Etiket: verimini

  • Fransız koyunuyla et verimini 3’e katlıyacak

    Bayburt’ta ana vatanı Fransa’nın Saone Et Lorie bölgesi olan, et verimi yüksek “İle de France” koyunu yetiştirilmeye başlandı.

    Ana vatanı Fransa’nın Saone Et Lorie bölgesi olan, et verimi yüksek “İle de France” koyunu, Bayburt merkeze bağlı Bayırtepe köyünde yetiştirilmeye başlandı.

    Yavruları bile 8 haftada 40 kilograma çıkabilen iri yapılı bu ırkın, yetişkin erkekleri 110-160, dişileri ise 80-100 kilogram ağırlığa ulaşıyor.

    Bayırtepe köyünde çiftliği bulunan besici Recep Ali Yaya, kısa bir araştırma yaptıktan sonra ana vatanı Fransa’nın Saone Et Loire bölgesi olan koyunun yetiştiriciliğini yapmaya karar verdiğini ve Bayburt’a bu ırkı kazandırmak istediğini söyledi.

    Bu ırkın veriminin yüksek olduğuna dikkati çeken Yaya, bir ay önce getirdiği 500 koyunun kısa sürede çoğaldığını ve 150 kuzu verdiğini belirtti.

    Et ırkı, soğuğa dayanıklı

    Koyunların özelliklerinden de bahseden Yaya, “Bu koyunlar bir yaşına geldiğinde 100-150 kiloya kadar ulaşabiliyor. Etinin lezzetli ve az yağlı olmasından dolayı da tercih edilen bir ırk. Aynı zamanda soğuğa dayanıklı bir ırk. Malum bizim Bayburt’ta kışın havalar yeterince soğuk olduğu için kış aylarında hiçbir sıkıntı yaratmayacak bir hayvan türü” dedi.

    Koyunları tamamen kendi imkanlarıyla aldığını ve Bayburt’a getirdiğini de sözlerine ekleyen Yaya, “Bu ırk Bayburt’ta ve Türkiye genelinde olmadığı için bunu memleketimize kazandırmak istiyorum. İnşallah bu ırk buralarda yayılır. Bütün çiftçilerimizin hayvancılıkla uğraşan vatandaşlarımızın bu ırktan 40-50 tane bulundurmasını istiyorum. Buyursun gelsinler burada bu işin ticaretini yapıyorum. Herkese kapımız açık” ifadelerini kullandı.

    Çok hızlı kilo alıyorlar

    Türkiye’nin et açığını kapatmak için bu ırkın önemli bir şans olduğunu dile getiren Yaya, “Bu ırktan 50 ila 160 kilo arasında bir et alımı söz konusu. Burada gördüğünüz kuzular henüz bir haftalık gün geçtikçe kilo alıyorlar. Bunların erkekleri daha çok ve daha hızlı kilo alıyorlar. Yani bir erkek 150- 160 kiloya kadar varabiliyor. Buda et açığını kapma şansımız var anlamına geliyor” diye konuştu.

    Bu ırkı öneriyoruz

    Bayburt Ziraat Odası Başkanı Abuzer Yıldırımtepe de bu koyunların çok çabuk büyüyen, et koyunu olarak bilindiğini söyledi.

    Yıldırımtepe, bu ırkla ilgili araştırma yaptığını ve Bayburt’un hava koşullarına uygun olduğunu ifade ederek şunları kaydetti: “Yerli koyunlarımızdan ortalama 50 kilogram et elde edilirken bu koyunlardan 2-3 katı fazla et elde ediliyor. Besicilik yapmayı düşünen vatandaşlarımıza bu cins koyunların yetiştiriciliğini yapmalarını tavsiye ediyoruz” diye konuştu.

  • Çiftçilere verilen eğitim, fındık verimini yüzde 30 arttırdı

    Ferrero Değerli Tarım Türkiye Direktörü Ersin Arısoy, 5 yıldır faaliyet gösterdikleri Türkiye’de 35 bine yakın çiftçiye eğitim verdiklerini, geçen sene analiz edilen sonuçlara göre fındıkta yüzde 30’a yakın verim artışı sağlanabileceğini çiftçilere gösterdiklerini söyledi.

