Etiket: Virüsü

  • Rize’de Nöro virüsü

    Rize’de geçtiğimiz haftadan bu yana etkili olan ishal salgınına Nöro virüsünün neden olduğu anlaşıldı.

    Rize’de 1 Eylül tarihinde şiddetli yağışların ardından meydana gelen sel ve heyelanlar sonrası ishal salgınları yaşanmıştı. Salgınlar aralıkla Çayeli, Pazar, Ardeşen ve Fındıklı ilçelerinde gözlenmişti. Halen devam eden ishal vakaları üzerine İl Sağlık Müdürü Mustafa Tepe yaptığı yazılı açıklamada, salgınların Nöro virüsünden kaynaklandığının tespit edildiğini belirtti.

    Tepe yaptığı açıklamada, “İlimizde geçtiğimiz hafta boyunca yaşanan şiddetli yağışlar sonrası birçok içme suyu şebekemiz olumsuz etkilenmiş ve hatta özellikle Pazar ve Çayeli ilçelerimizde suya bağlı ishal vakalarında ciddi artışlar olmuştur. Bu durum Halk Sağlığı Müdürlüğümüz başta olmak üzere tüm sağlık teşkilatımızca yakinen takip edilmiş ve bir yandan da gerekli dışkı ve su numuneleri Bakanlığımıza gönderilmiştir. Bakanlığımızdan Pazar ilçesi ile ilgili olarak gelen sonuçlarda Nöro virüs ürediği tespit edilmiştir. Nöro virüse bağlı ishal salgını özellikle kendisini bulantı, kusma ve karın ağrısı ile göstermektedir. Yine beraberinde üşüme, titreme, ateş ve baş ağrısı olarak da olabilir. Hastalık genelde birkaç günde kendiliğinden iyileşir. Ancak çocuk ve yaşlılarda daha dikkatli olunmalıdır. Bu virüse bağlı hastalıkta kişiden kişiye bulaşma olabileceğinden hijyen kurallarına uyulması korunmada çok büyük önem arz etmektedir. Yine hastalığa yakalanan kişilerde de yakın temastan kaçınılmalıdır” dedi.

    Tepe ayrıca yaptığı açıklamada, Andon içme suyu şebekesinden alınan numunelerin temiz çıktığını, yine de su kesintilerinin ardından şebekeye verilen suyun kaynatılmadan içilmemesi gerektiğini vurguladı. Tepe, belediye şebekesinin dışındaki kaynak suların ise kesinlikle kullanılmaması gerektiğini yineledi.

  • Uzm. Dr. Altan: “Rota Virüsü, Ağız Ve Dışkı Yoluyla Bulaşıyor”

    DENİZLİ (İHA) – Denizli Servergazi Devlet Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzm. Dr. Betül Altan, Rota Virüs Enfeksiyonlarının 2 yaşın altındaki çocuklarda akut ishalin en önde gelen nedeni olduğunu ve bu enfeksiyonların ağız ve dışkı yoluyla bulaştığını söyledi.

    Rota Virüsünün ılıman iklimlerde daha sık görüldüğünü ve kuluçka süresinin 1-3 gün arasında değiştiğini açıklayan Servergazi Devlet Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzm. Dr. Betül Altan, “Rota virüsler ishalin ortaya çıkmasından önceki günlerde ve bulguların ortaya çıkışından 10-12 gün sonra dışkı yoluyla atılabilir. Bulaşma ağız ve dışkı yoluyla olur. Hastane, okul, kreş gibi toplu yaşanan alanlarda salgınlar oluşabilir. Rota virüs oyuncaklarda, eşyaların yüzeylerinde bulunabilir. Solunum yolu ile de bulaşabilmektedir” dedi.

    Rota virüsü geçiren bir kişinin rota virüs ile enfekte olduğunda yine hastalanabileceğini fakat rota virüs enfeksiyonunun daha hafif seyredeceğini anlatan Uzm. Dr. Betül Altan, anne sütü ile beslenen yeni doğanlar ve 3 ayın altındaki bebeklerin anneden geçen antikorların koruyuculuğu nedeniyle daha az rota virüsüne maruz kalacağını bildirdi.

