Etiket: Vatandaşlık

  • “Suriyelilere vatandaşlık hakkı” tartışmaları

    Türkçe Konuşan Ülkeler Uluslararası Gazeteciler Derneği (TKÜUGD) Başkanı Güngör Yavuzaslan, Suriyelilere vatandaşlık hakkı verilmesinin gündeme gelmesi üzerine başlayan tartışmalara değinerek, “Suriyelilere vatandaşlık verilsin mi sorusuna cevabım Suriye’ye barış gelsin derim. Bu kardeşlerimiz kendi evlerinde hür ve bağımsız yaşamak istiyorlar. Vatandaşlık meselesi bizim gündemimizde yok, biz kardeşlerimizden hiç ayrılmadık ki? Bize Bartın da bir, Kerkük de, Halep de, Urumçi de, Karabağ da, Han Saray da birdir” dedi.

    Türk dünyasına ve Ortadoğu’ya yönelik çalışmaları ile tanınan Yavuzaslan, Misak-ı Milli sınırları içerisinde kalan herkesin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı konumunda olduğunu söyledi. Yavuzaslan, “Bir Suriyeliler vatandaşlık tartışması aldı başını gidiyor. Tayyip Erdoğan karşıtlığı ya da yandaşlığı üzerine oturtulan bir kısır tartışma. Gelin tarihin ışığında bakalım. Misak-ı Millî (Millî Yemin), Türk Kurtuluş Savaşı’nın siyasi manifestosudur. İstanbul’da toplanan son Osmanlı Mebusan Meclisi tarafından 28 Ocak 1920’de oy birliği ile kabul edilmesinin ardından ve 17 Şubat’ta kamuoyuna açıklanmıştır. 23 Nisan 1920’de Ankara’da kurulan TBMM’de 18 Temmuz 1920 tarihli oturumunda Misak-ı Milli’ye bağlılık andı içildi. Son Osmanlı Devleti ile yeni Türkiye Cumhuriyeti arasındaki en temel yasal vesika Misak-ı Milli’dir. Atatürk, ilk defa 1 Mayıs 1920’deki Meclis konuşmasında ve son defa 30 Ocak 1923 tarihli açıklamasında olmak üzere, çeşitli beyanlarında Musul vilayetini dahil ederek Misak-ı Milli sınırlarını tanımladı: ’Bu hudut İskenderun körfezinin güneyinden, Antakya’dan, Halep ile Katma istasyonu arasında Carablus köprüsünün güneyinde Fırat Nehri’ne ulaşır. Oradan Deyrizor’a iner, oradan doğuya uzatılarak Musul, Kerkük ve Süleymaniye’yi içine alır’” dedi.

    Türkiye’nin tarihsel gerçeklerine vurgu yapan Yavuzaslan, “Hatay-İskenderun sancağı 1921’de Fransız mandasına bırakılmış, ama karşılığında Adana, Maraş, Antep, Urfa alınmıştı. Ama bu demek değildi ki tamamen terk edildi. O günden başlayan mücadele gerek yeraltı, gerek diplomasi ile Misakı Milli’ye dahil olması nedeniyle 1939’da resmen Türkiye’ye katıldı. Kıbrıs’a 1974’de Barış Harekatı gerçekleştirildi. ’Yavru’ da dense bağımsız bir KKTC kuruldu. Bizim insanımız terimlere takılır kalır. Örneğin Zenci ırkçı bir kelimedir. Batılı sömürgeci misyonerlerin dünyaya Afrika’nın insanları için kazandırdığı bir terimdir. O insanların binlerce yıllık kendi adları vardır. En basiti Afrikalıdırlar. Bugün Ortadoğu’dan gelen insanlara Suriyeli, Iraklı dediğimiz insanlar 1920 yılında imzalanan Sevr Anlaşması ile 1 günde Anadolu’dan ayrılan özbeöz kardeşlerimizdir. Suriye sınırında yaşayanlar bilir. Sınır boyunca uzanan tren hattı sınırın ortalamasıdır. Bölge halkı hattın yukarısı derken Türkiye, hattın aşağısı derken Suriye’yi anlatırlar. Cetvelle çizilerek Anadolu’dan koparılan insanlarımız. Halep Antep’e bakar, Kerkük Diyarbakır’a. Anayı oğuldan kim ayırabilir ki. Tarih zaman akışı içinde 1. Dünya Savaşı’nın 100 yılında sınırları, tel örgüleri kaldırdı. Oğul anasıyla kucaklaştı. Suriye ve Irak’ta savaş var. Güvenli liman Türkiye… Misak-ı Milli sınırları içindeki herkes bizim vatandaşımızdır. Misak-ı Milli sınırları ötesinde Türkiye varlığı vardır. Avrupa’nın içlerinden Çin Seddi’ne, Kudüs semalarından Doğu Türkistan’a, Karadeniz’in kıyılarından, Akdeniz ufuklarına, Sibirya’nın uçsuz bucaksız steplerine, ezan sesinden ay yıldızlara Türkiye vardır” diye konuştu.

