Etiket: Üyelik

  • Stoltenberg: “NATO, Bosna Hersek’in üyelik eylem planını aktive etmeye hazır”

    NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Bosna Hersek’in Üyelik Eylem Planı (MAP) sürecini başlatmaya hazır olduğunu söyledi.

    Bosna Hersek’i ziyaret eden Stoltenberg, Bosna Hersek Üçlü Devlet Başkanlığı Konseyi üyeleri ile bir araya geldikten sonra basın toplantısı gerçekleştirdi. Stoltenberg, yaklaşık 20 yıldır Balkanlar’da güvenliğin sağlanmasına yardımcı olan NATO’nun, Bosna Hersek ile işbirliğine büyük önem verdiğini ifade etti.

    Bosna Hersek’in de hem Balkanlar’da hem de Afganistan’daki NATO misyonuna birçok yoldan destek verdiğini kaydeden Stoltenberg sözlerini şöyle sürdürdü; “Bosna Hersek, NATO üyeliğine aday konumunda bir ülkedir. NATO, tüm taşınmaz askeri mülklerinin devlet tarafından kaydının sağlanması halinde bu ülkenin Üyelik Eylem Planı’nı (MAP) aktive etmeye hazırdır. Bosna Hersek’in, NATO’ya üyelik yolunda gösterdiği kararlılık ve kaydettiği mesafe memnuniyet verici. Lakin sizleri daha da fazlasını yapmaya ve daha cesur reformlara imza atmaya çağırıyorum. Sıkı çalışma ve devamlı gayretlerinizle Bosna Hersek, NATO ve Avrupa Birliği’ne daha da yakın hale gelecektir.”

    İVANİÇ: “Askeri mülklerin kayıt süreci yavaş ilerliyor”

    Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi Başkanı Mladen İvaniç ise siyasi uzlaşı olmaması nedeniyle taşınmaz askeri mülklerin kayıt sürecinin beklenenden daha yavaş ilerlediğini söyledi. Gazetecilerin Bosna Hersek’te siyasetçiler arasında NATO’ya üyelik konusunda görüş birliği olup olmadığına ilişkin sorusuna karşılık İvaniç, bu konuyu tartışmak için erken olduğunu, NATO nezdinde ülkenin MAP sürecinin dahi henüz başlatılmamış olduğunu söyledi.

    (EK-OS)

    KAYNAK: NATO

  • Bakan Zeybekci: “AB’ye üyelik vazgeçilmez değil”

    Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, “Nasıl son 30 yılda dünya büyümesinin en önemli motorlarından birisi Çin ise önümüzdeki yılların dünya ekonomisinin en önemli lokomotifi Afrika olacaktır. Türkiye ile Rusya için de en çok işbirliği yapılabilecek alan Afrika olarak görüyorum. Tabi ki Suriye en önemli hedef olarak görüyorum” dedi. Bakan Zeybekci, Türkiye’nin AB üyeliği konusunda ise “Avrupa Birliği standartlarını tutturduktan sonra birliğe tam üye olmuşuz, olmamışız bizim için önemli değil, olmayabiliriz de” ifadelerini kaydetti.

    Antalya Belek’te düzenlenen Türkiye-Rusya Medya Forumu’nun açılış konuşması yapan Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, daha sonra Türk ve Rus basın mensuplarının sorularını cevaplandırdı.

    Rus gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bakan Zeybekci, Akkuyu Santrali’nin 20 milyar dolarlık, maliyeti çok yüksek bir proje olduğunu ve bugün gelinen noktada projeyle ilgili problemin görünmediğini, santralin gerçekleştirilmesiyle ilgili siyasi iradenin devam ettiğini vurguladı.

    “İki ülke arasındaki ticaret hacmi 100 milyar dolara nasıl çıkaracak?” sorusuna Bakan Zeybekci, “Türkiye dünyanın en büyük hurda ithalatçısı. Diğer taraftan da dünyanın en büyük çelik, inşaat demiri ihracatçısı. Orada da ilk 3’de yer alıyoruz. Diğer taraftan Rusya demir-çelik sektörüyle ilgili cevherden üretim, ara mamüle kadar olan bölümde de dünyada sayılı ülkelerden bir tanesi. Rusya’nın metalurji sektörünün en önemli avantajlarından biri olan enerjiyi bünyesinde barındıran en önemli ülkelerinden birisi. Hammadde var, yeraltı zenginliği, enerjiyle ilgili büyük avantajı var. Diğer taraftan da bu sektörde çok büyük pazarlama ve son ürün haline getirebilecek olan kabiliyete sahip olan Türkiye var. Türkiye, Avrupa’nın en büyük otomotiv üreticisi ülkelerinden birisi. Bu sektörde dünyada ilk 5’e gidiyoruz. Bu da iki ülke arasında yapabileceği en önemli işbirliği alanlarından. Ağır iş makinelerinde yapılan görüşmeler var. Seracılıkta bu teknolojiyi Rusya’ya götürmek için çalışma başladı. Tataristan’da büyük bir alanda bir Türk firması farklı bir teknolojiyle seracılıkla ilgili yatırımlar yapılıyor” cevabını verdi.

