Etiket: Uyanık:

  • Prof. Dr. Haldun Güner: “Menopoz Sonrası Kadınlar Yumurtalık Kanserine Karşı Uyanık Olmalı”

    Kadın üreme hasatlıkları içinde görülme sıklığı ile rahim kanserini takip eden yumurtalık kanseri özellikle menopoz sonrası kadınları tehdit ediyor. Yıllık kontrollerle erken teşhisin kanser tedavisinde önemli rol oynadığını söyleyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haldun Güner, “Elli yaş sonrası, adetten kesilmiş olanların muayenelerine çok özen gösterilmesi lazım. Bu bakımdan, yılda bir kez yapılan kadın doğum muayeneleri son derece önemli” dedi.

    Yumurtalık kanserinin tanısında geç kalınabildiğini ifade eden Prof. Dr. Haldun Güner, büyük bir hacim içinde oldukça küçük olduklarından, herhangi bir kanser oluştuğunda maalesef oldukça geç tanı koyulabildiğini belirtirken, erken dönemlerinde bariz bir belirtisi bulunmayan hastalığın çoğu zaman yakınmalar, orta yaş hazımsızlığı şeklinde tanı konulup, tanısının geciktirildiğini ifade ediyor. Kilo kaybı, kanama, karında şişlik ortaya çıktığında ise çoğu zaman hastalığın ilerlemiş olduğuna dikkat çeken Güner, yumurtalık kanserinin üçüncü ya da dördüncü evrede yani oldukça gecikmiş olarak teşhis edilebildiğini ve bu nedenle tedavi sonu yaşam sürelerinin kısıtlı olabildiğini aktarıyor. Cerrahideki ilerlemeler, gelişmiş yeni cihazlar ve kemoterapideki gelişmeler sayesinde yumurtalık kanseri tedavisinde başarı oranının giderek yükseldiğini ifade eden Güner, hastalığın daha çok menopoz sonrası dönemlerde ortaya çıktığını belirtiyor. Kırkından önce görülme sıklığının az olduğunu ancak bu yaşlardan itibaren yıllık kontrollerin önemine vurgu yapan Güner, özellikle elli yaş sonrası, adetten kesilmiş olanların muayenelerine özen gösterilmesi gerektiğini ifade ediyor. Kadın doğum muayenelerinin son derece önemli olduğunu aktaran Güner ‘pelvik ulltrasonografi’nin ise mutlaka yapılması gerektiğini söylüyor.

    AİLEDE KANSER ÖYKÜSÜ OLANLAR DİKKAT

    Yumurtalık kanserlerinin yüzde 90 oranında kendiliğinden oluştuğunu söyleyen Güner, yüzde 10’luk aile aktarımı için ailede yumurtalık, meme, rahim, barsak, mesane, safra kesesi, pankreas, lenfoma ve benzeri kanser varsa uyanık olmak lazım vurgusunu yapıyor. Yine kız kardeş ya da annede meme, yumurtalık ve rahim kanseri varsa genetik inceleme yapılması lazım diyen Güner, bu tip kanserler daha genç yaşta ortaya çıktıklarından, üreme çağını tamamladığında bu yakınlara koruyucu ameliyatlar önerilebileceğini ifade ediyor.

    Yumurtalık kanserlerinin ana tedavi yönteminin ameliyatla tüm kanser dokusunun çıkartılması olduğunu belirten Güner, ameliyat öncesinde kitleden parça alınmasının yayılmaya ve gecikmeye neden olacağı için çoğunlukla gereksiz hatta hasta için zararlı olduğuna dikkat çekiyor. Ameliyatta ana prensibin kanserin yayıldığı tüm bölgelere müdahale olduğunu söyleyen Prof. Dr. Haldun Güner, “Kanser nereye yayılmış ise orasının tamamen çıkartılması gerekir” diye konuşuyor. “Karın içinde çıkartılamayacak durumda olan kitlelerin çapı 0,5 cm yi geçmemelidir. Hatta mümkünse 0 cm olmalı, tümör hiç kalmamalı, tümör komple çıkartılabilmelidir” diye konuşan Güner, ağır ameliyatlar sonrası kısa bir dinlenme süresi sonunda başlanan kemoterapiden iyi cevap alındığını söylüyor. Ameliyat sonrası uygulanan kemoterapinin hayati önemde olduğunu ifade eden Güner, ameliyatla gözle görülen tümörler alınsa mikroskobik kanser hücreleri için bu sürecin kritik önemde olduğunu belirtiyor.

    ÖMÜR BOYU TAKİP ŞART

    Yumurtalık kanserlerinin yeniden nüks etme ihtimali bulunduğunu söyleyen Güner, ömür boyu, ciddi bir takip gerektiğinin altını çiziyor. “CA 125 ölçümleri, radyolojik, ve nükleer tıp incelemeleri bize yol gösterici oluyor” diye konuşan Güner, nüks etmeye karşı erken tespitin de çok önemli olduğunu ifade ediyor.

