Etiket: Virüsü

  • Sağlık Bakanlığı Hanta Virüsü ile ilgili inceleme yapıyor

    Düzce’nin Yığılca ilçesindeki Hanta Virisü iddialarının ardından Sağlık Bakanlığı ekipleri inceleme yaptı.

    Yığılca ilçesi Kırık Köyündeki Hanta Virisüne bağlı hastalık ile mücadele ile ilgili olarak Sağlık Bakanlığı inceleme başlattı. Hanta Virisü’nün etkilerinin araştırılması amacıyla Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Erken Uyarı ve Saha Epidemiyolojisi Daire Başkanlığında görevli Uzman Selda Şahan, Dr. Hamdiye Yılmaz Nemli, Zoonotik ve Vektörel Hastalıklar Daire Başkanlığında görevli Veteriner Hekim Ahmet Safran konuyla ilgili incelemelerde bulunmak üzere Düzce’ye geldiler. İlk olarak İl Sağlık ve Halk Sağlığı Müdürü Dr. Mustafa Özyörük’ü makamında ziyaret ederek bilgiler alan ekip sonrasında İl Sağlık ve Halk Sağlığı Müdürlüğü yetkilileriyle olayın görüldüğü yerlerde incelemelerde bulundular.

  • RSV Virüsü akciğerleri tehdit ediyor

    Acıbadem Bakırköy Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Özlem Altay Yücel, Nisan ayı sonuna dek risk olmayı sürdüren RSV virüsünü anlattı, önemli uyarı ve önerilerde bulundu.

    RSV’nin yetişkin, çocuk, bebek demeden tüm yaş gruplarını tehdit eden bir virüs olduğunu söyleyen Dr. Özlem Yücel, “Virüs, son yıllarda görülme sıklığındaki artışla dikkat çekiyor. Virüsün adı; RSV yani Respiratuar Sinsisyal Virüs. Grip ve soğuk algınlığına benzer şikayetlere neden olurken, tedavisinde gecikildiğinde akciğerleri tehdit ediyor. Enfeksiyonun tek kaynağı insanlardır. Bulaşma, enfekte salgılar ile doğrudan ve yakın temasla oluşmaktadır. Tüm yaş gruplarında akut solunum yolu hastalığına neden olabilen virüs, astım ve diğer kronik akciğer hastalıklarının alevlenmesine neden olabilmektedir” diye konuştu.

    “Virüsün tek kaynağı insanlar”

    RSV’nin çoğunlukla grip ve nezleye benzer şikayetlerle kendini gösterdiğini ve bu virüsün aşısının olmadığını belirten Dr. Yücel “RSV tüm yaş gruplarında akut solunum yolu hastalığına neden olabilmektedir. Çocukların tümü 2 yaşına kadar en az bir kez RSV ile hastalanmakta ve hayat boyu bu enfeksiyonun tekrarı sık olarak görülmektedir. Büyük çocuk ve erişkinlerde RSV genellikle üst solunum yolu enfeksiyonu; bebek ve küçük çocuklar ile prematüre doğanlarda, bağışıklık yetmezliği olanlarda ve yaşlılarda ciddi alt solunum yolu enfeksiyonları geliştirebilmektedir. Astım ve diğer kronik akciğer hastalıklarının alevlenmesine neden olabilmektedir. Prematüre doğum, doğuştan kalp hastalığı ve bağışıklık yetmezliğinin RSV enfeksiyonu riskini artıran, ağır ve ölümcül seyretmesine neden olan durumlardır ve bu virüs, son yıllarda sık görülmeye başlandı. RSV’nin grip ve nezle bulgularına benzer şikayetlere neden olurken prematüre doğanlarda veya bebeklerde huzursuzluk, beslenmeme, sık nefes alma ya da solunum düzensizliklerine neden oluyor. Virüsün tek kaynağı insanlar. RSV virüsünün bulaşması enfekte salgılar ile doğrudan ve yakın temasla oluşurken, virüs çevre yüzeylerce saatlerce, ellerde ise yarım saatten fazla canlı kalabiliyor. RSV virüsü ılık iklimlerde genellikle kış ve erken ilkbahar aylarında yıllık salgınlar şeklinde görülüyor. RSV salgın zamanı arasında farklılıklar görülebilmektedir. Hastalık genellikle Kasım- Aralık aylarında başlamakta, Ocak ve Şubat ayında zirveye ulaşmakta, Nisan ayı sonunda da sona ermektedir” ifadelerini kullandı.