    “AB’ye üyelik vazgeçilmez değil”

    “Avrasya Gümrük Birliği ve Şangay 5’lisi ile nasıl bir işbirliği öngörüyorsunuz?” sorusuna Bakan Zeybekçi şu cevabı verdi:

    “Türkiye, dünyada Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği ilişkisi olan tek ülke. Ama bizim Avrupa Birliği ile aşkımız ben doğduğumda başlamış. Avrupa Birliği’ne tam üyelik gibi bir süreç başlamış. Yaklaşık 54 yıldır devam ediyor. Bizim için Avrupa Birliği’ne tam üye olmak vazgeçilmez bir hedef değil. Bizim için stratejik hedef, asıl önemli olan Avrupa Birliği standartlarını tutturmak. Demokrasiyi, insan haklarını, özgürlükler, şeffaflık, denetim ve tüm bağlamlarda. Türkiye bu anlamda 15 Temmuz’da çok farklı bir moda geçti. İnsanlarının bedel ödediği demokrasisi önünde Türkiye farklı bir şeye geçti, evrensel standartlarının önde giden ülkelerinden biri haline geldi. Avrupa Birliği standartlarını tutturduktan sonra birliğe tam üye olmuşuz, olmamışız bizim için önemli değil. Olmayabiliriz de.”

    “Terör riski her yerde var”

    Bakan Zeybekçi Türkiye’deki terör tehdidi ile ilgili ise şu bilgileri verdi:

    “Terör, Türkiye’nin değil dünyanın problemidir. Bu tehlike, risk her yerde var. Türkiye’nin turizm merkezleri dediğimiz ülkenin yüzde 80-90’ı olan ülkeler dünyanın en güvenli yerlerinden olduğunu dostlarımız söylüyor. Algıyla ilgili yaptığımız çalışmalar var.”

    Türkiye’nin dünyada G20 ülkeleri arasında yatırım fonu olmayan tek ülke olduğuna değinen Bakan Zeybekci, “Rusya’nın iki önemli fonu var. En son Liderler Zirvesinde de Türk-Rus ortak yatırım fonu kurulması konuşuldu. Ne olacak, hangi alanlarda faaliyet gösterecek bu? Şartımız iki tarafın birlikte karar verdiği ’Şu proje desteklensin’ dendiği proje desteklenecek. Bu projeyi Türk ya da Rus firması tek başına yapabilir. Ama asıl tercih ettiğimiz Türk ve Rus firması bir araya geldiğinde bir iş yapacağız zaman Rusya’da, Türkiye’de ya da üçüncü bir ülkede bu fon rahat devreye girecek. Yatırım teşvik sistemimizde ülke sınırlamamız yok. Bütün ülkeler destek kapsamında yararlanabilir” dedi.

    Suriye konusunda Rusya ile Türkiye’nin olmazsa olmazının toprak bütünlüğü olduğuna vurgu yapan Bakan Zeybekci, “İki ülke Suriye konusunda birbirine yakın bir noktada buluşabilen bir politikaya sahip. Suriye’de barışın sağlanması ve halkın kendi yönetimini belirlemesi konusunda iki ülke arasında mutabakat var. Suriye’de bu mutabakat olmadığı halde şuanda yapılanların yapılması da söz konusu olmaz. Suriye ile ilgili birkaç ay öncesine göre çok daha pozitif beklentilerimiz var” diye konuştu.

