Etiket: Vize

  • TÜRSAB Genel Başkanı Başaran Ulusoy: “Vize koyan ülkelere bir gün Türkiye vize koyacak”

    Isparta’da düzenlenecek Turizm Çalıştayına katılmak üzere Vali Şehmus Günaydın’ın davetlisi olarak kente gelen Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) Genel Başkanı Başaran Ulusoy, AB’nin medeniyet birliği olduğunu ancak Avrupa’da medeniyet yokken medeniyeti İpek Yoluyla Türkiye’nin taşıdığını söyledi. Ulusoy, “Bugün AB’den kaçmaya çalışıyorlar. Bugün bize vize koyanlara gün gelecek biz vize koyacağız. Gelmeyin kardeşim diyeceğiz. Türkiye nüfusunu çoğaltmak zorunda” dedi.

    Isparta’nın sağlıklı yaşamdan sağlıklı yaşlanmaya geçilecek bir bölge olduğunu söyleyen Ulusoy, “Havasıyla suyuyla, tarihiyle, gölleri ve gülleriyle önemli bir kent. Akdenize açılan bir kapı. İnanç turizmi bakımından önemli yerler var. Allah bize o kadar çok zenginlik vermiş ki kıymetini bilmiyoruz. Tarih, doğa, kültür mutfak var ve dünyanın en güzel ürünleri burada. Isparta’da yediğiniz kirazı dünyanın hiçbir ülkesinde bulamazsınız. Küresel ısınmanın getirdiği sorunlar Türkiyeyi etkileyecek. Özellikle kıyı bölgelerini etkileyecek. Antalya’yı besleyecek olan su Isparta, Burdur ve Afyon’da. Antalyayı başka şekilde kurtarmanız mümkün değil. Antalya, bu bölgeye muhtaç. Bu bölgenin suyu nasıl kullanacağı, tarımda arazilerde çekilen yer altı sularının ne kadar zarara verdiği, Osmanlı’nın ağacı olan ve kökü su toplayan meşenin nerelere dikileceği bilinmeli” dedi.

    “Isparta’da turizmin hareketinin başlaması lazım”

    Isparta’da gülün, lavantanın ayrı tutulması gerektiğini kaydeden Ulusoy, “Singapur’dan uçaklarla kargoyla orkide taşınıyor. Neden Isparta gülü taşınmasın? Biz bunları tanıtmaya geldik. Isparta’da turizmin hareketinin başlaması lazım. Gülü, elmayı, St Paul yolunun, Davraz Kayak Merkezi’nin tanıtılması gerekir. Bu bölge mahsun kalmasın. Biz bu ülkenin tanıtma yüzüyüz” diye konuştu.

    Türkiye’nin 15 Temmuz’da bir virajdan döndüğünü ileten Ulusoy, “Bu birlik ve beraberliğimizi korumamız lazım. Eğer birlik olamazsak AB bizi ezer. Bizi kaşır. Biz kaşınması gereken değil, okşanması gereken bir ülkeyiz. Halen daha bu toprakları idare edebildiğimizi hazmedemeyenler bizi karıştırmak istiyor. Bu da ekonomiden geçiyor. Ekonomi sağlam olmalı. Biz gerek ihracat gerek yaşam bakımından bütün bölgelerimizi tanıtan komitelerle önemli kadro oluşturduk. Isparta’yı gezeceğiz, göreceğiz. Burada neler yapılabileceğini konuşacağız. Isparta havalimanı var. Hac ve umre yolculuklarında bu havalimanını kullanıyoruz. İran pazarında ön plana alıyoruz. Isparta’nın emrindeyiz. Isparta’yı havalimanlarında Türkçe ve İngilizce yayınlanan dergimizde tanıtacağız. Isparta TÜRSAB’ın komando üssü olacak” diye konuştu.

    “Butik turizmden kitle turizmine geçtik”

    Btik turizminden kitle turizmine geçtiklerini kaydeden Ulusoy, “Geçmiş zamanlarda yapılan turizm atağı ile bir adım atmıştık. Yanlış ya da doğru olduğunu şu an tartışamayız. Antalya’da büyüyen bir insan, 20 sene boyunca bıkmış, yorulmuş ve dinlenmek istiyor. Bu konuda Isparta ve Afyon şanslı bölgelerdir. Küresel ısınmanın gösterdiğine göre Isparta şanslı bir bölgede yer alıyor. Amerika’ya gittiğiniz zaman Alaska üzerinden geçerken bakın, aşağıda buzulları görmüyorsunuz. Altını ya da gümüşü bulmak kolay ama ekmek yediğimiz toprağı kaybediyoruz” dedi.