    “Biz kardeşlerimizden hiç ayrılmadık ki”

    Öncelikle Suriye’ye barışın gelmesinden yana olduklarını ifade eden Yavuzaslan, “Sonuç olarak; Suriyelilere vatandaşlık verilsin mi sorusuna cevabım Suriye’ye barış gelsin derim. Bu kardeşlerimiz kendi evlerinde kendi gökyüzlerinde hür ve bağımsız yaşamak istiyorlar. Vatandaşlık meselesi bizim gündemimizde yok, biz kardeşlerimizden hiç ayrılmadık ki? Bize Bartın da bir, Kerkük de, Halep de, Urumçi de, Karabağ da, Han Saray da birdir. Bir yanda 100 yılında Sykes-Picot Anlaşması ve şimdi Kery-Lazrov planları bir yanda da slogan milliyetçileri… Bir yanda Ortadoğu’da her gün ölen yüzlerce masum insanlar. Durum özeti Müslümanların geleceği için hala Hıristiyanlar masada ve Mescid-i Aksa esirdir” şeklinde konuştu.

  • Suriyeliler ’vatandaşlık’ açıklamasından mutlu

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın isteyen Suriye vatandaşlarına Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığının verileceğini açıklaması Suriyeliler tarafından memnuniyetle karşılandı.

    Kilis’te dün iftar programına katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Suriyelilere vatandaşlık verileceğini açıklaması Kilis’te yaşayan Suriyelileri heyecanlandırdı. Nüfusundan fazla Suriyeliyi misafir eden Kilis’te yaşayan göçmenler, kendilerine vatandaşlık verileceği müjdesinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanmasını değerlendirdi.

    Suriyeliler, “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkür ediyoruz. Bizlere Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığının verilmesini önemsiyoruz. Suriyeliler olarak Recep Tayyip Erdoğan’a sonsuz şükranlarımızı sunuyoruz” dedi.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Suriyelilere, vatandaşlık müjdesi

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kilis’te katıldığı iftar programının ardından yaptığı konuşmasında, Suriyelilere, vatandaşlık müjdesi verirken, Esed ve terör örgütlerine tepki gösterdi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan yardımcıları Mehmet Ali Şimşek, Veysi Kaynak, bakanlar Efkan Ala, Fatma Betül Sayan ile Kilis Valiliği, Türk Kızılayı ve 7 Aralık Üniversitesi tarafından organize edilen iftar yemeğine katıldı. Burada Suriyeli mülteciler ve Kilis’teki sivil toplum örgütü temsilcileri, şehit yakınları, gaziler, roketli saldırıda ölenlerin aileleri, muhtarlarla bir araya gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına, Türkiye’nin gönül hududunda Suriyelilerin de bulunduğunu söyledi.

    ’’Tek vasfı köksüz olmalarıdır’’

    Erdoğan, “Onlar için vatan millet bayrak gibi kavramlar hiçbir şey ifade etmez, sorarsanız kendilerini küresel yakıştırmalar yaparlar, onları tek vasfı köksüz olmalıdır. Kendini bilmeyenlerin inancını, tarihini, kültürünü ecdadının bilmeyenlerin vatan diye bir derdi olmaz. Burada bulunan muhacir ve ensar tüm kardeşlerim, vatanın ne demek olduğunu onu çok iyi biliyorlar. Burada bir kez tekrar edeyim. Bizim ülke olarak resmi sınırlarımız başkadır, gönül sınırlarımız başkadır. Gönül sınırlarımızın hududu, bizim kardeş olarak gördüğümüz ve bizi kardeş olarak gören herkesi içine alır. Dolayısıyla Suriye’den olan kardeşlerim, biz, sizi kardeşimiz olarak görüyoruz, siz de kardeş olarak görüyorsanız, vatanınızdan uzak değilsiniz, sadece evinizden uzaksınız.Türkiye sizinde vatanınızdır. Şunu unutmayın, hiçbir zulüm ilelebet sürmez. Biliyorum çok zorlukla karşılaştınız. Çok acılar yaşadınız, çok kayıplarınız oldu. Allah biz kullarına her zorluğun arkasından bir kolaylık geleceğini vaat ediyor. Hiç şüphesiz, Allah sabredenlerle beraberdir. Üzülmeyeceğiz. Ümidimizi asla kaybetmeyeceğiz, Mücadeleyi asla bırakmayacağız. Duayı asla terk etmeyeceğiz. İnşallah çektiğiniz sıkıntıların, verdiğiniz emeklerinin karşılığını alacaksınız. Evinize yuvanıza kavuşacağınız o günleri çok uzak olmadığına yürekten inanıyorum” dedi.

