Etiket: Uzmanlarından

  • Eğitim uzmanlarından LGS değerlendirmesi

    Eğitim uzmanlarından LGS değerlendirmesi

    Nesibe Aydın Okulları eğitim uzmanları, Liselere Geçiş Sınavı’na (LGS) ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

    Milyonlarca öğrencinin daha iyi bir lise eğitimi almak için ter döktüğü Liselere Geçiş Sınavı (LGS) bugün yapıldı. Nesibe Aydın Okulları eğitim uzmanları, sınava ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Eğitim uzmanları, sınavla ilgili yaptıkları ilk değerlendirmede, 8.sınıf müfredatının 2.dönem konularından soru gelmediğini, MEB’in yayımladığı örnek sorularla benzerlik gösterdiğini ifade etti. 2020 LGS’nin, öğrencilerin; problem çözme, yorumlama, bilgiyi gerçek hayatla ilişkilendirebilme ve zaman yönetimi becerilerini ölçtüğünü ifade eden uzmanlar, sınava ilişkin detaylı yorumlar yaptı.

    “Sayısal bölümde matematik belirleyici oldu”

    Matematik sorularını değerlendiren uzmanlar, “2020 LGS Matematik sorularının kazanımlara uygun, dikkatli okunduğunda hızlı yorumlanabilen, hikayeli anlatım tarzı ile kurgulanıp görsellerle desteklenerek günlük yaşam ile ilişkilendirilmiş sorular olduğu belirlendi. Soruların aynı zamanda kazanım bilgisi ile üst düzey düşünme, doğru yorumlama ve dikkat becerilerini de ölçer nitelikte olduğu gözlemlendi. Sınav soruları, her ay düzenli olarak yayımlanan MEB örnek sorularıyla kazanım olarak örtüştü hatta bazı soruların benzer olduğu görüldü. Bir soru dışında diğer soruların tamamı görseller ile desteklendi. Üst düzey yorumlama ve analiz etme becerisi isteyen sorular bu sınavda da zorlayıcı olduğu için sayısal bölümde matematik belirleyici oldu. Bu sınav bize gösteriyor ki matematik sorularını doğru yorumlayan, zamanı iyi yöneten ve problem çözme becerisine sahip olan öğrenciler başarılı olacaktır” ifadelerini kullandı.

    “Pek çok soruda muhakeme ve dikkat becerisi ön plana çıktı”

    Türkçe sorularına ilişkin de yorum yapan uzmanlar, “Birinci döneme yönelik tüm kazanımların ölçüldüğü 2020 LGS Türkçe bölümünün, 2019 Liselere Geçiş Sınavından daha zorlayıcı olduğu gözlemlendi. Soru dağılımlarında bir sürpriz görülmeyen sınavın, aynı zamanda MEB’in yayımladığı örnek sorularla paralel hazırlandığı belirlendi. Önceki yıllarda gerçekleştirilen merkezi sınavlarda okuma – anlama kazanımlarına yönelik soruların ağırlıklı olarak sorulması geleneği, bu yıl uygulanan sınavda da değişmedi, ancak pek çok soruda muhakeme ve dikkat becerisi ön plana çıktı. Geçmiş yıllarda sorulan çoklu kazanım sorularına bu yıl da hiç yer verilmedi. Ancak görsel okuma sorularının geçmiş yıllara oranla ağırlıklı olarak kullanılması öğrencilerin analitik düşünceyi kullanma becerisini ön planda tuttu. İllerin plaka kodları üzerine kurgulanmış görsel okuma sorusu ve sözel mantık sorusu, sınavın belirleyici soruları oldu. Bu yıl da dil bilgisi soruları, öncüllerindeki bilgilendirici açıklamalarla verildi ve öğrencilerden verilen bu bilgileri uygulamaları istendi. Bu da sınavın, ezberci yaklaşımdan her geçen yıl biraz daha uzaklaşıldığı izlenimini oluşturdu” değerlendirmesinde bulundu.