    Rota virüslerin ince bağırsak iç çeperine yerleşerek bağırsağın emilim ve sindirim özelliğini bozduğunu ateş ve kusma ile hastalığın başladığını anlatan Betül Altan, “Ateş ve kusma ile başlayan hastalık sık ve kötü kokulu sulu ishalle devam eder. Kusma ve ateş genellikle 2. gün azalır ancak ishal 5-7 gün devam eder. Çocukta değişen derecelerde su kaybı bulguları ortaya çıkar. Dışkı tetkiki ile tanı koyulur. Tedavide amaç kaybedilen sıvı ve vücut tuzlarını yerine koymaktır. Ağızdan alabilen çocuklarda bol su içirilip patates, pirinç, yoğurt, muz gibi ishale uygun diyet, anne sütü önerilir. Su kaybı bulguları şiddetli olan çocuklarda serum tedavisine başvurulur. Rota virüs aşısı ikinci ayın üzerindeki bebeklerde ilk dozu 3. aydan önce başlamak koşuluyla ağız yolu ile 2 yada 3 doz olarak uygulanabilmektedir. Rota virüs enfeksiyonlarından korunmak için el yıkama ve bilinen enfekte kişi ile temastan kaçınma en önemli önerilerdir” dedi.

  • Hpv Virüsü Rahim Ağzı Kanserine Neden Oluyor

    Acıbadem Eskişehir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Ramazan Bayırlı, Human Papilomavirus Enfeksiyonunun (HPV), rahim ağzı kanserine neden olduğunu söyledi.

    HPV enfeksiyonunun kesin tedavisi olmayan bir hastalık olarak kabul edildiğine dikkat çeken Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Ramazan Bayırlı, bağışıklık sisteminin hücreden atamadığı virüsün, bir ömür boyu normal vücut hücrelerinde uyur şekilde kaldığını söyledi.

    Her yıl ABD’de ortalama 500 bin kadının, genital siğil nedeniyle doktora başvurduğuna dikkat çeken Bayırlı, “Genital bölge ve mukozalarda enfeksiyon yaparak siğil şeklinde kitlelerin oluşumuna neden olan HPV enfeksiyonu, vücutta hücreler içine yerleşiyor. Rahim ağzı kanseri kadın genital kanserleri içerisinde ikinci sıklıkta görülüyor. Rahim ağzı kanserlerinin yüzde 99,7’si HPV virüsü nedeniyle oluşuyor. Genital enfeksiyonlar arasında da HPV’nin rolü giderek artıyor. HPV, ABD’de cinsel ilişki ile bulaşan hastalıklar arasında ilk sırada yer alıyor. HPV enfeksiyonunun cinsel yolla bulaşan hastalıklar grubunda yer alıyor. Özellikle çok sayıda cinsel eşi olan bireyler ve bu bireylerin eşlerinde HPV yaygın olarak görülüyor. Enfeksiyon, cinsel ilişki esnasındaki temas ile bulaşıyor, erkeğin kondom kullanması ise bulaşma riskini azaltsa da sıfıra indirmiyor” dedi.

    “ERKEKLERDE BELİRTİ GÖSTERMEYEBİLİR”

    HPV bulaştıktan sonra genital bölgede veya anüs etrafında sayıları ve büyüklükleri değişken siğillerin oluştuğunu söyleyen Ramazan Bayırlı, “Enfeksiyon, özellikle erkeklerde tümüyle belirtisiz seyredebiliyor. Kadınlarda bazı durumlarda karnabahar görünümlü dev kitlelere de rastlanabiliyor. Ağız yoluyla yapılan cinsel temaslar sonucunda ağız mukozasında da lezyonlar ortaya çıkabiliyor. Kadınlarda bu enfeksiyon ancak Papsmear incelemesinde anlaşılabilir” şeklinde konuştu.