    “Eksik kalmışız “

    Isparta’nın son derece önemli bir şehir olduğuna dikkat çeken Vali Şehmus Günaydın da “Isparta’nın turizm potansiyelinin tespit edilmesi, ortaya çıkarılması ve bu potansiyelin ekonomik olarak değerlendirilmesi için verdiğiniz katkılar için de teşekkür ediyorum. Burada yapacağımız çalıştay da göreceksiniz ki şuana kadar Isparta, sahip olduğu değerlerin tanıtımında Isparta olarak biraz eksik kalmışız. Bu eksiğin giderilmesi ve tamamlanması için sizin çok değerli katkılarınıza ihtiyacımız olacak. Yardımlarınızı esirgemeyeceğinizi düşünüyoruz. Isparta Davraz gibi bir değere sahip. St. Paul yolunun geçtiği, Barla’sı, elması, lavanta ve gül bahçeleriyle çok önemli bir destinasyon olabileceğini düşünüyoruz” ifadelerini kaydetti.

    Ziyarette, TÜRSAB Genel Başkanı Ulusoy’a Isparta gülü ürünlerinden oluşan set hediye edildi.

  • Ekinay: “Kolay vize alınan ülkelere uçuyoruz”

    Enuygun.com’un Seyahat Analisti Murat Ekinay’ın açıklamasına göre Enuygun.com’dan yurt dışına satın alınan uçak biletlerinde kolay vize alınan ülkeler ilk sıralarda geliyor.

    Türkiye’nin en büyük uçak bileti sitelerinden Enuygun.com’un Seyahat Analisti Murat Ekinay, yurt dışına seyahat etmenin özellikle de Avrupa ülkeleri söz konusu olduğunda vize sorunu nedeniyle çoğu zaman çileye dönüşebildiğini söyledi. Ekinay, bununla birlikte hem tarihi ve turistik güzellikleriyle öne çıkan hem de fazla zorlanmadan vize alınabilecek ülkeler hakkında açıklamalarda bulundu. Ekinay’ın açıklamasına göre Enuygun.com’dan yurt dışına satın alınan uçak biletlerinde, kolay vize alınan ülkeler ilk sıralarda geliyor. Enuygun.com’un verilerine göre Fransa, İtalya, Macaristan, Portekiz, İspanya, Yunanistan ve Slovakya seyahat etmek için yurt dışında en çok tercih edilen ülkeler arasında yer alıyor.

    Murat Ekinay’a göre dünyada turistlerin en fazla ilgi gösterdiği ülkelerin başında gelen Fransa’nın başkenti Paris her yıl en çok ziyaret edilen şehirler listesinde ilk sıralara girmeyi başarıyor. Ayrıca Akdeniz kıyıları boyunca uzanan Fransız Rivierası da ülkeye turist çeken diğer bölgeler arasında yer alıyor. Paris veya Marsilya sokaklarında turlamak için gerekli olan Fransa vizesini almak başta Avusturya ve Almanya gibi ülkelere kıyasla çok daha kolay. Fransa’ya tatil amacıyla seyahat ediyorsanız ve başvuru için evraklarınız tam ise vize alamamanız için bir neden yok. Ülkenin başkenti olan Paris, yurt dışı biletlerinde de en fazla tercih edilen yerlerden. Bunun en önemli nedenlerinden biri ise ülkenin özellikle turist vizesi konusunda en rahat alternatiflerden biri olması.

    Ekinay, kolay vize alınan ve aynı zamanda sık seyahat edilen diğer ülkeleri şöyle sıraladı:

    “İtalya

    Antik kalıntılarıyla Roma, kanallar arasında gondolla gezinebileceğiniz Venedik veya Avrupa sanatının mabedi kabul edilen Floransa. İster birini isterseniz hepsini birden ziyaret edin. İhtiyacınız olan İtalya vizesine başvurunuzu gerçekleştirdikten birkaç gün sonra kavuşmanız mümkün olacaktır. İtalya, vize konusunda en rahat ülkelerden olduğu gibi aynı zamanda da tatil için en fazla tercih edilen ülkelerden de biri olarak dikkat çekiyor.