    “Fen Bilimleri testinin zorluk derecesini azaltmıştır”

    Fen Bilimleri sorularını da değerlendiren uzmanlar, şunları kaydetti:

    “Gündelik hayatla ilişkilendirilen Fen Bilimleri sorularının, MEB tarafından yayınlanan örnek sorulara kısmi olarak benzediği gözlemlenmiştir. Kazanımlarda yoğun olarak vurgulanan Beceri temelli soruların, beklenen düzeyde gelmediği sınavda, çeldirici şıkların olmaması öğrencileri rahatlatmış, Fen Bilimleri testinin zorluk derecesini azaltmıştır. Görsellerle zenginleştirilen, analiz ve bilimsel düşünme yeteneğini ölçen soruların çokça bulunduğu sınavda, bilgiyi ezberleyen değil, okuduğunu anlayıp, anladığını aktarabilen öğrencilerin başarılı olacağı düşünülmektedir. Geçmiş yıllara nazaran öğrencileri zorlamayan ve sınav süresinden çalmayan Fen Bilimleri testinde kazanımların uygun olduğu fakat konuların eşit dağılmadığı gözlemlenmiştir.”

    “Öğrencileri zorlamadığı ve belirtilen kazanımları ölçtüğü görüldü”

    Uzmanlar, yabancı dil sorularını ise, “2020 LGS Yabancı Dil (İngilizce) sorularında, birinci dönem üniteleriyle ilgili bilgiye, okuduğunu anlamaya ve yorum yapmaya dayalı sorulara yer verildi. MEB’in açıkladığı ilk 5 üniteden soruların dengeli bir şekilde sorulduğu, çıkacak ünite listesinde yer almayan ‘Okuldaki sorumluluklarımız’ konusundan da soru geldiği görüldü. Yayınlanan örnek sorulardan farklılık gösteren ve öğrencilere moral veren sorulardan oluşan İngilizce bölümünde diyalog, davetiye, grafik okuma gibi soru tiplerinin yer aldığı gözlemlendi. İngilizce sorularının, geçmiş yıllarda yapılan sınavlarda olduğu gibi öğrencileri zorlamadığı ve belirtilen kazanımları ölçtüğü görüldü” ifadeleriyle değerlendirdi.

    “Yıl boyunca yayınlanan örnek sorularla benzerlik gösterdi”

    Eğitim uzmanları, T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük sorularını ise şöyle değerlendirdi:

    “2020 LGS’de soruların çoğunun yoruma dayalı oluşu dikkat çekerken her bir sorunun, bir kazanımı ölçtüğü görüldü. Öğrencileri çelişkiye düşürecek herhangi bir soruya rastlanmayan sınavda, soruların çoğu kazanım ağırlığı yüksek olan ‘Milli Uyanış: Bağımsızlık Yolunda Atılan Adımlar’ ünitesinden geldiği gözlemlendi. 2020 LGS, T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük soruları, geçtiğimiz yıllarda uygulanan merkezi sınavlar ve yıl boyunca yayınlanan örnek sorularla benzerlik gösterdi. Yıl boyunca MEB tarafından harita yorumlama becerilerini ölçmeye yönelik soru örnekleri yayınlandı; ancak 2020 LGS’de bu tarzdaki sorulara rastlanmadı. Soruların tamamı anlama ve kavrama düzeyinde olduğu için, okuduğunu anlayıp, bilgileriyle harmanlayarak yorumlayabilen öğrencilerin zorlanmadığı kanaatindeyiz.”

    “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi soruları beklediğimiz gibiydi”

    Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi sorularını da değerlendiren eğitim uzmanları, “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi soruları beklediğimiz gibiydi. Soruların kazanımlara uygun, yoruma dayalı olduğu ve yorumlarken bilgiyi de kullanmayı gerektiren sorulardan oluştuğu gözlendi. Her bir sorunun, bir kazanımı ölçtüğü görüldü. Kader ile ilgili kavram sorusunda öğrencilerin zorlandığını düşünüyoruz. Diğer sorular açık, anlaşılır ve beklendiği gibiydi” yorumunu yaptı.

    Nesibe Aydın Okulları eğitim uzmanları, uzaktan eğitim sürecini başarıyla tamamlayan ve dinlenmeyi fazlasıyla hak eden öğrencilerin, puanların açıklanmasının ardından başlayacak tercih döneminde hedeflerini doğru belirleyerek karar vermeleri gerektiğinin altını çizdi.

  • Güzellik uzmanlarından kışın cilt bakımı uyarısı

    Van’da cildin soğuk havayla yıprandığını ve kuruyup çatladığını belirten uzmanlar, özellikle kış mevsimine girerken doğru bakımla cildi temizleyip nemlendirmenin önemine dikkat çekiyor.