    Vatandaşlık müjdesi

    Erdoğan konuşmasının devamında seslendiği Suriyelilere, vatandaşlık müjdesi verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ben bu akşam burada bir müjde vermek istiyorum. Kardeşlerimiz içerisinde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak isteyenler var. İçişleri bakanlığımızın, bu konuda attığı adımlar var. Ellerinden geleni bakanlığımız yapıyor, oluşturduğu ofisle takip etmek suretiyle bu kardeşlerimize, bu desteği, bu yardımı yaparak, onlara vatandaşlık imkanını vereceğiz”ifadelerini kullandı.

    Esed’e sloganlı tepki

    Türkiye’nin Suriye konusunda 6 yıl önceki noktada olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Türkiye ile ilgili biz Suriye konusunda 6 yıl önce neredeysek, şimdi de aynı yerdeyiz. Suriye’nin başındaki zalimdir, işi bu noktaya getiren” dedi. Bu esnada iftardaki bazı Suriyeli davetliler, Arapça sloganlarla Esed’e tepki gösterildi.

    “Esed, PYD YPG VE DAEŞ’TEN daha ileri terörist”

    Erdoğan, Esed’ın PYD, YPG ve DAEŞ gibi terör örgütlerinden daha ileri bir terörist olduğunu belirterek, “600 bin Suriyeli kardeşimizin ölümüne neden olan bir insan bu ülkede asla bir yönetici olarak değerlendirilemez. Varil bombaları ile konvansiyonel silahlarla tankla, topla kendi vatandaşlarını öldüren böyle bir insan devlet terörü estirmez de kim estirir. PYD’li bir teröristten, YPG’li bir teröristten, çok daha ileri bir teröristtir. DAEŞ’ten çok daha ileri bir teröristtir. Ve bunun hesabını bedelini, çok ağır ödeyecektir. Ama bu dünyada ama öbür dünyada. Çünkü, çok mazlumların ahı var üzerinde. Er veya geç, güzel bir sözümüz var. Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste, 6 yıl önce neyi savunuyorsak, bugün de aynı ilkeleri savunuyoruz. 6 yıl önce Suriye halkının sesine kulak verilsin, bu işler zorla, baskıyla, güç kullanarak olmaz diyorduk. Bugün de aynısını söylüyoruz” şeklinde konuştu.

    “Baban gibi olmazsın diyorduk”

    Esed ile 6 yıl öncesine kadar ailece görüştüklerini belirten Erdoğan, “Biz kendisi ile ailece görüşüyorduk. Hatta herhalde baban gibi olmazsın diyorduk. Gülüyordu, ama demek ki iki dünyası vardı. Gerçek dünyasını bizden gizliyordu. Bu altı yıl içerisinde gerçek dünyası ortaya çıktı. Bir medeniyet, bir tarih ülkesi Suriye’ye bu adam yazık etti. Suriye halkı kendi istiklalini ve istikbalini koruma adına tarihi bir mücadele yürütüyor. Esasen malum dış güçlerin müdahaleleri olmasaydı, işin içerisine terör örgütleri karıştırılmayıp, rejime destek verilmesiydi Suriye bugün özgür ve huzurlu bir ülkeydi” diyerek konuşmasını sürdürdü.

