Etiket: Vurgusu

  • 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Gününde Acil Önlem Vurgusu

    25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Gününde, kadınlar, fiziksel şiddetin çok ciddi boyuta ulaştığını ve şiddetin görünür olan ve olmayan bütün biçimlerine karşı mücadele edilmesi gerektiğini söyledi.

    Birleşmiş Milletler tarafından 1999 yılında ilan edilen 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Gününe ilişkin konuşan Kadir Has Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Çağla Diner, kadına yönelik şiddetle mücadelede 25 Kasım’ın önemini vurguladı.

    Türkiye’de bu yıl 255 kadının öldürüldüğünü belirten Diner, “Çok ciddi bir rakam. Türkiye tüm dünya gibi bu hastalıktan kurtulabilmiş bir yer değil. 25 Kasım kadın örgütlerinin seslerini daha yüksek sesle duyurduğu, bu anlamda da önem arz eden bir gündür” dedi.

    2010-2015 YILLARI ARASINDA 1134 KADIN ÖLDÜRÜLDÜ

    Türkiye’de 2010-2015 yılları arasında kadın örgütlerinin derlediği bilgilere göre 1134 kadın cinayeti olduğunu söyleyen Diner, çok acil olarak bir şeyler yapılması gerektiğini kaydetti.

    Türkiye’de imzaya açılmış olması nedeniyle kısaca İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesinin önemini vurgulayan Çağla Diner, İstanbul Sözleşmesinin sadece kadınlara karşı ayrımcılıkla değil bizzat şiddetle mücadeleyi amaçladığına ve CEDAW’dan farklı olarak taraf ülkelere yaptırım uygulanmasını gündeme getirdiğine dikkat çekti.

    İstanbul Sözleşmesini imzalayan ülkelerin şiddeti önleme konusunda yükümlülüklerine vurgu yapan Çağla Diner, bu yükümlülüklerin GREVİO (Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddete Karşı Eylem Uzmanlar Grubu) isimli komite tarafından izleneceğini belirtti.

    ‘GÖRÜNMEYEN’ ŞİDDET BİÇİMLERİ

    Kadına yönelik şiddetin kamuoyunda en çok kadın ölümleri olarak duyulduğunu söyleyen Yrd. Doç. Dr. Çağla Diner, şiddetin görünür olmayan biçimlerine de şöyle değindi:

    “Kadınların çok ciddi boyutta fiziksel şiddetin yanında cinsel şiddet, psikolojik şiddet, ekonomik şiddet de gördüklerini biliyoruz. Kadına yönelik şiddete karşı mücadelede tüm bu şiddetlerin önlenmesi önemli, olaya bütünlüklü bakmak durumundayız. Üç kadından birine şiddet deneyimi olduğunu biliyoruz ancak bunu söylerken sadece fiziksel şiddetten söz ediyoruz, buna ekonomik şiddet, psikolojik şiddet dâhil değil. Bu bile rakamların ciddiyetini gösteriyor.”

    Türkiye’de kadına bakışın değiştiğini vurgulayan Diner, “Türkiye’de bildiğim kadarıyla kadınların yüzde 30’u fiziksel ve cinsel şiddete maruz kalıyor. Kadınların hepsinin aslında bu şiddetin önlenmesi için resmi bir kuruma başvurmadıklarını biliyoruz. Ne yazık ki ülkemizde ‘kol kırılır yen içinde kalır’ düşüncesi hâlâ hâkim. Bu düşüncenin değiştiğini de görüyoruz, daha çok değişeceğini de görüyoruz. İstanbul Sözleşmesi ve CEDAW gibi, 25 Kasım gibi Birleşmiş Milletler’in veya Avrupa Birliği gibi uluslararası örgütlerin başını çektiği bugünlerin, eylemlerin yaklaşımları değiştirmede etkili olacağını umut ediyoruz” diye konuştu.

