Etiket: Vatandaşlıktan

  • Doç. Dr. Banu Kavaklı Birdal: ‘’Suriyeli sığınmacılara vatandaşlıktan önce mülteci statüsü verilmeli’’

    Türkiye’de yaşayan Suriyeli sığınmacılara vatandaşlık verilmesi tartışması günlerdir gündemin ilk sıralarında yer alıyor. Suriyelilere vatandaşlık verilmesi konusunu yorumlayan ve sığınmacılarla ilgili iki ayrı araştırmada yer alan İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Banu Kavaklı Birdal, öncelikli olarak çözülmesi gereken konunun Suriyeli sığınmacılara ‘mülteci’ statüsünün verilmesi olduğuna dikkat çekti.

    Türkiye’de yaşayan Suriyeli sığınmacılara vatandaşlık verilebileceği konusu son günlerin en fazla tartışılan konuları arasında yer alıyor. Türkiye’ye ilk giriş yaptıklarında ‘misafir’ olarak kabul edilen 3 milyona yakın Suriyeli, daha sonra ‘geçici koruma statüsündeki sığınmacılar’ olarak nitelendirildi. Ancak bu iki tanımlamanın da uluslararası hukukta karşılığı yok. ‘Mülteci’ statüsü ise Türkiye’nin koyduğu coğrafi sınırlama nedeniyle şu an için Suriyelileri kapsamıyor.

    Suriyeli sığınmacılarla ilgili yaşanan sorunların en önemli sebeplerinden birini ‘mülteci statüsü almamış olmaları’ olarak yorumlayan ve Suriyeli sığınmacılarla ilgili yürütülen 2 ayrı projede yer alan İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Banu Kavaklı Birdal konuyla ilgili görüşlerini İhlas Haber Ajansı’na anlattı. Suriyelilere, vatandaşlıktan önce pek çok sorunun çözülmesini sağlayacak olan ‘mülteci statüsü’ verilmesinin gerektiğini dile getiren Birdal, ‘’Böyle olduğu zaman çalışmaya, oturma iznine, hizmetlere erişime dair pek çok sorun, uluslararası hukuk dahilinde rahatça çözülebilir. Şu anda resmi rakamlara göre Türkiye’de 3 milyona yakın Suriyeli var ve bir anda bir ülkeye bu sayıda bir topluluğun giriş yapması önemli bir durum’’ dedi.

    ‘’Sığınmacıların çoğu kadın, çocuk ve yaşlı”

    Şu anda Suriyeli sığınmacılara karşı bir önyargı olduğunun altını çizen Birdal, ‘’Türkiye’de bu kadar fakir insan varken ve onların tüm hakları henüz sağlanmamışken Suriyelilere yapılacak yardımlar adalet hissinin zedelenmesi sonucunu doğuruyor. Vergi ödeyen kişiler üzerinden Suriyelilere yardım yapılacağı ve bunun adil olmadığı düşüncesi de var. Ama elimizde yer alan verilere göre şu anda Türkiye’de bulunan Suriyelilerin sadece yüzde 20’si 18-59 yaş arası erkek. Yani geriye kalan kısım kadın, çocuk ve yaşlı. Bu açıdan bakıldığı zaman hizmetlere erişimin sağlanmasının ne kadar önemli olduğunu anlamak mümkün’’ diyerek sözlerini sürdürdü.

    ‘’Vatandaşlık hakkı uzun bir süreç”

    Suriyeli sığınmacılara vatandaşlık hakkı verilmesinin bir anda olacak bir durum olmadığını, bunun uzun ve meşakkatli bir süreç olduğunu belirten Birdal, ‘’Bu konu iyi bir planlama gerektiriyor. Ancak benim bir kez daha dikkat çekmek istediğim nokta Suriyelilere uluslararası hukuk dahilinde hak ettikleri mültecilik statüsünün verilmesi ve buna bağlı olarak özellikle eğitim, sağlık gibi hizmetlere erişimin sağlanması, ikamet ve çalışma izninin de buna göre düzenlenmesi’’ ifadelerinde bulundu.

    ‘’Yaklaşık 5 yıldır birlikte yaşadığımız 3 milyon insandan bahsediyoruz ve konuştuğumuz konular onların hiçbir iradesi, inisiyatifi olmadan değerlendiriliyor’’ diyen Birdal bunun bir hata olduğunu söyledi ve ekledi: ‘’Yaşanan süreçte sığınmacılara ne düşündükleri sorulmadan, onlar hakkında planlar yapılması haksızlık.’’