    Yurt dışı uçak biletlerinin önemli bir bölümü başkent Roma ve Venedik gibi tarihi şehirlere alınıyor. İtalya’nın vize kolaylığı sağlayan ülkelerden biri olması nedeniyle Avrupa’da birkaç ülkeyi görmek üzere yola çıkan gezginler de genellikle Schengen başvurularını İtalya üzerinden yapıyorlar. Bununla birlikte eksik evraklarınız varsa veya vize onayı için gerekli koşulları sağlamıyorsanız başvurunuzun reddedilme ihtimali da bulunuyor. Görülecek çok sayıda şehre ve yere sahip İtalya’da seyahat için nereden başlayacağına bir türlü karar veremeyenler için başkent Roma harika bir başlangıç noktası olacaktır.

    Macaristan

    Buda ve Peşte’nin birleşmesiyle meydana gelen başkent Budapeşte uzun zamandır hayallerinizi süslüyorsa size iyi bir haberimiz var. Şehre ve ülkenin diğer bölgelerine seyahat etmek için gereken vizeyi almak oldukça kolay. Sadece Macaristan konsolosluklarından veya internet adresinden başvuru için gerekli belgeleri öğrenip, zaman kaybetmeden bu belgeleri hazırlayarak, ülkenin tarihi merkezlerine doğru yolculuğa hazırlanabilirsiniz. Eğer vizenizin geçerli olduğu sürede diğer Schengen ülkelerini de görmek isterseniz buradan kolayca farklı yerlere de seyahat edebilirsiniz.

    Portekiz

    Akdeniz ülkelerinin Avrupa’nın kuzeyinde bulunanlara göre vize konusunda daha bonkör oldukları bir gerçek. Bir de buna turizm gelirlerini arttırmak isteyen Portekiz gibi ülkeler eklenince bu bölgeye seyahat etmek neredeyse vizesiz ülkelere yolculuk yapmak kadar kolay denebilir. Evraklarınızı konsolosluğa teslim edin ve sonrasında başkent Lizbon’a uygun bir uçak bileti aramaya başlayın.

    İspanya

    Lezzetli tapas ve paella ülkesi İspanya’ya seyahat etmek için vize almak da fazla zorlayıcı bir süreç değil. Ülkeye turistik amaçlarla seyahat edecekseniz İspanya vizesi için gerekli olan başvuru evraklarını tamamlamanız ve sonrasında konsolosluğun yolunu tutmanız yeter. İspanya’da başta Barselona, Madrid ve Sevilla olmak üzere görülmeye değer onlarca farklı şehir ve tarihi eser bulunuyor. Eğer tercihinizi Barselona’dan yana kullanırsanız kış ayları dışında yılın büyük bir bölümünde denize de girebilirsiniz.

    Yunanistan

    Avrupa’da vize alması en kolay ülkelerin başında ise Yunanistan geliyor. Başkent Atina antik çağın en önemli bazı kalıntılarıyla, birçok kişiye göre İzmir’in bir kopyası gibi olan Selanik ise Mustafa Kemal Atatürk’ün Evi, Beyaz Kule gibi eserleriyle kesinlikle dikkate değer. Havaların sıcak olduğu bir dönemde giderseniz Mikanos, Santorini ve Girit gibi adalarda denizin ve güneşin keyifini çıkarabilirsiniz. Üstelik Kos, Midilli ve Rodos gibi bazı adalara da kapıda vize uygulaması ile daha kolay giriş yapma şansınız var.

    Slovakya

    Avrupa’nın diğer popüler ülkeleri kadar ziyaret edilmese de Slovakya turist vizesi için başvuranlara kolaylık sağlayan ülkeler arasında yer alıyor. Ülkeye giriş yaptıktan sonra Schengen vizenizle diğer ülkelere gitmek için Slovakya’yı bir geçiş noktası olarak da kullanabilirsiniz”.

  • Bakan Çelik: “Vize serbestisi konusunda net bir tarih verilmezse geri kabul anlaşmasını kesinlikle hayata geçirmeyeceğiz”

    Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, “Vize serbestisi konusunda net bir tarih bekliyoruz. Eğer vize serbestisi konusunda net bir tarih verilmezse yeni mekanizmaları örneğin geri kabul anlaşmasını yürürlüğe koymak gibi konuları kesinlikle hayata geçirmeyeceğiz” dedi.

    Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Almanya’nın Avrupa İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Michael Roth ile Bilkent Otel’de biraraya geldi. Görüşmenin ardından düzenlenen basın toplantısında Bakan Çelik, Almanya hükümetine teşekkür ederek konuşmasına başladı. Bakan Çelik, “Darbe girişiminden sonra çeşitli vesilelerle açıkladık. AB ile ortak değerlerimiz olan demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü konusunda her zaman dayanışma içerisinde olmalıyız. Fakat maalesef darbe girişimi gerçekleştikten sonra AB liderleri Türkiye ile yeterli bir dayanışma göstermediler. Türkiye kendi demokrasisini koruyacak, kendi değerlerine sahip çıkacak güce ve kapasiteye sahiptir. Bu ziyaretlerin sadece sembolik anlamı olabilirdi. O da şu; dünyanın ekonomik ve siyasi krizlerin içinden geçtiği bir dönemde Türk halkı kendi demokrasisine sahip çıkmak için bu kadar güçlü bir şekilde sahip çıkmışken paylaştığımız ortak değerler açısından tüm bölgeye güçlü mesajlar verilmesi söz konusu olabilirdi. Ortadoğu’nun etnik ve mezhep temelinde ciddi krizlerin, iç savaşların içinden geçtiği bir zamanda halkının yüzde 99’u Müslüman olan bir Türkiye’de bu mesajların verilmesi son derece kıymetli olurdu. Bu darbe girişimi vesilesiyle görülmüştür ki Türkiye birinci sınıf Avrupa demokrasine sahiptir. Halkımız tankların, F-16’ların karşısına çıkarak demokrasimizi korumuştur. Zaman zaman bazı yabancı basın yayın organları biz onlara haber demiyoruz kara propaganda düzeyinde Sayın Cumhurbaşkanımızla ilgili diktatör ya da otokrat gibi ifadeler kullanılıyor . fakat göründüğü gibi dünyanın her tarafında diktatörler halklarına karşı tankların arkasında saklanırlar ama Türkiye Cumhuriyeti’nin halk tarafından seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı halkıyla beraber tanklara karşı direnmiştir. Parlamento bombalanmasına rağmen bombaların altında TBMM’nin kahramanca tutumuyla açık tutulmuştur. Milletvekilleri kendi parlamentolarına sahip çıkmışlardır. Bunların hepsi tarihe geçmiştir. Ama en önemlisi Türk halkı demokrasi tarihini yeniden yazmıştır” diye konuştu.

    “Eğer vize serbestisi konusunda net bir tarih verilmezse yeni mekanizmaları örneğin geri kabul anlaşmasını yürürlüğe koymak gibi konuları kesinlikle hayata geçirmeyeceğiz”

    “Türkiye ile AB arasında yeni bir ivmenin ortaya çıkması fevkalade önemlidir” diyen Çelik, şunları kaydetti:

    “Biz AB’deki pek çok siyasetçinin Türkiye’ye karşı ön yargılarla dolu olumsuz yaklaşımlarıyla, Türkiye’nin AB müzakere sürecini birbirinden ayrı tutmaya özen gösteriyoruz. Özellikle göç krizinin ortaya çıkardığı krizler ve tehditler karşısında daha çok işbirliği yapmanın önemi açıktır. Çünkü göç krizi Avrupa Birliği tarihinin de gördüğü en büyük krizlerden bir tanesidir. Suriye konusunda ciddi bir politika ortaya konulamamasının neticesinde büyük bir insani kriz ortaya çıkmıştır. Türkiye milyonlarca mülteciyi evinde barındırarak insanlık karşısında vazifesini yapmıştır ama hala pek çok AB ülkesi bırakın milyonlarcayı bırakın onbinlerceyi 200 kişi,300 kişiyi ülkesinden barındırmak için referandum yapmak için referandum yapmaktan bahsetmektedir. Bunun maliyetlerini söz konusu etmektedir kendi iç siyasetinde. Sayın Merkel’in de açıkladığı gibi göç krizi konusunda Türkiye’nin ve Avrupa Birliği’nin ortaya çıkardığı işbirliği tarihin en büyük krizlerinden birinin yönetilmesi konusunda büyük bir çözüm ortaya koymuştur. Bundan sonrada bunun devam etmesi gerekir. Fakat dediğimiz gibi verilen sözlerin tutulması gibi sebeplerle biz bundan sonraki mekanizmalar için vize serbestisi konusunda net bir tarih bekliyoruz. Eğer vize serbestisi konusunda net bir tarih verilmezse yeni mekanizmaları örneğin geri kabul anlaşmasını yürürlüğe koymak gibi konuları kesinlikle hayata geçirmeyeceğiz. Bu süreçte çok yanlış biçimde Türkiye çeşitli kişiler tarafından eleştiriye tabi tutulmuştur. Ciddi bir önyargı söz konusudur. Almanya AB içerisinde lider bir ülke. Dost ve müttefik bir ülke. Ekonomik, siyasi, dış politika açısından son derece önemli ilişkilerimiz var Almanya ile. Almanya ile ilişkilerimizin bütün bu krizlerin ortasında yeni bir ivme kazanması, bunların güçlenmesi önemli olacaktır.”