    ‘KADINA BAKIŞ AÇISI DEĞİŞMELİ’

    Türkiye’de ve dünyada hâlâ kadınların toplumsal konumlarının erkeklerden farklı görüldüğünü söyleyen Çağla Diner, şunları söyledi:

    “Kadınlar daha düşük statülü, daha düşük maaşlı işlerde çalışıyor, erkeklerle aynı iş kolunda çalışsalar bile erkekler kadar yüksek ücret almıyorlar. Ev emeği, çocuk bakımı gibi işler kadınların omuzunda, dolayısıyla toplumda kadının erkekten farklı bir konumu var. Kadınların erkekler kadar haklara sahip olmadığı, erkeklerden farklı olduklarının altını çizdiğimiz sürece büyük ihtimalle kadına yönelik şiddeti istediğimiz oranda engelleyemeyeceğiz.”

    Şiddetin önlenmesi için yapılan yasalar ve bunların uygulanmasının önemi kadar kadına bakış açısının değişmesi gerektiğine vurgu yapan Diner, kadınların erkeklerden daha düşük konumda olduğu düşüncesinin kabul edilemeyeceğini kaydetti.

    Diner, İstanbul Sözleşmesi gibi önemli bir sözleşmenin Türkiye tarafından kabul edilmesinde bağımsız kadın örgütlerinin önemli bir etkisi olduğunu belirtirken, sözleşmenin uygulama aşamasında da bağımsız kadın örgütlerinin aktif olarak yer almasının çok önem arz ettiğini ifade etti.

  • Ünlüleri Peşine Takan Fenomenden Sosyal Medya Vurgusu

    Sosyal medyada kısa sürede yaptığı çalışmalarla fenomen hale gelen Alaattin Çağıl, sosyal medya kullanımının ülkelerin gelişmişlik seviyesiyle doğru orantılı olduğunu belirtti.

    21 yaşında olmasına rağmen 2 milyon 300 bini aşkın takipçisi bulunan Alaattin Çağıl, önemli çalışmalara imza atmaya devam ediyor. Sosyal medya üzerine bir değerlendirme yapan Çağıl, “Gündelik hayatta kullandığımız ürünlerden tutun, duygularımızın dışa vurumuna, sosyal, siyasal ve ekonomik etkinliklerden tutun kültürel etkileşime; sosyal medya artık hayatımızın en büyük parçası. Sosyal medyayı faydalı işler için kullanan her birey kuşkusuz bunun neticesinde hem kendine hem insanlığa büyük bir katkı sunmuş oluyor. Gerek paylaşım yaparken, gerek danışmanlık yaptığım insanlara hizmet sunarken; sosyal medyanın olumlu etkilerini anlatıyor, bu yönde telkinlerde bulunuyorum” dedi.

    “MEDYA KULLANIMI ÜLKELERİN GELİŞMİŞLİK DÜZEYİYLE DOĞRU ORANTILI”

    İzmirli fenomen, sosyal medyanın kullanımının ülkelerin gelişmişlik düzeyiyle doğru orantılı olduğunu söyledi.

    Alaattin Çağıl, sosyal medya kullanımının ülkenin teknolojik, eğitim ve kültür seviyesinin de bir göstergesi olduğunu belirterek şöyle konuştu: “Ülkelerin gelişmişlik seviyeleri aynı zamanda iletişimi etkin kullanmalarıyla ölçülür. Çok çeşitli ve farklı konularda kullanıcıların birbirleri ile bilgi ve fikir alışverişinde bulundukları bir ortamda ülkeler de gelişmiş oluyor. Bu nedenle facebook, twitter, ınstagram, youtube, wikipedia gibi uygulamalar sadece bireysel veya ticari faydalar değil, ülke çapında da büyük bir önem arz ediyor.”