    Ferrero Fındık, Samsun’da basın mensuplarıyla iftarda bir araya geldi. Çok sayıda yerel ve ulusal medya kuruluşunun temsilcisinin bulunduğu iftar programında Ferrero Değerli Tarım Türkiye Direktörü Ersin Arısoy, firmalarının Türkiye’deki fındık üreticilerine ve fındıklara verdiği önemden bahsetti.

    Türkiye’de faaliyet gösterdikleri 5 yıl boyunca çiftçi eğitimlerine büyük önem gösterdiklerini ifade eden Ersin Arısoy, “Geçen sene Samsun’da, yılbaşı itibariyle 9 ziraat mühendisi arkadaşımız, 3 de sosyal uzman arkadaşımız Samsun bölgesinde fındık tarımı ile uğraşan çiftçilere teknik destek vermek için ellerinden gelen tüm çabayı gösteriyorlar. Türkiye’de yaklaşık 5 yıldır faaliyet gösteriyoruz. Bu faaliyetler kapsamında toplam 35 bine yakın çiftçimize eğitim verdik. Son 2 senedir de 12 bin 500 civarında çiftçimizi arazisinde ziyaret ederek tarımsal faaliyetlerden ve sosyal uygulamalardan bilgilendirdik. Geçen seneki sonuçlarımıza göre yüzde 30’a yakın verim artışı sağlanabileceğini çiftçilerimize gösterdik. Bu bizim için en gurur verici nokta. Kalite bizim için olmazsa olmazlardan bir tanesi. Firmamız, Türkiye’den çok ciddi miktarda fındık alıyor ve buna bağlı olarak Türkiye bizim için çok önemli bir ülke. Türkiye’de faaliyetlerimiz ve satın almalarımız devam ediyor. Bu nedenle Türkiye’deki fındığın sürdürülebilir olması, gelecek nesillere aktarılıyor olması, kalitesinin taviz vermeden devam ediyor olması bizim için çok önemli. Davetimize gelen herkese çok teşekkür ederiz” dedi.

    İftar programı konuşmadan sonra ikramlarla son buldu.

  • Mikoriza mantarı ürün verimini ve kalitesini artırıyor

    Yozgat’ta tarımsal üretimde maliyetleri düşürüp, daha verimli ve kaliteli ürünlerin alınmasına yönelik gerçekleştirilen mikoriza mantarlı deneme üretimlerinden olumlu sonuçlar alınıyor.

    Yozgat Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü tarafından yapılan deneme ekimlerinde tohumun mikoriza mantarına bulanarak yapılan ekim sonucunda ürün kalitesi ile verimin arttığı tespit edildi.

    Bu yıl deneme ekimi yapılan şeker pancarından da olumlu sonuçlar alındı. Yozgat’ın merkeze bağlı Özlüce köyünde Selahattin Nemli isimli çiftçinin tarlasına, deneme amaçlı şeker pancarı ekimi yapıldı. Kullanılan gübre miktarı yarıya indirilerek, tohuma mikoriza mantarı uygulanarak ekim yapılan tarladan kaliteli ve şeker oranı yüksek ürün alındı.

    Yozgat Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Ziyaattin Özdemir, Bozok Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yaşar Karadağ ile birlikte sökümü yapılan deneme amaçlı tarım alanına giderek, incelemelerde bulunup, sonuçlar hakkında bilgi aldı. Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Özdemir, mikoriza mantarı ile geçen yıl yaptıkları deneme amaçlı çalışmalardan olumlu sonuç alınmasının ardından bu yıl yeni bir deneme ekiminin gerçekleştirildiğini söyledi. Özdemir, “Dört ayrı parselde ekim yapıldı. Birinci parselde dekara 50 kilogram gübre kulanıldı. İkinci parselde 25 kilogram gübere üçüncü parselde 25 kilogram gübre ve mikoriza, son parselde ise sadece mikoriza kullanılarak ekim yapıldı. Hasatta 25 kilogram gübre ve mikoriza kullanılan parselde yüzde 10 verim artışı ve şeker oranında da diğer alanlara göre yüzde 1 oranında da artış sağlandığı görüldü. Ayrıca mikoriza kullanılan parselin soğuk ve hastalıklara daha dayanıklı olduğu tespit edildi” dedi.