  • Uyanık Hırsız Yakalandı

    Antalya’nın Manavgat ilçesinde bir markete 100 TL verip sigara alan, ardından 100 TL’yi tırnakçılık yöntemiyle geri alıp bir de verdiği paranın üzerini alan şüpheli yakalandı.

    10 Şubat Çarşamba günü, sigara almak bahanesiyle Sanayi Mahallesi Sanayi Sitesinde bulunan Durmuş Yıldız’a ait Yıldız Market isimli işyerine gelen bir kadın, sigara için verdiği 100 TL’yi kasiyerin dalgınlığından da yararlanarak cüzdanına geri koyarken, 100 TL’nin üzeri olan parayı ve sigarayı aldıktan sonra bir araçla olay yerinden uzaklaşmıştı.

    Olayın anlaşılmasının ardından Yıldız Markete gelen Manavgat Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliğine bağlı ekipler, olay yerindeki güvenlik kameralarını izleyerek kadının olay yerinden ayrıldığı aracı belirlemiş ve kadının yakalanması için çalışma başlatmıştı.

    Asayiş Büro Amirliğine bağlı ekipler tarafından yapılan çalışma sonucunda dolandırıcılık olayını gerçekleştirdiği belirlenen Ç.S yakalandı. Ç.S hakkında adli tahkikat başlatıldığı bildirildi.

  • Uyanık Hırsız Verdiğini İki Katıyla Geri Aldı

    Manavgat Sanayi Sitesindeki Yıldız Market’te tırnakçılık yöntemiyle hırsızlık olayı meydana geldi.

    Sigara almak bahanesiyle iş yerine gelen bir bayan, kasiyere 100 lirayı uzattıktan sonra masanın üzerinde durmakta olan 100 lirayı alarak iş yerinden ayrıldı.

    Olay kadının hızla iş yerinden çıkmasından şüphelenen kasiyerin güvenlik kamerasını izlemesiyle ortaya çıktı. İş yerinin güvenlik kamerasında kadının gerçekleştirdiği olay tüm açıklığıyla gözler önüne serildi.

    Market bünyesinde aynı zamanda ganyan ve iddia bayiliğinin de bulunduğunu belirten iş yeri sahibi Durmuş Yıldız, “Kadın geldiği sırada ganyan ve iddia bölümünde sıkışıklık varmış. Kadın bu durumdan ve kasiyerin dalgınlığından yararlanarak hem verdiği parayı, hem sigarayı hem de para üstünü alarak gitmiş. Bizden aldığının fazla önemi yok. Ancak bu kişilerin mesleği olabilir. Başka esnafın zarar görmemesi için kadının bindiği aracın plakasını belirleyip emniyete verdik. Umarım şahıslar kısa sürede başkalarına zarar vermeden yakalanır” dedi.

  • Kilis’te İlk Defa Uyanık Beyin Ameliyatı Yapıldı

    Kilis Devlet Hastanesi’nde ilk kez uyanık beyin ameliyatı gerçekleştirildi.

    Kilis Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Nöroloji Uzmanı Serdar Sarıfakı, Kilis’te, ilk kez uyanık beyin ameliyatı gerçekleştirildiğini ifade etti. Sarıfakı, “Uyanık kraniotomi veya bir başka deyişle uyanık beyin ameliyatı, hastaya genel anestezi vermeden yapılan beyin ameliyatı anlamı taşır. Ekip çalışması gerektiren bir anestezi tekniği olduğundan cerrah-anestezist işbirliği son derece önemlidir. Uyanık kraniotomi, standart yolla yapılan beyin ameliyatlarına oranla ameliyat sonrası oluşabilecek komplikasyonların oranını önemli ölçüde azaltır. Farklı zamanlarda savaş yaralanması sonrası hastanemize gelen 2 hasta beyin cerrahi uzmanı Op.Dr.Alper Birgül ve anestezi uzmanları Uzm.Dr.Aziz Yarbil ve Uzm.Dr.Sevda Mecit tarafından operasyona alındı, her iki hastaya da rejyonal (bölgesel) anestezi ve sedasyon (uyku hali) uygulandı. Beyin, dura (beyin zarı), kemik ve cilt tamiri yapılarak başarılı bir operasyon sağlandı, ardından hastalar önce yoğun bakıma, sonrasında servise alındı. Her iki hastada şifa ile taburcu edildi. Türkiye’de ender hastanelerde uygulanan bu rejyonal anestezi ile uyanık kraniotomi Türkiye kamu hastanelerinde ilk olarak ilimizde gerçekleşmiştir” dedi.

    Sarıfakı, Sağlık Bakanlığı verilerine göre Kilis Devlet Hastanesi’nde ameliyathane başına düşen Türkiye’deki en çok ameliyatı yapıldığını, birçok olayda ilklere imza atan doktorların başarılı operasyonlara imza attığını sözlerini ekledi.