    “Dünya ekonomisinin lokomotifi Afrika olacaktır”

    “Ortak yatırımın fonu için üçüncü ülke Suriye olur mu?” şeklindeki sorusuna Zeybekci, “En önemli hedef o coğrafya. Orayı yıllardan bu yana yerle yeksan edilen bir coğrafya olarak görüyoruz. Afganistan, Irak, Suriye, Körfez ve hatta Afrika. Nasıl son 30 yılda dünya büyümesinin en önemli motorlarından birisi Çin ise önümüzdeki yılların dünya ekonomisinin en önemli lokomotifi Afrika olacaktır. Türkiye ile Rusya için de en çok işbirliği yapılabilecek alan Afrika olarak görüyorum. Tabi ki Suriye en önemli hedef olarak görüyorum. Rusya ve Türkiye için Suriye’nin tekrar ayakları üzerine doğrulması, Irak’ın yeniden inşası en önemli hedeflerimizden biri olacak.” yanıtını verdi.

    Konuşmaların ardından Bakan Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’ye çeşitli hediyeler verildi.

  • Prof. Dr. Aziz Sancar, Öğrencilere Galatasaray Üyelik Kartını Gösterdi

    Nobel ödüllü Türk bilim adamı Prof. Dr. Aziz Sancar Gebze Teknik Üniversitesi’nde gerçekleştirdiği konferansta Galatasaray kulübüne üye olduğunu belirterek üyelik kartını katılımcılara gösterdi.

    Gebze Teknik Üniversitesi’nde öğrencilere yüksek seviyeli bir araştırmanın nasıl yapıldığı hakkında konferans veren Nobel Ödüllü Türk Bilim Adamı Prof. Dr. Aziz Sancar, konferans sonrasında kendisine dün akşam Galatasaray ve Fenerbahçe arasında oynanan Türkiye Kupası Finali’nin sorulması üzerine Galatasaray kulübüne üye olduğunu söyledi ve cüzdanından Galatasaray üyelik kartını çıkartarak öğrencilere gösterdi. Küçüklüğünde futbolcu olmak istediğini söyleyen Prof. Dr. Sancar, “Gerçekten futbolcu olmak isterdim. Ama Galatasaray’ın yeri hep ayrı olmuştur. Ben Galatasaray taraftarıyım ancak Fenerbahçe, Beşiktaş veya başka bir kulübü ayırmam. Ben futbolcu olmak istediğim yaşlarda hep milli takımda oynamak istemişimdir” dedi.

    Nobel Ödüllü Bilim Adamı Prof. Dr. Sancar, daha sonra Gebze Teknik Üniversitesi Anaokulu’nun minik öğrencileri tarafından kendisine verilen hediyeyi kabul etti ve minikleri tek tek öperek teşekkür etti. Programın sonunda Gebze Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Haluk Görgün’ün telefonuyla salondaki herkesin bulunduğu özçekim yapıldı.

  • CHP AB Temsilcisi Sevinç’ten AB’ye Üyelik Yorumu

    CHP Avrupa Birliği (AB) Temsilcisi Kader Sevinç, Türkiye’nin AB’ye üyelik süreci ile ilgili, “Yeter ki Türkiye kendi ayağına kurşun sıkmasın, yeter ki Türkiye kendi içinde kavgalı olmasın. Kavgalı eve kız vermezler” dedi. Sevinç, Türk vatandaşlarının Avrupa’ya seyahatlerinde vize serbestisinin haziranda uygulanmaya başlanmasını ise gerçekçi görmediğini belirtti.

    İzmir Ticaret Odası (İTO) Meclis Toplantısı, CHP Avrupa Birliği Temsilcisi ve Avrupalı Sosyal Demokrat Partileri’nin (PES) Yönetim Kurulu Üyesi Kader Sevinç’in katılımıyla yapıldı. Toplantıda AB-Türkiye ilişkilerinde mevcut durum, fırsatlar, riskler ve gelecek için yönelimler konusunda bir konuşma yapan Sevinç, Meclis üyelerinin “AB’ye girer miyiz?” sorusu üzerine, “Bu işin lokomotifi reformlar. Türkiye ilerici gündeme, ilerici iktidara, özgürlükçü anlayışa ne zaman hakim olacak, kapıda beklemek yerine kapıyı ne zaman açacak; Türkiye bu politikaları hayata geçirdiği, kendi ayağına kurşun sıkmadığı vakit AB sürecinde hızla ilerleyecektir. Küresel göstergeler Türkiye’nin önünü açmak yönünde. Ortam çok uygun. Yeter ki Türkiye kendi ayağına kurşun sıkmasın, yeter ki Türkiye kendi içinde kavgalı olmasın. Kavgalı eve kız vermezler. İçeride kavgalı ev olmamak gerekiyor” dedi.