    Suriyeli sığınmacılarla ilgili yürüttükleri projelerden de söz eden Birdal, ‘’İlk projemizi İngiltere’den University Of Kent ile birlikte yürütüyoruz. Bu proje kapsamında Türkiye’de yaşayan insanların Suriyelilere karşı bakışlarını, herhangi bir önyargıya sahip olup olmadıklarını, ayrımcılık yapılıp yapılmadığını inceliyoruz. Sonuçlar henüz net olmasa da bugüne kadar elde ettiğimiz verilere bakarak havanın olumsuz olduğunu söylemek mümkün’’ dedi.

    İkinci projeleri hakkında da bilgi veren Birdal, ‘’Diğer projemiz ise Suriyeli sığınmacıların Türkiye’deki hayatlarına yönelik. Burada ne zamandan beri yaşadıklarını, hayatlarını nasıl sürdürdüklerini, sosyal hizmetlere ulaşıp ulaşamadıklarını, Avrupa’ya gitme konusunda ne düşündüklerini ve buna benzer soruları kendilerine yöneltiyoruz. Bu projenin de henüz sonuna gelmedik ancak her iki projeye de genel olarak baktığımızda karşımıza çıkan sonuç savaşın izlerinin yoğun bir şekilde görüldüğü’’ diye konuştu.

  • AK Partili Külünk’ten “Teröristler Vatandaşlıktan Çıkartılsın” Teklifi

    AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk, terörist olduğu belirlenen şahısların Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkartılmasını ve mal varlıklarına el konulmasını öngören bir yasa teklifi hazırladı.

    AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk, teröristlerin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkartılması ve mal varlıklarına el konularak, el konulan mal varlıklarının kurulacak fonda toplanıp terörle mücadele kapsamında kullanılması için “Ceza Muhakemesi Kanunu, Terörle Mücadele Kanunu ve Türk Vatandaşlığı Kanunu”nda değişiklik yapılmasına ilişkin bir kanun teklifi hazırladı. İnsanlık suçu olan terörün insanlığın özgürlüğünü, temel hak ve hürriyetlerini, toplumun huzurunu yok etmek istediğini belirten Metin Külünk, “Terör toplumu, milleti, devleti teslim almak istiyor. Ne teröre teslim oluruz ne de teröriste teslim oluruz. Terörizm ile mücadelede yeni anlayışlar geliştirmek durumundayız” dedi.

    Özellikle ülkemizin bulunduğu coğrafyada terörün bir vekalet üstlendiğini belirten Külünk, “Küresel güçlerin güç mücadelesinde terörizm artık kategorize edilir hale gelmiş, güçler kendi çıkarları doğrultusunda terörizmden beslenir hale gelmiş durumda. Hatta en iğrenç bir mesaj türü haline getirilmiş durumda” diye konuştu.

    “TERÖRİST VATANDAŞLIKTAN ÇIKARTILSIN, MAL VARLIĞINA EL KONULSUN”

    Türkiye’nin son 30 yılda terörü dünya ölçeğinde en yoğun imtihanı yaşayan ülke olduğunu kaydeden Külünk, “Terör üzerinden devletimiz ve geleceğimiz teslim alınmak isteniyor. Terör kimden gelirse gelsin, insan yaşamına kast eden, toplumun temel hak ve hürriyetlerini yok etmek isteyen saldırı kimden gelirse gelsin aynı kategoridedir. Dolayısıyla DAEŞ, PKK ve PYD arasında hiçbir fark yoktur” şeklinde konuştu.

    Bu örgütlere karşı mücadelenin daha güçlü hale gelmesi gerektiğinin altını çizen Külünk, “Terörist olduğu tespit edilen şahısların vatandaşlık hakkından faydalanma lüksü yok. Sen benim hukukumu yok etmek isteyeceksin hem de benimle eşit şartlarda vatandaş olacaksın. Bunu kabul etmek mümkün değil. Terörizme bulaşmış şahısların vatandaşlıktan çıkartılması noktasında yasa faaliyeti ile Bakanlar Kurulu’nun, devletin elini güçlendirmeliyiz. El konulan mal varlıklarının terörle mücadele için kurulacak bir fonda toplanarak terörizmle mücadelede kullanılmasını öngörüyor bu yasa teklifi. Devleti, milletin iradesini teslim almak isteyen terörizm faaliyetlerinin içinde kim varsa bu kapsamda sayılması gerek” ifadelerini kullandı.