    “PYD’nin DAEŞ’e karşı mücadele ettiği yalanı da bu şekilde çökmüştür”

    Brexit sonrasında AB’nin geleceğinin nasıl şekilleneceğiyle ilgili tartışmaların yoğun yapılacağı bir döneme girildiğini söyleyen Çelik, “Türkiye, bölgenin güvenliği açısından tüm dünyanın uğraştığı DAEŞ terör örgütüyle ciddi bir mücadele yürütmektedir. Bu hem ulusal güvenliğimiz için gereklidir. Ama ulusal güvenliğimiz için attığımız bu adımlar aynı zamanda AB’nin güvenliği ve küresel güvenlik içinde gereklidir. DAEŞ terör örgütü insanlığın gördüğü en karanlık örgütlerinden biridir. Bu örgütün bertaraf edilmesi Türkiye’nin öncelikleri arasındadır. Şimdiye kadar da AB çevrelerinden bu mücadeleye olumlu destek gelmiştir. Bu çerçevede Türkiye’nin meşru müdafaa hakkını kullandığını, bunun herhangi bir şekilde kimsenin içişlerine müdahale olmadığını, saldırı olmadığını söylüyoruz. Sınırımızın dışından DAEŞ terör örgütü ve diğer terör örgütleri bakımından bizim tarafımıza bomba atılmaktadır. Topraklarımıza bomba düşmektedir. Türkiye egemen bir devlettir. Egemen bir devlet olarak güvenliğini koruyacak güce sahiptir. Bunun gereğini yapıyoruz. Son 1 yıldır bütün dünyada revaçta olan çok büyük bir yalanda bu operasyonla birlikte çökmüştür. Nedir o yalan? PYD’nin DAEŞ’e karşı savaştığı şeklindeki bir yalan. Türkiye Cumhuriyeti Özgür Suriye Ordusu güçleriyle birlikte DAEŞ’e karşı mücadele verirken Suriye’de buna karşı bir tek PYD’den ses yükseliyor Türkiye’nin müdahalesine. Bu da gösteriyor ki PYD’nin DAEŞ ile mücadelesi gibi bir şey söz konusu değil. Bu bir prensip yaklaşımı değildir, taktik yaklaşımdır. Türkiye içinde de HDP’den buna itiraz yükseliyor. Türkiye’nin DAEŞ ile mücadelesinde PYD’nin ve HDP’nin bu kadar rahatsız olması bir gerçeği daha ortaya çıkarmıştır. PYD’nin DAEŞ’e karşı mücadele ettiği yalanı da bu şekilde çökmüştür” açıklamasında bulundu.

    “Nasıl ki Avrupa’nın herhangi bir başkentinde DAEŞ ile ilgili bir çadır açılamıyorsa aynı şekilde PKK ile ilgili de aynı şey söz konusudur”

    Bakan Çelik, konuşmasına şöyle devam etti:

    “AB’deki dostlarımızdan en büyük istirhamımız DAEŞ terör örgütüyle PKK arasında fark yoktur. DAEŞ terör örgütüne karşı mücadele eden ülkelerin PKK terör örgütünün sergilerini açmaları ona çadır açtırmaları gibi hususlar terörle mücadele konusunda çifte standart ortaya çıkarır. Nasıl ki Avrupa’nın herhangi bir başkentinde DAEŞ ile ilgili bir çadır açılamıyorsa aynı şekilde PKK ile ilgili de aynı şey söz konusudur. Bütün bu örgütlerden daha tehlikeli olan örgüt FETÖ terör örgütüdür. FETÖ’nun herhangi bir kurumunun, herhangi bir liderinin AB’deki hiçbir dost ülkede barınmaması gerekmektedir. Bu konuda da AB’deki dostlarımızdan dostluk ve müttefiklik ilişkisi gereği hassasiyet beklemekteyiz.”