    Terör örgütlerine yüklendi

    Erdoğan konuşmasında terör örgütlerine de yüklendi. Ağır bir dille terör örgütlerini eleştiren Erdoğan, “Birileri Suriye’de demokrasi, Suriye halkının kendi iradesi ile ülkesini yönetmesini istemediler. DAEŞ denilen örgüt bu amaçla ortaya sürülmüş bir kukladır aslında. PYD YPG denilen örgütler, bu amaçla ortaya sürülmüştür.Suriye’de ne DAEŞ müslümanları temsil ediyor, YPG, PYD Türk kardeşlerimizi temsil ediyor. İki örgütte, tasmalarını elde tutanlar tarafından bölge üzerinde kirli hesaplar uğruna kullanılan araçlardır” ifadelerini kullandı.

    Avrupa ve batılı ülkelere tepki

    Avrupa ve dünya ülkelerini eleştiren Erdoğan, “Evlerinde yurtlarından olan Suriyeli kardeşlerimizin sayısı 5 milyon oldu. Bunun üç milyona yakını ıraklı kardeşlerimizle beraber Türkiye’de 3 milyona yakını, Lübnan Ürdün ve Irak gibi komşu ülkelerde yaşamaya çalışıyorlar. Ülke içerisinde de 7 milyonu zaten, hepsi mekan değiştirmişler. Avrupa’nın, Asya’nın, Afrika’nın yani dünyanın yarısından fazlasının hemen yanı başında yaşanan bu insanı kriz, adeta Suriye’nin komşularının sırtına yüklenmiş durumdadır. Dünya bu kriz karşısında görmeyen, duymayan ve konuşmayan tavrını sürdürmekte ısrar ediyor. Taki mülteci kafileleri sınırlarına dayanana kadar. Bu durumda soruna çözüm bulmak yerine kapıları kapatmayı tercih ettiler. Halbuki bir evde yangın başlamışsa, evet önce komşulara sıçrar, ama tedbir alınmazsa, tüm mahalleyi, tüm şehri yakar kül eder. Bugün Türkiye PKK, PYD, DAEŞ kaynaklı terörün ateşini, patlayan bombalarla, eylemlerle, tüm sıcaklığı ile yaşıyor. Ülkemizde yaşanan eylemler, teşebbüs edilenlerin yüzde bir ada 2 gibi küçük bir kısmıdır. Biz 35 yıldır terörle mücadele eden bir ülke olarak Allah’ın izniyle bunların üstesinde geliyoruz, geleceğiz. Fakat bizi geçtiğinde bu ateşle muhatap olacak ülkeler içi aynı şeyi söyleyemiyorum. Avrupa ülkelerinde yaşanan birkaç terör eyleminin ardından, bu ülkelerin nasıl bir telaş, nasıl bir panik yaşadığını hep beraber gördük. Buradan bir kez daha batıya ve tüm dünyaya, bu ateşi kaynağında söndürme çağrısı yapıyorum. Madem ateşin kaynağı Suriye’dedir. Doğrudan bu meselenin çözümüne yoğunlaşmalıyız” dedi.

    SURİYE İÇİN YENİ ANAYASA ÇAĞRISI

    Erdoğan, Esed rejiminin ülkeyi yönetme kabiliyetinin kalmadığını vurgulayarak, yeni anayasa yapılması çağrısında bulundu. Erdoğan, “Mevcut rejimin Suriye halkının bir arada tutma ve yaşatma kabiliyeti kalmamıştır. Bu gerçeği herkesin görmesi ve kabul etmesi gerekir. Yapılması gereken Suriye halkının tamamının hassasiyetlerini, taleplerini, beklentilerini karşılaşacak yeni bir anayasanın süratle yapılmasıdır” ifadelerine yer verdi.

    SURİYE’DE YENİ DÖNEM ÜMİDİ

    Erdoğan, Suriye’de yeni bir dönemden umutlu olduklarını belirterek, Türkiye’nin dış politikasında da bunun için adımlar atıldığını kaydetti. Suriye’de barışın sağlanması ve yeni anayasa gibi konularda Türkiye’nin yeni çalışma ve hazırlıklar yaptığını anlatan Erdoğan, “DAEŞ PYD, YPG gibi terör örgütlerinin yerine doğrudan Suriye halkını muhatap alan bir girişimin başarısız olma ihtimali yoktur. Biz en başından itibaren batılı ülkelere, hadiseye müzahir her devlete, her kuruma bunları söyledik, söyleme devam edeceğiz. Suriye’de artık olmazların görüldüğüne inanıyoruz. İnşallah önümüzdeki dönem Suriye içi makul, mantıklı uygulanabilir çözümlerin hayata geçirildiği bir dönem olacaktır. Dış politikada, son dönemlerde başlattığımız girişimlerin bir nedeni de Suriye konusunda kalıcı adımların atılmasını kolaylaştırmaktır. Bu çerçevede daha büyük hazırlıklarımız ve çalışmalarımız da var. Suriyeli misafirlerimiz şundan emin olsunlar. Sizin üzüntünüz bizim üzüntümüzdür. Sizin sevinciniz, bizim sevincimizdir. Suriye’nin yeniden özgür, müreffeh ve huzurlu bir ülke olabilmesi için samimiyetle çalışıyoruz, mücadele ediyoruz. Bugüne kadar hiçbir fedakarlıktan kaçınmadık, bundan sonra da kaçınmayacağız” diye konuştu.

