin ve çalışma arkadaşlarının güvenliğinden sorumlu bir iş sağlığı ve güvenliği lideri olarak gelişmesini sağlamak, en yüksek güvenlik standartlarına sahip üstün teknolojik donanımdaki ekipmanları şirkete kazandırmak ve iş güvenliğine yatırım yapmaya devam etmek olduğunu ifade etti.

  • 18 Yılda Yaklaşık 50 Bin Yavru Kalkan Denizle Buluştu

    Kalkan balığıyla ilgili 18 yıl önce başlatılan proje kapsamında bu güne kadar yaklaşık 50 bin yavru kalkanın denize bırakıldığı belirtildi.

    Yapılan çalışmalarla ilgili bilgiler veren Trabzon Su Ürünleri Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. İlhan Aydın, önümüzdeki yıllarda Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın başlattığı program kapsamında yıllık olarak 10 bin üzerinde yavru kalkanın doğaya bırakılacağını söyledi. Aydın, “Su Ürünleri Merkez Araştırma Enstitüsü olarak Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın destekleriyle 1998 yılından itibaren Japonya Uluslararası İşbirliği (JICA) ile birlikte bir program başlatıldı. 1998-2007 yılları arasında bu proje farklı fasıllarda yürüdü ve biz kalkan balığı üretmeye başladık. Ürettiğimiz kalkan balıklarının bir kısmını özelliklerini öğrenmek amacıyla belli dönemlerde markalayarak doğaya bıraktık. Bir süre sonra da özellikle işletmelerin tecrübe kazanması amacıyla yaklaşık 125 bin adet balığı işletmelere verdik. 50 bini aşkın balığı da o günden bugüne doğaya bıraktık. Önümüzdeki yıllarda bakanlığın başlattığı bir programla artık yıllık olarak 10 bin üzerindeki kalkan balığını doğayla buluşturacağız. Kalkan balığı üretimi zordur, kültürü zor bir balıktır. Özellikle yavru alım sistemi biraz zahmetli ve bilimsel teknik gerektiriyor. Biz bu konuda oldukça birikimliyiz. Çok kıymetli bir balık, 4-5 yılda artık yumurta verip yavru üretebilecek duruma geliyor. Bu balığın doğaya bırakıldıktan sonra korunması gerekiyor” diye konuştu.

    KARADENİZ KALKANI ATLANTİK KALKANI’NA BENZİYOR AMA

    Balığın doğayla adaptasyonun oldukça yüksek olduğuna dikkat çeken Aydın, “Bu balığın doğaya adaptasyon kabiliyeti oldukça yüksek olduğunu ve çok fazla göç yapmadığını söyleyebiliriz. Bıraktığınız yerden maksimum 70-80 kilometrelik bir mesafeyi 3-4 yılda alıyor. Lokal destekli balıklandırma programı bunda etkili olabilir. Balıklandırma vesilesiyle bölgemizdeki kalkan balıklarının stoklarını arttırmak hem de balıkçıların bu noktada ekonomik ürün olarak bu üründen faydalanmalarını istiyoruz. Karadeniz Kalkanı, Atlantik Kalkanı’na benziyor. Bilim adamları aynı tür olduklarını da ifade ediyorlar. Fakat biz yaptığımız çalışmalarda bolca farklı konularda tespitlerimiz var. Bunlardan bir tanesi balığın üzerinde bulunan kemiksi yapılar, dokusu ve lezzeti farklı. Karadeniz Kalkanı, Karadeniz havzasında oldukça fazla. Avcılığı ve ekonomik değeri ülkemizde oldukça yüksektir. Diğer ülkelerde bu kadar yüksek bir ekonomiye sahip değil” ifadelerini kullandı.