    Gübrenin yarıya düşülmesi ve verimin arışı en önemlisi ise pancar içerisinde şeker oranını yükselmesi çiftçi açısında güzel sonuçlar olduğunu vurgulayan Özdemir, “Mikoriza mantarı tamamen doğaldır. Bitkinin kökünde olan mantar bitkinin daha iyi beslenmesini sağlıyor. Verimi ve kaliteyi artırıyor” diye konuştu.

    Bozok Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yaşar Karadağ ise, Mikorizalı denemelerin farklı gübre dozları uygulanarak yapıldığını belirterek, “Görünen şu ki, mikorizalı yapılan denemelerin verimleri, mikorizasız olan denemelerin verimlerine göre daha fazla. Aynı zamanda, şeker pancarında hastalık, zararlı ve zirai dona karşıda mukavim özelliği sağlamış oluyor. Buda verime artı yönde katkı sağlıyor. Mikorizayı özellikle tohuma yapıştırıp tarlaya nakletmeniz gerekiyor. Tohuma şekerli su ile yapıştırıp ekim yaptığınızda daha iyi verim alabiliyorsunuz. Kimyasal kullanılmadığı için doğal olması en büyük avantaj. Dolayısıyla toprağa daha az miktarda azotlu gübre atmış oluyorsunuz. Azotlu gübreyi az attığınız için de çevre kirliliğine karşı daha az mukavim oluyor. Artezyen kuyularınızın nitrata daha az zehirlenmesi sağlanıyor. Olumlu yöndeki bu etkilerle kansere karşıda bir koruma özelliği sağlanmış oluyor” şeklinde konuştu.

    Mikoriza mantar kullanarak deneme ekimi yapan Selahattin Nemli’de mikoriza ile iyi bir sonuç elde ettiklerini belirterek, “Yıllık 180-200 dekar arasında pancar ekimi yapıyorum. Bundan sonraki ekimlerin tamamında mikoriza mantarını kullanarak ekim yapacağım” dedi.

  • Külleme hastalığı fındık verimini olumsuz etkiliyor

    Düzce Üniversitesi Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi Bitki Koruma Bölümü Başkanı Doç. Dr. İsmet Yıldırım, fındıkta görülen küllenme hastalığının rekolte ve randıman yönünden olumsuz etkilediğini söyledi.

    Düzce Üniversitesi, Karedeniz Bölgesinin vazgeçilmez unsuru olan ve bölge ekonomisinin mihenk taşını oluşturan fındıktaki külleme hastalığını inceleme altına aldı.

    Bu kapsamda Düzce Üniversitesi Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi Bitki Koruma Bölümü Başkanı Doç. Dr. İsmet Yıldırım, fındık üzerine yaptığı gözlemleri kamuoyuyla paylaştı. Fındıkta külleme hastalığına, Phyllactinia guttata adı verilen bir mikroorganizmanın (fungal) neden olduğunu belirten Doç. Dr. Yıldırım, gagalı fındık çeşidinde yine farklı bir fungus türü olan Erysiphe corylacearum’un da külleme hastalığını oluşturan etmenler arasında olduğunu söyledi.

    Hastalığın, ilkbahar döneminde fındığın yapraklarında oluştuğunu, bunun da başlangıçta küçük benekler şeklinde gözlemlendiğini ve daha sonra un serpmiş gibi tüm yaprağı kaplayan bir görünüm sergilediğini ifade eden İsmet Yıldırım, bu belirtilerden hastalığın kolayca tanınabildiğini dile getirdi. Yıldırım, “Hastalıklı yapraklar gelişmelerini sürdüremez, zamanla kahverengileşir ve dökülürler. Hastalık, havanın yağışlı olduğu yıllarda son derece şiddetli seyreder ve hasada yakın döneme kadar ilerlemesini sürdürebilir. Bu belirtiler, çotanaklar ve yeşil sürgünler üzerinde de görülür. Özellikle hastalığın şiddetli seyrettiği yıllarda, hastalık nedeniyle hasada yakın dönemde fındığın yaprak, çotanak ve yeşil sürgünlerinde kireçle badana yapmış gibi bir görünüm ortaya çıkar” dedi.