    “RSV enfeksiyonlarıyla sık karşılaşılıyor”

    RSV enfeksiyonlarıyla sık karşılaşıldığını belirten Dr. Yücel, “Hastalığın aşısı yok ancak 29 haftadan küçük doğan yüksek riskli prematürelerde, doğumsal kalp hastalığı ya da kronik akciğer hastalığı olan çocuklarda alt solunum yolu enfeksiyonunu önlemek için RSV antikoru içeren bir ilaç kullanılıyor. Bu ilaç Kasım ayında başlayarak her 30 günde bir, toplam 5 doz olarak kas içine uygulanıyor. Hastalıkta ilk tedaviyi destek tedavisi oluştururken sıvı kaybının yerine konması, solunumun dikkatle değerlendirilmesi ve oksijen desteği, üst solunum yolu aspirasyonu ve gerekirse solunum cihazına bağlanma uygulanması gerekebilir. RSV bronşiti sonrasında kulak iltihabı veya bakteriyel akciğer enfeksiyonu gelişirse antibiyotik kullanılır” açıklamasını yaptı.

    Alınabilecek tedbirler

    Dr. Yücel, virüse karşı basit ama etkili olan önlemleri ise şöyle aktardı:

    “Sigara dumanından uzak durun, kalabalık ortamlardan ve yakın temastan kaçının, ortamı düzenli aralıklarla havalandırın. Ellerinizi sık sık yıkayın, çocuğunuza da ellerimizin mikrop barınağı olduğunu anlatarak el yıkama alışkanlığı kazandırın. Risk grubunda iseniz grip aşısı olun; çocuğunuz da yüksek risk grubunda ise altıncı aydan başlayarak influenzaya karşı (grip virüsü) aşısını yaptırın. Solunum yolu enfeksiyonu olan kişilerden uzak durun. RSV enfeksiyonu olan personelin yüksek risk taşıyan çocuklara bakımını engelleyin. Gerekirse maske kullanın.”

  • Çocuklarda rota virüsü enfeksiyonuna dikkat

    Özel Ümit Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Nihal Karaçayır, 5 yaş altı çocuklarda görülen rota virüs enfeksiyonundan dünyada her yıl yaklaşık 110 milyon çocuğun etkilendiğini ve yaklaşık 500 bin çocuğun öldüğünü söyledi.

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Nihal Karaçayır, rota virüs enfeksiyonun belirtileri, tedavisi ve korunmak için uygulanan aşı hakkında bilgi verdi. Rota virüs enfeksiyonunun 5 yaş altı çocuklarda ve sıklıkla kış aylarında ishal şeklinde seyrettiğini söyleyen Karaçayır, “Dünyada her yıl yaklaşık 110 milyon çocuk bu virüsün hedefi olmakta, yaklaşık 500 bin çocuk bu virüs sebebi ile ölmektedir. Amerika’da yapılan bir çalışmada ise yılda 3 milyon çocuğun bu virüsün hedefi olduğu, yaklaşık 20 ila 40 çocuğun bu virüs sebebiyle öldüğü saptanmıştır. Bu hastalık özellikle 3 ay ile 3 yaş arası çocuklarda ağır seyretmektedir. 3 ayın altındaki bebeklerde çok fazla görülmez. Bunun sebebinin ise anneden geçen antikorlar olduğu bilinmektedir” dedi.

    Belirtileri ateş, kusma ve ishal

    Hastalığın belirtilerinden söz eden Karaçayır, “Çocuk, rota virüsü ile karşılaştıktan 1 ya da 7 gün sonra belirtileri gösterebilir. Ateş ve kusma belirtileri olur. Ateş 40 dereceye kadar çıkabilir. Kusma ise miktar ve sayı olarak çok fazladır. Bu da çocuğu susuz bırakır. Daha sonra ishal başlar. Çok sulu ve aşırı miktarda bir ishal görülür” diye konuştu.

    Tedavi yöntemi hakkında da bilgi veren Karaçayır, şunları söyledi:

    “Rota virüs hastalığı tedavisinde damardan sıvı tedavisini tercih ederiz. Özellikle kusan ve ağızdan beslenemeyen, susuz kalan çocuklarda damardan serum tedavisi uygularız. Ek olarak su, elma suyu, ayran gibi gıdalarla da sıvı kaybı giderilmeye çalışılır. Bu hastalığın tedavisinde antibiyotik verilmez; antibiyotik kullanımı, ishalin artmasına sebep olabilir. Bu hastalıktan korunmak için el hijyeni çok önemlidir. Özellikle anneler, bebeklerin bezleri değiştirdikten sonra ellerini iyi yıkamalıdır. Rota virüsü enfeksiyonu olan çocuklar diğer çocuklardan uzak tutulmalıdır.”