    “LAZER VEYA CERRAHİ UYGULAMA İLE TEDAVİ EDİLİYOR”

    HPV enfeksiyonlarının kriyoterapi, koterizasyon, lazer, cerrahi ve radyofrekans yöntemleriyle tedavi edilebildiğine dikkat çeken Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Ramazan Bayırlı, konuyla ilgili konuşmasının devamında şunları söyledi:

    “Bunun yanı sıra 2015 yılında bir çalışmada kullanılan VGX-3100 aşısının da enfeksiyonun tedavisine katkı sağladığı biliniyor. HPV aşısı için ideal zaman cinsel hayatın henüz başlamadığı genç kızlık dönemidir. Yine de her yaştaki kadın aşı olabiliyor. Bu aşı eğer vücutta HPV varsa bu virüsün ortadan kalkmasını sağlamıyor, yani tedavi edici özelliği bulunmuyor. Ancak 9-26 yaş grubunda aşı yaptıranlar rahim ağzı kanserinden ve kanser öncesi değişiklerden yüzde 90 oranında korunabiliyor. İleri yaş grubunda veya daha önce HPV ile enfekte olanlarda ise eğer bağışıklık sistemi virüsü vücuttan temizlerse sonrasında tekrar HPV alınmasını engelliyor. Aşının iki farklı tipi bulunuyor. Bunlardan biri 2, diğeri ise 4 tipe karşı koruyuculuk sağlıyor. Her iki aşının içerisinde de en fazla kanser nedeni olan 2 virüs tipine karşı koruyuculuk bulunuyor. Ancak 4 tipe karşı koruyuculuğu olan aşı aynı zamanda kansere dönüşme ihtimali olmayan siğillere karşı da koruyuculuk sağlıyor.”

  • Kanserin Gizli Ajanı: Hpv Virüsü

    Manisa Celal Bayar Üniversitesi Hafsa Sultan Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ömür Karakoyun Çelik, başta rahim ağzı kanserlerine neden olan HPV virüsüne karşı uyardı. Prof. Dr. Çelik, HPV virüsünün kanserden sorumlu bir ajan olduğunu söyledi.

    Prof. Dr. Ömür Karakoyun Çelik, tarafından “Kanser Bizden Uzak Olsun” adlı konferans düzenlendi. 1-7 Nisan Kanser Haftası nedeniyle Manisa Büyükşehir Belediyesi Kültür Sitesinde düzenlenen konferansta Çelik, katılımcılara kanser türleri ve korunma yöntemleriyle ilgili bilgi verdi. Prof. Dr. Çelik, konferansın ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Rahim ağzı kanserleriyle ilgili uyarılarda bulunan Çelik, bu kansere neden olan HPV virüsüne dikkat çekti. Rahim ağzı kanserlerinin erken tanıyla tedavi edilebilen kanser türleri olduğunu belirten Prof. Dr. Çelik, “Rahim ağzı kanserleri tarama testleriyle erken tanısı konarak erken müdahaleyle tedavi edilebilen hayatını kurtarabildiğimiz kanserler. Rahim ağzı kanserlerinin en önemli nedeni HPV dediğimiz insan popülon virüsü dediğimiz bir virüstür. Cinsel olarak aktif yaşantı başladıktan sonra bu virüs toplumda çok yaygın olarak neredeyse yüzde 50’sini etkilemekte. Hücrelerin içine girerek yıllarca burada sessiz şekilde kalabildiği gibi zaman içerisinde kişinin risk faktörleriyle ilişkili olarak bunlar kanserin öncü lezyonları dediğimiz siğile dönüşüyor. Bu siğiller de ilerleyerek kanseri meydana getiriyor. Rahim ağzı bölgesinde kanser büyüdükçe de klinik bulgu vermeye başlıyor” dedi.