    Sosyal medyanın, tüketicilerin satın alma öncesi ve sonrası davranışlarını işletmelerin lehine veya aleyhine çevirmede etkisi olan önemli bir platform olduğunu anlatan Çağıl, “Bu nedenle işletmeler sosyal medyada aktif bir şekilde rol alarak ve sosyal medyayı etkili bir biçimde kullanarak tüketiciler açısından önemli avantaj haline getirebilmektedir. Şirketlere maliyette etkinlik sağlamak, marka bilinirliğini artırmak ve marka sadakati oluşturmak için de en etkin yol kuşkusuz sosyal medyadır” dedi.

  • Büyükelçiden “Osmanlı” Vurgusu

    İnegöl Mobilya Sanayicileri Derneği (İMOS) tarafından düzenlenen “İnegöl dünya ile buluşuyor” programının gala yemeğinde konuşan Demokratik Kongo Cumhuriyeti Büyükelçisi Marcel Mulumba Tshidimba, “Osmanlı” vurgusu yaptı.

    İMOS Başkanı Yavuz Uğurdağ, “İMOS bu akşam Afrika kıtasındaki büyükelçileri, 23 değişik ülkeden 15 büyükelçi ve 42 delegasyonu İnegöl’de ağırlıyor. Bugün bazı ziyaretlerde bulunduk. Bu projeyi çok önemsiyoruz. İnegöl olarak Kuzey Afrika’ya yoğun ihracat yapıyoruz. Afrika geneline yayılmak istiyoruz. İnegöl’ümüzü tanıtacak ve potansiyelini göstereceğiz. Buradan ayrıldıktan sonra İnegöl ile ilgili bilgi sahibi olacaklar. Özellikle İnegöl mobilya sektörü işle ilgili bilgiler vermek istiyorum. İnegöl’de 100 yıla yakın süredir mobilya üretiliyor. İnegöl, mobilyanın başkentidir. Mobilyanın kültürünü içine sindirmiş bir şehirdir. Küçük sanayi sitesinden başka üretim alanlarımız, Türkiye’de ilk olan mobilya ihtisas sanayi, OSB’lerimiz ile beraber 2,5 milyon metrekare üretim alanına ulaşmış, 40 bin kişiye istihdam sağlamış ve özellikle ilçe ekonomimize ve Türkiye ekonomimize çok büyük katma değerler sağlamıştır. Temsil ettiğiniz ülkelerde mobilya alıcıları gönül rahatlığıyla İnegöl’den mobilya alabilirler” dedi.

    Misafir büyükelçiler adına söz alan Demokratik Kongo Cumhuriyeti Türkiye Büyükelçisi Marcel Mulumba Tshidimba, “Bizler için bazı geziler düzenlediler. Kendilerine teşekkür ediyorum. Yapılan sunum bize ekonominizin ne kadar büyük olduğunu gösterdi. Mobilya iş dünyasında bir fırsattan bahsetmek istiyorum. Şu anda ne tip ürünler kullandığınızı bilmiyorum, ama Afrika ülkeleri olarak sizlere birçok ağaç tavsiye edebiliriz. Afrika ihracat yapılabilecek çok güzel bir kıta, ancak sizleri Afrika’da yatırım yapmaya davet ediyoruz. Bazı mobilya üreticileri Afrika’da küçük üretim yerleri kurarak yatırım yapmayı planlıyorlarmış. Biz şu anda sizden teknoloji transferi de bekliyoruz. Afrika Birliği başkanları olarak 7 yıl önce Türkiye’nin stratejik partner olmasına karar verildi. Hafızamın zorladığı kadarıyla Osmanlı İmparatorluğu’nun bize bıraktığı en büyük miras, sadece alıp satmak değil, oraya izimizi bırakmaktır. Ekonomik olarak sizlerden yatırımlar bekliyoruz. Bu çerçevede dinamizm ve ekonomiye sahip olan İnegöl’den büyük yatırımlar bekliyoruz. Nazik davetinizden dolayı sizlere teşekkür ederim” şeklinde konuştu.