    Rekolte ve randıman olumsuz yönde etkilenir

    Doç. Dr. İsmet Yıldırım, birçok kaynakta hastalığın ekonomik bir zarara neden olmadığının söylenmesine rağmen hastalık için uygun iklim koşullarının olduğu, özellikle ilkbaharı yağışlı geçen ve erken yaz dönemi görece daha serin yörelerde hastalığın yoğun olarak görülebildiğini ve ekonomik kayıplara neden olduğunu ifade etti. Yıldırım, “Hastalık yumuşak çekirdekli meyvelerdeki külleme hastalıklarından farklı olarak doğrudan fındık içine zarar vermez. Buna karşın fındık içinin gelişimi için besin maddelerinin üretildiği yapraklarda fotosentezin azalması ve yaprakların gelişimlerini tamamlayamadan erkenden dökülmeleri, fındık veriminde önemli kayıplara yol açabilir. Hastalığın yoğun olduğu bahçelerde fındık, içini yeterince dolduramaz veya fındık içinin ağırlığı azalır. Bununla birlikte hastalığa bulaşmış genç dallar gelişemez, kışa hazırlanamaz ve kış soğuklarına karşı duyarlılıkları artar. Bu da bir yıl sonraki fındık verimini etkiler. Hastalık nedeniyle ortaya çıkan bu kayıpların, Ülkemizde yetiştirilen fındıkta hem verim hem de randımanın azalmasında önemli payı olduğu söylenebilir” şeklinde konuştu.

    Üniversiteden destek alabilirler

    Düzce’de yapmış olduğu gözlemlere göre külleme hastalığının ilkbaharda yapraklarda görüldüğünü söyleyen Doç. Dr. Yıldırım, oransal nemin yükseldiği yağışlı yıllarda ve özellikle bir önceki yıl hastalığın yoğun görüldüğü yerlerde, hastalık belirtileri görülür görülmez ilaçlama yapılması gerektiğine dikkat çekti.

    Önceki yıllarda hastalığın görülmediği bahçelerde ilaçlamaya gerek olmadığını dile getiren İsmet Yıldırım, ilaçlamalara fındığın 4-5 yapraklı dönemi veya çotanak bağlama döneminde başlanması gerektiğini, yağış durumuna ve hastalığın gelişimine göre ilaçlama işleminin sürdürülebileceğini sözlerine ekledi. İlaçlama aralığının, ilacın etkililik süresine göre yapılması konusunda çiftçileri uyaran öğretim üyemiz, ilaçlamadan kısa bir süre sonra yağmur yağarsa ilaçlamanın tekrarlanması gerektiğini vurguladı.

    İlaçlamalarda hastalığın şiddetli seyretmediği yöre ve bahçelerde kükürtün yeterli olacağını buna karşın hastalığın şiddetli seyrettiği, sürekli yağış alan yörelerde mutlaka sistemik etki bir fungisit (Örneğin; sistemik fungisit olarak Tebuconazole 200 g/L + Azoxystrobin 120 g/L veya Floupyram 200 g/l + Tebuconazole 200 g/l etkili maddeli ilaçlar kullanılabilir.) kullanılması gerektiğinin altını çizen Doç. Dr. İsmet Yıldırım, hastalık konusunda Düzce Üniversitesi Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi Bitki Koruma Bölümü, Düzce İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü, İlçe Tarım Müdürlükleri ve Düzce Ziraat Odası’nın doğrudan üreticiye teknik destek sağladığını ve bunun yanında Ziraat Odası’nın, Bölümümüz öğretim üyeleri ve Düzce Ticaret Borsası’nın Giresun Fındık Araştırma Enstitüsü’yle birlikte üretici bilgilendirme toplantıları yaptıklarını ifade etti.