    Sevinç, Türk vatandaşlarının Avrupa’ya seyahatlerinde haziran ayında uygulamaya geçmesi beklenen vize serbestisi hakkında da haziran döneminde uygulanmasını gerçekçi görmediğini belirterek, “Vize konusu herhangi mesele değil, toplumsal onur meselesidir. Vize serbestisi ancak mülteci krizi ile gündeme geliyor” yorumunda bulundu.

    “VİZE KONUSU TOPLUMSAL ONUR MESELESİDİR”

    Sevinç, vize serbestesi konusunda ise şunları söyledi:

    “4 Mayıs’ta Türkiye’nin vize serbestisi görüşmelerinin ilerleme raporu yayınlayacak. Şimdiden hükümet yüzde 50’den fazlasını yaptığını, AB yarısından azını yaptığını söylüyor. 72 tane kriter var. Bu alanda hükümet çok daha kapsayıcı, katılımcı olan süreci harekete geçirmeli. Vize konusu herhangi mesele değil, toplumsal onur meselesidir. Kendi ülke vatandaşları başka ülkenin konsolosluklarının kapısında iş insanlarımızın gördüğü muameleyi görüyorken, bunun birinci dış politika gündem maddesi yapılmamasını tahayyül edemiyorum fakat bunu yıllardır yaşıyoruz. Vize serbestisi ancak mülteci krizi ile gündeme geliyor. Bu meseleyi çok önceden çözmeliydi.”

    “HAZİRAN AYINI GERÇEKÇİ GÖRMÜYORUM”

    Vize serbestisi konusunun meşakkatli olduğunu, Türkiye’nin elinin güçlü olması için kendi üzerine düşeni yapması ve uluslararası alanda yumuşak gücünü kaybetmemesi gerektiğini ifade eden Sevinç, “Türkiye demokrasisiyle, uluslararası algısı ve itibarıyla gücünü ortaya koyarsa ilerlemesi kolay. İyi çalışılırsa fırsat olduğunu düşünüyorum. Haziran ayı gerçekçi görünmüyor. Olursa aşamalı olma ihtimali var” dedi.

    Sevinç, meclis üyelerinin “Avrupa yan çizer mi?” sorusuna ise, “Avrupa’ya yan çizme alanı bırakmazsanız yan çizemez.

    Avrupa ilkesellik üzerinden sıkıştırılırsa yapabileceği bir şey kalmaz” cevabını verdi.

    “GÖZDEN IRAK ÜÇ BAŞLIK VAR”

    AB sürecinde gözden ırak tutulan önemli üç başlık olduğunu kaydeden Sevinç, “Bu başlıklardan biri sosyal politika ve istihdam. Bu başlık daha iyi sosyal standartları, daha iyi çalışma standartlarını sağlar. Bunlar olmadığı için iş kazaları, kadın hakları alanında eksikler, çalışma yaşamının kredisi bakımından sorunlar yaşıyoruz. Diğer başlık kamu alımlarıdır. Devlet İhaleleri Yasası AB standartlarına uygun olmayınca işinizi hakkaniyetle yapmamanız demek. Aynı zamanda kamu kaynaklarının doğru kullanılmaması anlamına geliyor. Vergilerin iyi yönetilmemesi, adam kayırmacılık gibi sonuçlara yol açıyor. Kamu alımları başlığının açılması lazım. Önünde hiçbir engel yok. Üçüncü başlık, rekabet politikası başlığıdır. Bunun için demokrasiyle doğrudan bağlantı meseleleri Devlet Yargıları Yasası’nda AB standardı gerekiyor. Bunun olmaması, demokrasinin zemin kaybetmesi anlamına geliyor” dedi.

    “TÜRKİYE AVRUPA’YI KRİZDEN ÇIKARACAK AKTÖR OLURDU”

    Türkiye’deki iş dünyasının, yurttaşların, sendikaların ve sivil toplum kuruluşlarının AB standartlarını fazlasıyla hak ettiğini söyleyen Sevinç, “O yüzden AB standartları bizim için minimum standart olmalı. Onların ötesine geçmemiz gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti, Avrupa’nın parlayan yıldızı olmalı. Bu mümkün. Türkiye Cumhuriyeti bugün içine düştüğü zorluklara düşmüş olmasa Avrupa’nın yaşadığı krizlerde onu krizden çıkaracak bir güç, oyunu değiştirecek bir aktör olurdu” diye konuştu.