  • Prof. Dr. Uyanık: “Kontrolsüz Antibiyotik Kullanarak Karaciğerinizi Yormayın”

    Klinik Laboratuvarlar Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bekir Sami Uyanık, antibiyotiklerin doğru kullanılmadığında ne kadar tehlikeli olabileceğini açıkladı.

    Hisar Intercontinental Hospital Klinik Laboratuvarlar Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bekir Sami Uyanık, 18 Kasım Avrupa Antibiyotik Farkındalık Günü dolayısıyla açıklamalarda bulundu. Uyanık, ecza dolaplarının vazgeçilmezi haline gelen antibiyotiklerin doğru kullanılmadığında ne kadar tehlikeli olabileceğini açıkladı.

    Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ), her fırsatta yanlış ve bilinçsiz antibiyotik kullanımının kontrol altına alınması gerektiğini vurguladığını dile getiren Prof. Dr. Uyanık; “Antibiyotikler bakterilere bağlı olmayan, nezle, grip gibi durumlarda gereksiz kullanılmamalıdır. Gereksiz yere kullanılan antibiyotikler, bir süre sonra vücutta antibiyotik direnci adı verdiğimiz, bir mikroorganizmanın antibiyotiklerin etkilerine karşı durabilme yeteneği oluşturmasına neden olur. Antibiyotik direnci gelişmiş bakterilerin yol açtığı enfeksiyon, ancak daha toksik ilaçların kullanılmasıyla tedavi edilebilir. Ayrıca aynı zamanda iki ya da daha fazla antibiyotik ve diğer ilaçların alınması zorunluluğu, karaciğer hasarı riskini artırır” dedi.

    Prof. Dr. Bekir Sami Uyanık, fazla antibiyotik kullanımının en çok etkilediği organın karaciğer olduğunu belirterek, “Metabolizma için gerekli enzimler, birçok doku hücresinde yer almakla birlikte, karaciğer hücrelerinde daha konsantre bulunur. Besinlerle alınan maddeler ve kullanılan ilaçlar, karaciğerde çeşitli biyokimyasal reaksiyonlar geçirerek, aktiviteleri ve toksik özellikleri değişir. Sonuçta vücudun ihtiyacı olan, enfeksiyonlara karşı etkili olan; aktif, yararlı ürünler oluştuğu gibi, vücuttan uzaklaştırılması gereken, toksik denilen zararlı atıklar da ortaya çıkar. Yani, karaciğer ilaç metabolizmasındaki rolü nedeniyle toksik etkilere daha fazla maruz kalır. Antibiyotikler, yapısı, dozu, süresine bağlı olarak akut ya da kronik karaciğer hasarına neden olabilir” ifadelerini kullandı.

    Uzun süreli olarak romatizmal ilaçları, mantar ilaçları, kolesterol düşürücü ilaçları ve bazı ağrı kesicileri kullanan kişilerin, antibiyotikleri bilinçsizce kullanmaması gerektiğinin altını çizen Uyanık, “Özellikle, karaciğer, safra yolları, kardiyovasküler, böbrek hastalıkları ve diyabet gibi metabolik hastalığı olanlar, gerek tedavi sırasında, gerekse iyileşme sonrasında antibiyotikleri kontrolsüz kullanırsa, karaciğer hücre hasarı ilerleyerek, geriye dönüşümsüz karaciğer yetmezliği ile karşı karşıya kalabilirler. Bu nedenle hastalığın kesin tanısı konulmadan hareket edilmemesi gerekir. Kesin tanı, bakteriyel enfeksiyon belirti ve bulgularının laboratuvar testleriyle birlikte değerlendirilmesiyle konulur. Karaciğerin etkilenip etkilenmediği, karaciğer fonksiyon testleri olarak bilinen, kan da yapılan testlerle değerlendirilir. AST, ALT, GGT, ALP ve ALT ile ifade edilen bu testler, karaciğer hücrelerinde önemli fonksiyonları bulunan enzimlerle ilgilidir. Birlikte ölçüldüğünde ortaya çıkan çok değerli bilgiler, hekime tedavide yol gösterici olur. Doğru tanı konulduktan sonra, doğru antibiyotik, etkili dozda, en uygun yoldan, uygun aralıklarla, uygun süreyle verilmelidir” dedi.

    Türkiye’de de, akılcı ilaç kullanımının (AİK) 2014-2017 eylem planı kapsamında, eczanelerden antibiyotiklerin reçetesiz alınmasına izin verilmediğini vurgulayan Uyanık, sağlığına dikkat eden ve değer veren bir bireylerin, hekime danışmadan antibiyotik ve benzeri ilaç kullanmamasını ve hekim tarafından verilen ilaçların da gereken dozlarda ve sürelerde kullanılması gerektiğini vurguladı.