    Soğuk kış günlerinin genel sağlığın yanı sıra cildi de olumsuz yönde etkilediğini ifade eden uzmanlar, özellikle el-ayak ile yüz derisinde gelişen şiddetli ve rahatsız edici kuruluğun kış aylarında ciltte en sık yol açan sorun olduğunu söylediler. Konuyla ilgili açıklamada bulunan Asya Güzellik Salonu İşletme Sahibi Uzman Estetisyen Emine Alkış, vücudu saran en büyük organın deri olduğunu dile getirerek, “Mevsim geçişlerinde en fazla etkilenen en hassas bariyerimiz cildimizdir. Bir yandan soğuk ve kuru hava, diğer yandan düşük nem oranı, kar ve buzlanma cildimizi risk altına alır. Dolaşım sistemimiz ısı kaybını önlemek için kan akışımızı daha iç organlara doğru çektiğinden, ciltte kan akışı azalarak beslenmesi yavaşlar. Bu durum renksiz, mat bir cilt görünüme sebep olur ki bu sağlıksız bir görünümdür. Bu sebeple cildin hava koşullarına ayak uydurması için bazı tedbirlerin alınmasında ve uygun bakım şartlarının sağlanmasında fayda vardır. Uygun bakım önerileri sağlandığında hem bir sonraki yıllara iyi bir yatırım yapmış olursunuz, hem de mevsim boyunca sağlıklı ve güzel görünümlü bir cilde sahip olabilirsiniz” dedi.

    “Rüzgarlı ve soğuk hava, cilt yüzeyinde kurumalara, çatlaklara, kabuklanmalara sebep olur”

    Kış mevsimini iyi geçirmek ve yazın olumsuz etkilerini silmek, parlak, temiz, pürüzsüz, yumuşak ve lekesiz bir cilde kavuşmak için yapılması gerekenlere de değinen Alkış, “İşin başı her zaman temizliktir. Cildinizin üzerindeki ölü tabakanın temizlenmesi, bakteri oluşumunu önleyerek gerekli hijyeni sağlamak, gözeneklerdeki atıkları cilt yüzeyinden uzaklaştırmak, cilt drenajını sağlayarak daha sonraki uygulamaların derinin alt tabakalarına inerek işlevini yapmasını sağlamak için temizlik şarttır. Hava kirliliğinin de cildimiz üzerindeki olumsuz etkilerini unutmamak gerekir. Temiz olmayan, gözenekleri tıkalı bir ciltte ne uygularsanız uygulayın iyi bir sonuç almanız mümkün değildir. Unutmayın ki; lavabo gideriniz ne kadar tıkalı ise suyu sızdırması da o kadar zor olacaktır. Cilt ürünlerinde PH dengesi oldukça önemli bir faktördür. Cildinizin kurumasına engel olacak, derinizi tahriş etmeden temizleyecek, cilt tipinize uygun, krem, köpük, jel veya akneli ciltler için üretilmiş temizleyicilerden destek alınabilmektedir. Günlük temizleyicilerinize destek olacak, cilt tipinize göre belirli aralıklarla evde kendinizin uygulayabileceği ya da uzman kontrolünde uygulanması gereken özel peeling uygulamaları da önerilebilmektedir. Bununda en iyi kararını uzmanınız verecektir. Hepimiz sosyal bir yaşamın içindeyiz ve bulunduğumuz kış aylarında da rüzgar, soğuk ve kuru havadan etkilenmememiz kaçınılmazdır. Rüzgarlı ve soğuk hava, var olan nemi cildimizden uzaklaştırarak, cildimizin nem tutma kapasitesini düşürür, cilt yüzeyinde kurumalara, çatlaklara, kabuklanmalara sebep olur. Hatta bazı kişilerde kuruluk egzaması görülebilir. Oysa bedenimizin dörtte üçü sudur. Bu oran suya ne kadar ihtiyacımız olduğunu anlatmak için yeterlidir diye düşünüyorum. Kuru üzüm ile yaş üzüm arasındaki fark buna iyi bir örnek oluşturacaktır. Aralarındaki en büyük fark, birinin suyunun çekilmiş olmasıdır. Görüyoruz ki; kış aylarında nemlendirmeye yaz aylarından daha çok ihtiyaç duyulmaktadır. Bu aşamada dikkat etmemiz gereken önemli bir nokta, cildimizi yağlandırmamaktır. Uygun olmayan bir nemlendirme ürünü ya da yapılan işlem cilt yüzeyimizdeki gözenekleri tıkayarak, siyah nokta, akne, hatta lekelenmelere yol açacaktır. Bu aşamada yine danışmanınızın önemi ortaya çıkmaktadır” ifadelerini kullandı.