    Rota aşısı yüzde 84 etkili

    Bebeklere uygulanan rota virüs aşısının hastalığı büyük oranda engellediğini ifade eden Karaçayır, “Rota virüs aşısı rutin aşı takvimimizde yer almamaktadır. Ancak eczanelerden temin edilebilmektedir. Ağızdan verilen rota virüs aşısı, bebeklerde şiddetli enfeksiyonu önlemede yüzde 84 oranında, hafif orta şiddetli enfeksiyonu önlemede yüzde 74 oranında etkinlik sağlar. Bu aşının ilk dozu bebek 3. ayını doldurmadan, son doz ise 6. ayını doldurmadan önce yapılmalıdır” dedi.

  • Antalya’da örtü altı domatesi Tobacco Mosaic virüsü vurdu

    Sebze fiyatlarının arttığı son günlerde, 2017’ye büyük umutlarla giren çiftçilerin hayallerini ’Tobacco Mosaic Virüsü’ yıktı. 5 ay önce aldıkları fidelerin hasat zamanı geldiğinde virüslü olduğunu anlayan çiftçiler, tüm ürünlerini çöpe dökmek zorunda kaldı. Aksu İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü ile Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsüne (BATEM) başvuran 300’e yakın çiftçi, ürünlerinin incelenmesini istedi. BATEM’in raporunda “Ürüne yapılan ELISA testi sonucunda Tobacco Mosaic Virüsü tespit edilmiştir” denildi.

    Türkiye’nin en önemli örtü altı sebze üretim üssü Antalya’da bir tarım firması tarafından üreticilere verilen domates fideleri virüslü çıkınca, 2017’ye büyük umutlarla giren yüzlerce çiftçinin hayalleri bir anda yıkıldı. Domateslerinin ’Tobacco Mosaic’ virüslü olduğunu anlayan 300’e yakın üretici, ellerinde kalan domatesleri çöpe dökmek zorunda kaldı. Üreticiler aynı zamanda kendilerine virüslü fide verdiğini iddia ettikleri firmanın zararlarını karşılamasını bekliyor.

    Gördükleri manzara karşısında şok oldular

    Antalya’nın Aksu ilçesinde maxima çeşidi domates üretmek isteyen çiftçiler, ekim zamanı olan yaz aylarında İsrail merkezli tohum firmasından binlerce domates fidesi aldı. Aradan geçen 5 aylık süre sonrası hasat zamanı gelen domateslerini toplamak isteyen çiftçiler, sera içerisinde gördükleri manzara karşısında şoke oldu. Domateslerinin 3 ayrı renkte olduğunu gören çiftçiler, durumu fide aldıkları firmaya iletti. Ancak firmanın konuyla ilgilenmediği iddia edildi.

    BATEM ’virüsü’ onayladı

    Son çare olarak İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü ile Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsüne (BATEM) başvuran 300’e yakın çiftçi, ürünlerinin incelenmesini istedi. Tarım İlçe Müdürlüğünden gelen yetkililer seralarda yaptıkları incelemede, hasat toplanma zamanında domateslerde kırmızının yanı sıra yeşil ve pembe renkler olduğunu gözlemledi. Rapor oluşturan yetkililerin çiftçilere verdikleri tutanakta, “Kırmızının yanı sıra pembe ve yeşil renk olduğu tespit edilmiş olup, bu renklenmenin ürünün kalite ve pazar değerinde kayıplara neden olabileceği kanaati oluşmuştur” ibaresi yer aldı. Hemen ardından BATEM’E giden çiftçiler, ürünlerinin analiz edilmesini talep etti. Burada ürünlere uygulanan ELISA testi sonucu ise çiftçilere verilen analiz raporunda “Ürüne yapılan ELISA testi sonucunda Tobacco Mosaic Virüsü tespit edilmiştir” denildi.

    “Türkiye girişi yasak olan viral bir hastalık”

    Konuyla ilgili açıklama yapan Ziraat Mühendisi Veli Saçıkara, virüslü domatesin insan sağlığına bir zararının olmadığını ancak ürün değeri ve kalite yönünden pazar değerinin oldukça düşük olduğuna dikkat çekti. Virüsün halk arasında kanser olarak adlandırıldığını belirten Saçıkara, “Çiftçiler çok büyük kayba uğruyor. İnsan sağlığı yönünden zararı yok ancak ürün değeri ve kalitesi düşük olduğu için çiftçiler satamamakta. Bu hastalığın sebebi tohumdan kaynaklanıyor. Aslında Türkiye girişi yasak olan viral bir hastalık ama tohum firması dikkat etmediği ve önlem almadığı için çiftçi büyük zarara uğradı. Firmanın bunu önceden analiz edip dağıtmaması gerekiyor. Çünkü çiftçi ürününün virüslü olduğunu bilemez. Bu sebepten dolayı yaklaşık 300 çiftçi mağdur” dedi.