    Toprak analizine göre gübreleme yapılmalı

    Fındık bahçelerinde ilaçlı mücadeleyle birlikte kültürel önlemlere de dikkat edilmesi gerektiğini söyleyen Yıldırım, özellikle yerdeki bulaşık dallar ve yaprakların sonbaharda toplanarak yakılmasının önemli oluğunu belirtti. Bununla birlikte dengeli gübreleme konusunun önemine değinen İsmet Yıldırım, 2-3 yılda bir toprak analizi yaptırıp ona göre gübreleme yapılıp yapılmayacağına karar verilmesinin ve aşırı azotlu gübrelemelerden kaçınılmasının da önemli olduğunu dile getirdi.

    Fındık üreticilerinin külleme hastalığının zararlarını yeni farkına vardıklarını ve yavaşta olsa bir mücadele içerisine girdiklerini ifade eden Doç. Dr. Yıldırım, “Düzce’nin ilkbaharda ve erken yaz aylarında sürekli yağışlı geçmesi ve yaz aylarında Ülkemizin diğer yörelerine göre nispeten daha serin olması, oransal nemin yüksek seyretmesine ve sonuçta özellikle yüksek kesimler, Karadeniz kıyısı ve daha çukur yerlerdeki fındık bahçelerinde hastalığın şiddetli seyretmesine neden olmaktadır. Özellikle içinde bulunduğumuz yıl sürekli yağışlar ve üreticilerin küllemeyle yeterince mücadele etmemeleri, hastalığın bahçelerde yoğun olarak görülmesinde etkili olmuştur. Zaman zaman bilinçli çiftçiler, hastalığa karşı kullandıkları ilaçların etkisiz olduğundan yakınmaktadır. Akçakoca’da yapılan tüm ilaçlamalara rağmen bazı bahçelerde hastalığın durdurulamadığı bildirilmiştir. Bu bahçelerde hastalığın kontrol altına alınamamasında ana etken, ilaçlamanın zamanında, tekniğine uygun olarak yapılamaması ve ilaç seçimi olabilir. Hastalıkla mücadele konusunda üreticilerden bazıları kullanacakları ilaçlarla ilgili bilgi istemektedir” diye konuştu.

    Üniversitede fındıkla ilgili çalışmalar yürütülüyor

    Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi Bitki Koruma Bölümünde, Bilimsel Araştırmalar ve Projeler (BAP) Koordinatörlüğünün desteğiyle, hasat sonrası fındıktaki mikotoksinler ile ilgili proje yürütüldüğüne dikkat çeken Doç. Dr. Yıldırım, yıl içerinde Düzce Ziraat Odası’nın daveti üzerine üreticilere yönelik fındık hastalık ve zararlıları konularında bilgilendirme toplantısı yapıldığını ve fındıkta külleme hastalığı ile ilgili gözlemlerinin sürdüğünü sözlerine ekledi.

    Önümüzdeki yıl yeterli kaynakla desteklenmesi halinde Düzce’de fındıkta külleme hastalığının yaygınlığı ve hastalığa karşı savaşım programları üzerinde araştırmalar yapmayı planladıklarını ifade eden Doç. Dr. İsmet Yıldırım, çalışma alanını; bitki hastalıkları ve savaşımı, hastalıklarla savaşımda yeni stratejiler geliştirmek, alternatif savaşım yöntemleri ve bu hastalıklara karşı kullanılan fungisitlerin neden olduğu kalıntı, dayanıklılık gibi sorunların ortaya konması ve çözüm yollarının araştırılması şeklinde açıkladı.

    Doktora ve sonrasında yaptığı araştırmalarda bir diğer meyve olan bağlarda, külleme hastalığı ve alternatif mücadele yöntemleri üzerindeki çalışmalarının yanında ulusal ve uluslararası yayınlarının da bulunduğunu belirten Doç. Dr. İsmet Yıldırım çiftçilere; bereketli, verimli ve kaliteli bir fındık hasadı dileyerek sözlerini sonlandırdı.