    “YENİ BİR AVRUPA’DAN BAHSEDİYORUZ”

    AB sürecinde fırsatlar ve risklerin bulunduğunu, eğer süreç iyi yönetilirse her alanda Türkiye’nin kazanacağını kaydeden Sevinç, şöyle devam etti:

    “Türkiye henüz AB kriterlerini yerine getirmiş değil, hazır değil. Belki önümüzde başka bir Avrupa’ya entegrasyonla karşı karşıyayız. İkinci bir çemberin olacağı yeni bir Avrupa’dan bahsediyoruz. Bu, değişken bir geometrinin etkin yapısını iyi anlamamızı gerektiriyor. Bunlar soru işaretleri. Soru işareti olmayan gerçek; daha güçlü bir AB’yi gerekli kılıyor. AB güçlü olabilmek için daha geniş olabilmeli. Daha geniş bir AB; küresel rekabet ortamında geniş bir demokrasi, hukuk, pazar, sosyal standart, enerji ve güvenlikli bir alana sahip anlamına geliyor.”

    “TÜRKİYE ARKASINDAN İTİLECEK BİR ÜLKE DEĞİL”

    Kıbrıs konusunda barışçıl bir çözüm olursa Türkiye’nin AB sürecinde önemli bir yol katedeceğini de sözlerine ekleyen Sevinç, AB için Türkiye’nin önemiyle ilgili şöyle konuştu:

    “AB tarafı son zamanlarda Türkiye’nin dışarıda kalmasının bedelini çeşitli şekillerde ödüyor. Türkiye arkasından itilecek bir ülke değil. Kapıyı çalmaktan vazgeçip kapıyı açıp içeri girmek, anahtarları saklamamak lazım. Türkiye kendi potansiyelinin farkında olarak bunun sorumluluğunu taşıyarak hareket etmelidir.”

    TÜRKİYE KARŞITI LOBİLERİN YAPTIĞI PROPAGANDALAR

    Türkiye’nin mevcut müzakere yönetim modeli ile bir yere gelemeyeceğini savunan Sevinç, bu modelin fazlasıyla merkezi, tek taraflı ve katılımcılığa açık olamayan bir yönetim modeli olduğunu ifade etti. Meclis üyelerinin “AB olmazsa olmaz mı?” sorusuna Sevinç, “AB kendi iç sıkıntılarını aşamaz, daha iyi bir Avrupa olmaz, çıkış yolu bulamazsa öyle bir Avrupa’da işimiz yok. Biz güçlü Avrupa’nın üyesi olmak istiyoruz” cevabını verirken, “AB Hristiyan kulübü mü?” sorusuna karşılık da, hiçbir AB belgesinde bununla ilgili bir referans olmadığını, bunun Türkiye karşıtı lobilerin yaptığı propagandalar olduğunu söyledi.

    “AB’NİN ÇÖKECEĞİ FİLAN YOK”

    Soruları yanıtlamaya devam eden Sevinç, “AB’nin çökeceği filan yok. Önemli krizlerden güçlenerek çıkmayı başardı. Kedini de sorgulayıp dönüştürüyor” derken, “Türkiye’yi İzmirlileştirdikçe Türkiye AB sürecinde bir adım daha, hatta çok adım daha ilerlemiş olacak” ifadelerini kullandı.

    “YAKLAŞIK 60 BİN KİŞİ İŞSİZ KALACAK”

    Meclis toplantısında konuşan İTO Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş da, oda olarak ticaret, sanayi, turizm ve eğitim kenti İzmir için çaba gösterdiklerini belirtti. Sanayi ile ilgili olarak yeni organize sanayi bölgesi yapacaklarını kaydeden Demirtaş, organize bölge için kültür balıkçılığı, hayvancılık organize bölgeleri kuracaklarını söyledi. Türkiye ekonomisinin kesintisiz 25 çeyrektir büyüdüğünü hatırlatan Demirtaş, 2016 büyüme tahmininin yüzde 3,2’den yüzde 3,8’e yükseldiğini kaydetti. Taşeron işçilerle ilgili de konuşan Demirtaş, “Taşeron işçilerin özel sözleşmeli personel olarak kamuda istihdam edilmesini sağlayacak düzenlemeye karşı değiliz ama diğer yandan kamuya bu hizmetleri veren özel sektör firmaları var. Bu işletmeler önemli makine ve ekipman yatırımları yapmış, bu nedenle kredi kullanmış, borçlanmış durumdalar. Birçok firma kapanacak. Firmaların merkezlerinde idari görevlerde çalışan yaklaşık 60 bin kişi işsiz kalacak. Çok yakında birçok firmanın iflas haberini duyacağız” uyarısında bulundu.