    “Bunlara verdiğimiz değeri çocuklarımıza vermiyoruz”

    Anne ve babasıyla birlikte 3,5 dönümlük 2B arazilerinde yetiştirdikleri ürünleri çöpe dökmek zorunda kaldıklarını belirten İsa Bilgiç “Ağustos’un 5’inde aldığım domates ilk etapta çok güzel gitti. Meyvesinde bir sıkıntı yoktu. Ama renk almaya başladıktan sonra alalı bulalı bir hal aldı. Firma yetkililerini aradık telefonlarına bakmadı. 3,5 dönüm zararımız var. Ekmiş olduğum maxima domatesin dönüme maliyeti 7 bin lirayı buluyor. 3 dönüm yerde 21 bin lira para ediyor. Bunun işçi parası, gübre parası, ilaç parası, üstüne bir de para etmedi, zaten çeşit bozuk olunca alan da olmadı. Zararımız çok büyük” dedi.

    Oğlunun ürünleri satamadığını söyleyen Teslime Bilgiç de, “Biz buna verdiğimiz değeri çocuklarımıza veriyoruz. Ben 50 TL yevmiyeli işçiler çalıştırıyorum. 2B arazisine kira da ödüyorum. Verdikleri fidenin hepsi kanserli çıktı. Pazara gidiyoruz satamıyoruz, hale götürüyor oğlum yine satamıyor. Kanserli diye kimse almıyor bunu. 50 derece sıcağın altında çalıştık, hepsini çöplere döktük” diye konuştu.

    “2017’yi umutla bekliyorduk, bu illetten dolayı kepaze durumdayız”

    150 bin lira zararı olduğunu belirten üreticilerden diğer bir üretici Mehmet Kaplan ise, ürünün yüzde 90’ında sorun yaşadığını ve bu ürünlerin hepsini çöpe döktüğünü söyledi. Fideleri almadan önce kendisine virüslü olmayacağı garantisinin verildiğini öne süren Mehmet Kaplan, “Benim üç tane bankada 200 bin liraya yakın kredi borcum var. Fiyatlar artmıştı, umutla bekliyorduk 2017’yi ama yine karamsar bir şekilde girdik. Bu iletten dolayı umudumuzu yitirdik. Hiçbir pazarı olmayan bir şey, olduğu gibi çöpe döküyoruz. Batma derecesine geldik, kepaze durumdayız” ifadelerini kullandı.

  • TİKA Kamerun’da HIV virüsü taşıyan çocukların yüzünü güldürdü

    Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) Kamerun’da HIV Virüsü taşıyan bin 100 çocuğa kırtasiye malzemesi desteğinde bulundu.

    Kamerun Cumhurbaşkanı Paul Biya’nın eşi Chantal Biya tarafından 1994 yılında kurulan ve Cumhurbaşkanlığı himayesinde faaliyet gösteren Chantal BİYA Vakfına bağlı olan, Chantal BİYA Vakfı Faaliyetlerine Destek Derneği (3AFCB) ve TİKA işbirliğinde “4. HIV Virüsü Taşıyan Çocuklara Kırtasiye Yardımı Kampanyası” düzenlendi.

    TİKA’dan yapılan açıklamada, “2015 yılında TİKA’nın desteğiyle gerçekleştirilen proje ile 800 HIV virüsü taşıyan çocuğa kırtasiye malzemesi desteğinde bulunuldu. Bu yıl ise, bin 100 öğrenciye içerisinde defter, tükenmez kalem, kurşun kalem, silgi ve cetvel gibi kırtasiye malzemeleri içeren sırt çantaları dağıtıldı. TİKA tarafından Menoua ve Maroua Bölgelerinde bulunan okullara derslik malzemesi temin edildi. Kamerun’un Merkez, Güney-Batı, Batı, Kuzey Batı ve Kuzey Uç Eyaletlerinde gerçekleştirilen kampanya ile 47 okulda eğitim gören öğrencilere destek verildi” ifadelerine yer verildi.

    Açıklamanın devamında, “Birleşmiş Milletler verilerine göre 2015 yılı itibariyle Kamerun genelinde 620.000 kişi HIV virüsü taşımakta olup, her yıl 33.000 kişi AIDS hastalığı yüzünden hayatını kaybediyor. 39.000 çocuğun HIV virüsü taşıdığı Kamerun’da, virüs yüzünden yetim kalan 310.000 çocuk olduğu belirtiliyor. Gerek Kamerun hükümeti, gerek donör ülkeler Kamerun’da HIV virüsü ile mücadele ve HIV virüsü taşıyıcılarının yaşam şartlarının iyileştirilmesi amacıyla çalışmalar gerçekleştiriyor” denildi.