    “Eksik beslenme cildin yenilenme hızını düşürerek yaşlı hücre sayılarını artırır”

    Ciltte bulunan genç hücrelerin nem kapasitesi yüksekken, yaşlı hücrelerin nem kapasitesinin daha düşük olduğunu dile getiren Alkış, kış mevsiminde vitamin ve minerallerin öneminin altını çizerek, “Cilt yenilendikçe hücrelerimiz genç kalır. Bu durumda cildin nem ihtiyacı sağlanır, yenilenme hızı yükselir ve kırışıklıklar hayatımıza daha geç girer. Özellikle A, C, E ve F vitaminleri açısından eksik beslenme cildin yenilenme hızını düşürerek, cildimizdeki yaşlı hücre sayılarını artırır. Bu sebeple mevsimine uygun doğanın bize sunduğu posalı gıdaları her mevsimde olduğu gibi kış mevsiminde de lütfen hayatımızdan çıkarmayalım. İhtiyaç halinde dışarıdan vitamin ve mineral destekli ürün takviyeleri yapalım. Bu doğrultuda uygun krem ve serumlardan destek alabilirsiniz. Akımlarla çalışarak deri altına ürün gönderimi sağlayan cihazlarla da vitamin ve serum kokteylleri cildinize sunulabilir. Bu durumda deri altından sağlanan destekle cilt bariyeriniz güçlenerek yıllara meydan okuyacaktır. Beslenmeden söz etmişken, lütfen su içmeyi aksatmayalım, su tüketimimize önem verelim” diye konuştu.

    Kış mevsiminin en büyük avantajının; lekelerden kurtulma ya da seviyelerini azaltma için en uygun mevsim olduğunu vurgulayan Alkış, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Yazın güneşli havalarda cildin kendini korumak için üst yüzeye çıkardığı melaninin etkisiyle ortaya çıkan güneş lekeleri, hamilelik döneminde hormonların etkisiyle oluşan hamilelik lekeleri ya da çiller için renk açıcı kremlerin yeterli olmadığı durumlarda uzman eşliğinde yapılacak uygulamalar için en uygun mevsim sonbahar ve kış mevsimidir. Meyve asitleri içeren kimyasal peeling işlemi de bu işlemlerden biri olup; lekeler, ince kırışıklıklar, akne izleri, kalınlaşmış cilt dokusu, solgun-mat görünüm, geniş gözenekler ve deri yaşlanması üzerinde en etkili ve güvenilir yöntemlerden biridir. Ancak lekenin (pigmentasyonun) derinliği başarı şansını etkileyen önemli bir etmendir. Yine yazın güneş ışınlarının zararlı etkilerine nasıl maruz kalıyorsak, kış aylarında da aynı etkiler devam ediyor. Bu sebeple yaz döneminde güneş kremini nasıl ihmal etmemeliysek, kış döneminde de aynı şekilde kullanmaya devam etmeliyiz. Ayrıca kardan yayılan ışınlar da cildimiz üzerinde olumsuz etkiler oluşturmaktadır. Kısaca; güneş ışınlarının olduğu her mevsimde ve her saatte ultraviyole ışınlarına maruz kalmaktayız. Uygun koruma tedbirleri alınmadığında yaşlanmaya, lekelenmelere, hatta kansere davetiye çıkarılmaktadır. Bu da demek oluyor ki; kaliteyi göz ardı etmeden cildimize uygun bir güneş kremine her mevsim devam etmeliyiz. Ayrıca ürün kullanırken yapılan en büyük hata bir uzmana danışmadan yapılan ürün tercihleridir. Önemli olan doğru zamanda, doğru iklimde, doğru ürünü uygun yaş sınırlarında kullanmaktır. Aksi halde cildinize fayda sağlamak yerine zarar vermeniz kaçınılmazdır. Unutmayınız ki; hepiniz özelsiniz. Siz özel olduğunuz için cildiniz de kendinize özeldir. Başka birine fayda sağlayan bir ürünün size de fayda sağlaması söz konusu olmayabilir.”