  • Türkiye Profesyonel Futbolcular Derneği, Fıfpro Üyelik Süreci Başladı

    Türkiye Profesyonel Futbolcular Derneği (TPFD), çalışmalarını güçlendirmek amacıyla uluslararası alanda ilk önemli adımını attı. Dernek, Başkan Hakan Ünsal, Genel Sekreter Alpay Özalan ve Yönetim Kurulu Üyesi Bülent Korkmaz başta olmak üzere 6 kişilik temsilci komitesiyle Uluslararası Futbolcular Derneği’ne (FIFPro) üyelik sürecini başlatmak için geçtiğimiz günlerde Hollanda’daydı.

    FIFA tarafından da tanınan FIFPro’ya üye olma sürecini başlatmak için Hoofddorp’taki merkezde gerçekleştirilen ziyarette, FIFPro Genel Sekreteri Theo van Seggelen, Üyelik ve Uluslararası İlişkiler Direktörü Frederique Winia ve derneğin Avrupa Kıtası Üyeleri Yönetimi Kurulu Üyesi Tony Higgins ile bir araya gelindi. Görüşmenin ardından üyelik sürecinin ilk adımı olarak TPFD’nin üyelik sürecinin ‘Gözlemci’ statüsüyle başladığı FIFPro tarafından açıklandı.

    4 saate yakın süren görüşmede, TPFD tarafından öncelikle derneğin 5 yıllık çalışma planı aktarıldı. Yapılan görüşmede gelecek dönem planlamalarının yanı sıra; ülkedeki futbolcuların ücretlerinin ödenmemesi, şiddet olayları, futbolcu hakları, kulüplerin etkisi ve sonucunda yaşanan mağduriyetler konularında karşılıklı görüş alışverişlerinde bulunuldu.

    Toplantı sonrasında FIFPro Avrupa Kıtası Üyeleri Yönetimi Kurulu Üyesi Tony Higgins, “Türk Futbolu ve yaşanan sıkıntıları uzun zamandır yakından takip ediyoruz. Derneğin Türk Futbol tarihinde büyük başarılara imza atmış isimlerle yeniden harekete geçmesi bizi de çok sevindirdi. TPFD’nin çalışmalarını yakından takip edeceğiz ve gereken tüm desteği onlara sağlayacağız” dedi.

    Derneğin uluslararası en önemli adımını attığını vurgulayan TPFD Başkanı Hakan Ünsal, “FIFPro üyeliği hem dernek hem de Türk Futbolu açısından çok önemli bir adım. Dünya arenasında gün geçtikçe daha yakından takip edilmeye başlanan ülkemiz futbolunun ana öğesi olan futbolcularımızın da dünya standartlarında haklara sahip olmaları en büyük amacımız. Bu amaçla yola çıktığımız ilk günden itibaren FIFPro ile temas halindeydik. Uzun süren görüşmeler sonucunda üyelik sürecimizin başlaması hepimizin için mutluluk verici. Bundan sonraki süreçte FIFPro ile birlikte hem karşılıklı bilgi, deneyim paylaşımında bulunacağız hem de ülkemizdeki futbolcuların da uluslararası haklara sahip olmaları konusunda çalışmalar yürüteceğiz” diye konuştu.

    TPFD’nin ziyaretine ve üyelik sürecinin başladığına kendi internet sitesinde de detaylı biçimde yer veren FIFPro, haberi, “Dünya Kupası Kahramanları Türkiye Profesyonel Futbolcular Derneği’ni Yeniden Canlandırıyor” başlığıyla verdi.

    FIFPro NEDİR

    Uluslararası Profesyonel Futbolcular Birliği, FIFPro, kuruluş yolundaki ilk tohumlarını 15 Aralık 1965’te, Fransa, İskoçya, İngiltere, İtalya ve Hollanda Futbolcular Birliği temsilcilerinin Paris’te gerçekleştirdiği toplantıda attı. Dünya çapında 65 bin erkek ve kadın futbolcunun temsil edildiği birlikte 58 ülkenin üyeliği bulunuyor. 2005 yılından bu yana derneğe üye futbolcuların verdiği oylarla birlik tarafından yılın en iyileri seçiliyor. 50. yılını doldurmuş olan birlik futbolcu hakları savunuculuğu, futbolda şikeyi önleme, futbolculuk sonrası kariyer planlaması gibi eğitimler de veriyor.