    “Keşke güvenli bölge oluşsaydı hem bu bölge içerisinde terör örgütleri olmayacaktı bugün DAEŞ ile mücadele çok daha etkili biçimde verilecekti”

    Gazetecilerin sorularını da cevaplayan Çelik, Suriye’de bir güvenli bölgenin oluşturulmasının gündemde olduğunun hatırlatılması üzerine, “Bizim Türkiye Cumhuriyeti olarak öteden beri bu kriz karşısında söylediğimiz şey şuydu; ‘Suriye topraklarının içerisinde bir güvenli bölge oluşsun ve uçuşa yasak bölge oluşsun’ dedik. Bizim bu önerimiz kabul edilseydi bugün ne göç krizi olacaktı ne Esed rejimi bu kadar insanı katledecekti ne de bugün o bölgede güvenli bölge oluşsaydı DAEŞ ya da PYD gibi örgütler yerleşebilecekti. Türkiye bunu demesine rağmen müttefiklerimiz bu meseleye olumlu yaklaşmadılar. Arkasından şöyle bir açıklama yapıldı, ‘Esed rejimi savaş uçaklarını kullanırsa bu bizim kırmızıçizgimizdir’ denildi. Esed rejimi halkını katletti yine kırmızıçizginin gereği yerine getirilmedi. Arkasından denildi ki eğer kimyasal silah kullanırsa bu bizim kırmızıçizgimizdir. Yine gereği yerine getirilmedi. Türkiye’nin sınırından itibaren Suriye’nin içerisine doğru 20 kilometrelik bölgede herhangi bir terör örgütünün olması demek, bizim ulusal güvenliğimize tehdit demektir. Bu aynı zamanda AB’nin birlik güvenliğine tehdit demektir. Küresel güvenliği tehdit demektir. Ortaya çıkan tablo Türkiye’nin önerisinin ne kadar haklı olduğunu gösteriyor. Keşke güvenli bölge oluşsaydı hem bu bölge içerisinde terör örgütleri olmayacaktı bugün DAEŞ ile mücadele çok daha etkili biçimde verilecekti. PYD ve benzeri unsurlarının orada fiili durum yaratmasının önüne geçilmiş olacaktı. Ayrıca daha ileri noktada da Türkiye sınırını geçmek zorunda kalmayacaktı mülteciler. Oradan Akdeniz’e Avrupa’ya geçmek zorunda kalmayacaklardı. Göç krizi, insani kriz Esed rejiminin bu kadar katliama imza atması, PYD ve DAEŞ’in oraya yerleşmesi maalesef Türkiye’nin önerisinin kabul edilmemesi yüzünden olmuştur. Bugün bizde neden oraya müdahale etmek durumunda kalıyoruz; bu bir meşru müdafaa hakkıdır. Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırlarını, sınırın öbür tarafında terör örgütleri kontrol edemez. Buna müsaade edemeyiz” değerlendirmesinde bulundu.

    “Uçuşa yasak bölge ya da güvenli bölge kurulması konusunda herhangi bir açıklamalarını görmedim”

    Şuandan itibaren olumlu bir cevabın olup olmadığıyla ilgili Çelik, “Benim bildiğim herhangi bir açıklama yok. Şuanda orayı kontrol altına almakla ilgili bir takım müdahaleler yapılıyor. Uçuşa yasak bölge ya da güvenli bölge kurulması konusunda herhangi bir açıklamalarını görmedim. Bu olsaydı bugün karşı karşıya olduğumuz pek çok risk söz konusu olmayacaktı” dedi.