  • KBB uzmanlarından ’Kene’ uyarısı

    Kulak Burun Boğaz (KBB) Hastalıkları ve Baş-Boyun Cerrahisi Uzmanı Opr. Dr. Yusuf Şentürk, önemli halk sağlığı sorunları arasında yer alan ve zehirli kenelerin bulaştırdığı Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) konusunda uyarıcı açıklamalarda bulundu.

    Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığı ismini aldığı Kırım ve Kongo’da görülen, ölümcül virüsten alıyor. Keneler tarafından taşınan ’nairovirüs’ isimli bir virüs hastalık etken oluyor. Samsun Büyük Anadolu Hastaneleri Kulak Burun Boğaz (KBB) Hastalıkları ve Baş-Boyun Cerrahisi Uzmanı Opr. Dr. Yusuf Şentürk, özellikle havaların ısınmasıyla birlikte çimen ve ot bulunan alanlarda ve hayvan temaslarında bu konuya dikkat edilmesi gerektiğini söyleyerek alınması gereken tedbirler hakkında bilgi verdi.

    Arazide çalışan veya piknik yapan kişilerin kene ısırmalarına karşı uyaran Opr. Dr. Şentürk, “Havaların ısınmasıyla birlikte görülmeye başlayan hastalık, pikniği sıkça tercih edenlerin yeşil alanlarda zeminle direkt temas etmesinden kaynaklanmaktadır. Oturacakları yere en azından bir örtü sermeliler. Bu anlamda kenelerden insanlara geçen KKKA hastalığı, sadece çiftçilikle uğraşanlar için değil, pikniğe giden vatandaşlar için de tehlike oluşturmaktadır. Bu tür alanlar da açık renkli ve kapalı kıyafetler giyilmesi, pantolon paçalarının çorap içine sokulması veya çizme giymeye özen gösterilmelidir. Daha sonrasında ise kulak arkası, ense, saç dipleri de dahil olmak üzere vücutta ve giysilerde kene olup olmadığı kontrol edilmelidir. Vücuda tutunan keneye çıplak elle kesinlikle dokunulmamalıdır. Kene eldiven, bez ya da poşet ile çıkartılmalı, çıkartılamaması halinde en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. Diğer taraftan vücuda kenenin tutunmasından sonra 10 gün içinde halsizlik, iştahsızlık, ateş, vücut ağrısı, baş ağrısı, bulantı, kusma ve ishalden herhangi birinin görülmesi halinde en kısa sürede sağlık kuruluşuna gidilmesi gerekmektedir” dedi.

  • Göz uzmanlarından yaz uyarısı

    Van’da Urartu Göz uzmanları, yaz mevsiminin gözlerde bazı rahatsızlıklara neden olabileceğini ifade ederek, vatandaşlara uyarılarda bulundular.

    Urartu Göz Başhekimi Operatör Dr. Baran Bari İlhan, her mevsimin kendine göre hava koşullarının olabildiğini ifade ederek, bu koşulların bazen insan vücudunda ayrı etkilerinin olabileceğini söyledi. Yaz döneminde güneşin, polenin ve tozun bol olduğu bir bölgede yaşadıklarını hatırlatan İlhan, “Bu durum en çok alerjik göz hastalıkları başta olmak üzere insanların gözündeki ağrı, kızarık ve sulanma gibi şeyleri tetikleyebilir. Bunlardan korunmanın en önemlisi uzak durmaktır. Güneş gözlüğü, şapka gibi koruyucu şeyler kullanmak bu konuda rahatlatıcı olur. Güneşin içindeki ultraviyole ışınlarının yaşlılarda görülen katarak ve sarı nokta hastalığı başta olmak üzere gözün üstüne et gelmesi denilen hastalıklara kadar bir sürü hastalığı tetikleyici özelliği var. Güneş gözlüğü, bu noktada önemli bir koruyucudur. Ama güneş gözlüğü de rastgele her yerde alınabilecek şeyler değil. Güneş gözlüklerinin özellikle sertifikalı yerlerden alınmasını tavsiye ediyoruz. Nerden alındığı, ne yapıldığı belli olmayan yarım yamalak koruyucuları olan güneş gözlükleri ortamı biraz karartıyor. Kararan ortamda da göz bebeği normalden biraz daha geniş oluyor. Eğer alınan güneş gözlüğünün ultraviyole koruyuculuğu yoksa bu sefer göz arkasının o ışınlardan daha fazla zarar görmesine sebep oluyor. O yüzden halkımızdan rastgele her yerden değil, gözlükçülerden sertifikası olan gözlükleri tercih etmelerini sağlıyoruz” dedi.