    Konuşmaların ardından İMOS Başkanı Yavuz Uğurdağ, Demokratik Kongo Cumhuriyeti Türkiye Büyükelçisi Marcel Mulumba Tshidimba’ya teşekkür plaketi takdim etti.

  • Başkan Edebali’den Demokrasi Vurgusu

    Yıldırım Belediye Başkanı İsmail Hakkı Edebali, 26. Dönem Milletvekili Genel Seçimi için oyunu kullanarak, “Seçimlerin birlik ve beraberliğimizi artırarak güçlü bir ülke olmamıza vesile olmasını temenni ediyorum” dedi.

    Yıldırım Belediye Başkanı İsmail Hakkı Edebali, eşi Şükran Edebali çocukları Yekta Onur, Yusuf Sena ve Mehmet Uğur ile birlikte 26. Dönem Milletvekili Genel Seçimi’nde oyunu Akıncıtürk İhsan Dikmen İlkokulu’nda kullandı. 2397 numaralı sandıkta oyunu kullanan Başkan İsmail Hakkı Edebali, “Genel seçimin öncelikli olarak Bursa’mıza, ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum” diye konuştu.

    Halkın demokratik yönetimde söz sahibi olması için tüm vatandaşların oy kullanması gerektiğini belirten Edebali, “7 Haziran seçimlerinde Yıldırım’da yüzde 87’lik oy kullanma oranı ile Türkiye ortalaması üzerinde bir katılım gerçekleşti. Bu oranın 26. Dönem Milletvekili seçimlerinde çok daha yüksek olması en büyük beklentimiz. Katılım ne kadar çok olursa, halkın demokratik yönetimde söz sahibi olması o kadar etkili olur. Oy verme işleminin tüm ülkemizde hiçbir engele maruz kalmadan gerçekleşmesini temenni ediyorum. Artık söz de karar da milletin” şeklinde konuştu.

  • MHP’li Tanrıkulu’dan İstikrar Vurgusu

    Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) İzmir Milletvekili Adayı Ahmet Kenan Tanrıkulu, oyunu kullandıktan sonra yaptığı açıklamada, “İnşallah üçüncü bir erken seçime gerek kalmadan, Türk toplumu kendini gelecek 4 yılda yönetecek olan yönetimi istikrarlı bir şekilde belirleyebilir” dedi.

    MHP İzmir 2. Bölge 1. sıra Milletvekili Adayı Ahmet Kenan Tanrıkulu, oyunu sabah erken saatlerde kullandı. Başka sandıkta kayıtlı olmasına rağmen düzenlenen özel tutanakla Mavişehir Erdoğan Kibarer Ortaokulunda bulunan 1052 no’lu sandıkta oyunu kullanan Tanrıkulu, seçimlerin Türk milletine hayırlı olmasını temenni etti.

    Ülkenin bir seçimle daha karşı karşıya olduğunu belirten Tanrıkulu, “Ülkemiz bir seçimle daha karşı karşıya. İnşallah üçüncü bir erken seçime gerek kalmadan, Türk toplumu kendini gelecek 4 yılda yönetecek olan yönetimi istikrarlı bir şekilde belirleyebilir” diye konuştu.

    Ülkenin hemen her yerinde seçimlerin sakin bir şekilde sürdüğünü ifade eden Tanrıkulu, “Zaman zaman bazı müşahitlerin görev yapmalarının engellediğine şahit oluyoruz. Seçim Kanunu’na göre seçim yetkililerinin görev yapmalarının engellenmemesi gerekir. Bunu bir kez daha duyurmak istiyorum. Çünkü bu seçimin üzerine bir şaibenin düşmemesi gerekir” dedi.

    Seçim öncesi bazı spekülasyonlarla karşı karşıya gelinebildiği belirten deneyimli siyasetçi Tanrıkulu, “Onun da aydınlatılması seçimi yürütmekle mükellef olan devlet yetkilileri, hükümet ve seçime katılan siyasi partilere düşmektedir” ifadelerini kullandı.