    Erdoğan, konuşmasının son bölümünde ise “Kilis’in kendi nüfusundan daha fazla nüfusa ev sahipliği yapıyor olması bile başlı başlına samimiyet, bir ahde vefa, bir kardeşlik göstergesidir. Kilisli vatandaşlarımızın, kardeşlerimize özellikle her birine,bunun için özellikle şahsım ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum” ifadelerini kullandı. Türkçe ve Arapça olarak “Milletin seninle gurur duyuyor’ sloganları üzerine Erdoğan, kendisine gösterilen sevgiye ise Arapça cevap verdi.

    Erdoğan, konuşmasının ardından iftar salonundan ayrıldı.

  • Küresel Perspektiften Vatandaşlık

    Maltepe Üniversitesi, bu yıl dördüncüsü gerçekleşen Uluslararası Hukuk Öğrencileri Kongresi’ni düzenledi. Bu yılın teması ’Küresel Vatandaşlık: Genç Perspektiften Vatandaşlığın Anlamı’ oldu.

    Maltepe Üniversitesi bu yıl dördüncüsünü gerçekleştirdiği Uluslararası Hukuk Öğrencileri Kongresi’ni düzenlendi. Bu yılın teması ’Küresel Vatandaşlık: Genç Perspektiften Vatandaşlığın Anlamı’ oldu.

    Marma Otel’de gerçekleştirilen kongreye 4 kıta ve 15 farklı ülkeden 40 katılımcı sunumları ile küresel vatandaşlık konusunda gençliğin bakış açısını anlattı. Kongrede vatandaşlık, mültecilerin hakları, uluslararası göç hukuku, küreselleşme ve endüstriyelleşme, küresel, ulusal ve evrensel kimliklerin gelişimi ve sürdürülebilir kalkınma gibi konular tartışıldı.

    Düzenlenen kongrenin amacını ve önemini anlatan Maltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yusuf Aksar, “Maltepe Üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleşen bu kongreyle insanlığın en temel hakkı olan yaşama hakkının önemini gençlerimize anlatmaya çalışıyoruz. Ülkemizde 3 milyonun üzerinde Suriyeli mülteci var. Bu kişiler ülkemiz üzerinden Batı’ya gitme düşüncesindeler. Genç kuşakların insan haklarının sağlanması hususunda, bu sorunların nasıl çözüleceğine dair önerilerini dinleyeceğiz. Özellikle ülkemizin de içerisinde bulunduğu bu soruna İngiltere’den, Hindistan’dan, Pakistan’dan, Kosova’dan gelen öğrenci arkadaşlarımızın düşüncelerini ve bu konuya nasıl baktıklarını öğrenmek istiyoruz” dedi.

    Günümüzde en temel yaşam hakkını garanti altına alamadığımızı söyleyen Prof. Dr. Yusuf Aksar, “Dünyanın her yerinde insanlar daha iyi bir hayat için yaşam mücadelesi veriyor. Umuyorum ki insanlar daha iyi bir dünyada, daha güzel imkânlarla yaşama fırsatı elde eder. Yine umuyoruz ki genç kuşaklar gelecekle ilgili bu önemli konuları tartışarak uluslararası düzeyde daha iyi bir dünya oluşturabilirler” ifadelerini kullandı.