    “Önümüzdeki haftalarda da bu Almanya’nın İncirlik’teki varlığı devam edecektir”

    Almanya’nın Avrupa İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Michael Roth ise Alman askerlerinin İncirlik’ten geri çekildiğiyle ilgili haberleri sorması üzerine şunları kaydetti:

    “Ülkelerimiz arasında işbirliği sadece İncirlik ile kısıtlı kalmamaktadır. Aynı zamanda NATO ittifakı çerçevesinde de partnerliğimiz ve işbirliğimiz sürmektedir. Öyle umuyorum ki önümüzdeki haftalarda da bu Almanya’nın İncirlik’teki varlığı devam edecektir. Bu vesileyle zaten görüşmeler halindeyiz. Konu aslında şu, Federal Meclis milletvekilinin İncirlik’te orada bulunmuş olan Alman askerlerini ziyaret etmeleri konusu aslında. Ama bu konu üzerine görüşmeler halindeyiz. Son derece olumlu düşünüyorum. Bu konuda iyi bir sonuç elde edeceğiz.”

  • Bakan Çavuşoğlu Ve Bakan Çelik, AB Komisyonu Başkan Yardımcısı İle Vize Konusunu Görüştü

    Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve AB Bakanı Ömer Çelik, AB Komisyonu Birinci Başkan Yardımcısı Frans Timmermans’la özel bir görüşme gerçekleştirdi.

    Antalya’nın Belek bölgesinde devam eden En Az Gelişmiş Ülkeler İstanbul Eylem Planı Ara Dönem Gözden Geçirme Toplantısı’nda görüşme yaklaşık 2 saat sürdü. Basına kapalı olarak gerçekleştirilen görüşmeyle ilgili Dışişleri Bakanlığı kaynaklarından edinilen bilgiye göre, Türkiye ile vize serbestisi başta olmak üzere Türkiye-AB ilişkileri konuları ele alındı. Üçlü görüşmenin olumlu ve verimli geçtiğini belirtilen kaynaklar, Türkiye ve AB’den uzmanların önümüzdeki hafta bir araya gelerek izlenecek bir yol haritasını belirlemeleri ve daha sonra Çavuşoğlu ve Çelik’in, Timmermans’la tekrar bir araya gelmeleri konusunda ortak karara varıldığını kaydetti.

  • Vize serbestisi konusunda AB kurumları ile görüşülecek

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Almanya Başbakanı Angela Merkel ile yaptığı görüşmede, vize serbestisi çerçevesinde terörle mücadele konusunda Türkiye’nin hassasiyetlerini de dikkate alacak ayrıntılı bir değerlendirme için AB kurumlarıyla görüşmeler yapılması konusunda mutabakat sağlandığı belirtildi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’daki Dünya İnsani Zirvesi sırasında ikili temaslarda da bulundu. Cumhurbaşkanlığı kaynaklarından edinilen bilgiye göre Erdoğan’ın BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon ve Federal Almanya Şansölyesi Angela Merkel başta olmak üzere zirve sırasında yaptığı ikili görüşmelerde Suriye meselesi, terörle mücadele, mülteci dramı, Türkiye-AB Eylem Planı gibi konular ele alındı.

    Zirveye ev sahipliğinden dolayı Türkiye’ye teşekkür eden BM Genel Sekreteri Ban, İstanbul’da New York dışındaki en büyük BM zirvesinin gerçekleştirildiğine dikkati çekti. Suriye konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın terörden arındırılmış güvenli bölge oluşturmanın önemini hatırlattığı, Ban’ın da Cenevre görüşmelerinden netice almak için ateşkesin korunması gerektiğine işaret ettiği öğrenildi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, ikili görüşmelerde Türkiye’nin terörle mücadelesinde herhangi bir tavizin söz konusu olmayacağını da vurguladı. Türkiye’nin Suriye’deki kaostan en fazla etkilenen ve başta DAİŞ olmak üzere terörle mücadelede ön safta yer alan ülke olduğuna değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, söz konusu yükün ve sorumluluğun adil bir şekilde paylaşılması gerektiğini belirtti.

    Merkel ile yapılan görüşmede, vize serbestisi çerçevesinde terörle mücadele konusunda Türkiye’nin hassasiyetlerini ve önceliklerini de dikkate alacak ayrıntılı bir değerlendirme için AB kurumlarıyla görüşmeler yapılması konusunda mutabakat sağlandı. Erdoğan ve Merkel, Esed rejiminin saldırılarının ve Halep’teki son gelişmelerin mülteci meselesini daha da kronikleştireceğine değinerek Suriye konusunda işbirliğini daha da güçlendirmenin önem arz ettiğini söylediler. Türkiye-AB Eylem Planının meyvelerini vermeye başladığı, yasa dışı geçişlerde azalma yaşandığı, bu konuda işbirliğini sürdürmek gerektiği belirtildi.