    Klinik bulgularla birlikte kanserin erken evreden çıktığı uyarısında bulunan Prof. Dr. Çelik, “Bu nedenle rahim ağzı kanserlerinde sinir testi yani tarama testi yapılması çok önemli. 20’li yaşlarda alınan bu HPV virüsünün yıllar içerisinde gelişerek 40’lı yaşlara gelindiğinde kanser oluşturması söz konusu olduğu için düzenli aralıklarla yapılan smear testleri bize hastayı yönlendirme konusunda yardımcı oluyor” diye konuştu.

    “KONDOMLAR KORUMUYOR”

    HPV virüsünün bazı hasta guruplarında daha aktif olduğunu anlatan Çelik, şunları söyledi: “Bunlar genç yaşta cinsel ilişkiye başlayan kişiler. Farklı sayıda, fazla sayıda cinsel eş sahibi olan kişiler, sigara içen, kötü beslenen, bağışıklık sistemi kötü olan kişiler, kötü hijyene sahip olan kişiler özellikle bu gibi faktörler olduğunda HPV virüsünün enfeksiyon süresi daha da uzuyor. Buna bağlı olarak da kanser bu kişilerde daha fazla görülüyor. Burada kondom dediğimiz koruyucuların çok fazla bir etkinliği olmuyor. Sadece cinsel ilişki değil cilt temasıyla da bulaşabildiği için kondom tam koruma sağlayamıyor.”

    “KANSERİN GİZLİ AJANI”

    Kadınların bu konuda bilinçli olması gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Çelik, düzenli araklıklarla vajinal smear testi yaptırılması gerektiğini söyledi. HPV virüslerinin masum bir virüs olmadığını belirten Çelik, “Bu virüslerin rahim ağzı kanserleri dışında oral genital ilişki, cinsellikle bulaştığı için özellikle yurt dışında Amerika ve gelişmiş ülkelerde Avrupa’da baş boyun bölgesinde yutak kanserlerinin de en önemli sorumlu ajanı HPV virüsü olarak biliyoruz. Bunlar bizim tedavi yöntemlerimizi etkileyen yeni bilgiler. Ülkemizde HPV virüsünün baş boyun kanserleriyle olan ilişkisi konusunda yeterli veri yok. Ancak genç bireylerde sigara içmeyen bireylerde görülen ağız içi halk dilinde dil kökü, tonsil bölgesi kanserlerinde HPV virüsü oldukça kanserden sorumlu ajan” dedi.

    HPV virüsünün aşısı olduğunu ancak rutin olarak kullanılmadığını belirten Çelik, “Özellikle HPV virüsüyle karşılaşmamış henüz bu enfeksiyonu geçirmemiş kişilerde hatta kız çocuklarında 11 yaşından sonra daha genç erişkinlerde de aşı yapılması öneriliyor” diye konuştu.

  • Atatürk Havalimanı’nda “Zika Virüsü” Alarmı

    Atatürk Havalimanı’nda Zika virüsünün görüldüğü ülkelere seyahat eden Türk yolcular Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü ekipleri tarafından bilgilendiriliyor.

    Zika virüsünün görüldüğü Tropikal Afrika, Güneydoğu Asya, Pasifik Adaları ile Orta ve Güney Amerika ‘ya gidecek uçakların körüğüne giden Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü ekipleri Türk yolculara Zika virüsü hakkında bilgi vererek nasıl korunacaklarını da yolculara tek tek anlatıyor. Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü ayrıca Zika virüsünün görüldüğü ülkelere giden uçakların körüklerine Zika virüsü hakkında bilgilerin ve nasıl korunma yollarının anlatıldığı bilgilerin bulunduğu broşürler dağıtıyor. Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü ekipleri, Atatürk Havalimanı’nda Zika virüsünün yoğun görüldüğü ülkelere gidecek vatandaşlara virüsle ilgili bilgilendirme broşürleri dağıtıyor. Broşürde “Zika virüsü nedir”, “Bulaşma yolları nelerdir”, “Nasıl korunabiliriz”, “Seyahat dönüşü öneriler” başlıklarıyla bilgiler yer alıyor.

    Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) verilerine göre son haftalarda Brezilya, Kolombiya, El Salvador, Surinam ve Venezuela’da bu sendroma yakalananların sayısında artış oldu.

    Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü ekipleri de, Zika virüsünün yoğun görüldüğü ülkelere gidecek olan vatandaşlara, Atatürk Havalimanı’nda uçağa binmeden önce hastalığın bulaşma yolları, yolcular için riskleri, korunma yöntemleri gibi bilgilerin yer aldığı broşür dağıtıyor. Mayıs 2015’te Brezilya’da salgın başlarken, Türk Hava Yolları’nın İstanbul-Sao Paulo seferinde seyahat edecek olan yolculara da broşürler dağıtıldı.

    HAVAYOLU ÇALIŞANLARINA DA BİLGİLENDİRME YAPILDI

    Konuyla ilgili bilgiler veren Atatürk Havalimanı Sağlık Denetleme Merkezi Baştabibi Dr. Aykut Yener Kavak, “Bakanlık olarak bizim çalışmalarımız 28 Ocak’ta başladı. O andan itibaren de biz giden yolcularımıza bilgilendirme yaptık. Özellikle seyahat sağlı merkezlerimizde ve Atatürk Havalimanında uçakların kapısında kurduğumuz stantlarla sağlık görevlilerimiz giden yolcularımızı bilgilendiriyor. 8 Şubat’ta Bakanlık Bilim Kurulu aldığı kararlar gereği, o bölgelerden gelen uçaklarda gerekli durumlarda ekstra ilaçlama yapılmasını talep etti. Bu konuda zaten havayolu çalışanlarına hastalıkla ilgili bilgilendirme yapıldı. Uçaklarında gerekli hallerde tekrar ilaçlamaları konusunda bilgiler verildi. Şu ana kadar uçaklardan öyle bir çağrı almadık” dedi.

    Zika virüsü broşürlerinin hangi ülkelere dağıtıldığıyla ilgili ise Kavak, “Bilgilendirme sadece Tropikal Afrika, Güneydoğu Asya, Pasifik Adaları ile Orta ve Güney Amerika uçuşlarına yapılıyor. Buradaki asıl amacımız o bölgelere giden vatandaşlarımızı korumak. Gitmeden önce bilgilendirmek. Bu hazırladığımız broşürde bu hastalıktan nasıl korunacaklarını hangi ülkelerde göründüğü ve o ülkelere seyahat edenlerin dönüşte ne yapması gerektiği konusunda vatandaşları bilgilendiriyoruz” diye konuştu.

    MAYIS 2015’TE BREZİLYA’DA SALGIN BAŞLADI

    Mayıs 2015’te Brezilya’da başlayan salgın, sivrisinekler yoluyla neredeyse tüm Amerika kıtasına yayıldı. İlk kez 1947 yılında Uganda’nın Zika ormanlarındaki maymunlarda görülen virüs, Aedes türü sivrisinekler aracılığıyla insanlara bulaşıyor. Ateş, gözlerde kızarma, kusma, döküntü, baş, kas ve eklem ağrısı gibi belirtileri bulunan hastalığın özgün bir tedavisi ve önleyici aşısı bulunmuyor. Virüsün ateş, kas ve baş ağrısı, kusma, yorgunluk, deri döküntüleri ile gözlerde kızarıklık gibi belirtiler gösterirken Zika virüsü dünyada daha çok Tropikal Afrika, Pasifik Adaları, Güneydoğu Asya, Orta ve Güney Amerika’da görülüyor. Aedes sivrisinek türünün taşıdığı Zika virüsünün, bağışıklık sisteminin sinir hücrelerine zarar vermesi nedeniyle gelişen bir tür hastalık olan Guillain-Barre sendromuna yol açabileceği de bildirildi.

    Riskli bölgelere gidin Türk vatandaşlarına yüz yüze bilgilendirme yapan yetkililer, yolculara broşür veriyor.