    Yaz mevsiminde insanların en çok havuz ve suyun olduğu yerleri tercih ettiğini dile getiren İlhan, “Bu mevsimde havuz ve su, serinlemek ve tatil modunda olan her insanın en sık başvurduğu yerlerdir. Bunlarda da özellikle iki etken önemlidir. Birincisi havuzlarda temizlik için kullanılan klor, gözü tahriş edebiliyor. Buna dikkat edilmesi gerekiyor. Bir de mikrop kapma, enfeksiyon kapma durumları olabiliyor. Temiz, hijyenik yerlerin tercih edilmesi önemlidir. Bunun yanında olumsuz bir durumla karşılaşıldığında vatandaşların göz hekimlerine başvurmalarını tavsiye ediyoruz. Van Gölü’nün direk bir zararı yok. Ama göz kuruluğu olan hastalarda hem klorun hem sodanın kornea denilen gözün ön tabakasının tahrişini arttırıp yanma, kızarıklık ve kaşıntıları arttırma durumu olabiliyor. Böyle durumu olan kişilerde hem şikayet artabilir hem göz enfeksiyon kapabilir. Biz vatandaşların Van Gölü’ne girerken temkinli davranmalarını ve olası bir durumda hekime başvurmalarını tavsiye ediyoruz” diye konuştu.

  • Urartu Göz uzmanlarından ‘şaşılık ve göz tembelliği’ uyarısı

    Van’da Urartu Göz uzmanları, takip ve tedavideki ihmalin; şaşılık tedavisinin başarısız olması ile sonuçlandığını belirterek, ailelere uyarılarda bulundular.

    Urartu Göz uzmanlarından Operatör Dr. Özgür Bülent Timuçin, şaşılığın; gözlerden bir tanesinin hedefe bakarken ötekinin aynı hedefe bakamama durumu olduğunu belirtti. Gözlerin sağa, sola, yukarı, aşağı ve köşelere dönmesini sağlayan 12 adet göz dışı kasın olduğunu ifade eden Timuçin, “Birkaçında ortaya çıkan sorun, şaşılık dediğimiz tablo ile sonuçlanır. Şaşılık olgularında hekim, göz hareketleri ve kas fonksiyonları açısından onlarca ihtimali bir arada değerlendirir ve sorunun kaynağını bulduktan sonra uygun tedaviyi belirler” dedi.

    Şaşılık rahatsızlığı ile ilgili en sık karşılaşılan durumun tedavinin ihmal edilmesi veya yetersiz yapılması olduğuna dikkat çeken Timuçin, “Bu olumsuzluğu önlemek için tedavi planlamalarında başlangıçta ailelere tedavinin uzun süreçli bir ekip çalışması olduğunu anlatmak gerekir. Çocuğa evde görme eksersizleri yaptırmak, çocuğu gözlüğe alıştırmak gibi ailenin de tedavinin zorunlu bir parçası olması söz konusudur. Takip ve tedavideki ihmal ise şaşılık tedavisinin başarısız olması ile sonuçlanır. Tedaviye ailenin aktif katılması ve düzenli takip ve tedavilerin uygulanması halinde ise en sıkıntılı olgularda bile hastalığın kontrolü sağlanır” ifadelerini kullandı.

    Ailelerin, şaşılığı bulunan çocukları için endişelenmemesi gerektiğini dile getiren Timuçin, “Ancak bu endişe sadece tembellik riski açısından anlayışla kabul edilir. Tembellik ise, ihmal edilmediği ve tedavi için geç kalınmadığı müddetçe düzeltilebilecek bir durumdur. Kalın gözlük kullanmak veya estetik olarak kötü görünüm gibi sorunlar, endişeye değecek sorunlar olmayıp günümüz tıbbi imkanlarıyla tedavileri mümkündür” şeklinde konuştu.