    “HERKES ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYMALI”

    Göçmenlik konusunun kongrenin önemli başlıklarından biri olduğunu vurgulayan İstanbul Üniversitesi İnsan Hakları Merkezi Başkanı Prof. Dr. İbrahim Kaya, “Göçmenlik meselesi tüm dünyayı ciddi olarak etkiliyor ancak konumu dolayısıyla ülkemizi daha yakından etkiliyor. Birkaç yıl içerisinde ülkemize 3 milyon Suriyeli göçmen geldi. Bunun tüm insanlığı ilgilendirmesi gereken bir konu olması gerekirdi. Birçok ülke, ucu kendilerine dokunmadığı müddetçe bu soruna ilgisiz kalmaya çalıştı. Burada önemli olan, insan haklarının herkes için geçerli olması ve bu haklardan istifade edebilmesi. Göçmenler bunun istisnasını oluşturmuyor. Onların da insan hakları var. Hakların herkes için sağlanması gerektiği kadar sorumluluğunda paylaşılması gerekli. Mali imkânları Türkiye’nin çok daha ötesinde olan zengin devletlerin de, tüm insanlığı ilgilendiren bu konu hususunda ellerini taşın altına koymalarının vakti geldi de geçti” şeklinde açıklamalarda bulundu.

    “FİKİRLER GENÇ ÖĞRENCİLERLE BİRLİKTE TAZELENİYOR”

    Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Türkiye Temsilcisi Yardımcısı Karin Atassi ise, “Prestijli bir üniversite tarafından tertiplenen çok güzel bir girişim. Doğru zamanda yapılan bir etkinlik. Küresel vatandaşlık, küreselleşmenin gelişmesi sonucu öne sürülen bir soru olarak karşımıza çıkıyor. Bu, son derece normal bir şey. Çünkü birçok öğrenci sorular soruyor ve toplumun geleceğini ilgilendiren karmaşık konuların cevapları bulmaya çalışıyor. Fikir alışverişinde bulunmak için bu kongreye katıldım. Çünkü fikirler genç öğrencilerle birlikte tazeleniyor. Modern toplumların karşılaştığı bazı karmaşık sorunlar hakkında onların görüşlerini dinlemeye geldim” diye konuştu.

  • Küresel Vatandaşlık Temalı Uluslararası Öğrenci Kongresi 21-22 Nisan’da Gerçekleşiyor

    Maltepe Üniversitesi’nin ev sahipliğini yaptığı 4. Uluslararası Öğrenci Kongresi, 21-22 Nisan tarihlerinde “Küresel Vatandaşlık: Genç Perspektifinden Vatandaşlığın Anlamı” temasına ilişkin çalışmalarını ve fikirlerini paylaşmak üzere dünyanın farklı ülkelerinden gelen öğrencilerin de katılımıyla İstanbul Marma Otelde Maltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencileri tarafından gerçekleşecek.

    Maltepe Üniversitesi Kurucusu ve Mütevelli Heyeti Başkanı Hüseyin Şimşek, Maltepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şahin Karasar’ın destekleri ve Kongreler Genel Koordinatörü ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Betül Çotuksöken ve Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yusuf Aksar’ın değerli katkıları ile düzenlenen; 4. Uluslararası Öğrenci Kongresi, küresel vatandaşlığın anlamına yeni bir bakış açısı kazandırmak üzere 17 farklı ülkeden gelen öğrencilerin katılımıyla gerçekleşecektir. Fakülte Koordinatörlüğünü Yrd. Doç Dr. Zeynep Karaer Güçlü, Yrd. Doç. Dr. Melda Köse Marduç ve Arş. Gör. Cansu Dağ’ın üstlendiği kongre, dünyanın çeşitli ülkelerinden katılacak olan öğrencilere fikir ve çalışmalarını paylaşmaları için uluslararası bir platform sağlamayı hedefliyor.

    21 Nisan tarihinde 09:00-18:00 saatleri arasında düzenlenecek kongreye İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi ve İnsan Hakları Merkezi Başkanı Prof. Dr. İbrahim Kaya açılış konuşmacısı olarak ve Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Türkiye Temsilci Yardımcısı Karim Atassi konuşmacı olarak katılacaktır. Almanya, Arnavutluk, Danimarka, Endonezya, Ermenistan, Hindistan, İspanya, İtalya, Kosova, Makedonya, Moldova, Pakistan, Sierra Leone, Şili, Türkiye, Ukrayna ve Ürdün olmak üzere 17 farklı ülkeden katılacak 41 öğrenci, vatandaşlık, mültecilerin hakları, uluslararası göç hukuku, küreselleşme ve endüstriyelleşme, kültürel, ulusal, küresel kimliklerin gelişimi ve sürdürülebilir kalkınma gibi konularda çalışmalarını ve fikirlerini paylaşacak.

    Etkinlik, 22 Nisan günü İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin katkılarıyla İstanbul’un görülmeye değer mekânlarına yapılacak olan gezi programı ile devam edecek.